Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

Rüştü BAYINDIR
cevaplayınız.
gore
Papatyalar ve karasinekler gibi çok bol bulunan bazı hay-
van ve bitkiler hiç olmazsa günümüzde yok olma tehlikesiy
le karşı karşıya değildir. Ama sayılan son derece azalmış
birçok hayvan ve bitki türü vardır. Bu canlilar soyu azalan
ya da soyu tükenme tehlikesi gösteren türler olarak bilinir.
Yaşamın başladığı günden bu yana her zaman soyu azalan
türler olmuştur. Bazen ender bulunan türler yeniden çoğa-
larak yok olmaktan kurtulurken bazı türler de yeryüzünden
tümüyle silinmiştir. Eskiden beri az bulunduğu bilinen bazı
bitki ve hayvanlar ise yok olmanın eşiğindedir. Günümüzün
sorunu, gittikçe daha çok türün var olma savaşı vermesi ve
yok olmasıdır. Bu durum temel olarak bizim suçumuzdur.
Insanlar çoğaldıkça ve yeteneklerini doğal dengeleri gözet-
meden kullandıkça yok olan hayvan ve bitki sayısı artmıştır.
Temiz hava, toprak ve su çoğu canlının temel gereksinim-
lerini oluşturur. Ama çöplerimiz, fabrika atıklarımız, motorlu
taşıtlarımızla çevremizi kirletiyoruz. Bitki ve hayvanların da
yaşayacak yere gereksinimleri vardır. Ama hızla artan nüfu-
sumuzun yarattığı baskıyla doğal alanlanı yollara, tarlalara,
fabrikalara ve kentlere dönüştürüyoruz.
Bu parçadan hareketle doğanın kendi ginda t
zitlik barındırıyor olması asagidakilerden h
siyle açıklanabilir?
A) Papatya ve karasinsk gibi bitki ve böceklerin s
ninin asla tükenmemesiyle
B) Insanların doğayı kirletmelerine rağmen biryak
rün insanlar sayesinde varlığını sürdürmesiyle
C) Temel gereksinimlerin türlerin yok olmasında
neden olmasıyla
D) Insan nüfusunun artmasına karşılık türlerin de
göstermesiyle
Nadie bulunan kimi türler tekrar türerken kimi t
rin tamamen yok olmasıyla
bu?
Bu parçadan hareketle hayvan ve bitki türlerinin
kaybolmasındaki ana etken aşağıdakilerden han
gisidir?
A) Insanların, çevreden yararlanmak adına her şey
fazlaca kullanmak istemesi
B) Insanların kimi davranışlarında doğal sistemi göz
ardı etmeleri
C) Iosan nüfusunun artması sonucu doğal yaşam
alanlarının azalması
D) Doğal alanların kentleşme nedeniyle yok olmasın
hayvanların alanını daraltması
E) Insanların yayám alanlarının hayvan ve bitkis
göre yeterli olması
19
www.pelikankitabevi.co
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Rüştü BAYINDIR cevaplayınız. gore Papatyalar ve karasinekler gibi çok bol bulunan bazı hay- van ve bitkiler hiç olmazsa günümüzde yok olma tehlikesiy le karşı karşıya değildir. Ama sayılan son derece azalmış birçok hayvan ve bitki türü vardır. Bu canlilar soyu azalan ya da soyu tükenme tehlikesi gösteren türler olarak bilinir. Yaşamın başladığı günden bu yana her zaman soyu azalan türler olmuştur. Bazen ender bulunan türler yeniden çoğa- larak yok olmaktan kurtulurken bazı türler de yeryüzünden tümüyle silinmiştir. Eskiden beri az bulunduğu bilinen bazı bitki ve hayvanlar ise yok olmanın eşiğindedir. Günümüzün sorunu, gittikçe daha çok türün var olma savaşı vermesi ve yok olmasıdır. Bu durum temel olarak bizim suçumuzdur. Insanlar çoğaldıkça ve yeteneklerini doğal dengeleri gözet- meden kullandıkça yok olan hayvan ve bitki sayısı artmıştır. Temiz hava, toprak ve su çoğu canlının temel gereksinim- lerini oluşturur. Ama çöplerimiz, fabrika atıklarımız, motorlu taşıtlarımızla çevremizi kirletiyoruz. Bitki ve hayvanların da yaşayacak yere gereksinimleri vardır. Ama hızla artan nüfu- sumuzun yarattığı baskıyla doğal alanlanı yollara, tarlalara, fabrikalara ve kentlere dönüştürüyoruz. Bu parçadan hareketle doğanın kendi ginda t zitlik barındırıyor olması asagidakilerden h siyle açıklanabilir? A) Papatya ve karasinsk gibi bitki ve böceklerin s ninin asla tükenmemesiyle B) Insanların doğayı kirletmelerine rağmen biryak rün insanlar sayesinde varlığını sürdürmesiyle C) Temel gereksinimlerin türlerin yok olmasında neden olmasıyla D) Insan nüfusunun artmasına karşılık türlerin de göstermesiyle Nadie bulunan kimi türler tekrar türerken kimi t rin tamamen yok olmasıyla bu? Bu parçadan hareketle hayvan ve bitki türlerinin kaybolmasındaki ana etken aşağıdakilerden han gisidir? A) Insanların, çevreden yararlanmak adına her şey fazlaca kullanmak istemesi B) Insanların kimi davranışlarında doğal sistemi göz ardı etmeleri C) Iosan nüfusunun artması sonucu doğal yaşam alanlarının azalması D) Doğal alanların kentleşme nedeniyle yok olmasın hayvanların alanını daraltması E) Insanların yayám alanlarının hayvan ve bitkis göre yeterli olması 19 www.pelikankitabevi.co
III ile IV
V
nemediğim
de rastladım.
cilmezleriydi.
arçlıklarının
cak
pmaya
dönen bir
ezde duran
düzeneği
ukluk
eski günlere.
den hangisi,
E) VI.
