Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

21. Osmanlı kaynaklarında padişahların yaptığı iki çeşit av faaliyetinden bahsedilmektedir. Bunlardan birincisi, kuşların dışındaki hayvanları avlamak için yapılan sürgün veya sürek avi, diğeri ise yırtıcı kuşları avlamak için yapılan kuş avlarıdır ki pek çok padişah bu tür bir avlanmayı tercih ederdi. Sürek avları uzun süreli avcılık faaliyetleri olup askerlerin gerek beden gerekse manevra kabiliyetlerini geliştirmeyi amaçlayan av türüdür. Osmanlı Devleti'nde bu tür avlar daha ziyade teşrifat kurallarına uygun şekilde, törenler dâhilinde yapılırdı. Bu tür av faaliyetleri, daha çok av alanları geniş ve av hayvanları açısından zengin olan Edirne ve Rumeli taraflarında yapılırdı. Bu parçanın yazarı avlanma üzerinden DA 1. Av sahası - Rumeli WA II. Padişah - yırtıcı kuş III. Av - askerî yetenek ilişkilerinden hangilerini kurmaktadır? A) Yalnız! B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III

C) Profesör kendi alanına girmeyer konularla ilgilenen akademisyenlere aldırış etmezdi. Di mendilerini övenlere, kibirli davranışlar sergileyenlere daima burun buket Sanatçı kendisine söylenen sözlere burun kivip oda- dan alelacele çikti. li 4. Son yıllarda bankaların enflasyonla birlikte hem ülke hem de müşteri düzeyinde artan risk primleri nedeniyle kaynak ve kredi faizleri üzerinde bir baskı oluşmuş bu da önce- likle uzun dönemli konut kredi faizlerinin yükselmesine ve bankacılık sisteminin artan sorunlu kredi ve kaynak yeter- sizliği nedeniyle kredi tayınlaması (kredi vermede istek- siz davranma) politikası uygulamasına neden olmuştur. Bu da gelinen noktada alt gelir gruplarının konut edinme- sinin önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Bununla birlikte inançları nedeniyle faize karşı hassasiyeti bulunan kesimler için de alternatif finansman ihtiyacı her geçen gün artmıştır. Bu doğrultuda mevcutta görülen ipotekli konut fi- nansmanı sistemine tek alternatif Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finans Sistemi olmuştur. 2016 yılına kadar sınırlı kalan bu sistem, bu yıldan sonra artan faiz ve enflasyon baskısı ile ve sözü edilen durumlar sayesinde hızlı bir büyüme gös- termiştir. Bu parçada "Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finans Sistemi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Bankaların kredi vermede isteksiz davranması netice- sinde sisteme ilgi artmıştır. B) Faize karşı hassasiyeti olanların tercih ettiği bir sistem olmuştur. C) İpotekli konut finansman sistemine alternatif olmuştur. D) Alt gelir gruplarının tercih edebileceği bir sistemdir. E) Sistem uzun dönemli faizli konut kredi seçeneği sun- maktadır. 6 Diğer sayfaya geçiniz.

cevaplayınız. (1) Mimari yapıların yüzeylerinin çiniyle süslenme- sine, tarihte ilk olarak Sümerlerde rastlanmaktadır. (11) Kazılardan elde edilen veriler sayesinde Ba- bil'de büyük duvar yüzeylerinin ilkel bir çini kabul edilebilecek sırlı tuğlayla kaplandığı tespit edilmiş- tir. (III) Bu teknik, daha sonraları Abbasiler döne- minde canlanmış, 12. yüzyıldan sonraysa Türklerin egemen olduğu ülkelerde büyük bir gelişme gös- termiştir. (IV) Günümüzde de yapı bezeme unsu- ru olarak kullanılan çinilerin İznik ve Kütahya'da- ki atölyelerde yapıldığı bilinmektedir. (V) 15-16. yüzyıllara gelindiğinde çini kaplamacılığının öne- mi daha da artmış, bugüne kadar da Türk mima- ri eserlerinin en son safhasında bir kimlik unsuru olarak varlığını sürdürmüştür. 3 37. Bu parçadan çinilerle ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisine ulaşılamaz? Al Farklı milletler tarafından süsleme aracı olarak kullanıldığına B) Osmanlı süsleme sanatının seçkin bir örneği sayıldığına C) Değişim ve dönüşümler geçirerek günümüze ulaştığına D) Mimariyi tamamlayan bir unsur olarak görüldü- ğüne E) Türk mimarisinin Karakteristik özelliklerinden olduğuna

