Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

19. 1955 - 1965 yılları arası kendini gösteren, bir önceki yenilik hareketine tepki olan bu şiir akımını Sezai Karakoç şöyle açıklıyor: "Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız." İşte bu akımı özetleyen bir misra. Bu artık klasik şairin yolculuğuna benzemiyor. Orhan Veli akımında ise insan Laleli'den çıkar bir yolculuğa ve tramvaya atlar ama mutlaka Sirkeci'ye gider. Bu yeni akımda ise Laleli'den çıkar yolculuğa tramvayla ama dünyaya gider. Yani gerçek dünya, rotasını sembolik dünyaya çevirir. Yaşama vardır ve önemlidir ama bir haber olarak. Neyin haberi? Bunu şair de bilmez. Orhan Veli akımı günlük çırpınışların şiiriydi, bu şiir ise yaşamayı, gerçek yaşamayı cevheriyle görmeye, yakalamaya çalışıyor. Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Aralarında İlhan Berk ve Turgut Uyar'ın da bulunduğu bir topluluğun şiirde gerçekleştirdiği yeniliklerden söz edilmektedir. B) Şiirde yaşanan farklılığı göstermek için Cemal Süreya'nın yazmış olduğu bir şiirden alıntı yapılmıştır. C) Söz konusu yeniliğin, kendinden önceki Garip akımının etkilerine bir cevap olarak ortaya çıktığı ifade edilmektedir. D) Orhan Veli'nin gündelik yaşama dönük somut anlatımının yerini bu akımda soyutlama anlayışının aldığı belirtilmektedir. E) 1955 - 1965 yılları arasındaki yeni şiir anlayışının çağrışım uyandırmaktan uzak kelime kadrosuyla oluşturulduğu ileri sürülmüştür.

39. - 40. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız. et eden; e çekilen arini pay- laşılma- Jari SOS- noktada ğları bir edir. Tolstoy'un eserlerinden biri olan İvan İlyiç'in Ölümü, kişinin hayatının nasıl yaşanması gerektiği sorusuna kolayca fark edilebilir, çok özel bir cevap içermiyor gi- bi görünüyor. Yazarın yaşamda kati bir anlam veya kendi yaklaşan ölümünde belirli bir mantık göreme- mesinin yansıması ya da ölüme bu kadar yakınkenki şahsi düşünme kaygısının bir ifadesi. Ivan ilyiç'in fi- ziksel çöküşü, yükselen paralel bir mantık ve anlam arayışı ile karakterizedir. má ne- Böyle- leri de eğişen makta: angi- 39. Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi "İvan il- yiç'in Ölümü" adlı eserin özelliğidir? k ne- lum A) Hayatın nasıl yaşanması gerektiği konusunda bilgi veriyor olması. faz- B) Tolstoy'un düşünce yapısından bireysel izler taşı- masi C) Mantık çerçevesi dışında gelişen olaylardan oluş- ne- masi D) Hayata yüklenen anlamların kısa bir özeti olması akış E) Ana kahramanın hayatını çok yönlü anlatan ilk eser olması O. Bu parçaya göre, Tolstoy ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Ölümünden sonra da yoğun ilgi görmüştür. BY B Bazı eserleri kendi hayatından izler taşır. Mantık dışı ögeleri yoğun kullanmıştır. D) Sürekli olarak nasıl yaşanması gerektiği üzerinde durmuştur. E) Ölümün mantıksızlığını insanlara anlatmaya çalış- mamıştır.

1. 3. 04 TÜRKÇE TEST (1) Türk mutfağının hak ettiği yere adım adım yaklaştığını söyleyebilirim. (I) Dünya mutfaklarını inceledikçe ve daha cok şefimiz dünyaya açıldıkça kendimizi daha iyi tanıtma fırsatı buluyoruz. (III ) Yurt dışında Michelin yıldızlı şeflerin bizim tekniklerimize duyduğu hayreti ve memnuniyeti biz- zat gözlemleme fırsatı buldum. (IV) Farklı kültürlerin lezzet- lerinin harmanlandığı bir ülkede yaşadığımız için çok şans- li olduğumuzu düşündüm. (V) Ancak böyle olumlu durum- lara rağmen Türk gastronomisinin dünyada bir değer yarat- ması için biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söyleyebili- rim. Bu parçadaki numaralandırılmış cümlelerle ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede aşamalı bir şekilde gerçekleşen olumlu bir durumdan bahsedilmiştir. B) II. cümlede bir koşulun gerçekleşmesiyle oluşan sonuç- lara değinilmiştir. C) III. cümlede bir değerlendirmeden bahsedilmiştit. D) IV. cümlede bir yargı gerekçesiyle verilmiştir. E) V. cümlede ön yargılı bir yaklaşım söz konusudur. ADI Insanın en büyük savaşı, kendisine karşı verdiği savaştır ve en büyük zafer bu yolda sarf edilen adımlardır çünkü kendini değiştirebilen insan dünyaları değiştirebilir. Konuş- ma bozukluğu çeken bir kral, halkının karşısına çıkıp na- LA

