Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

17. • Günümüzde plastiklerin kullanımı yaygınlaştı. Plastik ürün- ler yabani otları azaltmak için toprağı kaplamayı sağlaya- rak üretime yardımcı oluyor. Bitkilerin gelişimini hızlandır- mak, tarımsal mevsimleri uzatmak ve verimi artırmak için plastik ağlar kullanılıyor. • Son elli yılda üretilen 6,3 milyar ton plastiğin neredeyse %80'i gerektiği gibi yok edilmedi. Plastik maddelerin deniz ve kara yaşamı üzerindeki etkileri belgelendi. Ancak bun- ların parçalanması sonucu ortaya çıkan mikroplastikler tüm ekosistemleri çok daha fazla etkiliyor. O Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylene- bilir? A Farklı anlatım teknikleri kullansalar da bir konudaki çeliş- kilerin giderilmesini sağlamaktadırlar. B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir sonucu dile getirmektedir- ler. C) Bir konuda savunulan zıt düşüncelerin aslında birbirini des- teklediğini göstermektedirler. DX Aynı konuyu değerlendirip o konuda karşıt görüşler ortaya koymaktadırlar . EV Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sun- maktadırlar.

Türkçe 39-40. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayız. Realizm, XVIII. yüzyılın sonlarından XIX. yüzyılın ortalanna kadar hüküm sürmüş bir edebiyat akimidir, Bu akiminin doğuşundaki en önemli etkenlerden biri, Fransız Devrimi'yle ortaya çıkan romantizmdir. Çünkü romantizmle eşitlik, kardeşlik, özgürlük kavramlan one çıkmış; birey, toplum içinde başlı başına bir değer olarak kendini göstermeye başlamıştır. Romantizmin aşın duygusal, tesadüflere yaslanan ve nedensellikten uzak yaklaşımının miadını doldurması sonucu realizm baş göstermiş ve gözlem önemli bir olguya dönüşmüştür. a. ESEN YAYINLARI 39. Bu parçadan hareketle realizmle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Eskiyen bir edebi anlayışın yerine geldiğine 5 Günümüzün edebi hareketlerine ilham verdiğine Fransız Devrimi'nin ilkelerinden etkilendiğine Dy Hayati tüm detaylarıyla yansıtmayı amaçladığına Belli ekonomik ve siyasal gelişmelerin etkisiyle doğduğuna

DHE 17. Hava kararmıştı. Yuvalarına çekilmekte olan irili ufaklı kuşların çığlıklarından başka bir şey duyulmuyordu. Börtü böcekten eser bile yoktu. Rüzgâr, sabahki hırçınlığından ve hışmından vazgeçerek dinlenmeye koyulmuştu. Gri bir baykuş gerindi önce. Kanatlarını birkaç kez çırptı devamında. Sonra gözlerini olabildiğince açarak ormana doğru kanat çırptı. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? AKişileştirmeye başvurulmuştur. B) Betimlemeden yararlanılmıştır. C) Karşılaştırmaya yer verilmiştir. Di Anlatım III. kişi ağzından yapılmıştır. E) Doğa devinim hâlinde yansıtılmıştır. 18. Zekâ kavramı insanlık için son derece önemlidir. Bu nedenle insanları anlamak gayesiyle "Zekâ nedir?" sorusu davranış bilimciler tarafından sık sık sorulmakta, değişik tarzlardaki cevaplardan ve devam eden tartışmalardan ötürü güncelliğini korumaktadır. Zekâ kavramının tanımlanması oldukça zordur.