LİMİT YAYINLARI 9. Kapıyı kısa boylu, yaşlı bir kadın açtı. Kendimi tanıtır tanıtmaz sıcak bir tavırla beni içeriye aldı. Bahçelerinin tersine odaları küçük ve lostu, evin içi tika basa eşya doluydu. Suratı derin kinşıklıklardan geçilmeyen yaşlı kadın, başına gür bir peruk takmıştı. Çiçeklerle uğraşan kocası da onun gibi güler yüzlü ve sıcakkanlı, onun gibi kısa boylu ve şıktı. Kadın bana bir fincan kahve getirdi. Oklava gibi damarları çıkmış küçük elleri yaşlılık lekelerinden geçilmiyordu. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Betimleme B) Öyküleme D) İkileme C) Benzetme E) Kişileştirme 10. Birs

TYT/Türkçe 37.-38. soruları aşağıda verilen parçaya göre cevaplayınız. Geçmişten günümüze sürüp gelen, maddi kültür ürünleri içinde yer alan ağaç işçiliğinin geleneksel sanatlarımız arasında önemi büyüktür. İslamiyet öncesi Orta Asya Türkleri, ağacı kutsal saymış, bunu sanat yapıtlarında bu yüzden fazlaca kullanmışlardır. Yapılan kazılarda elde edilen bulgular ve Orta Asya'da yaşayan Türklerden gü- nümüze kalan eserler, bu süsleme sanatının taşınabilir eşyalar üzerinde de kullanıldığını göstermektedir. Çeşitli yerlerde yapılan kazılarda çıkarılan masalar ve at koşum takımları, bu eşyaların en önemli örneklerindendir. Orta Asya Türklerinin değişen zaman içinde güzeli arama is- teği, kullandığı eşyaları süslemelerle donatmasını sağ- lamıştır. 37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Orta Asya Türkler bazı doğa unsurlarına dinî saygı yüklemişlerdic 39. AVIGASYON By Ağaç işçiliği tarihi Türk tarihinin eski dönemlerine ka- dar inen soyut kültür mirasıdır. C) Süslemelerin eşyalar üzerinde kullanılmasında este- tik tavır ön plandadır. D Orta Asya Türkleri daha çok yanlarına alabilecekleri eşyaları süslemişlerdir. E) Ağaç işçiliğinin geleneksel sanatlar arasında hatun sayılır bir yeri vardır.

23. Sinemada görsel efekt tasarımının sınırları her gün genişli. yor. (1) Bizi şaşırtan hatta "Bu kadar da olmaz!" dedirten gö- rüntüleri teknolojik gelişmelerin yaratıcı beyinlere sunduğu C olanaklar ve farklı görsel efekt yöntemleri sayesinde sinema salonlarında ve ekran karşısında izleyebiliyoruz. (II) Görsel efekt tasarımı uygulamalarının sinemada yaygın olarak kulla- nılmaya başlanması bilgisayarın icadı ve gelişmesiyle müm- kün oldu. (III) Hatta günümüzde sinema filmlerinde yoğun olarak kullanılan görsel efekt tasarımı uygulamaları gerçek hayatta hiç deneyimlenmemiş hayalî evrenleri ve karakter- leri karşımıza çıkarıyor. (IV) Böyle olmakla birlikte seyirciler de ilk defa karşılaştıkları ve düşsel olduğuna inandıkları bu evren ve karakterleri benimsemiş görünüyor her zaman. (V) Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine düşün- cenin akışına göre “Gerçek hayattaki süreçler fizik kuralla- rina uymak zorunda olsa da sinemanın kendi değişen ku- rallarını oluşturduğu söylenebilir." cümlesi getirilmelidir? A) 1 B) II C) III D) IV E) V