E) Ünsüz türemesi Bor 12. Beynimiz sinir sisteminin farklı bileşenlerinden gelen verileri birleştirerek vücudumuzun konumunu, yönünü ve hareket edip etmediğini algılar. İç kulakta bulunan bir sivi vücudun hangi yönde hareket ettiğini belirlemesi için beyne yardımcı olur. Gözlerimiz ise vücudumuzun konumunun ve hareket yönünün görsel olarak algılanmasını sağlar. Kaslarımızdaki, eklemlerimizdeki ve derimizdeki sinir hücrelerinin de dâhil olduğu bu sistemlerden gelen veriler birbiriyle uyuşmadığı zaman baş dönmesi, denge kaybı, mide bulantısı gibi rahatsızlıklar baş gösterir. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? mohet ne A) Bilimsel olmayan veriler üzerine değerlendirmeler yapılmaktadır. B) Bilimsel araştırmaların her zaman doğruyu söylediği belirtilmektedir. C) Bilim dünyasını uzun zamandan beri uğraştıran bir konu ele alınmaktadır. D) Insan vücudundaki organların uyum içerisinde nasıl çalıştığı anlatılmaktadır. E) Henüz ispatlanmamış veriler üzerine kesinlik bildiren ifadelerden yararlanılmaktadır.

DENEMEZ 18, 19 ve 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 19. Bu parçada Nemrut Krater Gölü ile ilgili olarak aşağıdaki konulardan hangisi üzerinde durul mamıştır? LAY Çevresinde hangi tür hayvanları barındırdığı B Hangi uğraş alanlarının gölde gerçekleştirilebi. leceği C) Boyutu ve kapladığı alanın büyüklüğü D) Su sıcaklıklarındaki farkın insan üzerinde uyandırdığı duygu E) Nemrut Dağı'nın hangi yönüne düştüğü 2 (1) Sönmüş bir volkan olan Nemrut Dağı'nın zirve- sinde yer alan Nemrut Krater Gölü, Bitlis ili Tatvan ilçe sınırları içerisinde yer alıyor. (II) Bu doğa ha- rikasını tüm dünyayı fethetme amacıyla Doğu'ya yaptığı sefer sırasında Büyük İskender in keşfetti- gine inanıyor: (II) Kapladığı alanla kendi türün- de dünyada on altinci sırada bulunan ve yüzlerce yildir ziyaret edilen Nemrut Krateri'nde, sicak ve soğuk göllerin bir arada bulunması tek başına şaş- kınlıkla birlikte hayranlık da uyandıracak ve mutlak surette ilginizi çekecek bir durum. (IV) Bunun ya- ninda, göllerin çevresinde de onlarca kuş çeşidi ve aralarında endemik türlerin olduğu zengin bir flo- ranin bulunması, buz mağaraları, buhar bacası ve gölleri bu yeri özellikle doğa tutkunları için bir cen- net hâline getiriyor. (V) Boyutları bakımından kendi türünde dünya ikincisi unvanına sahip olan Nemrut Krater Gölü 13 km2 lik alanıyla tüm kraterin üçte birini kaplamakta. (VI) Gölde yaz aylarında düzen- lenen konserler, yüzme yarışları, yelken gösterileri de ilginizi çekebilecek diğer etkinlikler. 20. Bu parcadaki numaralanmış cümlelerin hangi- lerinde öznel bir ifade voktur?

