Yapısına Göre Cümleler Soruları

dımlaşmaya dayall C) İnsanın dinginliğe, iç dengeye ve mutluluğa kavuştuğu yaşam biçimi D) İnsan yaratılışından gelen uyumun, doğallığın ve sakinliğin yitimi E) Tabiata yabancılaşmayla ortaya çıkan prob- lemlerin çözüm merkezi 34. Lisedeyken derme çatma bir mızıka takımımız vardı. Basılmış parçalar satın almak bizi zorluyor- du. Bunun üzerine, yalnızca piyano parçaları da- ğıtmayı denedim çalgıcılara. Bu, pek ucuza geli- yordu. İşte, kötü müziğin ne demek olduğunu o sI- rada anladım. Bu müzik de çoğu zaman iyi müzi- ğin kurallarını izliyordu ama katiyen çekilir gibi de- ğildi. predavate Bu parçada; I. kesinlik, H. özlem, III. varsayım kavramlarından hangilerine örnek gösterilebi- lir? A) Yalnız I DI ve II B) Yalnız II C) Yalnız III E) II ve III Diğer sayfaya geçiniz.

AT B) IT A) İşlevselliği olmamak C) Beğenilen detayları sürekli tekrarlamak CHI 7. Onun hikâyelerindeki ustalık acemilikle sarmaş dolaştır. Ayrıntıları çok iyi kullanır. Hikâyelerin anlatımında sinemadan yarar- lanır. Kimi zaman kalemle değil kamerayla çalışıyor gibidir. Ancak kimi zaman bu, hikâyeye katkısı olmayan bir yığın olarak kalır. Yazar kimi zaman, hoşa giden ayrıntıları tekerleme gibi yineler. Hikâyelerindeki sağlam kuruluştan gelen inandırıcılık da zaman zaman buzlu cama döner. Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? 8. Toplum çalkantılı bir denizdir. Bazı kimseler bu denize ait olsalar bile, yaşamlarını âdeta bir akvaryum içinde sür- dürüyorlar. Bu nedenle, denizde meydana gelen firtina- lardan haberdar olmuyorlar. E) Birbirine karşıt nitelikleri bir arada bulundurmak D) IV 9. EX B) Hataları düzeltmeye çalışmak D) Doğruluğu, güvenirliği belirsizleşmek Nurullah Ataç, alışılmış kalıpları kıran bir yazardı. Kendin yenileyen iri sözlerin kofluğunu sezen bir denemeciyc Eleştiri kuramının Türk edebiyatında yerleşmesinde c önemli bir yere sahiptir.

8. Aşağıdakilerin hangisinde "de", "da" bağlacı cüm- leye "eşitlik, gibilik" anlamı katmıştır? A) Gazeteyi almış da o haberi görmemiş. B) Artık, param olsa da almam o arabayı. O romanı aldım da henüz okumadım. D) Sözünü ettiğiniz konsere ben de gittim. E) çeye kadar gelmiş de bir haber bile vermemiş. Atom Yayıncılık Ⓡ

1. II. III. Edebî metinlerde dil neredeyse bir araç olmaktan çıkarak bir amaca dönüşür. V. Bu durumda okurun, öncelikle edebiyat metninin şifresini çözebilmek için hazırlıklı olması gerekir. Bu nedenle bir edebiyat metni, okur tarafından çözümlenmeyi ve alımlanmayı bekler. IV. Böyle olunca edebî metin okur tarafından çözüle- cek bir metne dönüşür. Okurun hazırlığı ise geçmiş birimiyle ilgilidir de- nebilir. Numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluş- turması için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir? A) I ve II D) III ve V BIl ve IV C) II ve III E) IV ve V

lam 3. Taze balığın eti sert (katı) ve dışı parlak, aynı şekilde | yüzgeçleri de parlak ve kırmızı olmalıdır. Bastırıldığında yüzeyinde çökme (ezilme) meydana 11 gelmemeli, gözleri berrak (parlak) ve dolu olmalıdır. Ayrıca kenarlarında sarı ve kahverengi renk oluşumları gözlenmemelidir. Bayat (günlük olmayan) balık IV sağlığı tehdit eder (tehlikeli bir duruma sokar) ve gıda V zehirlenmesine yol açar. Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez () içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır? B) II AI C) III D) IV E) V