21. Bursa'daki Koza Han'ın dört girişi vardır ve bu
kapıların hangisinden girilirse ona göre farklı yorumlar
yapılır. Çünkü hana girdiğiniz kapı sizi ele verir. Ulu
Cami tarafındaki alçak gönüllü kapıdan girdiyseniz
muhtemelen şehre yabancısınız, turistik bir merakla
girmişsiniz ve oturmaya niyetiniz yoktur. Kapalıçarşı
tarafından girdiyseniz soluklanmaya ihtiyacınız var
demektir. Eğer Orhan Bey Camisi'nin aralığındaki
kapıdan girenlerdenseniz sizin almakla, vermekle,
gezmekle işiniz yok. Öğrencisiniz veya öğrenciliğinizin
hatıraları çok taze. Ama yok, ben bunların hiçbirinden
değil, dördüncü kapıdan girdim derseniz bu çok
şaşırtıcı. Çünkü bu kapı, usta gözlerden gizlenmiş
gibidir. Bu şehrin gizli kapılarını ve yollarını bilecek
kadar şehirle içli dışlı olmuş birinin rehbere ihtiyacı mi
olur? O, zaten kendine ördüğü koza ile Koza Han'ın
meydanına sığmayacak kadar büyük bir şehir olmuştur.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Birinci kişili anlatım söz konusudur.
Sözde soru cümlesine yer verilmiştir.
Konuşma havası içinde oluşturulmuştur.
Kişileştirmeden yararlanılmıştır.
E)) Betimleyici ögeler kullanılmıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
III ile IV V nemediğim de rastladım. cilmezleriydi. arçlıklarının cak pmaya dönen bir ezde duran düzeneği ukluk eski günlere. den hangisi, E) VI. 21. Bursa'daki Koza Han'ın dört girişi vardır ve bu kapıların hangisinden girilirse ona göre farklı yorumlar yapılır. Çünkü hana girdiğiniz kapı sizi ele verir. Ulu Cami tarafındaki alçak gönüllü kapıdan girdiyseniz muhtemelen şehre yabancısınız, turistik bir merakla girmişsiniz ve oturmaya niyetiniz yoktur. Kapalıçarşı tarafından girdiyseniz soluklanmaya ihtiyacınız var demektir. Eğer Orhan Bey Camisi'nin aralığındaki kapıdan girenlerdenseniz sizin almakla, vermekle, gezmekle işiniz yok. Öğrencisiniz veya öğrenciliğinizin hatıraları çok taze. Ama yok, ben bunların hiçbirinden değil, dördüncü kapıdan girdim derseniz bu çok şaşırtıcı. Çünkü bu kapı, usta gözlerden gizlenmiş gibidir. Bu şehrin gizli kapılarını ve yollarını bilecek kadar şehirle içli dışlı olmuş birinin rehbere ihtiyacı mi olur? O, zaten kendine ördüğü koza ile Koza Han'ın meydanına sığmayacak kadar büyük bir şehir olmuştur. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Birinci kişili anlatım söz konusudur. Sözde soru cümlesine yer verilmiştir. Konuşma havası içinde oluşturulmuştur. Kişileştirmeden yararlanılmıştır. E)) Betimleyici ögeler kullanılmıştır.
30. Sanatçıların bütün eserlerinin bir arada yayımlanması.
benim öteden beri özlemini çektiğim bir kültür
etkinliğidir. Biz sanatçılarımızı antolojilerden, tesadüfen
ele geçen bazı kitaplardaki hükümlerden parça parça
tanımaya veya o sanatçının derecesinde olmayan
kişilerin sadeleştirmelerinden okumaya mahkûm gibiyiz.
Yabancı ülkelerde sadece belli başlı sanatçıların değil,
ikinci hatta üçüncü derecedeki sanatçıların bile birden
fazla yayınevi tarafından basılan külliyatlarıyla
karşılaştıkça biraz kıskandığımı itiraf etmeliyim,
neden bizde de böyle değil diye.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada yakınılan
durumlardan biridir?
A) Sanatçılarla ilgili akademik çalışmaların azlığı
B) Sadece tanınmış sanatçılarla ilgili araştırma
yapılması
C) Sanatçıların yüzeysel bilgilerle değerlendirilmesi
D) Sanatçılara yönelik tanıtım etkinliklerinin yetersizliği
E) Sanatçıların eserlerinin bir bütün olarak okuyucuya
sunulmaması
Insanla
türlerini
E Araştırm
korunm
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
30. Sanatçıların bütün eserlerinin bir arada yayımlanması. benim öteden beri özlemini çektiğim bir kültür etkinliğidir. Biz sanatçılarımızı antolojilerden, tesadüfen ele geçen bazı kitaplardaki hükümlerden parça parça tanımaya veya o sanatçının derecesinde olmayan kişilerin sadeleştirmelerinden okumaya mahkûm gibiyiz. Yabancı ülkelerde sadece belli başlı sanatçıların değil, ikinci hatta üçüncü derecedeki sanatçıların bile birden fazla yayınevi tarafından basılan külliyatlarıyla karşılaştıkça biraz kıskandığımı itiraf etmeliyim, neden bizde de böyle değil diye. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada yakınılan durumlardan biridir? A) Sanatçılarla ilgili akademik çalışmaların azlığı B) Sadece tanınmış sanatçılarla ilgili araştırma yapılması C) Sanatçıların yüzeysel bilgilerle değerlendirilmesi D) Sanatçılara yönelik tanıtım etkinliklerinin yetersizliği E) Sanatçıların eserlerinin bir bütün olarak okuyucuya sunulmaması Insanla türlerini E Araştırm korunm
(1) Aşantiler, 17. yüzyıl sonunda, genç kral Osei Tutu
önderliğinde ayaklandı ve Denkyera İmparatorluğu'n-
dan koparak bağımsızlığa kavuştu. (II) 1695'e doğru
kral seçilen Osei Tutu, resmî söylenceye göre ulusun
simgesi altın tabureyi aldı. (III) Kumasi'yi kurdurdu,
Kenkyera İmparatorluğu'nun güçlerini yenerek krallı-
ğını genişletti. (IV) 1725'te onun yerine geçen ve yak-
laşık 1749'a değin ülkeyi yöneten yeğeni Apoku Uare,
özellikle altın madenlerini işleterek gücünü artırdı.
