Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

(1) Atık plastiklerin oluşturduğu kirlilik, doğal ekosistemlere git-
gide artarak zarar veriyor. (II) Çünkü her yıl 300 milyon tondan
fazla plastik üretiliyor ve bunların sadece %14 kadarı geri dönüş
türülüyor. (III) Doğaya karışan plastik atıklar, her yıl bir milyondan
fazla deniz kuşunun ve yüz binden fazla deniz memelisinin ölü-
müne yol açıyor. (IV) Okyanuslara ulaşan plastik atıklar, dev
girdaplarda bir araya gelerek su yaşamını çok olumsuz etkili-
yor. PET adı verilen plastikler hafif, renksiz ve dayanıklı ol
duğu için özellikle gıda ambalajı olarak yaygın bir şekilde kul-
lanılıyor. (VI) PET de biyolojik olarak diğer plastikler gibi parça-
lanmaya karşı hayli dirençli ve doğada uzun süre çözülmeden
kalabiliyor.
11. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi-
si söylenemez?
A) Sayısal verilerden yararlanılmıştır.
B) Yargı, gerekçesiyle birlikte verilmiştir.
C) Açıklamalara başvurulmuştur.
D) Tekdüzelikten kaçınılmıştır.
E) Benzerlik ilişkisi kurulmuştur. X
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
(1) Atık plastiklerin oluşturduğu kirlilik, doğal ekosistemlere git- gide artarak zarar veriyor. (II) Çünkü her yıl 300 milyon tondan fazla plastik üretiliyor ve bunların sadece %14 kadarı geri dönüş türülüyor. (III) Doğaya karışan plastik atıklar, her yıl bir milyondan fazla deniz kuşunun ve yüz binden fazla deniz memelisinin ölü- müne yol açıyor. (IV) Okyanuslara ulaşan plastik atıklar, dev girdaplarda bir araya gelerek su yaşamını çok olumsuz etkili- yor. PET adı verilen plastikler hafif, renksiz ve dayanıklı ol duğu için özellikle gıda ambalajı olarak yaygın bir şekilde kul- lanılıyor. (VI) PET de biyolojik olarak diğer plastikler gibi parça- lanmaya karşı hayli dirençli ve doğada uzun süre çözülmeden kalabiliyor. 11. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A) Sayısal verilerden yararlanılmıştır. B) Yargı, gerekçesiyle birlikte verilmiştir. C) Açıklamalara başvurulmuştur. D) Tekdüzelikten kaçınılmıştır. E) Benzerlik ilişkisi kurulmuştur. X
e cevap-
ni, sayının
uşturulur.
eşleştiril-
aların aynı
-. Sıraların
a bozula-
aldırılma-
an sırada
a karşılık,
en eşitse
ü bu çağ-
emli hâle
ıdakiler-
ması
diklerinde
erekliliği
değiştir-
in sıranın
den han-
a beceri-
ğişip de-
ilan yan-
daki algı
B
B
Türkçe
37 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız.
Bugün dünyada her bir erkek, kadın ve çocuk için on
iki buçuk dönüm arazi bulunmaktadır. Ancak bu ara-
zinin ortalama olarak sadece üç buçuk dönümü tarım
faaliyetleri yapabilmek için uygundur. 2040 yılında ise
dünya nüfusu 8 milyara ulaştığı takdirde kişi başına ta-
rım yapılabilen sadece bir buçuk dönüm arazi kalacak-
metir. İnsanlar bu arazide sadece yiyecek üretimini artırma
19 yoluna gidebilir. Bir bilim insanı, her yerde daha doğru
ve verimli tarım yöntemleri kullanılırsa dünyadaki tarım
ev alanlarının on milyar insanı besleyebilecek kapasitede
nip olduğunu söyledi. Bitki hastalıklarının kontrolü ve çöl
alanlarının sulanmasıyla da gida arzını artırmak müm-
kündür. Bunu ve diğer yolları kullanarak insanoğlu ken-
dini ve dünyadaki diğer insanları besleyebilir.
37. Bu parçada 2040 yılındaki ekilebilir arazi miktarı ile
ilgili aşağıdakilerden hangisi öne sürülmüştür?