Düşünce / Kesin Olarak Çıkarılabilecek Yargıyı Bulma Moğolistan'da Türklere ait Şiveet Ulaan mozolesindeki kazı- larda eski Türklere ait taş heykeller bulundu. Konuyla ilgili "Büyük Bozkır Göçebeleri" konulu bir seminer düzenlenece- ği belirtildi. Seminere; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Türkiye ve Rusya'dan bilim adamlarının katılma- si bekleniyor. de en ali ar 0- - 8. Bu parçadan kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıda- kilerden hangisidir? A) Eski Türkler heykelcilikle uğraşarak yerleşik bir hayat atteim sürdürmektedirler. B Moğolistan'da yapılan kazılarda Tükler hakkında önemli bilgiler elde edilmektedir. -de (C) Büyük Bozkır Göçebeleri Semineri'ne Türk Devletleri dı- şında ülkeler de katilacaktır. D) Türkler tarihlerinin bir döneminde Moğolistan'da yerleşik ulád pal hayata geçmişlerdir. BOMBSTENCIO moveb 'Üzül E) Eski Türklerin bıraktığı taş heykeller arkeoloji için önemli bir buluştur. -Omü7 loy Ombl Ban

Kemal Tahir, paltosunu askıda tutup cepken ceket ma- halleye çıkmayı kendine özellikle yakıştırmış bir edebiyat anlayışının yaratıcısıdır. Önce gerçek, sonra yapay kahra- man... Yazınsal değeri düşük tarih mühendisi... Sorunları roman gibi anlatma biçimi ve kasaba diliyle köy edebiyatı bağlamında görülebilecek yazarlar kuşağında etkisi büyük oldu. Attila İlhan'dan Erhan Bener'e geniş bir ailede, Kemal Tahirce düşünüp yazma eğilimi hemen güçlenmiş, neden sonra zayıflasa da izlerini bırakmıştır. Şimdi şimdi onun hakkında yapılan araştırmalar, hem edebiyata hem de bu ülkeye erken geldiğini göstermesi üzücü ama yeni neslin onu incelemeye değer bulması da bir o kadar sanatçının şanına yakışır nitelikte. Bu parçada sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisine varılamaz? A Günümüzde hakkında yapılan araştırmaların onun de- ğerini tam olarak yansıtmadığına B) Eserlerinin edebî değerinin fazla olmamasına karşın ta- rihi gerçeklikleri çarpıcı bir biçimde işlediğine C) Konularını halk içinden çip halk sorunlarını değerlen- dirmeye çalıştığına D Yapıtlarında hem gerçek hem de kurguladığı kahra- manlara yer verdiğine V Onun gibi düşünüp yazmanın bir üslup özelliğine, anla- yışa dönüştüğüne

Paragraf Anlatım Tür ve Yöntemleri 7. Rio de Janeiro, havaalanını şehrin merkezine bağlayan upuzun bir yol. Sağ ve sol tarafta elektrik telleri arasına gizlenmiş, yıkılmamak için birbirine yaslanan, boya kabul etmeyen, kimliksiz, bir-iki katlı binlerce gecekondu: Favela. Sokaklarında cezaevinde volta atar gibi turlayan kavruk tenli adamlar, sert mizaçlı kadınlar, evcilik oyununda dahi kötü adamı canlandıran, rolü üzerine yapışan, masumiyeti gölgelenmiş çocuklar... Geniş yolun kenarlarına set gibi örülen, adına 'ses duvarı' denen 'utanç duvarı' bu yoksul hayatları mas- keliyor. Birkaç kilometre ileride ise özel güvenlik görevlilerinin koruduğu, önünde son model araba- ların beklediği gökdelenler ihtişamıyla göz dolduru- yor. İşte Brezilya'yı en iyi anlatan fotoğraf bu. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? A) Gerekçeli yargı kullanılmıştır. B) Abartmaya başvurulmuştur. C) Deyimsel anlatımdan yararlanılmıştır. D) Pekiştirmeli sözcük kullanılmıştır. E) Söz öbeklerine yer verilmiştir.