Gerçekten de "doğadan'dır Yaşar Kemal. Öykü ve ro- manlarındaki dilin toprağını doğadan devşirdiği ögelerle oluşturuyor. O, salt yaylaların değil, ovaların, dağların, kayalıkların, düzlüklerin, büklerin, bataklıkların, sazlıkla- rin sözlüğüdür. Ezberinde, bir başka deyişle yüreğindedir doğa. Hayvanlar, bitkiler, renkler, kokular, kısacası tüm canlı ve cansız varlıklar, Yaşar Kemal'in dil toprağında yer alır. Doğa, Yaşar Kemal'in söz varlığını kuran, oluş- turan bir etken değildir yalnızca. Söz varlığının yanı sıra, anlatım örüntüsünü de büyük ölçüde etkiler. Bir yandan doğayı, kurdu kuşu, börtü böceği, bitkisi çiçeği, hayvanı insanıyla dilde sergileme isteği, baskı altında tutar Yaşar Kemal'i. Bir yandan görme, işitme, tatma, koklama, do- kunma duyularını tüm gücüyle kullanarak ayrıntıları seç- meye zorlar. "Yeşil”e, yeşil demekle yetinmez. Nasıl bir yeşil? “Zehir yeşili” mi, “çimen yeşili" mi, "Şimşek yeşili" mi, "yosun yeşili” mi... olduğunu belirtir. Bu tutum, ayrıntı seçme ustası kılar Yaşar Kemal'i. 16. Bu parçada altı çizili sözle yazarın hangi özelliği vur- gulanmak istenmiştir? A) Dilinin kaynağının doğa olduğu B) Doğadaki varlıklara yeni adlar verdiği C) Mecaz anlatımı tercih ettiği D) Doğada konuşulan bir dilin olduğuna inandığı E) Sözcük seçiminde titiz olduğu NI Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Sayıp dökmelerden yararlanılmıştır. B) Ornek verilmiştir. C) Di ağırlıklı olarak göndergesel işleviyle kullanılmıştır. D) Öznel anlatım vardır. VE Karşılaştırmalara yer verilmiştir.

4. Şehir kavramıyla aramızdaki derin ilişkinin temelinde, insan olarak türümüzü devam ettirme güdümüz ve yeryüzünden silinme korkumuz yatıyor. Bu yüzden de bir şehri yıkıp yok etme girişimi , toplu hâlde insan türüne yönelmiş bir tehdit etkisi yaratıyor. Üstelik bu tehdidin birebir savaşarak değil de kundakçılıkla ortaya çıkması, Hiroşima'ya atılmış atom bombası gibi travmatik bir gedik açıyor insan ruhunda. Bir şehri ve o şehirle beraber insan türünün devamlılığına ilişkin çabamızı ve umudumuzu da gözü dönük bir şekilde yok edenin ya da yakıp küle çevirenin yine kendi türümüzden çıkmasıysa travmayı iyice atlatılmaz hâle sokuyor. Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir? A) Şehir yaşamı B) Insan doğasının gücü C) Şehirleri yakarak yok etme D) Yaşamı sürdürebilme içgüdüsü insan türünü devam ettirme isteği

A 39 - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. r r İkna, iletişim sırasında kişinin karşısındakini bir konuya inandırması olarak tanımlanmaktadır. İknayla, sözlü dil ve beden dili becerilerinden yararlanılarak başkalarının düşünce, tutum ve davranışları değiştirilir. İkna, aslında bireyleri önceden bilmedikleri ya da dile getirmedikleri bir fikre doğru yönlendirmeyi temel alır. Bahsi geçen yönlendirme zor kullanılarak yalanla ya da israrla yapılmaz. Tam tersine, iyi bir ön çalışma ve organizasyonu, deliller oluşturmayı ve bütün bunları karşı tarafı rahatsız etmeden, kolay yoldan aktarmaya lüzumlu kılar. İletişimde başarılı olmak isteyen bireylerin ikna etme tekniklerini doğru ve uygun bir şekilde kullanmaları gerekmektedir. Bu tekniklerden biri olan "evet-evet tekniği”nde hedefe üst üste evet yanıtı verme olasılığı yüksek olan sorular sorulur ve ürünü satmak, aday için oy istemek ya da herhangi bir konuda yardım talebinde bulunmak gibi istekler en sona bırakılır. * 39. Bu parçada "ikna"yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) İletişimde vazgeçilmez bir unsur olarak görüldüğüne Yanit Yayınları B) Kişilerde davranış değişikliği oluşturma amacıyla kullanıldığına C) Hazırlık gerektiren bir iletişim becerisi olduğuna c) Hazirlik D) Yumuşak bir üslubu zorunlu kıldığına E) Dilin etkin olarak kullanıldığına