(V) Kıyıdaki tüccarlardan ateşli silahlar da alarak gü-
cünü tüm çevreye duyurma amacına iyiden iyiye yak-
laşmış oldu. (VI) Osei Tutu, yöneticilik gücünü baba-
sından alıyordu.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa-
ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş
lar?
B) III
CVIV
D) V
E) VI
www.pelikankitabevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
(1) Aşantiler, 17. yüzyıl sonunda, genç kral Osei Tutu önderliğinde ayaklandı ve Denkyera İmparatorluğu'n- dan koparak bağımsızlığa kavuştu. (II) 1695'e doğru kral seçilen Osei Tutu, resmî söylenceye göre ulusun simgesi altın tabureyi aldı. (III) Kumasi'yi kurdurdu, Kenkyera İmparatorluğu'nun güçlerini yenerek krallı- ğını genişletti. (IV) 1725'te onun yerine geçen ve yak- laşık 1749'a değin ülkeyi yöneten yeğeni Apoku Uare, özellikle altın madenlerini işleterek gücünü artırdı. (V) Kıyıdaki tüccarlardan ateşli silahlar da alarak gü- cünü tüm çevreye duyurma amacına iyiden iyiye yak- laşmış oldu. (VI) Osei Tutu, yöneticilik gücünü baba- sından alıyordu. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş lar? B) III CVIV D) V E) VI www.pelikankitabevi.com.tr
Larvalar, erişkinlerinkinden oldukça farklı çevre koşullarına
ve yaşam biçimlerine uyarlanmışlardır. Böyle bir farklılık
aynı tür larvaları ile erişkinlerinkinin yiyecek ve barınak için
doğrudan rekabete girmelerini önlemek açısından anlamlı
sayılabilir. Bazı amfibyumların örneğin kurbağaların, teta-
ri ya da iribaş denen ve suda yaşayan larvalarının erişkin
kara kurbağasına dönüşmesi tipik bir başkalaşma örneğidic
Denizyıldızlarının ve öteki derisi dikenlilerin iki yanlı bakışım
gösteren larvaları da başkalaşma geçirerek ışınsal bakışım
gösteren erişkinlere dönüşür. Kabuklular ile yumuşakçala-
rın başkalaşma kalıpları bütün ayrıntılarıyla incelenmiştir.
Tulumluların larvaları da tetariye benzer ve suda serbestçe
yüzebilir. Oysa erişkinleri serbest yaşayışlı değildir. Oldukça
büyük bir yapı farklılığı gösterir. Başkalaşmanın en çarpıcı
ve en iyi incelenmiş örneklerinden biri böceklerin başka-
laşmasıdır. Bütün böceklerin gelişmesi aynı olmadığından
bu canlılar geçirdikleri yapısal değişiklik kalıplarına göre
üç grupta toplanır: Başkalaşmasız, yarı başkalaşan ve yarı
başkalaşmalı ile tüm başkalaşan ve tümbaşkalaşmalı bö-
cekler.
Bu parcadan hareketle aşağıdakilerin hangisine
varılamaz?
F
A) Larvaların bulundukları yere uyum sağlayabilmeleri
oplar için bir avantajdır.
1.
Böceklerin başkalaşması dışında da başkalaşım
örnekleri vardır.
Kurbağa başkalaşımında denizden karaya yönel-
me durumu görülmektedir.
Erişkin larvaların direkt olarak yiyecek ve korunma
amaçlı rekabet ettiği bilinmektedir.
Denizyıldızlarının bakışım gösteren başkalaşımları
diğerlerine göre farklıdır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Larvalar, erişkinlerinkinden oldukça farklı çevre koşullarına ve yaşam biçimlerine uyarlanmışlardır. Böyle bir farklılık aynı tür larvaları ile erişkinlerinkinin yiyecek ve barınak için doğrudan rekabete girmelerini önlemek açısından anlamlı sayılabilir. Bazı amfibyumların örneğin kurbağaların, teta- ri ya da iribaş denen ve suda yaşayan larvalarının erişkin kara kurbağasına dönüşmesi tipik bir başkalaşma örneğidic Denizyıldızlarının ve öteki derisi dikenlilerin iki yanlı bakışım gösteren larvaları da başkalaşma geçirerek ışınsal bakışım gösteren erişkinlere dönüşür. Kabuklular ile yumuşakçala- rın başkalaşma kalıpları bütün ayrıntılarıyla incelenmiştir. Tulumluların larvaları da tetariye benzer ve suda serbestçe yüzebilir. Oysa erişkinleri serbest yaşayışlı değildir. Oldukça büyük bir yapı farklılığı gösterir. Başkalaşmanın en çarpıcı ve en iyi incelenmiş örneklerinden biri böceklerin başka- laşmasıdır. Bütün böceklerin gelişmesi aynı olmadığından bu canlılar geçirdikleri yapısal değişiklik kalıplarına göre üç grupta toplanır: Başkalaşmasız, yarı başkalaşan ve yarı başkalaşmalı ile tüm başkalaşan ve tümbaşkalaşmalı bö- cekler. Bu parcadan hareketle aşağıdakilerin hangisine varılamaz? F A) Larvaların bulundukları yere uyum sağlayabilmeleri oplar için bir avantajdır. 1. Böceklerin başkalaşması dışında da başkalaşım örnekleri vardır. Kurbağa başkalaşımında denizden karaya yönel- me durumu görülmektedir. Erişkin larvaların direkt olarak yiyecek ve korunma amaçlı rekabet ettiği bilinmektedir. Denizyıldızlarının bakışım gösteren başkalaşımları diğerlerine göre farklıdır.
Genellikle basıncını göstermek için kazan basın-
cının normal hava basıncıyla farkını belirten gös-
terge basıncı kullanılır.
Bu göstergeye göre buhar kazanını güvenli kul-
lanmak doğru olur.
III Kazandaki basıncın güvenlik sınırını aşmaması
için bütün buhar kazanlarında basınç belirli bir
düzeyi geçince fazla buharı dışarı veren bir emni-
yet supabı bulunur.
