Anlatım Biçimleri Soruları

21. İnsanlara yalanlar söyleyip kandırabilirsiniz onları. Arkalarından gülüp aptal olduklarını da düşünebilir- siniz. İyi niyetlerini suistimal ederek onları tüm angarya işlerinizde kullanabilirsiniz. Hatta samimi- yetlerinden yararlanarak işlerinizi de tıkır tıkır yürüte- bilirsiniz. Buraya kadar tamam, kabul edilebilir. Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilirse söylenenlerin kabul edilmediği anlaşılır? A) Fakat değişen toplum düzeninde bunları yapmak zorunlu oldu. PERKHELYES CAP B) Neticede etik yoksunluk da bir beceridir, takdir etmek gerek! C) Çünkü kimi insanlar fazlasıyla hak ediyorlar bunu. D) Nitekim insanî ilişkilerin de bir sınırı var, bir yerde kesmek gerekir. E) Sonuçta toplumumuzda "gemisini yürüten kap- tan" anlayışı yaygındır. WASSERZOR 23. Büy me ha rin ke ka 8 n

n a K TEST-11 15. Tokalaşmak günlük hayatımızın doğal eylemlerinden birisi olmaktan öte, iletişimin belirleyici davranış mo- dellerindendir......... Gözlere ve yüze bakılmadan ya- pılan tokalaşma, iletişime katkı sağlamadığı gibi engel de olabilir. Doğru tokalaşma modeli; içten, candan gör- sel ve duygusal temasla kurulan tokalaşma davranışı- the dır. Sözlerden önce gözlerle tokalaşmak ve devamında de duyguları birleştirmek birçok iletişim engellerini berta- raf edebilir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Tokalaşılan kişinin eli ağrıyacak denli sıkılmamalı- dir. B Gönülsüz iletişim kuranlar, çoğunlukla elinin ucuyla tokalaşırlar. C) Tokalaşma biçimi karşımızdakinin karakterini ele verir. D) Âdet yerini bulsun diye tokalaşmayı hiç sevmem. E) Tokalaşılan kişinin eli sallanmamalıdır.

39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Freud, rüyalar üzerinde yaptığı bir çalışmada, bir fikrin duygusunu ayırma ve onu başka bir yere (yer değiştir- me) bağlama konusundaki benzersiz psişik yeteneğin son derece yararlı bir şey yapmamızı sağladığını fark etti: Eleştirel yargımızı yok saymak ve uykuya devam etmek. Sonuçta önemsiz veya gereksiz olduğu için ge- nellikle küçük ve ikincil olarak görünen olguların dikkate değmez detaylar gibi geçip gitmesine izin vermeyiz değil mi? Gündelik hayatta kullandığımız dil aslında bizi uya- rir. Freud'un izinden giden Fransız psikanalist Jacques Lacan rüyalarda geçip gitmesine izin verdiğimiz olgula- rin aslında bizlerin en derin arzuları olduğunu söylüyor. Bir kabusta birey, uykuda o "şey'e çok yakın olduğunda, daha doğru bir ifadeyle "hiçbir şey'e çok yakin olduğunda, uyanır. Bu durum rüyalarda bir delik gibidir, uyku hâlinde olan bireyin yalnızca arzu edilen şeyin etrafında dolaşma- sına izin veren fakat asla tam anlamıyla gerçekleşmesini sağlamayan bir delik. IKS-2023 40. Parçanın giriş cümlesinde anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Herhangi bir fikir hakkında oluşan duygularımız biz- den bağımsız olarak çevremiz tarafından şekillendi- rilmiştir. B) Fikir ve duygular, benzersiz yeteneklerle birbirine bağlanan olgulardır. C) Eleştirel yargılarımızı yok saymak uykuda olmaktan farksızdır. D) Fikirleri belli olgulara bağlamak bizleri gerçekliğe daha fazla yaklaştırır. E) Fikir ve ona ait duyguların birbirinden ayrılabileceği gerçeği, olağanüstü bir kabiliyet olarak faydalı sonuç- lara ulaşmıştır.

