Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

Teknoloji, her geçen gün hayatımızın vazgeçilmez, daha
da büyük bir parçası hâline geliyor. Hayatımızı teknoloji
sayesinde hem daha hızlı hem de daha verimli yaşadığı-
mıza inanıyoruz. Teknolojinin hayatımıza kattıklarını inkar
etmemiz, bize sağladığı faydaları görmezden gelmemiz el-
bette mümkün değil. Burada önemli olan, teknolojiyi nasıl
kullanacağımızı iyi bilmemizdir. Teknolojinin yanlış kullanı-
mi sonucunda dünyamızın başına ne türlü sıkıntılar aça-
bileceğimizi çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bir yandan kendi
kişisel rahatımızı düşünürken bir yandan da gezegenimizi
ve doğayı nasıl korumamız gerektiğini de öğrenmemiz ka-
çınılmaz hâle geliyor. Bu duyarlılığın geliştirilmesi,
I. insanın teknolojiye olan bağımlılığını bir nebze olsun
azaltacaktır.
II. teknolojinin hayatımızın her alanında etkili olduğunu
kabul etmemize bağlıdır.
III. en az teknolojinin geliştirilmesi kadar önemlidir.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarı-
dakilerden hangileri getirilebilir?
A) Yalnız I
D) I ve III
B) Yalnız III
E) II ve III
C) I ve II
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Teknoloji, her geçen gün hayatımızın vazgeçilmez, daha da büyük bir parçası hâline geliyor. Hayatımızı teknoloji sayesinde hem daha hızlı hem de daha verimli yaşadığı- mıza inanıyoruz. Teknolojinin hayatımıza kattıklarını inkar etmemiz, bize sağladığı faydaları görmezden gelmemiz el- bette mümkün değil. Burada önemli olan, teknolojiyi nasıl kullanacağımızı iyi bilmemizdir. Teknolojinin yanlış kullanı- mi sonucunda dünyamızın başına ne türlü sıkıntılar aça- bileceğimizi çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bir yandan kendi kişisel rahatımızı düşünürken bir yandan da gezegenimizi ve doğayı nasıl korumamız gerektiğini de öğrenmemiz ka- çınılmaz hâle geliyor. Bu duyarlılığın geliştirilmesi, I. insanın teknolojiye olan bağımlılığını bir nebze olsun azaltacaktır. II. teknolojinin hayatımızın her alanında etkili olduğunu kabul etmemize bağlıdır. III. en az teknolojinin geliştirilmesi kadar önemlidir. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarı- dakilerden hangileri getirilebilir? A) Yalnız I D) I ve III B) Yalnız III E) II ve III C) I ve II
A
A
qysh
E,
2022-TYT/ Türkçe
33. Ödül, çocukluktan itibaren insanlığı çeken bir mıknatıstır.
Yeryüzünün her yerinde "Aaa, tay tay durdu, aferin, al sana
bir bonbon! Aaa, 'Anne' dedi, al sana bir çikolata!" diye
başlayan ödüllendirme sistemi değişik adlar ve yöntemler-
le hep bir gereksinimi karşılamıştır. Oysa bebek bambaşka
bir içgüdüyle ayağa kalkacak, yürüyecek, konuşacaktır.
Ancak hiç kimse nasıl olsa bunlar olacak demez, herkes
illa ödüllendirmek ister. Çünkü ödül, insanı özendirir;
kışkırtır; hırslandırır.
D) 32
Chuo
A) İnsanları çeken bir yönü vardır.
BY Yapılacak işe odaklanmayı kolaylaştırır.
C) Çocukluktan itibaren yaşamımıza girmiştir.
D) Evrensel bir özellik gösterir.
E) Yöntemi ve biçimi değişse de hep var olmuştur.
Bu parçadan "ödül"le ilgili aşağıdakilerin hangisine ula-
şılamaz?
A
34. Ünlü ressam Abidin Dino tek bir sözcükle tanımlanması
EN BİLİMLERİ YAYINLARI
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
A A qysh E, 2022-TYT/ Türkçe 33. Ödül, çocukluktan itibaren insanlığı çeken bir mıknatıstır. Yeryüzünün her yerinde "Aaa, tay tay durdu, aferin, al sana bir bonbon! Aaa, 'Anne' dedi, al sana bir çikolata!" diye başlayan ödüllendirme sistemi değişik adlar ve yöntemler- le hep bir gereksinimi karşılamıştır. Oysa bebek bambaşka bir içgüdüyle ayağa kalkacak, yürüyecek, konuşacaktır. Ancak hiç kimse nasıl olsa bunlar olacak demez, herkes illa ödüllendirmek ister. Çünkü ödül, insanı özendirir; kışkırtır; hırslandırır. D) 32 Chuo A) İnsanları çeken bir yönü vardır. BY Yapılacak işe odaklanmayı kolaylaştırır. C) Çocukluktan itibaren yaşamımıza girmiştir. D) Evrensel bir özellik gösterir. E) Yöntemi ve biçimi değişse de hep var olmuştur. Bu parçadan "ödül"le ilgili aşağıdakilerin hangisine ula- şılamaz? A 34. Ünlü ressam Abidin Dino tek bir sözcükle tanımlanması EN BİLİMLERİ YAYINLARI
TYT / Türkçe
33. Sanatsal etkilenme ve yaratma, yalnızca bireysellikle
gerçekleştirilebilecek bir olgu değildir. Sosyal
oluşumların, ekonomik, bilimsel, teknolojik yaşantıların
her an yön değiştirebilmesiyle hayli karmaşık bir
serüvendir. Bu açıdan sanatsal yaratım olarak
karşımızdaki her yeni yönelişin, yapılanmanın temelinde
toplumsal koşulları arıyor olmamız haklı bir davranış
olarak gözükmektedir. Böylelikle sanatı anlamanın yolu;
toplumu, tarihi, ekonomiyi, siyasi yapılanmayı, bilimi ve
düşünü kısaca, yaşamın tümden kendisini anlamaktan
geçer. Bugün anlaşılmak isteyen her sanatçı yaşamla ve
onun değişen yüzüyle hesaplaşmak zorundadır.
Bu parçada anlatılmak istenen düşünce
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçı, yaşamda yer alan tüm ögeleri potasında
eriterek kâğıda döken kişidir.
