Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

TYT - Türkçe - 19. Gazeteci: Yazdığı bir bahar şiirinde, tarlaların yemyeşil olduğunu söyleyen şair adayina niçin şiir yazmayı bırakmasını önerdiniz? Şair: Baharda tarlalar yemyeşil olduğu için. Gazeteci: Aynı sözleri bir ressam söyleseydi yanıtınız yine aynı mi olacaktı? Şair: Bir ressama baharda tarlaların rengi sorulmaz ki. Ondan da olsa olsa tarlalardaki yeşilliğin hatta yemyeşilliğin sesini betimlemesini isterdim. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki şairin sanat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir? A) Hangi sanat dalında olursa olsun duygu yoğunluğunu yakalayabilen sanatçı başarılı sayılır. VB) İster şair olsun isterse ressam gerçeklikten uzaklaştıkça sanattan da uzaklaşır. C) Sanatçı; anlatacağı dış gerçekliği, o gerçekliğin bütününü yansıtan bağlam içerisinde yansıtabildiği ölçüde başarılıdır. D) Ele alınan dış gerçekliğin, bir başka düzleme taşınarak dönüştürülebilmesi sanatın en önemli işlevidir. E) Nasıl roman hayata tutulmuş bir ayna ise şiirden de beklenen bu aynalık görevidir. 20. I. Topraktan ve kalipla yapılmış, yaklaşık yarım küre

final yayınları 4. mle evin. son. Sil? iniz de tik. pu na gili için, aile bireyleri için, bir olayı ya da bir kişiyi güzellemek, eleştirmek veya anmak için... Böyle Bir şiir, bir öykü çeşitli nedenlerle yazılabilir: sev- bir amacın, çoğu zaman hem yazılma sürecinde kişiyi somut bir şeye odaklaması, hem de so- nuçları bakımından işe yaradığı doğrudur. Hangi sevgili istemez kendisi için şiir yazılmasını. Ama bir edebiyat metni olması ve dergide, kitapta yayımlanması da isteniyorsa işin içine edebiyat okuru da karışacak demektir ve sizin "naif" COŞ- kularınız, beklentileriniz onların pek de umurunda değildir. Onlar şiirin veya öykünün bugün ulaştığı çıtanın farkındadır, en azından o çıtaya yakın bir düzey ararlar yazdıklarınızda. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdaki- lerden hangisidir? Sencome A) Her insanın duygularına hitap eden edebi ürünler okurun ilgisini görür. B) Bireyin yaşamına dokunan her metin sanatın etki alanını genişletir. C) İçtenlikle yazılan metinlerin bile sanatın ölçüt- leriyle değerlendirilmesi gerekir. D) Edebi değer taşımayan yapıtların samimi duyguları ifade etmesi beklenemez. E) \Hiçbir yapıtın kısa sürede sanatsal düzeye ulaşması mümkün değildir. TYT - AYT PARAGRAF VE ANLAM BİLGİSİ SB final yayınları

18. Aşağıdaki parçalardan hangisi “Düşüncelerimiz yeni bir nes- nenin üstüne nasıl da hesapsızca üşüşüyor, onu yerinden bir miktar oynatıveriyor; tipkı bir saman parçasını kan ter içinde taşıdıktan sonra bırakıveren karıncalar gibi..." düşüncesine uzak düşmektedir? A) Fikir, ona derler ki bir yol açsın; yol, ona derler ki bir gerçe- ğe ulaşsın. Bu nedenle fikretmek, zor bir sanattır. B) Hegel'in belki de en büyük katkısı, düşünceye büyük bir hiz katması ve sonsuz bir güç yüklemesidir. Hegel'de düşün- cenin kendisi büyüleyicidir; üretir, zorlar, değiştirir, yorar... Ama sonuç muhteşemdir. C) Yoğunlaşmış düşünce eylemdir; yoğunlaşmış eylem, in- sanlığı gerçek bir gelişime ve değişime iten şeydir. İnsanın gelişime ve değişime her dönem ihtiyacı vardır. D) Düşünmeyi keşfetmek, denemek, gelişmek, risk almak, kuralları yıkmak, hatalar yapmak ve eğlenmektir şeklinde sanmak aldatıcıdır. İyi bir düşünme, insanı yormaz; kısa za- manda sonuca ulaştırır. F Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak dü- şünmek olduğunu öğrendim. Sonra bunların nasıl da insanı zorladığını hücrelerimde hissettim.

