Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

33. "Relativist davranış", norm ve standartların
göreceli olduğu, "bir işin doğrusu" kavramının
gerçekçi olmadığı düşüncesinden hareket
eder. Böyle bir davranış eğilimine sahip olan
kişiler, bulundukları ortamı veri alarak ona uyum
sağlamaya çalışır. Dengeleri anlamak için söz
konusu ortamdaki ilişkileri gözlemleyip geçmişte
yaşanmış olaylardan ipuçları elde ederek
bunlardan sonuçlar çıkarmaya çalışır. Çoğunluğa
uyar ve karar verirken orta yolu bulmaya çalışır.
Inisiyatif almaya hevesli olmamakla birlikte
bundan kaçınmaz. Çatışma çıktığında ve sert
bir eleştiriyle karşılaşıldığında muvazeneli bir
tutumla ortamı korumaya eğilimlidir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisinin
"relativist davranış eğilimine sahip olan kişiler de
görülmesi beklenemez?
A) Bir meseleyi sonuca bağlarken herkes
tarafından kabul edilebilir bir tutumu tercih
etme
B) Karışıklık zamanlarında dengeli davranarak
mevcut pozisyonu sürdürmeyi önceleme
C) Bulunduğu ortamdaki insanların genel
eğilimine aykırı davranmaktan kaçınma
D) Bir durumun şartlara göre bazen doğru bazen
yanlış olabileceğine inanma
E) Zorluk içeren mücadele anlarında karar
verme yetkisini üstlenmekten uzak durma
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
33. "Relativist davranış", norm ve standartların göreceli olduğu, "bir işin doğrusu" kavramının gerçekçi olmadığı düşüncesinden hareket eder. Böyle bir davranış eğilimine sahip olan kişiler, bulundukları ortamı veri alarak ona uyum sağlamaya çalışır. Dengeleri anlamak için söz konusu ortamdaki ilişkileri gözlemleyip geçmişte yaşanmış olaylardan ipuçları elde ederek bunlardan sonuçlar çıkarmaya çalışır. Çoğunluğa uyar ve karar verirken orta yolu bulmaya çalışır. Inisiyatif almaya hevesli olmamakla birlikte bundan kaçınmaz. Çatışma çıktığında ve sert bir eleştiriyle karşılaşıldığında muvazeneli bir tutumla ortamı korumaya eğilimlidir. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisinin "relativist davranış eğilimine sahip olan kişiler de görülmesi beklenemez? A) Bir meseleyi sonuca bağlarken herkes tarafından kabul edilebilir bir tutumu tercih etme B) Karışıklık zamanlarında dengeli davranarak mevcut pozisyonu sürdürmeyi önceleme C) Bulunduğu ortamdaki insanların genel eğilimine aykırı davranmaktan kaçınma D) Bir durumun şartlara göre bazen doğru bazen yanlış olabileceğine inanma E) Zorluk içeren mücadele anlarında karar verme yetkisini üstlenmekten uzak durma
D) Diğer eserleri bir
koymaktadır.
E) Polisiye-gerilim romanları dışındaki romanları
okumaktan zevk almamaktadır.
D. Bilimsel dergilerde güdülenme, esenlik, ahlak yargısı ve
gelişimi konularında çalışmaları yayımlanan Ulaş
Kaplan, şiddet ve eğitim gibi iki temel sorunumuzu
bilimin ışığında inceleyerek köklü çözümler sunuyor.
Şiddetin evrimsel kökenlerini ve sosyal psikolojik
kaynaklarını inceliyor. Özgür ve güçlü bir karakterin
inşasında izlememiz gereken demokratik eğitim
hedefini belirlemeye çalışıyor. Kültürümüzün şefkat
zenginliği ve empati eksikliği arasındaki ikilemini tespit
ederek çağımızda empatisiz şefkatin zayıf kalacağını
vurguluyor. Aileden okula eğitimin çeşitli basamaklarını
sorguluyor, okuru yeni yöntemlerle tanıştırıyor.
LİMİT YAY!
Ulaş Kaplan'a ait bir yapıttan söz edilen bu parçada
aşağıdakilerden hangisi hakkında bilgi
verilmektedir?
A) Kitabın içeriği
B) Kitabın başarıları
C) Yazarın kalemi
D) Yapıtın hedefleri
E) Yapıtın önemi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
D) Diğer eserleri bir koymaktadır. E) Polisiye-gerilim romanları dışındaki romanları okumaktan zevk almamaktadır. D. Bilimsel dergilerde güdülenme, esenlik, ahlak yargısı ve gelişimi konularında çalışmaları yayımlanan Ulaş Kaplan, şiddet ve eğitim gibi iki temel sorunumuzu bilimin ışığında inceleyerek köklü çözümler sunuyor. Şiddetin evrimsel kökenlerini ve sosyal psikolojik kaynaklarını inceliyor. Özgür ve güçlü bir karakterin inşasında izlememiz gereken demokratik eğitim hedefini belirlemeye çalışıyor. Kültürümüzün şefkat zenginliği ve empati eksikliği arasındaki ikilemini tespit ederek çağımızda empatisiz şefkatin zayıf kalacağını vurguluyor. Aileden okula eğitimin çeşitli basamaklarını sorguluyor, okuru yeni yöntemlerle tanıştırıyor. LİMİT YAY! Ulaş Kaplan'a ait bir yapıttan söz edilen bu parçada aşağıdakilerden hangisi hakkında bilgi verilmektedir? A) Kitabın içeriği B) Kitabın başarıları C) Yazarın kalemi D) Yapıtın hedefleri E) Yapıtın önemi
31. Gazeteci:
Jeolog:
Dünya'da erozyon sebebiyle çölleşme tehlikesi ya-
şayan 110 ülke bulunmaktadır. Bu çerçevede Birleşmiş
Milletler Çevre Programı tarafından yapılan hesaplama-
larla dünyada çölleşme ve erozyonun önüne geçebilmek
için yılda 42 milyar dolar harcama yapılması gerekmek-
tedir.
