Lise Türkçe Soruları
TYT, AYT, YKS, LGS, KPSS, ALES hazırlık sürecinde dilediğin dersten soru çözüm desteği almak ister misin? Kunduz’a sorularını sor, alanında uzman eğitmenler cevaplasın.
![6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yazım
yanlışı yapılmıştır?
A) Konuyla ilgili, Bakanlığa dün uzun bir di-
lekçe yazdık.
B) Geçen salı, Uzak Doğu turunu tamamladı
Vali Bey.
nowing
C) Sonradan mahcup olmak istemiyorsanız
hiçbiriniz düşünmeden konuşmamalısınız.
D) Buradan günbegün takip ediyoruz herkesi
ama sıra dışı herhangi bir olaya rastlama-
dık.
E) Anadolu Medeniyeti, M.Ö. 2000'li yıllarda
Hititler ile başlamıştır.
97](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326181926164052-4960582.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Yazım Kuralları6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yazım
yanlışı yapılmıştır?
A) Konuyla ilgili, Bakanlığa dün uzun bir di-
lekçe yazdık.
B) Geçen salı, Uzak Doğu turunu tamamladı
Vali Bey.
nowing
C) Sonradan mahcup olmak istemiyorsanız
hiçbiriniz düşünmeden konuşmamalısınız.
D) Buradan günbegün takip ediyoruz herkesi
ama sıra dışı herhangi bir olaya rastlama-
dık.
E) Anadolu Medeniyeti, M.Ö. 2000'li yıllarda
Hititler ile başlamıştır.
97
![8. Aşağıdaki dizelerin hangisi, ögelerinin sayısı
bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Merhamet, saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
B) Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardi
NC) Yaralı bir ceylan kalbi kadar içli bir sesin vardı
D) O güzel gözlerin merhametin ta kendisiydi
E) Bağrıma saplanmış kara saplı bir bıçaksın](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326180849859342-4702135.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Cümlenin Temel Öğeleri8. Aşağıdaki dizelerin hangisi, ögelerinin sayısı
bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Merhamet, saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
B) Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardi
NC) Yaralı bir ceylan kalbi kadar içli bir sesin vardı
D) O güzel gözlerin merhametin ta kendisiydi
E) Bağrıma saplanmış kara saplı bir bıçaksın
![22 ÖRNEK SORU
Aşağıdaki cümlelerde geçen isim tamlamalarının hangisin-
de tamlanan tamlayandan önce gelmiştir?
A) Ben bir martıyım; yalnız, sessiz, yorgun.
B) Gözlerinin feri sönmüş gibiydi.
C) Uğultusu hiç zihnimden çıkmıyor depremin.
D) Odanın koltuk takımları eskimiş.
E) Bahçenin gülleri yeni yeni açmıştı.
&](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230325233811029951-2014345.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Cümlede Anlam İlişkileri22 ÖRNEK SORU
Aşağıdaki cümlelerde geçen isim tamlamalarının hangisin-
de tamlanan tamlayandan önce gelmiştir?
A) Ben bir martıyım; yalnız, sessiz, yorgun.
B) Gözlerinin feri sönmüş gibiydi.
C) Uğultusu hiç zihnimden çıkmıyor depremin.
D) Odanın koltuk takımları eskimiş.
E) Bahçenin gülleri yeni yeni açmıştı.
&
![YAYINEVİ
yok
n
gi
PALME
YAYINEVİ
32. Gazeteci:
Yere Düşen Dualar'ın bu kadar ilgi görmesini bekliyor
muydunuz, bu durum sizi nasıl etkiledi?
Sema Kaygusuz:
B
K
Yere Düşen Dualar tam anlamıyla roman fikriyle doğdu.
Kahramanın serüvenini biri gerçekçi, öbürü metaforik iki
ayrı bölümde anlatacağım ve bu iki bölümü misinalarla
birbirine bağlayacağım, diye kararımı vererek başladım
yazmaya. Gizliden gizliye Yere Düşen Dualar'ın
geleceğini görüyorsam da açıkçası bu kadar hızlı bir
sahiplenme, yurt dışı başarıları hemen beklemiyordum.
Türkiye güncelliğinin ne kadar edebiyatsız olduğunu
düşünürsek şaşırmam çok doğal. Şunu da söyleyeyim,
bundan ötesini yazamayacağımı suratıma karşı
söyleyen bile oldu. Hâlbuki o biricik bir metin. Gözümü
karartarak yazmıştım onu. Onun yeri çok başka Bir
daha tekrarlanmamalı Bundan sonra yazacaklarımı Yere
Düşen Dualarla değil kendimle hizalıyorum. Yon öncek!
metre göre,
PC
Bu parçada yazarın cevabından hareketle
aşağıdakilerden hangisi söylenemez? yomgacağım"
demek istiyor. O
A) Türkiye'nin gündeminde edebiyatın çok önemli bir
yere sahip olmamasından yakınmıştır. es
bitti. Yenilerin
yazacağım.
B) Yere Düşen Dualar sonrasında başarısının bir daha
tekrar etmeyeceğini bilmektedir.
C) Yere Düşen Dualar adlı kitabının tür ve biçimini
tasarlayarak yazmaya başlamıştır.
D) Özgün olmayı ve kendini tekrarlamamayı önemsemiş,
bunun için çabalamıştır. +
E) Yere Düşen Dualar'ın gördüğü ilgi karşısında
şaşırdığını belirtmektedir.
B) Bir daha tekrarlanmamalı demis
mino gelm
bildsaf anlamino](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326160523252253-1416105.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı DüşüncelerYAYINEVİ
yok
n
gi
PALME
YAYINEVİ
32. Gazeteci:
Yere Düşen Dualar'ın bu kadar ilgi görmesini bekliyor
muydunuz, bu durum sizi nasıl etkiledi?
Sema Kaygusuz:
B
K
Yere Düşen Dualar tam anlamıyla roman fikriyle doğdu.
Kahramanın serüvenini biri gerçekçi, öbürü metaforik iki
ayrı bölümde anlatacağım ve bu iki bölümü misinalarla
birbirine bağlayacağım, diye kararımı vererek başladım
yazmaya. Gizliden gizliye Yere Düşen Dualar'ın
geleceğini görüyorsam da açıkçası bu kadar hızlı bir
sahiplenme, yurt dışı başarıları hemen beklemiyordum.