B) Yaşamdan yola çıkmayan bir sanatın ve sanatçının
anlaşılmasını beklemek yanlış olur.
C) Kalıcılık, sanatçının dönem zihniyetini ne ölçüde
yansıttığıyla ilgilidir.
X
D) Halkı ve halkın sorunlarını ele almayan bir sanatçı
toplum tarafından benimsenmez.
E) Bir sanat eserinde toplumsal koşulların aranması
kadar doğal bir durum yoktur.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
TYT / Türkçe 33. Sanatsal etkilenme ve yaratma, yalnızca bireysellikle gerçekleştirilebilecek bir olgu değildir. Sosyal oluşumların, ekonomik, bilimsel, teknolojik yaşantıların her an yön değiştirebilmesiyle hayli karmaşık bir serüvendir. Bu açıdan sanatsal yaratım olarak karşımızdaki her yeni yönelişin, yapılanmanın temelinde toplumsal koşulları arıyor olmamız haklı bir davranış olarak gözükmektedir. Böylelikle sanatı anlamanın yolu; toplumu, tarihi, ekonomiyi, siyasi yapılanmayı, bilimi ve düşünü kısaca, yaşamın tümden kendisini anlamaktan geçer. Bugün anlaşılmak isteyen her sanatçı yaşamla ve onun değişen yüzüyle hesaplaşmak zorundadır. Bu parçada anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçı, yaşamda yer alan tüm ögeleri potasında eriterek kâğıda döken kişidir. B) Yaşamdan yola çıkmayan bir sanatın ve sanatçının anlaşılmasını beklemek yanlış olur. C) Kalıcılık, sanatçının dönem zihniyetini ne ölçüde yansıttığıyla ilgilidir. X D) Halkı ve halkın sorunlarını ele almayan bir sanatçı toplum tarafından benimsenmez. E) Bir sanat eserinde toplumsal koşulların aranması kadar doğal bir durum yoktur.
Insanlar, duygusal durumlarını yüz ifadeleri ile açığa vurur.
Kızgınlık, korku, şaşkınlık, üzüntü, nefret, sevinç gibi hisle-
nimizi gösteren kas hareketlerinin tümü, bütün insanlarda
aynıdır. Zihnimizden, gönlümüzden silinmeyen, zengin an-
lamlarıyla içimizde derinleşen pek çok yüz vardır. Bir ba-
kış, bir gülüş, bir ifade hayal ettikçe, düşündükçe yankıla-
nır, derinleşir, unutulmaz. Beden dilimizin en belirgin ve en
kesin anlamları yüzümüzdedir. Bir yüzde, yüzlerce anlam
gizlidir. İnsanlar, genellikle duygu ve yüz ifadelerinin birbir-
leri ile doğrudan ilişkili olduğuna inanırlar. Bilim insanları,
duygular ile bu duyguların yüz ifadeleri arasındaki ilişkinin
böylesine açık olmadığını düşünmüş ve çeşitli araştırma-
lara yönelmişlerdir. Bu araştırmaların sonucunda kişiye
ve sosyal yapıya ait bilinç ve bu bilincin oluşturduğu dü-
şüncenin, insanın yüz ifadesini etkilediği ortaya konmuş-
tur. İnsanın düşünmesi, duygu ve yüz ifadeleri arasındaki
doğrudan bağlantıyı etkiler ve yönlendirir.
Bu parçaya göre duygusal durumun yüz ifadesine
yansıması ile ilgili olarak
1. İnsanın düşünmesi, duygularıyla yüz ifadesi arasında-
ki ilişkiyi etkiler.
II. Bilim insanları, ilkin yüz ifadelerinin duyguyu yansıt-
masının sanıldığı kadar belirgin olmadığı düşünmüş-
tur.
III. Beden dilinin en kesin, en belirgin anlamları barındı-
ran kas hareketleri her insanda farklı olur.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız 1
B) Yalnız II
D) I ve II
C) Yalnız III
E) I, II ve III
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Insanlar, duygusal durumlarını yüz ifadeleri ile açığa vurur. Kızgınlık, korku, şaşkınlık, üzüntü, nefret, sevinç gibi hisle- nimizi gösteren kas hareketlerinin tümü, bütün insanlarda aynıdır. Zihnimizden, gönlümüzden silinmeyen, zengin an- lamlarıyla içimizde derinleşen pek çok yüz vardır. Bir ba- kış, bir gülüş, bir ifade hayal ettikçe, düşündükçe yankıla- nır, derinleşir, unutulmaz. Beden dilimizin en belirgin ve en kesin anlamları yüzümüzdedir. Bir yüzde, yüzlerce anlam gizlidir. İnsanlar, genellikle duygu ve yüz ifadelerinin birbir- leri ile doğrudan ilişkili olduğuna inanırlar. Bilim insanları, duygular ile bu duyguların yüz ifadeleri arasındaki ilişkinin böylesine açık olmadığını düşünmüş ve çeşitli araştırma- lara yönelmişlerdir. Bu araştırmaların sonucunda kişiye ve sosyal yapıya ait bilinç ve bu bilincin oluşturduğu dü- şüncenin, insanın yüz ifadesini etkilediği ortaya konmuş- tur. İnsanın düşünmesi, duygu ve yüz ifadeleri arasındaki doğrudan bağlantıyı etkiler ve yönlendirir. Bu parçaya göre duygusal durumun yüz ifadesine yansıması ile ilgili olarak 1. İnsanın düşünmesi, duygularıyla yüz ifadesi arasında- ki ilişkiyi etkiler. II. Bilim insanları, ilkin yüz ifadelerinin duyguyu yansıt- masının sanıldığı kadar belirgin olmadığı düşünmüş- tur. III. Beden dilinin en kesin, en belirgin anlamları barındı- ran kas hareketleri her insanda farklı olur. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız 1 B) Yalnız II D) I ve II C) Yalnız III E) I, II ve III
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Hikâye, Türk Dil Kurumundaki karşılığıyla, "Bir olayın sözlü
veya yazılı olarak anlatılması" şeklinde ifade edilir. Bu
anlamıyla hikâye, çağlar boyunca anlatılan, farklı formların
ifadesini mümkün kılan, sanatsal, gündelik, akademik
gibi hemen hemen her alanda kendine yer bulan bir araç
olarak anlaşılmaktadır. Her şeyin ve herkesin yaşanmışlığı
vardır ve bunu anlatmayı mümkün kılan şey hikâyedir
diyebiliriz. Anlatılanın ne olduğuna, nasıl anlatıldığına,
anlatıcısının tercih ettiği ve anlatılanın zorunlu kıldığı formlar
etrafında karar verilirken anlatılan akademik bir sonuç da
olsa, öykü ya da sinema filmi de olsa, arkasında var olan,
itici gücü oluşturan şey hikâyedir. Hikâye o kadar şeylerin
içindedir ki görünmez. Bir bakıma, insan için ruh neyse
yaşanan hayat için de hikâye odur. Her yerdedir ve her
şeyi mümkün kılar ama görünmez. Hikâye tarih boyunca
devletlerin meşruiyetinde, bireylerin güçlü kalmasında,
yöneticilerin yöneticiliklerini korumasında, toplumsal
rollerin oluşmasında, karakter gelişiminde, yasakların
yaygınlaşması ve kabul edilmesi gibi hemen her konuda
ve alanda "fayda sağlanan" bir araç olmuştur. Osmanlı
Devleti'nin kuruluşunda anlatılan çınar ağacı hikâyesinin bir
benzerinin Bizans Devleti'nin kuruluşunda anlatılması, kut
inancının toplum tarafından yaygınlaşmasında hikâyelerden
faydalanılması, geçmişte ve bugün devletlerin kendileri ve
düşmanları hakkında bir konumlama yaparken hikâyelere
başvurması bu aracın gücünü göstermektedir.
