Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

eneme
tonguç kampüs
6. Kişinin sanatkâr olmasında doğuştan gelen
"yetenek", son derece önemli bir vasıftır. Ancak
sanat yolunda ilerleyebilmesi için onun ustalık,
beceri ve tecrübe birikimine de sahip olması
gerekir. Mesela daha doğru dürüst dilini
konuşamayan, bugüne kadar kalemi eline
almamış, ştirin mahiyeti, unsurları (nazım şekli,
bend, misra, vezin, kafiye, imaj, edebî sanatlar
vb.) ve farihinden habersiz birinin şairlige
kalkışması ne kadar anlamlıdır? Ziya Paşa bu
hususu bir beytinde, "İlim olmasa şair olmaz
insan / Dilsiz söze kadir olmaz insan" şeklinde
dile getirir..
----. Bunun için öncelikle zorlu ve
uzun bir çıraklık devresi geçirmek icap eder.
Sanat tarihinde daha ilk denemeleriyle büyük
eserlere imza atmış herhangi bir sanatkâra
rastlanmaz.
1. Çünkü doğuştan şu veya bu seviyede sanat
yeteneğine sahip olmak, gerçek bir
sanatkâr olmaya yetmez
II. Bundan dolayı doğuştan sanat yeteneğine
sahip olmayan kişi sanatçı olamaz
III. Bu durum bizi, "sanatkârlık" ile
"zanaatkârlık"ın aynı şeyler olmadığı
sonucuna götürür.
Bu parçadaki boş bırakılan yere düşüncenin
akışına göre numaralanmış cümlelerden
hangileri getirilebilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız !I
D) I ve II
C) Yalnız III
E) II ve III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
eneme tonguç kampüs 6. Kişinin sanatkâr olmasında doğuştan gelen "yetenek", son derece önemli bir vasıftır. Ancak sanat yolunda ilerleyebilmesi için onun ustalık, beceri ve tecrübe birikimine de sahip olması gerekir. Mesela daha doğru dürüst dilini konuşamayan, bugüne kadar kalemi eline almamış, ştirin mahiyeti, unsurları (nazım şekli, bend, misra, vezin, kafiye, imaj, edebî sanatlar vb.) ve farihinden habersiz birinin şairlige kalkışması ne kadar anlamlıdır? Ziya Paşa bu hususu bir beytinde, "İlim olmasa şair olmaz insan / Dilsiz söze kadir olmaz insan" şeklinde dile getirir.. ----. Bunun için öncelikle zorlu ve uzun bir çıraklık devresi geçirmek icap eder. Sanat tarihinde daha ilk denemeleriyle büyük eserlere imza atmış herhangi bir sanatkâra rastlanmaz. 1. Çünkü doğuştan şu veya bu seviyede sanat yeteneğine sahip olmak, gerçek bir sanatkâr olmaya yetmez II. Bundan dolayı doğuştan sanat yeteneğine sahip olmayan kişi sanatçı olamaz III. Bu durum bizi, "sanatkârlık" ile "zanaatkârlık"ın aynı şeyler olmadığı sonucuna götürür. Bu parçadaki boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre numaralanmış cümlelerden hangileri getirilebilir? A) Yalnız I B) Yalnız !I D) I ve II C) Yalnız III E) II ve III
Gabriel Garcia Marquez, insan doğasını karışık bir
kavram olarak ele almaktan kaçınmıştır. Aksine - ve
tabi ezberlerimizi bozacak şekilde - insan ve
davranışları ile sosyal sorunları olanca sadeliğiyle
anlatmış, dolayısıyla da okurlarını yalın olaylarla
karşılaştırmıştır. O; psikoloji, felsefe ya da sosyoloji
birimlerinin verilerini birey bazında kullanmak yerine
yapıtlarında işlediği sorunsalları halk üzerinden okumak
istemiştir. Böylesi bir yönelime insan ve doğasına
yönelik evrensel kurallara ulaşmak için başvurmuştur.
Böylelikle de kurgudaki ustalığını konuşturarak
postmodern edebiyatın en önemli ürünlerine imza
atmayı, bilimlerinin verilerini klasik ve modern
edebiyatın sınırları çerçevesinde işlemeyi tercih
etmiştir.
39. Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili;
I. insanı ve yapısını yoğun bir üslupla işlediği
II. anlaşılması güç olayları işlemekten kaçındığı,
III. çeşitli birimlere ait verileri toplum üzerinden ele
aldığı, V
IV. bilimsel verileri geleneksel ve çağdaş edebiyatın
sınırları etrafında anlattığı
yargılarından hangileri doğru değildir?
A) Yalnız I
D) II ve IV
B) Yalniz III
Yalnız
E) Yalniz IV
ve ll
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Gabriel Garcia Marquez, insan doğasını karışık bir kavram olarak ele almaktan kaçınmıştır. Aksine - ve tabi ezberlerimizi bozacak şekilde - insan ve davranışları ile sosyal sorunları olanca sadeliğiyle anlatmış, dolayısıyla da okurlarını yalın olaylarla karşılaştırmıştır. O; psikoloji, felsefe ya da sosyoloji birimlerinin verilerini birey bazında kullanmak yerine yapıtlarında işlediği sorunsalları halk üzerinden okumak istemiştir. Böylesi bir yönelime insan ve doğasına yönelik evrensel kurallara ulaşmak için başvurmuştur. Böylelikle de kurgudaki ustalığını konuşturarak postmodern edebiyatın en önemli ürünlerine imza atmayı, bilimlerinin verilerini klasik ve modern edebiyatın sınırları çerçevesinde işlemeyi tercih etmiştir. 39. Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili; I. insanı ve yapısını yoğun bir üslupla işlediği II. anlaşılması güç olayları işlemekten kaçındığı, III. çeşitli birimlere ait verileri toplum üzerinden ele aldığı, V IV. bilimsel verileri geleneksel ve çağdaş edebiyatın sınırları etrafında anlattığı yargılarından hangileri doğru değildir? A) Yalnız I D) II ve IV B) Yalniz III Yalnız E) Yalniz IV ve ll
3.