1 17. B a d E 16. Varlıkların, okuyucunun gözünde canlanacak şekilde, resim çizer gibi anlatılması olarak tanımlanan betimleme, açıklayıcı ve sanatsal olmak üzere iki başlık altında incelenir. Açıklayıcı betimlemede varlıkların olduğu gibi tanıtılması amaçlanır, kişisel düşüncelere yer verilmez. Görsellikten çok, izlenim ve sezgilerin ağır bastığı sanatsal betimlemede ise yazar, anlatımına duygu ve yorumlarını da katar. Bu metne göre aşağıdakilerin hangisinde açıklayıcı betimleme yapılmıştır? y üzerinde oluşur. ey, bir kağıt, bir 7. Diğer bir deyişle dış dünyay ni, burada sözü fiziksel bir diş varlığın ndi varlığında mesidir. Resimde uğu gibi bir estetik çınılmazdır. Farklı ait resimleri sonuçların mesaj vermesi uz bir anlatım dili Her biri kendi resimlerde bile amanda o kendine ait bir 7. Kuşkusuz bu eçerlidir. Bu A) Mehtap, küçük koyu pinil pırıl aydınlatıyor. Denizin ölü dalgaları başından geçenleri kiyiya anlatıyor. Hafif bir meltem, gecenin sıcaklığını bastırmak için tüm soluğunu harcıyor. B) in cin uyanmadan denizin üstü de boş gibidir. Bir gece balıkçılı ya da erkenci iki martı sezilir alaca karanlıkta. Amaçsız, kararsız oraya buraya süzülürler. İşgüzar işgüzar kanat çırparken birden durulur, suya konarlar. bir değer manındırdığı mesi gerektiği bir resme nak yerine, o Alamaya Bunun için nel özellikleri nda tonguç kampüs Z. nlating Bulunduğumuz yer denizden bin beş yüz metre kadar yüksekte. Akcedil, ay iskelesinin önünde duran kayıklar, buradan çok küçük görünüyor. Karşıda Burhaniye'nin arkasında yatan Madra Dağları ise bulutların arasında kaybolmuş, D) Akşamüzeri kan kırmızı yuvarlak bir külçe, dağların üstüne doğru yavaş yavaş inmeye başlıyor. Yekpare, geniş bir billur parçası hâline giren ufuktan misli görülmemiş bir renk ve ışık yağmuru boşanıyor E) Yeşil yumuşak çimenlerin üzerine oturmuş gözlerinden birbiri ardı sira yuvarlanan gözyaşları arasından bana bakıyor. Oturduğu yerdeki çimenlerin sarı yeşil parıltısı gözlerimi kamaştırıyor. Gerideki bahçe duvarını gözden saklayan mor leylaklardan etrafa hafif serin bir koku yayılıyor. zelliklerini 1 1 1 de le Yalnız || 1

19. Öyle zannediyorum ki kitap okurlarının bugünkü kadar yaşayan yazarların kitaplarreski yazarların kitaplarından -daha- fazla okudukları bir zaman asla olmamıştır: asia böylesine su katılmamış derecede dar görüşlü, böylesine geçmişten kopuk bir zaman olmamıştır. T.S. Eliot'ın bu cümlesindeki eleştiriler arasında aşağı- dakilerden hangisi yoktur? A) Bugünün kitaplarının geçmişte yazılan kitaplardan da- ha fazla okunması BY Okuma yoluyla geçmişin kültür hazinesinin bugüne ta- şinmaması Bugünkü yazarların ve kitapların yetersiz ve dar bir ba- kış acısına sahip olması D Ynsanların kısır okumalar yüzünden anlayış ve kavra- yışlarının azalması E) Geçmiş ve bugün arasındaki bağın yeniyi geliştirmeye yetmeyecek şekilde zayıflamasi

İkna, şuurlu olarak bir kişinin veya bir grubun düşüncelerini ve davranışlarını değiştirme, onlara güç kazandırma sürecidir; başkalarına bir inancı ya da belirli bir davranışı benimsetmek için savlar üretmek veya ricalarda bulunmak demektir. Muha- tabi kavrama, düşünceleri yönlendirme ve muhalefet edenleri vazgeçirme gücüdür. İkna, sadece bir konuyu rasyonel hâle getirme meselesi değildir; insani temel duyguları etkilemek, bir düşünceyi, yaklaşımı ve bir çözümü başkalarına cazip hâle tirmek için sunma işidir. ge- 35. Bu parçadan hareketle ikna, aşağıdakilerin hangisin- de doğru tanımlanmıştır? II A) Bir hedefe ulaşmak için bilinçli şekilde insan duygula- Tini yönlendirme ve düşüncelerini değiştirme girişimi- dir. B) Bireyde bilinçaltını ortaya çıkarmayyamaçlayan, akılcı yöntemlere ilimli yaklaşmayı öteleyen soyut bir olgu- dur. C) Muhatabın duygusal gelgitler yaşaması bağlamında değerlendirilen, çözümler üretmeye mesafeli bir yön- temdir. D) Toplumsal bilinci, eğilimleri ve akılcılığı her çağda bi- rincil öge olarak yorumlayan, bilimsetliği vurgulayan psikoloji kuramıdır. E) Varlıklar arasında ayrım yapmadan kanıtlanabilir yar- gılarla bilinci merkeze alan, bireyin düşüncesini yadsı- yan bir disiplindir. karekök 36. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ikna unsur- larından biri değildir? de inde? A) Akla uygunluk B) Hisleri etkileme C) Muhatabı anlama D) Çözüm önerme E) Etik duyarlılık 12

