Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

Motorlarda kullanılan enerjinin kaynağını yalnızca
ham petrolün artırılmasıyla elde edilen klasik hidro-
karbonlar oluşturmaz. Doğal gaz, sıvılaştırılmış petrol
gazı, bireşim yoluyla elde edilen alkoller, diğer bazı
organik ürünler, hidrojen de motorda az ya da çok
karmaşık bir değişiklik yapıldıktan sonra motor ya-
kıtı olarak kullanılır. Klasik motor yakıtlarından farklı
olan bu ürünlerden her biri, enerji gereksinimlerini
karşılama koşullarına ve ülkeden ülkeye değişen
ham madde sağlama olanaklarına bağlı olarak farklı
yararlar sağlar. Günümüzde nükleer yakıtlar, nükleer
parçalanmadan çıkan enerjiyi işleten reaktörlerde kul-
lanılmaktadır. Kaynaşma enerjisine egemen olma ise
henüz başarılamamıştır. Yalnız gelecekteki kaynaşma
reaktörleri için en ümit verici yakıtlar hidrojenin ağır
izotopları olan döteryum ile trityumdur.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı-
karılamaz?
A) Ülkeden ülkeye değişen ham madde sağlama ola-
belirler.
nakları motorlarda kullanılacak maddeyi
B) Bireşim yoluyla elde edilen alkoller, klasik motor
yakıtlarıyla bir benzerlik taşımaz.
C) Nükleer yakıtların kullanıldığı reaktörlerin yapması
gereken bir işlev söz konusudur.
D) Döteryum ve trityum gibi yakıtlar, kaynaşma reak-
törlerinin kurulumunda etkin rol oynayacaklardır.
E) Doğal gazın motor yakıtı olarak kullanılması için
mutlaka bir değişikliğe uğraması gerekmektedir.
www.pelikankitabevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Motorlarda kullanılan enerjinin kaynağını yalnızca ham petrolün artırılmasıyla elde edilen klasik hidro- karbonlar oluşturmaz. Doğal gaz, sıvılaştırılmış petrol gazı, bireşim yoluyla elde edilen alkoller, diğer bazı organik ürünler, hidrojen de motorda az ya da çok karmaşık bir değişiklik yapıldıktan sonra motor ya- kıtı olarak kullanılır. Klasik motor yakıtlarından farklı olan bu ürünlerden her biri, enerji gereksinimlerini karşılama koşullarına ve ülkeden ülkeye değişen ham madde sağlama olanaklarına bağlı olarak farklı yararlar sağlar. Günümüzde nükleer yakıtlar, nükleer parçalanmadan çıkan enerjiyi işleten reaktörlerde kul- lanılmaktadır. Kaynaşma enerjisine egemen olma ise henüz başarılamamıştır. Yalnız gelecekteki kaynaşma reaktörleri için en ümit verici yakıtlar hidrojenin ağır izotopları olan döteryum ile trityumdur. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı- karılamaz? A) Ülkeden ülkeye değişen ham madde sağlama ola- belirler. nakları motorlarda kullanılacak maddeyi B) Bireşim yoluyla elde edilen alkoller, klasik motor yakıtlarıyla bir benzerlik taşımaz. C) Nükleer yakıtların kullanıldığı reaktörlerin yapması gereken bir işlev söz konusudur. D) Döteryum ve trityum gibi yakıtlar, kaynaşma reak- törlerinin kurulumunda etkin rol oynayacaklardır. E) Doğal gazın motor yakıtı olarak kullanılması için mutlaka bir değişikliğe uğraması gerekmektedir. www.pelikankitabevi.com.tr
7.
Bir mit kahramanı hâline gelen Goşo, Güiraldes'in
Don Segundo Sombra adlı yapıtıyla romanda yeni-
den belirdi. Ama köyden kente göçün doğurduğu ah-
laki ve toplumsal sorunlardan ve şaşırtıcı bir büyüme
gösteren kentlerde yalnız başına yaşayan insanın
trajedisinden esinlenen romanların çerçevesini ge-
nellikle kentler, özellikle de Buenos Aires oluşturdu.
Toplumsal içerikli bu kent edebiyatı özellikle Boedo
grubunun üyeleri tarafından işlendi. Yoksul çocukların
yaşamını ele alan Yungue de bu kişiler arasında yer
aldı. Buenos Aires'in temelinde yer aldığı birçok eser
benzer temalarla okuyucuya sunuldu. Özellikle Arjan-
tin'in merkezde yer aldığı eserlerde benzer temaların
farklı biçimlerde işlenmesi ise dikkat çeken bir başka
noktaydı.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Bir yaratılış efsanesi olan karakter, bir eserin varlığı
ile yeniden gündeme gelmiştir.
B) Temalardaki benzerlikler, Buenos Aires'in merkez-
de olması nedeniyledir.
C) Yazarlar, farklı bir üslupla benzer temaları işlerken
Buenos Aires'i temele almışlardır.
D) Toplumsal içeriğin yer aldığı eserleri benimseyen
birden fazla grup vardır.
E) Yazarın vermek istediği mesaj Buenos Aires'in etkili
olduğu eserlerde farklılık da gösterebilmektedir.
www.pelikankitabevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. Bir mit kahramanı hâline gelen Goşo, Güiraldes'in Don Segundo Sombra adlı yapıtıyla romanda yeni- den belirdi. Ama köyden kente göçün doğurduğu ah- laki ve toplumsal sorunlardan ve şaşırtıcı bir büyüme gösteren kentlerde yalnız başına yaşayan insanın trajedisinden esinlenen romanların çerçevesini ge- nellikle kentler, özellikle de Buenos Aires oluşturdu. Toplumsal içerikli bu kent edebiyatı özellikle Boedo grubunun üyeleri tarafından işlendi. Yoksul çocukların yaşamını ele alan Yungue de bu kişiler arasında yer aldı. Buenos Aires'in temelinde yer aldığı birçok eser benzer temalarla okuyucuya sunuldu. Özellikle Arjan- tin'in merkezde yer aldığı eserlerde benzer temaların farklı biçimlerde işlenmesi ise dikkat çeken bir başka noktaydı. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Bir yaratılış efsanesi olan karakter, bir eserin varlığı ile yeniden gündeme gelmiştir. B) Temalardaki benzerlikler, Buenos Aires'in merkez- de olması nedeniyledir. C) Yazarlar, farklı bir üslupla benzer temaları işlerken Buenos Aires'i temele almışlardır. D) Toplumsal içeriğin yer aldığı eserleri benimseyen birden fazla grup vardır. E) Yazarın vermek istediği mesaj Buenos Aires'in etkili olduğu eserlerde farklılık da gösterebilmektedir. www.pelikankitabevi.com.tr
Atasözleri bellekte kolaylıkla kalacak, konuşma dilinde
kolay tekrarlanacak, içeriği gibi anlamı da hoşa gide-
cek yolda oluşturulmuştur. Ses yinelemeleri, uyaklar,
ölçek, karşılıklı konuşma, hikâye etme gibi türlü an-
latım özellikleri atasözlerine hareketlilik verir. Atasöz-
lerinde mecaz, cinas, istiare, tezat, tenasüp gibi söz
sanatlarına başvurularak çekicilik sağlanmıştır. Ata-
sözlerine, konuşma dili yanında masal ve hikâyeler-
de kişileri konuştururken ya da anlatımı etkili kılmak
için sık sık başvurulur. Halk şairleri de atasözlerinden
alıntılarla destanlar söylemişlerdir. Levni'nin atasözü
destanı bu yoldaki örneklerden biridir. Halk şiirinde
atasözleri halkın kullandığı biçimde, bozulmaksızın
anılır. Divan şiirinde ise dilin bir yandan halktan ay-
rılışı Öte yandan aruz vezninin konuşma diline uygun
bulunmayışı atasözü alıntılarını tanınmayacak biçime
sokmuştur.