Gazeteci:
Jeolog:
Türkiye topraklarının %90'ı su erozyonu, %1'i de
rüzgâr erozyonuna maruz kalmaktadır. Tarım toprakla-
rinda bu oran su erozyonu için %75 civarındadır. Türki-
ye'deki erozyon sonucunda yılda 500 milyon ton verimli
toprak kaybedilmektedir.
-
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden
hangisi sırasıyla getirilmelidir?
1. Erozyon nedeniyle çölleşme yaşayan ülkeler han-
gileridir?
II. Türkiye topraklarının verimlilik durumu hakkında
neler söylersiniz?
B) I. Erozyon sebebiyle ülkelerdeki ekonomik kayıp
hakkında bilgi verir misiniz?
II. Türkiye'de etkili olan erozyon çeşitleri nelerdir?
C) I. Çölleşme ve erozyonun önüne geçilebilmesinin
ekonomik boyutu ne olabilir?
II. Türkiye'de erozyonun verimli topraklar üzerindeki
etkisi hakkında ne söylersiniz?
DI. Erozyonun çölleşme üzerindeki olumsuz etkileri
nelerdir?
II. Erozyonun çeşitleri var mıdır?
1. Erozyon ile çölleşme arasındaki ilişkiden bahse-
der misiniz?
II. Su erozyonunun Türkiye'de çok etkili olduğu dü-
şüncesine katılıyor musunuz?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
31. Gazeteci: Jeolog: Dünya'da erozyon sebebiyle çölleşme tehlikesi ya- şayan 110 ülke bulunmaktadır. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yapılan hesaplama- larla dünyada çölleşme ve erozyonun önüne geçebilmek için yılda 42 milyar dolar harcama yapılması gerekmek- tedir. Gazeteci: Jeolog: Türkiye topraklarının %90'ı su erozyonu, %1'i de rüzgâr erozyonuna maruz kalmaktadır. Tarım toprakla- rinda bu oran su erozyonu için %75 civarındadır. Türki- ye'deki erozyon sonucunda yılda 500 milyon ton verimli toprak kaybedilmektedir. - Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? 1. Erozyon nedeniyle çölleşme yaşayan ülkeler han- gileridir? II. Türkiye topraklarının verimlilik durumu hakkında neler söylersiniz? B) I. Erozyon sebebiyle ülkelerdeki ekonomik kayıp hakkında bilgi verir misiniz? II. Türkiye'de etkili olan erozyon çeşitleri nelerdir? C) I. Çölleşme ve erozyonun önüne geçilebilmesinin ekonomik boyutu ne olabilir? II. Türkiye'de erozyonun verimli topraklar üzerindeki etkisi hakkında ne söylersiniz? DI. Erozyonun çölleşme üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir? II. Erozyonun çeşitleri var mıdır? 1. Erozyon ile çölleşme arasındaki ilişkiden bahse- der misiniz? II. Su erozyonunun Türkiye'de çok etkili olduğu dü- şüncesine katılıyor musunuz?
26. Orta Asya Türkleri XI. asırda topluca Müslüman olup
İslam medeniyetinin çemberine girerler. Bu dönemler-
de peş peşe devletler kuran Türkler, millî zenginliklerini
tümüyle koruyarak İslam topluluklarının içinde geliş-
meye devam ederler. İran ve Arap kültürüyle de tanı-
şan Türkler; bayram, doğum ve ölüm olaylarında eski
Türk âdetlerini sürdürmüşlerdir. Aynı zamanda Türkler
kendi dillerinin bütünlüğünü korurken yan yana yaşa-
dıkları halkların dillerinden de bazı kelime ve kavram-
ları alıp kullanmışlar. Örneğin "nevruz" bunlardan biridir.
Farsça kökenli bu kelime Türk boylarında da aynı anla-
mı taşıyarak yeni gün, başlangıç ve canlanma manası-
na gelmektedir.
Bu parçadan hareketle Orta Asya Türkleri ile ilgili
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İslam dinini milletçe benimsemişlerdir.
B) 'İslamiyet'i kabul ettikten sonra büyük değişimler ge-
Girmişlerdir.
C) İran ve Arap kültürleriyle tanışmaları özel günlerini
etkilememiştir.
rarve
D) Dil kullanımında kendi dillerine zarar vermemişlerdir.
dillerden
E) Çevrelerindeki farklı dillerden kelime almışlardır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
26. Orta Asya Türkleri XI. asırda topluca Müslüman olup İslam medeniyetinin çemberine girerler. Bu dönemler- de peş peşe devletler kuran Türkler, millî zenginliklerini tümüyle koruyarak İslam topluluklarının içinde geliş- meye devam ederler. İran ve Arap kültürüyle de tanı- şan Türkler; bayram, doğum ve ölüm olaylarında eski Türk âdetlerini sürdürmüşlerdir. Aynı zamanda Türkler kendi dillerinin bütünlüğünü korurken yan yana yaşa- dıkları halkların dillerinden de bazı kelime ve kavram- ları alıp kullanmışlar. Örneğin "nevruz" bunlardan biridir. Farsça kökenli bu kelime Türk boylarında da aynı anla- mı taşıyarak yeni gün, başlangıç ve canlanma manası- na gelmektedir. Bu parçadan hareketle Orta Asya Türkleri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) İslam dinini milletçe benimsemişlerdir. B) 'İslamiyet'i kabul ettikten sonra büyük değişimler ge- Girmişlerdir. C) İran ve Arap kültürleriyle tanışmaları özel günlerini etkilememiştir. rarve D) Dil kullanımında kendi dillerine zarar vermemişlerdir. dillerden E) Çevrelerindeki farklı dillerden kelime almışlardır.
