Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

TÜRKCE-ÜNİVEDSITE UAZIDI IV
TÜRKÇE ÜNİVERSİTE HAZIRLIK
124
cağını on
A) beyaz
D) sar
B) kırmızı
E) yeşil
C) siyah
5. Sinemacı Louis Daquin "Balzac yaşasaydı en büyük
senaryo yazarımız olurdu." diyor, 1965'te yaptığı bir
görüşmede. Bu tespitin bizi, Balzac'ın sınırları bir hayli
geniş olan yazı evreninde hızlı bir yolculuğa çıkarması
mümkün. Bunun birkaç nedeni var: Biri, Balzac'ın ilk yazı
denemelerini tiyatroda yapmış ve romanda karar kıldığı
yıllarda da dramayı ve sahneyi hep yukarıda tutmuş olma-
Sı. Ancak, kendisini oyun yazarlığı konusunda hep yete-
nekli bulsa da dramaya verdiği önemy, Balzac'a malum
başarısını tiyatroda değil, romanda getirmiş. Hummalı
çalışmalarına verdiği aralarda çıktığı geziler, gördüğü
şehirlerin sokak adlarına kadar aldığı notlar, özel hayatın-
da olduğu gibi romanlarında da eşyaya gösterdiği yoğun
dikkat; Balzac'ın sahne kurma konusunda ne kadar titiz
olabileceğine dair fikir veriyor.
Bu parçadan Balzac ile ilgili aşağıdaki yargılardan
hangisine ulaşılamaz?
Roman yazarlığı öncesinde tiyatroyla ilgilenmiştir.
Asıl başarısını yazdığı romanlarla yakalamıştır.
Güçlü bir gözlem gücü vardır.
D), Kendini tiyatro yazarlığı konusunda da yetkin görmüş-
tür.
E) Tiyatronun gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.
HIZ VE RENK YAYINLARI
BY
&
7. Bi
le
tiyoto
a
B
ti
O
ic
e
S
C
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TÜRKCE-ÜNİVEDSITE UAZIDI IV TÜRKÇE ÜNİVERSİTE HAZIRLIK 124 cağını on A) beyaz D) sar B) kırmızı E) yeşil C) siyah 5. Sinemacı Louis Daquin "Balzac yaşasaydı en büyük senaryo yazarımız olurdu." diyor, 1965'te yaptığı bir görüşmede. Bu tespitin bizi, Balzac'ın sınırları bir hayli geniş olan yazı evreninde hızlı bir yolculuğa çıkarması mümkün. Bunun birkaç nedeni var: Biri, Balzac'ın ilk yazı denemelerini tiyatroda yapmış ve romanda karar kıldığı yıllarda da dramayı ve sahneyi hep yukarıda tutmuş olma- Sı. Ancak, kendisini oyun yazarlığı konusunda hep yete- nekli bulsa da dramaya verdiği önemy, Balzac'a malum başarısını tiyatroda değil, romanda getirmiş. Hummalı çalışmalarına verdiği aralarda çıktığı geziler, gördüğü şehirlerin sokak adlarına kadar aldığı notlar, özel hayatın- da olduğu gibi romanlarında da eşyaya gösterdiği yoğun dikkat; Balzac'ın sahne kurma konusunda ne kadar titiz olabileceğine dair fikir veriyor. Bu parçadan Balzac ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? Roman yazarlığı öncesinde tiyatroyla ilgilenmiştir. Asıl başarısını yazdığı romanlarla yakalamıştır. Güçlü bir gözlem gücü vardır. D), Kendini tiyatro yazarlığı konusunda da yetkin görmüş- tür. E) Tiyatronun gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. HIZ VE RENK YAYINLARI BY & 7. Bi le tiyoto a B ti O ic e S C
de altı
şapka,
rçekçi
lu ve
Çözü-
a, bu
Yeşil
Mavi
par.