Zaman geçtikçe her konudaki görüşümüz değişebiliyor.
İnançlarımız, yargılarımız da bununla beraber değişmekte.
Örneğin; önceden atmosferimizin sadece kimyasal neden-
lerin etkisiyle oluştuğuna inanılırdı. Canlı yaşamının ise bazı
maddelerin bu atmosfere evrim yoluyla uyum sağlayarak
geliştiği düşünülüyordu. Ancak bu görüşün aksine günümüz-
de yaşamın başlangıcından beri canlılarla atmosfer arasında
karşılıklı bir etkileşimin olduğu savunulur. Özellikle mikroor-
ganizmaların yeryüzündeki kimyasalı dengede tuttuğu ve bu
etkileşimi açığa çıkardığı belirtilir.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
AY Ornekleme yapılmıştır.
BY Karşılaştırmaya başvurulmuştur.
C) Kanıtlanabilir düşünceler yer almaktadır.
D) Farklı cümle türlerine yer verilmiştir.
E) Kişileştirmeden yararlanılmıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
3. Zaman geçtikçe her konudaki görüşümüz değişebiliyor. İnançlarımız, yargılarımız da bununla beraber değişmekte. Örneğin; önceden atmosferimizin sadece kimyasal neden- lerin etkisiyle oluştuğuna inanılırdı. Canlı yaşamının ise bazı maddelerin bu atmosfere evrim yoluyla uyum sağlayarak geliştiği düşünülüyordu. Ancak bu görüşün aksine günümüz- de yaşamın başlangıcından beri canlılarla atmosfer arasında karşılıklı bir etkileşimin olduğu savunulur. Özellikle mikroor- ganizmaların yeryüzündeki kimyasalı dengede tuttuğu ve bu etkileşimi açığa çıkardığı belirtilir. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? AY Ornekleme yapılmıştır. BY Karşılaştırmaya başvurulmuştur. C) Kanıtlanabilir düşünceler yer almaktadır. D) Farklı cümle türlerine yer verilmiştir. E) Kişileştirmeden yararlanılmıştır.
721
Birkaç sene önce yayın hayatında yerini alan bir
yayınevi, yakın zamanda bir kitap yayımladı.
Ünlü eleştirmen John Freeman'ın 55 yazar ile
yapmış olduğu söyleşiler ve söyleşi izlenimlerini
bir arada topladığı yazılardan oluşan bir kitap
bu. 20. yüzyılın farklı coğrafyalardan çıkmış
önemli yazarlarıyla değişik zamanlarda görüşen
Freeman, yazarların iç dünyalarını okurlar ile
paylaşmış. Yazarlara kendilerini başarıya
taşıyan temel etkenleri de sormuş. Bu
bağlamda John Freeman'ın başarılı yazarlarla
ilgili izlenimlerini paylaşmakta fayda var.
Romanlarında kurduğu farklı dünya geniş okur
kitlesi tarafından kabul gören Haruki Murakami
ile 2008'de görüşmüş Freeman. Murakami'nin
yazı ile ilgili bir teorisine kitabında yer vermiş:
"Tekrarlarla dolu bir yaşam sürerseniz hayal
gücünüz çok iyi çalışır. Bu teori çok iyi işliyor.
Her gün sabah erkenden kalkıyorum, çalışma
masama oturuyorum ve işte yazmaya hazırım.
Bu karanlık odaya girmek istiyorsanız güçlü
olmalısınız, dirençli olmalısınız ve yaptığınız
şeyden emin olmalısınız." Bu şekilde çalışırsanız
metin ülkesinin sınırlarına varabilir, yazı
nesnesine dokunma fırsatını yakalayabilirsiniz.
Öyleyse yazar adayları bu deneyimleri dikkate
alarak kaleme sarılmalıdır. İçselleşmemiş
kelimelerin yazara uğrayacağını söylemek
zordur.
Bu parçaya göre Haruki Murakami'yi
başarıya götüren teori aşağıdakilerden
hangisine dayanmaktadır?