Türkçe
18. (1) Çoğu insan şarkı müziğiyle film müziği arasında pek
fark olmadığını düşünür. (II) Oysa film müziği yapmakla
şarkı müziği yapmak birbirinden ayrı şeylerdir. (III) Bir
yönetmen, filmine uygun bir müzik isterken besteciden,
çektiği filme göre bazı değişiklikler isteyebilir. (IV) Film
müziği çalışması yapan bestecilerin buna hazırlıklı olma-
si gerekir. (V) Çünkü yönetmenler, filmle müziğin kendi
bakış açılarıyla uyumlu olmasına çok dikkat ederler.
(VI) Besteciler, bu durum karşısında yönetmeni anlama-
ya çalışırsa kendileri açısından daha iyi olacaktır.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag-
raf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
AXI
B) III
C) IV
DW
E) VI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Türkçe 18. (1) Çoğu insan şarkı müziğiyle film müziği arasında pek fark olmadığını düşünür. (II) Oysa film müziği yapmakla şarkı müziği yapmak birbirinden ayrı şeylerdir. (III) Bir yönetmen, filmine uygun bir müzik isterken besteciden, çektiği filme göre bazı değişiklikler isteyebilir. (IV) Film müziği çalışması yapan bestecilerin buna hazırlıklı olma- si gerekir. (V) Çünkü yönetmenler, filmle müziğin kendi bakış açılarıyla uyumlu olmasına çok dikkat ederler. (VI) Besteciler, bu durum karşısında yönetmeni anlama- ya çalışırsa kendileri açısından daha iyi olacaktır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? AXI B) III C) IV DW E) VI
Deneme-24
14 Portre oldu, manzara oldu, ölü doğa oldu. Resme ne
olduysa fotoğraf da aynı kaderi paylaştı. jki yetenekli
kardeş gibi birbirlerinden ilham alarak yaşadılar. Fotoğ-
raf yaşlandıkça şiire daha çok benzedi. Azı öz söyledi.
O kutsal formülle, saniyenin 1/125'inde anlattı derdini.
Zamana dayansın diye şokladı anları. Kapattık albümü,
açtığımızda kaldığı yerden devam etti anlatmaya. Geli-
şen teknoloji, en çok fotoğrafa yaradı. Geçen zamanın
bizi umutsuzluğa çivileyen kanserine Lokman'ın iksiri
oldu fotoğraf.
Böyle düşünen biriyle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenebilir?
A Fotoğraf ve resmin birlikte kullanıldığında sanatın
zenginleşeceğini dile getirmektedir.
B) Resim sanatının etki gücünün zaman içinde zayıfla-
dığını öne sürmektedir.
e Her anın iyi değerlendirilmesi ve geçmişle gelecek iki-
leminde bocalanmaması gerektiğini belirtmektedir.
DF Fotoğrafın, sürekliliği sağladığını ve anıların yok
olup gitmesini engellediğini düşünmektedir.
2 Türler arası farkın zaman ilerledikçe kaybolduğunu,
benzerleştiğini ifade etmektedir.
YAYIN DENIZI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Deneme-24 14 Portre oldu, manzara oldu, ölü doğa oldu. Resme ne olduysa fotoğraf da aynı kaderi paylaştı. jki yetenekli kardeş gibi birbirlerinden ilham alarak yaşadılar. Fotoğ- raf yaşlandıkça şiire daha çok benzedi. Azı öz söyledi. O kutsal formülle, saniyenin 1/125'inde anlattı derdini. Zamana dayansın diye şokladı anları. Kapattık albümü, açtığımızda kaldığı yerden devam etti anlatmaya. Geli- şen teknoloji, en çok fotoğrafa yaradı. Geçen zamanın bizi umutsuzluğa çivileyen kanserine Lokman'ın iksiri oldu fotoğraf. Böyle düşünen biriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A Fotoğraf ve resmin birlikte kullanıldığında sanatın zenginleşeceğini dile getirmektedir. B) Resim sanatının etki gücünün zaman içinde zayıfla- dığını öne sürmektedir. e Her anın iyi değerlendirilmesi ve geçmişle gelecek iki- leminde bocalanmaması gerektiğini belirtmektedir. DF Fotoğrafın, sürekliliği sağladığını ve anıların yok olup gitmesini engellediğini düşünmektedir. 2 Türler arası farkın zaman ilerledikçe kaybolduğunu, benzerleştiğini ifade etmektedir. YAYIN DENIZI
m Yar
3. Aşağıdaki ifadeleri doğru/yanlış olarak değerlendi-
riniz.
( ) Insanlan derinden etkileyen tarihsel ve sosyal olay-
lanı anlatan ve çoğunlukla manzum şekilde olan
eserlere destan denir.