Bir zamanlar bu küçük yerleşim merkezindeki tüm caddeler, tertemiz kokan sokaklar, taşlık yollar, mer- kezinde hükümet konağının bulunduğu meydana çi- kıyordu. Hükûmet konağı en azından yüzyıllık bir taş yapı idi. Onun tam karşısında, hükümet konağına göre çok yeni sayılabilecek belediye binası yer alı- yordu. Belediye binası ile şehir parkı birbirine bitişikti. Parkın içinde, yaz kış yeşilliğini koruyan elliye yakın büyük çam ağacı vardı. İlçedeki iki bankanın reklam amaçlı koyduğu banklar bu ağaçların altında duru- yordu. Aklıma bunlar geldikçe derin bir iç çekiyorum, nerede o eski kasabam, nerede o çocukluğumuzun çatısı? Hepsi ne yazık ki gökdelenlerin gölgesinde kaldı. 39. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? ) Betimleyici ögeler B Nitelendirme Sayıp dökme Dwikileme E) Benzetme

3. Sanat tarihine bakıldığında farklı birçok sanat disiplininin bundan bağımsız değildir. Sinema; başta fotoğraf sanatı birbirinden etkilendiği ve iç içe olduğu görülür. Sinemada olmak üzere, edebiyat, müzik, resim, heykel, mimarlik, i mimarlık olmak üzere birçok farklı sanat disiplini ile ilişkill- dir. Sinemada en belirleyici etmen yönetmenin bakış açı- sidir. Aynı hikâyeden, hatta aynı senaryodan onlarca farklı bakış açısıyla film çekilebilir. Örneğin masal uyarlamalar- na baktığımızda sinema tarihi boyunca en çok uyarlanan masallardan biri olan "Külkedisi" farklı yönetmenlerin bakış açısıyla, her birinde farklı bir anlam kazanır . İzleyiciye bu duyguyu yaşatan en önemli faktör ise mekânlardır. Sine mada mekân Tanyeli'ye göre; ya gerçekte var olmakta , ya bu gerçeklik içinde yeniden inşa edilmekte ya da sana olarak tasarlanmaktadır. Affrons'lara göre ise mekân; ya gerçeklik etkisi vermeye çalışmakta, ya izleyicinin dikkatini toplamakta, ya gösterişli olmakta, ya yapay olarak tasar- lanmakta, ya da anlatı nitelikli olabilmektedir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Sinema, anlattığı hikâyeye göre zamanı ve mekâni yeniden üretir, canlandırır ve izleyiciye aktarır. B) Sanayi Devrimiyle birlikte gerçek mekânlar sinemada kurgulanan öykülere yetmemeye başlamıştır. C) Filmin konusu ve karakterleri kadar, mekânların da özel olarak tasarlandığı bir sektör haline gelen sinema, iç mimarlığın ilgi alanlarından biri haline gelmiştir. D) Filmin etkisini daha güçlü vermesi amacıyla istenilen nitelikte bir sanal mekân tasarlamak için çeşitli teknik- ler kullanılması mümkündür. E) Sinema ve iç mekan etkileşimleri sinema sektöründe dijital tasarımın ve görsel efektlerin bol bol kullanılma- sına yol açmış ve bu da sinemayı diğer sanat dalları- nin önüne geçirmiştir.

mde her Palme Yayınevi me m 1 7 Kar, bir yağış biçimidir. Bulutlarda bulunan su taneciklerinin aşırı soğuk ile karşılaşması sonucu kristalleşerek oluşur. Bu olay çok hızlı gerçekleştiği için su tanecikleri yağmura dönüşmeden kar hâline gelir. Yapılan araştırmalara göre yeryüzüne düşen yağış çeşitlerinin sekizde birini kar yağışı oluşturmaktadır. Hiçbiri birbirine benzemese de kar taneleri altıgendir fakat çok küçük olduklarından çıplak gözle şekilsiz görünür ve yere düşerken de birbirlerine değmez. Toprak ve atmosferdeki isi aynı olursa yere düşen kar erimez; erimeyen kar, toprağın üzerini kaplar ve toprağın donmasını engeller, yazın oluşacak nem ve kuraklığı önler, bir süre sonra azot bakterileri yardımıyla eriyerek, azot tuzu hâline gelerek toprağı da besler. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Hava ve topraktaki isi aynı olduğunda karın erimediğine B) Yağışların çok azının kar yağışı biçiminde olduğuna C) Kar tanelerinin şekillerinin sadece bakılarak anlaşılamadığına D) Hiçbir kar tanesinin birbirine benzemediğine E) Kar tanelerinin atmosfer sicaklığını ve nemini artırdığına 3 Diğer sayfaya geçiniz.