4. Kış, Ada'nın her tarafında yerleşebilmek için rüzgâr- larini poyraz, gün doğusu, kara yel hâlinde seferber ettiği zaman; öteki yakada yaz, daha pilisını pırtısını toplamamış, bir kenara, oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur. Gitmekle gitmemek arasında sallanır bir hâlde, elinde bir pasaport, çıkınında üç beş altın, bekleyen bu güzel yüzlü göçmen tazeyi benden başka bu Ada'da seven hemen hiç kimse yoktur, diyebilirim. Herkesin yeni başlayacak olan altı yedi aylık soğuk hayata kendini şimdiden alıştırmak ve hazırlamak için bir şeyler yapmaya çalıştığı öyle günlerde ben, tem- belliğim, hep kaçani kovalama huyumla yazın, o güzel göçmeninin peşine düşmüşümdür. Nerede yakalar- sam orada kucaklarım onu. Kimi bir çamın gölgesinde durgun ve güneşsizdir. Kimi bir çalılığın kenarındaki çimenlikte bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamış- tır. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? Ahiç konuşma tekniğinden yararlanılmıştır. BH Amaç - sonuç cümlelerine yer verilmiştir. GGörsel ve işitset ögelerden yararlanmıştır. D) Kahraman anlatıcının bakış açısıyla oluşturulmuştur. E) Öyküleyici ve betimleyici anlatimdan yararlanılmıştır.

30. Aşk, benim için, her şeyden önce dilde. Yüzyıllardan beri dil- lerde, günümüzde de çok kişinin dilinde. Dargin falan değilim aska, tam tersine, aşkla anlatılmak istenen pek çok şeyde be- nim işim, özüm özlemim, aklım gönlüm orda. Ne var ki, "aşk" diye bildirilene "sevgi" diyorum ben. Seviyorum bu Türkçe sözcüğü. "Aşk"tan, bu Arapça kökenli sözcükten daha sıcacık düşüyor içime, daha upuygun yankılanıyor orada. Yazmama, konuşmama "aşk" girmeye görsün, nerdeyse bir yapaylik, yabancılık havasında buldum buluyorum kendimi. Ayrıcalıklı du- rumlar yok değil gene de. Eski kuşaklann, yani van yoğu "aşk" olan, "sevgi'ye" pek el atmayan zamanlann ozanlanna, ermiş- lerine, düşünürlerine eğilince böylesi durumlarla karşı karşıya olduğumu anliyorum. Sürdükleri yaşamda, yaşama konuşma geleneklerinde "aşk" ağır basıyor Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Bazen, çok çok seyrek de olsa "sevgi" diyeceğime "aşk" de- yiveriyorum. B) Yerleşik düzeniyle "aşk"lı bir deyimi aktarırken "sevgi"ye ki- yamadığım için olacak, "aşk'tan" daha uygun bir deyim bula- miyorum. C) Dilsel alışkanlıklar görmezlikten gelmek, bir yerden sonra, iyiden iyiye yıpratır yazan. D) "Aşk" ile "sevgi" arasında dolayısıyla da her birine ilişkin tü- revler arasında makine yöntemli bir değiş tokuştan uzak de- ğilim. E) "Çok naz âşık usandırır." deyimini, nasıl olsa pek sik dilime takılmadığına göre, olduğu gibi bırakıyorum.

2. Dizeleriyle insanın ruhunu saran ve yakalayan büyük şairler olan Mevlânâ, Dante ve Shakespeare gibi Hölderlin de günümüz insanıyla konuşmayı sürdürüyor. Öyle ki aradan geçen zaman onun şiirlerinden hiçbir şey eksiltmemiştir ve şiirleri sanki günümüzde yazılmış gibidir. Şairin eskimeyen soluğu ile günümüze taşınan yaşamımıza derinlik ve bakış açımıza 4. Bir kez, başiyor: duygu. güzel kit okuma aşamas yetilerin izliyoru aklinik kalipla sözcükleri genişlik katıyor. Bu parçadan hareketle Hölderlin ile ilgili olarak Bu pa yakın 1. Benzersiz bir üsluba sahiptir. A) Ed II. Şiirleri yaşadığı çağı aşmıştır. B) III. Etkisi devam etmektedir. C) k Doğru yargılarından hangisine ya da hangilerine ulaşılamaz? D) C) Yalnız III E) B) Yalnız 11 A) Yalnız! Yanlış E) I ve III D) I ve II 287 ETİM V

