Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

32. Insan Connectome Projesi (HCP), 2009 yılının Temmuz ayın- da, 5 yıllığına Ulusal Sağlık Enstitüleri planının bir parçası olarak başlatılmıştı. Projenin araştırmacılarından Hagmann, projeyi "Bir ağın islevisini anlamak için, beyin unsurlarının ve aralarındaki bağlantıların bilinmesi zorunludur. Bu proje, fonk- siyonel beyin durumlarının derinde yatan yapısal alt tabakadan nasıl ortaya çıktığına dair anlayışımızı önemli ölçüde artıracak. Ayrıca bu yapısal alt tabaka bozulursa beyin fonksiyonunun nasıl etkilendiğine ilişkin yeni mekanik anlayışlar sağlayacak- tır." şeklinde açıklamıştı. Bu parçadan hareketle sözü edilen projenin hedefleri ara- sında I. Beynin vücudun işleyişine etki eden yapılarını kontrol altı- na almak II. Bilim insanlarının verileri grafiksel olarak ifade edebilmele- rine olanak tanımak III. Bağlantılar arasında sorun çıkması hâlinde beynin işleyişi- nin seyri hakkında yeni bilgiler keşfetmek durumlarından hangisinin yer aldığı söylenebilir? A) Yalnız III B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III Diğer sayfaya geçiniz.

B. 19. Montaigne, "Bugünüm yine boş geçti.", diyenlere kızar. "Daha ne olacaktı, yaşadin ya?" der. Evet, yaşadın. Anladığım yanlış değilse gördün, tattin, kokladın, getirir. Az sey mi bu? Hele sağlıklı olarak az şey mi? ACI aciktin, doydun, sevdin, hoşlandın, düşündün demeye yaşadım demek için? Bence de değil. Hep iş, hep çekebilirdik değil mi? ille de bir iş yapmak mı gerekli geçtiğini söylemek ne demek? Can sıkıntısı ne demek? güzellik çepeçevre bizi kuşatmış dururken vaktin boş çalışmak dayanılır şey midir? Etrafımızdaki bunca 1. İyiliksever II. Tez canli ce m. Yaşama sevincine sahip IV. Elindekiyle yetinmesini bilenecmente V. İyimser Bu parçada görüşlerine yer verilen kişi yukanda verilenlerin hangileriyle nitelendirilemez? A) I ve 11 B) Il ve V C) III ve IV D) Yalnız 1 E) Yalnız 11 svibua Ceghin ren

32. Günümüz yayıncılığında moda bir tabir var: Piyasa filmi yapmak. Ne demekse bu? Elbette bunu söyleyenlerin bu sözlerle neyi kastettikleri belli. Genel izleyici için, yediden yetmişe herkesin ilgi gösterip izleyeceği bir film çekmeyi anlatmak istiyorlar. İçeriği ile seyircinin düzeyini yükseltmeyen, onun yaşamına bir şey katmayan bir film hiç çekmedim ben. Hiçbir zaman da filmlerim gişe rekorları kirsin, simitçiden akademisyene kadar herkes benden ve filmimden söz etsin diye bir hayalim olmadı. Bundan sonra da izleyicilerim, sanat yönü ağır basan filmler çeken benden, başka tür filmler de beklemesin. Bu parçaya göre söz konusu yönetmenle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Filmlerinin yediden yetmişe herkes tarafından ilgiyle karşılanmamasına hayret etmektedir. B) Para kaygısı olmadığı için piyasa filmi çekmeyi düşünmemektedir . C) Estetik yönü öne çıkan filmler çekmektedir. D) Halkın sinemaya karşı ilgi düzeyini yükseltmeye çalışmaktadır. E) Güncel olayları filmleştirmek yerine evrensel konulan yansıtmaktadır.