et-
la-
TURUNCU TEST
6. Realist bir yazarın, herhangi bir romanında bazı romantik
ögelere başvurmuş olması da o romanı gerçekçilikten
uzaklaştırmaz. Bu düşünce, romantik bir romanın hiç ger-
çekçi olmadığı veya hiçbir gerçeklikten bahsetmediğini
iddia etmenin gülünçlüğünü ortaya koymaktadır. Pekâlâ,
romantik romanlar da çeşitli yönlerden insana ve onun
yaşantısı açısından bazı gerçekliklere yer vermişlerdir. Bu
durumun tam tersi realist roman için de geçerlidir. Yani
realist romanlarda romantik hiçbir olayın ve anlatımın
olmadığını iddia etmek mümkün değildir.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Romantik anlayışla yazılmış romanların da gerçeklik-
ten yararlandığına
Farklı akımlarda üretilmiş sanat eserlerinin birbirlerini
etkilediklerine
Realist bir sanatçının romanında sadece gerçekleri
anlatmadığına
D) Bir yazarın eserinde gerçekçi ögelerden faydalandığı
gibi hayalî ögelerden de faydalanabildiğine
X
E Kimi romantik sanatçıların gerçeklikleri romanlarına
taşıdıklarına
TESTI
HIZLI TARAMA
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
de altı şapka, rçekçi lu ve Çözü- a, bu Yeşil Mavi par. et- la- TURUNCU TEST 6. Realist bir yazarın, herhangi bir romanında bazı romantik ögelere başvurmuş olması da o romanı gerçekçilikten uzaklaştırmaz. Bu düşünce, romantik bir romanın hiç ger- çekçi olmadığı veya hiçbir gerçeklikten bahsetmediğini iddia etmenin gülünçlüğünü ortaya koymaktadır. Pekâlâ, romantik romanlar da çeşitli yönlerden insana ve onun yaşantısı açısından bazı gerçekliklere yer vermişlerdir. Bu durumun tam tersi realist roman için de geçerlidir. Yani realist romanlarda romantik hiçbir olayın ve anlatımın olmadığını iddia etmek mümkün değildir. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Romantik anlayışla yazılmış romanların da gerçeklik- ten yararlandığına Farklı akımlarda üretilmiş sanat eserlerinin birbirlerini etkilediklerine Realist bir sanatçının romanında sadece gerçekleri anlatmadığına D) Bir yazarın eserinde gerçekçi ögelerden faydalandığı gibi hayalî ögelerden de faydalanabildiğine X E Kimi romantik sanatçıların gerçeklikleri romanlarına taşıdıklarına TESTI HIZLI TARAMA
PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE
4.
Problem çözmede kullanılan etkili yollardan biri de altı
şapkalı düşünme tekniğidir. İlk sıradaki beyaz şapka,
problemin ortaya çıkış nedeni ile ilgili tamamen gerçekçi
verileri toplar. Kırmızı şapka, problemle ilgili olumlu ve
olumsuz duyguları belirler. Siyah şapka, problemin çözü-
mündeki olumsuzlukları ön plana çıkarır. Sarı şapka, bu
olumsuzlukların giderilmesiyle ilgili fikirler üretir. Yeşil
şapka, geleceğe yönelik yaratıcı çözümler üretir. Mavi
şapka ise karar verme sürecinde sadece hakemlik yapar.
Bu bilgilere göre, e-ticaret siteleri tarafından tiyatro bilet-
lerinin satılması sayesinde çok sayıda müşteriye ulaşıla-
cağını öneren bir yönetmen, hangi şapkayı takmıştır?
A) beyaz
B) Kırmızı
C) siyah
D) sar
E) yeşil
6.