Türkiye güncelliğinin ne kadar edebiyatsız olduğunu
düşünürsek şaşırmam çok doğal. Şunu da söyleyeyim,
bundan ötesini yazamayacağımı suratıma karşı
söyleyen bile oldu. Hâlbuki o biricik bir metin. Gözümü
karartarak yazmıştım onu. Onun yeri çok başka Bir
daha tekrarlanmamalı Bundan sonra yazacaklarımı Yere
Düşen Dualarla değil kendimle hizalıyorum. Yon öncek!
metre göre,
PC
Bu parçada yazarın cevabından hareketle
aşağıdakilerden hangisi söylenemez? yomgacağım"
demek istiyor. O
A) Türkiye'nin gündeminde edebiyatın çok önemli bir
yere sahip olmamasından yakınmıştır. es
bitti. Yenilerin
yazacağım.
B) Yere Düşen Dualar sonrasında başarısının bir daha
tekrar etmeyeceğini bilmektedir.
C) Yere Düşen Dualar adlı kitabının tür ve biçimini
tasarlayarak yazmaya başlamıştır.
D) Özgün olmayı ve kendini tekrarlamamayı önemsemiş,
bunun için çabalamıştır. +
E) Yere Düşen Dualar'ın gördüğü ilgi karşısında
şaşırdığını belirtmektedir.
B) Bir daha tekrarlanmamalı demis
mino gelm
bildsaf anlamino
![Susmak istiyorum, susmak bugün
1
Susmak, hiçbir üzüntü duymadan
III
Büyük bir kuş iniyor semadan
IV
Sukut bu indiğini gördüğün
V
Bu dörtlükte numaralanmış sözcüklerle ilgili aşağıda veri-
lenlerden hangisinde yanlışlık vardır?
I. sözcük türemiş yapılıdır.
B). sözcük birleşik yapılıdır.
II. sözcük basit yapılıdır.
IV. sözcük türemiş yapılıdır.
V. sözcük türemiş yapılıdır.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326180955299900-5066830.jpg?w=256)
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye ÖzellikleriSusmak istiyorum, susmak bugün
1
Susmak, hiçbir üzüntü duymadan
III
Büyük bir kuş iniyor semadan
IV
Sukut bu indiğini gördüğün
V
Bu dörtlükte numaralanmış sözcüklerle ilgili aşağıda veri-
lenlerden hangisinde yanlışlık vardır?
I. sözcük türemiş yapılıdır.
B). sözcük birleşik yapılıdır.
II. sözcük basit yapılıdır.
IV. sözcük türemiş yapılıdır.
V. sözcük türemiş yapılıdır.
![10. Bu resimden sonra çivilere kulplarından
küpeler gibi asılı duran bir dizi kahve fincanı
gelirdi. (II) Işten, o fincanlardan sonra gelen
resme saatlerce baksam doymazdım. O
resim, bir gemicinin yaptığı gemi resmlydi.
(IV En küçük ayrıntısı bile unutulmadan her
iki kaplara bir mürekkeple birer birer çizilmiş-
ti. (V) Bu gemi, dalgalar üzerinde kayıp gidi-
yordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin
hangilerinde edat(ilgec) kullanılmamıştır?
Il ve IV
B) I ve III
C) III ve V
D) II ve III
Eve IV](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326180628463126-4960582.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Edat10. Bu resimden sonra çivilere kulplarından
küpeler gibi asılı duran bir dizi kahve fincanı
gelirdi. (II) Işten, o fincanlardan sonra gelen
resme saatlerce baksam doymazdım. O
resim, bir gemicinin yaptığı gemi resmlydi.
(IV En küçük ayrıntısı bile unutulmadan her
iki kaplara bir mürekkeple birer birer çizilmiş-
ti. (V) Bu gemi, dalgalar üzerinde kayıp gidi-
yordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin
hangilerinde edat(ilgec) kullanılmamıştır?
Il ve IV
B) I ve III
C) III ve V
D) II ve III
Eve IV
![bean
106
17 ve 18. soruları aşağıda verilenlere göre cevaplayınız.
Kazım, Leman, Mahir, Neriman, Ogún, Pervin ve Ramiz adlı kişiler bir inşaat şantiyesinde birer kişi olarak günlük
nöbet tutmaktadır. Bu kişilerle ilgili şunlar bilinmektedir.
• Her nöbet plani pazartesi başlayıp pazar günü bitmektedir ve haftanın 7 günü nöbet tutulmaktadır.
• Pervin cuma günü nöbet tutmaktadır.
ahir, Leman'dan bir gün sonra nöbet tutmaktadır.
DENEME 5
Ogün, Ramiz'den önceki günlerden birinde nöbet tutmaktadır.
. Mahir, Ramiz'den önceki günlerden birinde nöbet tutmaktadır.
P
17. Bu bilgilere göre kaç kişinin perşembe günü
nöbetçi olma olasılığı vardır?
A) 1
B) 2
C) 3
emu
P S Ç P C C P
Mahn
D) 4
18. Bu bilgilere göre, aşağıdaki ifadelerden hangi-
si kesinlikle yanlıştır?
A) Ogün, pazartesi günü nöbetçidir.
B) Kâzım, pazartesi günü nöbetçidir.
C) Leman, çarşamba günü nöbetçidir.
D) Ramiz, pazar günü nöbetçidir.
Rum](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326180532178566-4269612.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Paragrafbean
106
17 ve 18. soruları aşağıda verilenlere göre cevaplayınız.
Kazım, Leman, Mahir, Neriman, Ogún, Pervin ve Ramiz adlı kişiler bir inşaat şantiyesinde birer kişi olarak günlük
nöbet tutmaktadır. Bu kişilerle ilgili şunlar bilinmektedir.
• Her nöbet plani pazartesi başlayıp pazar günü bitmektedir ve haftanın 7 günü nöbet tutulmaktadır.
• Pervin cuma günü nöbet tutmaktadır.
ahir, Leman'dan bir gün sonra nöbet tutmaktadır.
DENEME 5
Ogün, Ramiz'den önceki günlerden birinde nöbet tutmaktadır.
. Mahir, Ramiz'den önceki günlerden birinde nöbet tutmaktadır.
P
17. Bu bilgilere göre kaç kişinin perşembe günü
nöbetçi olma olasılığı vardır?