S Miten arkadaşları, okulda 36. 1963 yılında Erasto Mpemba ve dondurma üretmek için kaynar süt içinde şeker çözdüler. Normalde Erasto'nun kaynar sütü buzdolabına koymadan Sürpriz bir biçimde buzdolabında en önce Erasto'nun önce beklemesi gerekiyordu fakat o, aceleci davrandı. kaynar karışımı dondu. Erasto, başından geçenleri ona inanmadı. Erasto deneylerine devam öğretmenine anlattı ama Merakının peşini bırakmayan etti. Fizik konulu bir konferans için okulunu ziyaret eden fizik profesörüne özdeş kaplarda 35°C ve 100°C derecede bulunan sudan niçin sıcak olanın daha önce donduğunu olduğunu düşünüp Erasto'dan soruyu yinelemesini istedi. sordu. Fizik profesörü Dr. Osborne, önce sorunun hatalı yaptığını açıklayınca Dr. Osborne da bir deney yapmayı Erasto soruyu doğru sorduğunu ve bu konuda deneyler kabul etti. öğretmeni Bu parça, düşüncenin akış! yönünden 1. Teknisyen, deney neticesinde sıcak suyun daha önce donduğunu doğruladı. II. Erasto, Dr. Osborne ile birlikte bu deneyin sonuçlarını bir makale hâlinde yayımladı. III. Dr. Osborne Dar es Salaam Universitesine döndüğünde genç bir teknisyenden bu konuyla ilgili bir deney yapmasını istedi. IV. Makale yayımlandığından beri sıcak suyun soğuk sudan önce donma Mpemba etkisi olarak anılıyor. A) III-1-IV-II C) III-1-11-IV cümlelerinin hangi sıralamasıyla anlamis bir bütünlüğe kavuşur? E) III-II-I-IV B) I-IV-1 -11 D) K-1-8-IV

5. Kronometre Türkçe De 5. ve 6. soruları aşağıdaki parçaya göre ce- vaplayınız. (1) Çinicilik sanatının ustaları zaman zaman çiçekler açtırmış eserlerinde; zaman zaman da insanları, hay- vanları resmetmişler. (1) Geometrik kompozisyonlar, da kullanılmış bu sanatta. (III) Kuran'dan ayetler de işlenmiş. (IV) Çinicilik zamanla mimariden evlerin içle- rine doğru genişleyen bir kullanım alanı bulmuş kendi- ne. (V) "Milenyum çini" olarak adlandırılan güncel çini yorumu bu kadim sanatı dekoratif tabak, şekerlik, kül tablası gibi formlarda hayatımıza taşıyor. Bu parçada çinicilikle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Farklı türde varlıkların içeriğinde yer aldığına BY Yaygın bir alanda kullanıldığına CHer dönemde aynı ilgiyi gördüğüne D Eski bir sanat türü olduğuna E Günümüzde eskisinden farklı biçimde yaşamımı- za girdiğine Yayınları Limit 7., 8. ceva (1) Alc fıkrala dir. (L tıların (MM) C halkı aldat (VI) olma larıy 7. Bu 8. = = = = A ya

Madame zcüklere yazmak- n. Roman münde de den ede- idakller- meyebilir llık ana- aklama- Kurcalar. alınlaşır ze kavu- sözüyle gisidir? karekök 8. Necati Tosuner'in çok kolaymış gibi görünen, "bunu herkes yazabilir" dedirten bir anlatımı var. Çabuk okunmasının, okuduklarınızı hemen anlıyor gibi oluvermenizin, sözcükleri yalnızca dıştan değil, yü- rek gözlerinizle de okuduğunuzun ayrımına varma- nızın, dimağınıza damla damla sızan tadı duyum- samanızın nedeni Tosuner'in ustalığında saklıdır. Bu parçada geçen "dimağınıza damla damia si- zan tał" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakl- lerden hangisidir? A) llettiği düşünceyi kolayca ele vermemesi B) Yalın ve etkileyici olması C) Zor anlaşılmasına rağmen güzel olması D) Derinliğinin verdiği zevkin yavaş yavaş duyum- sanması E) Düşünceleri, adım adım yönlendirmesi

sözcükte ve sözcük öbeğinde anlam kirk önc ğını 5. Çok az bir gereçle kocaman kitaplar yazanları bi 7. Ahm balık kafasıyla gün işıyana kadar kafa çeken ge- nül adamlarına benzetebiliriz. Buna karşılık çok dolgun, çok süslü sofralardan tıklım tıklım tabakla- nmızla aç kalktığımız olur. Sorun, edebiyatta ede- blyatı etkili kılabilmek. Lise yıllarımızda Fransızca öğretmenimiz bir gün bir. Fransız edebiyat dergisin- den bize "alitteature" yani "edebiyatsızlık" diye bir yazı okumuştu. O zamandan beri varlığının başlıca ögelerinden yoksun kalmış, yani yok gibi bir şey ol- muş ürünleri gördükçe üzülürüm. Bu parçada geçen "edebiyatta edebiyatı etkili kila- bilmek" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakller- den hangisidir? A) Kişisel bir üsluba sahip olmak B) Özün gereçlerini yerli yerinde kullanmak C) İçeriği zenginleştirmek D) Özentili bir dilden kaçınmak E) İçeriği farklı bakış açılarıyla yansıtmak kök Bu aşa A) B) C) D) E)