() Destanlar, doğal, yapay ve karma destanlar biçi-
mindeüçe ayrılır.
( ) "İlahi Komedya" adlı destan, dünya edebiyatının
en ünlü yapay destanidir.
( ) "Kalevela", Fin halk hikâyelerini içeren ulusal bir
destandır.
() Doğal destanlar oluşum, yayılma ve derlenmeden
oluşan üç aşamada oluşur.
( ) Destanlar tamamen kurmaca ürünü ve gerçek dışı
olaylardan oluşur.
( ) Destanlar milli bir nitelik taşırken efsanelerde bu
özellik yer almaz.
( ) Aynı veya benzer efsanelere farklı bir toplumda
rastlanmaz ancak aynı destana başka toplumda
rastlanabilir.
() Destanların kökeni tarihe dayanır ama efsanelerin-
ki tarihi gerçeklerle bağlantılı değildir.
( ) Destanlarda dinî ögeler fazla yer almazken efsane-
lerde bulunabilir.
10. SINIF
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
m Yar 3. Aşağıdaki ifadeleri doğru/yanlış olarak değerlendi- riniz. ( ) Insanlan derinden etkileyen tarihsel ve sosyal olay- lanı anlatan ve çoğunlukla manzum şekilde olan eserlere destan denir. () Destanlar, doğal, yapay ve karma destanlar biçi- mindeüçe ayrılır. ( ) "İlahi Komedya" adlı destan, dünya edebiyatının en ünlü yapay destanidir. ( ) "Kalevela", Fin halk hikâyelerini içeren ulusal bir destandır. () Doğal destanlar oluşum, yayılma ve derlenmeden oluşan üç aşamada oluşur. ( ) Destanlar tamamen kurmaca ürünü ve gerçek dışı olaylardan oluşur. ( ) Destanlar milli bir nitelik taşırken efsanelerde bu özellik yer almaz. ( ) Aynı veya benzer efsanelere farklı bir toplumda rastlanmaz ancak aynı destana başka toplumda rastlanabilir. () Destanların kökeni tarihe dayanır ama efsanelerin- ki tarihi gerçeklerle bağlantılı değildir. ( ) Destanlarda dinî ögeler fazla yer almazken efsane- lerde bulunabilir. 10. SINIF
9. Bir sanatçının gündelik hayata
natını besleyen en önemli
ya koyduğu eserin kalitesini
derecesiyle ölçmek gerekir.
Mithat'tan itibaren böyle bir
kaktaki insan, ilk kez Ahmet
edebiyata girdi. Çünkü o, soka
temsil eden Osmanlı orta tabaka
noktada Cumhuriyet aydınımız da
Mithat çizgisini sürdürmektedir
konuşan, derinleşmek yerine y
eden ve sokaktaki insanı yanlış
din tipi. Belki de tam anlamıyla
şamamasının nedeni de budur.
Bu parçadan aşağıdakilerin ha ne ka
erden
A) Ahmet Mithat'ın eserlerinde
izler bulunduğu
Toplus
eğine
B) Ahmet Mithat'ın eserlerinde
bulunduğu
motif
Cevap
C) Cumhuriyet aydınlarının Ahm Parça
de olduğu
gine,
cümle
D) Günümüzdeki aydınların soka man
dirdiği
mod
değil'
E) Batılı bir edebiyat oluşamama ceva
olduğu
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
9. Bir sanatçının gündelik hayata natını besleyen en önemli ya koyduğu eserin kalitesini derecesiyle ölçmek gerekir. Mithat'tan itibaren böyle bir kaktaki insan, ilk kez Ahmet edebiyata girdi. Çünkü o, soka temsil eden Osmanlı orta tabaka noktada Cumhuriyet aydınımız da Mithat çizgisini sürdürmektedir konuşan, derinleşmek yerine y eden ve sokaktaki insanı yanlış din tipi. Belki de tam anlamıyla şamamasının nedeni de budur. Bu parçadan aşağıdakilerin ha ne ka erden A) Ahmet Mithat'ın eserlerinde izler bulunduğu Toplus eğine B) Ahmet Mithat'ın eserlerinde bulunduğu motif Cevap C) Cumhuriyet aydınlarının Ahm Parça de olduğu gine, cümle D) Günümüzdeki aydınların soka man dirdiği mod değil' E) Batılı bir edebiyat oluşamama ceva olduğu
15. Şair yapıtlarıyla çağına tanıklıktan da öte, yaşanabilir
daha güzel bir gerçekliği okura sezdirmeli; bunun heye-
canını yaşatmalı. Bu anlamda derin özlemler uyandırmalı
okurda. Çünkü şiirin işlevi, insana gücünü duyumsatmak,
yaşamın insana sunduğu yaratıcılığın derin hazzını tattır-
maktır. Şair bunu yaparken insanın ve toplumun sorunla-
rını ele alabileceği gibi, çok öznel konuları da işleyebilir.
Bu parçadan şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangi-
si çıkarılamaz?