V. Buhar kazanları içinde herhangi bir sıvı kaynatila-
rak buhar elde edilen aygıtlara denmekle birlikte
güvenli olarak dayanabilecekleri bir basınç dü-
zeyleri vardır, kazan basıncının bu düzeyi aşma-
masına dikkat etmek gerekir.
Ilk buhar kazanlarında basınç, ender olarak at-
mosfer basıncının 1,7 katını geçerdi.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü
olur?
AIN
CHI DNV ETV
B) II
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Genellikle basıncını göstermek için kazan basın- cının normal hava basıncıyla farkını belirten gös- terge basıncı kullanılır. Bu göstergeye göre buhar kazanını güvenli kul- lanmak doğru olur. III Kazandaki basıncın güvenlik sınırını aşmaması için bütün buhar kazanlarında basınç belirli bir düzeyi geçince fazla buharı dışarı veren bir emni- yet supabı bulunur. V. Buhar kazanları içinde herhangi bir sıvı kaynatila- rak buhar elde edilen aygıtlara denmekle birlikte güvenli olarak dayanabilecekleri bir basınç dü- zeyleri vardır, kazan basıncının bu düzeyi aşma- masına dikkat etmek gerekir. Ilk buhar kazanlarında basınç, ender olarak at- mosfer basıncının 1,7 katını geçerdi. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? AIN CHI DNV ETV B) II
Insanların kimi kavramlar ve bu kavramların kullanım-
larına göre zihinlerinde canlandırdıkları oldukça şaşır-.
tıcı bir durumdadır. Bir kişiye aslanım diye seslendi-
ğinizde o kişinin göğsü kabarırken aynı kişi için eşek
ifadesini kullandığınızda olumsuz bir tavırla karşıla-
şabilirsiniz. Aslında eşeğin de aslanın da bir hayvan
olduğu düşünüldüğünde bu sözlerin söylendiği kişinin
tavrı yadırganabilir. Aynı şekilde eşek ifadesini eşek
gibi çalışmak şeklinde aynı kişiye söylediğinizde as-
lan sözcüğü karşısındaki göğüs kabarmasını görme-
niz mümkündür. Yılan sözcüğünü ele alalım. Kişinin
karakteri için bu kavramı kullanırsanız olumsuz, dans
edişi için yılan gibi kıvrılıyordu şeklinde kullanırsanız
olumlu bir etki oluşturabilirsiniz. Bu ve buna benzer
onlarca sözcük ve kullanımları mevcuttur.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A Kavramları kullanan kişilerin kastettikleri, kavramın
gerçek anlamından daha değerlidir.
B) Insanlar, duyduklarına değil de duyduklarının altın-
da yatanlara bakarlar.
C) Sozlerin ifade edilişleri ve yan anlamları olumlu ya
da olumsuz tepkide rol oynar.
Kavramların kendileri değil de ne şekilde ifade edil-
dikleri karşı tarafı ilgilendirir.
Sözcüklerin gücü, kullanıldıkları zamana göre deği-
şiklik gösterir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Insanların kimi kavramlar ve bu kavramların kullanım- larına göre zihinlerinde canlandırdıkları oldukça şaşır-. tıcı bir durumdadır. Bir kişiye aslanım diye seslendi- ğinizde o kişinin göğsü kabarırken aynı kişi için eşek ifadesini kullandığınızda olumsuz bir tavırla karşıla- şabilirsiniz. Aslında eşeğin de aslanın da bir hayvan olduğu düşünüldüğünde bu sözlerin söylendiği kişinin tavrı yadırganabilir. Aynı şekilde eşek ifadesini eşek gibi çalışmak şeklinde aynı kişiye söylediğinizde as- lan sözcüğü karşısındaki göğüs kabarmasını görme- niz mümkündür. Yılan sözcüğünü ele alalım. Kişinin karakteri için bu kavramı kullanırsanız olumsuz, dans edişi için yılan gibi kıvrılıyordu şeklinde kullanırsanız olumlu bir etki oluşturabilirsiniz. Bu ve buna benzer onlarca sözcük ve kullanımları mevcuttur. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A Kavramları kullanan kişilerin kastettikleri, kavramın gerçek anlamından daha değerlidir. B) Insanlar, duyduklarına değil de duyduklarının altın- da yatanlara bakarlar. C) Sozlerin ifade edilişleri ve yan anlamları olumlu ya da olumsuz tepkide rol oynar. Kavramların kendileri değil de ne şekilde ifade edil- dikleri karşı tarafı ilgilendirir. Sözcüklerin gücü, kullanıldıkları zamana göre deği- şiklik gösterir.
7
r-
3-
(1) Anaerkilliğin, anayanlı soy zincirine dayanan aile yaşa-
mıyla uzun süre karıştırıldığı söylenebilir. (II) Bununla bir-
likte bazı toplumlarda kadın, kamusal yaşamda, görünüş-
te, erkeğinkinden üstün bir güce sahip gibi görünmektedir.
(III) Hindistan'da Assam'da, hasi kadınları yüksek dinsel
görevlere geçebilirler. (IV) Ayrıca taşınır ve taşınmaz mal-
ların mülkiyetine sahiptirler. (VI) Siyasal iktidar, kadın so-
yundan devralınır, bu iktidarı ancak erkekler kullanabilir.
(VII) Amerika'da Iroquoisların anaerkillik rejimine bağlı ol-
dukları uzun süre ileri sürüldü. (VIII) Bu toplulukta kadın-
lar dinsel törenleri yönetirler ve başkanların seçimine ka-
tılırlar. (IX) Ama kendileri siyasal iktidara sahip değillerdir.
(X) Pueblolar'da kadınlar evin sahibidirler ama hiçbir siya-
sal güçleri yoktur (XI) Gerçekten de kadın, anayanlı soy-
zincirine dayanan bazı toplumlarda temel bir rol oynayabilir.
(XII) Bu toplumlarda, erkeklerin başlıca siyasal iktidarları
kullanmalarına rağmen akrabalık kadınlara dayanır: Dayı
çok önemli bir rol oynar ve kız kardeşinin çocuklarını gözetir
ve yetiştirir.