Bu parçadan atasözleri ile ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisi çıkarılamaz?
A) Atasözlerinin kullanım gerekçeleri genellikle anla-
tim esaslıdır.
B) Halk şiirinde kullanılan dil, atasözlerinin bozulması-
ni engelleyen etkenlerdendir.
C) Atasözlerinde içerik ve üslup birlikteliği göz önüne
alınmıştır.
D) Destanlar içerisinde de halka ait atasözlerinin varlı-
ğı söz konusudur.
E) Atasözleri bir edebî türün tamamını kapsayacak bi-
çimde kullanılmıştır.
pelikankitabevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Atasözleri bellekte kolaylıkla kalacak, konuşma dilinde kolay tekrarlanacak, içeriği gibi anlamı da hoşa gide- cek yolda oluşturulmuştur. Ses yinelemeleri, uyaklar, ölçek, karşılıklı konuşma, hikâye etme gibi türlü an- latım özellikleri atasözlerine hareketlilik verir. Atasöz- lerinde mecaz, cinas, istiare, tezat, tenasüp gibi söz sanatlarına başvurularak çekicilik sağlanmıştır. Ata- sözlerine, konuşma dili yanında masal ve hikâyeler- de kişileri konuştururken ya da anlatımı etkili kılmak için sık sık başvurulur. Halk şairleri de atasözlerinden alıntılarla destanlar söylemişlerdir. Levni'nin atasözü destanı bu yoldaki örneklerden biridir. Halk şiirinde atasözleri halkın kullandığı biçimde, bozulmaksızın anılır. Divan şiirinde ise dilin bir yandan halktan ay- rılışı Öte yandan aruz vezninin konuşma diline uygun bulunmayışı atasözü alıntılarını tanınmayacak biçime sokmuştur. Bu parçadan atasözleri ile ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi çıkarılamaz? A) Atasözlerinin kullanım gerekçeleri genellikle anla- tim esaslıdır. B) Halk şiirinde kullanılan dil, atasözlerinin bozulması- ni engelleyen etkenlerdendir. C) Atasözlerinde içerik ve üslup birlikteliği göz önüne alınmıştır. D) Destanlar içerisinde de halka ait atasözlerinin varlı- ğı söz konusudur. E) Atasözleri bir edebî türün tamamını kapsayacak bi- çimde kullanılmıştır. pelikankitabevi.com.tr
2.
Astronot sözcüğü genellikle Amerikan uzay gemisinde
yolculuk etmiş kişileri belirtir. Geniş anlamıyla bu söz-
cük aynı zamanda böyle bir yolculuğu yerine getirmek
amacıyla seçilmiş kişiler için de kullanılır. Bir astronot
birliği kurma kararı ilk kez 1958'de ABD'de Mercury
pilotlu uzay uçuşları tasarısının hazırlık çalışmaları
çerçevesinde alındı. Başkan Esienhower, ilk Ameri-
kalı astronotların Birleşik Devletler hava ya da deniz
kuvvetleri pilotları arasından seçilmesine karar verdi.
Seçimde genel ölçütler şunlardı: 40 yaşını geçmemek,
yüksek mühendis diplomasına sahip olmak, deneme
pilotluğu eğitimi görmek ve en az 1500 saat uçmuş
olmak. Böylece astronot grubunu oluşturan 7 astronot
seçildi ve adları 9 Nisan 1959'da açıklandı.
Bu parçada anlatılanlarla ilgili olarak aşağıdakiler-
den hangisi söylenemez?
A) Belirli şartları tutturan ABD deniz ve hava persone-
linin tamamı astronot olabilecektir.
B) Astronot birliği kurma düşüncesi bir hazırlık çalış-
ması kapsamında gündeme gelmiştir.
C) Astronot olabilmek için belirlenen şartlar daha çok
deneyim esaslıdır.
D) Belirlenen şartların tümünü gerçekleştiren belli sa-
yıda insan vardır.
E) Astronot sözcüğünün tanımı iki farklı açıdan ele alı-
nabilir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Astronot sözcüğü genellikle Amerikan uzay gemisinde yolculuk etmiş kişileri belirtir. Geniş anlamıyla bu söz- cük aynı zamanda böyle bir yolculuğu yerine getirmek amacıyla seçilmiş kişiler için de kullanılır. Bir astronot birliği kurma kararı ilk kez 1958'de ABD'de Mercury pilotlu uzay uçuşları tasarısının hazırlık çalışmaları çerçevesinde alındı. Başkan Esienhower, ilk Ameri- kalı astronotların Birleşik Devletler hava ya da deniz kuvvetleri pilotları arasından seçilmesine karar verdi. Seçimde genel ölçütler şunlardı: 40 yaşını geçmemek, yüksek mühendis diplomasına sahip olmak, deneme pilotluğu eğitimi görmek ve en az 1500 saat uçmuş olmak. Böylece astronot grubunu oluşturan 7 astronot seçildi ve adları 9 Nisan 1959'da açıklandı. Bu parçada anlatılanlarla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Belirli şartları tutturan ABD deniz ve hava persone- linin tamamı astronot olabilecektir. B) Astronot birliği kurma düşüncesi bir hazırlık çalış- ması kapsamında gündeme gelmiştir. C) Astronot olabilmek için belirlenen şartlar daha çok deneyim esaslıdır. D) Belirlenen şartların tümünü gerçekleştiren belli sa- yıda insan vardır. E) Astronot sözcüğünün tanımı iki farklı açıdan ele alı- nabilir.
7.