A) Geçmişe özlem duygusu uyandırdığı
B) Her konuda yazılabildiği
C) Okuru etkilemeye yönelik bir işlevi olduğu
D) Insanın yaratma gücünü ortaya çıkardığı
E) Yazıldığı dönemden izler taşıdığı
(4008 LÖYS)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
15. Şair yapıtlarıyla çağına tanıklıktan da öte, yaşanabilir daha güzel bir gerçekliği okura sezdirmeli; bunun heye- canını yaşatmalı. Bu anlamda derin özlemler uyandırmalı okurda. Çünkü şiirin işlevi, insana gücünü duyumsatmak, yaşamın insana sunduğu yaratıcılığın derin hazzını tattır- maktır. Şair bunu yaparken insanın ve toplumun sorunla- rını ele alabileceği gibi, çok öznel konuları da işleyebilir. Bu parçadan şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangi- si çıkarılamaz? A) Geçmişe özlem duygusu uyandırdığı B) Her konuda yazılabildiği C) Okuru etkilemeye yönelik bir işlevi olduğu D) Insanın yaratma gücünü ortaya çıkardığı E) Yazıldığı dönemden izler taşıdığı (4008 LÖYS)
1.
Karaman'ın Ermenek ilçesinin İkizçınar ve Yaylapazarı
köyleri arasında, eşine az rastlanır bir pazar bulunuyor:
Zeyve Pazarı. Yaklaşık 600 yıllık bir tarihe sahip Ana-
dolu'da başka - açık bir pazar yeri olan Zeyve Pazari
içerisinde yaklaşık 300 civarında tarihî çınar ağacı bu-
lunuyor. Doğal güzellikleri, soğuk suları, yerleşim du-
rumu, otantikliği, su değirmenleri, su hızarları ve fırını
görülmeye değer bir yer. Haziran ve ekim ayları arasın-
da yerel halkın yetiştirdiği organik sebze ve meyveler
burada ----. Ayrıca yöreye has el sanatı ürünleri de bu
pazarda müşterilerini bekliyor.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisinde verilenlerin sıra-
sıyla getirilmesi en uygundur?
A) eşi benzeri bulunmayan - görücüye çıkıyor
eşine az rastlanır - açılıyor
C) en büyük alana sahip - sunuluyor
D) hiç görülmeyen - sergileniyor
E) hiç bilinmeyen - gösteriliyor
3.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. Karaman'ın Ermenek ilçesinin İkizçınar ve Yaylapazarı köyleri arasında, eşine az rastlanır bir pazar bulunuyor: Zeyve Pazarı. Yaklaşık 600 yıllık bir tarihe sahip Ana- dolu'da başka - açık bir pazar yeri olan Zeyve Pazari içerisinde yaklaşık 300 civarında tarihî çınar ağacı bu- lunuyor. Doğal güzellikleri, soğuk suları, yerleşim du- rumu, otantikliği, su değirmenleri, su hızarları ve fırını görülmeye değer bir yer. Haziran ve ekim ayları arasın- da yerel halkın yetiştirdiği organik sebze ve meyveler burada ----. Ayrıca yöreye has el sanatı ürünleri de bu pazarda müşterilerini bekliyor. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinde verilenlerin sıra- sıyla getirilmesi en uygundur? A) eşi benzeri bulunmayan - görücüye çıkıyor eşine az rastlanır - açılıyor C) en büyük alana sahip - sunuluyor D) hiç görülmeyen - sergileniyor E) hiç bilinmeyen - gösteriliyor 3.
4.
Aynı yorumu bir küçük farkla roman için de
yapmamız gerekecektir. İyi roman Tanpınar'ın
ifadesiyle insanı merkeze aldığı nispette kalıcı ve
güzel olacaktır. Duyuş, düşünüş, vicdan, akıl, fikir,
rüya, hayal gibi kavramlar insan ruhunun hareket
noktalarıdır. Bu değişik noktaları harekete geçiren bir
roman da sözünü sadece bugüne söylemeyen
başarılı bir romandır.
----
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Evrensel konuların işlendiği romanlar, her
dönemde ilgi görmüştür.
B) Güzel şiir için okuyan her kişiye farklı anlamlar
tattırabiliyorsa o şiir kalıcı ve güzeldir, söylemi dile
getirilir.
Bir yazarın kendisine ait düşünceleriyle
oluşturduğu şiirler başarıyı er geç yakalamıştır.
D) İnsan ruhunu keşfeden ve bunu en iyi şekilde
işleyen yapıtlar, geniş kitlelere ulaşabilir ve
bunların değerlendirmesi yapılır.
İnsanın sahip olduğu erdemleri romana yedirmiş
sanatçıların her dönemde söyleyecek sözü vardır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
4. Aynı yorumu bir küçük farkla roman için de yapmamız gerekecektir. İyi roman Tanpınar'ın ifadesiyle insanı merkeze aldığı nispette kalıcı ve güzel olacaktır. Duyuş, düşünüş, vicdan, akıl, fikir, rüya, hayal gibi kavramlar insan ruhunun hareket noktalarıdır. Bu değişik noktaları harekete geçiren bir roman da sözünü sadece bugüne söylemeyen başarılı bir romandır. ---- Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Evrensel konuların işlendiği romanlar, her dönemde ilgi görmüştür. B) Güzel şiir için okuyan her kişiye farklı anlamlar tattırabiliyorsa o şiir kalıcı ve güzeldir, söylemi dile getirilir. Bir yazarın kendisine ait düşünceleriyle oluşturduğu şiirler başarıyı er geç yakalamıştır. D) İnsan ruhunu keşfeden ve bunu en iyi şekilde işleyen yapıtlar, geniş kitlelere ulaşabilir ve bunların değerlendirmesi yapılır. İnsanın sahip olduğu erdemleri romana yedirmiş sanatçıların her dönemde söyleyecek sözü vardır.
2.
I. Gerçeklik ölümcüldür. İyi edebiyat gerçekliğe tamah
etmez, onu hammadde olarak işler ve ondan yeni bir
algı dünyası üretir. Romanlarımda ölümün bile gerçek-
likle ilişkisini değil fantastik uçlarını tanımladım hep.