sigung ib
ubA) Çöl topraklarının sulanmasıyla mevcut ekilebilir arazi
miktarının iki katına çıkacağı
on Bigner
nibel
B) Kişi başına düşen ekilebilir arazi miktarının on iki
buçuk dönümden üç buçuk dönüme düşeceği
C) Mevcut ekilebilir arazi miktarının on milyar dünya nü-
fusunu beslemek için tamamen yeterli olacağı
D) Kişi başına düşen ekilebilir arazi miktarının üç buçuk
dönümden bir buçuk dönüme düşeceği
E) Mevcut ekilebilir arazi miktarının azalmaya devam
edeceği ve dolayısıyla kıtlığın kaçınılmaz olacağı
38. Bu parçada dünya nüfusunun artışı ile ilgili aşağı-
dakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
nup
A) Dünyadaki tarım alanlarının zamanla yetersiz kala-
cağı
B) Önleyici düzenlemeler gerektiği
Artık uluslararası bir endişe kaynağı olmaktan çıktığı
Dünyadaki tüm çöl topraklarının işlenmesini gerekli
kıldığı
E) Verimli tarım yöntemlerinin araştırılması gerektiği
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
e cevap- ni, sayının uşturulur. eşleştiril- aların aynı -. Sıraların a bozula- aldırılma- an sırada a karşılık, en eşitse ü bu çağ- emli hâle ıdakiler- ması diklerinde erekliliği değiştir- in sıranın den han- a beceri- ğişip de- ilan yan- daki algı B B Türkçe 37 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Bugün dünyada her bir erkek, kadın ve çocuk için on iki buçuk dönüm arazi bulunmaktadır. Ancak bu ara- zinin ortalama olarak sadece üç buçuk dönümü tarım faaliyetleri yapabilmek için uygundur. 2040 yılında ise dünya nüfusu 8 milyara ulaştığı takdirde kişi başına ta- rım yapılabilen sadece bir buçuk dönüm arazi kalacak- metir. İnsanlar bu arazide sadece yiyecek üretimini artırma 19 yoluna gidebilir. Bir bilim insanı, her yerde daha doğru ve verimli tarım yöntemleri kullanılırsa dünyadaki tarım ev alanlarının on milyar insanı besleyebilecek kapasitede nip olduğunu söyledi. Bitki hastalıklarının kontrolü ve çöl alanlarının sulanmasıyla da gida arzını artırmak müm- kündür. Bunu ve diğer yolları kullanarak insanoğlu ken- dini ve dünyadaki diğer insanları besleyebilir. 37. Bu parçada 2040 yılındaki ekilebilir arazi miktarı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi öne sürülmüştür? sigung ib ubA) Çöl topraklarının sulanmasıyla mevcut ekilebilir arazi miktarının iki katına çıkacağı on Bigner nibel B) Kişi başına düşen ekilebilir arazi miktarının on iki buçuk dönümden üç buçuk dönüme düşeceği C) Mevcut ekilebilir arazi miktarının on milyar dünya nü- fusunu beslemek için tamamen yeterli olacağı D) Kişi başına düşen ekilebilir arazi miktarının üç buçuk dönümden bir buçuk dönüme düşeceği E) Mevcut ekilebilir arazi miktarının azalmaya devam edeceği ve dolayısıyla kıtlığın kaçınılmaz olacağı 38. Bu parçada dünya nüfusunun artışı ile ilgili aşağı- dakilerden hangisi vurgulanmaktadır? nup A) Dünyadaki tarım alanlarının zamanla yetersiz kala- cağı B) Önleyici düzenlemeler gerektiği Artık uluslararası bir endişe kaynağı olmaktan çıktığı Dünyadaki tüm çöl topraklarının işlenmesini gerekli kıldığı E) Verimli tarım yöntemlerinin araştırılması gerektiği
5.
I. Yalnız bunun aksi de doğrudur.
II. Buna en güzel cevap şu olur:
III. Bir yapıt, ulusal olduğu ölçüde evrensel değer
kazanır.
IV. Yani evrenselliğe ulaşmış bir yapıt, ulusallığa hak
kazanmış bir yapıttır.
V. Bu durumda bir yapıtın evrensel ya da ulusal değere
sahip olmasını ne belirliyor diye sorabilirsiniz.
VI. Bir yapıt, ulusal değerleri evrensel nitelikte, evrensel
değerleri ise ulusal nitelikte anlatabildiği ölçüde
evrensel ve ulusaldır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir
paragraf oluşturulmak istense hangist baştan ikinci
olur?
A) I
B) II
C) III D) V E) VI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
5. I. Yalnız bunun aksi de doğrudur. II. Buna en güzel cevap şu olur: III. Bir yapıt, ulusal olduğu ölçüde evrensel değer kazanır. IV. Yani evrenselliğe ulaşmış bir yapıt, ulusallığa hak kazanmış bir yapıttır. V. Bu durumda bir yapıtın evrensel ya da ulusal değere sahip olmasını ne belirliyor diye sorabilirsiniz. VI. Bir yapıt, ulusal değerleri evrensel nitelikte, evrensel değerleri ise ulusal nitelikte anlatabildiği ölçüde evrensel ve ulusaldır. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulmak istense hangist baştan ikinci olur? A) I B) II C) III D) V E) VI
TYT Türkçe
1. Bu testte Türkçe alanına ait 40 soru vardır.
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.
TÜRKÇE TESTI
1. Albert Einstein ile ön plana çıktığında herkesin gipta
ettiği birlyken çocukluğunda böyle bir durum söz konusu
değildi. Albert Einstein dört yaşına kadar ve yedi
yaşına kadar da okuyamadi, bu yüzden öğretmenleri ve
anne babası onun zihinsel engelli ve asosyal oldugunu
düşündü. Sonunda okuldan atıldı ve Zürih Politeknik
Okulu başvurusu da reddedildi. Eğitim sürecinde
yaşadığı sıkıntılar biraz uzun sürmüş olsa da nihayetinde
o, dehasıyla modern ---- yüzü olmayı ve Nobel Ödülü'nü
almayı başardı.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin
hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) hayatı- okula gitmedi - matematiğin
bilgisi-yazamadi bilimin
erfikirieri-konuşmadı-yaşamın
D) debesi konuşamadı- fizigin,
E) akir iletişim kurmadı- bilimin
(1) Insan kendi tutumunu, davranışını başkalarınkinden
üstün görür. (1) Kişinin kusurunu örten şey ortadan
kalkınca bütün ayıplar ortaya çıkar. (III) Uzun yolculuklar
kafileler hâlinde yapılmalıdır. (IV) Bir kişi veya topluluğa
en büyük zaran, o kişi veya topluluk ile yakın ilişkide
olan kişi veya topluluk verir. (V) Sağlam karakterli
kişiler ve doğru temele dayanan işler, önemsiz etkilerle
sarsılamaz.
Bu parçadaki numaralanmış açıklamalara aşağıdaki
atasözlerinden hangisi örnek gösterilemez?
A) I. cümle: Akillan pazara çıkarmışlar, herkes yine
kendi aklını almış.
B)- cumle: Takke düştü, kel göründü.
C) II. cümle: Ağır git ki yol alasın.
D) IV. cümle: Ağaca balta vurmuşlar "Sapi bedenimden."
demiş.
E) V. cümle: Yel kayadan ne koparır.
