Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

4. Alçak gönüllülük, süreklilik kazanmış bir öz eleştiri kabiliye- tidir. İnsanın, kendinden kuşku duyabilme, haddini hududu- nu bilip kendi sınırlarına çekilme ustalığıdır. Ne olduğunu, ne olmadığını bilmek ve kendini öylece kabul edebilmektir. Mütevazı insan; özür dileyip sürekli kendini suçlayan insan değildir. Başkasına olmadığı gibi kendisine yönelik de yer- siz bir öfkesi yoktur. Bu parçadan hareketle alçak gönüllülük ile ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenemez?> A) İnsanın kendisiyle ilgili devamlılık gösteren öz değerlen- dirme yeteneğidir. B) Kendini abartmama ve gerektiği tiği durumlarda geri çeki- lebilme becerisidir. C) Yalnız eksikliklerinin değil değerli taraflarının da farkın- da olabilme bilincidir. D) Gereksiz mahcubiyetten ve hep kendini hatalı görmek- ten uzaklaşmadır. E) Öfke duygusundan tümüyle arınmış bir kişiliğe erişebil- me erdemidir.

5. Olay yeri tutanağını eline alan deneyimli emniyet müdürü, kendisini merakla izleyen memurların bakışları altında yazi- lanları vurgulu bir şekilde okumaya başlar: "Olay yerine geldiğimizde kavga edenleri ayırmaya çalıştık. Kavgayı sona erdirmeye çalıştık. İnsanların birbirlerine zarar vermesini önlemeye çalıştık. Kavgacı gençler, kavgalarını sürdürünce onları tutup ekip otosuna sokmaya çalıştık. Ora- da da bize direndikleri için kelepçelemeye çalıştık..." Emniyet müdürünün değerlendirmesi: CA Emniyet müdürünün değerlendirmesinden birkaç saat geç- meden genç memur, tutanağını şu şekilde düzenler: "Olay yerine geldiğimizde kavga edenleri ayırmaya, kavga- yı sona erdirmeye çalıştık. İnsanların birbirlerine zarar ver- mesini önlemek için uğraştıysak da gençler kavgalarını sür- dürünce onları tutup ekip otosuna binmeye zorladık. Orada da bize direndikleri için onları kelepçelemek mecburiyetin- de kaldık." Bu parçadan hareketle emniyet müdürünün değerlendir- mesi aşağıdakiterden hangisi olamaz? A) Bunları yapmak için bu kadar çok "çalışacağına" biraz da özlü bir tutanağın nasıl yazılması gerektiğine "çalış- saydın" fena olmazdı. 2 B) Unutma ki çelişkiler ve eksik bilgilerle dolu bir tutanak, söylemek istediklerini değil; söylemekten kaçındıklarını ortaya koyan bir belgedir. C) Yakın tekrarlarla dolu ve kulak tırmalayan böylesi bir tu- tanak yazabilmek için gerçekten çok çalışmış olmalısın. D) Aynı kelimenin kısacık bir yazıda bu kadar çok geçme- si için özel bir gayret göstermiş olduğunuzu düşünmem size tuhaf gelmiyorbur umarım. E) Tutanak; yalnız yaptıklarını değil; neyi, nasıl yaptığını sa- de, anlaşılır ve güzel bir ifadeyle kayıt altına alma işidir . 7.

Omnipotent düşünce, kişinin kendine hiçbir şeyin zarar vere meyeceğini, her seyi yapabileceğini ve bunu gerçekleştirme nin anlatılandan daha kolay oldugunu ileri sürmesidir. Daha sok ergenlik çağında görülen bu düşünme biçimine sahip di reyler, kendilerini bir "süper kahraman" gibi hissedebilirler. Bu bireyler yaptiklan işlerde ve davranışlarda ihtimal dahilinde ki riskleri göremezler ya da gorseler dahi dikkate almazlar. Av nica tipik omnipotent davranışlar sergilediklerini degerlend recek bilişsel olgunluğa sahip değillerdir. Bunun sonucunda da bu düşünce tarzına sahip bireyler, yaşamsal tehlikelerle kar laşabilmektedir. Bu durum, ergenlik çağındaki bireylerin dog ru şekilde rehabilite edilmesinin önemini ortaya koymaktadır 39. Bu parçadan omnipotent düşünceyle ilgili olarak apabda kilerden hangisine ulaşılamaz? A) Yalnizca ergenlik çağındaki bireylerde görülmektedir. B) insan gelişiminin bir parçasıdır. C) kimi bireylerde sorunlara yol açabilir D) Gerçekçi bir temelden uzaktır. E) Bireyleri farklı ihtimalleri göz ardı eden sınırlı ve tek yani bir bakışa itmektedir.