4. Sait Faik Abasıyanık, "Kalinikhta" adlı öyküsünde "Her imix şey bir insanı sevmekle başlar." yargısını destekler ne nitelikte, insan ve hümanizmayı öyküsünün dokusuna de işlemiştir. Yazar, bir dostluğun ve tanışıklığın ifadesi nies olan "Kalinikhta" (İyi akşamlar!) seslenişi ile başlar öyküsüne. Çoğulculuk anlayışı hem içeriğe hem de dil ve anlatıma sinmiş olarak karşımıza çıkar. eins minagistruBX? aşağıdakilerin hangisin- Bu parçanın anlatımında den yararlanılmıştır? smsbdA (A A) Açıklama C) Örnekleme BenzetmeyE) Tanık gösterme B) Tanımlama Mes D) Öyküleme

E) Yaşama sevinci 13. Bahar yağmurlarıyla ıslanmış topraklarda güneşin toprağı ısıtmasıyla birlikte açan kıpkırmızı gelincikler vardır hani. Onlar yemyeşil düzlüklerdeki kırmızı gelinciktir işte Orhan Ökmen de yemyeşil düzlüklerin kırmızı gelinciği olmuştur. Bu parçada geçen yemyeşil düzlüklerin kırmızı gelinciği olmak" sözüyle anlatıl- mak istenen aşağıdakiler- den hangisi- dir? A) Genç yazarlara yol göstermek B) Olumlu düşünceler oluşturmak Yazın yaşamının mihenk taşı olmak D) Sanatçılar tarafından örnek alınmak E) Herkesin dikkatini çekmek 12 b

iyorduk. wansıyor, wenilerini ylesine mu bile- n diğer bi geli- angisi ani ile rvişten Dini al- sofrası aşıklar za go- mayan a değ- mişler; I nime- alkmak n kalbi- de ayni afedeki B 32. Günlük yaşantımın içinde bol bol şiir demetleri vardır. Dolayısıyla şiirin boyutları çok genişliyor. Galiba yaşa- yarak şiire doyuyorum. Şairin görevi şudur ya da şiir böyle yazılır, diyerek inanılan bir düşünce yönüyle on- dan beklenenden söz etmemi istiyorsunuz ama sizin beklediğiniz anlamda bir şiir tarifi ya da görevi kalmıyor böyle deyince. Bir şair olarak maaşlandırılmış gibi "Bu yazılmalıdır, şunları yapmalıyız." diyemiyorum. Bunları söyleyince kendime ayırdığım biricik özgürlüğü, zevki yadsımış olurum. Bu parçadaki altı çizili ifadeyle; M.Sirin belli bir fikrin hizmetinde kullanılması, II. Siirin birtakım kalıplara göre yazılması, III. Şiirin günlük yaşamla iç içe olması düşüncelerinden hangilerine gönderme yapılmıştır? A) Yalnız 1 B) Yalnız II C) Yalnız D) I ve E) Il yell

Hamdi arkadan seslendi: - Bozoğlan'a bak Salih! Eşekliği tuttu. Kütüklere kütüklere gider. Deli İbrahim güldü: - Bozoğlan bizden akıllı desene Hamdi! - Neden? - Baksana yorulduğunu bilir bayağı, hayvancık! 3.Bu parçada aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur? A) Bilinç akışı B) Gösterme C) iç çözümleme D) Geriye dönüş E) Özetleme

7. 1. Tanzimat'la başlayan bu yeni şiir tarzımızı çeşitli şairlerin şiirleriyle bir bütün olarak sunmayı hedefledik. II. Mevlanâ'dan Şeyh Galip'e, Hoca Dehha- ni'den Enderunlu Vasif'a kadar geniş bir yel- pazeden örnekler yer almaktadır. Ill. Türk kültür ve medeniyetine, millî eğiti- mine kaynaklık etmesi; araştırmacılara, öğ- retmenlere ve öğrencilere başvuru kaynağı olması için hazırladığımız bu eser üç bölüm- den oluşuyor. IV. Bu sebeple Şinasi'den Fikret'e, Mehmet Akif'ten Faruk Nafiz'e, Yahya Kemal'den. Can Bahadır Yüce'ye kadar pek çok şairin şiirleri birinci bölümde yer aldı. V. İkinci bölüm Tanzimat öncesi divan ve ta- savvuf edebiyatından seçmeler içeriyor. VI. Üçüncü bölüm ise Türk dünyası seçkisi için ayrıldı ve Türkiye dışındaki Türk şairlerinin şiirlerinden oluşturuldu. VII. Birinci bölümde Batı etkisinde gelişen Türk şiirinden örneklere yer verdik. Bu cümleler anlamlı bir paragraf oluştura- cak şekilde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V