OM00-SS.00TYTO1
Özel Deneme Sınavı
3. Orta Asya bozkırlarından Anadolu'ya gelen ve Bizans'tan
sonra bölgede dint, ekonomik ve kültürel canlanmayr
sağlayan Türkler, diğer milletlerle temasa geçerek Türk
kimliğini Anadolu'nun egemen unsuru haline getirdi.
2
Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Orta Asya kökenli Türkler, Anadolu'daki diğer
horlelerle temas kurews e Anadolu'da birçok açıdan
canlilik yaratmıştır.
Türklügün Anadolu'daki en baskın unsur haline
gelmesiyle Orta Asya kökenli Türkler, Anadolu'daki
diğer milletlerle temas kurmuş ve Anadolu'da birçok
açıdan canlılık yaratmıştır.
By Bozzer kültüründen sonra yerleşik hayatia Anadolu'da
tanışan Tükler, etraflarındaki birçok devlet için
yönetici pozisyonunda olmayı başarmıştır.
B) Anadolu'ya göç ile gelen ve Bizans egemenliğine son
verip bölgedekt diger milletlerle bağ kuran Türkler,
baskm-bir kültüre sahiptir.
E) Anadolu Selçuklu Devleti. Bizans'tan sonraki en
büyük Anadolm korenu oluşturmus ve farklı
uluslarla ilişkiler kurmuştur.
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT Türkçe 1. Bu testte Türkçe alanına ait 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. TÜRKÇE TESTI 1. Albert Einstein ile ön plana çıktığında herkesin gipta ettiği birlyken çocukluğunda böyle bir durum söz konusu değildi. Albert Einstein dört yaşına kadar ve yedi yaşına kadar da okuyamadi, bu yüzden öğretmenleri ve anne babası onun zihinsel engelli ve asosyal oldugunu düşündü. Sonunda okuldan atıldı ve Zürih Politeknik Okulu başvurusu da reddedildi. Eğitim sürecinde yaşadığı sıkıntılar biraz uzun sürmüş olsa da nihayetinde o, dehasıyla modern ---- yüzü olmayı ve Nobel Ödülü'nü almayı başardı. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir? A) hayatı- okula gitmedi - matematiğin bilgisi-yazamadi bilimin erfikirieri-konuşmadı-yaşamın D) debesi konuşamadı- fizigin, E) akir iletişim kurmadı- bilimin (1) Insan kendi tutumunu, davranışını başkalarınkinden üstün görür. (1) Kişinin kusurunu örten şey ortadan kalkınca bütün ayıplar ortaya çıkar. (III) Uzun yolculuklar kafileler hâlinde yapılmalıdır. (IV) Bir kişi veya topluluğa en büyük zaran, o kişi veya topluluk ile yakın ilişkide olan kişi veya topluluk verir. (V) Sağlam karakterli kişiler ve doğru temele dayanan işler, önemsiz etkilerle sarsılamaz. Bu parçadaki numaralanmış açıklamalara aşağıdaki atasözlerinden hangisi örnek gösterilemez? A) I. cümle: Akillan pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış. B)- cumle: Takke düştü, kel göründü. C) II. cümle: Ağır git ki yol alasın. D) IV. cümle: Ağaca balta vurmuşlar "Sapi bedenimden." demiş. E) V. cümle: Yel kayadan ne koparır. OM00-SS.00TYTO1 Özel Deneme Sınavı 3. Orta Asya bozkırlarından Anadolu'ya gelen ve Bizans'tan sonra bölgede dint, ekonomik ve kültürel canlanmayr sağlayan Türkler, diğer milletlerle temasa geçerek Türk kimliğini Anadolu'nun egemen unsuru haline getirdi. 2 Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir? A) Orta Asya kökenli Türkler, Anadolu'daki diğer horlelerle temas kurews e Anadolu'da birçok açıdan canlilik yaratmıştır. Türklügün Anadolu'daki en baskın unsur haline gelmesiyle Orta Asya kökenli Türkler, Anadolu'daki diğer milletlerle temas kurmuş ve Anadolu'da birçok açıdan canlılık yaratmıştır. By Bozzer kültüründen sonra yerleşik hayatia Anadolu'da tanışan Tükler, etraflarındaki birçok devlet için yönetici pozisyonunda olmayı başarmıştır. B) Anadolu'ya göç ile gelen ve Bizans egemenliğine son verip bölgedekt diger milletlerle bağ kuran Türkler, baskm-bir kültüre sahiptir. E) Anadolu Selçuklu Devleti. Bizans'tan sonraki en büyük Anadolm korenu oluşturmus ve farklı uluslarla ilişkiler kurmuştur. Diğer sayfaya geçiniz.
7. Yeni şiiri anlayacak ölçütler elimizde olmadığı için --
Bu cümle düşüncenin akışına göre aşağıdakiler-
den hangisiyle tamamlanmalıdır?
A) şiir yayımlanır yayımlanmaz okuyucu tarafından
anlaşılmasını beklemek de yersiz olur.
B) ber şairin kendi şiirleriyle ilgili kendine özgü bir
sözlük çıkarması gerekir.
C) şairler bet bol şiir yazıp kendilerini dev aynasında
gormeye başladı.
D yeni çıkan şairlerden hangisinin iyi, hangisinin
kötü olduğunu bize zaman gösterecektir.
eski ölcütlerle yeni şiiri anlamaya çalışmaktan
başka seçeneğimiz yok.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. Yeni şiiri anlayacak ölçütler elimizde olmadığı için -- Bu cümle düşüncenin akışına göre aşağıdakiler- den hangisiyle tamamlanmalıdır? A) şiir yayımlanır yayımlanmaz okuyucu tarafından anlaşılmasını beklemek de yersiz olur. B) ber şairin kendi şiirleriyle ilgili kendine özgü bir sözlük çıkarması gerekir. C) şairler bet bol şiir yazıp kendilerini dev aynasında gormeye başladı. D yeni çıkan şairlerden hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu bize zaman gösterecektir. eski ölcütlerle yeni şiiri anlamaya çalışmaktan başka seçeneğimiz yok.
