Anlatım Biçimleri Soruları
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri31. "İmparatorla kunduracıların ruhları aynı kalıptan çık-
madır. Kralların gördükleri işlerin önemine ve ağır-
lığına bakarak bu işlerin önemli ve ağır nedenlere
dayandığını sanırız, yanlış. Bizi işe süren, işten alı-
koyan nedenler; onlar için de aynıdır. Bizi komşu-
muzla kavgaya sürükleyen neden, hükümdarları sa-
vaşa sürükler. Cengiz Han, elçisine yapılan mua-
mele nedeniyle bir ülkeyi yerle bir eder. Yavuz Sul-
tan Selim, kendi yaşadığı çevrenin etkisiyle savaşı-
ni Doğu'ya yapar. Onların istekleri de bizimkiler gi-
bidir ama güçleri, imkânları fazladır; kral da dilenci
de aynı iştahla acıkır, aynı korkuları (ölüm-yalnızlık)
duyar."
Aşağıdakilerden hangisi bu paragraftan çıkarıla-
bilecek bir yargı değildir?
A) Kralların yaptıkları sanıldığı kadar önemli nedenle-
re dayanmaz.
B) Büyük ya da küçük makamları işe yönlendiren
nedenler hep aynıdır.
C) Krallar da diğer insanlar gibi ihtiyaçlarını gider-
meye çalışırlar.
D) Bütün savaşlar sudan nedenlerle ortaya çıkmış-
tır.
E) Krallar da normal insanlar gibi insanî duygulara
sahiptir.
dükkânı
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri28.(1) Roman, türünün ilk örneği olması bakımından
okuyuculardan büyük ilgi görmüştür. (II) Romanın
piyasaya çıktığı ilk günden itibaren okuyucuları ta-
rafından kapışılmasının sebebi türünün ilk örneği ol-
masıdır. (III) Savaş ve aşk konusunu güzelce yoğu-
rup okuyucuyla buluşturmuştur. (IV) Yazar, eserini
tarihi gerçekleri göz önünde tutarak kaleme almış-
tır. (V) I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek
bir aşkı tanıklarıyla vermiştir. (VI) Bu tanıklardan biri
bugün hâlâ aramızdadır.
nhason
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangi-
si çıkarılırsa parçanın anlamında önemli bir de-
ğişme olmaz?
POLIT
A) II B) III C) IV D) V
BAŞAT TYT TÜRKCE DENEME 1
E) VI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri24. Son zamanlarda edebiyat dergilerinin ve kitap ekle-
rinin düzenlediği en çok satanlar listesi var. Bu liste
Türkiye'de okur profilinin de göstergesi. Orada anı
kitapları, yakın tarihi inceleyen kitaplar, gazetecile-
rin kitapları ya da medya aracılığıyla topluma yüzü-
nü kabul ettirmiş renkli kişilerin yazdıkları ilk sıralar-
da yer alıyor. Bunların hepsini edebiyat dışı kitaplar
olarak düşünüyorum. Okurken keyif alabilirsiniz ama
okunduktan sonra hemen unutulur. Sizin iç dünyanızı
renklendirecek nitelikte değillerdir. Türkiye'deki okur
sayısı zaten düşük, bunların bir kısmı da bu tür yayın-
lara yönelmiş durumda, has edebiyat okuru az. Nite-
likli kitapların baskı sayısıyla da bu durum ortaya çıkı-
yor.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarıla-
maz?
A) Ülkemizdeki okur profilinin sanat zevkinin az ol-
duğu
B) Çok okunan kitaplara bakarak bir ülkenin sanat
zevkinin anlaşılabileceği
C) Ülkemizde daha çok popüler kitapların okuyucu
bulduğu
D) Popüler kitapların da okurlara belli oranda sanat
zevki aşılayacağı
E) Ülkemizdeki nitelikli kitapların baskısının okur
sayısı gibi az olduğu
dükkânı-
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri23. Artık hepimizin cebinde olan akıllı telefonlar ve dijital
kameralarla her birimiz her gün onlarca, yüzlerce fo-
toğraf çekiyoruz. Günlük yaşantımızda karşımıza çı-
kan her manzaraya, olaya, güzelliğe, kötülüğe veya il-
ginçliğe kamera ve telefonlarımızı doğrultuyoruz. Bu
anda kadraja en çok girenlerse hayatın içindeki diğer
insanlar oluyor. İşte konuşacağımız sorun da burada
başlıyor. Çünkü özel yaşam ve kişisel veri kavramları
ile hak bilinci de teknolojiye paralel bir gelişim içerisin-
de. Eskiden kendilerine objektifimizi kolaylıkla doğrult-
tuğumuz yakınlarımız, komşularımız, çiftçiler, işçiler,
sanatçılar, sporcular, çocuklar; kısaca insanların fotoğ-
raflarını çekmek artık o kadar da basit bir iş değil.
