Anlatım Biçimleri Soruları

A 29. Insanların çoğu sağ elini kullanıyor, yüzde 10 kadarı ise sol elini. Her iki elini de aynı maharette kullanabilenler de var. Ama böyleleri çok az ve bu tür insanlara ambidexter denir. Ambidextry, insanın her iki elini de aynı maharetle kullanma yeteneğidir. Ayrıca ambidextry, dâhi olmanın belirtisi olabi- lir. Leonardo da Vinci, dünyada en tanınmış "ambidexter" idi. Da Vinci, aynı anda her iki elle yazı yazma yeteneğine sahipti. Sağ eliyle yazdıkları, aynı anda sol eliyle yazılmış olan metnin aynadaki yansımasıydı. Bu yüzden bir metni ve tersini yazma ve okuma yeteneklerine Da Vinci adı verildi. Da Vinci aynı anda her iki elini de kullanarak çalışıyordu. Örneğin bir eliyle teknik resim yapıyor, diğeriyle de resim üstünde gereken yazıları yazıyordu. Bu parçadan hareketle ambidexter ile ilgili aşağıdakiler- den hangisine değinilmemiştir? A A) Dâhi olarak nitelenden kişilerde bu özelliğin görüldü- güne B) Leonardo da Vinci'nin dünyada en önemli ömeği olduğuna C) Da Vinci'nin bu özellik sayesinde aynı anda iki eliyle ya- zabildiğine D Her iki elini kullanabilen insanlara verilen isim olduğuna E) Sol elle yazılan yazının sa duğuna vazilanın tersi gibi dur- an ya aydın ile köylü arasındaki uçurumu içtenlikle dile diği, bu yarayı cesaretle deştiği ve Anadolu köylüsüne rçekleri bütün çıplaklığıyla önümüze serdiği için öyl da tek yanlı olduğu, gerçekleri lumsuz yönlerini

karekök 36. Türk ulusu, tarihi boyunca çeşitli güzellikleri yaratmış ve bu güzellikleri sevmiştir. Halk, atının kolanını, ayağının çorabı- nı, baş örtüsünü, güğümünü, fincanını, cezvesini, kilimini, heybesini kısaca en basit kullanma eşyasını bile güzel yap- mıştır. Bu toprakların çok zengin olan maddi kültür eşya- sının hepsindeki biçim anlayışını, güzel renk ve güzel iş hevesini bugün de heyecanla selamlıyoruz. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur? A Açıklama - karşılaştırma B) Açıklama - örnekleme C) Tartışma - tanımlama D) Öyküleme - örnekleme E) Tartışma - benzetme

ne 15. Bugünlerde hikâye yazıyorum. Kısa yazmaktan başka bir meselem yok çünkü altmış sayfalık bir hikâye yazdım, bastırması güç oluyor dergilerde. Romanda şiir, oyun, makale gibi birçok türden yararlanmıştım. Romanın bu bakımdan hikâyeden farklı imkânları var herhalde. İkinci romanım Tehlikeli Oyunlar'da özellikle oyun parçaları var. Bunun dışında, bu iki tür arasında farklar varsa onu eleştirmenler daha iyi bilirler. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinden söz edilmemiştir? A) Romanın yelpazesinin öykününkinden daha geniş olduğundan BKısa öykülerin dergilerde yer bulabildiğinden Roman ve öykünün farklı türler olduğundan Yazarın ikinci romanında tiyatrodan yararlanmasından E) Öykünün başka türlerden beslenecek yapısının bulunmamasından

den A TÜRKÇE T 1271. 271. Bir çocuğun yeryüzünde en sevdiği iki varlık anası ile babasıdır. Y A 211. Daima her hareketiyle sizi taklit etmeye, size benzemeye özenir. 3. E III. Bu yüzden ona taklit edilmeye layık bir insan gibi görünmeye mecbursunuz. u IV. O kadar ki dünyada pek çok ana ve baba var- ken çocuğunuzu bunların arasına bıraksanız o zengin, bu yakışıklı demez yine sizi seçer. V. Bu mecburiyet evinizdeki her hareketinizde, olaylar karşısında takındığınız her tavırda, siz farkına varmasanız bile kendini gösterir. Numaralanmış cümlelerden anlamlı bir pa- ragraf oluşturulduğunda sondan ikinci cümle aşağıdakilerden hangisi olur? Bill Ø DYIV EY 28. Herkes hayvanlara karşı şiddete kanun çıkma- AV