Zanaat etkinlikleri, çeşitli eşyaların üretimini, tesisini,
bakımını ya da onarımını ve bazı hizmetlerin arzını
kapsar. Zanaat, bazı etkinlik ve büyüklük ölçütlerine
göre ticaret ve sanayiden ayrılır. Zanaat işletmeleri
özellikle el emeği temeli üzerine kurulmuş oldukların-
dan, yalnızca hazır alınmış ürünlerin satışıyla uğraşan
ticari işletmelerden açıkça farklıdır. Hukuk bilimi, bu
ölçüte dayanarak ticaret hukukunu ve özellikle bunun
malların tasfiyesi ve iflas durumunda borçların öden-
mesi ile ilgili hükümlerin zanaatkârlara uygulanması-
ni kabul etmez. Bununla birlikte, tüccarların yararına
olan bazı yasa hükümleri zanaatkârların da yararla-
nabilecekleri biçimde genişletilmiştir. Öte yandan za-
naat işletmeleri, çok küçük olmalarıyla da öteki işlet-
melerden ayrılırlar. Nitekim meslekler kesimine bağlı
işletmelerin tanımlanmasında personel kavramı da işe
karışır. Bir zanaatkâr ister tek başına çalışsın ister bir
ya da birkaç kalfanın yardımından yararlansın daima
bir zanaat işletmesinin başıdır.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki cümlelerden
hangisi yanlıştır?
A) Ticari işletmeler ile zanaat işletmelerini birbirinden
ayıran fark, ürünün temin edilişi ve oluşumuyla ilgi-
lidir.
B) Yasal hükümlerin zanaatkârlar için de geçerli olma-
si noktasında olumlu bir durum göz önüne alınmış-
tır.
C) Ticaret ve sanayinin birbirinden ayrıldığı nokta, za-
naatın etkinlik ve büyüklük ölçütleri ile ilgilidir.
D) Zanaatkârlar hukuksal hükümlerin kapsayıcı olma-
sında etkili olmuştur.
pelikankitabevi.com.tr
E) Ticari işletmeler ürünleri hazır alır ve onların satı-
şıyla ilgilenir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. Zanaat etkinlikleri, çeşitli eşyaların üretimini, tesisini, bakımını ya da onarımını ve bazı hizmetlerin arzını kapsar. Zanaat, bazı etkinlik ve büyüklük ölçütlerine göre ticaret ve sanayiden ayrılır. Zanaat işletmeleri özellikle el emeği temeli üzerine kurulmuş oldukların- dan, yalnızca hazır alınmış ürünlerin satışıyla uğraşan ticari işletmelerden açıkça farklıdır. Hukuk bilimi, bu ölçüte dayanarak ticaret hukukunu ve özellikle bunun malların tasfiyesi ve iflas durumunda borçların öden- mesi ile ilgili hükümlerin zanaatkârlara uygulanması- ni kabul etmez. Bununla birlikte, tüccarların yararına olan bazı yasa hükümleri zanaatkârların da yararla- nabilecekleri biçimde genişletilmiştir. Öte yandan za- naat işletmeleri, çok küçük olmalarıyla da öteki işlet- melerden ayrılırlar. Nitekim meslekler kesimine bağlı işletmelerin tanımlanmasında personel kavramı da işe karışır. Bir zanaatkâr ister tek başına çalışsın ister bir ya da birkaç kalfanın yardımından yararlansın daima bir zanaat işletmesinin başıdır. Bu parçadan hareketle aşağıdaki cümlelerden hangisi yanlıştır? A) Ticari işletmeler ile zanaat işletmelerini birbirinden ayıran fark, ürünün temin edilişi ve oluşumuyla ilgi- lidir. B) Yasal hükümlerin zanaatkârlar için de geçerli olma- si noktasında olumlu bir durum göz önüne alınmış- tır. C) Ticaret ve sanayinin birbirinden ayrıldığı nokta, za- naatın etkinlik ve büyüklük ölçütleri ile ilgilidir. D) Zanaatkârlar hukuksal hükümlerin kapsayıcı olma- sında etkili olmuştur. pelikankitabevi.com.tr E) Ticari işletmeler ürünleri hazır alır ve onların satı- şıyla ilgilenir.
Yeniçeriler sefer ve hazarda her zaman padişahın
yanında bulunurlardı. Padişah sefere çıkmadıkça sa-
vaşa katılmamaları ve ancak padişah buyrultusu olur-
sa öteki kapıkulu askerleriyle birlikle serdariekremin
komutasında cepheye gitmeleri, yeniçeriliğe özgü bir
ayrıcalıktı. Yeniçeriler ilk başkaldırı hareketleri olan ve
II. Mehmet'in tahtı yeniden babası II. Murat'a bırak-
masıyla sonuçlanan Buçuktepe vakasından, ocakla-
rin ortadan kalkmasıyla son bulan Vakayi Hayriye'ye
kadar pek çok ayaklanmaya önayak oldular. Yeniçeri
Ocağının kurulmasıyla başlayarak ortadan kaldırılma-
sına kadar süren bu makam, I. Selim dönemine kadar
ağalar ocaktan gelir ve sekbanbaşılığa yükselerek ye-
niçeri ağası olurken Yavuz'un İran seferinde meydana
gelen birtakım ayaklanma olaylarından sonra ağalar
enderundan, has odanın büyük amirlerinden, özellikle
de padişahın güvenini kazanmış kişilerden seçilip sa-
raydan atanmaya başladı.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Yeniçerilerin başkaldırı hareketleri devlet yönetimi-
ni de etkileyen bir durum oluşturmuştur.
B) Bir sefer sırasında gelişen olaylar nedeniyle ağala-
rin seçimi konusunda bir değişikliğe gidilmiştir.
C) Padişah sefere katılmadıkça yeniçerilerin de katıl-
mayacağı bilgisi diğer askerler için geçerli değildir.
D) I. Selim'den sonra ağaların seçimi ile ilgili bir yön-
tem değişikliği olmuştur.
E) Yeniçerilerin ayaklanmalarda önayak olmaları, dev-
let yönetimini etkileyen olaylarla doğrudan ilgili de-
ğildir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Yeniçeriler sefer ve hazarda her zaman padişahın yanında bulunurlardı. Padişah sefere çıkmadıkça sa- vaşa katılmamaları ve ancak padişah buyrultusu olur- sa öteki kapıkulu askerleriyle birlikle serdariekremin komutasında cepheye gitmeleri, yeniçeriliğe özgü bir ayrıcalıktı. Yeniçeriler ilk başkaldırı hareketleri olan ve II. Mehmet'in tahtı yeniden babası II. Murat'a bırak- masıyla sonuçlanan Buçuktepe vakasından, ocakla- rin ortadan kalkmasıyla son bulan Vakayi Hayriye'ye kadar pek çok ayaklanmaya önayak oldular. Yeniçeri Ocağının kurulmasıyla başlayarak ortadan kaldırılma- sına kadar süren bu makam, I. Selim dönemine kadar ağalar ocaktan gelir ve sekbanbaşılığa yükselerek ye- niçeri ağası olurken Yavuz'un İran seferinde meydana gelen birtakım ayaklanma olaylarından sonra ağalar enderundan, has odanın büyük amirlerinden, özellikle de padişahın güvenini kazanmış kişilerden seçilip sa- raydan atanmaya başladı. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Yeniçerilerin başkaldırı hareketleri devlet yönetimi- ni de etkileyen bir durum oluşturmuştur. B) Bir sefer sırasında gelişen olaylar nedeniyle ağala- rin seçimi konusunda bir değişikliğe gidilmiştir. C) Padişah sefere katılmadıkça yeniçerilerin de katıl- mayacağı bilgisi diğer askerler için geçerli değildir. D) I. Selim'den sonra ağaların seçimi ile ilgili bir yön- tem değişikliği olmuştur. E) Yeniçerilerin ayaklanmalarda önayak olmaları, dev- let yönetimini etkileyen olaylarla doğrudan ilgili de- ğildir.