A) 1
B) 2
C) 3
emu
P S Ç P C C P
Mahn
D) 4
18. Bu bilgilere göre, aşağıdaki ifadelerden hangi-
si kesinlikle yanlıştır?
A) Ogün, pazartesi günü nöbetçidir.
B) Kâzım, pazartesi günü nöbetçidir.
C) Leman, çarşamba günü nöbetçidir.
D) Ramiz, pazar günü nöbetçidir.
Rum
![5. (1) Panikatak, ani ve düzenli olarak bir panik ya da kor-
ku hissinin etkisi altında kalınan bir kaygı bozukluğudur.
(II) Hemen herkesin belli zamanlarda endişe ve panik
hissi yaşaması normal bir durum. (III) Ancak panikatak
bozukluğundan muzdarip kişiler; kaygı, endişe, panik ve
stres gibi duyguları düzenli ve sık yaşar. (IV) Bu sebeple
kendilerini toplumdan soyutlar; araba kullanmak, evden
çıkmak istemez. (V) Panikatak, uzman eşliğinde tedavi
dilebilse de sağlıklı beslenmenin, düzenli uykunun ve
kafeinli içeceklerden uzak durmanın da hastalığın önü-
ne geçtiği bilinmektedir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerde panik atak ile
ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 1. dümlede ne olduğuna dair genel bir tanım yapıl-
mıştır.
B) II. cümlede
tilmiştir.
C) III. cümlede hastalığın nasıl seyrettiği ifade edilmiş-
tir.
toplumun
toplumun genelinde görülebileceği belir-
D) IV. cümlede hastalarm sosyal hayatlarının bozulduğu
söylenmiştir.
EV. cümlede tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi verilmiştir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326121018661914-2044812.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Divan Şiiri Özellikleri5. (1) Panikatak, ani ve düzenli olarak bir panik ya da kor-
ku hissinin etkisi altında kalınan bir kaygı bozukluğudur.
(II) Hemen herkesin belli zamanlarda endişe ve panik
hissi yaşaması normal bir durum. (III) Ancak panikatak
bozukluğundan muzdarip kişiler; kaygı, endişe, panik ve
stres gibi duyguları düzenli ve sık yaşar. (IV) Bu sebeple
kendilerini toplumdan soyutlar; araba kullanmak, evden
çıkmak istemez. (V) Panikatak, uzman eşliğinde tedavi
dilebilse de sağlıklı beslenmenin, düzenli uykunun ve
kafeinli içeceklerden uzak durmanın da hastalığın önü-
ne geçtiği bilinmektedir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerde panik atak ile
ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 1. dümlede ne olduğuna dair genel bir tanım yapıl-
mıştır.
B) II. cümlede
tilmiştir.
C) III. cümlede hastalığın nasıl seyrettiği ifade edilmiş-
tir.
toplumun
toplumun genelinde görülebileceği belir-
D) IV. cümlede hastalarm sosyal hayatlarının bozulduğu
söylenmiştir.
EV. cümlede tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi verilmiştir.
![6.
Türklerin, İslam medeniyetinin etkisinde kaldıktan
sonra yaygın bir şekilde kullanmaya başladıkları
aruz ölçüsü, halk şairlerini de etkilemiştir. Bu etki-
lenme nedeniyle halk şairlerimiz de "divan", "--__",
ve "vezn-i âher" gibi nazım şekil-
3
lerini kullanarak aruz ölçüsüyle şiirler söylemiş ve
yazmışlardır.
35
3
66
33
35
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakiler-
den hangisi getirilemez?
A) kalenderi
B) satranç
D) koşma
E) semai
C) selis
65
SORU BANKASI](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326020644159574-5146335.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Dini - Tasavvufi Türk Şiiri6.
Türklerin, İslam medeniyetinin etkisinde kaldıktan
sonra yaygın bir şekilde kullanmaya başladıkları
aruz ölçüsü, halk şairlerini de etkilemiştir. Bu etki-
lenme nedeniyle halk şairlerimiz de "divan", "--__",
ve "vezn-i âher" gibi nazım şekil-
3
lerini kullanarak aruz ölçüsüyle şiirler söylemiş ve
yazmışlardır.
35
3
66
33
35
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakiler-
den hangisi getirilemez?
A) kalenderi
B) satranç
D) koşma
E) semai
C) selis
65
SORU BANKASI
![a
Entibah
chủ bi
en bir
eştirilen
biri
T.
enin
klerini
a
YAYINLARI
LİMİT
80
24. Babasını hatırladı. Trene doğru giderken "Aman
oğlum, yüzümü kara çıkarma. Babayın oğlu
olduğunu göster şu millete ille de mihtara. Benim
oğlumsan sırtın yere gelmez. Hem Istanbul gurbeti
çetin, İstanbullunun cinden de beter olduğunu
söylerdi emmim ya, boş ver. Var git, sağlıcakla, eyi
kötü bir işin başın geç, bize mektup sal. Ondan
sonrasına karışma. Ben hepsinin yuvasını yaparım!"
demişti. Gözleri doldu, bir görüntü gibi akıp gitti bu
sahne, babası toz bulutlarının arasında kayboldu,
dağıldı. Uzun siyah saçlarını geriye doğru attı, derin
bir nefes çekti.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır.
B) Konuşma dilinin özellikleri yazı diline geçirilmiştir.
C) Servetifünun Dönemi romanına ait özellikler
görülmektedir.
D) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
E) Halk diline ait söyleyişler kullanılmıştır.
3000 limityayinlan
geli
ve a
jidal
yler
(Z](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326175936076233-3509470.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Milli Edebiyat Dönemi’nde Roman Özellikleria
Entibah
chủ bi
en bir
eştirilen
biri
T.
enin
klerini
a
YAYINLARI
LİMİT
80
24. Babasını hatırladı. Trene doğru giderken "Aman
oğlum, yüzümü kara çıkarma. Babayın oğlu
olduğunu göster şu millete ille de mihtara. Benim
oğlumsan sırtın yere gelmez. Hem Istanbul gurbeti
çetin, İstanbullunun cinden de beter olduğunu
söylerdi emmim ya, boş ver. Var git, sağlıcakla, eyi
kötü bir işin başın geç, bize mektup sal. Ondan
sonrasına karışma. Ben hepsinin yuvasını yaparım!"
demişti. Gözleri doldu, bir görüntü gibi akıp gitti bu
sahne, babası toz bulutlarının arasında kayboldu,
dağıldı. Uzun siyah saçlarını geriye doğru attı, derin
bir nefes çekti.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır.