16. Bence yazarlar olan biteni pek anlamıyorlar ve Van Gogh sendromundan mustaripler: "Öleceğim ve insanlar sanatımı keşfedecekler." diye düşünüyorlar ve çok yanılıyorlar. Gerçek dünyaya adapte olmadıkça hayatta kalmaları mümkün değil. Bu parçadaki yazarların aşağıdakilerden hangisine bağlıdır? A) Eserlerinin çok okunmasına ölümsüzlüğü Ölümünün üstünden uzun yıllar geçmesine of Eserlerini oluştururken hayata uyarlamasına DV Yapıtlarının belli olgunluğa erişmesine E) Beklenti içine girmemelerine

20. Yıllar sonra onu evinde ziyarete gitmiştik. Tavan arasında kalıyordu. Odasındaki eski eşyaları duvar diplerine yerleş- tirmişti. Odanın ortasında avuç içi kadar bir boşluk kalmıştı âdeta. Odanın çatısı, orta kısmında yüksekti ve kenarlara doğru tatlı bir eğimle alçalıyordu. Karşılıklı iki duvarda, yer- den bir metre yükseklikte iki küçük pencere vardı. Pencere- nin birinin altına eski bir sedir konmuştu. Sedirden dışarısı rahatlıkla seyredilebiliyordu. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A Öyküleme B) Betimleme C) Benzetme Duyular arası aktarma benzetme (E) Açıklama 22. (1) ol -7- d 1 b E

en büyük birakmaktır. bir zaman ymi eğitiyor diğimiz ka mi dol yeye tesir dela sira olmayan, diyoruz. hangisi ISEM YAYINCIL B) C) Oznel D) Akiciliği E) Örgünlaga rışık hayatı, gürültülü, rahatsız edici hiçbir şeyi umrunda Insan bazen sadece oturmak ister. Dünyanın karmaka değildir. Bununla birlikte iyilikle, güzellikle de meşgul ol mak istemez. O, kendini yalnızca şoyutlamak Kafka'nın "kara saplanmış yararsız bir odun parçası" olmak is temesi gibi sadece dünyadan bir nebze soyutlanmak ister. Yukarıdaki parçada aşağıdaki düşünceyi geliştir. me yollarından hangisine başvurulmuştur? A) Öyküleme B) Tanık Gösterme C) Açıklama D) Örnekleme E) Betimleme

YAPISI - 2 3. James Joyce, tek öykü kitabı Dublinliler ile "şehrin se- si"ni modern öyküye kazandırmıştır. Öykülerinde, yaşa- min zenginleştirici yanlarından uzak, bir karabasanı ya- şayan, toplumun çeşitli kesimindeki insanları, hayattaki en doğal hâlleriyle ele alıp Dublinli olmanın ve orada kal- manın neye mal olduğunu, bir portreler galerisiyle gözler önüne sermiştir. Joyce, her ne kadar Dublinliler'de gaze- teciler, sanatçılar, memurlar gibi pek çok karakter/tip çiz- se de bu insanların çıkışsızlığına, felç hâline gelen Dub- lin kentini de dâhil eder. ----. 1. Dublin'de yaşamaya mahkûm olan insanları anlatır II. Hatta diğer ögeleri silikleştirirken Dublin'i baskın bir şekilde öne çıkarır - III. İnsanların zihnindeki kemikleşmiş algılardan hiçbir iz taşımaz kent sakinleri 1 IV. Kentlere çöken umutsuzluk hâli, bu romanda görünmez V. Kentin resmini, içindeki insanları göstermeden çizer C TEST Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yuka- rıdakilerden hangileri getirilebilir? A) Yalnız B) Yalnız II. 2 D) III. ve V. E) IV. ve V. C) II. ve IV. -

37. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Öfke tamamlanmamış arzulara, olumsuz sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere karşı verilen tepki- dir. Diğer duygulara benzer olarak öfkenin bireyler- de görülmesi normal, sağlıklı ve evrenseldir. Buna karşın öfke, kontrol edilemeyen ve yıkıcı, olumsuz davranışlara sebep olarak saldırgan tepkiler doğura- bilmektedir. Çoğu araştırmalarda görülüyor ki eğer öfke sağlıklı bir biçimde ifade edilmezse ve bastırıl- maya çalışılırsa kronik kalp damar hastalıkları, baş ağrısı, yüksek tansiyon ve mide hastalıkları şeklinde nüksederek kişinin fiziksel sağlığını bozabilmektedir. 37. Bu parçada öfkeyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi vurgulanmaktadır? A) Öfkenin hâkim olduğu toplumlarda yıkım kaçınıl- maz bir sonuçtur. B) Öfkeyi diğer duygulardan ayırmak, sağlıklı bir düşünce şekli değildir. Palme Yayınevi C) Öfke, şiddet eğilimi olan insanlarda daha sık gö- rülen bir duygudur. D) Bireylerde öfkenin baş göstermemesi için birta- kım önlemler alınmalıdır. E) Öfkenin sürekli bastırılması birçok sağlık sorunu- nu beraberinde getirir. 38. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi örneklen memiştir? (B) Alıntılama D) Karşılaştırma E) Tanımlama A) Nedensellik C) Karşıtlık

36. Adıyaman'ın ovalık bölgelerinde kışlar ılık ve yağışlı, yazlar kurak ve sıcaktır. Buna bağlı olarak senelik yağış ortalaması 835 milimetredir. Nispeten dağlık kesimlerinde ise sıcaklık kışın -3,9 dereceden aşağı düşmez ve yağış da daha fazla olur. Akdeniz ikliminin değişik deniz iklimi ile kara ikliminin hüküm sürdüğü tek ilimizdir Adıyaman. Güneydoğu Anadolu'nun en yeşil ilidir. Ormanlık arazi %17'dir. Kuzeydeki dağların yamaçlarında meşe bozuğu korusu ve meşe baltalığı, yükseklerde de çam vardır. Güneydoğu Anadolu'nun bitki örtüsü bakımından en zengin ilidir. Dolayısıyla Adıyaman'da bağ ve bahçe boldur, 25 çeşit üzüm yetişir. Bunlardan en meşhuru Besni'de yetişen "Peygamber Üzümü”dür. Bu parçanın yazarı Adıyaman üzerinden İklim - bitki örtüsü Bitki örtüsü - bağ ve bahçe Yüzey şekilleri - yağış miktarı ilişkilerinden hangilerini kurmaktadır? A) Yalnız I 1. II. D) I ve II -B) Hve H E) Yalnız H C)Yalnız tit

37.-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Öfke tamamlanmamış arzulara, olumsuz sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere karşı verilen tepki- dir. Diğer duygulara benzer olarak öfkenin bireyler- de görülmesi normal, sağlıklı ve evrenseldir. Buna karşın öfke, kontrol edilemeyen ve yıkıcı, olumsuz davranışlara sebep olarak saldırgan tepkiler doğura- bilmektedir. Çoğu araştırmalarda görülüyor ki eğer öfke sağlıklı bir biçimde ifade edilmezse ve bastırıl- maya çalışılırsa kronik kalp damar hastalıkları, baş ağrısı, yüksek tansiyon ve mide hastalıkları şeklinde nüksederek kişinin fiziksel sağlığını bozabilmektedir. 37. Bu parçada öfkeyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi vurgulanmaktadır? Palme Yayınevi A) Öfkenin hâkim olduğu toplumlarda yıkım kaçınıl- maz bir sonuçtur. az B) Öfkeyi diğer duygulardan ayırmak, sağlıklı bir düşünce şekli değildir. C) Öfke, şiddet eğilimi olan insanlarda daha sık gö- rülen bir duygudur. D) Bireylerde öfkenin baş göstermemesi için birta- kım önlemler alınmalıdır. E Öfkenin sürekli bastırılması birçok sağlık sorunu- nu beraberinde getirir.

7. Kasaba hikâyelerinin ilk güzel örneklerini Tarık Buğra vermişti Q Ebeveyn hikayeleriyle de incelemeye değerdir. Anlattığı mekâna ait olabilen bir yazardır. İstanbul'u anlattığında hepimiz onu s- tanbullu sanabiliriz. Bir edebi metinde insani his ve duygular var- sa biz a metni ya da o hikâyeyi sevebiliriz Bu yüzden Tank Buğ- ra'yı bize sevdiren en önemli etkenlerden birisi, nefret ve kahir duygusunu en gerçekçi şekilde verebilmesidin Tank Buğra'nın okuyucusu pasif, edilgen ve popülize etmeyen okuyucu olduğu için çağdaşı Kemal Tahir ondan daha fazla öne çıkabilmiştir. Bu parçadan hareketle Tarık Buğra ile ilgili olarak aşağıdaki yar- gilardan hangisine varılamaz? Yazdığı hikayeler, araştırmalara konu olacak niteliktedir. Insandaki olumsuz duyguları daha çok sevmektedir. Anlattığı mekânlarla bütünleşebilmeyi gerçekleştirmiştir. Insanın sahip olduğu duyguları yansıtmada başanlıdır. E) Okurlan tarafından öne çıkarılmış bir yazar değildir. you B yG F E