AYYeni deneyimlere açık olmaya
BY Sessiz bir ortamı tercih etmeye
Disiplinli şekilde çalışmaya
DY Okurlarla özdeşlik kurmaya
İşini içtenlikle yapmaya
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
721 Birkaç sene önce yayın hayatında yerini alan bir yayınevi, yakın zamanda bir kitap yayımladı. Ünlü eleştirmen John Freeman'ın 55 yazar ile yapmış olduğu söyleşiler ve söyleşi izlenimlerini bir arada topladığı yazılardan oluşan bir kitap bu. 20. yüzyılın farklı coğrafyalardan çıkmış önemli yazarlarıyla değişik zamanlarda görüşen Freeman, yazarların iç dünyalarını okurlar ile paylaşmış. Yazarlara kendilerini başarıya taşıyan temel etkenleri de sormuş. Bu bağlamda John Freeman'ın başarılı yazarlarla ilgili izlenimlerini paylaşmakta fayda var. Romanlarında kurduğu farklı dünya geniş okur kitlesi tarafından kabul gören Haruki Murakami ile 2008'de görüşmüş Freeman. Murakami'nin yazı ile ilgili bir teorisine kitabında yer vermiş: "Tekrarlarla dolu bir yaşam sürerseniz hayal gücünüz çok iyi çalışır. Bu teori çok iyi işliyor. Her gün sabah erkenden kalkıyorum, çalışma masama oturuyorum ve işte yazmaya hazırım. Bu karanlık odaya girmek istiyorsanız güçlü olmalısınız, dirençli olmalısınız ve yaptığınız şeyden emin olmalısınız." Bu şekilde çalışırsanız metin ülkesinin sınırlarına varabilir, yazı nesnesine dokunma fırsatını yakalayabilirsiniz. Öyleyse yazar adayları bu deneyimleri dikkate alarak kaleme sarılmalıdır. İçselleşmemiş kelimelerin yazara uğrayacağını söylemek zordur. Bu parçaya göre Haruki Murakami'yi başarıya götüren teori aşağıdakilerden hangisine dayanmaktadır? AYYeni deneyimlere açık olmaya BY Sessiz bir ortamı tercih etmeye Disiplinli şekilde çalışmaya DY Okurlarla özdeşlik kurmaya İşini içtenlikle yapmaya
BAĞLANTI ÖĞELERİ METODU
13. XIX. yüzyılda opera, İstanbul'da çok iyi bilinen bir
sahne sanatıydı. Bir tiyatroda bütün bir mevsim
boyunca İtalya'dan gelen bir topluluk sürekli
gösterimler yapıyor, bir diğerinde ise daha çok
Fransız operaları sahneleniyordu. (1) İstanbul,
operada Avrupa'nın sayılı merkezlerinden biri ha-
line gelmişti. (II) Öyle ki, Verdi'nin " li Trovatore"
operasi Paris'ten önce İstanbul'da gösterilmişti.
(III) Bazen aynı operanın aynı gece birkaç tiyatro-
da oynandığı bile oluyordu. (IV) Şunu da hemen
belirtmek gerekir ki bu zengin etkinlikler dışarıdan
gelen sanatçılarla gerçekleşiyordu. (V) Seyircilerin
çoğu ise İstanbul'daki levantenler ve azınlıklardı.
Bu parçadaki numaralanmış yerlerden
hangisinden sonra düşüncenin akışına göre
"8 Temmuz 1899 akşamı üç Aida operası birden
sahnelenmişti." cümlesi getirilebilir?
C) III D) IV
A) I
B) II
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
BAĞLANTI ÖĞELERİ METODU 13. XIX. yüzyılda opera, İstanbul'da çok iyi bilinen bir sahne sanatıydı. Bir tiyatroda bütün bir mevsim boyunca İtalya'dan gelen bir topluluk sürekli gösterimler yapıyor, bir diğerinde ise daha çok Fransız operaları sahneleniyordu. (1) İstanbul, operada Avrupa'nın sayılı merkezlerinden biri ha- line gelmişti. (II) Öyle ki, Verdi'nin " li Trovatore" operasi Paris'ten önce İstanbul'da gösterilmişti. (III) Bazen aynı operanın aynı gece birkaç tiyatro- da oynandığı bile oluyordu. (IV) Şunu da hemen belirtmek gerekir ki bu zengin etkinlikler dışarıdan gelen sanatçılarla gerçekleşiyordu. (V) Seyircilerin çoğu ise İstanbul'daki levantenler ve azınlıklardı. Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisinden sonra düşüncenin akışına göre "8 Temmuz 1899 akşamı üç Aida operası birden sahnelenmişti." cümlesi getirilebilir? C) III D) IV A) I B) II E) V
A
IZ
J
ragrafin Şifresi - Modüler Soru Bankası
BAĞLANTI ÖĞELERİ METODU
11. Destanlar, insanın meydana getirdiği ilk sanat
eserleri arasında yer alır. Ancak destanlar ferdi
eserler değildir. Konularını ve o konu etrafındaki
kahramanlarını, hatta kahramanların macerala-
rını milletin ortak hayali yaratır. Bu sebeple 200
beyitlik bir destan, yıllar sonra karşımıza 2000
beyitlik bir destan olarak çıkabilir. Destanlarda
beyit sayısı eksilmez daima artar. ---- Çünkü
halk sevdiği kahramana hayalinde yaşattığı pek
çok özellikleri de yakıştırır. Destanlar hem tarihi,
hem de psikolojik özellikler taşırlar. Tarihi vesika
olarak destanları kullanmak istiyorsak, destanlar-
daki ilâveleri gerçek olaylardan çok iyi bir şekilde
ayırmalıyız. Destanlar, sözlü olarak dilden dile
geçer. Zaman içinde değişikliklere de uğrarlar.
Bu destanlar toplanıncaya ve yazıya geçirilinceye
kadar uzun bir "oluş devresi" geçirirler. Nihayet
bir şair çıkıp sözlü ve parça parça olan bu halk
ürünlerini toplar, bir araya getirir, özel üslûbuyla
işler, ona edebî kimliğini kazandırır. Böylece bir
"millî destan" doğmuş olur.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden
hangisinin gelmesi uygundur?
A) Destanlar sözlü bir şekilde nesilden nesle
aktarılır.
B) Böyle olması için uzun yıllar geçmesi gerekir.
C) Destan kahramanlarının etrafında olayların
geliştiği görülür.