1. Merak dürtüsü, hem insanın hem de bilimin ilerlemesinin iti- ci gücüdür. Merak etmeyen insan kendini geliştiremez. Merak duygusu korelen insanın hayatla bagi kopar, insan merakı sa- yesinde bir şeyler öğrenir, kendini geliştirir. Böylelikle inisiya- tifi ele almayı, buluşlar ve keşifler yapmayı başarır. Kısaca in sanın ilerlemesinin temelinde merak duygusu yatar. Bu parçadaki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Ağaçların hava ve güneşe ulaşmaya çalışırken birbirlerini zorlaması, daha yükseğe doğru büyümelerini sağlamak tadır. B) Kimsenin sorumluluk alamadığı kritik bir süreçte karar ver- me yetkisini kullanan kahramanlar, uluslarinin kötü talihini değiştirmede öncü olmuştur. C) İnsan, bireysel ve toplumsal gelişimi için başkalarına, bu gelişimi sağlayacak bir toplum düzenine ihtiyaç duymak- tadır. D) insanın özgürlüğünden, ait olduğu toplumsal düzenden vazgeçmeden ormandaki tek ağaç gibi özgür olmayı seç- mesi gerekir. E) Her yurttaş, temel haklara saygılı davranırsa hayata değer- ler bağlamında yaklaşırsa ulusal gelişme tamamlanacaktır. So

Pic Türk Dili ve Edebiyatı IEME - 3 yas Sali 3. Kazakistan'daki koç başlı mezar taşlarıyla Kars, Do- ğubeyazıt, Iğdır, Van, Ahlat, Bitlis'te dokunan kilimler ve Hakkari, Adana ve Bergama'da dokunan kilimler- deki motifler aynilik göstermektedir. Bu açıklamadan haraketle; 1. Kültürlerin en muhafazakâr cephesini gelenek- sel tarafı oluşturur. II. Sanatçı ile bulunduğu sosyal çevre arasında yakın bir ilişki vardır. III. Bir sosyal yapının düşünce dünyasının ilk ör- neklerini geleneksel sanatlarda bulmak müm- kündür. IV. Bir sanat eseri ele alınırken öncelikle hangi sosyokültürel yapı içinde oluştuğuna bakmak gerekir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) I ve II B) Yalnız 11 C) Yalnız III D) I ve III E) III ve IV 1

detery orienciklorine ar porn uzey Kuttunun cok fazta mindigna Sularda on monin ekosistemi olumsuz Necegine Nurul non büyük ölçüde eridioine Burutan meninin sakin yükselmeninden honaklanda Sutuptaki orimin engellenmesi için neler Apaman gerektline w A hatred ndan LIMIT ce etine 7. Yazılan şiir, öyko, romanda okuyucu yazanın tutkusunu hissedebilmeli. Yoksa yandı gülüm keten helva. Makale, deneme, eleştiri; onlarda durum biraz farklı olup tutku düzeyine erişmese de belli bir düzeyi aşması gerekiyor elbette. Okuyucunun o tutkuyu algılayacak bilgi ve birikiminin olması da yadsınamayacak bir gercek. Algılayan okuyucunun değmeyin artık keyfine. Bu sayede konunun içine dâhil olup kendisini konu ya da konunun kahramanlarından biriyle özdeşleştirebilir. Yaşamdan koparak eserin içinde kaybolup gidebilir. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Sanatsal metinlerin güçlü bir coşkuyla yazılması gerektiği B) Okurun, yazarın coşkusunu fark edecek bir donanıma sahip olması gerektiği C) Öğretici metinlerin coşkuyla yazılmasının şart almadığı D) Edebî ürünlerin, okuru göz önünde bulundurursa başarılı olacağı El Okuyucunun, ancak yazarın coşkusunu fark ederse yapıtı içselleştirebileceği