37. Bu parçadan hareketle "hikâye" ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Farklı sanatsal ürünlere kaynaklık eder.
3) İnsanların gelişiminde etkilidir.
Farklı alanlarda varlığını sürdüren bir türdür.
DQluşturanın yaşam felsefesinin bir parçasıdır.
E) Gerçeklik üzerine inşa edilir.
39-4
Yalnız
ilişkis
hatta
nokta
bağ
acis
oldu
ama
ken
sağ
imk
kola
dah
kül
kör
ka
ön
39
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Hikâye, Türk Dil Kurumundaki karşılığıyla, "Bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılması" şeklinde ifade edilir. Bu anlamıyla hikâye, çağlar boyunca anlatılan, farklı formların ifadesini mümkün kılan, sanatsal, gündelik, akademik gibi hemen hemen her alanda kendine yer bulan bir araç olarak anlaşılmaktadır. Her şeyin ve herkesin yaşanmışlığı vardır ve bunu anlatmayı mümkün kılan şey hikâyedir diyebiliriz. Anlatılanın ne olduğuna, nasıl anlatıldığına, anlatıcısının tercih ettiği ve anlatılanın zorunlu kıldığı formlar etrafında karar verilirken anlatılan akademik bir sonuç da olsa, öykü ya da sinema filmi de olsa, arkasında var olan, itici gücü oluşturan şey hikâyedir. Hikâye o kadar şeylerin içindedir ki görünmez. Bir bakıma, insan için ruh neyse yaşanan hayat için de hikâye odur. Her yerdedir ve her şeyi mümkün kılar ama görünmez. Hikâye tarih boyunca devletlerin meşruiyetinde, bireylerin güçlü kalmasında, yöneticilerin yöneticiliklerini korumasında, toplumsal rollerin oluşmasında, karakter gelişiminde, yasakların yaygınlaşması ve kabul edilmesi gibi hemen her konuda ve alanda "fayda sağlanan" bir araç olmuştur. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda anlatılan çınar ağacı hikâyesinin bir benzerinin Bizans Devleti'nin kuruluşunda anlatılması, kut inancının toplum tarafından yaygınlaşmasında hikâyelerden faydalanılması, geçmişte ve bugün devletlerin kendileri ve düşmanları hakkında bir konumlama yaparken hikâyelere başvurması bu aracın gücünü göstermektedir. 37. Bu parçadan hareketle "hikâye" ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Farklı sanatsal ürünlere kaynaklık eder. 3) İnsanların gelişiminde etkilidir. Farklı alanlarda varlığını sürdüren bir türdür. DQluşturanın yaşam felsefesinin bir parçasıdır. E) Gerçeklik üzerine inşa edilir. 39-4 Yalnız ilişkis hatta nokta bağ acis oldu ama ken sağ imk kola dah kül kör ka ön 39
29. Belki çok defa omuzlarım yorgunluktan çöktüğü
hålde çantamı sırtlayıp yeniden yoluma devam
edeceğim. Yine sendeleyeceğim, yine düşeceğim
fakat düştüğüm yerde asla yatıp kalmayacağım.
Tam manasıyla mutlu olamayacağım fakat hiçbir
zaman tümüyle mutsuz olacağımı da zannetmiyorum
çünkü beni hayata bağlayacak bir şeyler her zaman
çevremde olacak. Bu bir dost eli yahut bir ağaç dalı,
gülümseyen tatlı bir çocuk yüzü, nefes alıp veren
toprak olabilir...
Roman kişilerini bu parçadaki gibi konuşturan bir
romancının aşağıdakilerden hangisini söylemesi
beklenemez?
A) Romanlarımda her zaman yaşamın zaferini
gözleyebilirsiniz.
B) Bir başarısızlık, çoğu zaman başarısızlıklar
zincirinin ilk halkasını oluşturur ve bunun devamı
gelir.
DENEME
C) Gerçek sanat eseri zorluklarla yılmadan mücadele
etme gücünü aşılamalı insanoğluna.
D) Çevremizde, doğada insanı mutlu kılacak küçük
ayrıntılar her zaman vardır.