PARAGRAFI an almosterde bir veco goals bugünküsitakse 5. 7 für makta. amalkan a bulunan serta ması, Küresel hassa tosi pats Klarnet ağızlığı ebonit, kristal ve ağaç olarak farkli maddelerden yapılmaktadır. (1) Plastiğin ilk formu olan, sert plastikten yapılan ve fabrikada üretilen ebonit ağızlık en çok tercih edilen ağızlık türü- dür (II) Üzerinde çeşitli değişiklikler uygulanabilir. edilmeyen 1960 yıllarda popüler olmuş ağızlık tü- (1) Kristal ağızlık günümüzde çok fazla tercih rüdür. (IV) Ağaç ağızlık 1840 yıllarında çıkan ve grenadil ağacından yapılan ağızlık türüdür. (V) Uzun yıllar kullanılmış fakat zamanla ağacın çizil- mesi ve deforme olması yüzünden tercih edilme- mektedir. mez de hall dar ara: tişi gibi insani ini artwan dapat onucu gözlenen sta olmak üzere arını güçleştirme ekibu ani, ane orta zor tali! fark dav sür (V) talil farl- ra tanm yapaca Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf numaralandırılmış cümlelerin hangi- siyle başlar? mayacağı tahmi aya karşı ding A) B) || C) III D) IV E) V yQovlarak kir maktadır Bu ikir har yrilmak ister A) mis climate 6. 1800'0 yıllardan itibaren milliyetçilik akımının en önemli meselelerinden biri Alman milli birliği meselesi olmuştur. (1) Ulus - devlet oluşumunu CAT YAYINLARI Am NT ken 19. yüzy cay

19. Toprağı meydana getiren katı, sivi ve gaz hâlinde olan maddeler arasındaki fiziksel ve kimyasal ilişkiler sadece bu üç hâldeki maddenin kendi özelliklerine bağlı olmayıp aynı zamanda sıcaklık, basınç ve ışık gibi etkenlerle de ilgilidir . Toprağın su tutma kapasitesi, havalanması, bitki köklerinin gelişmesine karşı toprağın gösterdiği direnç, drenaj durumu, su geçirgenliği, besin elementlerini tutma- si gibi durumlar onun fiziksel yapısıyla ilgilidir Toprağın fiziksel özellikleri, temel özellikler olup bunların değiştiril- mesi genellikle zordur. Toprakta bulunan bitkileri besle- dyen elementlerin oranları, kombinasyonları ve iyon deği- şimi onun kimyasal yapısıyla ilgilidir . Bünyesinde yaşayan mikro ve makro canlılar ise toprağın biyolojik özelliklerini belirler. Pad Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemistir? A) Toprağı oluşturan maddeler arasındaki kimi ilişkilerin çeşitli dış faktörlerin etkisinde kaldığına B) Toprağın temel fiziksel özelliklerinin sonradan değişim göstermesinin güçlüğüne C) Toprağın; fiziksel , kimyasal ve biyolojik özelliklerinin çevresiyle olan ilişkisine D) Topraktaki besin ögelerini oluşturan yapılar ve bunların seviyelerinin bitkilerin kimyasal yapısına etkisine E) Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleriyle birçok elementi içeren karmaşık bir yapıya sahip ol- duğuna Y (2021-ALES)

ZAZANIN 21 PRAMA ESTI 11. Sinif Türk Dili ve Edebiyati Edebiyatında Tiyatro 7. i Sanatçının, anlayamadığını anlatma çabasındaki paradok- sa değinen çok olmuştur. Christopher Fry "Şiir, insanın kendi şaşkınlığını dile getirmesinde bir araçtır." diyor. E. A. Robin- son da şiiri, "anlatılamayacak şeyi anlatma çabası" olarak nitelendiriyor. Şair ve şiirli oyun yazarı Shakespeare'in sa- natı bu tanımlamalara eşi az bulunur bir örnek oluşturuyor. İnsanı ve yaşamı anlayamayan Shakespeare, anlamadığı şeyleri de sanatının tilsimli aynasında bize gösteriyor. Eser- lerinde anlatılamazı, anlatılamadığı için sinirsiz olanı, sinir- siz olduğu için bizlerdeki sanatçı potansiyelini sonsuza dek uyarma olasılığı en yüksek olanı dile getiriyor. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Shakespeare, eserlerinde manzum ifadelere yer ver- miştir. B) Sanatçılar hayatin bazı yönlerini anlamaya çalışırken şaşkınlık yaşar. C) Yaşadiğımız hayatta sanata konu olabilecek şeyler sinirsizdir. D) Shakespeare anlamsız görünen şeyleri dile getirirken beklenmedik ölçüde başarılıdır. E) Sanatçıların görevi anlamsız hayatı daha anlamlı hâle getirmektir. a, nav Hizmetleri Genel Müdürlüğü