pelikankitabevi.com.tr
Birden çok kişi arasında uyuşmazlık olan bir malin, an-
laşmaya varılıncaya kadar korunması ve idaresi için
kendisine verilen güvenilir kişiye yediemin denir. Dava
konusu ve mülkiyeti taraflar arasında çekişmeli olan
bir taşınır malın, dava sırasında başkasına devredil-
mesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir olarak mahkeme
malın yediemine verilmesine karar verebilir. Aynı şekil-
de, taraflar arasında mülkiyeti çekişmeli, gelir getiren
ve semere veren bir taşınmaz da mahkeme kararıyla
yediemine bırakılabilir. Bu durumda yediemin taşın-
mazı korumakla birlikte onu idare etmek ve işletmekle
de görevlidir. Yediemin mahkeme kararı olmadan ken-
Men disine teslim edilen malı taraflardan hiçbirine geri ve-
Premez. Ayrıca bu malları kendisinin ya da başkasının
are yararı için saklar, sahibine ya da başkalarına verir, de-
Sğiştirir ya da gerekli kişilere teslimden kaçınırsa ceza-
landırılır. Bir borç için haczedilen mallar da haczi uygu-
valayan icra memuru tarafından yediemine bırakılabilir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisini
söylemek doğru olmaz?
A) Semere veren bir mal ile mülkiyeti çekişmeli olan
bir mal aynı sonucu doğurabilir.
B) Gelir getiren bir malın yediemine devredilmesi, ye-
diemine de birtakım sorumluluklar getirebilir.
C) Malin yediemine verilmesinin nedenlerinden biri de
dava sürerken malın başkasına verilmesini önle-
mektir.
D) Taraflar arasında mülkiyeti çekişmeli olan, semere
veren bir taşınmazı icra memuru da yediemine bi-
rakabilir.
E) Yediemin, kendisine işletilmesi için verilen bir malin
gelirinden yararlanamaz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
pelikankitabevi.com.tr Birden çok kişi arasında uyuşmazlık olan bir malin, an- laşmaya varılıncaya kadar korunması ve idaresi için kendisine verilen güvenilir kişiye yediemin denir. Dava konusu ve mülkiyeti taraflar arasında çekişmeli olan bir taşınır malın, dava sırasında başkasına devredil- mesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir olarak mahkeme malın yediemine verilmesine karar verebilir. Aynı şekil- de, taraflar arasında mülkiyeti çekişmeli, gelir getiren ve semere veren bir taşınmaz da mahkeme kararıyla yediemine bırakılabilir. Bu durumda yediemin taşın- mazı korumakla birlikte onu idare etmek ve işletmekle de görevlidir. Yediemin mahkeme kararı olmadan ken- Men disine teslim edilen malı taraflardan hiçbirine geri ve- Premez. Ayrıca bu malları kendisinin ya da başkasının are yararı için saklar, sahibine ya da başkalarına verir, de- Sğiştirir ya da gerekli kişilere teslimden kaçınırsa ceza- landırılır. Bir borç için haczedilen mallar da haczi uygu- valayan icra memuru tarafından yediemine bırakılabilir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisini söylemek doğru olmaz? A) Semere veren bir mal ile mülkiyeti çekişmeli olan bir mal aynı sonucu doğurabilir. B) Gelir getiren bir malın yediemine devredilmesi, ye- diemine de birtakım sorumluluklar getirebilir. C) Malin yediemine verilmesinin nedenlerinden biri de dava sürerken malın başkasına verilmesini önle- mektir. D) Taraflar arasında mülkiyeti çekişmeli olan, semere veren bir taşınmazı icra memuru da yediemine bi- rakabilir. E) Yediemin, kendisine işletilmesi için verilen bir malin gelirinden yararlanamaz.
ya
Bedenleri yandan yassı, bakışımsızdır. Gözleri, geçir-
dikleri bir başkalaşma sonucu yüzüş durumuna göre
a altta kalan yüze ya da üstte kalan yüze doğru kay-
mıştır. Gözsüz yüz genellikle renksizdir. Aynı türden,
aynı cinsten hatta çoğunlukla aynı familyadan bireyler
aynı yanlarına yatarak direnirlerse de bu kuralın dışın-
da kalanlar da vardır. Yassı balıklar, iyi yüzemedikleri
için yumuşak diplere yatarak renklerini çevreye uy-
durup düşmanlarından gizlenmeye çalışırlar. Bazıları
yalnızca gözleri dışarıda kalacak biçimde dibe gömü-
lür. Yassı balıklar etçildir. Sıcak ve az serin denizlerin
sığ kesimleriyle 100 m derinliğe kadar inen taşlı, çakıl-
li, bitkili diplerinde yaşayan kemikli balıklar ise yassi-
baş kaya balığı olarak bilinir. Yüzgeçleri birleşerek bir
çekmen oluşturmuştur. Ağız, bedenin tam ucundadır.
Etçildir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı-
karılamaz?
A) Yassı balıklar ile yassıbaş kaya balığı beslenme
şekilleri bakımından birbirlerine benzerler.
palo B) Yassı balıkların kamufle olma nedenleri bir avlan-
ma amacı taşımamaktadır.
C) Yassı balıkların düşmanlarından saklanma gayreti-
nin altında bir fiziki yetersizlik yatmaktadır.
D) Gözün bulunmadığı kısımların renkli olduğu du-
rumlar da mevcuttur.