18. Yazılan her şeyi ya da bir kalıba sığmayan her yazı-
yi "deneme" diye adlandırma eğilimi var bizde. Ya-
zılan eser eğer hikâye, inceleme, makale vs. sınıfı-
na girmiyorsa onun adı "deneme"dir artık. Füsun
Akatlı, "Deneme sayısınca deneme çeşidi vardır."
derken bunu kastediyor bence. Oysa gerçek dene-
me olan yazıların sayısının çok da fazla olduğunu
Acond
We
sanmıyorum. Aksine denemenin tıpkı şiir gibi en zor
türlerden biri olduğunu düşünüyorum.
BRAFERINT
t
Bu parçanın yazarının esas eleştirdiği durum aşa-
ğıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyatımızda deneme türünde kaliteli eserin
çok az oluşu
Belli bir kurala uymayan her esere deneme den-
mesini
Deneme yazarlarının, deneme yazım kuralların-
dan habersiz olması
D Deneme okurunun edebî değeri düşük eserlere
de rağbet etmesini
E) Deneme türüne yeterli ilginin olmaması
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
18. Yazılan her şeyi ya da bir kalıba sığmayan her yazı- yi "deneme" diye adlandırma eğilimi var bizde. Ya- zılan eser eğer hikâye, inceleme, makale vs. sınıfı- na girmiyorsa onun adı "deneme"dir artık. Füsun Akatlı, "Deneme sayısınca deneme çeşidi vardır." derken bunu kastediyor bence. Oysa gerçek dene- me olan yazıların sayısının çok da fazla olduğunu Acond We sanmıyorum. Aksine denemenin tıpkı şiir gibi en zor türlerden biri olduğunu düşünüyorum. BRAFERINT t Bu parçanın yazarının esas eleştirdiği durum aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Edebiyatımızda deneme türünde kaliteli eserin çok az oluşu Belli bir kurala uymayan her esere deneme den- mesini Deneme yazarlarının, deneme yazım kuralların- dan habersiz olması D Deneme okurunun edebî değeri düşük eserlere de rağbet etmesini E) Deneme türüne yeterli ilginin olmaması
İkinci Dünya Savaşı bittiği gün, Üçüncü Dünya
Savaşı hazırlıkları başladı. Yarına güven diye bir şey
kalmadı. Yarının ne olacağı kestirilemeyince gününü
gün etmek, günü gününe yaşamak bir ilke oluverdi.
Sanat ve edebiyat da elbette bu havanın dışında
kalamazdı. Günübirlik yaşayan insanlar gibi,
sanatçılar da kalıcı olmayı bir yana bırakıp günü
kurtarmaya uygun eserler vermeye koyuldular. ----.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre,
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ancak bu tür eserler, geçmişin acılarını başarılı
biçimde yansıtıyordu..
B) Bir tek eser için yıllarını veren sanatçılar artık
tarihe karışmıştı..
Böylece hızlı üreten, verimli bir sanatçı topluluğu
oluştu.
D) Bu yeni yaklaşım, gençlikle sanat arasındaki
kopukluğu giderdi.
Böylece sanat ürünleri, toplumun gerçekleriyle
uyumlu hâle geldi ve değer kazandı.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
İkinci Dünya Savaşı bittiği gün, Üçüncü Dünya Savaşı hazırlıkları başladı. Yarına güven diye bir şey kalmadı. Yarının ne olacağı kestirilemeyince gününü gün etmek, günü gününe yaşamak bir ilke oluverdi. Sanat ve edebiyat da elbette bu havanın dışında kalamazdı. Günübirlik yaşayan insanlar gibi, sanatçılar da kalıcı olmayı bir yana bırakıp günü kurtarmaya uygun eserler vermeye koyuldular. ----. Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Ancak bu tür eserler, geçmişin acılarını başarılı biçimde yansıtıyordu.. B) Bir tek eser için yıllarını veren sanatçılar artık tarihe karışmıştı.. Böylece hızlı üreten, verimli bir sanatçı topluluğu oluştu. D) Bu yeni yaklaşım, gençlikle sanat arasındaki kopukluğu giderdi. Böylece sanat ürünleri, toplumun gerçekleriyle uyumlu hâle geldi ve değer kazandı.
32. Mevlana Celalettin Rumi, yaşama bakışı, düşünceleri,
şiirleri ve Mesnevi'siyle sağlığında da öldükten sonra
da büyük bir insan kitlesini etkiledi ve bu etkinin gücü
Udhâlâ devam ediyor. Mevlana'nın ölümle ilgili sözleri, pek
not çok din ve inançtaki alışılmış yas geleneğini bir anlam-
da tersine çevirir ve aslında İslami düşünüşün kaynağını
na Kuran-ı Kerim'e çevirir, dinleyenlere: "O vakit, benim
br ayrılık vaktim değil, 'buluşma, kavuşma' vaktimdir." der.
Bu düşünüş, büyük bilge ve şairin ölüm gününün "Şeb-i
sm Arus" olarak anılmasını sağladı yani "Yaradana vuslat/
alep düğün gecesi." Zira Şeb-i Arus bir Mevlevi terimidir.
Farsça "şeb" (gece) ile Arapça "urs"tan (düğün) türetilen
arus yani gelin kelimelerinden oluşturulmuştur. de
ebland
Bu parçaya göre Mevlana Celalettin Rumi ile ilgili
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Toplumdaki yas düşüncesini pekiştirmiştir.
B) Düşüncesine özgü kavram kullanmıştır.
C) Bugün de etkisi devam etmektedir.
1MA005
D) Ölümü bir kavuşma olarak görmektedir.