Deneme Sınavı - 3 50 ce De 47. - 49. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. ce S (1) Yalnızca fıkralarda anıyoruz Nasrettin Hoca'yı; fıkralardan da anlaşılacağı üzere hoşgörülü, hazırce- vap ve akıllı biri olduğunu görüyoruz. (11) Söz konusu fikralar, öğretici nitelikte ve bir solukta okunacak ürünlerdir. (III) Fıkralarda karşımıza çıkan Hoca, her zaman haksızlığa uğrayanın yanında yer almış; onları yapıp etmeleriyle bile güldürmüştür. (IV) Fıkralar- da kimi zaman yer ve zaman ögeleri verilir, kişiler tanıtılır ki bu kısım birinci bölümdür; ikinci bölümde ise Hoca'ya bir şey söylenir ve onun bizi güldürürken düşündüren cevabı gelir . (V) İşte bu cevap, çoğu kez onu bir çocuk için sevecen bir dedeye dönüştürmüş- tür.(VI) Hemen hemen çok geniş bir coğrafyada farklı uluslarca Nasrettin Hoca'nın benimsenmiş olmasın- dan da fıkralarının bu bahsettiğimiz özelliklere sahip olduğunu anlayabiliriz. la 47. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? A) Aasrettin Hoca üzerinde yeterince durulmadığına B) Fıkraların didaktik olduğuna- Fikraların yapısı gereği bölümleri olduğuna Fıkraların asıl amacının düşündürmek olduğuna E) Eikraları yalnız bizim için önemli olmadığına eura Seu 48. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Devrik cümleye yer verilmiştir. B) Farklı yapıda cümleler kullanılmıştır. C) Betimleyici ögelere yer verilmiştir. D) Niteleyici sözler kullanılmıştır. E) Karşıt durumlar aktarılmıştır.

23. Gülüşün Anatomisi Duchenne, yaptığı denemeler sonucunda sahte bir gülümseme ile gerçek bir gülümseme arasında bir fark olduğunu görmüştü: Ağzımızın etrafındaki kaslar (sağ ve sol zigomatikus) hem sahte hem de gerçek gülümsemede kullanılıyordu oysa gerçek gülümsemede kişilerin gözlerinin etrafındaki kasların da (sağ ve sol orbicularis oculi) kasıldığını görmüştü. Şüphesiz ki Duchenne'nin deneyleri üzerine katkısı olan kişilerin başında “yaşlı adam (the old man)" olarak literatüre geçen hastası gelirdi. Bu kişinin en önemli özelliği, yüzünün hissiz olmasıydı. Böylece Duchenne, karşısındakinin acı çekmediğini bilmenin verdiği rahatlıkla bu kişinin yüzündeki kaslara elektrik verdi ve bu ifadelerin fotoğraflarını çekti. Bu deneyi ve sonuçlarını öğrendiğim zamandan beri kitleleri peşinden sürükleyen ve etrafına sevgi gülücükleri, mutluluk kahkahaları atan birçok ünlünün bu davranışlarının sahte olduğunu fark ediyorum. Bu köşe yazısının sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur? A) Çünkü onlar, iç boşluklarını dış kalabalıklar ile doldurmaya çalışıyorlardı. B) Çünkü aslında onlar ağlamamak için zorla gülen ve bununla mesleğini icra eden kişilerdi. C) Zira onlar mutsuz da olsalar mutlu görünmek ve mutlu etmek için yaşayan kişilerdi. D) Zira onlar yalnızca ağızlarıyla gülüyorlar, gözleriyle gülmüyorlardı. E) Üstelik onlar bu mutluluk oyununu pazarlıyorlar ve bunu profesyonelce yapıyorlardı.