D) Halk tarafından oluşturulan destanların en
önemli özelliğidir.
E) Bu da destanların halk arasında gördüğü
ilgiyle doğrudan orantılıdır.
adık
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
A IZ J ragrafin Şifresi - Modüler Soru Bankası BAĞLANTI ÖĞELERİ METODU 11. Destanlar, insanın meydana getirdiği ilk sanat eserleri arasında yer alır. Ancak destanlar ferdi eserler değildir. Konularını ve o konu etrafındaki kahramanlarını, hatta kahramanların macerala- rını milletin ortak hayali yaratır. Bu sebeple 200 beyitlik bir destan, yıllar sonra karşımıza 2000 beyitlik bir destan olarak çıkabilir. Destanlarda beyit sayısı eksilmez daima artar. ---- Çünkü halk sevdiği kahramana hayalinde yaşattığı pek çok özellikleri de yakıştırır. Destanlar hem tarihi, hem de psikolojik özellikler taşırlar. Tarihi vesika olarak destanları kullanmak istiyorsak, destanlar- daki ilâveleri gerçek olaylardan çok iyi bir şekilde ayırmalıyız. Destanlar, sözlü olarak dilden dile geçer. Zaman içinde değişikliklere de uğrarlar. Bu destanlar toplanıncaya ve yazıya geçirilinceye kadar uzun bir "oluş devresi" geçirirler. Nihayet bir şair çıkıp sözlü ve parça parça olan bu halk ürünlerini toplar, bir araya getirir, özel üslûbuyla işler, ona edebî kimliğini kazandırır. Böylece bir "millî destan" doğmuş olur. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin gelmesi uygundur? A) Destanlar sözlü bir şekilde nesilden nesle aktarılır. B) Böyle olması için uzun yıllar geçmesi gerekir. C) Destan kahramanlarının etrafında olayların geliştiği görülür. D) Halk tarafından oluşturulan destanların en önemli özelliğidir. E) Bu da destanların halk arasında gördüğü ilgiyle doğrudan orantılıdır. adık
YAYINLARI
LİMİT
Yukarıdaki numaralanmış
bütün oluşturabilmesi için hangilerinin birbiriyle yer
değiştirmesi gerekir?
A) III ve IV
D) I ve II
B) II ve III
A) I
E) I ve V
22. (1) Edebiyatın içindeki çocuk kahramanlar kalıcı izler
bırakır çoğumuzda. (II) "Parasız Yatılı" içindeki kız
çocuklar; "Haraç" öyküsündeki besleme kız çocukların,
genç kızların yoksulluk, aşağılanma ve
değersizleştirmeyle geçen hayatları, yıllar boyu
çektikleri çileler büyük bir insanlık acısı olarak
yansımıştır yüreğime. (III) "Kirpikli çocuk gözleri" vardır
kiminin. (IV) Kimi, rengi ağarmış, eprimiş eski okul
önlüğü yüzünden hor görülüp okulun temizlik koluna
layık görülür. (V) Kimi de okulu değil, oyunu sevdiği için
öğretmenleri tarafından azarlanır.
C) IV ve V
Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine
düşüncenin akışına göre, "Füruzan'ın, öykülerinde
canlandırdığı kız çocuklar da beni derinden
etkilemiştir." cümlesi getirilmelidir?
B) II
C) III
D) IV
E) V
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
YAYINLARI LİMİT Yukarıdaki numaralanmış bütün oluşturabilmesi için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir? A) III ve IV D) I ve II B) II ve III A) I E) I ve V 22. (1) Edebiyatın içindeki çocuk kahramanlar kalıcı izler bırakır çoğumuzda. (II) "Parasız Yatılı" içindeki kız çocuklar; "Haraç" öyküsündeki besleme kız çocukların, genç kızların yoksulluk, aşağılanma ve değersizleştirmeyle geçen hayatları, yıllar boyu çektikleri çileler büyük bir insanlık acısı olarak yansımıştır yüreğime. (III) "Kirpikli çocuk gözleri" vardır kiminin. (IV) Kimi, rengi ağarmış, eprimiş eski okul önlüğü yüzünden hor görülüp okulun temizlik koluna layık görülür. (V) Kimi de okulu değil, oyunu sevdiği için öğretmenleri tarafından azarlanır. C) IV ve V Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine düşüncenin akışına göre, "Füruzan'ın, öykülerinde canlandırdığı kız çocuklar da beni derinden etkilemiştir." cümlesi getirilmelidir? B) II C) III D) IV E) V Diğer sayfaya geçiniz.
ctrl
all
13
8.
H
cmd
A) V
O
020
Brands
Fa
DVEN
B
(1) "Felsefe nedir?" sorusuna kısa bir yanıt verilmesi
oldukça güçtür. (II) Zira felsefenin tek bir tanımı yoktur.
(III) Bazı düşünürlere göre felsefenin tanımı yapılamaz
çünkü o bir üst dildir. (IV) Felsefe bireyin dünden bugüne
kazandığı bilgi ve deneyim birikimini kullanarak
edindiklerini sistemleştirilmesine imkan verir. (V) Bu süreç,
bir bakıma bireysel bir dünya görüşünün oluşturulmasıdır.
(VI) Ancak felsefe olay ve olgulara dar, tek yönlü bir
anlayışla değil; bütüncül bakmayı amaç edinir.
XVII) Filozof, yaşamı, bir iş adamı ya da sanatçının salt
kendi uzmanlık alanı açısından gördüğü gibi görmez.
