Anlatım Biçimleri Soruları

u Ü K- i.. li HIN V E RENK labilir. 4. Anlatımı güzelleştiren ya da çirkinleştiren etken- ler çok yönlüdür. Dil konusunda çalışma yapan- lar ayrı ayrı adlar altında ele alırlar bu etkenleri. 2 Doğrudur da. Çünkü duygu, düşünce, olay ve olguları sözcüklere dökmedir anlatım. Anlatımın gücü, sözcüklerin kullanımında, onların birbirleriyle oluşturduğu bağıntılardadır.ning 7 Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akı- şına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Bununla birlikte, yazınsal söylemle bilgilendirme amaçlı söylemin farklı olduğunu bilirler. B) Dilin sunduğu olanaklardan yararlanarak değişik cümle türlerine başvururlar. C) Ne var ki bunlardan her birinin eninde sonun- da gelip sözcüklerin seçimine ve kullanımına dayandığını vurgularlar. DSöz gelimi, görüntüler yaratacak, daha doğrusu düşünsel resimler oluşturacak sözcükler seçer- ler. Sözcüklerin, kişilerin deneyim ve yaşantısına göre değişen anlamlarına çağrışımsal anlam derler.

R 3 2 da arşı 7. Son zamanlarda oldukça hızlanan bir çeviri tempo- suyla dünyadaki yeni yazarları, yeni kitapları izle- yebiliyoruz. Bugün için dünyada nasıl roman, şiir, öykü, deneme yazıldığını takip edebiliyoruz. Ama dünyada tiyatro nasıl, pek bilemiyoruz. Tiyatro söz konusu olduğunda beslenme yetersizliği çekiyoruz. Bu nedenle tiyatro hiçbir zaman özlenen dina- mizme, paylaşabilirliğe, tartışabilirliğe ulaşamıyor. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akı- şına aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? obe- nden mış göz karekök e ya si bu- tı'nın ISI Ol- izyon A) Yalnızca meslekten tiyatrocular için değil, seyir- ciler için de büyük fırsat olan tiyatro festivalleri düzenlenmiyor. B) Ufkumuzu genişleten, alışkanlıklarımızı zorla- yan, canlı, hareketli bir tiyatro yaşamından yok- sun kalıyoruz. C) Dünyanın hemen hemen en eski sanat dalı olan tiyatro, yeni teknolojik canavarlarla savaşıyor. DKimi tiyatroların çoktan ölmüş olduğunu dünya- ya baktıkça daha iyi anlıyoruz. E) Tiyatro el yapımı bir sanat ve her seferinde yeni- den üretiliyor.

6. > Kasnak meşesi, Anadolu'ya özgü bir ağaç. Bu ağacın başının belası ökse otu, başka orman ağaçlarına da musallat oluyor. Bu ağaç, 1300-1800 metrelerde küçük küçük kümeler halinde bulunuyor. Toprak örtüsünün kalın olduğu yerlerde, kireçli topraklarda bile yetişebiliyor. Kerestesi değerli olan bu ağaç, 25-30 m boya ve 1,6 m çapa ulaşabiliyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Kişileştirme C) Örnekleme G E) İkileme B) Açıklama D) Nicel veriler

36. Lisede gösterilen temel matematik için bile denir ya: "Bu öğrendiklerimizi ileride kullanmayacağız ki..." İşte bu, hatalı bir yaklaşımdır. Matematik her yerde, hemen her dalda kullanılır. Sadece neyin nerede kullanılacağını bilmek ve anlamak lazım. Bazı öğrenciler, tamamen ezbere dayalı öğrenir çoğu şeyi. Mesela havuz problemleriyle ilgili birkaç soru çeşidini görür, o soru tiplerinin nasıl çözüleceğini ezberler. Sınavda aynı konuyla ilgili farklı tip soru çıkınca kalem oynatamaz. Çünkü ilk defa sınav esnasında düşünmeye başlar konu hakkında. Bu noktada şunu diyebiliriz: Matematik, insanı çok kolay ters köşe yapar fakat onunla biraz haşır neşir olundukça insana farklı bakış açıları sağlar. Bu parçadan matematikle ilgili olarak H. Kullanım alanı geniştir. Matematikte formülleri ezberlemek, başarının ön koşuludur. III. Genelde ezbere dayalı biçimde öğrenilmeye çalışılır. IV. Kişiyi bazı açılardan geliştirir. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) vell -BJT ve Ill D) II ve IV E) Il ve IV C)Il ve III