Gerçekçi olmak gerçekliği tanımlamak anlamına gel-
mez. Bazen tam tersini yapmak gerekir. Gerçeklikten
kaçınarak, sakınarak gerçekliği daha iyi anlatabilece-
ğimiz durumlar vardır. Fantastik unsurlar, simgesel bi-
rer değer taşıdığı sürece onlardan bonkörce yararla-
nırım.
II. Gücünü belirsizlikten alan, okurun karasızlığı üzerine
kurulu fantastik unsurlar var yazdıklarımda. En azın-
dan öyle olmasına çalışıyorum. Olağanüstü olarak eti-
ketlenen evrenler de, gerçek diye sunulan dünyalar
da ilgimi çekmiyor. Beni yazmaya iten arada kalan du-
rumlar. Sonunda mantıklı bir açıklamayla aydınlanma-
yan, okuru yarı karanlıkta kendi yorumlarıyla baş ba-
şa bırakan belirsizlikler... Tabii bu cevap yalnızca yaz-
maya çalıştıklarım için geçerli. Okurken birçok türden
ve yapıdan ayrı zevk alıyorum.
Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu iki parça-
nın ortak sorusu olabilir?
düşü-
A) Fantastiğin günümüzdeki durumu hakkında ne düşü-
nüyorsunuz?
B) Sizce gerçeklik ile fantastik birbirinden net olarak ay-
rışıyor mu?
C) Fantastik unsurlar eserlerinizde nasıl bir yere sahip-
tir?
D) Edebiyattaki fantastik unsurların bir işlevi de başka
bir gerçekliğin olabileceği fikrini vermek midir?
E Gerçeklikten romanlarınızda nasıl yararlanıyorsunuz?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. I. Gerçeklik ölümcüldür. İyi edebiyat gerçekliğe tamah etmez, onu hammadde olarak işler ve ondan yeni bir algı dünyası üretir. Romanlarımda ölümün bile gerçek- likle ilişkisini değil fantastik uçlarını tanımladım hep. Gerçekçi olmak gerçekliği tanımlamak anlamına gel- mez. Bazen tam tersini yapmak gerekir. Gerçeklikten kaçınarak, sakınarak gerçekliği daha iyi anlatabilece- ğimiz durumlar vardır. Fantastik unsurlar, simgesel bi- rer değer taşıdığı sürece onlardan bonkörce yararla- nırım. II. Gücünü belirsizlikten alan, okurun karasızlığı üzerine kurulu fantastik unsurlar var yazdıklarımda. En azın- dan öyle olmasına çalışıyorum. Olağanüstü olarak eti- ketlenen evrenler de, gerçek diye sunulan dünyalar da ilgimi çekmiyor. Beni yazmaya iten arada kalan du- rumlar. Sonunda mantıklı bir açıklamayla aydınlanma- yan, okuru yarı karanlıkta kendi yorumlarıyla baş ba- şa bırakan belirsizlikler... Tabii bu cevap yalnızca yaz- maya çalıştıklarım için geçerli. Okurken birçok türden ve yapıdan ayrı zevk alıyorum. Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu iki parça- nın ortak sorusu olabilir? düşü- A) Fantastiğin günümüzdeki durumu hakkında ne düşü- nüyorsunuz? B) Sizce gerçeklik ile fantastik birbirinden net olarak ay- rışıyor mu? C) Fantastik unsurlar eserlerinizde nasıl bir yere sahip- tir? D) Edebiyattaki fantastik unsurların bir işlevi de başka bir gerçekliğin olabileceği fikrini vermek midir? E Gerçeklikten romanlarınızda nasıl yararlanıyorsunuz?
23. 1. Yani gevşemiş solunum yolu kasları
hava giriş yollarını daraltmakta, böylece
hava akışı kısıtlanmakta ve türbülans
oluşmaktadır.
Titreşen bu yapılar dil, yumuşak damak,
küçük dil, bademcik kıvrımları ve yutak
duvarlarıdır.
III. Özellikle soluk alma sırasında belirginleşen
bu hava akışı azalması horlamaya sebep
olur.
IV.Uyku sırasında tüm vücutta normal gerginlik
durumunun azalması, adı geçen bu yapıları
etkilemektedir.
V Horlamaya, üst solunum yollarını oluşturan
yapıların titreşmesi yol açar.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı
bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında
hangisi baştan üçüncü olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
5-2-4
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
23. 1. Yani gevşemiş solunum yolu kasları hava giriş yollarını daraltmakta, böylece hava akışı kısıtlanmakta ve türbülans oluşmaktadır. Titreşen bu yapılar dil, yumuşak damak, küçük dil, bademcik kıvrımları ve yutak duvarlarıdır. III. Özellikle soluk alma sırasında belirginleşen bu hava akışı azalması horlamaya sebep olur. IV.Uyku sırasında tüm vücutta normal gerginlik durumunun azalması, adı geçen bu yapıları etkilemektedir. V Horlamaya, üst solunum yollarını oluşturan yapıların titreşmesi yol açar. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) III D) IV 5-2-4 E) V
22. (1) Fiziksel egzersiz yapmanın ve hareketli
olmanın beyin işlevlerimizi olumlu etkilediğini
uzun zamandır biliyoruz. (II) Mesela egzersiz
yapmak, alzaymir hastalığı riski olanlarda
beyin işlevlerini artırıyor. (III) Ayrıca egzersizin,
çocuklarda zihin gücünü olumlu etkilediği ve
hafızaya olumlu etkileri olduğu da artık iyi
bildiğimiz gerçekler arasında. (IV) Yaşlandıkça
beynimizin belirli bilişsel görevleri yerine getirmek
için farklı beyin alanlarını kullandığını biliyoruz.