E) Masallarda iyilerin her zaman kazanacağı umudu
verilir, romanlarımda da masalsı bir yan vardır.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
29. Belki çok defa omuzlarım yorgunluktan çöktüğü hålde çantamı sırtlayıp yeniden yoluma devam edeceğim. Yine sendeleyeceğim, yine düşeceğim fakat düştüğüm yerde asla yatıp kalmayacağım. Tam manasıyla mutlu olamayacağım fakat hiçbir zaman tümüyle mutsuz olacağımı da zannetmiyorum çünkü beni hayata bağlayacak bir şeyler her zaman çevremde olacak. Bu bir dost eli yahut bir ağaç dalı, gülümseyen tatlı bir çocuk yüzü, nefes alıp veren toprak olabilir... Roman kişilerini bu parçadaki gibi konuşturan bir romancının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Romanlarımda her zaman yaşamın zaferini gözleyebilirsiniz. B) Bir başarısızlık, çoğu zaman başarısızlıklar zincirinin ilk halkasını oluşturur ve bunun devamı gelir. DENEME C) Gerçek sanat eseri zorluklarla yılmadan mücadele etme gücünü aşılamalı insanoğluna. D) Çevremizde, doğada insanı mutlu kılacak küçük ayrıntılar her zaman vardır. E) Masallarda iyilerin her zaman kazanacağı umudu verilir, romanlarımda da masalsı bir yan vardır.
19. Şiir eleştirisi tedavülden kalkalı çok oldu ama şiir tanıtımı
çok revaçta. Bu durumun da türlü sebepleri var: Eleş-
tiri dediğin yıkıcı olmalıdır. Yapıcı eleştiri diye sevimli
hâle getirilmeye çalışılan kitap tanıtım yazılarının, okura
eleştiri adı altında dayatılmasına karşıyım. Herkesin iyi
çocuk rolü oynamaya çalıştığı bu mecrada, kötü çocuk
olmayı göğüsleyebilecek tenkitçi sayısı bir elin parmak-
larını geçmiyorsa eleştiri, nasıl popüler bir tür olabilsin
ki!.. Bana göre şairin de bir eleştirmen yönü olmalı çün-
kü şiir, en çok, mutfaktan gelen eleştirilerle gündem olur
ama o da yok. Bunu yapan az sayıda şair de benim gibi
dertli. Yayıncısını bekleyen iki eleştiri kitabım var, ne-
reye gitsem kapı duvar... Edebiyat yayıncılığı eleştiriye
cüzzamlı muamelesi yapıyor. Çünkü eleştiri, piyasayı
genişleten değil; aksine daraltan bir tür.
Bu parçaya göre şiir eleştirisinin ilgi görmemesinin
nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
AÇoğu şairin eleştiri yapacak yetkinlikte olamaması
B Eleştirinin, kitap satışlarını olumlu etkilememesi
Okurların kitap tanıtımlarıyla eleştiriyi ayıramaması
Eleştirmenlerin olumsuz eleştiriye cesaret edeme-
mesi
E) Yayıncıların eleştiri kitaplarını basmak istememesi
E
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
19. Şiir eleştirisi tedavülden kalkalı çok oldu ama şiir tanıtımı çok revaçta. Bu durumun da türlü sebepleri var: Eleş- tiri dediğin yıkıcı olmalıdır. Yapıcı eleştiri diye sevimli hâle getirilmeye çalışılan kitap tanıtım yazılarının, okura eleştiri adı altında dayatılmasına karşıyım. Herkesin iyi çocuk rolü oynamaya çalıştığı bu mecrada, kötü çocuk olmayı göğüsleyebilecek tenkitçi sayısı bir elin parmak- larını geçmiyorsa eleştiri, nasıl popüler bir tür olabilsin ki!.. Bana göre şairin de bir eleştirmen yönü olmalı çün- kü şiir, en çok, mutfaktan gelen eleştirilerle gündem olur ama o da yok. Bunu yapan az sayıda şair de benim gibi dertli. Yayıncısını bekleyen iki eleştiri kitabım var, ne- reye gitsem kapı duvar... Edebiyat yayıncılığı eleştiriye cüzzamlı muamelesi yapıyor. Çünkü eleştiri, piyasayı genişleten değil; aksine daraltan bir tür. Bu parçaya göre şiir eleştirisinin ilgi görmemesinin nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? AÇoğu şairin eleştiri yapacak yetkinlikte olamaması B Eleştirinin, kitap satışlarını olumlu etkilememesi Okurların kitap tanıtımlarıyla eleştiriyi ayıramaması Eleştirmenlerin olumsuz eleştiriye cesaret edeme- mesi E) Yayıncıların eleştiri kitaplarını basmak istememesi E
2. SERI
15.
●
PARAGRAF
İnsanoğlu, dil gelişimini gerçekleştirmekle birlikte
duygu ve düşüncelerini aktarma ihtiyacı hissetmiştir.
Duygu ve düşüncelerin aktarılmasında edebiyat sa-
natı, her zaman ön planda olmuştur ancak zamanla
bu aktarım faaliyetleri sorgulamaya dönüşerek felsefe
adıyla yeni bir biçim kazanmıştır. Bu nedenle edebî
faaliyetlerin bir sonucu olan felsefe ile edebiyatı ayrı
düşünmek bir hata olacaktır.
Her edebî eser, yazarın bir düşünce eylemi sonucun-
da ortaya çıkmaktadır. Yani yazar edebî eserlerini
belli bir düşüncenin temelinde oluşturmaktadır. Eğer
eserin arka planında bir düşünce yatmazsa o ürünü
kurgulamak, olayları, kişileri ve metni yapısal olarak
ortaya koymak da mümkün olmazdı. Sanatsal metin-
lerin arka planında yer alan bu düşünce metnin tümü-
ne yayılmamıştır. İşte bu düşünce, felsefeyle edebi-
yatın iç içe geçtiğini gösterir.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy-
lenebilir?
A Aynı düşünce, farklı disiplinler açısından bakılarak aynı
sonuca ulaştırılmıştır.
B) Aynı üslup, farklı noktalardan hareketle ortak bir pay-
dada buluşturulmaya çalışılmıştır.
Farklı olgular üzerinden birbirlerini çürüten ifadelere yer
verilmiştir
D) Aynı düşüncenin farklı metinlerdeki olumlu tarafları de-
ğerlendirilerek açıklanmıştır.
E) Farkh düşünceler farklı bakış açılarıyla ele alınarak so-
mutlaştırılmıştır.