hin ak n, U- 11- |- 1. Sağlıklı beslenme denilince akla ilk gelen veya ilk gelmesi gereken şey yeterli su tüketimidir. Su vücuda sağladığı tüm faydaları bir yana yaşamı devam etti- rebilmek için gereklidir. İnsan vücudu incelendiğinde aslında sudan ibaret olduğumuzu anlayabiliriz. Vü- cudun tamamının %60'ı, kanın %92'si, kalbin %73'ü akciğerlerin %83'ü sudur. Bu kadar su ile dolu orga- nizmayı susuz bırakmak tabii ki doğru olmayacaktır. Kişisel özelliklere göre değişebilmekle beraber gün- lük 2,5 litre su tüketmek yeterli olacaktır. Bu parçada yazar düşüncesini inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur? A) Örnekleme C) Karşılaştırma B) Tanımlama D) İlişki kurma E) Sayısal verilerden faydalanma

19. Orta Asya'da güneş, ay ve ay tutulması, yıldırım ve gökkuşağı ile ilgili inanışlar Gök Tanrı inanışı ile il- gilidir. Türklerin inanışlarında Orta Asya'dan itibaren Anadolu'ya kadar uzanan uzun zaman sürecinde "Gök" kutsaldır. Eski Türklerin inanç sisteminde Tanrı göğün en üstündedir. Halk göğe, gök cisim- lerine ve gökyüzünde meydana gelerek yeryüzünü etkileyen tabiat olaylarına Türk inanç platformunda bir statü kazandırmıştır. Bütün bu sebeplerden ötürü gökyüzü, güneş, ay ve bazı tabiat olayları ile ilgili inanışlar ve ritüeller oluşmuştur. Bu parçada ele alınan konu aşağıdakilerden Changisidir? A) Güneş ve ay tutulmasının Türkler üzerindeki et- kisi B) Orta Asya Türklerinin yaşayışı C) Orta Asya ve Anadolu vasam tarzının benzer yönleri D) Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar uzanan mistik yolculukta tabiat olaylarının etkisi E) Anadolu inanç sistemi ile Orta Asya inanç siste- mi arasındaki benzerlikler

3. Okuyucuyu veya dinleyiciyi istenilen davranış ve dü- şünce biçimine yöneltmek amacıyla başvurulan bir anlatım biçimidir anlatım. Bu anlatım biçimiyle okuyucuyunun sahip olduğu düşüncenin değiştirilme- si amaçlanır. Yani amaç düşünce ve kanı değişiklik yapmaktır. ise en yalın biçimiyle sözcüklerle re- sim çizme işidir. Varlıkların niteliklerini, bu varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirt- mektir. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağı- daki anlatım biçimlerinden hangisi getirilmelidir? A) Betimleyici - Öyküleyici anlatım B) Tartışmacı - Betimleyici anlatım C) Açıklayıcı - Betimleyici anlatım D) Öyküleyici - Tartışmacı anlatım E) Betimleyici - Tartışmacı anlatım TUMLER VAYIN AR

7. Tolstoy'un eserlerinin günümüzde de çok okunması- nın en önemli nedeni seçtiği konuların bütün insanlı- ğa hitap eden konular olmasıdır. Bu cümlede geçen "bütün insanlığa hitap etme" ifa- desi aşağıdaki anlatımın ilkelerinden hangisi ile ilişkilendirilir? A) Yalınlık B) Duruluk D) Evrensellik E) Ulusallik C) Özlülük

48 9. Çocukluğum çam ormanlarıyla kaplı, şirin bir ilçe olan Andırın'da geçti. Bu küçük ilçe kışları yalnızlığa terk edilirdi ama yazları dolup taşardı. Evimizin kar- şısındaki boş araziye Adana'nın sıcağından bunalan birçok aile gelir çadır açardı. İşte o zaman dünyalar benim olurdu. Çünkü o ailelerin çocukları benim ar- kadaşımdı. Onlarla geceleri kocaman ateşler yakar, sabahlara kadar eğlenirdik. Ya uçurtmalarımız... Yüzlercesi birer bayrak gibi dalgalanırdı gökte. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi- ne başvurulmamıştır? A) Benzetmeye C) Öznel ifadelere B) Abartmaya D) Öykülemeye E) Tartışmaya