Bu parçada söz edilen sorun aşağıdakilerden han-
gisidir?
A) Teknolojik araçların çokça yaygınlaşması
B) İnsanların fotoğrafını çekmenin hukuki yönü
C) Olur olmaz fotoğraf çekmenin gereksizliği
D) Kişisel verileri korumanın gitgide zorlaşması
E) Günümüzde fotoğrafçılığın herkesçe yapılması
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız.
Doğrudan doğruya somut bilgi veren metinlerde okurun tep-
kisi; çoğunlukla tekdüze, düşünsel bir tepkidir. Oysa bir ro-
manı, şiiri, oyunu okuyan kimsenin tepkisi yalnız dışarıdan,
edilgin bir kavrayış değil; içli dışlı bir yaşantı, varoluşsal bir
deneyimdir. Yazarda yaratıcı olanın, okurun yaratıcılığıyla
karşılaşmasıdır. Bir roman yerine göre güldürür, ağlatır, öf-
kelendirir, sevindirir bizi. Sevdiğimiz sevmediğimiz kişileri,
yöreleri, durumları anımsatır. Duygumuzu, davranışımızı, ko-
nuşmamızı, yazmamızı, bütün edimlerimizi etkileyebilir. Ya-
şamımızın varoluşsal odağından her şeyimize yansıyabilir
bu derin etki. Bir kurmaca metnin anlamı, okurun kafasın-
da, duyarlığında, işinde gücünde sürer; dal budak salar; bü-
yür; yaşamla yeniden yazılır.
39. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılabilir?
A) Bir yazınsal metinde okur, anlatının ortağıdır.
B) Kurmaca metinler, okuru deneysel gerçeklikler düz-
leminden çekip uzaklaştırır.
C) Yazınsal söylem, her şeyin bir çırpıda çözümlendi-
ği bir alan değildir.
D) Yazın yapıtı, yaşarlığını sürdürmesi için okurun mü-
dahalesine ihtiyaç duyar.
E) Edebî metinler; başkasına yönelmemizi, dünyayla
kaynaşmamızı sağlar.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleriişleminin sonucu kacter?
A) B
***
1.
C) 10
TEST 16
Ayt
Bir davanın temsil edilmesi işini şarlatanların elinden kur-
tarmak zordur. Hep o öne geçmek ister ve gerçek liyakat
sahibinin kibar çekingenliğini istismar ederek onun yeri-
ni kapmaya özenir. Sıradan ifadeleri değişik duygularla
söylemenin şiirselliğe katkısı olacağını sanan insanlar
yanılıyorlar. Şiir diye sunulan misralar aslında şiirden çok
uzaktır. Bir makalede gördüğüm gibi "Varda, geliyoruz!"
diye gençlik adına nara atanlar, bir buçuk mısrayı tam bir
manzume gibi çerçeve içinde ve kendi kocaman fotoğraf-
larının yanında şiir diye bir dergi sayfasının başına koy-
duranlar, beylik nükteleri şaşırtıcı hezeyanlarla karıştırıp
hayret avına çıkanlar halkı edebiyattan da gençlikten de
soğutmak için birbirleriyle yarış hâlindeler. Bunlara bir de
bilinen ideolojinin sinsi teşvik ve telkinleri karışınca bugün
memleketin gençlik hakkında edindiği yanlış izlenimleri
emzirmekte ve büyütmektedir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Günümüzde edebiyat davası şarlatanların eline düş-
müştür.
B) Gençlik adına söz söyleyenlerin yanlış tutumları, halkı
gençlikten de edebiyattan da soğutmuştur.
C) Günümüzde şiir diye sunulan mısralar şiirsellikten çok
uzaktır.
D) Resmî ideoloji gençler arasında sorunları körüklemek
için sinsi bir şekilde teşvik ve telkinlerde bulunmaktadır.