LOKO 29. Yalan tohumdur. Bire kırk verir. Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki o da bire kırk verir. Bilgi de tohumdur. Bire yüz verir. Verdiği yüzün her biri bir tohumdur ki sana bilgelik, torunlarına da ilham verir. Zekâ sudur, tohumları yeşertir. Yetenek topraktır. Ne ekersen onu biçersin Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? Al Yalan bir kere başladı mı devam eder, hiçbir zaman sonu gelmez. BWYeteneklerini geliştiremeyen insanların yaşamları sıradanlaşır. la Yalan da bilgi de zekâ ile oluşur. D Bilginin tohumları gelecek nesillere kadar ulaşır. Bilgi, başlangıçta yalandan daha verimli olsa da yalan, daha fazla ürer.

TEST - 136 Sifir Risk iniz. 25. ve 26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. en küt. ulaşır. zlarda nin si- arında an son- ığında akan - aracina nsıtma li kom- alkanla- Modernite öncesindeki geleneksel toplumlarda hayati insa eden stratejiler geçmişin üzerine kurgulanmaktaydi. Bu yüzden atalar, soy, şecere ya da soyağacı gibi kavramlar bireyler için çok daha önemliydi. Ayrıca bu tarz kavramlar, olumlu bireylere kendileri- ni aşkın bir gerçekliğin parçası olma imkanını sağladığı için onla- nölümsüzlügü olan stratejilere entegre etmekteydi. Bireyleri top- lumsal ortaklklarda "iz bırakmak" üzere aktifleşmeye davet eden bu türden yapılar, hayata dair de anlamlı istikrar anlatıları sun- maktaydı. Fakat modernite sonrası bireylerin içinde bulunduğu birliktelikler giderek "özerk stratejilerin" belirginleştiği hayatlar haline geldi. Böylesi hayatlar geleceğin belirsizliğinde kurgulan- dığı için geleneksellik (geçmiş) ya da kalıcı anlatı biçimleri bu ev- redeki "gelenek ötesi bireyler" için anlamını yitirmektedir. SEVİYE - 1 25. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? nra, dü- I yüksek melidir? E) A) Modern insanın itici gücünü soy ve akrabalık ilişkilerinden alma eğilimi gösterdiğini söyleyebiliriz. B) Gelecekle ilgili programlar üreten zihinler geçmişten yarar- lanmayı düşünmelidirler. C) Ataları kutsayan anlayışlar gelecekle ilgili planlar yapmada geri kalabilmektedir D) Modernite sonrası bireylerin gözünde geçmiş üzerine bina edilen değerler anlamsızlaşmaktadır. E) Ölüme kendisini yakın hisseden bireyler kendilerini geçmiş- le ilişkili görürler. istir? tiğine 26. Bu parçanın anlatımıyla ilgili Örneklendirmeye başvurulmuştur. Tartışma tekniği kullanılmıştır. Dil Metnin alanı ile ilgili terimler yer almaktadır. duğuna deden üretil- M yargılarından hangileri doğrudur? C) Yalnız III özelliğine A) Yalniz BLYalniz il E) II ve III DH ve II 329