aki, gümüş so hazin şiriltis he ağaçlarar- stanbul'a getiği zalm Has n'la miyorduk Bu Çerkes idi. 7. İlk okuduğum eserle beraber bende yaz yazmak hevesi peyda olmuştu. On altı, on yedi yasima geldiğim vakit edebiyatımızın bilhassa son eser- lerini devretmiş, Kemal'i, Ekrem'i, Hamiti, Mithat'\ hatmetmiş hatta Fransız edebiyatına dâhil olarak Alphonse Daudet ve Gustave Flaubert'i tanımış ve Sapfo'nun, Madame Bovery'nin meftunu olmuş idim. Tabii olarak şiddetle ontarın tęsirinde bulunu- yordum. İşte Halit Ziya'nın Nedime si o sırada neşr olundu. uk. En sevdi onları uya oyulma bir di. Dad ruh a koynak, <, gübreleri od ade bizim zevkli şey Bu metnin içerik ve üslup özellikleri dikkate alın- Uğında aşağıdakilerden hangisi söyleneme?? A Anlatmaya bağlı edebî metin örneğidir. BJ Öznel bir duyarlılık ile yazılmıştır. C) Anlatıcının yaşaminda izler taşımaktadır. D) Sıcak ve samimi bir dil kullanılmıştır. E) Yaşadığı döneme taniklik etmektedir. dal mi, tik den ali- Vi dikka- angisine tadır. 8. Aşağıdaki yazar-eser eşleştirmelerinden hangi- si yanlıştır? 1) Halit Ziya Uşaklıgil - Saray ve Ö B Falih Rub

DENSILE 10 17.-18. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaptayınız. Yağ doku denince akla ilk olarak kilo artışına bağlı vücut hacmimizi artıran beyaz yağ doku gelir. Ancak vücudumuz- da beyaz ve kahverengi olmak üzere iki yağ doku var. Son yıllarda yapılan araştırmalarla hücresel kökenleri ve görev- leri çok farkli olan bu yağ dokulara bir yenisi daha eklendi: Bej yağ doku. Bu yağ doku hem kahverengi hem beyaz do- kunun özelliğini gösterdiği için iki yağ dokunun bir alt formu olarak değerlendiriliyor. Beyaz yağ doku vücutta enerji de- posu görevi görür, vücudu mekanik etkilere karşı korur ve vücut sıcaklığının korunmasına yardımcı olur. Kahverengi yağ doku, kilo almayı engelleyici bir rol üstleniyor. Bu doku yaşa bağlı olarak azaldığından kilo alma eğilimi artıyor. Bej yağ doku hücreleri ise beyaz olanlarla aynı yapıya sahip fa- kat farklı bir etkiye maruz kalınca kahverengi dokuların hüc- releri gibi hareket ediyor. i 17. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? KARA AY Bireylerde yaş ilerledikçe kilo almanın artması hangi yağ doku ile ilgilidir? BY Yağ dokulardan hangisi vücudu bazı etkilere karşı koru- mada etkin bir rol oynar? e) Bej yağ doku niçin kendi başına bir yağ doku çeşidi ola- rak değerlendirilmiyor? DY Vücut sıcaklığının korunması yağ dokularla ilgili bir du- rum mudur? Hangi renkteki yağ doku genel olarak bilinmektedir?