(VIII) Yaşamın bir bütün olarak kavranılmasını amaçlar.
N
C) IV
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf
numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
D) III
M
E) VI
K
H
O
cmd
370
16 16
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ctrl all 13 8. H cmd A) V O 020 Brands Fa DVEN B (1) "Felsefe nedir?" sorusuna kısa bir yanıt verilmesi oldukça güçtür. (II) Zira felsefenin tek bir tanımı yoktur. (III) Bazı düşünürlere göre felsefenin tanımı yapılamaz çünkü o bir üst dildir. (IV) Felsefe bireyin dünden bugüne kazandığı bilgi ve deneyim birikimini kullanarak edindiklerini sistemleştirilmesine imkan verir. (V) Bu süreç, bir bakıma bireysel bir dünya görüşünün oluşturulmasıdır. (VI) Ancak felsefe olay ve olgulara dar, tek yönlü bir anlayışla değil; bütüncül bakmayı amaç edinir. XVII) Filozof, yaşamı, bir iş adamı ya da sanatçının salt kendi uzmanlık alanı açısından gördüğü gibi görmez. (VIII) Yaşamın bir bütün olarak kavranılmasını amaçlar. N C) IV Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? D) III M E) VI K H O cmd 370 16 16
SINAV
2. I. Yeşil papağan ve İskender papağanı gibi
egzotik türler, doğal yayılış alanlanı dışında
üreyerek doğal yaşamın bir parçası haline
gelmiştir.
II. Bu türlerin, doğal yaşamın bir parçası
haline gelmeleri de ekosistemin dengesinin
değişmesi anlamına gelmektedir.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca
doğru bir biçimde birleştirilmiş hali
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ekosistemin dengesi üzerine yapılan
çalışmalar, yeşil papağan ve İskender
papağanı gibi egzotik türlerin doğal
yayılış alanları dışında üreyemediklerini
göstermektedir.
B) Doğal yayılış alanları dışında üreyen yeşil
papağan ve İskender papağanı gibi egzotik
türler, ekosistemin dengesinin korunmasına
yardımcı olmaktadır.
C) Yeşil papağan ve İskender papağanı gibi
türlerin, ekosistemin dengesini değiştirmeler
doğal yayılış alanları dışında üreyerek doğal
yaşamın bir parçası olmalarıyla ilgilidir.
D) Yeşil papağan ve İskender papağanı gibi
egzotik türlerin doğal yayılış alanları dışında
üreyerek doğal yaşamın bir parçası haline
gelmelerine ekosistemin dengesine yapılan
müdahaleler sebep gösterilmektedir.
E) Ekosistemin dengesinin korunması amacıyla
yeşil papağan ve İskender papağanı gibi
egzotik türlerin doğal yayılış alanları dişinda
üreyerek doğal yaşamın bir parçası olmalan
engellenmektedir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
SINAV 2. I. Yeşil papağan ve İskender papağanı gibi egzotik türler, doğal yayılış alanlanı dışında üreyerek doğal yaşamın bir parçası haline gelmiştir. II. Bu türlerin, doğal yaşamın bir parçası haline gelmeleri de ekosistemin dengesinin değişmesi anlamına gelmektedir. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hali aşağıdakilerden hangisidir? A) Ekosistemin dengesi üzerine yapılan çalışmalar, yeşil papağan ve İskender papağanı gibi egzotik türlerin doğal yayılış alanları dışında üreyemediklerini göstermektedir. B) Doğal yayılış alanları dışında üreyen yeşil papağan ve İskender papağanı gibi egzotik türler, ekosistemin dengesinin korunmasına yardımcı olmaktadır. C) Yeşil papağan ve İskender papağanı gibi türlerin, ekosistemin dengesini değiştirmeler doğal yayılış alanları dışında üreyerek doğal yaşamın bir parçası olmalarıyla ilgilidir. D) Yeşil papağan ve İskender papağanı gibi egzotik türlerin doğal yayılış alanları dışında üreyerek doğal yaşamın bir parçası haline gelmelerine ekosistemin dengesine yapılan müdahaleler sebep gösterilmektedir. E) Ekosistemin dengesinin korunması amacıyla yeşil papağan ve İskender papağanı gibi egzotik türlerin doğal yayılış alanları dişinda üreyerek doğal yaşamın bir parçası olmalan engellenmektedir.
30. .
A
A A
Hayatın içinden gelen bu hikâyelerinizi kurgularken
nasıl bir yol çiziyorsunuz?
Kendi dinamikleriyle ilerleyen çocuk edebiyatının
geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?
Kaleme aldığınız eserlerde, çocuklar ve yetişkinler
arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Mizahi unsurların eserlere yansıması hakkında neler
düşünüyorsunuz?
Aşağıda verilen metinlerden hangisi bu sorulardan
herhangi biriyle ilişkili değildir?
A) Benim çocuk kitaplarımı yetişkinlerin, özellikle de
anne babaların okuduğunu biliyorum. Genellikle ço-
cuk tarafını tutan, yetişkinleri de çocuk dünyasına
çekmeye çalışan bir dili var kitaplarımın. Yetişkinler
ve çocuklar arasında kelimelerden bir köprü kurmayı
seviyorum.
B) Çocuklar için kişisel gelişim adı altında çocuk kitapla-
ri yazılıyor. Çocuğun kişisel gelişime ihtiyacı yoktur,
çocuk zaten tamdır. Anne baba, kendi sorununu çö-
zemediği için sorun çocuktaymış gibi davrandığında,
bu sorunun çözümü için de sadece kitaba başvur-
duğunda çocuk kitapları edebî eser olma özelliğini
kaybediyor.