Bu parçadaki numaralı cümlelerle ilgili aşağıdaki-
lerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle kendisinden önceki yargıyı destekler bir
anlam taşımaktadır.
VIII. cümlede kadınların siyasi roller üstlenebile-
cekleri söylenmiştir.
1. cümlede eskilerden bu yana birbiriyle karıştırılan
iki kavramdan söz edilmiştir.
VIII. cümlede kadınların üstlendikleri görevler ifade
edilmiştir.
VI. cümlede erkeklerin sadece siyasi iktidar konu-
sunda alabildikleri söylenmiştir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7 r- 3- (1) Anaerkilliğin, anayanlı soy zincirine dayanan aile yaşa- mıyla uzun süre karıştırıldığı söylenebilir. (II) Bununla bir- likte bazı toplumlarda kadın, kamusal yaşamda, görünüş- te, erkeğinkinden üstün bir güce sahip gibi görünmektedir. (III) Hindistan'da Assam'da, hasi kadınları yüksek dinsel görevlere geçebilirler. (IV) Ayrıca taşınır ve taşınmaz mal- ların mülkiyetine sahiptirler. (VI) Siyasal iktidar, kadın so- yundan devralınır, bu iktidarı ancak erkekler kullanabilir. (VII) Amerika'da Iroquoisların anaerkillik rejimine bağlı ol- dukları uzun süre ileri sürüldü. (VIII) Bu toplulukta kadın- lar dinsel törenleri yönetirler ve başkanların seçimine ka- tılırlar. (IX) Ama kendileri siyasal iktidara sahip değillerdir. (X) Pueblolar'da kadınlar evin sahibidirler ama hiçbir siya- sal güçleri yoktur (XI) Gerçekten de kadın, anayanlı soy- zincirine dayanan bazı toplumlarda temel bir rol oynayabilir. (XII) Bu toplumlarda, erkeklerin başlıca siyasal iktidarları kullanmalarına rağmen akrabalık kadınlara dayanır: Dayı çok önemli bir rol oynar ve kız kardeşinin çocuklarını gözetir ve yetiştirir. Bu parçadaki numaralı cümlelerle ilgili aşağıdaki- lerden hangisi yanlıştır? A) I. cümle kendisinden önceki yargıyı destekler bir anlam taşımaktadır. VIII. cümlede kadınların siyasi roller üstlenebile- cekleri söylenmiştir. 1. cümlede eskilerden bu yana birbiriyle karıştırılan iki kavramdan söz edilmiştir. VIII. cümlede kadınların üstlendikleri görevler ifade edilmiştir. VI. cümlede erkeklerin sadece siyasi iktidar konu- sunda alabildikleri söylenmiştir.
TYT/Türkçe
22. Yunan mitolojisine göre yaşaması için kendi suretini
görmesi yasaklanan oldukça yakışıklı Narkisoss adlı
genç bir avcı vardır. Bu genç bir gün nehir kenarına
gelip serinlemek ve susuzluğunu gidermek üzere suya
eğilir. Bu esnada nehrin suyuna yansıyan yüzünü ilk
kez görür ve bu eşsiz güzelliğe hayran olur. Kendi gü-
zelliğine kapılıp suyun derinliğine doğru süzülerek ora-
cıkta boğulur. Daha sonra orada açan çiçeğe nergis adı
verilir. Günümüzde kendini beğenen insanlar için kulla-
nilan narsist tabiri de bu olayla ilişkilendirilmiştir. Kişinin
kendine hayranlığı bencillik, özseverlik, egoistlik, hod-
binlik ve megolamanlık gibi kavramlarla karşılanır. An-
cak narsistliğe vurgu yapmamızın sebebi, Narkisoss'un
sonunu hatırlatmasıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının
okurlarına kazandırmak istediklerinden biri olamaz?
A) Nergisin mitolojik kökeni hakkında bilgi vermek
B) Kendini beğenmişliğin çok kötü sonuçlar doğurabi-
leceği hakkında uyarıda bulunmak
C) Bir kişilik problemi hakkında bilinçlendirmek
D) Yunan mitolojisinin genel özellikleriyle bilinmesini
sağlamak
E) Bencillikle ilgili terimlerle okuyucunun kelime hazi-
nesine katkıda bulunmak
23. Öykücülüğe öykünenleri yazmaktan, es geçtiğim usta-
ların son yazdıklarını takip edemiyorum. Öykücülüğün,
birkaç yaşam manzarasını alelâde tasvir etmekten iba-
ret olmadığına bir türlü inandıramıyorum onları. Tam
yetkin bir öykücüyü değerlendirmeye koyulurken bir de
dillerinin masama kadar uzanması yok mu? Onlar zaten
usta, sen çaylaklara kulak ver, diyenlerinizi isitir gibi
angol
24.