Y Z ir 7- k- 29. Yıllar önce bir adam yağmurun altında Arizona'ya doğru yol alıyordu. Arabasını bir benzin istasyonun- da durdurdu ve penceresini aralayarak istasyondaki görevliye seslendi: "Depoyu doldurur musunuz lüt- fen?" Kendisi arabanın içinde ıslanmadan otururken yağmurun altında arabasının deposunu dolduran adama baktı ve pencereden parayı uzatırken "Sizin böyle yağmurun altında ıslanmanıza neden olduğum için üzgünüm." dedi özür dilercesine. Petrol istas- yonunda çalışmakta olan adam yüzünde güneşli bir günün ışıltılarıyla "Merak etmeyin bayım, ben yaşan- timdan çok memnunum! Birkaç yıl önce Vietnam Savaşı'nda bir siperde beklerken kendi kendime, buradan sağ çıkarsam bütün koşullar altında mutlu olmaya çalışacağım, koşullarım nedeniyle yaşama sitem etmeyeceğim, demiştim ve yağmurun altın- da çalışmak beni mutsuz edemez." diye yanıtladı adam. Palme Yayınevi Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdaki- lerin hangisine ulaşılabilir? A) Mutluluk paylaştıkça çoğalan bir duygudur, pay- laşmayı bilmeyenler mutlu olamaz. B) Mutluluğun temel koşulu, yapacak bir şeye sahip olmak, daha iyisini yapmak için çaba göstermek- tir Cinsanı sevdiği şeyleri yapmak mutlu eder, bu ne- denle her insan sevdiği işi yapmalıdır. D) Yaşamın büyük zorluklarını yaşayan insanlar, şartlar ne olursa olsun mutlu olabilmenin bir yo- lunu bulurlar. Bütün olumsuz koşullara rağmen elindekiyle ye- tinmeyi bilen insan, mutlu olma yolunda herkese örnek olur.

26. Bazı okurlar biraz rahatsız, huzursuz, biraz da "arıza"dır. Yazar uzun süre ortalıkta görünmüyorsa bir bekleyiş ve sorgulama içine girer. Döner durur, eski kitapları bir daha okur. Bazı internet araçlarında yazarını çağırır, sorar. Twitter'da, Facebook'ta çok görüyorum böyle şeyleri. Arızalı okur iyidir. İyidir onun huzursuzluğu, sahicidir bekleyişi. İyi de yapı- yordur. Okur, yazarı usturupluca arada bir dürtmeli, yazması için onu heveslendirmeli, arada bir göz kırp- malıdır sevdiği yazara. Bu parçada sözü edilen "okur" tipiyle ilgili olarak I. Yeni eserlere ve farklı yazarlara açıktır, II. Yazarı yazmaya teşvik eden itici bir güçtür. III. Yazarın özel yaşamını didiklemekten çekinmez. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve II C) Yalnız III E) II ve III

25. Söz konusu metnin Can Yücel tarafından çevrilmesi, edebî derinliğini doyasıya yaşamamızı sağlayan bir unsur olarak kendini gösterir. Metni takip ederken Yücel'in ağzından damlayan balla zenginleşir oku- ma serüvenimiz. Kimi eski kelimeler ya da kelime- lerin yeni ve farklı anlamlarda kullanılması bir miktar yabancılaşmayı hissettirir gibi olsa da alır götürür bizi yazar, çevirinin nasıl olması gerektiği üzerine yapılan tartışmaların odağına. Bize sorarsanız "so- ğuk çeviri”dense böylesi "edebiyat kokan" bir çeviri geleneğini tercih ederiz. ==== Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakiler- den hangisiyle sürdürülebilir? A) Sonuçta bu bir edebî metindir, bilimsel bir yazı değil. B) Çünkü bire bir yapılan çeviriler çok daha sağlıklı- dır. 26. E C) Çevirmenin her iki dile de hâkim olması gereklidir bizce. D) Bunu başarmak için de orijinal metne sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır çevirmen. E) Kısacası çevirmen, yazarın tüm yapıtlarını oku- muş olmalıdır. Palme Yayınevi