B) Konuşma dilinin özellikleri yazı diline geçirilmiştir.
C) Servetifünun Dönemi romanına ait özellikler
görülmektedir.
D) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
E) Halk diline ait söyleyişler kullanılmıştır.
3000 limityayinlan
geli
ve a
jidal
yler
(Z
![Her taraf, yıkanmış gibi parlak ve aydınlıktı. Gökyüzünü
kaplayan ve güneşi örten bulutlar karşıdaki dağların tepelerine
kadar uzanıp orada sis halinde yerleşiyor ve ovanın üzerinde
gitgide yükseliyordu. Güneş olmadığı halde ortalık o kadar ay-
dinlik ve temizdi ki, Salâhattin Bey, karşı dağların sislere yakın
yerlerindeki köyleri bile seçiyordu.
Başını sağ tarafina çevirince denizi gördü. On kilometre kadar
uzanan ağaçlı ve bahçeli bir araziden sonra başlayan bu deniz,
bulutların arasından yer yer firlayan güneşin altında kâh parlıyor,
kâh kararıyordu. Çok uzaklarda, ufka yakın bir yerde, tamamen
sislere gömülü Midilli adası vardı. Herhalde şimdi oraya yağmur
yağıyordu.
Salahattin Bey başının dönmeye başladığını farketti. Bu kadar
geniş, güzel ve sıcak bir tabiatın ortasında kendini şaşırmış
gibiydi. Fakat gözlerini tekrar etrafta dolaştırırken, aşağıda mor bir
duman tabakasıyla örtülmeye başlayan kasabayı gördü ve irkildi.
Oraya, o küçük ve çukur yere gidip gömülmek mecburiyeti ona
pek acı geldi. Fakat bunun üzerinde düşünmekten korkarak, çabuk
adımlarla derhal aşağı inmeye başladı.
Içinde biraz evvelki genişlikten eser kalmamıştı. Sadece bir
yorgunluk ve başında bir zonklama duyuyordu.
Kasabaya yaklaşınca birkaç sığırtmaca rastladı. Önlerine
kattıkları beş on sıska öküzü bağıra çağıra bir araya toplamak
istiyorlardı. Çamurlu yolda insanın burnuna rutubetli ve ekşi bir
gübre kokusu vuruyor ve oralardaki birkaç basık evin bacasından
etrafa reçineli çam odunlarının dumanı yayılıyordu. Daha çok
karanlığa kalmamak için çamurlu yollarda hızlı hızlı yürüdü. Hava
kapalı ve nemli olduğu halde soğuk değildi. Pardesüsünün içinde
adamakıllı terliyor ve vücudunu bir ateş kaplıyordu. Eve gelir
gelmez soyundu, sırtına bir hırka alarak tulumbada yıkandı. Sonra
odasına çıkıp yatağına uzandı.
Yarım saat sonra kendisini yemeğe kaldırdılar. Alt katta,
sokak üstündeki bir odada kurulan yer sofrasına, karısı ve kızı ile
birlikte oturdu.
Bir şey söylemiş olmak için:
"Yusuf gene yok mu?" diye sordu.
108
Şahinde, hiçbir fena maksadı olmadan, yalnız hep o dilini
alıştırdığı ifade tarzı ile, cevap verdi:
"Ne zaman vardı ki?"
Kaymakam sorduğuna pişman olup sustu.
Muazzez önüne bakarak:
"Yusuf Ağabeyim son günlerde eve uğramaz oldu. Bilmem
nesi var?.. Siz de kendisiyle hiç konuşmuyorsunuz..." dedi.
Kaymakam omuzlarını silkti. Artık bu dünyada hiçbir şeyin
kendisini fazla alakadar etmediğini anlatmak istiyordu.
Kenarda, sofra bezinin üstünde duran çinko hoşaf tasını alıp
ortaya koydu. Üçü birden içmeye başladılar.
Loş odada demir kaşıkların kâseye dokundukça çıkardığı hafif
şıkırtıdan başka ses yoktu. Yemek böylece bitti. Bir kenara çekilen
Kaymakam, Muazzez'e:
"Şuradan bana bir kitap ver!" dedi
Muazzez içinde kahve takımı ile çamaşır mandalı torbasının
da bulunduğu bir dolabı açarak orta gözde üstüste yığılı duran
kitaplardan en kalınını çekti ve babasına götürdü.
Salahattin Bey, yaslandığı duvarda, başının üstündeki bir çi-
vide asılı duran lambanın ışığı altında eski ve sararmış sayfalara
göz gezdirmeye başladı. Bazı yapraklan kopup fersudeleşen ve
kaim siyah cildinden tamamen ayrılmış bulunan bu kitap, Ser-vet-i
Fünun mecmuasının eski senelere ait bir koleksiyonuydu.
Kaymakam, sayfaları birbiri arkasına çevirirken, bu mec-
muanın yazılarını içer gibi okudu. Ve şimşir üzerine oyulmuş
"çeşmeye giden kız" tasvirlerinin altındaki şiirleri ezberlediği
zamanları hatırladı.
Yarım saat sonra odasına çekildi. Şahinde ile Muazzez de
erkenden yattılar...
Gece yarısına doğru Şahinde yanı başındaki yatakta boğuk
öksürükler duyarak uyandı:
"Ne oluyorsun, bey!.."
Bir inilti cevap verdi ve Şahinde sofradan idareyi almaya
giderken kocası boğuk bir sesle:
"Kolonya şişesini de getir!" dedi.
Kadın ayaklarına terliklerini zor geçirip dışarı firladı. Mer-
diven başından idareyi alıp paldır küldür aşağı indi. Sokak üs-
109](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326175005802056-5470649.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anlam Düzeyinde Anlatım BozukluklarıHer taraf, yıkanmış gibi parlak ve aydınlıktı. Gökyüzünü
kaplayan ve güneşi örten bulutlar karşıdaki dağların tepelerine
kadar uzanıp orada sis halinde yerleşiyor ve ovanın üzerinde
gitgide yükseliyordu. Güneş olmadığı halde ortalık o kadar ay-
dinlik ve temizdi ki, Salâhattin Bey, karşı dağların sislere yakın
yerlerindeki köyleri bile seçiyordu.