P
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
2. SERI 15. ● PARAGRAF İnsanoğlu, dil gelişimini gerçekleştirmekle birlikte duygu ve düşüncelerini aktarma ihtiyacı hissetmiştir. Duygu ve düşüncelerin aktarılmasında edebiyat sa- natı, her zaman ön planda olmuştur ancak zamanla bu aktarım faaliyetleri sorgulamaya dönüşerek felsefe adıyla yeni bir biçim kazanmıştır. Bu nedenle edebî faaliyetlerin bir sonucu olan felsefe ile edebiyatı ayrı düşünmek bir hata olacaktır. Her edebî eser, yazarın bir düşünce eylemi sonucun- da ortaya çıkmaktadır. Yani yazar edebî eserlerini belli bir düşüncenin temelinde oluşturmaktadır. Eğer eserin arka planında bir düşünce yatmazsa o ürünü kurgulamak, olayları, kişileri ve metni yapısal olarak ortaya koymak da mümkün olmazdı. Sanatsal metin- lerin arka planında yer alan bu düşünce metnin tümü- ne yayılmamıştır. İşte bu düşünce, felsefeyle edebi- yatın iç içe geçtiğini gösterir. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy- lenebilir? A Aynı düşünce, farklı disiplinler açısından bakılarak aynı sonuca ulaştırılmıştır. B) Aynı üslup, farklı noktalardan hareketle ortak bir pay- dada buluşturulmaya çalışılmıştır. Farklı olgular üzerinden birbirlerini çürüten ifadelere yer verilmiştir D) Aynı düşüncenin farklı metinlerdeki olumlu tarafları de- ğerlendirilerek açıklanmıştır. E) Farkh düşünceler farklı bakış açılarıyla ele alınarak so- mutlaştırılmıştır. P
30. Ömer Bedrettin Uşaklı, bir ara Gökbelen soyadını da
kullanmıştır. İlk şiirlerini imajlara dayandırarak bir çeşit
Servetifünun veya Fecriati estetiğinde yazan Ömer Bed-
rettin, adını Deniz Sarhoşları ile duyursa da asıl şöhretini
Yayla Dumanı ve Sarıkız Mermerleri adir kitaplarıyla kaza-
nır. Devrin diğer gençleri gibi o da Yahya Kemal ve Ahmet
Haşim'in tesirindedir. Ancak görevi icabı Anadolu'nun
değişik yerlerini dolaşması Ömer Bedrettin'e tablo
hâlinde memleket sahnelerini anlatma imkânı verir. Şair,
halk edebiyatı geleneğinden yararlanmıştır. Şiirlerini bu-
gün de değerli kılan, temiz dili ile fazla derinleştirmeksizin
memleket coğrafyasını ve insanını işlemiş olmasıdır.
Bu parçadan hareketle Ömer Bedrettin Uşaklı ile ilgili
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Siirlerini Servetifünun ve Fecriati Dönemi'nde yazan
sanatçı, bol imgeli şiirler yazmıştır.
B) Tanınmasını sağlayan eserler Yayla Dumanı ve Sarı-
kız Mermerleri adlı şiirleridir.
C) Şiirlerini Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim tesi-
inde yazmıştır.
D) Anadolu'nun pek çok yerini şiirlerinde resmederek
- anlatmıştır.
ve
E) Memleketi sade ve anlaşılır bir dille yazması onun
nagy kalıcılığını sağlamıştır.
32
d
Sa
tol
Ak
m
e
S
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
30. Ömer Bedrettin Uşaklı, bir ara Gökbelen soyadını da kullanmıştır. İlk şiirlerini imajlara dayandırarak bir çeşit Servetifünun veya Fecriati estetiğinde yazan Ömer Bed- rettin, adını Deniz Sarhoşları ile duyursa da asıl şöhretini Yayla Dumanı ve Sarıkız Mermerleri adir kitaplarıyla kaza- nır. Devrin diğer gençleri gibi o da Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'in tesirindedir. Ancak görevi icabı Anadolu'nun değişik yerlerini dolaşması Ömer Bedrettin'e tablo hâlinde memleket sahnelerini anlatma imkânı verir. Şair, halk edebiyatı geleneğinden yararlanmıştır. Şiirlerini bu- gün de değerli kılan, temiz dili ile fazla derinleştirmeksizin memleket coğrafyasını ve insanını işlemiş olmasıdır. Bu parçadan hareketle Ömer Bedrettin Uşaklı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Siirlerini Servetifünun ve Fecriati Dönemi'nde yazan sanatçı, bol imgeli şiirler yazmıştır. B) Tanınmasını sağlayan eserler Yayla Dumanı ve Sarı- kız Mermerleri adlı şiirleridir. C) Şiirlerini Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim tesi- inde yazmıştır. D) Anadolu'nun pek çok yerini şiirlerinde resmederek - anlatmıştır. ve E) Memleketi sade ve anlaşılır bir dille yazması onun nagy kalıcılığını sağlamıştır. 32 d Sa tol Ak m e S
Deneme 23
Bir keresinde büyük bilim insanı Einstein'a "Bir mil kaç fittir
diye sormuşlar. Einstein "Bilmiyorum. Herhangi bir kaynak
kitaptan iki dakikada bulabileceğim bir gerçekle beynimi
neden doldurayım ki?" diye cevap vermiş.
Einstein bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini
anlatmak istemiştir?