E) Kuran-ı Kerim'den yararlanmıştır.
squa
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
32. Mevlana Celalettin Rumi, yaşama bakışı, düşünceleri, şiirleri ve Mesnevi'siyle sağlığında da öldükten sonra da büyük bir insan kitlesini etkiledi ve bu etkinin gücü Udhâlâ devam ediyor. Mevlana'nın ölümle ilgili sözleri, pek not çok din ve inançtaki alışılmış yas geleneğini bir anlam- da tersine çevirir ve aslında İslami düşünüşün kaynağını na Kuran-ı Kerim'e çevirir, dinleyenlere: "O vakit, benim br ayrılık vaktim değil, 'buluşma, kavuşma' vaktimdir." der. Bu düşünüş, büyük bilge ve şairin ölüm gününün "Şeb-i sm Arus" olarak anılmasını sağladı yani "Yaradana vuslat/ alep düğün gecesi." Zira Şeb-i Arus bir Mevlevi terimidir. Farsça "şeb" (gece) ile Arapça "urs"tan (düğün) türetilen arus yani gelin kelimelerinden oluşturulmuştur. de ebland Bu parçaya göre Mevlana Celalettin Rumi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Toplumdaki yas düşüncesini pekiştirmiştir. B) Düşüncesine özgü kavram kullanmıştır. C) Bugün de etkisi devam etmektedir. 1MA005 D) Ölümü bir kavuşma olarak görmektedir. E) Kuran-ı Kerim'den yararlanmıştır. squa
Sidis (A
25. Okuduğum her kitap, dergi ve gazetede dikkatimi çeken
farklı yazımlar, noktalamalar, aradan bunca yıl geçme-
sine rağmen dilde bir düzen kurulamadığının kanıtıdır.
Tutarsız yazımların, keyfî noktalamaların örneklerini
yazarların, öğretim üyelerinin, kısaca aydınların eser-
lerinde görmek mümkündür. Eli kalem tutan herkesten
sanatlı bir yazı yazmasını bekleyemeyiz. Her aydından
beklentimiz ise eserlerini, makalelerini, yazılarını dil bil-
gisi kurallarına, noktalamalara, yazım kurallarına uygun
yazmaları, bunun için de yazım kılavuzunu kaynak ola-
rak almalarıdır.
----
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre,
1. Dilde düzeni kurmak için yazarlar ve akademisyenler
ortak bir tavır sergilemelidir
II. Bir an önce yeni bir yazım kılavuzunun hazırlanması
gerekmektedir
III. Yazım ve noktalamada birlik, ancak bir kaynakta bir-
leşmekle sağlanır
yargılarından hangileri getirilebilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) I ve III
E) II ve III
C) I ve II
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Sidis (A 25. Okuduğum her kitap, dergi ve gazetede dikkatimi çeken farklı yazımlar, noktalamalar, aradan bunca yıl geçme- sine rağmen dilde bir düzen kurulamadığının kanıtıdır. Tutarsız yazımların, keyfî noktalamaların örneklerini yazarların, öğretim üyelerinin, kısaca aydınların eser- lerinde görmek mümkündür. Eli kalem tutan herkesten sanatlı bir yazı yazmasını bekleyemeyiz. Her aydından beklentimiz ise eserlerini, makalelerini, yazılarını dil bil- gisi kurallarına, noktalamalara, yazım kurallarına uygun yazmaları, bunun için de yazım kılavuzunu kaynak ola- rak almalarıdır. ---- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, 1. Dilde düzeni kurmak için yazarlar ve akademisyenler ortak bir tavır sergilemelidir II. Bir an önce yeni bir yazım kılavuzunun hazırlanması gerekmektedir III. Yazım ve noktalamada birlik, ancak bir kaynakta bir- leşmekle sağlanır yargılarından hangileri getirilebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve III E) II ve III C) I ve II
8.
2
I. Günümüze kadar ulaşan Varlık, yalnızca bir ya-
zın dergisi değildi; Cumhuriyet aydınının yazın
zevkini, dünya görüşünü belirleyen bir yayın or-
ganıydı aynı zamanda.
Paragraf
II. Yabancı yazarların önemli yapıtlarının çevirileri
de o yayınevinden bize ulaştı.
III. Bu yazın ve düşünce dergisinin sekseni aşkın
yıldır yayınını sürdürmesi Türkiye gibi bir ülkede
üzerinde durulması gereken bir olgu.
IV. Türk yazınının önemli sanatçılarının ilk ürünleri
de yine bu dergi yoluyla bize ulaştı.
/
V. Bizim kuşak, Türk yazınının ustalarının kitapla-
rını Varlık dergisinde ve Varlık Yayınları'ndan oku-
du.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir
bütün oluşturacak biçimde sıralandığında han-
gisi baştan dördüncü olur?
A) I
B) II
C) III
DIV
E) V
11. (
V
r
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. 2 I. Günümüze kadar ulaşan Varlık, yalnızca bir ya- zın dergisi değildi; Cumhuriyet aydınının yazın zevkini, dünya görüşünü belirleyen bir yayın or- ganıydı aynı zamanda. Paragraf II. Yabancı yazarların önemli yapıtlarının çevirileri de o yayınevinden bize ulaştı. III. Bu yazın ve düşünce dergisinin sekseni aşkın yıldır yayınını sürdürmesi Türkiye gibi bir ülkede üzerinde durulması gereken bir olgu. IV. Türk yazınının önemli sanatçılarının ilk ürünleri de yine bu dergi yoluyla bize ulaştı. / V. Bizim kuşak, Türk yazınının ustalarının kitapla- rını Varlık dergisinde ve Varlık Yayınları'ndan oku- du. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında han- gisi baştan dördüncü olur? A) I B) II C) III DIV E) V 11. ( V r
2. SERI
13.