TYT/ TÜRKÇE 24. 23. Apagıda İsveç Goteborg Universitesinden bir grup bilim insanı tarafından yapılan bir deneye ve deneyin sonuçları na yer verilmiştir. 1. Grup ve Sonuçları Bu grupta yedi ile sekiz yaş arası 1029 çocuk bulunuyordu. Yapılan araştırmada, yaşamlarının ilk yılını evcil hayvan bulunmayan bir evde geçiren çocuklarda alerjik solunum yolu ve cilt hastalıklarının görülme oranı yüzde 49 çıktı. Bu oran, yaşadığı ortamda bir evcil hayvan bulunan çocuklar- da yüzde 43, üç evcil hayvan bulunan çocuklarda ise yüzde 24'tü. 2. Grup ve Sonuçları Bu grupta, doğumlarından itibaren yaklaşık dokuz yıl izle- nen 249 çocuk vardı. Bu çocuklardan yaşamlarının ilk yılın- da evcil bir hayvanla aynı ortamda yaşamayanlarda alerjik solunum yolu ve cilt hastalıkları görülme oranı yüzde 48, bir evcil hayvanla aynı ortamda yaşayanlarda yüzde 35, evcil hayvan sayısı iki ya da daha fazla olanlarda ise yüzde 21 olarak tespit edildi. Yorum: Bu deneyden hareketle, 1. Çok sayıda evcil hayvan bulunan bir ortamda yaşa- yan çocuklarda, alerjik solunum yolu ve cill hasta- liklari görülme oranının düşük olduğuna II. Küçük yaşlarda evcil hayvanlarla vakit geçiren çocukların hayatlarının ilerleyen dönemlerinde daha sorunsuz bir yaşam sürdüklerine III. Evcil hayvanlarla büyüyen çocukların, evcil hayvan niceliğine bağlı olarak daha iyi bir gelişim gösterdi- ğine yorumlarından hangilerine ulaşılabilir? A Yalnız! B) Yalnız il O Yalnız II DI ve E) II ve III

11 TURKÇE 28. Candide hikâyesinde Voltaire; genç ve her şeyden habersiz Candide'e, Alman düşünürü Leibniz'in felsefesini temsil eden Pangloss ve sağduyunun temsilcisi olan filozof Martin'le birlikte bütün dünyayı dolaştırır. Almanya'dan Hollanda'ya, İtalya'ya ve sonunda Türkiye'ye giden Candide, bu gezileri sırasında binbir felaketle karşılaşır. Almanya'da asker olur. Hollanda'da çok büyük aşağıla- malara uğrar, öğretmeni Pangloss'u amansız bir hastalığa yakalanmış olarak bulur, Portekiz'de bir engizisyon mah- kemesinde acımasız bir cezaya çarptırılır, adam öldürür, Amerika'da yamyam yerliler tarafından yenilmek üzere iken son anda kurtulur, Fransa'da tuzağa düşer ve para- larını çaldırır, İtalya'da taçlarını, tahtlarını yitirmiş alti kra- lin serüvenlerini dinler ve sonunda Türkiye'de yaşamın anlamının ne demek olduğunu öğrenir. Başından geçen onca olaya rağmen filozof Pangloss'un dediklerine uyarak her şeyin "iyi" olduğuna inanır ve bu düşüncesinden ancak Türkiye'de vazgeçer. Ona yaşamın amacını, yaşamın anlamını Türkiye'de tanıdığı bir dervişin "Bahçemizi yetiş. tirelim." sözü öğretir. O zaman Candide, onca zamanını boşuna geçirdiğini anlar, binbir felaketten sonra bir araya toplanan hikâyenin kahramanlarına birer iş verir, hepsini bir uğraşa kavuşturur ve bahçesini yetiştirir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Hikâye kahramanı Candide'in başına geleceklerden habersiz bir şekilde dünyayı dolaştığı B) Candide'in yaşama dair asıl amacı Türkiye'de tanıdığı bir dervişin sözüyle öğrendiği C) Kahraman Candide'in bir zaman sonra yanındaki filo- zof Martin'in düşüncelerinden vazgeçtiği D) Voltaire'in, Candide hikâyesinde kahramanın yanına bazı görüşleri temsil eden başka kişileri de eklediği E) Candide'in, birçok ülkede felakete uğramasına rağmen her şeyin iyi olacağı düşüncesine bağlı kaldığı A A