A) Her beynin bir öğrenme kapasitesi olduğunu
B) Bilgiye farklı kaynaklarla, değişik yollarla ulaşılabildiğini
Insan beyninin gerçeğe her zaman ihtiyaç duyduğunu
D) Beynin ezberden çok düşünmek için kullanılması
gerektiğini
Hiçbir sorunun gereksiz sorulmaması gerektiğini
pa
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Deneme 23 Bir keresinde büyük bilim insanı Einstein'a "Bir mil kaç fittir diye sormuşlar. Einstein "Bilmiyorum. Herhangi bir kaynak kitaptan iki dakikada bulabileceğim bir gerçekle beynimi neden doldurayım ki?" diye cevap vermiş. Einstein bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir? A) Her beynin bir öğrenme kapasitesi olduğunu B) Bilgiye farklı kaynaklarla, değişik yollarla ulaşılabildiğini Insan beyninin gerçeğe her zaman ihtiyaç duyduğunu D) Beynin ezberden çok düşünmek için kullanılması gerektiğini Hiçbir sorunun gereksiz sorulmaması gerektiğini pa
Yazı bir yolculuksa eğer insana, hayata bakışta bir
ayna olarak nitelendirebileceğimiz roman, bu yol-
culuğun en şenlikli yerinde durur. Uzun, solukludur
bunun yolu. Okurken de yazarken de izlerken de
bunu görür, hissedersiniz. Buradan bakınca ro-
manımızın yüz elli yıllık ömrü, bir yanıyla yenidir;
gelişmeye açık bir birikimi oluşturabilmiştir öte ya-
nıyla da. Bunu, bugüne yani bugün yazılan roma-
na bakarak söylemiyorum. Ahmet Mithat'tan, Ha-
lit Ziya'ya oradan Reşat Nuri'ye, Orhan Kemal'e
ulaşan; Tanpınar'a, Oğuz Atay'a, Orhan Pamuk'a
varan bir yolun güzergâhlarına dönerek oluşage-
len geleneğin önemli bir roman birikimi getirdiğini
düşünüyorum.
24. Bu parçadan,
1. Roman, insanı ve hayatı en iyi yansıtan edebî
türdür.
Dünyadaki ilk roman, yüz elli yıl önce yazılmış-
tir.
III. Yüz elli yıllık bir gelenekte romanla ilgili yapıla-
bilecekler vardır.
4
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
Give ll
A) Yalnet
B) Yalnız II
D) ve III
E) II ve III
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Yazı bir yolculuksa eğer insana, hayata bakışta bir ayna olarak nitelendirebileceğimiz roman, bu yol- culuğun en şenlikli yerinde durur. Uzun, solukludur bunun yolu. Okurken de yazarken de izlerken de bunu görür, hissedersiniz. Buradan bakınca ro- manımızın yüz elli yıllık ömrü, bir yanıyla yenidir; gelişmeye açık bir birikimi oluşturabilmiştir öte ya- nıyla da. Bunu, bugüne yani bugün yazılan roma- na bakarak söylemiyorum. Ahmet Mithat'tan, Ha- lit Ziya'ya oradan Reşat Nuri'ye, Orhan Kemal'e ulaşan; Tanpınar'a, Oğuz Atay'a, Orhan Pamuk'a varan bir yolun güzergâhlarına dönerek oluşage- len geleneğin önemli bir roman birikimi getirdiğini düşünüyorum. 24. Bu parçadan, 1. Roman, insanı ve hayatı en iyi yansıtan edebî türdür. Dünyadaki ilk roman, yüz elli yıl önce yazılmış- tir. III. Yüz elli yıllık bir gelenekte romanla ilgili yapıla- bilecekler vardır. 4 yargılarından hangilerine ulaşılabilir? Give ll A) Yalnet B) Yalnız II D) ve III E) II ve III
1. Sanatın Öyküsü, bugüne kadar yayımlanmış sanat
kitapları arasında en tanınmış olanlarından biridir.
Bilinen ilk mağara resimlerinden, günümüzün deneysel
sanatlarına kadar uzanan geniş bir dönemi ele
alan önemli bir başlangıç kitabı olarak yayımlandığı
günden beri rakipsizdir. Yazar, sanat alanındaki derin
bilgisini, anlattığı sanat çalışmalarına duyduğu sevgi
ile birleştirip iletebilen gerçek bir usta olarak kabul
edilmiştir. Sanatın Öyküsü'nün dünya çapında kazandığı
başarı, yazımındaki yalınlığa ve açıklığa dayanır.
Yazar amacını, "daha iddialı çalışmaların sayfalarını
dolduran çok sayıdaki isim, dönem ve üslubu kolay
anlaşılır bir şekilde düzenlemek" olarak tanımlar. Yazar,
görsel sanatların psikolojisi konusundaki bilgilerini de
kullanarak sanat tarihini, "içindeki her eserin geçmişle
bir bağ kurup geleceğe işaret ettiği, sürekli iç içe geçen
ve değişen gelenekler dizisi" ve "bugünü piramitlerin
çağına bağlayan canlı bir zincir" olarak görmemizi
sağlamıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçı ve yapıtıyla
ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine
değinilmemiştir?
A) Oylumlu bir içeriğinin olduğuna
B) Ününün ülke sınırlarını aştığına
C)Yalın bir anlatımla sanatı geniş halk kitlelerine
yaymayı amaçladığına
D) Biçem özelliklerinin yapıtın tutulmasında başat rol
üstlendiğine
EX Günümüz sanatını geçmişle bütünleştirdiğine
3. Kültür
alındı
edind
tüm y
bir ya
arası
ince
yasa
uyg
büy
düs
çes
aşa
ge
tar
ya
B
O
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
1. Sanatın Öyküsü, bugüne kadar yayımlanmış sanat kitapları arasında en tanınmış olanlarından biridir. Bilinen ilk mağara resimlerinden, günümüzün deneysel sanatlarına kadar uzanan geniş bir dönemi ele alan önemli bir başlangıç kitabı olarak yayımlandığı günden beri rakipsizdir. Yazar, sanat alanındaki derin bilgisini, anlattığı sanat çalışmalarına duyduğu sevgi ile birleştirip iletebilen gerçek bir usta olarak kabul edilmiştir. Sanatın Öyküsü'nün dünya çapında kazandığı başarı, yazımındaki yalınlığa ve açıklığa dayanır. Yazar amacını, "daha iddialı çalışmaların sayfalarını dolduran çok sayıdaki isim, dönem ve üslubu kolay anlaşılır bir şekilde düzenlemek" olarak tanımlar. Yazar, görsel sanatların psikolojisi konusundaki bilgilerini de kullanarak sanat tarihini, "içindeki her eserin geçmişle bir bağ kurup geleceğe işaret ettiği, sürekli iç içe geçen ve değişen gelenekler dizisi" ve "bugünü piramitlerin çağına bağlayan canlı bir zincir" olarak görmemizi sağlamıştır. Bu parçada sözü edilen sanatçı ve yapıtıyla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine değinilmemiştir? A) Oylumlu bir içeriğinin olduğuna B) Ününün ülke sınırlarını aştığına C)Yalın bir anlatımla sanatı geniş halk kitlelerine yaymayı amaçladığına D) Biçem özelliklerinin yapıtın tutulmasında başat rol üstlendiğine EX Günümüz sanatını geçmişle bütünleştirdiğine 3. Kültür alındı edind tüm y bir ya arası ince yasa uyg büy düs çes aşa ge tar ya B O
RKCE
SEN
8.