HONOR M
PARAGRAF KA
Bilim insanları, yapraklarını yıl içinde kademeli olarak
döken iliman iklim ağaçlarının bunu geciktirme ref-
leksi vereceğini, bu durumun dünya çapında ortaya
çıkan sıcaklık yükselmeleriyle birlikte sonbaharın ge-
cikmesine yani geç başlamasına yol açacağını, bunun
da ilkbaharın uzun sürmesi anlamına geleceğini orta-
ya koydular.
Bazı uzmanların bilim dergisinde yazdıkları makaleler;
iklim değişikliğine yol açan daha fazla karbondioksit,
daha uzun süreli ışık ve daha yüksek sıcaklığın ilkba-
har ve yaz aylarının uzamasına yol açacağına ancak
ağaçların erken yaprak dökmesine dolayısıyla da yüz
yıllık bir döngüde sonbaharın bir hafta erken başla-
yacağına işaret ediyor. Uzmanlar, ağaçların erken
yaprak dökmesinin kök ve gövdenin yaprak tarafın-
dan tutulan karbonu bir noktadan sonra kullanmayı
bırakmasına bağlıyor.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy-
lenebilir
A) Farklı araştırmaların bütünüyle aynı sonuçlara ulaştığını
ortaya koymaktadırlar.
BAyni olgunun tutarsız sonuçlara yol açtığını vurgula-
maktadırlar.
CAynı konuda yapılan araştırmaların bilimsel tutarlılıktan
uzak olduğunu belirtmektedirler.
6) Aynı konuda yapılan farklı araştırmaların vardığı benzer
ve zıt sonuçları dile getirmektedirler.
Aynı konuyla ilgili izlenen araştırma metotlarının farklılık
gösterdiğine dikkat çekmektedirler.
14. M
fo
go
"
ge
B
d
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. SERI 13. HONOR M PARAGRAF KA Bilim insanları, yapraklarını yıl içinde kademeli olarak döken iliman iklim ağaçlarının bunu geciktirme ref- leksi vereceğini, bu durumun dünya çapında ortaya çıkan sıcaklık yükselmeleriyle birlikte sonbaharın ge- cikmesine yani geç başlamasına yol açacağını, bunun da ilkbaharın uzun sürmesi anlamına geleceğini orta- ya koydular. Bazı uzmanların bilim dergisinde yazdıkları makaleler; iklim değişikliğine yol açan daha fazla karbondioksit, daha uzun süreli ışık ve daha yüksek sıcaklığın ilkba- har ve yaz aylarının uzamasına yol açacağına ancak ağaçların erken yaprak dökmesine dolayısıyla da yüz yıllık bir döngüde sonbaharın bir hafta erken başla- yacağına işaret ediyor. Uzmanlar, ağaçların erken yaprak dökmesinin kök ve gövdenin yaprak tarafın- dan tutulan karbonu bir noktadan sonra kullanmayı bırakmasına bağlıyor. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy- lenebilir A) Farklı araştırmaların bütünüyle aynı sonuçlara ulaştığını ortaya koymaktadırlar. BAyni olgunun tutarsız sonuçlara yol açtığını vurgula- maktadırlar. CAynı konuda yapılan araştırmaların bilimsel tutarlılıktan uzak olduğunu belirtmektedirler. 6) Aynı konuda yapılan farklı araştırmaların vardığı benzer ve zıt sonuçları dile getirmektedirler. Aynı konuyla ilgili izlenen araştırma metotlarının farklılık gösterdiğine dikkat çekmektedirler. 14. M fo go " ge B d
yolların
lerimiz
acası k
iyor sa
ağıda
SI
17.
Bilimdir çünkü edebiyat ve tarih belgelerini
toplayıp değerlendirerek onlardan özgün bir sentez
meydana getirir. Sanatla ilgilidir çünkü edebiyat
metinleri üzerinde çalışır. Ancak bilim olarak pozitif
bilimler gibi gözleme ve deneye dayanmaz. Öğretici
bir nitelik taşıdığı için de sanat eseri değildir. Ede-
biyat tarihinin görevlerinden biri, edebiyat türlerinin
gelişimini göstermektir. Bundan ötürüdür ki çeşitli
türlerin doğuşunu, hangi etkenlerle nasıl geliştiğini,
bu gelişmelerin nasıl bir yol izlediğini, dil ve teknik-
teki özelliğini belirtmek edebiyat tarihinde başlıca
eksen olmalıdır.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Edebiyat tarihine gereken önemin verilmesi için
çalışmalar yapılmaktadır.
B) Edebiyat tarihi bir bakıma hem bilimdir hem de
sanatla ilgilidir.
C) Yazar ve eserlerle ilgili bilgilere ancak edebiyat
tarihiyle ulaşırız.
D) Edebiyat tarihi yazılırken nesnellik ön planda
olmalıdır.
E) Sanat tarihi ve edebiyat tarihi birbirine paralel
konulardır.
19.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
yolların lerimiz acası k iyor sa ağıda SI 17. Bilimdir çünkü edebiyat ve tarih belgelerini toplayıp değerlendirerek onlardan özgün bir sentez meydana getirir. Sanatla ilgilidir çünkü edebiyat metinleri üzerinde çalışır. Ancak bilim olarak pozitif bilimler gibi gözleme ve deneye dayanmaz. Öğretici bir nitelik taşıdığı için de sanat eseri değildir. Ede- biyat tarihinin görevlerinden biri, edebiyat türlerinin gelişimini göstermektir. Bundan ötürüdür ki çeşitli türlerin doğuşunu, hangi etkenlerle nasıl geliştiğini, bu gelişmelerin nasıl bir yol izlediğini, dil ve teknik- teki özelliğini belirtmek edebiyat tarihinde başlıca eksen olmalıdır. Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Edebiyat tarihine gereken önemin verilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. B) Edebiyat tarihi bir bakıma hem bilimdir hem de sanatla ilgilidir. C) Yazar ve eserlerle ilgili bilgilere ancak edebiyat tarihiyle ulaşırız. D) Edebiyat tarihi yazılırken nesnellik ön planda olmalıdır. E) Sanat tarihi ve edebiyat tarihi birbirine paralel konulardır. 19.