V
ya
A
25. Bir
ola
gül
şür
kol
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT/Türkçe 22. Yunan mitolojisine göre yaşaması için kendi suretini görmesi yasaklanan oldukça yakışıklı Narkisoss adlı genç bir avcı vardır. Bu genç bir gün nehir kenarına gelip serinlemek ve susuzluğunu gidermek üzere suya eğilir. Bu esnada nehrin suyuna yansıyan yüzünü ilk kez görür ve bu eşsiz güzelliğe hayran olur. Kendi gü- zelliğine kapılıp suyun derinliğine doğru süzülerek ora- cıkta boğulur. Daha sonra orada açan çiçeğe nergis adı verilir. Günümüzde kendini beğenen insanlar için kulla- nilan narsist tabiri de bu olayla ilişkilendirilmiştir. Kişinin kendine hayranlığı bencillik, özseverlik, egoistlik, hod- binlik ve megolamanlık gibi kavramlarla karşılanır. An- cak narsistliğe vurgu yapmamızın sebebi, Narkisoss'un sonunu hatırlatmasıdır. Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının okurlarına kazandırmak istediklerinden biri olamaz? A) Nergisin mitolojik kökeni hakkında bilgi vermek B) Kendini beğenmişliğin çok kötü sonuçlar doğurabi- leceği hakkında uyarıda bulunmak C) Bir kişilik problemi hakkında bilinçlendirmek D) Yunan mitolojisinin genel özellikleriyle bilinmesini sağlamak E) Bencillikle ilgili terimlerle okuyucunun kelime hazi- nesine katkıda bulunmak 23. Öykücülüğe öykünenleri yazmaktan, es geçtiğim usta- ların son yazdıklarını takip edemiyorum. Öykücülüğün, birkaç yaşam manzarasını alelâde tasvir etmekten iba- ret olmadığına bir türlü inandıramıyorum onları. Tam yetkin bir öykücüyü değerlendirmeye koyulurken bir de dillerinin masama kadar uzanması yok mu? Onlar zaten usta, sen çaylaklara kulak ver, diyenlerinizi isitir gibi angol 24. V ya A 25. Bir ola gül şür kol
gam
pe
Bir "konsept" sözcüğü var. Türkçe karşılığında "kav-
ram, yaklaşım, anlayış zihniyet" var. Ne derseniz
deyin. Pek çok seçeneği var. Mesela "trend" sözcü-
ğü büyülü gibi görünen sözlerden. Bir meslektaşımız
bu konuda araştırma yaptı. Şu anda Türkçede kulla-
nilan İngilizce kökenli "trend" kelimesinin karşılığın-
da 56 tane kelime, ibare var. Türkçenin bu zengin-
liğinden haberdar olmayan bir kişi elli altı kelimenin
varlığını bir kenara bırakarak o yabancı sözcüğü
kullanıyor. Bu elli altı kelime unutulduğunda ve keli-
meler mezarlığına gönderildiğinde kültürümüzün en
önemli değer taşları kayboluyor. Bununla birlikte o
sözlerle ilgili deyimlerimiz, atasözlerimiz unutulmaya
terk ediliyor ve dilde kısırlık dediğimiz olay meydana
geliyor.
SOR
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangi-
si söylenemez?
A) Öznel değerlendirmeler vardır.
B) Örneklemeden yararlanılmıştır.
C) Tartışmaya başvurulmuştur.
LD
D) Cikarimda bulunulmuştur.
E) Dolaylı anlatıma başvurulmuştur.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
gam pe Bir "konsept" sözcüğü var. Türkçe karşılığında "kav- ram, yaklaşım, anlayış zihniyet" var. Ne derseniz deyin. Pek çok seçeneği var. Mesela "trend" sözcü- ğü büyülü gibi görünen sözlerden. Bir meslektaşımız bu konuda araştırma yaptı. Şu anda Türkçede kulla- nilan İngilizce kökenli "trend" kelimesinin karşılığın- da 56 tane kelime, ibare var. Türkçenin bu zengin- liğinden haberdar olmayan bir kişi elli altı kelimenin varlığını bir kenara bırakarak o yabancı sözcüğü kullanıyor. Bu elli altı kelime unutulduğunda ve keli- meler mezarlığına gönderildiğinde kültürümüzün en önemli değer taşları kayboluyor. Bununla birlikte o sözlerle ilgili deyimlerimiz, atasözlerimiz unutulmaya terk ediliyor ve dilde kısırlık dediğimiz olay meydana geliyor. SOR Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A) Öznel değerlendirmeler vardır. B) Örneklemeden yararlanılmıştır. C) Tartışmaya başvurulmuştur. LD D) Cikarimda bulunulmuştur. E) Dolaylı anlatıma başvurulmuştur.
33. Dış dünyayı örnek alan ressam, yaşadığı bölgenin
iklim şartlarını bile sanatına yansıtır. Bu yüzden, kuzey
ressamlarının yaptıkları manzara resimlerinde gökler
daima gridir, bulutludur; İtalyan ressamlarınkinde ise
her zaman mavi. Çünkü o ressamlar doğduklarından
beri gökyüzünü o renklerde görmüşlerdir. Türk res-
samı da doğduğu andan itibaren masmavi bir gökyüzü
altında yaşadığı için gökyüzünü masmavi yansıtır. O
kadar ki renk adlarına "Türk mavisi (Turqoise)" diye bir
renk ismi bile kazandırmışlardır.
Bu parçadan çıkarılabilecek en genel yargı aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Ressamların yaşadığı coğrafi konum ve iklim şart-
ları, eserlerini etkileyen unsurlar arasındadır.
B) Sanatçılar, yaşadıkları iklim şartlarından çok etki-
lenmiş ve bu etkiyi mutlaka eserlerine yansıtmış-
lardır.
C) Turkuaz rengini resim sanatına kazandıran Türk-
ler için gökyüzü, resim sanatında en önemli un-
surdur.
p) İklim şartları, coğrafya ve sanat arasındaki ilişkinin
ifadesini bulduğu sanat, resim sanatıdır.
E İtalyan ve Türk sanatçılarının en önemli ortak
yönü, iklim şartları sayesinde gökyüzünü mas-
mavi görebilmesidir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
33. Dış dünyayı örnek alan ressam, yaşadığı bölgenin iklim şartlarını bile sanatına yansıtır. Bu yüzden, kuzey ressamlarının yaptıkları manzara resimlerinde gökler daima gridir, bulutludur; İtalyan ressamlarınkinde ise her zaman mavi. Çünkü o ressamlar doğduklarından beri gökyüzünü o renklerde görmüşlerdir. Türk res- samı da doğduğu andan itibaren masmavi bir gökyüzü altında yaşadığı için gökyüzünü masmavi yansıtır. O kadar ki renk adlarına "Türk mavisi (Turqoise)" diye bir renk ismi bile kazandırmışlardır. Bu parçadan çıkarılabilecek en genel yargı aşağı- dakilerden hangisidir? A) Ressamların yaşadığı coğrafi konum ve iklim şart- ları, eserlerini etkileyen unsurlar arasındadır. B) Sanatçılar, yaşadıkları iklim şartlarından çok etki- lenmiş ve bu etkiyi mutlaka eserlerine yansıtmış- lardır. C) Turkuaz rengini resim sanatına kazandıran Türk- ler için gökyüzü, resim sanatında en önemli un- surdur. p) İklim şartları, coğrafya ve sanat arasındaki ilişkinin ifadesini bulduğu sanat, resim sanatıdır. E İtalyan ve Türk sanatçılarının en önemli ortak yönü, iklim şartları sayesinde gökyüzünü mas- mavi görebilmesidir.
ariç
bir-
az-
nel
ma
tik
te-
an
n-
ne
ak
i-
27. Masal, insan ilişkilerindeki gerçeği soyut bir dünya ya-
ratarak çözer. Bu yüzden, arayış içindeki insanın ger-
çeğini yansıtmak için masal; olaydan olaya, durumdan
duruma, gerilimden gerilime sürükler insanı. Masal,
yapısı gereği başlangıçta insanı çözümü olanaksız so-
runlar karşısında bırakır. Sonunda, en umulmadık dar-
liklardan kurtulmanın bir yolunu bulurlar. Bu insan,
umuda yönelir; çaresizlikten kurtulur, korkuyu yener.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen, aşağıdakiler-
den hangisidir?