alasila- A) B gi SI ön ko- leşmenin önemli bir rol oynadığı D) Küreselleşme ve sanayileşmenin orta ortak bir gelir eşitsizliği yarattığı E) Küreselleşme ile sanayileşmenin sürekli bir yarış hâlinde olduğu gi B) K e bilgi lamlar nd m Orünür C) K alıcılık le ng D) K ri ai el SI E) K şi yo YEDIIKLIM 31 - 34. soruları aşagıdaki parçaya göre cevaplayınız. Yaklaşık iki yüzyıl önce gerçekleşen Sanayi Devrimi sonucunda, başta Av- rupa olmak üzere birtakım bölgeler hızlı bir ekonomik büyüme göstermiş ve zenginlik bakımından dünyanın geri kalanını geçmiştir. Küreselleşme soru- nu, Sanayi Devrimi'nin bir sonucu ola- rak bu dönemde ortaya çıkmış ve çeşitli tartışmalara konu olmuştur. Küresel- leşme karşıtları bu durumun eşitsizlik yarattığını savunurken taraftarları ise zenginler ve yoksullar arasında denge sağlayan büyük bir güç olduğunu ileri sürmüştür. Küresel eşitsizliğin arttığı- na inananlar, küreselleşmenin. sana- yileşme süreciyle uç veren eşitsizlik eğilimini son yıllarda katladığını sa- vunmaktadır. Küreselleşmeyi eleştiren bu grup, Birleşmiş Milletlerin insanlık Kalkınma Raporu'ndaki istatistikle- re dikkat çekerek 1960 yılında zengin ülkelerde yaşayan en zengin %20'lik kismin gelirlerinin, yoksul ülkelerde ya- şayan en zengin %20'lik kisiminkinden 30 kat fazla olduğunu ve 2000 yılında bu farkın 74 katına çıktığını vurgula- mışlardır. Küreselleşme taraftarları ise son kırk yıl içinde dünyadaki genel ya- şam standardinin biraz yükseldiğine işaret etmektedir. Dünyanın en yoksul ülkelerinde yaşayan insanların yaşam standartlarının ölçümünde kullanılan pek çok gösterge, bu konuda birtakım iyileşmelerin olduğunu ispatlar: Okur- yazarlık artmakta, bebek ölüm oranları ve yetersiz beslenme azalmakta, insan- ların yaşam süreleri uzamakta ve gün- de bir veya iki dolardan daha az parayla yaşamaya çalışan insanların sayısına göre tanımlanan yoksulluk azalmaktadır. 34. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı vardır? A) Küresel adaletin kalıcı olarak yer- leşmesini sağlayacak en önemli et- ken nedir? B) Küreselleşme üzerine yapılan tar- tışmalar ilk olarak nerede başlamış- tır? C) Ülkelerin ekonomik açıdan farklılaş- masına sebep olan temel olay ne- an- imci dir? nde I bir D) Küresel eşitsizliğin, gelecekte orta- ya çıkaracağı muhtemel sonuçlar neler olacaktır? E) Ekonomik dengeyi sağlamada top- lumlara düşen görevler nelerdir? aha 32. Aşag lan oko söz geler A) E B) Bi C) E D) S 21.02.202112. SINAV E) is

27. Son yıllarda artan şiddet olaylarının temelinde birbiri- mizle gerçek anlamda iletişim kuramayışımız yatıyor bence. Doğru dürüst bir iletişim kuramadığımız için hep yanlış anlaşılıyoruz. Karşımızdaki kişiler hep kafasız oluyor, sözlerimizi çarpıtıyor; bizi hep yanlış anlıyorlar. Aklımızdan geçeni, söylememiz gerekeni, söylememizin yakışık alacağı şeyleri anlamalarını bekliyoruz. Oysa onlar yalnızca ağzımızdan çıkanı duyuyor, duydukla- rini anlamlandırıyorlar. Meramımızı anlatamayınca da başka anlatım yolları aramaya girişiyoruz. Karşı tarafı suçluyoruz, yalana başvuruyoruz. Şiddetin başladığı yer de tam olarak işte burası. Bu parçaya göre son zamanlarda artan şiddet olay- larının temel nedeni aşağıdakilerin hangisidir? A) Karşımızdaki insanların bizi yanlış anlaması B) Anlatmak istediklerimizi anlatamadığımızda farklı yollara başvurmamız C) Karşımızdaki insanların söylemediğimiz şeyleri de anlamasını beklememiz D) Anlattıklarımızı anlayacak kapasitede insanlarla bir arada olamayışımız E) İletişim kurmaya çalıştığımız insanların söyledikle- rimizi çarpıtması

39. İş hayatına İskoçya'da öğretmen olarak başlayan Williamina Fleming, ABD'ye göçtükten sonra hamileyken kocası tarafından terk edilince zor durumda kalsa da yılmadı. Harvard Gözlemevi Direktörü Profesör Edward Pickering'in evinde hizmetçi olarak çalışmaya başladı. Pickering'in eşi Elizabeth, kocasına Williamina'nın ne kadar yetenekli ve zeki olduğundan bahsetti. Edward Pickering karısının sözüne kulak verdi ve Fleming'i işe aldı. Williamina Fleming, analist olarak girdiği astronomi dünyasında başarıdan başarıya koştu. Kariyeri boyunca 59 nebula, 310 değişken yıldız ve 10 nova keşfetti. 1906 yılında Londra Kraliyet Astronomi Birliğine onur üyesi olarak kabul edildi. Bu parçada Williamina Fleming ile ilgili 1. Yaşamın zorluklarına karşı mücadele etmiştir. II. Elde ettiği başarıları tesadüflere borçludur. III. Yaşadığı ülke yönetimince takdir edilmiştir. IV. O güne kadar varlığı bilinmeyen gök cisimlerini tespit etmiştir. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız! B) Yalnız 11 C) Ive 10 D) II ve II E) III ve IV