eri a- yi in 2- 25. Çocukluğumuzun oyunları öyle sıradan oyunlar değil- di. Hepsi de akıllı olmayı gerektirirdi. Sözgelimi "birdir- bir" oynayacaksanız oyunu kazanmak için üstünüzden atlayacak kişinin yanılmasını sağlamak amacı ile yükse- lip alçalacaktınız. Bu, o kişinin yeteneklerini keşfetmeniz- le ilgiliydi. "Koza leppik" oyunu ise tam anlamıyla birer strateji ve takım oyunuydu. Karşılıklı iki takımın oynadi- ği bu oyunda, ebe olan taraf, bulunduğu bölgeyi, adeta bir kaleyi veya bir şehri savunur gibi koruyup kollamaya çalışırdı. Bu savunma için yeni taktikler belirlenirdi. Bu ise ciddi bir muhakeme gerektirirdi. Çelik çomak, kuka, uzun eşek, hamam kubbesi, gindillik bu oyunlardan fark- li değildi. aş li ? k Bu parçada yazarın, örneklere başvurmasının nedeni aşağıdakilerden özellikle hangisi olabilir? 1- A) Anlatıma akıcılık kazandırma B) Çocukluğunda oynadığı oyunlarla ilgili görüşlerini inandırıcı kılma Duygusallığa yer verip okuyucu üzerinde etki yapma Di Karşılaştırmalardan yararlanarak düşüncesini geliş- tirme inları ® E) Çocukların psikolojik gelişimi ile oyun arasındaki iliş- kiyi kanıtlama

DENEME - 1 22. Einstein'dan bir gün, hayatta başarılı olmayı, matematiksel bir ifade ile anlatmasını istediler. Bu büyük fizik bilgini cevaben dedi ki: - Eğer (a) hayatta başarılı olmayı gösterirse formül şöy- ledir: a = x + y + Z. Bu formülde (x) çalışmayı, (y) de dinlenmeyi gösterir. “Peki, (z) neyi gösterir?” diye sordular. Einstein cevap verdi: - (z) de, çenenizi tutmayı... - Gün içinde yaptığımız konuşmaları bir düşünelim; lüzumsuz konuşmalar için harcadığımız zamanı bir şeyler öğrenmek için harcarsak neler başarabiliriz? Zaten derler ki ---- Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden han- gisiyle sürdürülemez? A) çok bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez. B) insan ne kadar az düşünürse o kadar çok konuşur. C) boş konuşan insan, çana benzer; içi boş olduğu için çok ses çıkartır. D) az bilgisi olup çok konuşan, parası olmayıp çok harca- yana benzer. E) az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan ise çok sık pişman olunur.

3D YAYINLARI PARAGRAF DENEME tutulan bir aynadır." su degil yol, sehinter, a ve dünya tamamen aynanın içinde, tam bir yerde olmak is. ne anlamı var? 17. Behçet Necatigil, kent yaşamının belli bir kesimindeki insanları, günlük olaylar içinde, geçim sıkıntıları, dos leri, acilari, özlemleriyle hem dış hem de Tç dünyala- wyla saplayan, maddenin ötesini de gören bir kamera gibiydi. Bitmez tükenmez bir insan sevgisi; şiddete, sah- toligo, çıkarcılığa karşı dinmez bir öfkesi vardır. Şiirle- toplumsal İlişkileri gözler önüne serer. Şiirlerini "ev ve riyle güzel insanları yüceltirken durmadan çirkinleşen Behçet Necatigil'e ait aşağıdaki dizelerden hangisi bu parçada sözü edilen konulardan biriyle ilişkilen- 18. Aşağıdakil yapiyorsun eserler ver sizi farklı t sorusunur dlaki metinlerden her gunku yaşamalar odaginda yazar. A) Esase mede rışma edebi Cavanına kanadı en de uçlan kan- alması hem de riyi asmak için dirilemez? B) Yeri jik ta şair set A) Utanır da belki Anasının sırtındaki kez taştan taşa erenin kıyısına rak beyaz ko- duk. Yeldirmeden C) Hep düşe rind lenc Kız bir adım önde gider bir Sutüven'e mere boyunca inda hiç dur- Sezdirmeden D) His B) Duvara astım liste, ma Eksikleri yaz gin şür aha vapura aklıklarında kız çocuğu Sıra hangisindeyse E) Ed Para olur olmaz... vic ba C) Sen benim engelimsin beyaza Yaparım yıkılır he an mağa- 1 ayrı no- di. Gelin un sesi. Saldıran sularda silinen Kumdan kuleler deniz kıyısında D) Vurulmuş vurgunların yücelttiği evlerde Kalbi kara insanlar oturdu Gündelik korkuların çökerttiği evlerde O fukara insanlar oturdu EY Kasaplarda manavlarda bazı yorgun kadınlar Hep de tenha saatleri seçerler Sonra yavaş bir sesle Çocuk için hasta kaç gündür yemiyor Biraz et biraz meyve isterler