Realis
ögele
uzakla
çekçi
iddia
roma
yaşa
duru
realis
olma
Bu
A)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE 4. Problem çözmede kullanılan etkili yollardan biri de altı şapkalı düşünme tekniğidir. İlk sıradaki beyaz şapka, problemin ortaya çıkış nedeni ile ilgili tamamen gerçekçi verileri toplar. Kırmızı şapka, problemle ilgili olumlu ve olumsuz duyguları belirler. Siyah şapka, problemin çözü- mündeki olumsuzlukları ön plana çıkarır. Sarı şapka, bu olumsuzlukların giderilmesiyle ilgili fikirler üretir. Yeşil şapka, geleceğe yönelik yaratıcı çözümler üretir. Mavi şapka ise karar verme sürecinde sadece hakemlik yapar. Bu bilgilere göre, e-ticaret siteleri tarafından tiyatro bilet- lerinin satılması sayesinde çok sayıda müşteriye ulaşıla- cağını öneren bir yönetmen, hangi şapkayı takmıştır? A) beyaz B) Kırmızı C) siyah D) sar E) yeşil 6. Realis ögele uzakla çekçi iddia roma yaşa duru realis olma Bu A)
8.
Bakın; ikisinde de olay, sevgi çevresinde geliştirilir. Bu yön-
den Leyla ile Mecnun'la Vadideki Zambak arasında niteliksel bir
ayrılığın olmadığı bir gerçektir. Kays'ın ve Leyla'nın karşısındaki
engel, alın yazısıdir. Öykü, bunu vurgular. Yapıt boyunca kişileri
düş kırıklıklarına uğratan da yine bu alın yazısı engelidir.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden
hangisi getirilebilir?
A Modern yapıtlar hiçbir zaman yeniliğini kaybetmez. X
Leyla ile Mecnun ve Vadideki Zambak iki kalıcı eserdir.
Yazınsal yapıtlarda anlatılanlar hep düş kırıklıklarıdır.
D) Ben bir fark göremiyorum klasik yapıtlarla modern yapıtlar
arasında..
X
Bir yapıtın konusundan çok, temel düşüncesi önemlidir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. Bakın; ikisinde de olay, sevgi çevresinde geliştirilir. Bu yön- den Leyla ile Mecnun'la Vadideki Zambak arasında niteliksel bir ayrılığın olmadığı bir gerçektir. Kays'ın ve Leyla'nın karşısındaki engel, alın yazısıdir. Öykü, bunu vurgular. Yapıt boyunca kişileri düş kırıklıklarına uğratan da yine bu alın yazısı engelidir. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A Modern yapıtlar hiçbir zaman yeniliğini kaybetmez. X Leyla ile Mecnun ve Vadideki Zambak iki kalıcı eserdir. Yazınsal yapıtlarda anlatılanlar hep düş kırıklıklarıdır. D) Ben bir fark göremiyorum klasik yapıtlarla modern yapıtlar arasında.. X Bir yapıtın konusundan çok, temel düşüncesi önemlidir.
ansız yapılaşma
gözle görülür bir
yangın tehlike-
lan yangınla-
inda kullanı-
nılmaktadır.
ve yargıla-
durumda,
a kendini
edebiyat
an özelli-
n önem
kleri de
zerinde
ir eser-
ümünü
ir.
az?
likle-
kla-
bir
n-
ir
HIZ VE RENK YAYINLARI
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sorul
cevap niteliği taşımaz?
Roman hayatın gerçeklerini değil, kurgulanan bir ger-
çekliği okura sunar.
B) Bir romancının gerçekte yaşamış birinin hayatını ro-
manda bire bir anlatma zorunluluğu yoktur.
Romancı bir eseri oluştururken gerçek hayatla tutarlı
bir kişi ve olay örgüsü oluşturmalıdır.
Realist romancılar, kişi ve olayları gerçeğe benzer bi-
çimde verirler.
Roman, dış dünyadaki gerçeklikten yola çıkarak baş-
ka bir gerçeklik oluşturur.