Başını sağ tarafina çevirince denizi gördü. On kilometre kadar
uzanan ağaçlı ve bahçeli bir araziden sonra başlayan bu deniz,
bulutların arasından yer yer firlayan güneşin altında kâh parlıyor,
kâh kararıyordu. Çok uzaklarda, ufka yakın bir yerde, tamamen
sislere gömülü Midilli adası vardı. Herhalde şimdi oraya yağmur
yağıyordu.
Salahattin Bey başının dönmeye başladığını farketti. Bu kadar
geniş, güzel ve sıcak bir tabiatın ortasında kendini şaşırmış
gibiydi. Fakat gözlerini tekrar etrafta dolaştırırken, aşağıda mor bir
duman tabakasıyla örtülmeye başlayan kasabayı gördü ve irkildi.
Oraya, o küçük ve çukur yere gidip gömülmek mecburiyeti ona
pek acı geldi. Fakat bunun üzerinde düşünmekten korkarak, çabuk
adımlarla derhal aşağı inmeye başladı.
Içinde biraz evvelki genişlikten eser kalmamıştı. Sadece bir
yorgunluk ve başında bir zonklama duyuyordu.
Kasabaya yaklaşınca birkaç sığırtmaca rastladı. Önlerine
kattıkları beş on sıska öküzü bağıra çağıra bir araya toplamak
istiyorlardı. Çamurlu yolda insanın burnuna rutubetli ve ekşi bir
gübre kokusu vuruyor ve oralardaki birkaç basık evin bacasından
etrafa reçineli çam odunlarının dumanı yayılıyordu. Daha çok
karanlığa kalmamak için çamurlu yollarda hızlı hızlı yürüdü. Hava
kapalı ve nemli olduğu halde soğuk değildi. Pardesüsünün içinde
adamakıllı terliyor ve vücudunu bir ateş kaplıyordu. Eve gelir
gelmez soyundu, sırtına bir hırka alarak tulumbada yıkandı. Sonra
odasına çıkıp yatağına uzandı.
Yarım saat sonra kendisini yemeğe kaldırdılar. Alt katta,
sokak üstündeki bir odada kurulan yer sofrasına, karısı ve kızı ile
birlikte oturdu.
Bir şey söylemiş olmak için:
"Yusuf gene yok mu?" diye sordu.
108
Şahinde, hiçbir fena maksadı olmadan, yalnız hep o dilini
alıştırdığı ifade tarzı ile, cevap verdi:
"Ne zaman vardı ki?"
Kaymakam sorduğuna pişman olup sustu.
Muazzez önüne bakarak:
"Yusuf Ağabeyim son günlerde eve uğramaz oldu. Bilmem
nesi var?.. Siz de kendisiyle hiç konuşmuyorsunuz..." dedi.
Kaymakam omuzlarını silkti. Artık bu dünyada hiçbir şeyin
kendisini fazla alakadar etmediğini anlatmak istiyordu.
Kenarda, sofra bezinin üstünde duran çinko hoşaf tasını alıp
ortaya koydu. Üçü birden içmeye başladılar.
Loş odada demir kaşıkların kâseye dokundukça çıkardığı hafif
şıkırtıdan başka ses yoktu. Yemek böylece bitti. Bir kenara çekilen
Kaymakam, Muazzez'e:
"Şuradan bana bir kitap ver!" dedi
Muazzez içinde kahve takımı ile çamaşır mandalı torbasının
da bulunduğu bir dolabı açarak orta gözde üstüste yığılı duran
kitaplardan en kalınını çekti ve babasına götürdü.
Salahattin Bey, yaslandığı duvarda, başının üstündeki bir çi-
vide asılı duran lambanın ışığı altında eski ve sararmış sayfalara
göz gezdirmeye başladı. Bazı yapraklan kopup fersudeleşen ve
kaim siyah cildinden tamamen ayrılmış bulunan bu kitap, Ser-vet-i
Fünun mecmuasının eski senelere ait bir koleksiyonuydu.
Kaymakam, sayfaları birbiri arkasına çevirirken, bu mec-
muanın yazılarını içer gibi okudu. Ve şimşir üzerine oyulmuş
"çeşmeye giden kız" tasvirlerinin altındaki şiirleri ezberlediği
zamanları hatırladı.
Yarım saat sonra odasına çekildi. Şahinde ile Muazzez de
erkenden yattılar...
Gece yarısına doğru Şahinde yanı başındaki yatakta boğuk
öksürükler duyarak uyandı:
"Ne oluyorsun, bey!.."
Bir inilti cevap verdi ve Şahinde sofradan idareyi almaya
giderken kocası boğuk bir sesle:
"Kolonya şişesini de getir!" dedi.
Kadın ayaklarına terliklerini zor geçirip dışarı firladı. Mer-
diven başından idareyi alıp paldır küldür aşağı indi. Sokak üs-
109
!["Ne olacak bu oğlanın hali?" dedi.
"Allah bilir!.. Bir de Koca Reis bilir!"
Koca Reis dediği, Ağır Ceza, o zamanki ismiyle Mahkeme-i
Cinayet Reisi'ydi. Iriyarı ve oldukça yaşlı bir adam olduğu için
halk, daha doğrusu mahkemeye işi düşenler, ona bu adı tak-
mışlardı.
Hacı Etem hafifçe tebessüm etti ve karşısındakine manalı
gözlerle bakarak:
"Koca Reis ne edecek ki? Bir kazadır oldu. İşte tasmim, ta-
savvur yok. Cinayet değil..."
Çavuş eliyle işaret ederek:
"Yapma canım!" dedi. "Bu kadarını bize bari anlatma... Şa-
hitler dışarda. Şimdi hepsine soracağım..."
"İki gözüm; elmas çavuşum, bir beni dinle de sonra şahitlerini
çağır!.. Zaten ben de şahit sayılırım. Hem oradaydım, hem de
sarhoş değildim!.."
Yerinden kalkıp çavuşun masasına gitti. Ellerini kavuşturup
oraya, Cemal Çavuş'un önüne dayandı; başını ileri uzatarak yavaş
sesle, fakat hiç durmadan ve cümleleri birbiri arkasına sıralayarak
birçok şeyler söyledi, bu meyanda, Ali'nin ölümünün bir kaza
eseri olduğuna çavuşu ikna etti. Sonra doğrularak gitmeye
hazırlandı. Bu sırada gözleri, masanın kenarında duran iri Smith
Wesson tabancaya ilişti.