46. Söyle sevda içinde türkümüzü Aç bembeyaz bir yelken Neden herkes güzel olmaz Yaşamak bu kadar güzelken İnsan dallarla, bulutlarla bir, Aynı mavilikten geçmiştir. İnsan nasıl ölebilir Yaşamak bu kadar güzelken? Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir? A) Tabiat sevgisi B) Ölüm korkusu C) Yaşama sevinci D) Yalnızlık korkusu E) Memleket özlemi 47

51. Artık donuk bir cam var mavi gökler yerinde Güneşi benden çalan o sıcak bakışlardır Ve yazı o götürdü mutlak beraberinde Bu parçadaki altı çizili sözcüğün anlamı aşağıdakilerden hangisidir? A) Sıcak yer B) Havadaki yüksek ısı C) Dostça olan, sevgi dolu D) Isısı yüksek olan, çok ısınmış E) Yakmayacak derecede ısısı olan

RKÇE TESTİ n a ar Prf Yayınları 7. TYT Bir hastalığın ne kadar sıklıkla meydana geldiğinin hesap- lanmasında kullanılan yöntemlerden biri de vaka ölçümü- dür. Bu ölçüm, belli bir zamanda fakat genellikle bir yıl için- de bir hastalıkla ilgili yeni teşhis edilmiş vakaların sayısını gösteren bir ölçümdür. Vaka ölçümünde, toplam nüfus kul- lanılabileceği gibi, bazı hastalıkların cinsiyete bağlı olması nedeniyle toplam nüfus içinde, o cinsiyet kategorisinde yer alan toplam kişi sayısı da kullanılabilir. Örneğin, prostat kan- serinin, cinsiyete bağlı hastalık olarak nüfus içinde yer alan toplam erkek sayısına oranlanması gerekir. Vaka ölçümlerin- de her 100.000 kişiye düşen yeni teşhis edilmiş hastalık ora- ni verilir. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir? A) Hastalığın türü, hesaplama yöntemine etki etmektedir. B) Cinsiyete göre aynı hastalığın ölçüm değeri değişebil- mektedir. Bir hastalık 100.000 kişiden az kişide görülürse vaka öl- çümü yapılmamaktadır. D) Hastalıkların sıklığıyla ilgili yapılan tek ölçüm metodu, vaka ölçümüdür. E) Bir yıl içinde belli bir sayının altında kalan hastalıklar "sık rastlanan hastalıklar" kategorisine girmemektedir.

5. 1. 1. 28 Onun için dostluğu II. Yalnız kendini aşma bilir. III. Bilim gibi dostluk da değildir. on Paragrafta Yapı (1) Her rengin kendine göre bir güzelliği vardır; kırmızı- nın, sarının, yeşilin her birine ayrı bir destan yazılabilir. (II) Her üç renk nice nice şair ve ressamlarda insan düşüncesini coşturan anlamlar kazanmış. (III) Kırmızıya öfke, sarıya dert, yeşile umudu yakıştırmış insanoğlu ama her yaşayanın iliklerine işleyen, ölüm karasına, yüz karasına, kasvet karasına birebir gelen renk, mavidir. (IV) Güneş çekilip gittikten sonra bile mavi can çekişir karanlıkla. (V) En güzel gecelerin bile rengi mavidir. (I) Bu nedenle de sanata maviyi, paraya da karayı yakıştırıyorum. (VII) Para sanat ilişkisine bağlı olarak son yıllarda acı bir gerçek dikkatimizi çekiyor. (VIII) Kara mavi- yi, yani para, sanatı bulandırıyor; ister eski gerçek olsun ister yeni gerçek, paranın sanatı yenmesinden daha acı bir şey düşünemiyorum insanlık için. Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlatılmalıdır? A) III BNV CXV D) XL EXVII 7. öykü dene- AYIN DENİZİ 11. III IV