Palme Yay 1. i 7. Sorun odaklı edebiyatın başarılı örneklerini veren Müge Iplikçi, ilk kez Uçan Salı ile çocuk okura da merhaba demişti. Yazarın Yalancı Şahit adlı kitabı, 2010'da Yılın En Iyi Gençlik Romani Seçici Kurul Özel Ödülü'ne değer bulundu. Acayip Bir Deniz Yolculuğu'nun (2012) ardından 2014'te Kömür Karası Çocuk yayımlandı. Müge İplikçi'nin çocuk ve gençler için kaleme aldi- ğı yapıtlarına kuşbakışı baktığımızda onun, "insan"ı yazdığını görüyoruz. Çocukların kavrayabilmesi zor olabilecek konuların üstesinden gelerek insanlık hâllerinin sonsuz olasılıklarını anla- tiyor. Son kitabı Dondurmam Tilsım'da da Müge İplikçi bilinen ve sevilen anlatımını sürdürüyor. Bu kitabında konu, gerçek tadı yediklerimizden mi, yaşadıklarımızdan mi aldığımız sorusu etrafında genişliyor. Çocukları, öyküsü dondurmalı , dili umutlu, sayfaları bol hasatlı bir okuma bekliyor. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen yazarın özelliklerinden biri değildir? A) Insan ögesini temel alarak eserlerini oluşturmaktadır . B) Çocuk okurlarını yaşamın zorlukları karşısında uyaran bir tutur içindedir. C) Yetişkin okurlar için yazdığı kadar, çocuk okurlar için de yazan biridir. D) Yapıtlarında daha çok hayatın aksayan, pürüzlü mesele- lerini işlemiştir. E) Yazdığı bir yapıt, jüri tarafından özel ödüle değer bulun- muştur. 1

AYT I TDE-Sos-1 18. 17. Ahmet Mithat Efendi'nin romanlarında kendi kişiliğini gizlemediği, zaman zaman yazar kimliğiyle ortaya çıktığı, okuyucuya hitap ederek onunla diyalog kurduğu, olay örgüsüne veya kahramanlara müdahale ettiği görülür. Sık sık okuyucuya "Ey kâri!", "Ey kârie!" diye seslenir. Okuyuculara anlatılan mesele hakkında bilgi, düşünce ve görüşlerini söyler veya onların fikirlerini sorar. Romanlarının kimi bölümlerinde zaman zaman kendine de seslenir. Bazen hikâyesini anlattığı kahramanlara kendisi de kızar yahut acır; yapılan hareketi beğenir veya beğenmez. Böylece olay örgüsünün akışına sık sık karışır. ( Ahmet Mithat Efendi'nin romanlarındaki bu yaklaşımın nedeni aşağıdakilerin hangisiyle açıklanamaz? A) Modern roman tekniği bakımından eserlerinin zayıf olmasıyla B) Romani toplumun eğitimi bakımından araç olarak görmesiyle C) Edebiyat dünyasının genç yazarlarına yol gösterme düşüncesini benimsemesiyle D) Romanların geleneksel halk hikâyeciliğinin etkisiyle oluşturulmasıyla E) Okuru düşünce dünyası bakımından yönlendirme çabasıyla