E) Sıradan söyleyişleri şaşırtıcı duygularla söylemenin
şiirselliğe bir katkısı olamaz.
endemik-
P
2.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleriof
-(
(kc
jr)
TYT
- Sayın Kutlu bu macera, kelimesi kelimesine Uzun Hikâye
adlı kitabınızda yer alıyor. Ancak oradaki fotoğrafçının adı
Selâmi. Böyle bir tekrara düşerek yazdığınız metni bozdu-
ğunuzu düşünüyor musunuz?
Yoo! Olur böyle şeyler.
- Nasıl olur?
- Benim kahramanlar laf dinlemiyor. Bazen böyle kılık de-
ğiştirip yazdığım kitaba sızıyorlar.
- Bu izah yeterli değil. Hikâyeyi zedeliyor.
- Elbette. Ama siz şu sanat denilen şeyi fazla ciddiye ali-
yorsunuz.
-
37-38. soruları aşağıdaki konuşmaya göre ce-
vaplayınız.
- Almayalım mı?
- Alın ama ölçüyü kaçırmayın.
- Nasıl yani?
- Sanat da tıpkı şu yalan dünya gibi bir oyundan, eğlence-
den ibarettir. Uydurma bir şey. Kendinizi fazla kaptırmayın.
- Olmadı Sayın Kutlu. Sanatı bu kadar küçümsemeyin.
Küçümsemiyorum. Eğer inanıyorsak sanat hakikate gi-
den yolda bize yardımcı olur. Kalbimizi açar, bizi merhamet
ve şefkat sahibi kılar. Kâinatın kitabını yani temaşayı öğre-
tir. Böylece güzelliğin farkına varırız.
-
37. Bu diyalogdan hareketle Mustafa Kutlu ile ilgili aşa-
ğıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bazı metinleri birbirini çağrıştırır.
B) Karakterlerine müdahale etmez.
C) Sanata mistik bir işlev yükler.
D) Sanatta sınırları zorlamayı sever.
E) Sanatın kurmacalığını unutmaz.
28 Budiyalogda Kutlu'nun asıl anlatmak istediği aşa-
Lise Türkçe
Anlatım Biçimlerisürekli
ur-
at
i-
3.
A) 1
21.
2.
cosx = V3sinx = Và
denkleminin [0, 2n) aralığında kaç farklı kökü
vardır?
B) 2
B
C) 3
Matematik
D) 4
E) 6
PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE
Halk için yazan kişinin çoğunluğa seslenmesi gerekir. Di-
yeceksiniz ki çoğunluk sanattan anlar mı? Bu soruya cevap
bile verilmez belki ama halka sanat dersi vermeye çalı-
şırsan anlamaz tabii. Sen halkı anlatırsan eserinde, halkı
yaşatırsan elbette anlar da sever de sanatı. Yok efendim,
ben halka inemem o benim seviyeme çıksın deyip kendinizi
bugfildişi kuleye hapseder ve kapıları da kapatırsanız elbette
le halk, sanattan anlamaz ya da anlayamaz.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak istenen
düşünceyle örtüşmemektedir?
B
A) Sanatın kendinden başka bir hedefi olamaz.
B) Sanatta çoğunluğun anlayabileceği konular işlenmeli-
dir.
C) Halk bir eserde kendi yaşamından izler bulabilmelidir.
D) Sanat dersi vermek yerine sanatı kitlelerle buluşturmak-
tır sanatçının görevi.
E) Sanat eserlerinden herkes kendi dağarcığı oranında
bir şeyler anlar.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri29.
• Sanat, insanı yalnızlıktan kurtaran önemli bir araç-
tır. Çünkü sanat itiraz etmeyen ve olumsuz özellik-
ler taşımayan bir dosttur. Bu dost vefalıdır; arka-
dan konuşmaz, laf sokmaz veya terk edip gitmez.
Böyle bir arkadaş insan psikolojisini etkiler. Yalnız-
lığın olumsuz etkileri, sanatın vefalı arkadaşlığı ile
bir dereceye kadar ortadan kaldırılabilir.
• Sanat bireye cesaret verir. Bir sanat ürünü ortaya
koyan bireyin öz güveni artar. Öz güveni artan bi-
rey, yeni işler yapmak için kendisinde cesaret bu-
lur. Bu cesaret yeni işler ortaya koymasına zemin
hazırlar. Yeni işler ise yeni mutlulukların kaynağı
olarak tezahür edebilir. May'e göre dört farklı ce-
saret vardır. Bunlar; fiziksel cesaret, moral cesare-
ti, toplumsal cesaret ve yaratma cesaretidir.