14. Akil ve mantığı seviniz, eserleriniz en büyük süs ve kıymetini ondan alsın. Tabiattan hiç ayrılmamalı. Çünkü tabiat, hakikattir. Hakikatten başka hiçbir şey sevimli ve güzel değildir. Sahte şeyler, can sıkıcı ve yorucudur. Aklınızla bir seçim yaparak tabiatı taklit ve tasvir ediniz. Bize, insan kalbinde değişmeden kalan şeyleri tanıtan "eskiler"i taniyiniz. Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yazarlıkla il- gili dile getirilen önerilerden biri değildir? A) Gerçek olanı anlatmak + t B) Eski eserleri incelemek + C) Doğa tasvirlerine önem vermekt D. Jutarlı bir kurguya yer vermek E) Duyguları anlatımında samimi olmak +

35. Yahya Kemal, bakın ne diyor: "Hiçbir insan gerçek bir şair kadar talihsiz değildir. Onlar daha doğuştan şiirle engellidirler. En iyileri bile gençliklerinde dikkate alın- maz, ancak yaşlandıklarında; hatta birçoğu öldükten sonra takdir edilir. Bu zavallıların çıktıları uzun yo- lun son ucu ancak bazı antolojiler veya okul kitapları olur." Bu parçadaki düşünceler dikkate alındığında Yahya Kemal için aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Şairliği bir ayrıcalık değil, olumsuzluk olarak gö- rür. By Şairlerin, olması gereken ilgiyi görememelerin- den yakınır. es Şairlerin doğuştan şiir yeteneği olan kimseler ol- duğunu düşünür. Iyi şair olmanın çalışmadan çok, deha gerektirdi- ği kanısındadır. E lyi şair olmanın olumsuz taraflarını dile getirmiştir.

37. Okuryazar olmak ayrı şey, okur olmak ayrı. Kişinin okuryazarlıktan okurluğa geçmesi öncelikle okurya- zarlık becerisini sürekli olarak kullanmayı alışkanlığa dönüştürmesine bağlıdır. Bunun yanı sıra okuduk- larinin özüne inebilecek, onları eleştirecek, araştırı- ci bir yaklaşımla değerlendirecek, sorgulayacak bir donanım gerektirir. Bu donanımın odak noktası da kişinin kafasını bağımsızca kullanabilmesidir. Oku- duklarını ölçe tarta, bunlar üzerinde düşüne düşüne sağlam ve sağlıklı bir iletişime girme de ancak bu yolla kişinin kendi bilinci içinde aklını kullanmasıyla gerçekleşebilir. Parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi okurya- zarlıktan okurluğa geçmenin kosullarından biri değildir? Al Okuma alışkanlığı kazanmak 8 Okuduklarını değerlendirebilmek C Bağımsız düşünebilme yeteneğini kullanabilmek D) Okuduklarını yorumlayabilmek E) Edebi eserlere ağırlık vermek O

17. Çoluk çocuk yüzünden kendini dolap beygiri gibi görürdü. Çoluk çocuğu olmasa ya da daha bol bir kazanca ulaşsa neler geçmezdi aklından! Bir piyanosu olsun isterdi her şeyden önce. Bir piyanosu olsa yıllardır içine is gibi sinen can sıkıntısından sıyrılıp çıkaca- ğını sanırdı. Beethoven'a hayrandı. Daha doğrusu Beethoven'ın gururuna hayrandı. Türkçede Beethoven üzerine ne kadar kitap, yazı yayımlanmışsa hemen hemen hepsini satın almış, yer yutar gibi okumuştu. İşlerin durduğu, haftalarca dinmek bilmeden yağan yağmurların başladığı karanlık kış günlerinde, çarçabuk mahalle- sindeki kerpiç evinin nispeten aydınlık bir köşesine çekilir, boyuna okurdu. Ama en çok okuduğu, Beethoven üzerine yazılmış şey- lerdi. Böyle zamanlarda kendi de Beethoven olurdu. İş başında küfürbaz, kaba saba olan bu adam; Beethoven'in sağırlığına hün- gür hüngür ağlamıştı. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Örneklendirmeye başvurarak somutlaştırma yapılmıştır. B) Deyimler ve yinelemeler, imgesel söyleme güç katmıştır. Kahramanın karşıt tutumlarını içeren ifadeler bulunmaktadır. Kimi durumlar, gerçekliği yansıtmayan abartılı sözlerle karşı- lanmıştır. EV Betimlelemeler, kahramanın karamsar duygu durumunu des- tekler niteliktedir.