C) Belirli bir yol izlediğimi söyleyemem. Kendi doğal
akışında gidiyor, diyebilirim ki her hikâyeyi evet ben
başlatıyorum ama o kendisi yoluna devam ediyor,
daha uzayabileceği hâlde tamam, ben bittim diyor.
Ben ona uyuyorum.
D) Çocuğa en çok yakışan şey gülmek. Çocuk kitapla-
rimin mizah unsurları taşımasını önemsiyorum ama
bu illa mizah olsun diye yaptığım bir şey de değil.
Çocukla iletişim zaten eğlencelidir. Onların dünyası-
ni yansıtmaya çalışıyorum kitaplara. Böyle bir çıkış
noktanız olunca varacağınız yer zaten eğlenceli olu-
yor.
E) Çocuk edebiyatı yapıtları, değerleri ve gelenekleri
olduğu gibi korumayı değil, gelenekleri bugünün açı-
sından eleştirel bir bakış açısıyla sunmalıdır. Çocuk
edebiyatı yapıtları aracılığıyla yüz yıl öncesinin de-
ğerleri, yargıları ve kuralları aktarılmamalıdır. Bugün
geldiği nokta açısından çocuk edebiyatının bu çizgiyi
yakaladığını görüyorum.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
30. . A A A Hayatın içinden gelen bu hikâyelerinizi kurgularken nasıl bir yol çiziyorsunuz? Kendi dinamikleriyle ilerleyen çocuk edebiyatının geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz? Kaleme aldığınız eserlerde, çocuklar ve yetişkinler arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Mizahi unsurların eserlere yansıması hakkında neler düşünüyorsunuz? Aşağıda verilen metinlerden hangisi bu sorulardan herhangi biriyle ilişkili değildir? A) Benim çocuk kitaplarımı yetişkinlerin, özellikle de anne babaların okuduğunu biliyorum. Genellikle ço- cuk tarafını tutan, yetişkinleri de çocuk dünyasına çekmeye çalışan bir dili var kitaplarımın. Yetişkinler ve çocuklar arasında kelimelerden bir köprü kurmayı seviyorum. B) Çocuklar için kişisel gelişim adı altında çocuk kitapla- ri yazılıyor. Çocuğun kişisel gelişime ihtiyacı yoktur, çocuk zaten tamdır. Anne baba, kendi sorununu çö- zemediği için sorun çocuktaymış gibi davrandığında, bu sorunun çözümü için de sadece kitaba başvur- duğunda çocuk kitapları edebî eser olma özelliğini kaybediyor. C) Belirli bir yol izlediğimi söyleyemem. Kendi doğal akışında gidiyor, diyebilirim ki her hikâyeyi evet ben başlatıyorum ama o kendisi yoluna devam ediyor, daha uzayabileceği hâlde tamam, ben bittim diyor. Ben ona uyuyorum. D) Çocuğa en çok yakışan şey gülmek. Çocuk kitapla- rimin mizah unsurları taşımasını önemsiyorum ama bu illa mizah olsun diye yaptığım bir şey de değil. Çocukla iletişim zaten eğlencelidir. Onların dünyası- ni yansıtmaya çalışıyorum kitaplara. Böyle bir çıkış noktanız olunca varacağınız yer zaten eğlenceli olu- yor. E) Çocuk edebiyatı yapıtları, değerleri ve gelenekleri olduğu gibi korumayı değil, gelenekleri bugünün açı- sından eleştirel bir bakış açısıyla sunmalıdır. Çocuk edebiyatı yapıtları aracılığıyla yüz yıl öncesinin de- ğerleri, yargıları ve kuralları aktarılmamalıdır. Bugün geldiği nokta açısından çocuk edebiyatının bu çizgiyi yakaladığını görüyorum.
Solun
sil me
yapar
Imad
oku
in F
adik
Kendinize herkesin gerisinde bir yer ayırmayı-
nız. Hele "Benim yeteneğim yok!" gibi sözlerle
umutsuzluğa düşmeyiniz. Örneğin, dünyanın
en ünlü konuşmacıları arasında sayılan kimse-
ler, önceleri iki sözü bir araya getiremeyenler,
küçük bir topluluk karşısına geçerken ne yapa-
caklarını bilemeyenler, dilleri tutulan ve dona-
kalanlar, başarıya çalışmayla ulaştılar.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Başkalarının yaptıklarından ders alıp çalış-
mak gerektiği
B) Kendini küçük görmenin başarısızlık getire-
ceği
C) Şu an çok iyi konuşmacı olan kişilerin daha
önceleri zor konuşan kişiler olduğu
D) Heyecanını bastıramayan kişilerin toplum
önünde rahat konuşamayacağı
E INTAVA LU
E) İnsanın kendini olduğundan daha küçük gör-
meyeceği
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Solun sil me yapar Imad oku in F adik Kendinize herkesin gerisinde bir yer ayırmayı- nız. Hele "Benim yeteneğim yok!" gibi sözlerle umutsuzluğa düşmeyiniz. Örneğin, dünyanın en ünlü konuşmacıları arasında sayılan kimse- ler, önceleri iki sözü bir araya getiremeyenler, küçük bir topluluk karşısına geçerken ne yapa- caklarını bilemeyenler, dilleri tutulan ve dona- kalanlar, başarıya çalışmayla ulaştılar. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Başkalarının yaptıklarından ders alıp çalış- mak gerektiği B) Kendini küçük görmenin başarısızlık getire- ceği C) Şu an çok iyi konuşmacı olan kişilerin daha önceleri zor konuşan kişiler olduğu D) Heyecanını bastıramayan kişilerin toplum önünde rahat konuşamayacağı E INTAVA LU E) İnsanın kendini olduğundan daha küçük gör- meyeceği
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaret
Romantik çağlarda edebiyatçılar, enerjilerini ruh ve ko-
falarına harcadıkları için beden işleri, hele spor onlara
pek yakıştırılmamış. Bu anlayışın tümüyle ortadan kalk-
tığını söylemek güç. Bugün de özellikle killelerin favorisi
olan futbolu, edebiyat ve edebiyalçılarla aynı karede dú-
şünmek, çoğumuza abes geliyor. Oysa kısa bir araştır
ma bile nice erkek ve kadın yazarın futbol üstüne güzel
satırları, dizeleri zevkle döşediklerini gösteriyor. Futbol
edebiyatı ödülleri bile var!..