(V) Buna rağmen egzersizin beyin faaliyetlerine
nasıl yansıdığını doğrudan göstermek kolay bir iş
değil.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden
hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) V
B) IV
C) III
D) II E) I
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
22. (1) Fiziksel egzersiz yapmanın ve hareketli olmanın beyin işlevlerimizi olumlu etkilediğini uzun zamandır biliyoruz. (II) Mesela egzersiz yapmak, alzaymir hastalığı riski olanlarda beyin işlevlerini artırıyor. (III) Ayrıca egzersizin, çocuklarda zihin gücünü olumlu etkilediği ve hafızaya olumlu etkileri olduğu da artık iyi bildiğimiz gerçekler arasında. (IV) Yaşlandıkça beynimizin belirli bilişsel görevleri yerine getirmek için farklı beyin alanlarını kullandığını biliyoruz. (V) Buna rağmen egzersizin beyin faaliyetlerine nasıl yansıdığını doğrudan göstermek kolay bir iş değil. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) V B) IV C) III D) II E) I
(1) Tolstoy'un eserlerinin, Puşkin'in başlattığı klasik Rus ger-
çekçiliği ekolünden beslendiği şüphe götürmez. (II) Öte yan-
dan her tür bilgiye kendi toprağının rengini veren bu dev sa-
natçı, Rus edebiyatının yanında yabancı dildeki birçok eseri de
iştahla okumuştur. (III) Sanatının zengin dokusunun ilmekleri
açıldığında bu durum açıkça görülebilir. (IV) Öte yandan onun
sanatçı tabiatı öylesine orijinaldir ki başka kaynaklardan aldığı
her şeyi bütünüyle bünyesine katıp özümsemiştir. (V) Devral-
dığı gerçekçi geleneği pratikte o kadar muazzam şekilde ge-
nişletip zenginleştirmiştir ki neticede ortaya çıkan eserler, tak-
litçilerin kabusu hâline gelmiştir. Çünkü
Il sin
----
34. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıda-
kilerden hangisi getirilmelidir?
A) onun yapıtlarını okuyan her okur, kendince anlamlara ve
yorumlara ulaşmıştır
B) evrensel insani değerleri anlatma konusunda ondan da-
ha başarılı bir yazar da ortaya çıkmamıştır
bid
C) ona öykünenler aslında onun adını büyütmüş, Tolstoy
bir yıldız gibi parlarken kendileri yok olup gitmiştir
D) onun görüşleri ve sanatsal anlayışı okurlar kadar yazar-
ları da etkilemiştir
E) her yazar gibi Tolstoy da ölümünden sonra anlaşılabil-
miş, edebiyatta hak ettiği yere ulaşmıştır
KÖSEBİLGİ Yayınları
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
(1) Tolstoy'un eserlerinin, Puşkin'in başlattığı klasik Rus ger- çekçiliği ekolünden beslendiği şüphe götürmez. (II) Öte yan- dan her tür bilgiye kendi toprağının rengini veren bu dev sa- natçı, Rus edebiyatının yanında yabancı dildeki birçok eseri de iştahla okumuştur. (III) Sanatının zengin dokusunun ilmekleri açıldığında bu durum açıkça görülebilir. (IV) Öte yandan onun sanatçı tabiatı öylesine orijinaldir ki başka kaynaklardan aldığı her şeyi bütünüyle bünyesine katıp özümsemiştir. (V) Devral- dığı gerçekçi geleneği pratikte o kadar muazzam şekilde ge- nişletip zenginleştirmiştir ki neticede ortaya çıkan eserler, tak- litçilerin kabusu hâline gelmiştir. Çünkü Il sin ---- 34. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıda- kilerden hangisi getirilmelidir? A) onun yapıtlarını okuyan her okur, kendince anlamlara ve yorumlara ulaşmıştır B) evrensel insani değerleri anlatma konusunda ondan da- ha başarılı bir yazar da ortaya çıkmamıştır bid C) ona öykünenler aslında onun adını büyütmüş, Tolstoy bir yıldız gibi parlarken kendileri yok olup gitmiştir D) onun görüşleri ve sanatsal anlayışı okurlar kadar yazar- ları da etkilemiştir E) her yazar gibi Tolstoy da ölümünden sonra anlaşılabil- miş, edebiyatta hak ettiği yere ulaşmıştır KÖSEBİLGİ Yayınları
30. Flaubert'in anlatımında sakin bir dehşet vardır. Âdeta bir ka-
Helmera gibi nesnelere adım adım yaklaşarak tüm gerçekliği
hid metnine yansıtır. Kimsenin göremeyeceği kadar detayı roma-
anına yerleştirmeyi başarır. Bu özellik, romana bir sinematog-
neverafik hava da katar. Bir şeyler olup biterken başka bir şeyler
Su yapan karakterler veya canlılar her zaman varlığını gösterir.
Bu parça aşağıdaki metinlerden hangisine yönelik bir
değerlendirmedir?