"İki gözüm," dedi, "bu iş bir kaza... Fakat bu kazayı Şa-kir'in
yaptığı muhakkak mı?"
Cemal Çavuş bu kadarını anlamaya, deminki mükâleme-nin
ve onun sonunda masanın üstüne bırakılan ufak bir torba-cığın
kâfi olmadığını bildiren bir baş silkmesi ile cevap verdi.
O zaman Hacı Etem elini ceketinin sağ cebine atarak bir
küçük torba daha aldı, masanın üstüne, diğerinin yanına bıraktı.
Sonra pantolonunun cebinden ufakça bir Brovvning tabancası
çıkarıp çavuşa uzattı. Karşısındaki hayretle silahı alıp bunun ne
demek olduğunu sorarken, Hacı Etem masanın üstündeki iri, toplu
tabancayı beline yerleştirdi.
Cemal Çavuş hep o sükûti ve anlayışlı tavrıyla karşısındakini
süzüyordu. Dışarı çıkarken arkasından seslendi:
100
"Bir falso verip benim de başımı belaya sokmayın.... işinizi
sağlam tutun!"
"Sen merak etme... Müsaade et de dışarda şahitlere birer ci-
gara vereyim."
Çavuş tekrar gülümsedi ve masanın üstündeki torbacıkları
ceketinin iç cebine yerleştirdi; elinde tuttuğu Browning tabancayı
da, çekmecelerden birini çekerek, oradaki kâğıtların üstüne bıraktı
ve gözü kilitleyip anahtarı yanına aldı.
Odadan dışarı çıkan Hacı Etem, dördü de oturdukları sıranın
üstünde uykuya dalmış bulunan şahitleri dürterek uyandırdı.
Hepsine birer tutam kaçak tütün ikram ederek havadan sudan ve
Ali'yi kimin öldürdüğünden bahsetti.
Bu şahitlerin üçü, gelinin geldiği Çoruk köyündendi. Hacı
Etem'in öğrettiği şekilde şahitlik ederlerse mahkemeye daha az
gelip gideceklerini ve başlarına daha az bela sardıracaklarını
düşünerek başlarını tasvip ile sallıyorlardı. Dördüncüsü davulcu
çingenelerden biriydi. Hem candarma eline düştüm diye korkudan
titriyor, hem de bu işten ne vurabileceğini hesaplıyordu. Fakat
Hacı Etem, Çavuş'a gösterdiği eli açıklığı bunlara da göstermek
niyetinde değildi. Onun için elini davulcunun omzuna koyarak:
"Ülen çingene," dedi. "Ben de oradaydım, bütün vukuatı
gördüm. Her şey benim anlattığım gibi oldu. Eğer başka türlü
ifade verip yalancı şahitlik edersen, leşini sererim!"
Davulcu oturduğu yerden kalkıp elini bağrına basarak: "Aha
namusum hakkı için dediğin gibi ifade vereceğim... Ama bizim
kışlak buraya uzaktır. Gelip gitmesi güç olur. Işler yüzüstü kalır,
onun için telaşe ediyorum!" dedi.
Hacı Etem ona bir tutam daha tütün uzatarak kalktı, kara-
koldan çıktı ve gecenin bu vaktinden sonra Hilmi Beylerin evinin
yolunu tuttu.
Çavuşun yânına giren şahitler hep aynı şeyi söylediler:
"Bir şey görmedik, bir şey duymadık! Herkes içip oynuyor,
keyfine bakıyordu. Bir aralık Ali aman deyip yere yıkıldı. Me-
lerleyim vurulmuş..."
Hepsi ifadelerinin altına parmak bastılar. Sonra onlar da ka-
rakoldan çıkıp üçü bir tarafa, biri başka tarafa, yollarına gittiler.
101](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326174545386868-5470649.jpg?w=256)
Lise Türkçe
İsim Tamlamaları"Ne olacak bu oğlanın hali?" dedi.
"Allah bilir!.. Bir de Koca Reis bilir!"
Koca Reis dediği, Ağır Ceza, o zamanki ismiyle Mahkeme-i
Cinayet Reisi'ydi. Iriyarı ve oldukça yaşlı bir adam olduğu için
halk, daha doğrusu mahkemeye işi düşenler, ona bu adı tak-
mışlardı.
Hacı Etem hafifçe tebessüm etti ve karşısındakine manalı
gözlerle bakarak:
"Koca Reis ne edecek ki? Bir kazadır oldu. İşte tasmim, ta-
savvur yok. Cinayet değil..."
Çavuş eliyle işaret ederek:
"Yapma canım!" dedi. "Bu kadarını bize bari anlatma... Şa-
hitler dışarda. Şimdi hepsine soracağım..."
"İki gözüm; elmas çavuşum, bir beni dinle de sonra şahitlerini
çağır!.. Zaten ben de şahit sayılırım. Hem oradaydım, hem de
sarhoş değildim!.."
Yerinden kalkıp çavuşun masasına gitti. Ellerini kavuşturup
oraya, Cemal Çavuş'un önüne dayandı; başını ileri uzatarak yavaş
sesle, fakat hiç durmadan ve cümleleri birbiri arkasına sıralayarak
birçok şeyler söyledi, bu meyanda, Ali'nin ölümünün bir kaza
eseri olduğuna çavuşu ikna etti. Sonra doğrularak gitmeye
hazırlandı. Bu sırada gözleri, masanın kenarında duran iri Smith
Wesson tabancaya ilişti.
"İki gözüm," dedi, "bu iş bir kaza... Fakat bu kazayı Şa-kir'in
yaptığı muhakkak mı?"
Cemal Çavuş bu kadarını anlamaya, deminki mükâleme-nin
ve onun sonunda masanın üstüne bırakılan ufak bir torba-cığın
kâfi olmadığını bildiren bir baş silkmesi ile cevap verdi.
O zaman Hacı Etem elini ceketinin sağ cebine atarak bir
küçük torba daha aldı, masanın üstüne, diğerinin yanına bıraktı.
Sonra pantolonunun cebinden ufakça bir Brovvning tabancası
çıkarıp çavuşa uzattı. Karşısındaki hayretle silahı alıp bunun ne
demek olduğunu sorarken, Hacı Etem masanın üstündeki iri, toplu
tabancayı beline yerleştirdi.