E) Yassı balıkların fiziki bazı özellikleri, aynı genden
gelmeleri nedeniyle farklılık göstermez.
bevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ya Bedenleri yandan yassı, bakışımsızdır. Gözleri, geçir- dikleri bir başkalaşma sonucu yüzüş durumuna göre a altta kalan yüze ya da üstte kalan yüze doğru kay- mıştır. Gözsüz yüz genellikle renksizdir. Aynı türden, aynı cinsten hatta çoğunlukla aynı familyadan bireyler aynı yanlarına yatarak direnirlerse de bu kuralın dışın- da kalanlar da vardır. Yassı balıklar, iyi yüzemedikleri için yumuşak diplere yatarak renklerini çevreye uy- durup düşmanlarından gizlenmeye çalışırlar. Bazıları yalnızca gözleri dışarıda kalacak biçimde dibe gömü- lür. Yassı balıklar etçildir. Sıcak ve az serin denizlerin sığ kesimleriyle 100 m derinliğe kadar inen taşlı, çakıl- li, bitkili diplerinde yaşayan kemikli balıklar ise yassi- baş kaya balığı olarak bilinir. Yüzgeçleri birleşerek bir çekmen oluşturmuştur. Ağız, bedenin tam ucundadır. Etçildir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı- karılamaz? A) Yassı balıklar ile yassıbaş kaya balığı beslenme şekilleri bakımından birbirlerine benzerler. palo B) Yassı balıkların kamufle olma nedenleri bir avlan- ma amacı taşımamaktadır. C) Yassı balıkların düşmanlarından saklanma gayreti- nin altında bir fiziki yetersizlik yatmaktadır. D) Gözün bulunmadığı kısımların renkli olduğu du- rumlar da mevcuttur. E) Yassı balıkların fiziki bazı özellikleri, aynı genden gelmeleri nedeniyle farklılık göstermez. bevi.com.tr
Genel olarak yapısalcılık, 20. yüzyılda dil bilimi alanın-
daki gelişmelerin kaynağındaki çalışmaları etkileyen
bir bakış açısını, bir tutumu, bir yaklaşımı, bir yöntemi
simgeler. Gerçekten de çeşitli kişi, akım ya da okullar
tarafından üne kavuşturulmasına karşın "yapısalcılık"
terimi yapı yani ögelerin aralarında sıkı bağıntılar kur-
duğu dizge kavramının egemen olduğu dil incelemele-
rinde ortak bir anlayışı belirtir. Bu durumda söz konusu
olan özde biçimsel bir araştırma türüdür. Bu araştırma
da ancak soyutlamayı ve düşünselleştirmeyi amaç-
layan bir dizi kuramsal kararlar gerçekleştirilir. Yapı
terimi, genel dil bilimi derslerinde bulunmasına karşın
yapısalcı yaklaşımın temel kurucu ilkelerini Saussure
ortaya atmıştır. Bu ilkelerin başında söz kavramıyla
karşıtlık içinde bulunan dil kavramı gelir.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
amel A) Bir dil incelemesinde dizge, odak noktası yapılıyor-
sa yapısalcılıktan bahsedilebilir.
B) Söz ve dil ifadelerinin zıtlık belirttikleri kuramın ilke-
leri arasında ilk sıralardadır.
C) Yapısalcılık anlayışı, birçok çalışmaya temas eden,
sembolik bir anlayıştır.
D) Saussure'ün oluşturduğu ilkeler genel dil bilimi
derslerinde de yer alan ilkelerdir.
E) Yapısalcılık ifadesinin duyulmasında etkili olan kişi
sayısı birden fazladır.
www.pelikankitabevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Genel olarak yapısalcılık, 20. yüzyılda dil bilimi alanın- daki gelişmelerin kaynağındaki çalışmaları etkileyen bir bakış açısını, bir tutumu, bir yaklaşımı, bir yöntemi simgeler. Gerçekten de çeşitli kişi, akım ya da okullar tarafından üne kavuşturulmasına karşın "yapısalcılık" terimi yapı yani ögelerin aralarında sıkı bağıntılar kur- duğu dizge kavramının egemen olduğu dil incelemele- rinde ortak bir anlayışı belirtir. Bu durumda söz konusu olan özde biçimsel bir araştırma türüdür. Bu araştırma da ancak soyutlamayı ve düşünselleştirmeyi amaç- layan bir dizi kuramsal kararlar gerçekleştirilir. Yapı terimi, genel dil bilimi derslerinde bulunmasına karşın yapısalcı yaklaşımın temel kurucu ilkelerini Saussure ortaya atmıştır. Bu ilkelerin başında söz kavramıyla karşıtlık içinde bulunan dil kavramı gelir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? amel A) Bir dil incelemesinde dizge, odak noktası yapılıyor- sa yapısalcılıktan bahsedilebilir. B) Söz ve dil ifadelerinin zıtlık belirttikleri kuramın ilke- leri arasında ilk sıralardadır. C) Yapısalcılık anlayışı, birçok çalışmaya temas eden, sembolik bir anlayıştır. D) Saussure'ün oluşturduğu ilkeler genel dil bilimi derslerinde de yer alan ilkelerdir. E) Yapısalcılık ifadesinin duyulmasında etkili olan kişi sayısı birden fazladır. www.pelikankitabevi.com.tr
Seydi Ali Reis'in donanmayla Hindistan'a gidişini, ora-
dan kara yoluyla ülkesine dönüşünü anlattığı yapıtı
"Miratü'l-Memalik"tir. Kanuni Sultan Süleyman tarafın-
dan Süveyş kaptanlığına getirilen Seydi Ali Reis, Mısır
Kaptanı Piri Reis'in Basra'da bırakmak zorunda kaldı-
ğı donanmayı Mısır'a getirmekle görevlendirildi. Basra
limanından 15 kadırgayla yola çıktıktan sonra Porte-
kizlilerle yaptığı deniz savaşları, geçirdiği fırtınalar yü-
zünden sayısı 6'ya inen gemilerini bedeli karşılığında
Bati Hindistan'daki Suret emirliğine bırakarak karadan
İstanbul'a döndü. Bu yolculuğun ayrıntılarını, savaşla-
rı, fırtınaları, doğayı, tanıştığı hükümdarları ve birçok
şeyi konu edindiği yapıtında Kâtibî mahlasıyla şiirle-
rine de yer verdi. Yazara ait el yazması Torino Ulusal
kitaplığındadır. Seydi Ali Reis, coğrafyacı ve matema-
tik bilgini olması dolayısıyla eserinde bu noktada da
önemli bilgilere yer verir. Eser; Almancaya, Rusça'ya,
Fransızcaya, İngilizceye çevrilmiştir. 10 bölümlük ese-
rin içeriğinde yön bulma, yıldızların yüksekliği, zaman
hesabı gibi önemli bilgiler de yer almaktadır.