B B TYT TURKCE 35 ve sorulan atal para göre cevaplan Ogrann let var hafta rak gor görev mutlu Denincantan protein içeriğinin zorgin olması nede yespor yapan kişilerin gelişimine katida bulunuyor, dig s rahatsızlıklarına, yorgunluga, eklem agintarına ve daha birçok seye iyi geliyor. Denizhiyan da denen bu omurga- z canh 3-27 cm arası bir uzunluktadir ve denizlerin sig bdiyelerinde yumurtlayarak ürer. Türkiye'de Baron rolinde toplanan bu canlının yurt dipina satılması yasak. Derisi dikenliter familyasından olan bu canli, Uzak Doğu mutfağının olmazsa olmaz bir parçasidir. Yemeklerde kullanılan, çorbası yapılan bu canli, kozmetik sanayinde de kullanılıyor. Kilosu 30 dolardan 150 dolara kadar satila- billyor. Dokuz yüz kadar türü bulunan bu canlıların ağzı ile anüsü iki uçtadır ve ağız çevresinde 10-30 arası duyu ve tentaküller yani av yakalamaya yarayan dokunaclar vardır. Solunumlarını vücut boşluğunda uzanan bir çift su akciğeri ve solunum ağacı denen organlarla sağlar. En önemli özellikleri ise vücutlarının her yanında var olan yakalama kolajeni sayesinde kendini siviya dönüştürebilme becerile- ridir. Sivi håldeyken küçük çatlaklardan geçebilir ve tekrar eski haline dönebilir. Bazı türleri, kendilerini futbol topu kadar şişirebilir, bazıları ise su püskürterek çakıl taşı gibi görünebilir. Siram beni mutlu düşü bir so kinc -ege mut dan mis Ma olu mu lu ge de al 35. Bu parçadan hareketle denizparkcanları için aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A) Denizlerin derinliği az olan kısımlarında çoğalır. B) Ulke ekonomisine katkes çok fazladır. C) Kendisini donuştürebilen bir canlıdır. D) Farklı kullamm alanları mevcuttur. E) Bazı ülkelerin vazgeçilmez yiyeceğidir. 36. Bu parçadan hareketle sözü edilen deniz canlisi için asagidakilerden hangisi

SEVİYE - II Günümüzde gerçekten de bilgisayar teknolojisine ayak uydurur ken dikkat etmediğimiz bir sey varsa o da sagligimiz. Zaman za man basimizda, surtimizda, kol ve bileklerimizde hissettigimiz ag- nilar, gözlerimizin keskin görme yeteneğini kaybetmesi gelen ilk sinyaller. Uzun süre kullanımda ise gerçek görme bozuklukları ile bel, sırt ve bilekte sakatlıklar oluşabiliyor. Yeni sayılabilecek çalışmalar, nihayet bilgisayarlann ergonomik olması, ekranların yaydıklan radyasyonun düşük olması, ekrandan yansıyan ultra- viyole ELF ve VLF işinlannı önleyici filtre gereksinimlerinin one- mini ortaya koydu. Hele hele son yıllarda manyetik ortamlara yakin çalışmanın beyin tümörlerinin artmasına yol açtığının bi- limsel ispatları, bilgisayar ile iç içe yaşayan insana bu konuya egilmesi gerekliliğini bir kere daha tüm gerçekligi ile hatırlattı. Dahası, sadece bedene değil ruha verdiği rahatsızlıkların da far- kina varıldı. Sinirlilik, isteksizlik, diyalog kopukluğu ve bunların sebebiyet verdigi içe kapanıklılık... Bununla da kalmadı, çevre- mizi etkileyen eski teknoloji çöplüğü ve gereksiz enerji savur- ganligi sorunları büyüdü, büyüdü, büyüdü. 15. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Bilgisayarlann ruh sağlığına verdiği zarann uzun süredir araş- tirildiğına B) Bilgisayar kullanma süresinin sağlığa verdiği zarara rağmen her geçen gün arttığına C) Bilgisayar kullanımının beyne ve ruh sağlığına verdiği zara- nin yeni fark edildiğine Dy Bilgisayar üreticilerinin kullanıcıyı bilgisayarın zararlarından korumak için çalıştığına E) Insanı bilgisayarın zararlarından korumak için gerekenlerin bilinmediğine 16. Bu parçaya göre yeni çalışmaların ortaya koyduğu sonuçlar ara- sinda; 1. Cihazların insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde tasar- lanması, II. Monitörlerin yaydığı zararlı işınları engelleyecek araçların kullanılması, III. Bilgisayar kaynaklı beyin tümörleri için tedavi yöntemleri ge- liştirilmesi önlemlerinden hangileri yer almamaktadır? Yalnız III A) Yalnız B) Yalnız DI ve III E) Iwe III