A A A TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI SOSYAL BİLİMLER-1 TESTI 1. Bu testte Türk Dili ve Edebiyatı (1-24), Tarih-1 (25-34), Coğrafya 1 (35-40) alanlarına vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türk Dili ve Edebiyatı / Sosyal Bilimler-1 Testi için ayrilanka 3. 1. Osm: Istar en k II. Bu lan bo Özün korunması hâlinde şair, atini her vadide koş- turabilirdi. Kesin bir açıklama ya da bir bildiri de- ğildi bu onun için. Necatigil, bir şiir kaşifiydi yeni biçemler denemekten korkmayan. Serüvenini pay- laşmaktan geri durmaz, gelecek zamanların ede- biyatçıları için izler bırakmaya çalışırdı: "Ben şiirde en uç noktalara kadar gidip geldim. Yani Türk şii- rinin zengin serüveninden yararlanarak, sözcükler üzerinde suni diyebileceğimiz analizlere kalkarak, sözcüklerin birçok anlamından faydalanarak çok- gen bir şiir sağlamayı bile denedim. Yalnız bu biçim araştırmalarının yanı sıra öz hiç değişmedi diyebiliriz. İlk eserlerimdeki çocukluktan gelme sevinçler, hüzünler ya da hasretlerin hâlâ dumanı tütüyor şiirlerimde. Bu iki bir b hang A) C B) Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak iste- nenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Her konuyu rahatça ifade edebilmesi B) Yapay bir inceleme yapması Amatör vazarlara referans olması Di Duyguların varlığını hissettirmesi E) Farklı anlamlarla sentez oluşturması

TYT 25. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Doktorların neredeyse tümü beyaz önlükleri bir üniforma gibi sahiplenmiş durumdalar. Peki sizce gerçekten bu önlük doktorlara mi eit?" sorusuna karşılık olarak verilmiştir? A) Hayır, değil . Doktorlar, yaşam kurtarmak için emek veren eli öpülesi kişilerdir ve kutsal bir misyona sahiptirler. Bu nedenle Hipokrat Yemini gibi ilkesel bir ayinin dışında da vicdan yemini ederler. © B) Hayır değil. Aslında "beyaz önlük” dünyada eski bir alışkanlık olarak "laboratuvar önlüğü” ismiyle bilinir fakat bütün dünyada bu önlüğü genellikle doktorlar giyer ve yavaş yavaş ismi “doktor önlüğü" olmaya başlamıştır. Tabii ki hâlen gerçeklerden bahsedecek olursak bunun gerçek adı Yaboratuvar önlüğü" dür. Muhakkak doğrudur. Biz doktorların kendi yaşamlarını her zaman ikinci plana atarak çalıştıklarını hep gözden kaçırıyoruz. Bize her koşulda hizmet eden insanlar olarak algılıyoruz. Bu nedenle birçok saldırıya uğruyorlar. Evet, bu önlükler hastanın ve hekimin herhangi bir mikrobu kapmaması için değil, bir statü gereği olarak yirminci yüzyılda bir bilinçli tercih olarak kullanılmıştır. EY Aslında bu önlüklerin üniforma olarak kullanılması yirminci yüzyıla değil , on dokuzuncu yüzyıla ait bir olgu. Hekimler, laboratuvar çalışanlarına bakarak bu tercihte bulunmuşlar o yüzyılda. Oren