22. I. ortak bir simgesel sistemin kullanımı ile ulaşılan II. toplumsal kimlik olarak adlandırılan III. ya da daha genel bir ifadeyle IV. ortak bir dilin konuşulması V. sosyal aidiyet bilinci V ortak bilgi ve belleğe dayanır Yukarıdaki numaralanmış sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? C) III D) IV E) V A) I B) II

. r y 35.-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yiniz. Ti . ri n insanın karakterini, davranışlarını, başarılarını, kısaca tüm hayatını etkileyen en temel iki unsurdan biri doğuş- tan gelen kabiliyetleri ve özellikleri, diğeri eğitimle kazan- dıklarıdır. Bu yönüyle fıtratımızda olan bilgi ve yetenek her birimiz için bir güçtür ve eğitimle doğruya, iyiye ve güzele yönlendirilmelidir. Eğitim genel anlamıyla insan hayatındaki farklı disiplinleri düzene sokan, hayat boyu kalıcı davranış değişikliklerine neden olan işlevsel bir süreçtir. Eğitim, bireylerin dünyaya bakış açısını, kültü- rünü, inançlarını, yaşam tarzını belirlemesini ve sosyal- leşmesini amaçlar. Öğretimden farklı ve daha kapsamlı olan eğitim anne karnındayken başlar, ölüme kadar de- vam eder. Eğitim giderek unutulan ama insan için hayati önem taşıyan, çok boyutlu ve değer yüklü bir kavram olan terbiye ile bağlantılıdır, değilse olmalıdır. Üzerine kurulmazsa hiçbir binanın kalıcı olamayacağı bir temel teşkil eden terbiye, sadece çocukluk dönemi için değil, tüm hayat boyunca süren bir eğitim yöntemidir. a k e er 35. Bu parçadan hareketle eğitim ile ilgili aşağıdakiler- GO den hangisine ulaşılamaz? A) İnsanın hayatı boyunca kullanacağı kalıcı davranışla- rin edinilmesinde etkili olan bir süreç olarak kabul edi- cs 1lir. B) Toplumda unutulmaya başlanmış terbiye kavramının tekrar hatırlanmasını ve yeniden değer kazanmasını eğitim sağlayacaktır. C) Toplumu oluşturan bireylerin ortak dünya görüşünü kazanmaları ve tek bir güç olarak iyi işler başarma- ları eğitimle mümkündür. D) Doğuştan getirdiğimiz kabiliyetleri doğruluk, güzellik ve iyilik erdemlerine yönlendiren bir etkiye sahiptir. E) Eğitim, bireylerin hayata bakış açılarını, yaşam tarz- larını ve inançlarını etkileme gücüne sahip bir olgu- dur.

11. Oğuz Atay Tutunamayanlar romanıyla 1970'te TRT Roman Ödülü'nü kazanır. Ancak hem dönemin yaygın edebiyat anlayışına aykırı olduğundan hem de hacmi baskı maliyetini artırdığından uzun süre kitabını basacak bir yayınevi bulamaz. Sancili bir dönemin ardından ve Oğuz Atay neredeyse ümidini yitirmişken Sinan Yayınevi kitabı iki cilt olarak yayımlar. Ancak yayımlandıktan sonra da durum pek farklı değildir; roman beğenilmez, birkaç istisna dışında olumsuz eleştiriler alır. Romanın değeri, daha sonra anlaşılacaktır hatta Tutunamayanlar yazarıyla birlikte mitleştirilecektir. Bu parça, aşağıdakilerden hangisinin kesin kanıtı olabilir? A) İyi yazarlar, ilk yapıtlarıyla hiçbir zaman anlaşılmamışlardır. B) Öncü sanat yapıtlarının kabul görmesi bazen zaman alır. C) Yenilikçi yapıtlara karşı ön yargılı olmamalıyız. D) Edebiyat dünyası, gerçek değerlerin kıymetini anlayamaz. E) Gerçek büyük yapıtların değeri ancak zaman geçince anlaşılır.