CAR i yakala... erek tabletlerle çalışanlan indan iş süreçlerimizi diji rimizi, müşteri ilişkilerini, alar ile çalışmalarımızı, ça- nden gerçekleştirmeye ellikle süreçlerin dijital- pılmasından projelerin a verimlilik sağladık. En sürede iki katına çıktı. ğı görüşmeden alınan dakilerden hangisi si- sisteme geçmesi ge- nda bir paralellik ku- ze yansımalarını na- iplinine etki ettiğini onra da devam ede- -ni dijital teknoloji- çekleştirdiniz? yansımaları neler izi nasıl karşıladı- uniyetine katkıla GARI 5. Editör: (1) ---- Şair: - Benim yetişme zamanımda gençlerin ve çocukların okuması sistemli değildi. Yani o zaman belli bir sistem içinde okumazdık. Okuma peraklısı bir çocuk olduğumdan elime geçeni okurdum. ilkokuldayken çocuk dergileri okurdum, ortaokul sıralarına gel- diğim sırada roman okuma hevesi evvelâ çocuk romanları ile başladı. Bunda tabii babamın dahli vardı. Sanıyorum ilkokul üçün- cü sınıftayken bana ilk defa çok iyi hatırladığım bir gece dört ki- tap getirdi. Bir tanesi Jules Verne idi. Diğeri çeviri bir kitaptı. Öbür ikisi yerli kitaplardı. Çocuk romanları hevesim de vardı. Editör: (11) Şair: -Benim şiir yazmamla ilgili olarak yaşadığım bir olay yok. Şiir bende kendiliğinden olarak, ilkokulun ikinci ve üçüncü sınıfında -bunu çok iyi hatırlıyorum- başladı. Ve ondan sonra bu sürdü. Ben sürekli şiir yazdım. Fakat şiir yazdığım için başıma belalar geldi. Bu, hesapta olmayan bir şeydi. Böyle bir şey olacağını hiç düşünmemiştim. Lisenin ilk sınıfında iken mektuplaştığım bir genç kıza yolladığım şiirler arasında Nazım'ın şiirleri de vardı. Nazım o zaman yasak edilmişti. O da benim ikazıma rağmen bu şiirleri imha etmemiş, çantasında benden gelen mektuplarla be- raber saklamış. Mektebin müdire hanımı da onu yakalamış, olay siyasi şubeye yansımış. Palas pandıras hepimizi alıp götürdüler. Ondan sonra hapishaneye girdik. Beni okuldan kovdularsa da babam hemen Danıştay'a başvurdu ve davayı kazandık, ben de yeniden okumaya başladım. P000 Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi si- rasıyla getirilmelidir? TEST-47 6. Aile ortamınız nasıldı? Annenizin, babanızın okumaya me- rakı var mıydı? (II) Okuma hakkınızın elinizden alınmaya kalkışılması sizi na- sıl etkiledi? B) (1) Sanat hayatınıza başladığınızda hangi eserleri okudunuz? (II) Şiire ilk başladığımız yıllarda sizi etkileyen ne oldu? Me- sela herhangi bir olay? C) (1) Şiir yazmaya ne zaman ve nasıl başladınız? Sizi yönlendi- ren birileri oldu mu? (II) Sanatı ve sanatçıyı değerlendirmek gerekirse nasıl bir fo- toğraf çıkıyor ortaya? D) (1) Kendinizi "aşkın şairi" olarak görüyor musunuz? (II) Nazım Hikmet'in şiirleri sizin için ne ifade ediyor? E) (1) Şiirlerinizde hep bir kavuşamama var. Vuslatı istemiyor Gazeteci: Langen musunuz? (II) Şiir yazdığınız için mi cezaevinde tutuklu kaldınız bir süre? Yazar: -Dürüst olma ancak bu kada Gazeteci: (11) ---- Yazar: - Bence her men hepsi a ruma isteme neyimlerine Bu diyaloge rasıyla geti A) (1) Geç konus nun ic (11) Ki- di? B) (1) Kit (11) S ne c C) (1) E cek (11) şür D) (1) Şu (1 fa E) (