Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

CAP 21. Edebiyatımızın özellikle yeni kuşakların üretkenliğin- den gelen bir enerjisi var. Çok yazılıyor ve ne kadar çok yazılırsa iyi yazarların çıkma şansı da o kadar artacaktır elbette. Ne var ki durup izlemek yerine, ya- zılanların niteliği üstüne söz söylemek, düşünce üret- mek de önemli. O zaman, niçin bizi heyecanlandıran romanlar yazılmıyor ya da çok ama çok az yazılıyor? Edebiyatın kaynaklarının tükenip tükenmediğini de so- ralım. Yazılacaklar geçen yüzyıllardan beri neredeyse tükenmeye yüz tutt için mi insanı canevinden ya- kalayan romanlar artık pek az? Ya da romancılar, unu- tulmaz etkiler yaratmayı sorun ederken bilinen roman anlayışları dışında yeni yaratıcı biçimlere, nitelikli ede- biyatın derinliklerine niçin yabancı duruyor? Yazınsal değer nedir, niçin pek umursanmıyor? Yoksa bizi oyu- nun sonuna modernizm ve postmodernizm mi getirdi? Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Edebî akımların eskisi kadar ciddiye alınmadığına B) Çok yapıt üretilmesine karşın yeterince etkileyici yapıt ortaya konulamadığına C) Ortaya konulan yapıtların niteliği ile ilgili düşünce- leri de ifade etmek gerektiğine D) Edebi kalitenin yazarlarca dikkate alındığına E) Romancıların klasik anlayışın dışındaki yeni biçim- lere uzak kaldığına

ÇÖZÜM mıştır.» ifad Buna göre doğru cevap E seçer VOF 1 ÖSYM Ayarında ÇAPTAN SORULAR Para çim 6 yaş Güzel hayaller kurarsınız ilk başlarda. Sonra hayatın bazı gerçekleriyle tanışır ve hayallerinize nokta koyarsınız. Artık aka- kiler ya- ule- sim 2. ya uk- buz gibi gerçekler çepeçevre sarar sizi. Öyle bir an gelirki yaşadığınız mahalle, komşular, akrabalar, iş arkadaşlarını hatta sokaktaki kediler bile daha önce fark edemediğiniz bir lisanla konuşmaya başlar sizinle. Hepsi bir araya gelmiş de size karşı anlaşmışlar ve hakkınızda komplo teorileri üret meye başlamış gibi hissedersiniz. Hatta etrafınızdaki can. sız varlıkların kendi aralarında dedikodunuzu yapıyormuş gibi fısıldadıklarını veya siz yokmuşsunuz gibi davrandık larını algılarsınız. Aslında bu makineleşmeye direnemeyen yöresel bir gelenek gibi kaybolmuş modern dünya insan. nin yalnızlık kâbusundan başka bir şey değildir. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? en Al Kişileştirmeye yer verilmiştir. B) İkincil kişili anlatım kullanılmıştır. C) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. D) Benzetmeden faydalanılmıştır. EY Örneklere yer verilmiştir. Bu parçada A (mahallenin konuşması), B (algılarsınız C (daha önce fark edemediğiniz) ve D seçeneklerinde bulunan anlatım tekniği ve biçimlerini görmemiz müm kün. Fakat örneklere yer verme gibi bir durum söz konu ÇÖZÜM su değildir. Doğru cevap E seçeneğidir. 8 YOF

C) Açıklayıcı anlatımdan yararlanılmıştır. D) Öykülemeden faydalanılmıştır . E) Tanımlamaya yer verilmiştir. K 33. Denebilir ki seyirci tiyatronun en önemli, en vazgeçilmez ögesidir. Bir roman, şiir okuyucusu yalnızdır; müzik de yalnız dinlenebilir. Sinema bir kişiye de oynanabilir bin ki- şiye de. İkisi arasında bir nitelik ayrımı olmaz. Bir radyo dramını hiç kimse dinlemese olur, bir televizyon oyununu tek başına seyredebiliriz. Tiyatro ise gücünü seyirciden alan, tek varlık nedeni bu olan, ancak seyirci ile bütünle- nen bir topluluk sanatı ve eylemidir. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? Tiyatroyu diğer sanat türlerinden ayıran en önemli fark seyirci midir? B) Tiyatro bir topluluk sanatı mıdır? C) Bizde tiyatronun gelişimini etkileyen en önemli öge seyirci midir? D) Seyirci incelemesi yapacak olursak tiyatro için neler söylersiniz? E) Tiyatronun gücünü seyirciden aldığını söylemek doğru olur mu? . 12 Diğer sayfaya geçiniz.