Masallar, soyut dünya içerisindeki bir gerçeği ya-
kalamak üzere kurgulanmıştır.
BY Masallar, insanların çaresiz kaldığı durumlarda
kendisine dayanak olması için kurgulanmıştır.
C) Masallardaki çatışma gerçek dünyada da yaşa-
nır, insanlar bunu masalda sembolize eder.
P
Masalların yapısında çözümü olanaksız sorunlar
ve çaresiz kalan insanlar vardır.
Masallardaki gerilim, anlatı içindeki olay ve du-
rumlar ekseninde gelişir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ariç bir- az- nel ma tik te- an n- ne ak i- 27. Masal, insan ilişkilerindeki gerçeği soyut bir dünya ya- ratarak çözer. Bu yüzden, arayış içindeki insanın ger- çeğini yansıtmak için masal; olaydan olaya, durumdan duruma, gerilimden gerilime sürükler insanı. Masal, yapısı gereği başlangıçta insanı çözümü olanaksız so- runlar karşısında bırakır. Sonunda, en umulmadık dar- liklardan kurtulmanın bir yolunu bulurlar. Bu insan, umuda yönelir; çaresizlikten kurtulur, korkuyu yener. Bu parçada asıl anlatılmak istenen, aşağıdakiler- den hangisidir? Masallar, soyut dünya içerisindeki bir gerçeği ya- kalamak üzere kurgulanmıştır. BY Masallar, insanların çaresiz kaldığı durumlarda kendisine dayanak olması için kurgulanmıştır. C) Masallardaki çatışma gerçek dünyada da yaşa- nır, insanlar bunu masalda sembolize eder. P Masalların yapısında çözümü olanaksız sorunlar ve çaresiz kalan insanlar vardır. Masallardaki gerilim, anlatı içindeki olay ve du- rumlar ekseninde gelişir.
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI
11. Yangın yarım saatten beri devam ediyordu. Fakat ma-
hallenin ahalisi iki ev sonra söneceğine kaildiler. Çün-
kü bir zatı şerifin türbesi vardı. Mümkün değil, o, tu-
tuşmazdı! Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Ona
göre yangın demek, vurgun demekti. Ama mahalle
çok fakirdi. Halbuki, vurgunda âdet "yükte hafif, pa-
hada ağır" şeyleri bulmaktı. "Allah belasını versin! Fay-
dasız yangın!" Diye düşündü. Ahali türbenin önüne
toplanmıştı. "Buraya gelince söner!" diyorlardı. Çiroz
Ahmet, yeşil boyalı türbenin penceresine sokuldu.
Rahlelerdeki kitapları alıp belinden çıkardığı kuşağı-
na sardı. Seccadeleri topladı. Şimdi kapıdan çıkmak
lazım geliyordu. Zihnindeki çıkış planı tamamlandı. Ki-
taplarla şamdanları kucakladı, sandukanın altına gir-
di. Paldır küldür kapıdan çıktı. Gürültüye başını çevi-
ren halk şaşırdı. Herkes olduğu yerde kaldı. İşte evli-
ya kalkmış yürüyordu. Tulumbalar durdu. İki tarafa açı-
lip yol veren ahali korkudan titriyordu. Sanduka, kor-
kunç manevi bir heybetle sallana sallana aralarından
geçti, karanlıkta kayboldu. Yanmayıp evliyasız kalan
türbe, yine mahalledeki kutsiyetini korudu. Ahali, "İki
gözüm, yangın gecesi bu tarafa gitti." diyordu.
Bu hikâye için aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
A) Halkın batıl inançlarına dikkat çekilmiştir.
B) Halkın yaşadığı dini bir çatışma yansıtılmıştır.
C) Bir yangın gecesi yaşananlar konu edilmiştir.
DHırsızlık yapan bir adamın aklından geçenler ak-
X
tarılmıştır.
E) Konuşma dilinde ve içten bir üslupla yazılmıştır.
ÖZDÈBİR YAYINLARI
1:
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11. Yangın yarım saatten beri devam ediyordu. Fakat ma- hallenin ahalisi iki ev sonra söneceğine kaildiler. Çün- kü bir zatı şerifin türbesi vardı. Mümkün değil, o, tu- tuşmazdı! Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Ona göre yangın demek, vurgun demekti. Ama mahalle çok fakirdi. Halbuki, vurgunda âdet "yükte hafif, pa- hada ağır" şeyleri bulmaktı. "Allah belasını versin! Fay- dasız yangın!" Diye düşündü. Ahali türbenin önüne toplanmıştı. "Buraya gelince söner!" diyorlardı. Çiroz Ahmet, yeşil boyalı türbenin penceresine sokuldu. Rahlelerdeki kitapları alıp belinden çıkardığı kuşağı- na sardı. Seccadeleri topladı. Şimdi kapıdan çıkmak lazım geliyordu. Zihnindeki çıkış planı tamamlandı. Ki- taplarla şamdanları kucakladı, sandukanın altına gir- di. Paldır küldür kapıdan çıktı. Gürültüye başını çevi- ren halk şaşırdı. Herkes olduğu yerde kaldı. İşte evli- ya kalkmış yürüyordu. Tulumbalar durdu. İki tarafa açı- lip yol veren ahali korkudan titriyordu. Sanduka, kor- kunç manevi bir heybetle sallana sallana aralarından geçti, karanlıkta kayboldu. Yanmayıp evliyasız kalan türbe, yine mahalledeki kutsiyetini korudu. Ahali, "İki gözüm, yangın gecesi bu tarafa gitti." diyordu. Bu hikâye için aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Halkın batıl inançlarına dikkat çekilmiştir. B) Halkın yaşadığı dini bir çatışma yansıtılmıştır. C) Bir yangın gecesi yaşananlar konu edilmiştir. DHırsızlık yapan bir adamın aklından geçenler ak- X tarılmıştır. E) Konuşma dilinde ve içten bir üslupla yazılmıştır. ÖZDÈBİR YAYINLARI 1:
34, Edebî metnin temelini - oluşturur. Sanatçı, üzerinde
yaşadığı çevreyi, dış dünyayı kendi sanat gücüne göre
değişim ve dönüşüme uğratır ve daha sonra çoğu za-
man günlük dilden farklı ---- eserine yansıtır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıda-
kilerden hangisi getirilmelidir?