6. Yazarın okuru yükseltmek, sürekli bir basamak
yukarı çıkarmak gibi bir görevi vardır. Okurla yazarın
içli dışlılığı, "yazı"nın evrenindedir. Büyü buradadır
zaten. Her yazı, her kelime bir köprüdür, birlikte
çıkılan bir keşiftir yazarla okur arasında; aynı ateşte
Isınmaktır. Yazarı tanımak, onun sırrına vakıf olmak
isteyen okur, kelimelerin içine gizlenen inciyi bulup
çıkarmalıdır. Yazar oradadır bütün çıplaklığıyla.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Okuyucunun ve yazarın buluştuğu nokta anlatı-
lanlar değil, anlatılanın ardında yatanlardır.
B) Okuruna ulaşmak isteyen yazar, hayatı tüm yön-
leriyle ortaya koymalıdır.
C) Yazarı tanımak isteyen okur, eserin konusundan
yola çıkmalıdır.
D) Her yazının perde arkasında okuyucusuyla
buluşmak isteyen bir yazar gizlidir.
E) Okuyucunun edebî zevkini geliştirmek, yazarın
asli amaçlarından biridir.
I
Z
E
RENK
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
6. Yazarın okuru yükseltmek, sürekli bir basamak yukarı çıkarmak gibi bir görevi vardır. Okurla yazarın içli dışlılığı, "yazı"nın evrenindedir. Büyü buradadır zaten. Her yazı, her kelime bir köprüdür, birlikte çıkılan bir keşiftir yazarla okur arasında; aynı ateşte Isınmaktır. Yazarı tanımak, onun sırrına vakıf olmak isteyen okur, kelimelerin içine gizlenen inciyi bulup çıkarmalıdır. Yazar oradadır bütün çıplaklığıyla. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Okuyucunun ve yazarın buluştuğu nokta anlatı- lanlar değil, anlatılanın ardında yatanlardır. B) Okuruna ulaşmak isteyen yazar, hayatı tüm yön- leriyle ortaya koymalıdır. C) Yazarı tanımak isteyen okur, eserin konusundan yola çıkmalıdır. D) Her yazının perde arkasında okuyucusuyla buluşmak isteyen bir yazar gizlidir. E) Okuyucunun edebî zevkini geliştirmek, yazarın asli amaçlarından biridir. I Z E RENK
9. İlk bakışta şiirde üç şey görünür: Madde, şekil, konu. Şiirin
maddesini anlamlı sesler olan kelimeler oluşturur. Şiirin şek-
line "nazım" denir ve bundan kelimelerin ahenkli ve bütüncül
bir düzene konulması, yani “vezin" anlaşılır. Şiirin anlattığı şe-
ye de onun konusu diyoruz. Yalnız ne kelimeler ne vezin ne
de konuda pratik ihtiyaçların zoruyla yaratılan kelimelerin ses
ve manalarında şiir aramak boşunadır. Aksi takdirde her dilde
"şiirli kelimeler sözlüğü" bulunması lazım gelirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır bas-
maktadır?
A) Karşılaştırma
C) Tartışma
B) Açıklama
D) Örnekleme
E) Tanık gösterme
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
9. İlk bakışta şiirde üç şey görünür: Madde, şekil, konu. Şiirin maddesini anlamlı sesler olan kelimeler oluşturur. Şiirin şek- line "nazım" denir ve bundan kelimelerin ahenkli ve bütüncül bir düzene konulması, yani “vezin" anlaşılır. Şiirin anlattığı şe- ye de onun konusu diyoruz. Yalnız ne kelimeler ne vezin ne de konuda pratik ihtiyaçların zoruyla yaratılan kelimelerin ses ve manalarında şiir aramak boşunadır. Aksi takdirde her dilde "şiirli kelimeler sözlüğü" bulunması lazım gelirdi. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır bas- maktadır? A) Karşılaştırma C) Tartışma B) Açıklama D) Örnekleme E) Tanık gösterme
24, B
34. A)
25.0
15.0
DENEME
İç
y
7
20. "Askıda ekmek", ekmek parası olmayan ihtiyaç
sahibi insanların, belirlenen yerlerden para öde-
meden ekmek almasıdır. Fırına gittiğinizde kaç
ekmek almışsanız bir ekmek parası fazladan veri-
yorsunuz. Diyelim ki dört ekmek aldınız. Ekmekle-
rin parasını verirken beş ekmek parası veriyorsu-
nuz. Almadığınız hâlde parasını verdiğiniz ekmeği
de ihtiyaç sahiplerinin gelip alması için "askıya"
bırakıyorsunuz. İhtiyacı olanlar fırıncıya "Askıda
ekmek var mı?" diye soruyorlar. Eğer daha önce-
den parası verilmiş, diğer bir ifadeyle askıya bıra-
kılmış bir ekmek varsa firinci ona ekmeği veriyor.
Osmanlı Dönemi'nde yardımseverliğin önemli bir
göstergesi olan bu uygulamayı, bir süre unutulmuş
olsa da şimdilerde yeniden bazı yerlerde daha da
geliştirilmiş olarak görmekteyiz. Askıda ekmek, gü-
nümüzde sadece ekmek için uygulanmıyor. Çay
ocaklarında “askıda çay", manavlarda "askıda
meyve-sebze" gibi çeşitlerini de görmek mümkün.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han-
gisi yoktur?