Bu parçada Seydi Ali Reis ile ilgili olarak aşağıda-
men kilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kâtibî mahlasıyla yazdığı şiirlerinden oluşan el yaz-
masının Torino Ulusal kitaplığında olduğuna
isla i n
B) Seydi Ali Reis'in yarım kalan bir işi tamamlamakla
görevlendirildiğine
C) Eserin içeriğinin, yazarının yaşantılarının bir özeti
gibi olduğuna
D) Seydi Ali Reis'in eserinde birçok bilimle ilgili bilgi
aktardığına
E) "Miratü'l-Memalik" adlı eserin bir gezi yazısı özelliği
de gösterdiğine
www.pelikankitabevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Seydi Ali Reis'in donanmayla Hindistan'a gidişini, ora- dan kara yoluyla ülkesine dönüşünü anlattığı yapıtı "Miratü'l-Memalik"tir. Kanuni Sultan Süleyman tarafın- dan Süveyş kaptanlığına getirilen Seydi Ali Reis, Mısır Kaptanı Piri Reis'in Basra'da bırakmak zorunda kaldı- ğı donanmayı Mısır'a getirmekle görevlendirildi. Basra limanından 15 kadırgayla yola çıktıktan sonra Porte- kizlilerle yaptığı deniz savaşları, geçirdiği fırtınalar yü- zünden sayısı 6'ya inen gemilerini bedeli karşılığında Bati Hindistan'daki Suret emirliğine bırakarak karadan İstanbul'a döndü. Bu yolculuğun ayrıntılarını, savaşla- rı, fırtınaları, doğayı, tanıştığı hükümdarları ve birçok şeyi konu edindiği yapıtında Kâtibî mahlasıyla şiirle- rine de yer verdi. Yazara ait el yazması Torino Ulusal kitaplığındadır. Seydi Ali Reis, coğrafyacı ve matema- tik bilgini olması dolayısıyla eserinde bu noktada da önemli bilgilere yer verir. Eser; Almancaya, Rusça'ya, Fransızcaya, İngilizceye çevrilmiştir. 10 bölümlük ese- rin içeriğinde yön bulma, yıldızların yüksekliği, zaman hesabı gibi önemli bilgiler de yer almaktadır. Bu parçada Seydi Ali Reis ile ilgili olarak aşağıda- men kilerden hangisine değinilmemiştir? A) Kâtibî mahlasıyla yazdığı şiirlerinden oluşan el yaz- masının Torino Ulusal kitaplığında olduğuna isla i n B) Seydi Ali Reis'in yarım kalan bir işi tamamlamakla görevlendirildiğine C) Eserin içeriğinin, yazarının yaşantılarının bir özeti gibi olduğuna D) Seydi Ali Reis'in eserinde birçok bilimle ilgili bilgi aktardığına E) "Miratü'l-Memalik" adlı eserin bir gezi yazısı özelliği de gösterdiğine www.pelikankitabevi.com.tr
Müzelerdeki sanat yapıtlarını koruma ve sergileme
yöntemlerini akılcı temellere oturtmak amacıyla ilk
araştırmalar, Fransa'da 18. yüzyılın sonunda Angi-
viller kontunun çabalarıyla başladı. Louvre'da Büyük
Galeride bulunan krallık koleksiyonlarının halka sunul-
ması tasarlanıyordu. Bu tasarı gerçekleştirilerek müze
bilimi konusunda önemli çalışmalar yaptı. Bu çalışma-
lar imparatorluk döneminde gelişerek sürdü ve tüm
Avrupa'ya yayıldı. Napolyon müzesinin yöneticisi olan
Vivant Denon, bu çabaları birleştirip eşgüdüm sağla-
dı. 19. yüzyılın ikinci yarısında, müze bilimi ilkelerini
saptamak için en yöntemli araştırmalar Almanya'da
yapıldı. Berlin müzeleri müdürü olan ve 1903'te Kaiser
Friedrich Museum'u açan Wilhelm von Bode, bu araş-
tırmalara büyük bir hız kazandırdı. 19. yüzyılın sonun-
da ve 20. yüzyılın başında yeni Amerikan müzelerinin
inşa edilmesiyle araştırmalar belirgin bir teknik nitelik
kazandı. Araştırma ve yöntemler arasında uluslararası
düzeyde bir eşgüdüm sağlanması, Birinci Dünya Sa-
vaşı'ndan sonra uluslararası müzeler dairesince ger-
çekleştirildi. Bu daire, Milletler Cemiyetinden doğmuş
entelektüel işbirliği enstitüsüne bağlıydı ve Fransızca
yayımlanan Mouseion adlı bir uzmanlık dergisi çıkardı.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı-
karılamaz?
5.
A) Müze bilimi konusundaki çalışmalar 1700'lü yıllar-
dan önce yapılmamıştır.
B) Araştırmaların teknik bir özellik kazanmasında mü-
zelerin yapımı etkili olmuştur.
C) Müze bilimi konusunda yaklaşık 300 yıllık bir süreç
etkili olmuştur.
D) Müzelerdeki sanat eserlerinin korunmasının teme-
linde 1700'lü yıllarda akılcı yöntemler yer almaya-
bilir.
www.pelikankitabevi.com.tr
E) Müze bilimi ilkelerinin geliştirilmesinde Wilhelm von
Bode söz sahibidir.
6.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Müzelerdeki sanat yapıtlarını koruma ve sergileme yöntemlerini akılcı temellere oturtmak amacıyla ilk araştırmalar, Fransa'da 18. yüzyılın sonunda Angi- viller kontunun çabalarıyla başladı. Louvre'da Büyük Galeride bulunan krallık koleksiyonlarının halka sunul- ması tasarlanıyordu. Bu tasarı gerçekleştirilerek müze bilimi konusunda önemli çalışmalar yaptı. Bu çalışma- lar imparatorluk döneminde gelişerek sürdü ve tüm Avrupa'ya yayıldı. Napolyon müzesinin yöneticisi olan Vivant Denon, bu çabaları birleştirip eşgüdüm sağla- dı. 19. yüzyılın ikinci yarısında, müze bilimi ilkelerini saptamak için en yöntemli araştırmalar Almanya'da yapıldı. Berlin müzeleri müdürü olan ve 1903'te Kaiser Friedrich Museum'u açan Wilhelm von Bode, bu araş- tırmalara büyük bir hız kazandırdı. 19. yüzyılın sonun- da ve 20. yüzyılın başında yeni Amerikan müzelerinin inşa edilmesiyle araştırmalar belirgin bir teknik nitelik kazandı. Araştırma ve yöntemler arasında uluslararası düzeyde bir eşgüdüm sağlanması, Birinci Dünya Sa- vaşı'ndan sonra uluslararası müzeler dairesince ger- çekleştirildi. Bu daire, Milletler Cemiyetinden doğmuş entelektüel işbirliği enstitüsüne bağlıydı ve Fransızca yayımlanan Mouseion adlı bir uzmanlık dergisi çıkardı. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı- karılamaz? 5. A) Müze bilimi konusundaki çalışmalar 1700'lü yıllar- dan önce yapılmamıştır. B) Araştırmaların teknik bir özellik kazanmasında mü- zelerin yapımı etkili olmuştur. C) Müze bilimi konusunda yaklaşık 300 yıllık bir süreç etkili olmuştur. D) Müzelerdeki sanat eserlerinin korunmasının teme- linde 1700'lü yıllarda akılcı yöntemler yer almaya- bilir. www.pelikankitabevi.com.tr E) Müze bilimi ilkelerinin geliştirilmesinde Wilhelm von Bode söz sahibidir. 6.
İlk motosiklet, 1869'da mühendis L.G.Perreaux'nun P.