Bu parçada geçen "aynı karede düşünmek" sözünü
aşağıdakilerden hangisi daha iyi açıklar?
A) Birlikte hareket etmek
B) Benzer amaçlar gütmek
C) Aynı ortamda hayal etmek
D) Ortak özellikler göstermek
E) Farklklan ortadan kaldırmak
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaret Romantik çağlarda edebiyatçılar, enerjilerini ruh ve ko- falarına harcadıkları için beden işleri, hele spor onlara pek yakıştırılmamış. Bu anlayışın tümüyle ortadan kalk- tığını söylemek güç. Bugün de özellikle killelerin favorisi olan futbolu, edebiyat ve edebiyalçılarla aynı karede dú- şünmek, çoğumuza abes geliyor. Oysa kısa bir araştır ma bile nice erkek ve kadın yazarın futbol üstüne güzel satırları, dizeleri zevkle döşediklerini gösteriyor. Futbol edebiyatı ödülleri bile var!.. Bu parçada geçen "aynı karede düşünmek" sözünü aşağıdakilerden hangisi daha iyi açıklar? A) Birlikte hareket etmek B) Benzer amaçlar gütmek C) Aynı ortamda hayal etmek D) Ortak özellikler göstermek E) Farklklan ortadan kaldırmak
i,
y-
n
7
ç
J
21. Bir zamanlar edebiyatın gücüne, bir şeyleri değiştire-
bileceğine inanırdım. Benim için edebiyat, yaşam bo-
yu temiz kalmanın, vicdani ve ahlaki çürümeye karşı
durmanın göstergelerinden biriydi. Yıllarım, bu inan-
cın etkisiyle gelişen bir tutkunun peşinden koşmakla
geçti. Ama artık kabul edelim, bugünün insanı sözün
değerini bilmiyor. Okumayı sevdiğini söylüyor ama iyi
romanlardan, öykülerden, gerçek şiirden habersiz.
Ömrünü edebiyata vermiş, köşesinde sessiz sessiz
yaşayan gerçek yazarlara sırtını dönmüş. Yalnızca,
yapıtları çok sattığı için kimi yazarların önünde uzun
kuyruklar oluştururken edebiyatın insanı çağırdığı o
gerçek dünyayı aşındırdığının farkında bile değil. Pe-
ki, o zaman edebiyat ne işe yarıyor? Söylemesi zor
ama edebiyat bugü yaratıları ilgi görmeyen üç beş
kişinin sığındığı, kuşatılmış bir kale.
Aşağıdakilerden hangisi edebiyatla ilgili olarak bu
parçada yakınılan durumlardan biri değildir?
A) Okurların beğeni düzeyinin düşmesi
B) Gerçek sanatçıların giderek azalması
Eğitiminin, güzel duyusal (estetik) boyutlara da-
yandırılmaması
D) Yazınsallıktan yoksun yapıtlara değer verilmesi
(E) Yaşama ve insana olumlu boyutlar kazandırdığı-
nın farkına varılamaması
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
i, y- n 7 ç J 21. Bir zamanlar edebiyatın gücüne, bir şeyleri değiştire- bileceğine inanırdım. Benim için edebiyat, yaşam bo- yu temiz kalmanın, vicdani ve ahlaki çürümeye karşı durmanın göstergelerinden biriydi. Yıllarım, bu inan- cın etkisiyle gelişen bir tutkunun peşinden koşmakla geçti. Ama artık kabul edelim, bugünün insanı sözün değerini bilmiyor. Okumayı sevdiğini söylüyor ama iyi romanlardan, öykülerden, gerçek şiirden habersiz. Ömrünü edebiyata vermiş, köşesinde sessiz sessiz yaşayan gerçek yazarlara sırtını dönmüş. Yalnızca, yapıtları çok sattığı için kimi yazarların önünde uzun kuyruklar oluştururken edebiyatın insanı çağırdığı o gerçek dünyayı aşındırdığının farkında bile değil. Pe- ki, o zaman edebiyat ne işe yarıyor? Söylemesi zor ama edebiyat bugü yaratıları ilgi görmeyen üç beş kişinin sığındığı, kuşatılmış bir kale. Aşağıdakilerden hangisi edebiyatla ilgili olarak bu parçada yakınılan durumlardan biri değildir? A) Okurların beğeni düzeyinin düşmesi B) Gerçek sanatçıların giderek azalması Eğitiminin, güzel duyusal (estetik) boyutlara da- yandırılmaması D) Yazınsallıktan yoksun yapıtlara değer verilmesi (E) Yaşama ve insana olumlu boyutlar kazandırdığı- nın farkına varılamaması
21. Aşağıdaki parçalardan hangisi, tanrısal
(hakim) anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır?