2. (1) Birçok insan korkuyu inkâr etmiş ve bu konuda sağlam kanıtlar ortaya sürmüştür. (II) Şu var ki korkular içinde olan bir insan kanıtlara kulak asmaz. (III) Bilgiç bir insanın düşüncesi tehlikeden korkuya doğru gider. (IV) Kendini tutkularına kaptırmış olan bir insan ise korkudan hareket ederek tehlikeye varır. (V) Her ikisi de akla uygun bir biçimde hareket etmek ister ama her ikisi de yanılır. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "O yalnızca kalbinin atışlarına kulak verir ve içine ateş düştüğünü fark eder." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanmış olur? AXI B) II C) III D) IV E) V Sanatçı, sürekli bir alışveriş içindedir. Öyle ki bir eliyle Angoki ünü yoklar, öbür eliyle de bir sonraki günü arar. YAYIN DENİZİ

. TEST 3. Ahmed Arif vaktiyle "misra haysiyeti"nden söz etmişti. Buradan esinlenerek, elbette bir "cümle haysiyeti"nden söz edebiliriz. Elimden geldiğince, hatta bazen fazlaca düşünüyorum cümle- ler üzerinde. Bazen kolay yazılmış, bir çırpıda, geldiği gibi söy- lenivermiş havası vermek için (Sanatı gizleme sanatı diyebilir miyiz buna bilemiyorum), bazen cümlenin müziğini ana müzi- ğin damarına bağlamak için, bazen de başka başka amaçlar için çalışıyorum. Şöyle çok emek veriyorum, böyle çok emek veriyorum falan demek istemiyorum. Tabii bunları söylerken nasıl çalıştığımın okur için bir önemi yoktur, olmamalı da zaten. Yazar ister kolay yazar, ister azap çeker, ister neşeden kırılır, isterse amuda kalkarak yazar, bunların hiç mi hiç önemi yoktur. Asıl olan ortaya çıkan metindir. Kendisinden bu şekilde söz eden bir yazarın, aşağıdaki- lerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Bir şiir dizesine gösterilen ifade titizliği düzyazıda gerekli değildir. B) Bir cümleye kolay yazıldığı izlenimi kazandırmak, titiz bir çalışma gerektirir. C) Okur, yazarın bir metin için ne denli emek harcadığına değil, yazılan metne bakar. denly e D) Cümlelerin müzikal bir nitelik kazanması yazarın hassa- siyeti ile elde edilebilir. Ustaların yazınsal anlayışları sonraki kuşaklar için ilham Kaynağı olabilir. Az uyuyanlar, fazla uyuyanlara kıyasla daha enerji dolu, daha

2. Yaşam tarzı olarak benimsediğim fotoğrafçılığa ilk kez yir. mi sekiz yıl önce başladım. Dağcılık yaptığım yıllarda do- ğası ve muhteşem manzaralarıyla Uludağ, fotoğrafçılığa ilgi duymamı sağladı. Böylece doğa sporları ve fotoğraf bir araya gelince başarılı çalışmalara imza atmaya başla- dim. 1991 yılında profesyonel fotoğrafçılık hayatım başla mıştı, 1993 yılında Atlas dergisiyle çalışmaya başladım. İlk defa kendi imkânlarımla yaptığım yurt dışı seyahatim Ne- pal'di. O yıllarda Türkiye'de pek adı duyulmayan bu ülke- yi anlatan fotoğraflarımla İstanbul Yıldız Sarayı'nda Türki- ye'nin ilk Nepal sergisini de açmış oldum. Bu seyahatim diger uzun seyahatlerimin de başlangıcı oldu. Hindistan, Kazakistan ve Avrupa'da pek çok ülkeyi gezdim ve fotoğ- rafladım. Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisi hak- kında bilgi vermemiştir? ✓ A) Fotoğrafçılığa başladığı zaman B) Fotoğrafçılığa yönelmesindeki etken C) Fotoğraflarını sergilediği ilk sergi Fotoğrafçılık dışındaki uğraşı E) Fotoğraf çekimi yaptığı ülkeler Mepal/ 4.

1. Refik Halit Karay'ın "Zincir" adlı hikâyesiyle ilgili bazı ya- pi unsurları şöyledir: 1. Mekân II. Olay örgüsü III. Konu IV. Bakış açısı V. Zaman A) I Bu tabloda numaralanmış kavramlardan hangisi kar- şısındaki açıklamayla uyuşmamaktadır? Gurbet, yabancı bir memleket Özgürlüğün bedeli Bir köpeğin esaret altındayken ve esaretten kurtulunca yaşadıkları ve bunun sonuçları Kahraman (ben) Geçmiş zamanda birkaç gün (anla- tıcıya göre) B) II C) III D) IV E) V