Michaux için bir velosiopete takılmak üzere küçük bo-
yutlu buharlı bir motor üretmesiyle gelişti. 19. yüzyılın
sonunda bu girişime benzeyen birçok uygulama gö-
rüldü: Petrol gazıyla çalışan içten yanmalı bir motorla
donatılmış ilk motorlu bisikletin yapımı önce iki, sonra
dört zamanlı benzinli bir motorla donatılmış bir taşıtın
üretimi ve Wolfmüller'in aracına benzeyen motor takıl-
mış bir tandemin yapımı. Dünya Savaşı'nın başlangı-
cına kadar motosiklet, üzerine motor takılmış bir bisik-
let olarak kaldı. Motorların geliştirilmesiyle iki tür taşıt
ortaya çıktı: gerçek anlamda motosiklet ile motosiklete
dönüşecek olan dıştan bir motor eklenmiş bisiklet. Bi-
rinci Dünya Savaşı önce büyük motorlar olan İngiliz
BSA'ları, ardından da Amerikan Harley-Davidson ve
dünya savaşı arasın-
Indianları ön plana çıkardı.
da motosikletler; gelişmiş, güvenli ve hızlı motorlarıy-
la çok rağbet gördü. Japonlar 1950'den başlayarak
dünya pazarına girdiler ve bütün bu pazarın %90'ını
Honda, Yamaha, Suzuki ve Kawasaki gibi dört büyük
markayla ele geçirdiler.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Motosiklet markalarının ön plana çıkmasında bir
savaş etkili olmuştur.
B) Japonlar 20. yüzyıldan önce motor pazarına hâkim
değillerdi.
4.
www.pelikankitabevi.com.tr
C) İkinci Dünya Savaşı, motosikletlerin güvenli ve hızlı
motorlarıyla ilgi görmesine neden olmuştur.
D) Motosikletin gelişiminde buharlı bir motor etkili ol-
muştur.
E) 1869'da yapılan motosiklet, petrol gazıyla çalışan
bir motora sahip değildir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
İlk motosiklet, 1869'da mühendis L.G.Perreaux'nun P. Michaux için bir velosiopete takılmak üzere küçük bo- yutlu buharlı bir motor üretmesiyle gelişti. 19. yüzyılın sonunda bu girişime benzeyen birçok uygulama gö- rüldü: Petrol gazıyla çalışan içten yanmalı bir motorla donatılmış ilk motorlu bisikletin yapımı önce iki, sonra dört zamanlı benzinli bir motorla donatılmış bir taşıtın üretimi ve Wolfmüller'in aracına benzeyen motor takıl- mış bir tandemin yapımı. Dünya Savaşı'nın başlangı- cına kadar motosiklet, üzerine motor takılmış bir bisik- let olarak kaldı. Motorların geliştirilmesiyle iki tür taşıt ortaya çıktı: gerçek anlamda motosiklet ile motosiklete dönüşecek olan dıştan bir motor eklenmiş bisiklet. Bi- rinci Dünya Savaşı önce büyük motorlar olan İngiliz BSA'ları, ardından da Amerikan Harley-Davidson ve dünya savaşı arasın- Indianları ön plana çıkardı. da motosikletler; gelişmiş, güvenli ve hızlı motorlarıy- la çok rağbet gördü. Japonlar 1950'den başlayarak dünya pazarına girdiler ve bütün bu pazarın %90'ını Honda, Yamaha, Suzuki ve Kawasaki gibi dört büyük markayla ele geçirdiler. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Motosiklet markalarının ön plana çıkmasında bir savaş etkili olmuştur. B) Japonlar 20. yüzyıldan önce motor pazarına hâkim değillerdi. 4. www.pelikankitabevi.com.tr C) İkinci Dünya Savaşı, motosikletlerin güvenli ve hızlı motorlarıyla ilgi görmesine neden olmuştur. D) Motosikletin gelişiminde buharlı bir motor etkili ol- muştur. E) 1869'da yapılan motosiklet, petrol gazıyla çalışan bir motora sahip değildir.
16. Servetifünun romancıları, Türk toplumunun nasıl ve ne
ölçüde Batılılaşmakta olduğunu en uygun örneklerle
anlatırlar. Edebiyat-ı Cedide hareketinin hikâyesi olan
Mai ve Siyah'ta Halit Ziya idealist bir şairin iç dünyası ile
birlikte orta halli bir Türk ailesinin yaşayış tarzı, zevkleri,
adetleri ve o devrin basın hayatını tasvir ettiği gibi Aşk-ı
Memnu'da da Batılı yaşayış tarzına kaymış zengin bir
Türk ailesinin hayatını etraflı olarak verir. Mehmet Rauf
da Eylülde roman kahramanlarının Batı kültürü ve müziği
ile ne kadar ilgili bulunduklarını anlatır. Bu durum, bir
bakıma sanatçıların kendi hayatlarından bazı unsurları
kahramanları aracılığıyla romanlarına soktuklarını göste-
rir.
Bu parçada Servetifünun romancılığındaki hangi
özellik vurgulanmaktadır?
A) Dil anlayışı
C) Gerçekçilik
B) Karamsarlık
D) Yenilikçilik
E) Hayal-hakikat çatışması
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
16. Servetifünun romancıları, Türk toplumunun nasıl ve ne ölçüde Batılılaşmakta olduğunu en uygun örneklerle anlatırlar. Edebiyat-ı Cedide hareketinin hikâyesi olan Mai ve Siyah'ta Halit Ziya idealist bir şairin iç dünyası ile birlikte orta halli bir Türk ailesinin yaşayış tarzı, zevkleri, adetleri ve o devrin basın hayatını tasvir ettiği gibi Aşk-ı Memnu'da da Batılı yaşayış tarzına kaymış zengin bir Türk ailesinin hayatını etraflı olarak verir. Mehmet Rauf da Eylülde roman kahramanlarının Batı kültürü ve müziği ile ne kadar ilgili bulunduklarını anlatır. Bu durum, bir bakıma sanatçıların kendi hayatlarından bazı unsurları kahramanları aracılığıyla romanlarına soktuklarını göste- rir. Bu parçada Servetifünun romancılığındaki hangi özellik vurgulanmaktadır? A) Dil anlayışı C) Gerçekçilik B) Karamsarlık D) Yenilikçilik E) Hayal-hakikat çatışması
O, yapıtlarında kendisini bütün dürüstlüğüyle yalan-
sız, riyasız, okura sunarken bir yandan da toplumun
tüm sahte değerlerini kıyasıya eleştiriyor, yüzlerden
maskeleri çekip alıyor. İlk olarak kendisine yöneltiyor
eleştirel bakışlarını; kendisine karşı hiçbir sansür
uygulamadan yazarak bir özgürlük ufku açıyor.
Bu parçadaki "yüzlerden maskeleri çekip almak"
sözüyle anlatılmak istenen nedir?