Cemal Çavuş hep o sükûti ve anlayışlı tavrıyla karşısındakini
süzüyordu. Dışarı çıkarken arkasından seslendi:
100
"Bir falso verip benim de başımı belaya sokmayın.... işinizi
sağlam tutun!"
"Sen merak etme... Müsaade et de dışarda şahitlere birer ci-
gara vereyim."
Çavuş tekrar gülümsedi ve masanın üstündeki torbacıkları
ceketinin iç cebine yerleştirdi; elinde tuttuğu Browning tabancayı
da, çekmecelerden birini çekerek, oradaki kâğıtların üstüne bıraktı
ve gözü kilitleyip anahtarı yanına aldı.
Odadan dışarı çıkan Hacı Etem, dördü de oturdukları sıranın
üstünde uykuya dalmış bulunan şahitleri dürterek uyandırdı.
Hepsine birer tutam kaçak tütün ikram ederek havadan sudan ve
Ali'yi kimin öldürdüğünden bahsetti.
Bu şahitlerin üçü, gelinin geldiği Çoruk köyündendi. Hacı
Etem'in öğrettiği şekilde şahitlik ederlerse mahkemeye daha az
gelip gideceklerini ve başlarına daha az bela sardıracaklarını
düşünerek başlarını tasvip ile sallıyorlardı. Dördüncüsü davulcu
çingenelerden biriydi. Hem candarma eline düştüm diye korkudan
titriyor, hem de bu işten ne vurabileceğini hesaplıyordu. Fakat
Hacı Etem, Çavuş'a gösterdiği eli açıklığı bunlara da göstermek
niyetinde değildi. Onun için elini davulcunun omzuna koyarak:
"Ülen çingene," dedi. "Ben de oradaydım, bütün vukuatı
gördüm. Her şey benim anlattığım gibi oldu. Eğer başka türlü
ifade verip yalancı şahitlik edersen, leşini sererim!"
Davulcu oturduğu yerden kalkıp elini bağrına basarak: "Aha
namusum hakkı için dediğin gibi ifade vereceğim... Ama bizim
kışlak buraya uzaktır. Gelip gitmesi güç olur. Işler yüzüstü kalır,
onun için telaşe ediyorum!" dedi.
Hacı Etem ona bir tutam daha tütün uzatarak kalktı, kara-
koldan çıktı ve gecenin bu vaktinden sonra Hilmi Beylerin evinin
yolunu tuttu.
Çavuşun yânına giren şahitler hep aynı şeyi söylediler:
"Bir şey görmedik, bir şey duymadık! Herkes içip oynuyor,
keyfine bakıyordu. Bir aralık Ali aman deyip yere yıkıldı. Me-
lerleyim vurulmuş..."
Hepsi ifadelerinin altına parmak bastılar. Sonra onlar da ka-
rakoldan çıkıp üçü bir tarafa, biri başka tarafa, yollarına gittiler.
101
![20 ÖRNEK SORU
Sonunu
Aşağıdakilerin hangisinde tamlayanı ve tamlananı birden
fazla olan bir belirtili isim tamlaması vardır?
A) Yaşadıklarımı yazmaya karar verdiğimde bunun, birçok ba-
..kımdan ne kadar zor olduğunu fark ettim.
B) Kimsenin yardımı olmadan ayakları üzerinde durabilen, güç-
lü bir insandı.
C) Markanın yeni reklamı, alım gücü yüksek bir tüketici kitlesi-
ne sesleniyor.
ne8. 01
D) Çocukların ve ailelerin okul yönetimini suçlaması, Bakanlığı
harekete geçirdi.
10pud
E) Şiirin de öykünün de biçimi ve üslubu birbirinden ayrı düşü-
nülemez.
ma st](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230325234221775943-2014345.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
İsim Tamlamaları20 ÖRNEK SORU
Sonunu
Aşağıdakilerin hangisinde tamlayanı ve tamlananı birden
fazla olan bir belirtili isim tamlaması vardır?
A) Yaşadıklarımı yazmaya karar verdiğimde bunun, birçok ba-
..kımdan ne kadar zor olduğunu fark ettim.
B) Kimsenin yardımı olmadan ayakları üzerinde durabilen, güç-
lü bir insandı.
C) Markanın yeni reklamı, alım gücü yüksek bir tüketici kitlesi-
ne sesleniyor.
ne8. 01
D) Çocukların ve ailelerin okul yönetimini suçlaması, Bakanlığı
harekete geçirdi.
10pud
E) Şiirin de öykünün de biçimi ve üslubu birbirinden ayrı düşü-
nülemez.
ma st
![5.
Şarkı
B) Kaside
C) Mesnevi
DY Muhammes
EMüstezat
Divan şairi gazellerde-aşk, şarap güzellik
1
konularını işler. Kasideler belirli bir amaç ve
TIC
övgü için yazılan şiirlerdir. Mesneviler, aşk
MIT
savaş, kahramanlık, din gibi konulan ele
alır. Kit'alarda nükte, yergi, fikir konulan
müstezatlarda ise dinî, felsefi konularn
yanında toplum hayatının aksayan yönlen
işlenir.
Yukarıda numaralanmış nazım biçim
rinden hangisinin içeriği yanlış verilm
tir?
A) I.
B) II. C) III. D) IV.
E
8.
Aşağıdakilerin hangisinde, divan edeb
yatı nazım türleri bir arada verilmiştir?
A) Methive - hicvive - naat - mersiye
Aşağre
nevid
Al
GIFTA PASTEL X 07](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326174558687549-2108051.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Gezi Yazısı5.
Şarkı
B) Kaside
C) Mesnevi
DY Muhammes
EMüstezat
Divan şairi gazellerde-aşk, şarap güzellik
1
konularını işler. Kasideler belirli bir amaç ve
TIC
övgü için yazılan şiirlerdir. Mesneviler, aşk
MIT
savaş, kahramanlık, din gibi konulan ele
alır. Kit'alarda nükte, yergi, fikir konulan
müstezatlarda ise dinî, felsefi konularn
yanında toplum hayatının aksayan yönlen
işlenir.
Yukarıda numaralanmış nazım biçim
rinden hangisinin içeriği yanlış verilm
tir?
A) I.
B) II. C) III. D) IV.
E
8.
Aşağıdakilerin hangisinde, divan edeb
yatı nazım türleri bir arada verilmiştir?