Bu iki parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söy-
lenebilir?
A) Aynı konuyu farklı yaklaşımlarla ifade etmektedir-
ler.
B) İki farklı konuyu aynı bakış açısıyla işlemektedirler.
C) Aynı konunun iki farklı yönüne değinmektedirler.
D) İki farklı durumu benzer nedenlerle açıklamakta-
dırlar.
E) Aynı konunun birbiriyle çelişen yönlerini göster-
mektedirler.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri24. Hem hayatta hem de edebiyatta bir yandan ev sahibi
ve bilinmeyen misafir, diğer yandan ise yazar ve bilin-
meyen okur arasında bir tür geçit, körfez yaratmak ge-
reklidir. Ev sahipleri havadan sudan laf açar çünkü on-
lar, nesiller boyunca bunun herkesin ilgisini çeken bir
konu olduğu gerçeğini fark etmiştir. Örneğin mayıs ayı-
nın bizi kötü etkilediğini söyleyerek konuya girer ve
böylelikle bu bilinmeyen misafirle bir temas kurmuş
olur, ardından daha çok ilgi uyandıracak konulara ge-
çer. Bu, yazar için de böyle olmalıdır.
Bu parçada yazarla ilgili asıl anlatılmak istenen aşa-
ğıdakilerden hangisidir?
A) Okur üzerinde sarsıcılık meydana getirecek bir
hikâyeyle yazıya başlaması
B) Geleneksel anlatım kalıplarının dışına çıkarak oku-
ru sarsması
C) Yazıya gerçek bir karakterden başlayarak okuru is-
tekli hâle getirmesi
D) Okurla kurulacak ilişkiyi sezgisel ve karanlık konu-
lar üzerine inşa etmesi
E) Okuruyla ilişki kurarken önce onun merak göste-
receği bir konuyu ortaya atması
Lise Türkçe
Anlatım BiçimleriTürklerde sohbet kültürünün kökeni 13. yüzyıl Anado-
lu'sundaki Ahi Teşkilatına hatta daha eskilere kadar
uzanmaktadır. Ekonomik, askerî ve sosyal bir yapılan-
ma olan Ahi Teşkilatının üyeleri akşamları zaviyelerde
toplanarak yemek yer, sohbet eder, eğlenirlerdi. Bu
toplantılarda yeme içme, oturup kalkma ve güzel
konuşmaya ilişkin kurallar uygulanır ve öğretilirdi.
Ayrıca bu sohbetlerde anlatılan menkibeler ve fütüv-
vetnameler belli bir dünya görüşünün oluşturulması ve
sonraki kuşaklara aktarılması sağlanırdı. Sohbet ge-
leneği, daha sonraki dönemlerde de farklı biçim ve ad-
larla Türk toplumunda varlığını sürdürerek günümüze
kadar gelmiştir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
Eski Türk geleneğinde sohbet etme, bireylerin top-
lumsal kimliklerinin oluşmasına katkı sağlamıştır.
B) Ahilik Teşkilatı çok yönlü bir yapılanmadır.
C) Sohbet geleneği kökü mazide olan ve günümüzde...
de devam eden bir gelenektir.
D) Ahilik yapılanması verdiği eğitimlerle bireyleri sosyal
hayata hazırlamıştır.
E) Ahilik Teşkilatında sohbetlerde anlatılanlar yazılı eser-
lerle gelecek nesillere aktarılmıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri1. (1) Kirk yıl önce ilk albümleri yayımlanan ve bu albümden
yer
sonra müzik dünyasıyla olan bağlarını koparan bir grup...
(II) Kaldı ki onlar birçok dinleyicinin dünyasında özel bir
r tutarlar. (III) Buna karşılık onların bunca yıldır dinleyici
toplayabilmesini nasıl açıklamalı? (IV) Ya da daha önce
hiç yayımlanmamış şarkılarından birinin ortaya çıkması-
nın bu kadar heyecan yaratmasını... (V) Denebilir ki kim-
selerinkine benzemeyen bir tarz geliştirdiklerini yadsımak
olanaksız. (VI) Bunun sonucu olarak, gerek albümlerinde
gerekse konserlerinde yarattıkları hava, kesinlikle ben-
zersiz.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi dü-
şüncenin akışını bozmaktadır?
A) II.
B) III
C) IV.
D) V.
E) VI.