33 - 34. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Kuantum kriptografi veya diğer adıyla "kuantum anahtar dağıtı- mı", güvenlik modelinin anahtar yönü olarak matematiğin aksi- ne fiziğe daha fazla güvenmesi bakımından geleneksel kriptog- rafik sistemlerden farklıdır. Kuantum kriptografi, güvenli iletişimi garanti edebilmek için kuantum mekaniğinin yasalarını kullanır. Haberleşecek iki tarafın, yalnızca kendilerinin bilebileceği rast- gele ortak bir bit dizisi üretebilmelerini ve bu bit dizisinin mesaj- ların şifrelenmesinde veya şifrelerinin açılmasında kullanılma- sini sağlar. Kuantum kriptografinin önemli bir özelliği, anahtarı ele geçirmeye çalışan üçüncü bir tarafın varlığını, haberleşen iki tarafın tespit edebilmesidir. Bu durum, ķuantum fiziğinin, bir kuantum sistemi ölçme sürecinin sistemin bozulmasına neden olduğu ilkesi ile ilintilidir. Anahtarı gizlice dinleyen üçüncü taraf onu bir şekilde ölçmek zorundadır ki bu da sistemde birtakım anormalliklere sebep olur. Eğer gizli dinleme seviyesi belli bir eşik değerin altındaysa anahtar üretilebilir, aksi takdirde güvenli bir anahtar üretmek mümkün değildir ve iletişim durdurulur. 33. Bu parçadaki altı çizili ifadeyle I. Belirli bir ses eşiği altında üretilen güvenlik anahtarına II. Güvenlik anahtarını ele geçirmeye çalışan üçüncü bir kişiye III. Kuantum kriptografinin diğer şifreleme yöntemlerin- den üstünlüklerine durumlarından hangilerine gönderme yapılmıştır? A) Yalnız! B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve 11 E) II ve III

Konuşmak anlaşılmayı kısıtlıyor. Kuşlar, horozlar seslerin deki hâl ile anlatıyor mu sabahın geldiğini? Susmak da böy- ledir işte. Karşındakine güvenebiliyorsan kimi zaman ko- nuşmaktan daha net bir iletişim sağlar. Konuşursan tek bir şeyi anlatırsın, susarsan her şeyi. Ama her zaman susul- maz şayet susulursa kendi beninizle diyaloğunuz artar ve bir yerden sonra bu durum rahatsızlık doğurur. Dengeli bir tutum takınmalı, her zaman olması gerektiği gibi. Bazen konuşursunuz, sorununuzu anlatırsınız, bazen susarsiniz. Cemal Süreya'nın dediği gibi "Dökmeye niyetim yok içimi zor sığdırdım zaten." diyerek her şeyi anlatmış olursunuz. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Mecazh, anlatımdan kaçınılmıştın B) Alintiva başvurulmuştur. CL Değisik yapılı cümleler vardır Dt Okuyan yönlendiren bir havası vardır. ilişki kurmadan yararlanılmıştır. I. OTURUM (TYT) DENEME SINAVI Diğer sayfaya geçiniz.

Paragraf De 21. Cemil Meriç'in dikkatli okurları sözcük dağarcığındaki "ka- natlanma"nın yalnızca "cihanşümulluğu" (evrensel olmayt) değil, daha çok "cihangirliği" (dünyayı ele geçirmeyi) çağ- rıştırdığını, dahası birçok yazısında "fetih" sözcüğüyle akraba olduğunu fark etmişlerdir. Gerçekten de Meriç'in temel söz- cüklerinden, üslubun yapı taşlarından biridir "fetih". Kelime- leri fethetmekten, vuzuhu fethetmekten, şöhreti fethetmekten söz eder. Her büyük kitabın bir fetih (bir reelin veya bir rüya- nin fethi) için yazıldığını, sanatın yeni bir ülkeyi fethetme ar- zusu olduğunu söyler. Bu parçada Cemil Meriç'le ilgili aşağıdakilerden hangi- sine değinilmemiştir? A) "Kanatlanma" sözcüğünü daha çok "fetih” anlamında kullandığı B) Fetih kelimesinin onun sözcük dağarcığında önemli yer tuttuğu Sanatı ve kitap yazmayı da bir tür fetih olarak gördüğü D) Kendisiyle "fetih" sözcüğü arasında yakın bir bağ bulun- duğuna inandığı E kelimelerin, anlamın ve şöhretin de fethedilebilir bir şey olduğundan söz ettiği