A) Kış, çirkin görüntülerin en büyük
yardımcısıydı. Başkent'in, güneş ışığında
büsbütün bürokrat duran san benzini
gözlerden gizlemişti hiç değilse.
B) Fatih yirmi sekiz yaşında idi, bu senfoniyi
yeniden yazmak gerektiğini düşünüyordu
çünkü aşka inanıyordu; insanların sevgiye ve
mutluluğa razı edilebileceklerini geçiriyordu
aklından.
C) Ardimda bembeyaz çırpıntılı dümen sulanı
bırakıyorum. Soluk sular, soluk yanaklar
bırakıyorum geçtiğim yerde. Kıskanç dalgalar
kabarıp siliyor izlerimi.
D) Ister lapa lapa kar ister şinl şini yağmur
yağsın, sabahın beş buçuğunda dalardım
sokağın sessizliğine.
E) Şişmandı adam, yarım ve sik nefeslerie
göğsü inip kalkıyordu. "Bir ay sonra
tanıyamazsın hiçbirini." dedi, karşılıklı sustuk.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
21. Aşağıdaki parçalardan hangisi, tanrısal (hakim) anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır? A) Kış, çirkin görüntülerin en büyük yardımcısıydı. Başkent'in, güneş ışığında büsbütün bürokrat duran san benzini gözlerden gizlemişti hiç değilse. B) Fatih yirmi sekiz yaşında idi, bu senfoniyi yeniden yazmak gerektiğini düşünüyordu çünkü aşka inanıyordu; insanların sevgiye ve mutluluğa razı edilebileceklerini geçiriyordu aklından. C) Ardimda bembeyaz çırpıntılı dümen sulanı bırakıyorum. Soluk sular, soluk yanaklar bırakıyorum geçtiğim yerde. Kıskanç dalgalar kabarıp siliyor izlerimi. D) Ister lapa lapa kar ister şinl şini yağmur yağsın, sabahın beş buçuğunda dalardım sokağın sessizliğine. E) Şişmandı adam, yarım ve sik nefeslerie göğsü inip kalkıyordu. "Bir ay sonra tanıyamazsın hiçbirini." dedi, karşılıklı sustuk.
Kal-
ya-
cra-
miz
dik.
ma
az
uç
n-
1
1
I
I
1
1
30
1. Bu özelliğin yanında gece ile gündüz arasındaki ısı farkı
çoktur; gündüz sıcak, gece soğuk olur.
H. Kayseri'nin havası sonbahar mevsiminde genellikle rüz-
garsız ve açık güneşli olur.
III. Kayseri'de yapılan pastırmanın iyi olmasının ve tanınma-
sının en önemli sebebi Kayseri'nin havasının pastırma
üzerindeki olumlu etkileridir.
IV. Rüzgarsız, nemsiz, açık havada pastırma kolay kurur ve
kuruyanlar da nemlenmez.
V. Gündüz sıcağını alan pastırma etleri gece soğur ve den-
geli olarak bozulmadan kurur.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak şekil-
de sıralandığında hangisi baştan ikinci olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Kal- ya- cra- miz dik. ma az uç n- 1 1 I I 1 1 30 1. Bu özelliğin yanında gece ile gündüz arasındaki ısı farkı çoktur; gündüz sıcak, gece soğuk olur. H. Kayseri'nin havası sonbahar mevsiminde genellikle rüz- garsız ve açık güneşli olur. III. Kayseri'de yapılan pastırmanın iyi olmasının ve tanınma- sının en önemli sebebi Kayseri'nin havasının pastırma üzerindeki olumlu etkileridir. IV. Rüzgarsız, nemsiz, açık havada pastırma kolay kurur ve kuruyanlar da nemlenmez. V. Gündüz sıcağını alan pastırma etleri gece soğur ve den- geli olarak bozulmadan kurur. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak şekil- de sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
B BB
BB
BBB
14. ----. Düşünceyi sanata, uygarlığa, grafiğe dönüştüre-
bilen de eller ve parmaklardır. Parmakların bu yeteneği
olmasaydı düşünceler sadece düşlerde kalırdı.
Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Insanoğlunun birçok olağanüstü yetenekle donatıldı-
ğını biliyoruz
B) Yetenekler düşüncelerde biçimlenir ve düşüncelerde
değer kazanır
C) Birçok canlı türünün düşünme yeteneği vardır
D) Ellerini, parmaklarını büyük bir yetenekle kullanılabi-
len tek yaratık insandır
E) Kimi zaman düşüncelerde kalan büyük hayaller insanı
mutlu eder
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
B BB BB BBB 14. ----. Düşünceyi sanata, uygarlığa, grafiğe dönüştüre- bilen de eller ve parmaklardır. Parmakların bu yeteneği olmasaydı düşünceler sadece düşlerde kalırdı. Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir? A) Insanoğlunun birçok olağanüstü yetenekle donatıldı- ğını biliyoruz B) Yetenekler düşüncelerde biçimlenir ve düşüncelerde değer kazanır C) Birçok canlı türünün düşünme yeteneği vardır D) Ellerini, parmaklarını büyük bir yetenekle kullanılabi- len tek yaratık insandır E) Kimi zaman düşüncelerde kalan büyük hayaller insanı mutlu eder