7. () Refik Halit Karay'ın eserlerinde çok geniş bir coğraf- yanın konu edildiği görülür. (II) Bazı eserlerinde gurbet, sıla gibi soyut coğrafi mekânların izine rastlanmaktadır. (III) Yazarın, eserlerinde çoğunlukla tercih ettiği, gerçek dünyada var olan mekânlardır ve bunlar oldukça yoğun bir şekilde kullanılmıştır. (IV) Olay merkezli anlatılarında kahramanlar, sürekli hareket hâlinde olduğundan farklı pek çok coğrafya görülmektedir. (W) Mekân anlatımla- rinda benimsediği realist ve natüralist yaklaşım, onun mekâna bakış açısını da etkilemiştir. Bu parçada numaralanmış cümlelerde Refik Halit Karay ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A 1. cümlede, eserlerinin içeriği ile ilgili bir saptama ya- pılmıştır. B) II. cümlede, üslup özellikleriyle ilgili ayrıntılara deği- nilmiştir. C) III. cümlede, eserlerinde olayların geçtiği yerlerin ni- teliğiyle ilgili bir açıklama yapılmıştır. DIV. cümlede, eserlerindeki coğrafi farklılığın nedeni belirtilmiştir. E) V. cümlede, eserlerindeki yer betimlemelerinde belir- leyici olan anlayışlardan söz edilmiştir. o

Hiçbir bilimsel konu yoktur ki edebiyatın bir düze- yinde ya da başka bir düzeyinde işlenmemiş olsun, Edebî yapıtın dünyası birdir, toptandır. Bu dünyada toplumsal, ruh bilimsel, tarihsel bilgilerin bir yeri vardır. Böylelikle edebiyat geniş bir evren- sel birlik içindedir. Bilim gibi edebiyatın da edebî araştırmaların da kendine has yöntemi vardır. Yalnız şu da unutulmamalıdır ki bilimde dil yalnız bir araçtır. Bu araç bilimsel yapıtın yapısında varlığını duyurmayacak, göstermeyecek biçimde saydamlaşır. Öte yandan dil, edebiyatın varlığı, edebiyatın hamurudur ve biçim kurmak kaygısın- dadır. Bu parçaya göre edebî ve bilimsel araştırmalar; yöntem, II. konu, III. dil özelliklerinden hangileri bakımından ortaktır? A) Yalnız! C) I ve II B) Yalnız II D) Il ve III E) I, II ve III

(1) Evcil hayvanların da kişilikleri var ve bize tam anlamıyla arkadaş olabiliyorlar. (11) Bir anlamda onlar bizi sosyal olmaya zorluyorlar: (III) Size sevgi ve heyecan gösteriyor, sevimlilikler yapıyor ve sizinle oyun oynamak istiyor. (IV) Onunla iletişime geçerek sosyal beceriler kazanıyoruz. (V) Çocuklar için de aynı şey geçerli, çok dışa dönük olmayan çocukların sosyalleşmesine de yardımcı oluyor evcil hayvanlar. 18-Bu parçada numaralanmış cümlelerde evcil hayvanlarla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) I. cümlede, insan hayatında var oluş şekillerine değinilmiştir. B) II. cümlede, insanı belli bir davranışa yönlendirdiği üzerinde durulmuştur. C) III. cümlede, insanlarla iletişim kurma yolları anlatılmıştır. D) IV. cümlede, insanlara sağladığı katkı üzerinde durulmuştur. E) V. cümlede, sadece belli özelliklere sahip çocuklara katkı sağladığı belirtilmiştir.

2- i- 5- 35. Abdulkadir Bulut, her şeyi bir türkü kıvamında, bir türkü tadında eritiyor. Yerel görünümlere, durumlara dayanı- yor. Oradan soylu imgeler yaratıyor. Her şiirinde şiir var. Şair , nicedir dergilerde yayımladığı şiirlerini bir kitapta toplamış. Kimi şairlerin şiirleri bir araya gelince bir yitirim olur. Abdulkadir Bulut'un şiirleri ise bir araya da gelince ayrı bir ışıltı kazanmış. . 1 7 e Bu parçada Abdulkadir Bulut ile ilgili aşağıdakiler- den hangisine değinilmemiştir? A) Şiirlerinin türkü ile yakınlığı bulunduğuna B) Eserlerinde sadece duygularını işlediğine C) Millî unsurların eserlerinde yer aldığına D) Dergilerde yayımlanan birçok şiiri bulunduğuna E) Şiirlerinin bütün hâlindeyken daha bir güzel olduğu- na