1-A TYT/Türkçe 31 37-38, sorulan asagidaki parçaya göre cevaplayiniz. Yaza Cage cadd olaga Rockefeller Universitesinden araştırmacıların yaptigi calismada farklı farklı kokular veren cimenden kimyasal maddelere kadar 128 madde kullanildiBu maddeler onlu, yirmili ve otuzlu gruplar halinde bir araya getirilerek çok sayıda degisik karisim hazırlandı. Bu deneyde göndilo olarak yer alan ve yaslari 20 - 48 arasında de loon 26 kisiye her defasında og kang koklatildiKoklatilan bulmaları istendi. Her gönüllünün 264 deneme yaptı bu çalışmada Uç karıgımdan hangisinin farkli olduğunun bulunmasında ne kadar başarı saglandigi ile ilgili istatistik veriler oluşturuldu. Elde edilen veriler kullanılarak 128 koku maddesiyle yapılabilecek kangımlar hesaplandı. Yapılan hesaplamalar normal bir insan burnunun en az 1 trilyon kokuyu ayırt edebildiğini gösterdi. Koku alma duyusunun ilk kez bu kadar kapsamlı incelendigi bu yeni çalisma, insan burnunun algılama yetisinin bilinenin çok üstünde olduğunu ispatliyor. Gondoleren foran karimların ikin aynı , biri farkliydi farklı kokuyu toplu degil 686 olsun bir se tarna 39. 37. 1. Çalışmada kullanılan maddeler, rastgelove degisik miktarlarda alınarak kullanılmıştır. II. Çalışmaya katılan bilim insanlari gönüll kimselerdir. III. Karışımların koklatıldığı kişiler, farklı yaş gruplarından seçilmiştir. Bu parçada sözü edilen çalışmayla ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri doğrudur A) Yalnız III I ve III C) Yalnız 11 D) I, II verili E) Yalnız! 40. 38. Bu araştırmanın amacı aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Koku alma duyusunun insan için ne kadar önemli olduğunu aciklamak

26. Merak, bilme arzusu demektir. Peki, merak ne içindir? Merak hep bir yarar mi gözetir, yani edineceği bilgiden faydalanmayı mı öngörür? Yoksa saf bir merak, "merak için merak” (mesela bilimsel merak) diye bir şey var mıdır? Freud'a göre merak saf hâlde ortaya çıkmaz, "hayati bir lüzum" merakı tetiklemiştir. Psikanalist anlayışın kurucusu olan Freud'un bu kaniya nasıl vardığı nesnel olarak izah edilemese de çalışmalarında öne çıkan motiflerden birinin merak olması, bu yargının önemini artırmaktadır. Bu parçaya göre asağıdaki önermelerden hangisi Freud'un bakısıyla örtüşür? A) Bilim insanının merakını tetikleyecek birçok doğa olayı ve varlik mevcuttur. B) Merak, her insanın tabiatında bulunan bir duygudur. C) Bilimsel merakı gündelik meraktan kesin çizgilerle ayırmak gerekir. D) Meraki araştırma becerisiyle birleştirmek son derece güçtür. V E) Meraki bir gereksinim harekete geçirik.

A illerden ince ane e 19. Yahya Kemal Beyatlı, "Sana dün bir tepeden baktım aziz Istanbul", Behçet Kemal Çağlar ise "Bir tatlı hu- zur almaya geldim Kalamış'tan" dizelerini yazdıkların- da gözlerinin önünde bambaşka bir Istanbul varmış. Bir zamanlar şairlere ilham veren Istanbul, doğal gü- zelliklerinin büyük kısmını kentleşmeye kurban etmiş durumda. Bugün aziz Istanbul'a bir tepeden baktığı- mızda ilk göreceklerimiz, gökdelenler, AVM'ler, trafik ve bitmeyen inşaat çalışmaları... Kısacası, birkaç ye- şil pencereden nefes almaya çalışan bir beton yığını. Bu durum, büyükşehirlerimizin çoğunda aşağı yukarı ayni. Hâl böyle olunca doğada huzur bulmak için haf- ta sonu kaçış planları yapmak şehirli insanların kaçi- nilmazı oluyor. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? üzü ler- öz- bu A) Alintılama yapılmıştır. B Kişileştirmeye başvurulmuştur. C) Benzetme yapılmıştır. D) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. th. Sayıp dökmelere yer verilmiştir.