30. Montaigne'in Denemeler adlı eserinin yüzyıllardır okunması nasıl açıklanabilir? XVI. yüzyılda yaşamış bir Fransız soylusuyla XXI. yüzyılda dünyanın dört bir yanındaki tüm okurlar arasında ne gibi ortaklıklar vardır? Bu sorular, aslında Montaigne'in hümanist evrenselliği ile yanıtlanabilir. Felsefi kuşkuculuğu benimsemiş olan yazarın kuşkulanmadığı tek şey; insanın, bütün çeşitliliğine karşın yeryüzünün her yerinde ve her döneminde aynı insanlık değerlerini paylaştığı görüşüdür. Montaigne, her bir kişide "insanlığın bütün hâllerini gördüğünü söyler ve çok da uzağa gitmeyerek kendini odağa alır; denemelerini kendi olabilme" amacına adar. Bu yüzden klasik eserlerle dolu kütüphanesinin bulunduğu kuleye kapanu. Denemeler bu içe kapanmanın bir ürünüdür. Bu parçaya göre Montaigne ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? Yazmayı toplumsal bilinç oluşturma yolunda bir araç A) olarak kullandığı Yazildiği dönemin ötesine geçen kalıcı bir eser ortaya B) koyduğu c) Kendini toplumdan soyutlayarak eserini kaleme aldığı Farklı coğrafya ve kültürlerden insanlara hitap eden D) eserler ürettigi Kendinden yola çıkarak evrensel insani değerleri ele E) aldigi

TY 32. ak isinin da; Ertülü, 7 31. Mihrî Hatun, II. Bayezid Dönemi şairlerindendir. Sultan Hatun'un kendisine takdim ettiği şiirlerden haberdar olmu II. Bayezid, Amasya vilayetinde sancakbeyi iken Mihrî Hatun'a birçok hediyede bulunmuştur. Çünkü Bayezid Ha ve dönemin diğer erkek şairlerine yaptığı gibi Mihri da bir şairdi ve "Adli" mahlasıyla şiirler yazıyordu. Bu nedenle şairin ve şiirin kıymetini bilmekteydi. O döneme ait, sanat erbabına yapılan hediyeleri gösteren bir kayıt defterinde padişahin Mihrî Hatun'a beş defa olmak üzere toplamda 13.000 akçe gönderdiği kayıtlıdır.---- hri SIZ ek 1. Bu nokta önemlidir ve o devirde şiire verilen değeri göstermesi bakımından dikkat çekicidir II. Bu durum, Bayezid Han'ın usta bir şair olduğunun ispatı niteliğindedir III. Söz konusu kayıt, Bayezid Han'ın şiire yönelik ilgisini ortaya koymaktadır Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarıdakilerden hangileri getirilebilir? Yalnız BY Yalnız II C Yalnız III A ya D) I ve III ETI EXI ve III

Gezi türünün uzun bir geçmişi vardır. Bugünkü tani- mina ve niteliğine tam uymasa da çok eski çağlarda gezi türünden sayılabilecek örneklerin bulunduğu bilinmektedir. Eski Yunanistan'dan başlayarak gü- nümüze kadar çeşitli ülkelerden birçok gezgin, elçi, şair ve yazar gezip gördükleri yerleri anlatan eserler meydana getirmiştir. Başka ülkelere yapılan yolculuk- larla ilgili ilk gezi yazılarına örnek olarak MS 448'de Hun hükümdarı Attila'ya gönderilen elçilik heyetinde görevli tarihçi Priskosun eseri ile MS 568'de Kilikyalı Zemarkhos'un Göktürkler ülkesinde Bizans İmpara- torluğu elçisi iken tuttuğu notları gösterebiliriz. Bu parçada gezi yazısıyla ile ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisine değinilmemiştir? A) Farklı meslek gruplarından kişilerin gezi yazısı yazdıklarına B) Gezi yazisinin ilk örneklerinin Yunanistan'a yapi- lan seyahatler sonucu ortaya çıktığına C) Huhlara gönderilen elçilik görevlisinin gezi yazısı- na farklı bir anlayış getirdiğine D) İlk örneklerini başka ülkeleri anlatan elçilerin yaz- dıklarına E) Gezi yazısının geçmişinin çok eskiye dayandığına