A) toplumsal yönelimler sanath bir söyleyişle
B) yaşanmışlıklar - doğrudan bir anlatımla
C) kurgusal düzlem - estetik bir dille
D) gelenekler ve görenekler - yerel bir dille
E kişisel bakış açısı - olağanüstü bir kurguyla
Pi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
34, Edebî metnin temelini - oluşturur. Sanatçı, üzerinde yaşadığı çevreyi, dış dünyayı kendi sanat gücüne göre değişim ve dönüşüme uğratır ve daha sonra çoğu za- man günlük dilden farklı ---- eserine yansıtır. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıda- kilerden hangisi getirilmelidir? A) toplumsal yönelimler sanath bir söyleyişle B) yaşanmışlıklar - doğrudan bir anlatımla C) kurgusal düzlem - estetik bir dille D) gelenekler ve görenekler - yerel bir dille E kişisel bakış açısı - olağanüstü bir kurguyla Pi
35. Çok iyi bir yazardı ve bir o kadar da nitelikli, dost
canlısı, sevgi dolu insan. Dünyaya yüreğinin pen-
ceresinden baktı hep. En büyük ihanetleri gördüğü
insanları bile sevmekten, bağışlamaktan vazgeçme-
di. Ne kadar dikeni olursa olsun yaşamın gülünü hep
sevdi. Kırgınlıklarının acısını kendinden çıkarmayı
yeğledi. İnsanlara bir verip üç istemedi, sadece iste-
diği zaman vermeyi bildi., hayır diyemedi.
Bu parçada tanıtılan kişiyle ilgili olarak aşağıda-
kilerden hangisi söylenemez?
JE
A Yaşama sevinciyle dolu olduğu
B) Fedakâr biri olduğu
C) Hataları affedebildiği
D) Duygusal bir yapıya sahip olduğu
E Herkese çabuk güvendiği
37.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
35. Çok iyi bir yazardı ve bir o kadar da nitelikli, dost canlısı, sevgi dolu insan. Dünyaya yüreğinin pen- ceresinden baktı hep. En büyük ihanetleri gördüğü insanları bile sevmekten, bağışlamaktan vazgeçme- di. Ne kadar dikeni olursa olsun yaşamın gülünü hep sevdi. Kırgınlıklarının acısını kendinden çıkarmayı yeğledi. İnsanlara bir verip üç istemedi, sadece iste- diği zaman vermeyi bildi., hayır diyemedi. Bu parçada tanıtılan kişiyle ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? JE A Yaşama sevinciyle dolu olduğu B) Fedakâr biri olduğu C) Hataları affedebildiği D) Duygusal bir yapıya sahip olduğu E Herkese çabuk güvendiği 37.
TYT TÜRKÇE SORU BANKASI
36. İyi kitaplar, dikkatimizi tümüyle kendi üstünde toplar,
diğerleri ise bizi sarmaz. İyi kitaplar önce cezbeder,
sonra sarıp sarmalar ve nihayet hükmünü kurar
üzerimizde. Bir kitabın kapağını açıp da sayfalar ara-
sında dolaşmaya, bölümlerin ve sayfaların arasında
gezinmeye başladık mı bildik olanı bir yana bırakıp
yeni olanın dünyasına adım atarız. İyi kitaplar bizim
biletimizdir.
Bu parçada geçen "İyi kitaplar bizim biletimizdir."
sözüyle anlatılmak isteneni aşağıdakilerden han-
gisi içermektedir?
A) En iyi kitaplar gücünü okurlarından alır.
B) Bir kitabın niteliğini okuru etkileyip etkilememesi
belirler.
C) Okur, nitelikli kitaplar sayesinde sürükleyici yol-
culuklara çıkar.
D) Yapıtın başarısı, dilinin akıcılığına ve içtenliğine
bağlıdır.
E) İyi kitaplar, okura bilmediklerini öğretir onun
yaşamına farklılıklar katar.
R
E)
38. Ş
g
b
S
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT TÜRKÇE SORU BANKASI 36. İyi kitaplar, dikkatimizi tümüyle kendi üstünde toplar, diğerleri ise bizi sarmaz. İyi kitaplar önce cezbeder, sonra sarıp sarmalar ve nihayet hükmünü kurar üzerimizde. Bir kitabın kapağını açıp da sayfalar ara- sında dolaşmaya, bölümlerin ve sayfaların arasında gezinmeye başladık mı bildik olanı bir yana bırakıp yeni olanın dünyasına adım atarız. İyi kitaplar bizim biletimizdir. Bu parçada geçen "İyi kitaplar bizim biletimizdir." sözüyle anlatılmak isteneni aşağıdakilerden han- gisi içermektedir? A) En iyi kitaplar gücünü okurlarından alır. B) Bir kitabın niteliğini okuru etkileyip etkilememesi belirler. C) Okur, nitelikli kitaplar sayesinde sürükleyici yol- culuklara çıkar. D) Yapıtın başarısı, dilinin akıcılığına ve içtenliğine bağlıdır. E) İyi kitaplar, okura bilmediklerini öğretir onun yaşamına farklılıklar katar. R E) 38. Ş g b S