z vardır: -. Bu da Cirir kişi- bu oku- şısında ri bilgi- ıdaki- ✓ er. V üre- Ü- 2.- . ri 6 4. Abdülhak Şinasi Hisar'ın, bir yazısında dile getirdiği bir özlemi vardır: Neden birbiriyle karşılaşan insan- lar, bir süre şuradan, buradan, havadan söz ederler de doğrudan doğruya uğraşlarından, tutkularından konuya başlamak gereksinimi duymazlar. Örneğin giyimdeki değişiklikler; yaşam bilimçinin kan dolaşı- balıkçının ilk sözü neden denizle rüzgarlar; terzinin mi üstüne ortaya konmuş bir sav değildir? Bir bakı- ma bu yerinde bir kaygıdır. İnsanların.... Bu parçada sıra noktalı yere aşağıdakilerden hangisinin gelmesi uygundur? A karşıdakini dinlemediğini gösteren en önemli veridir bütün bunlar. B maddi sıkıntılar içinde olduğunu anlıyoruz bu- rada. toplumsal sorunlarla ilgilenmediğini görüyo- ruz böylece. zamanlarını boşuna harcama alışkanlıklarını ya da tutkular edinmediklerini gösteriyor bu. E) kendilerini genelden daha fazla önemsedikle- rinin kanıtıdır söylediklerim. 5. Bazılarımız hayatta başarılı olmak için çalışmak, Paragra 7. C

13. Sokaktaki adamın kafası fena halde karışık. Bu karışıklık kimin hükümet olacağından, seçime gi- dip gidilmeyeceğinden hangi milletvekilinin yarın hangi partiye geçeceğinden ve bütün bunlarla birlikte gelen kaypak, güvensiz, istikrarsız ortam- dan çok "gelecek" ile ilgili. Onun bu saydıkları- mızdan daha ciddi kaygıları, daha köklü problem- leri var. (...) Bu parça, düşüncenin akışına göre aşağıdaki cümlelerin hangisiyle sürdürülebilir? A) Hükümet, işleri ve günlük kaypak siyaset, cepheleşme, inatlaşma; toplumun tüm kat- manları üzerine seriyor ağlarını. B) Bir kere o, karmakarışık hesapların, çıkar kavgalarının, entrikaların adamı olmuş; için- den geldiği gibi konuşamıyor. C) Bilim adamı bilimle, sanatçı sanatla, sporcu sporla, işçi üretimle, öğrenci öğrenimle, ço- cuklar oyunla ilgileniyor artık. D) Özgürlüğüne dokunulmayan ve çocukların başı dik olarak yaşayabilecekleri bir ülke isti- yor aydınlar ve politikacılar. E) Sokaktaki adam, aydınlardan, politikacılardan daha çok, daha yalın ve gerçekçi biçimde gelecek" üzerine düşünüyor. 15. D L

1. Eserini duru, akıcı bir dille yazan sanatçı gelecek çağ- larda da okuyucusuna ulaşabilir. II. Farklı bakış açılarını yakalayabilen yazar, daha geniş kitlelere hitap etmeyi başarır. III. Bir yazarın zamana meydan okuyabilmesi için gerekli niteliklerin başında özgünlük gelir. IV. Bir eserin kitlelerce sevilip okunmasında yazarın içten- liği çok önemlidir. V. Kendi olabilmeyi başaran yazar, ölümsüzlüğe giden yolda ilk adımı atmıştır. Yukandaki numaralanmış cümlelerden hangilerinde aynı düşünce farklı biçimlerde dile getirilmiştir? A) I ve II D) IIl ve V (B) II ve II C) II ve IV EXIV ve V Diğer sayfaya geçiniz.

17 (1) Notaları, nota sehpasına koydum ve büyük bir iş- tahla çalmaya başladım. (II) Temayı kafamdaki piyanist incelikle işliyor, ben de ona eşlik ediyorum. (III) Daha ilk notalarda içimi birden büyük bir aydınlık kapladı. (IV) Yaklaşık iki yüzyıl önce yaşamış bir sanatçının söy- lediklerini bu kez ben söylüyordum. (V) Büyük müzik insanı Mozart'la özdeşleştiğimi hissettim çünkü büyük bir keyif, mutluluk aldım çalarken. By parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri, yapıca özdeştir? A) I ve B) II ve III D) III ve V E) I ve V C) II ve IV E