A) Methive - hicvive - naat - mersiye
Aşağre
nevid
Al
GIFTA PASTEL X 07
![S
3. Aşağıdakilerin hangisinde (bentlerle ku-
rulan nazım biçimleri bir arada verilmiş-
tir?
mukabba - rubai - mesnevi - şarkı -
terkibibent
B) terkibibent - terdibent - tardiye -şarkı
- muhammes
tardiye - kaside - muhammes - terki-
bibent - tuyuğ
D) muhammes - gazel - tardiye - tercii-
bent-kit'a
rubel-terkibibent - tuyuğ - mesnevi -
gazel
6.
tir?
A)
A
y](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326174345865890-2108051.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anı TürüS
3. Aşağıdakilerin hangisinde (bentlerle ku-
rulan nazım biçimleri bir arada verilmiş-
tir?
mukabba - rubai - mesnevi - şarkı -
terkibibent
B) terkibibent - terdibent - tardiye -şarkı
- muhammes
tardiye - kaside - muhammes - terki-
bibent - tuyuğ
D) muhammes - gazel - tardiye - tercii-
bent-kit'a
rubel-terkibibent - tuyuğ - mesnevi -
gazel
6.
tir?
A)
A
y
![ren üretildiği yerde t
ya kervanlarla ülkeler
Farks mesafelerdeki
can bölgesinde son
culuğunda mola ver
Imaniar, kervan
in yap her do-
(V) Osmanlarda
en kapah mekan
pe (VI) Cepi
desten, kentin ticaret
mense ikinci parag
isiyle başlar?
EI VI
os Aires Tutkusu
a kaleme aldığım
ik yatan bu şiir-
imişti. (III) içerik
erden, bilinmedik
ci metafiziğe ve
yordu. (V) Son-
bu ilk kitabımın
ark ediyorum.
en hangisi dü-
EV
B
/ andard ATM Trgo
B
8
35-36 sorulan aşağıdaki parçaya göre cevap
layınız.
(0) Spor bilim insandan, son yıllarda beden eğitim
züne inaz etmekte ve beden sözcüğünün cang.organi
mann sadece bir yönünü ifade ettiğini belirtmektedirle
(0) Oysa fiziki vas ve zihnin birbirinden soyutlanama
yacağını, günümüz eğitim felsefesi kavraminda beden
eğitimini daha doğrusu spor eğitiminin amaçlanins, be
den sözcüğünün çok ötesindeki amaçlara yönelmek
tedir. Bu amaçlar doğrultusunda beden eğitiminin
bedenin geliştirilmesinin ötesinde çok daha fazla anlam
taşıması nedeniyle yerine "spor eğilim" sözcüğünü ku
lanmaya başlamışlar (IV) Spor bilinci ile hareket eğitim
birlikteliği, beden eğitiminden spor eğitimine geçişi sad
lamıştır. (V) Nihayet 20. yüzyıl sonlarında "spor bilimler
adı verilen yepyeni bir dal diğer bilim dalları arasında
yerini almıştır.
35. Bu parçaya göre spor bilimi insanlarının "beden eği
tim sözüne itiraz etmelerinin nedeni aşağıdakiler-
den hangisidir?
AL Geçmişte kalan bir spor anlayışının ifadesi olması
B) Günümüz spor anlayışından uzaklaşması
Sporun sadece fiziksel yönünü belirten bir anlam ta-
şıması
BT Sporu geleceğe ulaştıracak niteliğe sahip olmaması
E) Bilim dalları arasında kabul görecek bir yönünün bu-
lunmaması
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisin
den sonra "Bunlar sosyal, fiziksel, duygusal ve bilişsel
amaçlı gelişmelerdir." cümlesi getirilebilir?
A) I
B) II
C
D) IV
E) V
37
lay
37. E
38.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230326174547265653-5373167.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Cümlede Anlam İlişkileriren üretildiği yerde t
ya kervanlarla ülkeler
Farks mesafelerdeki
can bölgesinde son
culuğunda mola ver
Imaniar, kervan
in yap her do-
(V) Osmanlarda
en kapah mekan
pe (VI) Cepi
desten, kentin ticaret
mense ikinci parag
isiyle başlar?
EI VI
os Aires Tutkusu
a kaleme aldığım
ik yatan bu şiir-
imişti. (III) içerik
erden, bilinmedik
ci metafiziğe ve
yordu. (V) Son-
bu ilk kitabımın
ark ediyorum.
en hangisi dü-
EV
B
/ andard ATM Trgo
B
8
35-36 sorulan aşağıdaki parçaya göre cevap
layınız.
(0) Spor bilim insandan, son yıllarda beden eğitim
züne inaz etmekte ve beden sözcüğünün cang.organi
mann sadece bir yönünü ifade ettiğini belirtmektedirle
(0) Oysa fiziki vas ve zihnin birbirinden soyutlanama
yacağını, günümüz eğitim felsefesi kavraminda beden
eğitimini daha doğrusu spor eğitiminin amaçlanins, be
den sözcüğünün çok ötesindeki amaçlara yönelmek
tedir. Bu amaçlar doğrultusunda beden eğitiminin
bedenin geliştirilmesinin ötesinde çok daha fazla anlam
taşıması nedeniyle yerine "spor eğilim" sözcüğünü ku
lanmaya başlamışlar (IV) Spor bilinci ile hareket eğitim
birlikteliği, beden eğitiminden spor eğitimine geçişi sad
lamıştır. (V) Nihayet 20. yüzyıl sonlarında "spor bilimler
adı verilen yepyeni bir dal diğer bilim dalları arasında
yerini almıştır.
35. Bu parçaya göre spor bilimi insanlarının "beden eği
tim sözüne itiraz etmelerinin nedeni aşağıdakiler-
den hangisidir?
AL Geçmişte kalan bir spor anlayışının ifadesi olması
B) Günümüz spor anlayışından uzaklaşması
Sporun sadece fiziksel yönünü belirten bir anlam ta-
şıması
BT Sporu geleceğe ulaştıracak niteliğe sahip olmaması
E) Bilim dalları arasında kabul görecek bir yönünün bu-
lunmaması
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisin
den sonra "Bunlar sosyal, fiziksel, duygusal ve bilişsel
amaçlı gelişmelerdir." cümlesi getirilebilir?
A) I
B) II
C
D) IV
E) V
37
lay
37. E
38.