TYT/Türkçe 34. Teknolojik İş Kolları! Dünya Ekonomik Forumu'nun yayımladığı rapora göre, teknoloji 2030 yılında beş milyon iş kolunun ölmesine neden olacak. Buna bağlı olarak yeni iş alanları da oluşacak. Bugünlerde yapay zekâ, robotik ve biyo-teknoloji alanlarında yapılan gelişmeler sonucu iş dünyasının değişmesi konuşulmaktadır. Farklılaşan iş alanları, eğitimde de değişikliklere neden olacak. Bugün ilkokula başlayan çocukların %65'inin henüz ortaya çıkmamış iş alanlarında çalışacağı da söylenmektedir. Yeni iş kolları için çocukları eğitmenin kritik önem taşıdığı da belirtilmektedir. Bir ekonomi dergisinden alınan bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? Bir durumun ilerisini kestirmeye dönük ifadelere yer verilmektedir. B) Teknolojinin mesleki gelişimdeki etkileri sunulmaktadır. C) İş alanlarındaki değişimin, eğitimin geleceğinde rol oynayacağı öne sürülmektedir. D) Farklı istihdam alanlarının oluşacağı iddia edilmektedir. E) Yeni iş alanları oluşturmanın gerekliliği vurgulanmaktadır.

TYT / TÜRKÇE 24. Fransız bilim kurgu yazarı Jules Verne'i bu alandaki diğer yazarlardan ayıran en büyük özelliği vizyonerliğiydi. Ömrü- ölümünden nün büyük bölümünü 19. yüzyılda geçiren yazar, sonra yapılmış pek çok icadı önceden hayal edip eserlerinde tasvir etmişti. Albert Einstein, "Hayal gücü bilgiden daha önemlidir." derken Jules Verne gibi dehaların vizyonerliğine atıfta bulunuyordu belki de. Yani - —=== - 1. büyük dehalar eserleriyle topluma yön vermiştir. + 11. II. bilgi hayaller ile yoğrulursa ortaya ilginç buluşlar çıkar. III. saf bilgi o kadar da önemli değildir, önce hayal etmek gerekir. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarıda- kilerden hangileri getirilebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III DIT ve II EI ve III 25

Bana öyle geliyor ki dürüst okurların sayısı son yıllarda gittikçe artıyor. Aklıma, Pierre Bayar'ın kaleme aldığı Okumadığımız Kitaplar Hakkında Nasıl Konuşuruz adlı çarpıcı inceleme kitabı ge- liyor. Bayar'ın destek aldığı edebiyatçılardan biri, şair Paul Valery. Valery, bir kitap hakkında makale yazmak için o kitabı karıştırıp sayfalarına şöyle bir göz atmanın yeterli olduğuna inanıyor hatta bazı kitaplar söz konusuysa yazmadan önce oku- manın sayısız sıkıntılar yaratabileceğini düşünü yormuş. Bu parçada savunulan görüşle, T Oscar Wilde "Eleştirisini yapacağım bir kitabı asla okumam, insan etkileniyor." der. Ünlü bir eleştirmen, bir kitabı okumak için en uygun sürenin altı dakika olduğunu söyler. f HI. New Yorker yazarı Mark O'Connell çağdaş okurun, başı, sonu, ortası olan standart ro- manlara değil, fragmental (parçalar hâlinde) kitaplara ihtiyaç duyduğunu söylüyor. yargılarından hangileri aynı doğrultudadır? 5.

D: E 2. Bugün, dünyanın en güzel malını yapmaktan çok onun reklamını yapmak bir marifet olmuştur. Çünkü toplum her yerde olduğu gibi bizde de kanmak, inanmak için âdeta programlanmıştır. Yalnız ticarette değil; fikir hayatında, sanatta, her türlü işte reklam yolu ile değerlenmeden ortaya çıkamıyor; kendini gösteremiyor. Bu bakımdan reklam için "Bir şeyi takdim etme, beğendirme sanatı" deniyor ki bu da alıcıya, tüketiciye ya da muhataba güven vermekle mümkündür. Bu parçada reklam ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Tanımsal niteliğine B) Etki alanına C) Güven duygusunu zedelediğine D) İnsan üzerindeki etkisine E) Tanıttığı ürünün önüne geçtiğine 267 5.