(2012/JANA)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri7. Zamanla sanatı şiire es tuttuğumu fark ettim. Şiir en yoğun,
en zor ulaşılan bir şeydi. Bütün sanatların özüydü şiir. Re-
simdeki, müzikteki, filmdeki, romandaki şiirden söz edilebi-
lir. Şiirsellik, şairanelikle karıştırılmasın. Kötü şairlerin, kötü
şiirlerin yüzyıllar boyu süren çabalarıyla(!) şiire haksız yere
yükledikleri bir anlamdır, bir saçmalıktır şairanelik. Şiirsellik
ise gerçek sanattır. En kısa, en dolambaçsız yoldan, en özlü
gerçekliği yeniden yaratabilme sanatı.
Bu parçadan şiirle ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarı-
lamaz?
A) Şairanelik, şiir için bir olumsuzluktur.
B) Şiir, anlatmak istediklerini doğrudan söyler.
C) Sanatlı söyleyişler şiirselliği bozar.
D) Bütün sanatların temelinde şiirsellik vardır.
E) Sanatların hepsi şiire öykünerek oluşturulur.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimlerinebi-
oliz-
ş bir
ir.
ze-
xi
6
Nitelik Yayıncılık
DY Tevfik
EX Hüseyin Cahit Yalçın
22. Ali'yi sürükleye sürükleye içeri aldık. Sedire uzattık.
Söyleniyor. Uzamış sakalı, iri patlak gözleri, kıvrım
kıvrım boynu üzerinde yana yatmış koca kafası iğ-
renç. Yüzünde derin çizgiler, acayip bir anlam var.
Naciye deminkinin tersine, yalnız kalışımızdan sıkılır
gibi.
- Bir kahve pişireyim mi, açılırsınız.
"Sınız. Niye sınız!"
Başımı salladım.
Sofa karmakarışık. Tavandan örümcek ağları sarkı
yor. Arada koşuşan farelerin tıkırtıları işitiliyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi-
leri ağır basmaktadır?
A) Öyküleme - betimleme
B) Betimleme - karşılaştırma
Karşılaştırma - örnekleme
Örnekleme - diyalog
Diyalog -tanımlama
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri3.
(1) Yapıt, yeni eleştiri yaklaşımı ve yazınımızda ortaya
konan yeni kitaplara yönelik düşünceleri içeriyor. (II)
Bu yapıt, daha önce değişik dergilerde yayımlanmış
yazılardan oluşuyor. (III) Ayrıca yapitta hem
ülkemizde yayımlanan önemli eleştiri kitapları
inceleniyor hem de başka uluslara ait eleştirmenlerin
çözümleyici eleştiri anlayışından örnekler ortaya
konuyor. (IV) Eleştirmenler, artık sadece romana ya
da o romanın yazarına odaklanmıyor. (V) Yapıtta ele
alınan bir başka konu eleştirmenlerin romanı esas
alan yazılarındaki amaçlarının ne olduğu. (VI)
Bununla bir bakıma eleştirmenlere kendilerini
savunma hakkı tanınmış oluyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri22. Tüketim çılgınlığına kapılıp da emektar arabamı de-
ğiştiremem ben. Hem nasıl ayrı kalabilirim ki ondan?
İyi günde, kötü günde hep yanımdaydı. Aile bireylerin-
den biri gibi o. Sevinçli, üzüntülü anlarımızın şahidi ve
paydaşı. Düğünlere de beraber gittik cenazelere de.
Alışverişe, okula, hastaneye... Koltuklarının sırtladığı
misafirlerin sayısını ne o bilir ne ben. Biraz yaşlansa
da "İşleyen demir ışıldar." atasözünün en somut örne-
ğidir. Benim, diyen gençlere taş çıkartırcasına her za-
man dinç. Hiçbir zaman yolda bıraktığını hatırlamam.
Şimdi bana artık onu değiştirmenin zamanı gelmedi mi,
diyorlar. Onlara söyleyeceğim tek şey şu: İnsan sevdiği
hiçbir şeyi bırakmamalı, vefalı olmalı.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-
den hangisi söylenemez?
A) İnsandan doğaya aktarma yapılmıştır.
B) Deyimlerle anlatıma canlılık kazandırılmıştır.
C) Anlatıcının duygularını belirten ifadelere yer veril-
miştir.
D) Konuşma havası içinde, öznel bir anlatımla kaleme
alınmıştır.
E) Ele alınan düşünce belgelerle ispatlanma yoluna
gidilmiştir.