11. Çok değil, on yıl öncesine kadar Ege ya da Akdeniz'in kıyı kasabalarında, büyük şehirleri kuşatmış olan o çılgın gürültüden uzak, denizin ve yaprakların hışırtı- sından süzülüp gelen sessizliği yaşardınız. Şimdiyse her yerde hoparlörler var. Milan Kundera'nın dediği gibi, müziğin gürültüye dönüştüğü bir işitsel çirkinlik yaşıyoruz. Bu parçanın anlatımında yazar düşüncesini güç- lendirmek için aşağıdakilerden hangisine başvur- muştur? A) Açıklamaya C) Karşılaştırmaya B) Benzetmeye D) Tanımlamaya E) Tanık göstermeye

10. Her milletin tarihinde derin izler bırakmış önemli şah- siyetleri bulunmaktadır. Mehmet Akif Ersoy da Türk milletinin tarihinde ve gönlünde taht kurmuş büyük isimdir. Safahat şairi, Çanakkale'yi destanlaştıran şair, Şair-i Azam, Vatan Şairi, ilim, fikir ve dava ada- mi örnek bir insan Mehmet Akif Ersoy sadece İstiklal Marşı'nın şairi değil, aynı zamanda Türk milleti için "vatan, millet, bayrak, özgürlük, bağımsızlık" kavram- larının karşılığıdır. O, Kurtuluş Savaşı'nı on kitaya, 41 dize sığdırarak Millî Mücadele'yi en mükemmel şekil- de dile getiren bir vatan ve millet sevdalısıdır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur? A) Alıntı yapma C) Öyküleme B) Benzetme D) Açıklama E) Örnekleme

4. Tam üç kişiyiz. Güneş iyice yükselmiş. Tartışma ve şakalaşmalarla bir bayırı tırmanıyoruz yorgun, say- dam bir gölge gibi. Hemen bir dalgınlığın rengi, bir atın duvara çarpması gibi bir arada duruyor, yanımız- da. Tozun dumanın içinde kalıyoruz. "Atlayın!" diyor adam. Biniyoruz. Önceki konuştuğumuz konuları o toz örtüyor, çabucak unutuyoruz. Yeni yeni şeyler so- ruyoruz birbirimize. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Karşılaştırma - Betimleme B) Tanımlama - Açıklama C) Betimleme - Öyküleme D) Açıklama - Betimleme E) Öyküleme - Karşılaştırma

7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kullanılan "kadar" edati, "Duvarcılıktan çiniciliğe kadar her işte çalıştı." cümlesindeki ile aynı anlamdadır? A) Kale kapısı kadar iri bir adamın böyle basit bir işte çalışması beni çok şaşırttı. BYıllardır biriktirdiği parasıyla avuç içi kadar bir yer alabilmiş. C) Dedemin anlattıklarıyla köyümüzü görmüş kadar olduk. D) Haftanın üç günü spor salonundan eve kadar hızlı adımlarla yürüyorum. E) Bu mağazada iğneden gömlek düğmesine kadar her şeyi bulabilirsiniz. 10.

gün r er, atı ve klarının elebi'nin bu atkın renme ellikleri önem da durum nden n 32. Şiirin sınırlarını daima bilmek gerekir; fazlası, bizim o şiire eklediklerimizdir. Şiirin gerçek değeri ise bu ek yaşantıların dışındadır. Daima kendi anladığımızdan çok, şairin ne anlattığına bakmak daha yerinde olur. Böylece şairin şiirine verdiği anlam neyse ona daha bir yaklaşmış oluruz. Yoksa bizim kendimize göre çıkardığımız anlam ancak bize göredir. Bu da şairin kişiliğini unutmakla elde edilir. Aşağıdakilerden hangisi parçada bir şiir değerlendirilirken yapılması gerekenlerle ilgili öne sürülen düşüncelerden değildir? A) Sairin kişiliğinin eserden uzak tutulması gerekir. B) Bireyin kendine göre şiirden çıkardığı anlam, temel ölçüt değildir. C) Şiirin, bilinenin ve belirginleştirilenin dışında özellikleri vardır. D) Şiirin iletisi, temasına ve konusuna göre paralellik göstermez. E) Şairin anlatmak istediklerinin önemsenmesi lazımdır. 34. ilor cağında.