37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplay- NIZ Anlam derinliğinin kavranamadığı ilk aşamada, bu soru da cevabı da önemsenmeyebilir. Ben sanatı ciddi bir uğ- raş gördüğüm için oyuna benzetiyorum. Oyunu ciddiye aldığım için onda sanatsal espriler, derinlikler görüyo- rum. Samimiyetimi teyit etmek için hayatı oyun ciddiye - tiyle yaşadığımı, sanatsal çabamı hep bir oyun coşkusu ve ciddiyetiyle sürdürdüğümü söylemekte sakınca gör- mem. Bu cümleler bir itiraf gibi algılanabilir. Eğer bu itiraf, aynı kökten "tekid" kelimesi ile anlaşılırsa mesele yok; ama bir suçun, suçluluğun açığa çıkarılması şeklinde anlaşılırsa bu durumda meseleye ters yerden bakıldı- ğini söylemek durumundayım. Yanlış yerden değil, ters yerden bakılıyor. Çünkü her yanlış, hemen doğrunun yanı başında kendine yer bulmuştur. Ben de bu anlamda doğruda olduğumu söyleyemem. Doğrunun yanı başın- da olmakla yetinebilirim. Ama hayatı ve sanatı bir oyun ciddiyetiyle yaşadığım, bir suç itirafı gibi algılanacaksa ne yapayım yine de onlara hak verecek ve zihnime nere- den takıldığını şimdilik çıkaramadığım bir ifadeyle "Evet, yine hakkima yaşamak suçunu omuzlamak düştü." diye- ceğim Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Sebep-sonuç cümlelerine yer verilmiştir. B) Koşula bagli olan cümle kullanılmıştır. C) Birinci şahıslı anlatım vardir. D) Farklı duyulardan yararlanmıştır. E) Doğrudan anlatımlı cümleye başvurulmuştur.

Hş. 18. Konuşmak anlaşılmayı kısıtlıyor. Kuşlar, horozlar seslerin deki hâl ile anlatiyor mu sabahın geldiğini? Susmak da böy- ledir işte. Karşındakine güvenebiliyorsan kimi zaman ko- nuşmaktan daha net bir iletişim sağlar. Konuşursan tek bir şeyi anlatırsın, susarsan her şeyi. Ama her zaman susul- maz şayet susulursa kendi beninizle diyaloğunuz artar ve bir yerden sonra bu durum rahatsızlık doğurur. Dengeli bir tutum takınmalı, her zaman olması gerektiği gibi. Bazen konuşursunuz, sorununuzu anlatírsınız, bazen susarsınız. Cemal Süreya'nın dediği gibi "Dökmeye niyetim yok içimi zor sığdırdım zaten." diyerek her şeyi anlatmış olursunuz. iz or a - Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisi şöylenemez? Mecazlı anlatımdan kaçınılmıştır. BY Alıntıya başvurulmuştur. Değişik yapılı cümleler vardır. Dr Okuyanı yönlendiren bir havası vardır. ilişki kurmadan yararlanılmıştır. 4 1. OTURUM (TYT) DENEME SINAVI Diğer sayfaya geçiniz.

31. Otomobil kültürü, XX. yüzyıl boyunca toplumsal farklardan bağımsız bir yayılım göstermiş; otomobil , modern yaşamın ve özgür bireyin bir yansıması olarak algılanmıştır. Gerçekten de endüstriyel tüketim kültürünün temel ögelerinden birisi hâline gelen otomobil, kaçınılmaz bir şekilde kendisi ile temas eden her kültürü kısa süre içinde etkisi altına almış, toplumları ve mekânları şekillendiren bil fenomen hâline dönüşmüştür. Türk toplumu da bu dönüşüme yabancı kalmamış, aşama aşama bu teknolojik objeyi tanımış, ilerleyen zaman içinde onu aşırı şekilde benimsemiştir. Türk toplumunun otomobile karşı tavri diğer toplumlardan ciddi bir fark göstermemesine rağmen, yaşanan kronik gelir uçurumu bu objeyi sürekli olarak hedefterren ve elde edilmesi zor olan bir arzu nesnesine getirmiştir. Bu parçada otomobille ilgili aşağıdakilerden hangis söylenemez? A) Kültürel birikimin bir sonucu olmasından Bt Toplumsal kimi farkları açığa çıkarmasından C) Kişiler arasında statü gösterme arac oluşturmasından D) Çağdaş yaşamın bir göstergesi sayılmasından L E) Toplumları bir dönüşüme yönlendirmesinden