3 sez 30. Demet ve Gü n birlikte s ğıdakilerde doğrudur 28. Bu bilgilere göre, yüzme dersini se- çen; A) Yüzn Fer! Ja Internet'le ilgili olarak Werden hangisine değinil B) Se A 1. Burcu, II. Elif, III. Ferhan, V. Gülenay adlı kişilerden hangileri olabilir? C) açler arasındaki kullanımının C ha yaygın olduğuna arklı alanlarda kullanıldığına Teknolojideki gelişmelerden etki A) Yalnız! B)Tve II C) 1, Il ve IV D) I ve IV E)H, HII ve IV lendiğine Yaşamın vazgeçilmez parçası hâli- Thamed ne geldiğine 4 E) Bilgisayar teknolojisinin gelişimine katkıda bulunduğuna Se C B . 6 + 28 - 30. soruları aşağıdaki bilgile- re göre birbirinden bağımsız ola- rak cevaplayınız. e et Ayşe, Burcu, Canan, Demet, Elif, Ferhan, Gülenay isimli çocuklar kreşte spor ve sanat faaliyetleri arasında yer alan yüz- me, satranç, seramik, jimnastik, dans derslerinden seçeceklerdir. Yaptıkları seçimlerle ilgili şunlar bilinmektedir: m- Grene harges Sorg Bir kişi en fazla üç dersi seçebil im ştur. sira elerde rsitede K duru- 29. Bu bilgilere göre, aşağıd hangisi kesin olarak yanl mektedir. Her dersi en çok üç, en az iki kişi seçmiştir. Jimnastik dersini yalnız Burcu ve A) Satranç dersini iki kiş B) Satranç dersini üç k C) Seramik dersini se yaygin- Elif seçmiştir. han'dır. Canan, yalnızca satranç dersini seç- esi, miştir. . D) Seramik dersini Burcu'dur. E) Dans dersinis lenay'dır . si, anılması gileri etkili ol Elif ve Ferhan, dans dersi dışında bir ders daha beraber seçmişlerdir. Yüzme dersini seçen üç kişiden biri Ayşe, diğeri Demet'tir. Ferhan'ın seçtiği hiçbir dersi Güle- ALBIS at . nay seçmemiştir. B) Yalnız il + (D) Il ve III et

bulu pindeki adalardan E) Proje, sivil toplum V. katılımıyla gerçekleştirilmiştir. kten sonra olet solunuzda kalacak ayi rahatca görebilirsiniz. wil bir imtinan yolda devam YU pa nince dereye doorlinin ve dorey poletin de konania doğru A 8. 1. Yüzeylerde bırakılan parmak izleri, benzersiz bir desen olmasının ötesinde, parmak uçlarındaki ter bezleriyle vücuttan dışarıya aktarılan kimyasalların yanı sıra parmak izini bırakan kişinin epidermal adli bilim araştırmaları parmak izlerinden yola LIMIT AYINLARI oluklarında biriken diğer maddeleri de içerir. Güncel çıkılarak kişinin öncesinde neye dokunduğunun, ne yediğinin ve hatta hangi ilaçları kullandığının anlaşılabileceğini gösteriyor. 10. II. 1910 yılında katil zanlısı Thomas Jennings'in olay mahallinden kaçarken yeni boyanmış korkulukta bıraktığı belirgin parmak izleri, ertesi yıl sonuçlanan davada hüküm giymesiyle sonuçlanmıştı. Bu dava sonrasında parmak izlerinin ağırlıklı olarak adli soruşturmalarda kullanılması biyolojik işlevini gölgeledi diyebiliriz. Parmak izimizi oluşturan oluklu ve çıkıntılı deri dokusunun daha iyi tutma ve kavramaya yardımcı olma ile hassas dokunma hissine katkı sağladığı düşünülüyor. C A Orsini taklit ederek Dip bedenine kça yararlanır." ak istediği Yukarıdaki Il numaralı parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? urur ve planın içi boştur. lara hitap eder yapisini A) parçada belirtilen olgunun farklı bir faydasına değinmektedir. mez; B) I. parçada anlatılan bilimsel çalışmanın başlangıcından söz edilmektedir. C) I. parçada belirtilen durum bir örnekle desteklenmektedir. güçlük Her. coyarken D) //parçada anlatılan durumun en etkili yöntem olduğu savunulmaktadır. E) Iparçada sıralanan durumlardan biri somutlanmaktadır. 2. Diğer sayfaya geçiniz 786052663592 16-B 3-E 25-E 34-D 17-B 26-C 35-D 27-D 36-B 37-B