k Tahtakale'de açılan ve tüm kahvehaneler sayesinde ha Günün her saati kitap ve güze satranç ve tavlaninc Detlerinin yapıldo ha dönemin sosyal hayatına dam- mutfağında ve evlerde yerini arda tüketilmeye başlanmış tavalarda kavrulduktan son k cezvelerde pişirilmek s rii dostlara büyük bir öz m ediliyormuş. Kısa sürede üşen tüccarlar ve seyyahlar - sayesinde Türk kahvesinin upa'yı oradan da tüm dün- de Avrupa mutfağına giren etodu ile hazırlanan kahve, Sirilerek "Türk kahvesi" meğine "kahvaltı" denme- hve öncesi yenen yemek latım biçimlerinden ? C) Tanımlama =tirme E) Örnekleme gisi ayraç içindeki dir? uzun; yaşlılıkta ise Carşılaştırma) sim, yeni insanlar upu asia ANLATIM BIÇIMI/DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME METODU & ve doda betimlemeleriyle Türk edebiyatının Ho okuryb rerindeki kendine özgü sürsel anlatma, insan eros'u olarak nitelendirilen Yaşar Kemal: "Daha azar olmadan ise şiirle başladım, Karacaoğ ilkokulda yash halk sairleriyle çakostiğimi animsiyo- lan gibi olma niyetiyle olacak. Sonra okula gittim, rum. Hálá Kadirli'de bu günleri anımsayanlar var. ilk şiirim kötü bir sirdi, Adana'da çıkan bir dergide vayımladım, on altı yaşındaydım. Sonra sirlerimi Türkiye'deki birçok dergide yayımladım. 1963'e kadar şiir yazmayı sürdürdüm. Daha da arada sıra- da yazıyorum, çok da yazmak istiyorum. Belki de bir gün şiirlerimi, yenilerini de katarak kitap olarak çıkarabilirim." demiş bir söyleşisinde. Ilk gençlik yillanında, hikâye ve romandan önce, şiir yazmaya baslayan, romanlarıyla devleşen Yaşar Kemal'in şi- irleri Bugünlerde Bahar Indi adlı kitapta toplanmış. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Sayısal verilere yer verilmiştir. B) Örnekleme yapılmıştır. C) Tanik gösterme vardır. D) Kişileştirme yapılmıştır. E) Tartışma vardır. 7. Mardinin menand erini ve turistinarayan Cu Szerinde simge bir yapı yükse Müzesi olarak bilinen bina sn Patrikhanesine ait ve yan be ne'nin ibadethanesi Meryen wowy r. Bu kilise nispeten sanm bölgedeki bir başka Sürys Mor Etrem Manastin gibi baye dönüştürülmemis d Bu parçanın anlaty hangisini söylemek y A) Açıklamaya yer B) Kişileştirmeye h C) Omekleme ya D Devinime yer 5) Kalslaştırma 6. Klasik Türk edebiyatının zirvesindeki ustalardan biri olan Fuzuli, şiir ve nesir sahasında çok önemli eserler kaleme almıştır. O, üç dilli bir sanatkâr olup ilimsiz şiirin temeli olmayan duvar gibi kalıcı olmayacağını düşünerek kendini mysiki, tıp, hadis ve kelâm gibi ilimlerde söz söyleyecek bir seviyeye gelecek şekilde yetiştirmiştir. Fuzuli, çok yönlü ve üretken bir söz ustasıdır. Bu vasıflarıyla da Türk nin en lirik ve etki alanyen geniş şairi 8. E

8. Eserlerini kaleme alırken onların estetik yapısına dikkat etmiş; süslü söyleyişten ve uzun tiratlardan uzak durmuş; akıl verici bir tutumdan kaçınmış; sorunun temeline, sa- birla, anlaşılır cümlelerle inmiştir. Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçının eserleri aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez? A) Yol gösterme çabası içinde olmayan B) Sanatsal değer taşıyan Problemleri kaynağında inceleyen D) Sade bir dille yazılmış olan E) Belirli konular üzerinde yoğunlaşan (2013-ALES)