24. Mary Somerville, XIX. yüzyılın kadınlara dayattığı sinirli eğitim olanakları içerisinde aritmetik çalışmalarına henüz 13 yaşındayken zor bir cebir problemini çözebilmenin yarattığı heyecanla başladı. Matematik ve fizik alanındaki araştırmalara duyduğu merak Somerville'i ilerleyen yaşlarında astronomiye de yöneltti. Astronomi alanında yayımladığı bir makalesinde savunduğu kuram reddedilmiş olsa da bu makale, onun bilim dünyasında saygın bir yer edinmesini sağladı. Bilim alanında yaptığı çalışmalarla Kraliyet Astronomi Derneğinin ilk kadın üyesi olmaya hak kazandı. Bir kitabında Uranüs hakkında ortaya koyduğu tartışma, Neptün gezegeninin keşfinin önünü açtı. Böylelikle adı bir asteroite ve bir Ay kraterine verilen Somerville, uzay alanında yaptığı çalışmalarla tarihe damgasını vurdu. Bu parçada Mary Somerville ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Farklı disiplin alanlarındaki çalışmalara ilgi duyduğuna B) Bilim dünyasında kabul edilmeyen bir kuram ortaya koyduğuna Çalışmalarının yetkin bir kurum tarafından onaylandığına D) Asteroitlerin keşfine yönelik çalışmalarının takdir gördüğüne E) Uzay çalışmalarının yeni bir gezegenin keşfini sağladığına

en hangisinin E) Birleşik zamanlı eylem Aklin 21. Aşağıdakilerden han başlangıç cümlesi dur? Zekânın Aşağıdaki dizelerde altı çizili ikilemeler, bunları oluşturan sözcüklerin anlam ilişkileri yönünden ikişerli eşleştirilirse hangisi dışta kalır? A) Onun için sözc mek, okşamak B) Çünkü ülkemizd siyla pek ngilen sun inancı di- Düşünürse o sun sanatçısı aminin inanci ğru olmalıdır. işlemiyorsa at adamı ola- C) Bunun için Kar doğa şiiri olar olmaz. AV Renk renk düşlere dalıp uyumayı unutsam B) Ağlasak boncuk boncuk kabarır sular C) Gece gündüz aynalarda kendine bak D) Dudaklarında kırık dökük ezgiler vardı E) Bir yeşil ağaç dal budak salmış yeni- den D) Dünyanın her adım adım izle maralanmış yargılar bir E) Zira her sey insan sözcük!

Platon'un mağara alegorisi şu şekildedir: Bir grup insan, doğduklarından itibaren esir olarak bir mağaranın içinde duvara yansıyan gölgeleri gerçek sanarak yaşarlar. Ne za- man ki biri, kendini bağlayan iplerden kurtulup mağaranın dışına çıkar, önce gözleri kamaşır, bir müddet afallar ama dışarıdaki gerçek dünyayı görerek bir aydınlanma yaşar. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşt- lamaz? A) Hiçbir "doğru"yu, sorgulamadan kabullenmemek ge- rekir. B) Bir bilginin doğruluğunu çok sayıda kişinin kabul et- mesi, onun doğru olduğunu göstermez. C) Genel kabul görmüş hiçbir görüş, eleştirilmekten ken- dini muaf tutamaz. D) Doğru diye bilinenlerin yanlışlığını fark etmek, ilk za- manlar insanda şaşkınlığa neden olabilir. E) Gerçeğin peşinde koşmak, yaşam mücadelesinin bir parçası olduğunda değer kazanır.

DENEME - 13 un Beşiktaş 1 Cumhuriyet çe Sarayı, 19. Hafızama güvenmeyip tekrar okuduğum bazı kitaplar var, son dönemde. İşin tuhafı her bunak gibi eski kitapları ben de hatırlıyorum, son dönemde okuduklarımı ise daha az hatırlıyorum. İki büyük roman söylemek isterim. Birincisi Oktay Rifat'ın Bir Kadinin Penceresinden. Bir başyapıt, eşsiz bir yapıt. Öteki de Adalet Ağaoğlu'nun Yaz Sonu romani. Kitap Y'yle başladı ve onunla bitti ama roman- daki romancı kadının bir avuç insana ihtiyacı beni çok etkiledi. Geldiğimiz noktanın bu olduğu düşüncesindeyim. Kılavuzum da galiba buydu kitapları seçerken, o kitaplara olan saygımi ifade etmeye çalışırken de bir avuç esere, bir avuç insana her zamankinden daha fazla ihtiyacımız oldu- ğunu düşündüm. Zaten beni yalnızlığımın karanlığından m yan- çekip almayan kitaptan bana ne? Bu parçada altı çizili ifadeyle, 1. Kitap seçiminde kullandığı ölçütler II. İnsanın yalnızlığını giderme çabası III. Bir eserin ölümsüzlüğünün neye bağlı olduğu durumlarından hangilerine gönderme yapılmamıştır? A) Yalnız B) Yalnız II C) Vamz IT D) I ve II E) LVM B i L