17. Gazeteci: Şiir size göre başka dillere çevrilebilir mi? Şair: Şiir gerçi bir söz sanatıdır ama bir öz sanatıdır da. Bu bakımdan başka dile çevrilebilmelidir. Ben şiirin çevrilebileceğine inanıyorum. Giderek daha da fazlasına, şiir dilinin müzik gibi, uluslararası bir dil ol- duğuna inanıyorum. Dünya ulusları birbirlerini, belki her şeyden çok, şiirle anlayacaklardır. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şairin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir? A) Sanatta evrensellik yerine ulusallik hâkimdir, bu yüzden duyguların da kimliği vardır. B) Şiire kayıtsız bir toplum başka bir toplumu an- layamaz çünkü şiirde insanlık insanlara anlatılır. C) Edebî eserlerde çevirmen kendi dilinin ve üslu- bunun etkisinde olduğundan eseri değiştirir. D) Her şiir kendi dilinden okunduğunda kendi sesini ve şarkısını seslendirir. Bazı şiirlerde evrensel duygular varken bazıla- rinda kişiye has düşüncelere yer verilir.

- 13 X 26. Dünyanın en gizemli kitabı olarak kabul edilen Voynich el yazması, tuhaf şemaların ve resimlerin eşlik ettiği karma- şık, bilinmeyen bir dilde yazılmış olan 240 sayfalık şifreli bir metinden oluşuyor. Pek çok kriptograf, kod yazıcISI Ve dilbilimi uzmanı, Voynich el yazmasının sırlarını keşfet- meyi denedi. Ancak sayfalarında yer alan gizemli kodla- rin, garip bitkilerin ve sembollerin anlamları çözülemedi. Fakat, Kanadalı bilgisayar bilimcilerinin geliştirdikleri kötü günlerde gereklidir. Çünkü ebi zaten dünyaya dayanabil- der örneğin: "Neden yazılır? n yazılır. Duygular taştığı için katlanmak için yazarlar ve azmak da bir anlamda derdi Jcusuyla paylaşır derdini. Tak tedavi ediyorsa biz de a kısa süreli de olsa kay- yapay zekâ, bu kitabın 600 yıllık gizemini çözmeyi başar- 1 ki sanat zaten günü- di. Araştırmacılar, garip kitabın kelimelerinin arkasındaki erhemidir çoğu zaman. gizli ve şifreli dili anlaşılır hâle getirmek için algoritmik sturan durumun kayna- deşifre denen bir teknik kullanarak el yazmasındaki yazarlar, düşünürler, bölümleri tercüme ettiler. Araştırmacılar, metnin İbranice aynı aciyi çekenlere olduğu ve alfabetik olarak sıralanan kelimelerdeki harfle. var edilir ve böylece rin belli bir kurala göre tekrar dizildiği ve içinde sesli harflerin olmadığı, alfagram olarak adlandırılan bir tür aşağıdakilerden anagram olabileceği görüşüne vardılar. Metnin ilk 10 sayfasını deşifre etme girişimi karmaşık sonuçlar ortaya çıkardı. Çeşitli bitki türlerini içeren Voynich el yazmasının Jarına katlanabil- 'Bitkiler' bölümünün ilk kısmında, çiftçi, ışık, hava ve ateş gibi botanikle ilgili birçok terim bulunuyor. Firici gücünden Bu parçadan hareketle Voynich el yazması ile ilgili olarak, cıları paylaş- alıcısını iyi- Bazı bölümleri yapay zekâ sayesinde deşifre edilmiş- tir. erin ve so- II. Farklı türlerdeki sif mektedir. bitkiler hakkında bilgiler içer- de anlat- III. Şifresi çözülen ve 240 sayfadan oluşan kitap İbrani- ce olarak kaleme alınmıştır. ur. IV.Bölümlerinde aynı harflerin yer değiştirilmesiyle oluş- turulmuş bir tür şifreleme vardır. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) I ve YV B) Yalnız il C) Iye III YOWSERİSİ D) Yalnız III Illvet