33. Bir roman yazılmaya başlanırken bir doktora tezi yazılır gibi ana fikir, tema, ispat edilecek argümanlar ortada olmaz, bir hayal perdesini açar gibi içine girer romance; en azından ben öyleyim. Yola çıkarım, bir bakarım ki başta düşlediğim şey, elimden gitmiş başka bir şey anlatmışım; döner okurum, olmuş işte derim. Bunu söylerken bir roman yazımının tekni- ği, izlenecek yolu yoktur; gelişigüzel yazılır demiyorum fakat biraz da doğaçlama bir şeydir roman. Yazılır, çıkar, bir bakar- sin roman olmuş. O yüzden tüm romanlarımda, hiç kuşkusuz beklediğim ve sorunca cevabını alacağıma inandığım bir veya birkaç mesele hep olmuştur, olur. Fakat bu beklentiler böyle dosyalar içinde cevaplanması gereken ve mesaiye gelecek memurunu bekleyen resmî şeyler değildir ki. Çoğu zaman, akil defteri tutup not alsanız bile bir bakarsınız unutu- lur bir bakarsınız sonradan değersizleşir. Roman kendi içinde yaşayan bir canlı gibidir, yazması da o yüzden heyecan verir; bir canlıyı keşfediyor gibi olursunuz. Yazılması gibi okunması da o yüzden hoştur. Bu parçada roman ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Yazma sürecinde şekillenen ve son halini alan bir tür oldu- ğuna B) Hiçbir yazım tekniği ile oluşturulamayacağına C) Bilimsel yazı yazar gibi ön hazırlık yapılamayacağına D) Cevaplanması gereken bazı soruları ele alabileceğine E) Yazara da okura da keyif veren bir tür olduğuna

2. SERİ PARAGRAF KA 8. N y n 6. İş, dünyadaki hemen hemen bütün sefaletin kaynağıdır. Aklınıza gelebilecek tüm karışıklık ve kötülükler çalışmak- tan veya işe göre düzenlenmiş bir dünyada yaşamaktan ileri gelir. Çektiğimiz acılara son vermek için çalışmaktan vazgeçmeliyiz. Bu, bir şeyler yapmayı bırakmamız gerek- tiği anlamına gelmez. Daha ziyade oyun üzerine kurulu, bir başka ifadeyle oyuncul bir şenlik, ortak bir sofra hatta belki sanat temelli yeni bir yaşam biçimi yaratmak anlamına gelir. Çocuk oyunlarından -ki çok değerlidirler- daha fazlasıdır oyun. Oyundan kastım, genelleşmiş bir neşe ve özgür etki- leşime açık bir coşkunluk içindeki kolektif bir maceradır. Bu parçadan hareketle "iş" ile ilgili olarak asağıdakilerin hangisi söylenemez? A2 ✓ Dünyadaki yoksulluğun sebebi olduğuna B) Dünyada kargaşaya neden olduğuna c) Bitmesi ile her şeyin düzeleceğine D) Yerini oyuna bırakmasının faydalı olacağına E) Dünya düzenini şekillendirdiğine v Soe