A) Güneş, Kansas'a giden yolun üzerindeki evimizden geç-
ti. Bu sabah, bu bozkıra Kansas ya da Lowa adı veril-
diğinden beri geçen sınırlı sayıdaki günlerden birinde,
Kansas, uykusundan uyanarak bir gün ışığının içine yu-
varlandı. Dedemin evi işığa döndü. Avludaki çimlerin
üzerindeki çiğ muhteşemdi.
B) Sırtını bir sütun gibi yükselen bir ağaca dayamış ölü bir
adam, bakışlarını ona dikmişti. Üzerinde bir zamanlar
mavi olan üniforma vardı fakat artık rengi solmuş, me-
lankolik bir yeşil tona bürünmüştü. Gence dikilmiş göz-
leri, ölü bir balığınkiler kadar donuktu. Ağzı açıktı. Kır-
mızı rengi itici bir sarıya dönüşmüştü. Yüzün gri derisi
B) üzerinde küçük karıncalar geziyordu. Karıncalardan bi-
ri, yükünü yapmış; üst dudak boyunca onu itekleyerek
taşıyordu.
C) Bahçıvanın oğlu, gece yarısı olduğunda bir hışırtı duy-
Dmuş. Bir kuş uçup gelmiş. Gagasıyla bir elmayı koparma-
ya çalışırken bahçıvanın oğlu zıplamış ve bir ok fırlatmış
ona. Bu ok, kuşa zarar vermemiş ama altın tüylerinden
birini koparmış. Kuş da uçup kaçmış. Sabah olunca ko-
pan altın tüy krala getirilmiş.
D) Koton'un iştahı o kadar açıldı ki hacmine eşit yemekle
artık doymuyordu. Doktorun, hâlâ anlayamadığımız tav-
siyesini alay zannettiğime pişman oluyordum. Zavallıya
hakaret de etmiştim. Mutluluğumuzu tekrar bize veren
bu ihtiyardan af dilemek istemiştim. Bir sabah kalktım,
evine gittim. Maroken bir koltuğa uzanmış, beyaz por-
selenden bir pipoyu içiyordu. Yerinden kalkmadı.
E) Vapur Kadıköy'e gelmişti. Arkadaşımı dinlerken ökçele-
rimin üzerinde kalmış, hafifçe parmaklığa oturmuştum.
Doğruldum. Sağ ayağım fena hâlde uyuşmuştu. Yere
basamıyordum. Biraz dur kuzum, dedim. "Ayağım uyuş-
muş. En sonra çıkarız." Gülüyor, "Ayağın değil, galiba
beynin uyuştu." dedi.
3
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
30. Flaubert'in anlatımında sakin bir dehşet vardır. Âdeta bir ka- Helmera gibi nesnelere adım adım yaklaşarak tüm gerçekliği hid metnine yansıtır. Kimsenin göremeyeceği kadar detayı roma- anına yerleştirmeyi başarır. Bu özellik, romana bir sinematog- neverafik hava da katar. Bir şeyler olup biterken başka bir şeyler Su yapan karakterler veya canlılar her zaman varlığını gösterir. Bu parça aşağıdaki metinlerden hangisine yönelik bir değerlendirmedir? A) Güneş, Kansas'a giden yolun üzerindeki evimizden geç- ti. Bu sabah, bu bozkıra Kansas ya da Lowa adı veril- diğinden beri geçen sınırlı sayıdaki günlerden birinde, Kansas, uykusundan uyanarak bir gün ışığının içine yu- varlandı. Dedemin evi işığa döndü. Avludaki çimlerin üzerindeki çiğ muhteşemdi. B) Sırtını bir sütun gibi yükselen bir ağaca dayamış ölü bir adam, bakışlarını ona dikmişti. Üzerinde bir zamanlar mavi olan üniforma vardı fakat artık rengi solmuş, me- lankolik bir yeşil tona bürünmüştü. Gence dikilmiş göz- leri, ölü bir balığınkiler kadar donuktu. Ağzı açıktı. Kır- mızı rengi itici bir sarıya dönüşmüştü. Yüzün gri derisi B) üzerinde küçük karıncalar geziyordu. Karıncalardan bi- ri, yükünü yapmış; üst dudak boyunca onu itekleyerek taşıyordu. C) Bahçıvanın oğlu, gece yarısı olduğunda bir hışırtı duy- Dmuş. Bir kuş uçup gelmiş. Gagasıyla bir elmayı koparma- ya çalışırken bahçıvanın oğlu zıplamış ve bir ok fırlatmış ona. Bu ok, kuşa zarar vermemiş ama altın tüylerinden birini koparmış. Kuş da uçup kaçmış. Sabah olunca ko- pan altın tüy krala getirilmiş. D) Koton'un iştahı o kadar açıldı ki hacmine eşit yemekle artık doymuyordu. Doktorun, hâlâ anlayamadığımız tav- siyesini alay zannettiğime pişman oluyordum. Zavallıya hakaret de etmiştim. Mutluluğumuzu tekrar bize veren bu ihtiyardan af dilemek istemiştim. Bir sabah kalktım, evine gittim. Maroken bir koltuğa uzanmış, beyaz por- selenden bir pipoyu içiyordu. Yerinden kalkmadı. E) Vapur Kadıköy'e gelmişti. Arkadaşımı dinlerken ökçele- rimin üzerinde kalmış, hafifçe parmaklığa oturmuştum. Doğruldum. Sağ ayağım fena hâlde uyuşmuştu. Yere basamıyordum. Biraz dur kuzum, dedim. "Ayağım uyuş- muş. En sonra çıkarız." Gülüyor, "Ayağın değil, galiba beynin uyuştu." dedi. 3