20211111 39 ve 37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Dünyadaki toplam 195 ülkenin hiçbirinin bayrağında mor kul- Şiir m lanılmıyor. Peki neden? İlk kez bugünkü Suriye ve Lübnan'ın ki. Ho Akdeniz kıyı şeridinde yaşamış olan Fenikelilerin kullandığı tarma mor renk pigmentinin üretimi, 18. yüzyıla kadar çok zahmet- ediye liydi. Sadece bu bölgeye özgü bir deniz salyangozundan elde kale edilen mor rengin üretimi, diğer tüm renklerden daha zordu. med Morun ağırlığından daha fazla altına mâl olması, tarih boyun- hiç ca bu rengin kraliyet ve imparatorluk rengi hâline gelmesini de 39. Bu sağladı. "Fenike" ya da "Sur moru" olarak da bilinen rengin, mi kumaştan kolay kolay çıkmaması ve diğer renklere kıyasla gü- neş ışığına maruz kaldıkça parlaklığının artması da bu rengin A) zengin çevreler tarafından kullanılmasını sağlamıştır. Roma, Bizans, Pers Imparatorlukları ve İngiltere'de mor, kraliyet aile- B sini simgeler hâle gelmiştir. 1533 - 1603 yılları arasında Kraliçe 1. Elizabeth, kendisi ve kraliyet ailesi dışında kalanların mor giymelerini yasaklamıştır. Çünkü o dönemde yarım kilo mor boyanın değeri 1,5 kilo altına denk geliyordu. Sonuç böyle olunca mor rengin bu astronomik değeri, hiçbir ülke veya kral- lığın bayraklarında mor renk kullanmamasına yol açmıştı. 37. Bu parçadan hareketle mor renkle ilgili olarak 1. Diğer renklere göre daha dayanıklı bir yapısının olduğu fark edilmiştir. 11. Normalde kumaşın renklerini solduran güneş ışığı, mor rengin parlaklığını artırmaktadır. III. Renk, pek çok ayırt edici özelliği dolayısıyla zengin çevre-PR ler tarafından kullanılmıştır. ayn Hiçbir ülke, göz alıcı bulmadığı için bayrağında bu rengi kullanmaya yanaşmamıştır. yargılarından hangileri çıkarılamaz? A) Yalnız! B) Yalnız IV C) I ve 11 DHH ve III E) III ve IV 38. Bu parçada mor renkle ilgili aşağıdakilerin hangisine de- ğinilmemiştir? A) Üretiminde hangi canlı türünün kullanıldığına B) Günümüzdeki maddi değerinin ne olduğuna v C) Tarih boyunca farklı adlarla anıldığına D) Kraliyet ailelerine yakışan bir renk olarak düşünüldüğüne E) Zengin çevrelerin rengi kullanmayı neden tercih ettiklerine

22. Kara delik, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve işinimin kendisinden kaçmasına izin vermeyecek dere- cede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisim olarak tanımlanmaktadır astrofizikte. Bir kara deliği doğrudan gözlemlemek imkânsızdır. Bilindiği gibi bir nesnenin görü- lebilmesi için kendisinden ışık çıkması veya kendisine gelen ışığı yansıtması gerekir oysa kara delikler, çok yakınından geçen ışıkları bile yutmaktadırlar. Ayrıca ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara delikler, yıldızları yuttukları için genelde yıkıcı unsurlar olarak bili- nirler. Ama NASA bu algıyı değiştirecek bir tespitte bulun- du. Hubble Uzay Teleskobu, 30 milyon işık yılı uzaklıktaki "Henize 2-10" olarak bilinen galakside yeni bir kara delik tespit etti. Bu kara deliğin bilinenlerden farklı olduğu, daha önce keşfedilen diğer kara delikler gibi yıldızları yutmadığı aksine yıldız doğurduğu fark edildi. Bu keşif, kara deliklerin bilindiği gibi yalnızca yıkıcı değil, aynı zamanda üretken de olduğunu gösteriyor. Bu parçada kara deliklerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Birçoğunun yıldızların oluşumuna katkı sağladığına BY Çekim alanı çok güçlü bir kozmik cisim olduğuna Adlandırılışında etkili olan özelliğin ne olduğuna v DY Yeni keşiflerle farklı özelliklerinin ortaya çıktığına E) Genellikle yıldızları yuttuklarının gözlemlendiğine W S