A) Benzetme
B) Amaç-sonuç ilişkisi
C) Tanımlama L
D) Farklı cümle çeşitleri
E) Varsayım cümlesi
A
21. (1) Geniş
açık, sav
mücadel
(II) Türkl
görülme
erkek, c
karşı k
millet a
salan
kayna
Bu pa
si dü
A) I
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
24, B 34. A) 25.0 15.0 DENEME İç y 7 20. "Askıda ekmek", ekmek parası olmayan ihtiyaç sahibi insanların, belirlenen yerlerden para öde- meden ekmek almasıdır. Fırına gittiğinizde kaç ekmek almışsanız bir ekmek parası fazladan veri- yorsunuz. Diyelim ki dört ekmek aldınız. Ekmekle- rin parasını verirken beş ekmek parası veriyorsu- nuz. Almadığınız hâlde parasını verdiğiniz ekmeği de ihtiyaç sahiplerinin gelip alması için "askıya" bırakıyorsunuz. İhtiyacı olanlar fırıncıya "Askıda ekmek var mı?" diye soruyorlar. Eğer daha önce- den parası verilmiş, diğer bir ifadeyle askıya bıra- kılmış bir ekmek varsa firinci ona ekmeği veriyor. Osmanlı Dönemi'nde yardımseverliğin önemli bir göstergesi olan bu uygulamayı, bir süre unutulmuş olsa da şimdilerde yeniden bazı yerlerde daha da geliştirilmiş olarak görmekteyiz. Askıda ekmek, gü- nümüzde sadece ekmek için uygulanmıyor. Çay ocaklarında “askıda çay", manavlarda "askıda meyve-sebze" gibi çeşitlerini de görmek mümkün. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han- gisi yoktur? A) Benzetme B) Amaç-sonuç ilişkisi C) Tanımlama L D) Farklı cümle çeşitleri E) Varsayım cümlesi A 21. (1) Geniş açık, sav mücadel (II) Türkl görülme erkek, c karşı k millet a salan kayna Bu pa si dü A) I
32. (1) Başımıza gelen türlü şeylerin müsebbibi kendimiz olsak
bile türlü türlü bahaneler üretip bu belaları başkalarının sır-
tına yükleriz. (II) Şairler de böyledir; kendileri, kendi içlerinde
büyüttükleri bir güzele âşık olurlar, sonra da bu aşkın acı-
sını çekip dururlar ama âşık oldukları kişiyi suçlarlar. (III) Bir
başka deyişle çoğu şairin ilham kaynağı, kendi iç aynasında
seyredip dünyanın en güzeli olarak gördüğü ve ulaşamadığı
kişidir. (IV) Evet şairler; âşık olurlar, acı çekerler, kavuşa-
mazlar; bunun üzerine aşkları dayanılmaz bir ateşe döner
ve yanan bir kuşun çığlığı olan şiirler söylemeye başlarlar.
(V) Çoğu şair de ilham aldığı perisini açıklamadan ona ken-
disini tanıtmadan uzaktan uzağa dünyanın en güzel aşkını
yaşamış olabilir hatta olmuştur. (VI) Özdemir Asaf'ın Lavi-
nia'sı tam da böyledir; şiirin bu şaire ait olduğu bilinmese de
Lavinia'nın kim olduğu açıklanmamış olsa da Feridun Düza-
ğaç'ın bir şarkısı olarak dünyanın en güzel aşklarından birini
dillendirip durur hâlâ.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda ya-
pılan değerlendirmelerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede insanların genel bir eğiliminden yola çıkılarak
bir saptama yapılmıştır.
B) I. cümle genel, II. cümle özel yargı olarak birbirine bağ-
lanmıştır.
C) III. cümle ile konunun yönü değiştirilip daha önce anlatı-
Hanlardan farklı açıklamalara girişilmiştir.
D). cümlede hem gerekçeli yargıya yer verilmiş hem de
somutlama yapılmıştır.
E) VI. cümle kendinden bir önceki cümleyi kanıtlayan bir
örnek içermektedir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
32. (1) Başımıza gelen türlü şeylerin müsebbibi kendimiz olsak bile türlü türlü bahaneler üretip bu belaları başkalarının sır- tına yükleriz. (II) Şairler de böyledir; kendileri, kendi içlerinde büyüttükleri bir güzele âşık olurlar, sonra da bu aşkın acı- sını çekip dururlar ama âşık oldukları kişiyi suçlarlar. (III) Bir başka deyişle çoğu şairin ilham kaynağı, kendi iç aynasında seyredip dünyanın en güzeli olarak gördüğü ve ulaşamadığı kişidir. (IV) Evet şairler; âşık olurlar, acı çekerler, kavuşa- mazlar; bunun üzerine aşkları dayanılmaz bir ateşe döner ve yanan bir kuşun çığlığı olan şiirler söylemeye başlarlar. (V) Çoğu şair de ilham aldığı perisini açıklamadan ona ken- disini tanıtmadan uzaktan uzağa dünyanın en güzel aşkını yaşamış olabilir hatta olmuştur. (VI) Özdemir Asaf'ın Lavi- nia'sı tam da böyledir; şiirin bu şaire ait olduğu bilinmese de Lavinia'nın kim olduğu açıklanmamış olsa da Feridun Düza- ğaç'ın bir şarkısı olarak dünyanın en güzel aşklarından birini dillendirip durur hâlâ. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda ya- pılan değerlendirmelerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede insanların genel bir eğiliminden yola çıkılarak bir saptama yapılmıştır. B) I. cümle genel, II. cümle özel yargı olarak birbirine bağ- lanmıştır. C) III. cümle ile konunun yönü değiştirilip daha önce anlatı- Hanlardan farklı açıklamalara girişilmiştir. D). cümlede hem gerekçeli yargıya yer verilmiş hem de somutlama yapılmıştır. E) VI. cümle kendinden bir önceki cümleyi kanıtlayan bir örnek içermektedir.