22. Özgün dil bozukluğu olan çocuklar, genellikle her yönden sağlıklı oldukları hâlde, dili anlamada ve dili kullanmada güçlük yaşarlar. İletişim esnasında konuyla ilgili fikirleri olsa dahi söylemekte zorluk yaşamaktadırlar. Kurdukları cümleler karşı taraftan anlaşılmaz durumdadır. Bazı sözcükler ve karmaşık ifadeli olan uzun cümleleri, açıklamaları anlamakta zorlanmaktadırlar. Hece ekleyerek kelimenin anlamını değiştiremezler. Çoğul eklerini, zaman kiplerini doğru bir biçimde kullanamazlar. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi özgün dil bozukluğu olan çocukların ifadelerini örneklemez? A) "evler, dersler, kitaplar" gibi kelimeleri "ev, okul, kitap" şeklinde söylemeleri B) "Ali'nin babası buraya gelmiş." cümlesinin yerine "Ali baba gel." demeleri C) "rüzgâr, âlem, âşık" gibi kelimeleri "rüzgar, alem, aşık" şeklinde telaffuz etmeleri D) "Öğrenciler okulun dışında." cümlesini "Öğrenci okul dışında." şeklinde ifade etmeleri E) "kitaplık, arkadaşça, sancısız" gibi bazı eklerin geçtiği kelimeleri söyleyememeleri

Nabizade Nazım; Karabibik adlı uzun hikâyesinden sonra altı ay içinde yayımladığı Zehra romani ile Tan- zimat romanının töresel gerçekçiliğinde etkin bir aşa- mayi vurgular. Bilinçli realizm ile naturalizm akımlarını uygulamaya çalışır ve kısmen de olsa başarıya ulaşır. Tanzimat'ı etkisi altına alan Namık Kemal romantizmin- den uzaklaşma çabasını başarıyla sürdürür. Tanzimat'la Servetifünun arasındaki Türk aile yaşamının günlük iz- lenimlerini, İstanbul Beyoğlu serüvenlerini günden güne sefalete sürüklenen bir insanın psikolojik dünyasını Suphi ile birlikte okuyucu da yaşar. Zehra, zengin bir tüccarın kızıdır. Öksüz büyümüştür ve belki de bu yi- tikliğinden ötürü oldukça da kıskançtır. Babasının katibi Suphi ile evlidir. Kocasını gözünden bile sakınırken bir de onun evdeki güzel cariye Hüsnücemal ile ilgilendiğini öğrenince çileden çıkar ve cariyeyi evden kovar. 35. Bu parçadan hareketle Nabizade Nazım ile ilgili aşa- ğıdakilerden hangisi şöylenemez? A) Eserlerinde gerçekçilik ve doğalcılık akımlarından yararlanmıştır. B) Farklı türde eserler kaleme almıştır. C) Yapıtlarını düşsel temalardan uzak tutmaya çabala- mıştır. D) Tanzimat Dönemi'nde yazdığı romanlarla başarıya ulaşmıştır. E) Tanzimat'ın önemli ismi olan Namık Kemal'in etkisin- den uzaklaşma çabasındadır.

TURKÇE 16-17. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Göç edenlerin, özellikle yoksulların, kente gelirken getir- dikleri ve toplumsal dayanışma açısından en güvendikleri toplumsal kurumun "aile" ve "akrabalık ilişkileri" oldu- ğu bilinmektedir. Aile kavramı, Türkiye'de sadece göç edenler için değil, genel olarak bütün toplumsal kesimler için önem taşımaktadır. Hem bireyler hem de devletler tarafından temel ve en güven duyulan kurumlardan biri olarak kabul edilen aile kurumu, devlet-toplum-birey iliş- kilerinde toplumsal örgütlenme bakımından da özel bir konuma sahiptir. Devlet, aileyi yasal olarak sürekli des- teklemekte ve toplumsal dayanışmayla ilgili her konuyu aileye bırakmaktadır. Aile de bugüne kadar bu görevle- ri üstlenerek kamu yönetimlerinin yükünü büyük ölçüde hafifletmektedir. 16. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? A) Devletin aile kurumunu kanunlarla desteklediğine B) Kente göçenlerin aileye ve akrabalık ilişkilerine gü- vendiğine C) Bütün sosyal çevrelerce ailenin önemsendiğine D) Ailenin toplumsal dayanışmayla ilgili görevler üst- lendiğine Đ) Aile içi sorumlulukların gelenekle belirlendiğine