"Derin biri değilim" demişti Honoré de Balzac bir zamanlar,
"ama hayli genişim". Bu sözleriyle kendi fiziksel görünümüyle
mi, yoksa eserlerinin entelektüel çapıyla mi dalga geçiyordu
bilinmez. Ancak Balzac'ın büyük romancılar arasında en
şişmanı olduğuna hiç şüphe yok. Doymak bilmez iştahı,
eksantrik giyimi ve kaba saba tavırlarıyla meşhurdu.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) "Derin biri değilim" sözü gerçek anlamının dışında
kalmıştır.
B) Ikilemeye yer verilmiştir.
C) "ama hayli genişim" sözüyle kinayeden yararlanmıştır.
D) "büyük romancılar" söz öbeğinde nicel anlamdan
yararlanılmıştır.
E) Gerçek anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.
Adam elindeki gilak
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
RKCE SEN 8. "Derin biri değilim" demişti Honoré de Balzac bir zamanlar, "ama hayli genişim". Bu sözleriyle kendi fiziksel görünümüyle mi, yoksa eserlerinin entelektüel çapıyla mi dalga geçiyordu bilinmez. Ancak Balzac'ın büyük romancılar arasında en şişmanı olduğuna hiç şüphe yok. Doymak bilmez iştahı, eksantrik giyimi ve kaba saba tavırlarıyla meşhurdu. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) "Derin biri değilim" sözü gerçek anlamının dışında kalmıştır. B) Ikilemeye yer verilmiştir. C) "ama hayli genişim" sözüyle kinayeden yararlanmıştır. D) "büyük romancılar" söz öbeğinde nicel anlamdan yararlanılmıştır. E) Gerçek anlamlı sözcüklere yer verilmiştir. Adam elindeki gilak
31. Tanpınar, detaycı bir sanatçıdır. Onun kadın giyimi
noktasındaki dikkatini hiçbir erkek romancımızda
ustalığını sürdürüyor hem de kadınların dış görü
görmeyiz. Hem ruhsal çözümlemelerde o büyük
nüşünü anlatmakta. Bunun romanını zenginleştiri-
ci, gerçeklik atmosferini yoğunlaştıran, anlatım ve
çağrışım güçleri olan bir yanı var elbette. Ama bu
durum zaman zaman bir zaafa dönüşüyor. Sözge-
limi, Huzur'da Mümtaz, hasta bakıcı aramak için
gittiği bir evden, bu evde öğrendiği bir "aile facia-
sı"nı düşünerek çıkarken bir iki satır altta Tanpınar,
Mümtaz'a şu gözlemi yaptırmaktan kendini ala-
maz: "Evin dışarıdan dökülmüş boyasına rağmen
ne kadar itinalı yapıldığı görülüyordu. Pencere ke-
narları, cumbalar, çatı... Hep inceden inceye yon-
tulmuştu. İki yandan beş ayak merdivenle kapısına
çıkılıyordu..." Bir aile faciası ile üzgün bir kişi, öyle
sanıyorum ki o anda pek farkına varamaz bunların.
Bu parçaya göre Tanpınar'ın zaman zaman içi-
ne düştüğü zaaf aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ayrıntıya düşkünlüğü yüzünden roman kişileri-
nin içinde bulunduğu ruhsal durumu geri plan-
da bırakması
B) Roman kişilerinin gözüyle okuyucuya aktarma-
ya çalıştığı betimlemelerde gereksiz ayrıntılara
girmesi
C) Romanın verdiği toplumsal bir mesajı henüz
okuyucu sindirememişken bireysel detaylara
geçmesi
D) Şairane ve süslü söz etme merakının, roman
kişilerinin iç monologlarının gerçekliğine zarar
vermesi
E) Üslup kaygısının olaylar arasındaki bağlantıyı
kurmayı ve roman kişilerini tanıtmayı zorlaştır-
ması
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
31. Tanpınar, detaycı bir sanatçıdır. Onun kadın giyimi noktasındaki dikkatini hiçbir erkek romancımızda ustalığını sürdürüyor hem de kadınların dış görü görmeyiz. Hem ruhsal çözümlemelerde o büyük nüşünü anlatmakta. Bunun romanını zenginleştiri- ci, gerçeklik atmosferini yoğunlaştıran, anlatım ve çağrışım güçleri olan bir yanı var elbette. Ama bu durum zaman zaman bir zaafa dönüşüyor. Sözge- limi, Huzur'da Mümtaz, hasta bakıcı aramak için gittiği bir evden, bu evde öğrendiği bir "aile facia- sı"nı düşünerek çıkarken bir iki satır altta Tanpınar, Mümtaz'a şu gözlemi yaptırmaktan kendini ala- maz: "Evin dışarıdan dökülmüş boyasına rağmen ne kadar itinalı yapıldığı görülüyordu. Pencere ke- narları, cumbalar, çatı... Hep inceden inceye yon- tulmuştu. İki yandan beş ayak merdivenle kapısına çıkılıyordu..." Bir aile faciası ile üzgün bir kişi, öyle sanıyorum ki o anda pek farkına varamaz bunların. Bu parçaya göre Tanpınar'ın zaman zaman içi- ne düştüğü zaaf aşağıdakilerden hangisidir? A) Ayrıntıya düşkünlüğü yüzünden roman kişileri- nin içinde bulunduğu ruhsal durumu geri plan- da bırakması B) Roman kişilerinin gözüyle okuyucuya aktarma- ya çalıştığı betimlemelerde gereksiz ayrıntılara girmesi C) Romanın verdiği toplumsal bir mesajı henüz okuyucu sindirememişken bireysel detaylara geçmesi D) Şairane ve süslü söz etme merakının, roman kişilerinin iç monologlarının gerçekliğine zarar vermesi E) Üslup kaygısının olaylar arasındaki bağlantıyı kurmayı ve roman kişilerini tanıtmayı zorlaştır- ması
5.