Oktay Akbal'ın öyküleri, büyük olaylara, entrikalara, hikâ- yelere yaslanmaz. Bunlar neredeyse bir durum ve atmos- fer öyküsüdür. Daha çok, iç monologlarla oluşturulan ens- tantanelere, küçük anıştırmalara, çağrışımlara dayalıdır. Bir mekândaki izlenimden, küçük bir anidan, bir duygudan yo- la çıkarak metnini oluşturur/Tümüyle ben anlatıma yasla- nan öyküler, hem biçimsel hem de tematik anlamda bir- birine yakındık Öyle ki bir öyküyü diğerinden ayırt etmek zordur. Neredeyse tüm öykülerin kahramanı aynıdır. Oktay Akbal öyküyü kurgu, tahkiye, olay örgüsü olarak değil, ani parçacıklarının dramatize edilmesi, giderek bir temanın çe- şitli görüşlerle doğrulanması olarak algılar/Öykülerinin so- nunda mutlaka bir yargıya varır; anlattıklarını, aforizmala- ra, felsefi bir görüşe dayandırır. Bir duyguyu, bir düşünceyi, "kendi kişisel düşüncelerinin" ispatı için gündeme getirir. İş- te tam burada öyküler, denemeye yaklaşır, deneme ve öy- kü birbirinin içine geçer. Bu parçadan Oktay Akbal ve hikâyeleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? Hikâyelerini olaya dayandırmadığına B) Günlük yaşamı yansıttığına Yapıtlarını, kendi görüş ve düşüncelerini öne çıkarmak için kurguladığına Ele aldığı konu ve kişilerin birbirini andırdığına E) Farklı yazınsal türlerden yararlandığına

3. Descartes'in doğru bilgiyi elde etmek için kullandığı tümdengelim yönteminin Spinoza'nın idealizm ve materyalizmi birleştiren "tek töz" anlayışını içeren ontolojisini, yani metafiziğini daha anlaşılır kılma noktasında önemli bir katkı sunduğu söylenebilir. Ama Spinoza'nın büsbütün kendisine vergi olan geometrik biçimde bir akıl yürütmesi vardır. Bu uygulama, John Locke'un tamamen deneyden yola çıkan sisteminin aksine, akla da dayanmakta ve cözümleyici içsellik hükümlerine göre kurulmaktadır. Öyle ki belirli bazı tümel aksiyomların kabulünden sonra, tipki geometrideki gibi, onlardan çözümleyici bir tarzda bütün ötekiler çıkarılabilir. Böylece de ilk tümel önermelere fazla bir şey katmaksızın, sırf çözümleme yolu ile bütüncül bir varlık sistemi kurulabilir. Bu parçadaki altı çizili sözle; Sadece analitik bakışla hareket eden metot, In Deneyselliği bütünüyle reddeden anlayış, TINGeometrideki ispatlama güdüsünü yansıtan yöntem durumlarından hangilerine gönderme yapılmamıştır? A) Yalnız! B) Yalnız 11 C) Yalnız III I ve II E) II ve III

TÜRKÇE TESTİ 22. 20. Zora talip olan ve onu aşan kimse onun içerisinden büyü. yerek çıkar. Bu, gizli bir psikoloji yasasıdır. Yaşam sürecini bir dağciya benzetebiliriz. Dağcı ne yapar? Yükseğe çıkma- yı hedefler. Öncelikle bir hedefi vardır. Hedefsiz olan bir kim- se zorluklar karşısında sürüklenir ama hedefi varsa o hede- fe çıkmak için yolu dener. Çıkamayınca farklı bir yolu daha dener. Bu süreçte dayanma gücü, psikolojik sağlamlığı za- yıf olanlar, vazgeçer ve oracıkta kalırlar. Dayanıklılığı yüksek olan kişiler ikinci, üçüncü kez dener ve sonunda bir yerden zirveye, hedefine ulaşır. Bu parçadan hareketle, 1. Kriz dönemlerinde ümitsizliğe düşmemek ve çözüm odak- li düşünebilmek gerekir. II. Zorluklarla baş edebilmek için acele kararlar almak önem- lidir. III. Aci ve zorluk büyümenin bir parçasıdır önermelerinden hangileri psikoloji yasasını destekle- mektedir? A) Yalnız B) Yalnız 11 Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III