A) Toplumsal baskıları gün yüzüne çıkarmak
B) Anlatılanlara somutluk kazandırmak
C) Aldatıcı görünüş ve davranışları kaldırmak
D) Yaşamıyla yazdıkları arasında uyum olmak
E) Yaşamın derinindeki gözleri çekip çıkarmak
6
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
O, yapıtlarında kendisini bütün dürüstlüğüyle yalan- sız, riyasız, okura sunarken bir yandan da toplumun tüm sahte değerlerini kıyasıya eleştiriyor, yüzlerden maskeleri çekip alıyor. İlk olarak kendisine yöneltiyor eleştirel bakışlarını; kendisine karşı hiçbir sansür uygulamadan yazarak bir özgürlük ufku açıyor. Bu parçadaki "yüzlerden maskeleri çekip almak" sözüyle anlatılmak istenen nedir? A) Toplumsal baskıları gün yüzüne çıkarmak B) Anlatılanlara somutluk kazandırmak C) Aldatıcı görünüş ve davranışları kaldırmak D) Yaşamıyla yazdıkları arasında uyum olmak E) Yaşamın derinindeki gözleri çekip çıkarmak 6
42
12. (1) Büyük Selçuklu Devleti'nin kurulmasından Malazgirt
Zaferi'ne kadar geçen 30 yıllık sürede, Anadolu'ya
yönelen Türk akınları Bizans direncini kırmak ve bu
toprakları vatan haline getirmek açısından önemliydi.
(II) Bazen Selçuklu orduları bazen de Türkmen grupları
seferler düzenleyerek Orta Anadolu'ya kadar ilerlediler.
(III) Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu Kutalmışoğlu
Süleyman Şah, 1074 tariinde Antakya'dan Anadolu'ya
girdi. (IV) Konya ve çevresini Rumlardan alıp 1075'te
İznik'i fethederek bağımsızlığını ilan etti. (V) Süleyman
Şah, bu yeni devleti kurmakla hem Anadolu'ya göçmüş
Türkmenleri birleştirdi hem de göçebe Oğuzların daha
büyük kitleler hâlinde Anadolu'ya gelmelerini sağladı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 1. cümle yüklemi isim soylu bir sözcük olan sıralı
cümledir.
YAYIN DENİZİ PRO
B) II. cümlenin yüklemi isimden türemiş bir fiildir.
C) III. cümlede belirtisiz isim tamlaması zarf tümleci
görevindedir.
D) IV. cümlede yardımcı eylemli birleşik fiil vardır.
E) V. cümlede unvan grubu özne görevinde kullanıl-
mıştır.
TYT Dil Bilgisi Denemeleri
||||||||||
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
42 12. (1) Büyük Selçuklu Devleti'nin kurulmasından Malazgirt Zaferi'ne kadar geçen 30 yıllık sürede, Anadolu'ya yönelen Türk akınları Bizans direncini kırmak ve bu toprakları vatan haline getirmek açısından önemliydi. (II) Bazen Selçuklu orduları bazen de Türkmen grupları seferler düzenleyerek Orta Anadolu'ya kadar ilerlediler. (III) Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1074 tariinde Antakya'dan Anadolu'ya girdi. (IV) Konya ve çevresini Rumlardan alıp 1075'te İznik'i fethederek bağımsızlığını ilan etti. (V) Süleyman Şah, bu yeni devleti kurmakla hem Anadolu'ya göçmüş Türkmenleri birleştirdi hem de göçebe Oğuzların daha büyük kitleler hâlinde Anadolu'ya gelmelerini sağladı. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümle yüklemi isim soylu bir sözcük olan sıralı cümledir. YAYIN DENİZİ PRO B) II. cümlenin yüklemi isimden türemiş bir fiildir. C) III. cümlede belirtisiz isim tamlaması zarf tümleci görevindedir. D) IV. cümlede yardımcı eylemli birleşik fiil vardır. E) V. cümlede unvan grubu özne görevinde kullanıl- mıştır. TYT Dil Bilgisi Denemeleri ||||||||||
8. Modern Türk şiirinde İslami düşünceleriyle ön plana çıkan
şairlerden biri de Sezai Karakoç'tur. Şiirlerinde anne,
sevgi, çocuk, ölüm, mistisizm temalarını işlemiş; Türk
şiirini metafizik bir esasa oturtmuştur. Batı edebiyatını da
iyi inceleyen şair, modern sanattaki soyutlamaları ve
sembolik ifadeleri İslam anlayışına uygun bulmuştur. İsla-
mi düşüncelerini geleneksel şiir anlayışında değil, II. Yeni
ve modern şiir denilen yenilikçi şekil ve şiir anlayışı içinde
vermiş ancak II. Yeni'nin şiir dilini anlamsızlığa meyil ver-
meyecek biçimde kullanmıştır. Geleneksel şiirin motifleri-
ni gerçeküstücülükle kaynaştırmış, enbiya - evliya kıssa-
larından da yararlanarak İslami "diriliş" düşüncesini çarpı-
ci benzetme ve imgelerle II. Yeni çığırında aktarmıştır.
Bu parçada Sezai Karakoç'la ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisine değinilmemiştir?
A) İslam kimliğiyle öne çıkan bir sanatçı olduğuna
B) Yenilikçi ve özgün bir şair olduğuna
C) II. Yeni şiir anlayışını beğenmediğine
D) Batı şiirini yakından takip ettiğine
E) Şiirlerinde gerçek ve gerçeküstü ögeleri işlediğine
ev VI (3
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. Modern Türk şiirinde İslami düşünceleriyle ön plana çıkan şairlerden biri de Sezai Karakoç'tur. Şiirlerinde anne, sevgi, çocuk, ölüm, mistisizm temalarını işlemiş; Türk şiirini metafizik bir esasa oturtmuştur. Batı edebiyatını da iyi inceleyen şair, modern sanattaki soyutlamaları ve sembolik ifadeleri İslam anlayışına uygun bulmuştur. İsla- mi düşüncelerini geleneksel şiir anlayışında değil, II. Yeni ve modern şiir denilen yenilikçi şekil ve şiir anlayışı içinde vermiş ancak II. Yeni'nin şiir dilini anlamsızlığa meyil ver- meyecek biçimde kullanmıştır. Geleneksel şiirin motifleri- ni gerçeküstücülükle kaynaştırmış, enbiya - evliya kıssa- larından da yararlanarak İslami "diriliş" düşüncesini çarpı- ci benzetme ve imgelerle II. Yeni çığırında aktarmıştır. Bu parçada Sezai Karakoç'la ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemiştir? A) İslam kimliğiyle öne çıkan bir sanatçı olduğuna B) Yenilikçi ve özgün bir şair olduğuna C) II. Yeni şiir anlayışını beğenmediğine D) Batı şiirini yakından takip ettiğine E) Şiirlerinde gerçek ve gerçeküstü ögeleri işlediğine ev VI (3