Peyami Safa, romanın kendine özgü bir tekniği olduğu-
nu düşünür ve bu konudaki görüşlerini şu şekilde açıklar:
"Romanın hayatı, tren gibi ray üzerinde gitmemekle be-
raber, romancının önceden tasarladığı bir neticeye doğru
seyreder. Bu netice kesin olmayabilir; hayat gibi bazen
belirsiz bir akıbet hâlinde kalabilir; fakat mahiyeti ne olur-
sa olsun, romanın sonudur." Romanın hayatın kronolojik
düzenine göre değil, yazarın planına göre kurulması ge-
rektiğini belirten Safa "Romanda geçmişin mutlaka evvel,
geleceğin sonra olması şart değildir. Hatta kahramanlara
ait biyografik izahların vakalardan sonra gelmesi iyi bir
romanın tekniğine ait zaruretler arasındadır." diyerek bu
görüşünü ortaya koymaktadır.
Bu parçadan harerketle
1. Belirsiz de olsa bir sonu vardır.
II. Diğer türlerden farklı bir tekniği vardır.
III. Zaman ile ilgili geriye dönüşler ve atlamalar olabilir.
IV. Zamanın kurgulanması gerçek yaşama uygun şekilde
ilerler.
yargılarından hangileri Peyami Safa'nın roman ile ilgi-
li görüşlerinden değildir?
A)1-11
D) III-V
B) Yalnız
tanım
C) II-V
E) Yalnız IV
taşın
olma
kara
vas
leri
faz
lec
dü
va
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
5. Peyami Safa, romanın kendine özgü bir tekniği olduğu- nu düşünür ve bu konudaki görüşlerini şu şekilde açıklar: "Romanın hayatı, tren gibi ray üzerinde gitmemekle be- raber, romancının önceden tasarladığı bir neticeye doğru seyreder. Bu netice kesin olmayabilir; hayat gibi bazen belirsiz bir akıbet hâlinde kalabilir; fakat mahiyeti ne olur- sa olsun, romanın sonudur." Romanın hayatın kronolojik düzenine göre değil, yazarın planına göre kurulması ge- rektiğini belirten Safa "Romanda geçmişin mutlaka evvel, geleceğin sonra olması şart değildir. Hatta kahramanlara ait biyografik izahların vakalardan sonra gelmesi iyi bir romanın tekniğine ait zaruretler arasındadır." diyerek bu görüşünü ortaya koymaktadır. Bu parçadan harerketle 1. Belirsiz de olsa bir sonu vardır. II. Diğer türlerden farklı bir tekniği vardır. III. Zaman ile ilgili geriye dönüşler ve atlamalar olabilir. IV. Zamanın kurgulanması gerçek yaşama uygun şekilde ilerler. yargılarından hangileri Peyami Safa'nın roman ile ilgi- li görüşlerinden değildir? A)1-11 D) III-V B) Yalnız tanım C) II-V E) Yalnız IV taşın olma kara vas leri faz lec dü va
1
A
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Marcus Tullius Cicero'nun yaşlılık ve yaşlılardan söz etti-
eği Cato Maior adlı yapıtını MÖ 44'te, altmış iki yaşınday-
uken yazdığı kabul edilmektedir. O sırada devlet işlerinden
uzak olan Cicero'nun yapıtta Cato'nun ve başka yaşlı
Pureckimselerin siyasal eylemlerinden uzunca söz etmesi onun
bu yapıtı yalnızca yaşlılık denen yükü hafifletmek için de-
ğil, biraz da yaşına karşın devlet işlerinde yine de faydalı
olabileceğini anlatmak için yazdığını gösterir. Ancak Ci-
cero'nun sevgili kızı Tulliola'yı yitirişi ve yaşının ilerleyişi
de onu kesinlikle felsefeyle uğraşmaya ve bu türden ya-
pitlar arasında, yaşlılık konusunda da bir kitap yazmaya
yönlendiren nedenler arasındadır. De Divination adlı diğer
yapıtından anladığımıza göre, Cicero ahlakın düşük oldu-
ğu bir dönemde gençliğe ders vermek, yardımda bulun-
mak istemiştir. Cato Maior'u işte biraz da gençlerin ka-
çınmalarını istediği tehlikelerden söz etmek için yazmıştır.
35. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Cicero'nun
Cato Maior'u yazma amaçlarından biri değildir?
Yaşlılığın yükünü hafifletmek
BY Yaşlıların siyasal eylemlerinden söz etmek
Devlet işlerinde yararlı olabileceğini anlatmak
alugya
Gençlere gereken dersleri vermek
E Gençleri bazı tehlikelere karşı uyarmak
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
1 A 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Marcus Tullius Cicero'nun yaşlılık ve yaşlılardan söz etti- eği Cato Maior adlı yapıtını MÖ 44'te, altmış iki yaşınday- uken yazdığı kabul edilmektedir. O sırada devlet işlerinden uzak olan Cicero'nun yapıtta Cato'nun ve başka yaşlı Pureckimselerin siyasal eylemlerinden uzunca söz etmesi onun bu yapıtı yalnızca yaşlılık denen yükü hafifletmek için de- ğil, biraz da yaşına karşın devlet işlerinde yine de faydalı olabileceğini anlatmak için yazdığını gösterir. Ancak Ci- cero'nun sevgili kızı Tulliola'yı yitirişi ve yaşının ilerleyişi de onu kesinlikle felsefeyle uğraşmaya ve bu türden ya- pitlar arasında, yaşlılık konusunda da bir kitap yazmaya yönlendiren nedenler arasındadır. De Divination adlı diğer yapıtından anladığımıza göre, Cicero ahlakın düşük oldu- ğu bir dönemde gençliğe ders vermek, yardımda bulun- mak istemiştir. Cato Maior'u işte biraz da gençlerin ka- çınmalarını istediği tehlikelerden söz etmek için yazmıştır. 35. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Cicero'nun Cato Maior'u yazma amaçlarından biri değildir? Yaşlılığın yükünü hafifletmek BY Yaşlıların siyasal eylemlerinden söz etmek Devlet işlerinde yararlı olabileceğini anlatmak alugya Gençlere gereken dersleri vermek E Gençleri bazı tehlikelere karşı uyarmak