Tuzçalısı olarak da bilinen atripleks, ispanakgiller famil- yasından olup tek yıllık, iki yıllık veya çok yıllık otsu-ça- limsı, dik veya yarı dik büyüme şekline sahip kuraklığa ve tuzluluğa dayanıklı bitkilerdir. Gen merkezi Avustralya ki- tasıdır. Atriplekslerin 400'den fazla çeşidi tanımlanmıştır. Dünyanın hemen hemen her yerinde atripleks türlerine rastlanmaktadır. Tuzlu topraklarda yaşamaya uyum sağ- lamış atriplekslerin bazı yerlerde kültürleri yapılmakta, bu bitkiler erozyunu önleme ve meralarda otlatma amacıyla kullanılmaktadır. Hayvancılıkta yaygın olarak kullanılan türleri Akdeniz ülkelerinde kaba yem amacıyla kullanıl- maktadır. Mineral içerikleri bakımından oldukça zengin, yüksek miktarda ham protein içeriğine sahip atripleksle beslenen hayvanların etlerinde güçlü bir antioksidan olan ve etlerin raf ömrünü uzatıp görünüşlerine parlaklık veren E vitamini oranı iki katına çıktığı belirlenmiştir. Bu bakım- dan Türkiye'nin kurak ve yarı kurak alanlarında hayvan- cılıktaki mevcut yem açığını gidermek ve kaliteli et elde etmek için tüm yıl yeşilliğini kaybetmeyen atripleksler kul- lanılabilir. 39. Bu parçada atripleks ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Hangi bitki cinsinden olduğuna B) Diğer bitkilerden daha sağlam olduğuna C) Dünyanın farklı yerlerinde türlerinin bulunduğuna D) Doğayı korumada yararlanıldığına E) Hayvan yetiştiriciliği ve et üretiminde avantaj sağladı- ğına

6. (1) Gün olur şairleri kıskanırım. (II) Ama yalnız büyük- lerini değil, onları herkes kıskanabilir. (III) Şu bir iki şiir yazıp da çekip giden şairleri bile kıskandığım olur. (IV) Ne mutlu değil mi onlara, bütün bu şairlere, başarsalar da başarmasalar da, sanat yolunda boy göstermişlerdir. (V) Böyle düşündüğüm içindir ki şairlere saygım büyük- tür. (VI) Beğendiğim şairlere saygıdan başka bir de sevgi duyarım. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi I.cümlenin gerekçesi durumundadır? A) II B) III IV D V E) VI

B B diye düşün- - astrolojiden Hepsine uğra- arın gökyüzü- mi bir toprak, cilik, gerçekus- dolaştım ama dili gibi benim On yıl kadar azmanin durağı 14. Melih Cevdet Anday, yalnızca şiirleriyle değil, romanlari, -evirileri, tiyatro yapıtlar ve düşünsel alanlardaki verimte riyle de tanınmış bir sanatçıdır. Bu nedenle günlüklerini okumak ayrı bir haz veriyor. Memet Fuat'ın, anılarını anlattığı Gölgede kalan Yillar'ı okuduğumda da oldukça keyif almıştım. Önemsediğimiz bir sanatçının, yayımlayıp yayımlamama derdine düşmeden kayıt altına aldığı gün- lük veya anıları, yazarını, diğer türlerdeki yapıtlarından daha iyi yansıtıyor. Bu parçada anlatılanlardan, aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? nya yaratma A) Metin Cevdet'in farklı yazın türlerinde eser verdiğine B) Günlüklerin, yazarları tanımada okura çok yardımcı olduğuna raşma dırılamayacağı siyle çelişme C) Yazarların yaşamıyla ilgili yapıtları okumanın okuru mutlu ettiğine Dj Yayımlama kaygısı taşımadan yazılan yapıtlardan yazarla ilgili daha fazla bilgi edinildiğine E) Gündüklerini okumanın, bir yazarı, okurun gözünde daha önemli hâle getirdiğine C) Hile IV le v FEN BİLİMLERİ YAYINLARI