6. Balzac'ın romanlarında kullandığı karakterlerin gerçekten
yaşadıklarını söylemek güçtür. Bu kişilerden her biri bir tipi
canlandırmış olsalar bile, bunlar, Balzac'ın yarattığı bir
dünyanın insanlarıdır Romantik anlayışa bağlı yazarların
eserlerinde olduğu gibi Balzac'ın eserlerinde de kurgu,
belgeler ve gerçek olaylara dayanmaz. Bu anlayış, Balzac'ı
romantiklere yaklaştırır. Romantikler de yazdıkları roman-
ların konularını ve kahramanlarını gerçek hayattan alma-
mışlar, onları hayal dünyalarında yaratmışlardır. Romantik-
lerle Balzac arasındaki ortak nokta, her ikisinin de anlattık-
ları olaylarda belgeye bağlı kalmamalarıdır. Ancak roman-
tiklerin yarattıkları konularla Balzac'ın konuları arasındaki
derin ayrım da onun konularının gerçeğe uygun oluşudur.
Bu parçadan Balzac ile ilgili olarak aşağıdaki yargılar-
dan hangisine ulaşılamaz?
Eserlerinde ele aldığı konuyu belgelere dayandırma-
maktadır.
Romanlarında, kurgusal bir dünyayı anlatır.
Konusunu ve kahramanlarını gerçek hayattan alması
yönüyle romantiklerle benzerlik içindedir.
Oluşturduğu karakterler, gerçek hayatta yaşamış kişi-
ler değildir.
E) Romanlarındaki temel anlayış, olanı değil olabiliri
göstermektir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ansız yapılaşma gözle görülür bir yangın tehlike- lan yangınla- inda kullanı- nılmaktadır. ve yargıla- durumda, a kendini edebiyat an özelli- n önem kleri de zerinde ir eser- ümünü ir. az? likle- kla- bir n- ir HIZ VE RENK YAYINLARI Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sorul cevap niteliği taşımaz? Roman hayatın gerçeklerini değil, kurgulanan bir ger- çekliği okura sunar. B) Bir romancının gerçekte yaşamış birinin hayatını ro- manda bire bir anlatma zorunluluğu yoktur. Romancı bir eseri oluştururken gerçek hayatla tutarlı bir kişi ve olay örgüsü oluşturmalıdır. Realist romancılar, kişi ve olayları gerçeğe benzer bi- çimde verirler. Roman, dış dünyadaki gerçeklikten yola çıkarak baş- ka bir gerçeklik oluşturur. 6. Balzac'ın romanlarında kullandığı karakterlerin gerçekten yaşadıklarını söylemek güçtür. Bu kişilerden her biri bir tipi canlandırmış olsalar bile, bunlar, Balzac'ın yarattığı bir dünyanın insanlarıdır Romantik anlayışa bağlı yazarların eserlerinde olduğu gibi Balzac'ın eserlerinde de kurgu, belgeler ve gerçek olaylara dayanmaz. Bu anlayış, Balzac'ı romantiklere yaklaştırır. Romantikler de yazdıkları roman- ların konularını ve kahramanlarını gerçek hayattan alma- mışlar, onları hayal dünyalarında yaratmışlardır. Romantik- lerle Balzac arasındaki ortak nokta, her ikisinin de anlattık- ları olaylarda belgeye bağlı kalmamalarıdır. Ancak roman- tiklerin yarattıkları konularla Balzac'ın konuları arasındaki derin ayrım da onun konularının gerçeğe uygun oluşudur. Bu parçadan Balzac ile ilgili olarak aşağıdaki yargılar- dan hangisine ulaşılamaz? Eserlerinde ele aldığı konuyu belgelere dayandırma- maktadır. Romanlarında, kurgusal bir dünyayı anlatır. Konusunu ve kahramanlarını gerçek hayattan alması yönüyle romantiklerle benzerlik içindedir. Oluşturduğu karakterler, gerçek hayatta yaşamış kişi- ler değildir. E) Romanlarındaki temel anlayış, olanı değil olabiliri göstermektir.
TEMEL YETERLİLİK TESTİ
29. Henri Bergson'a göre, iki türlü bilgi edinme yolu vardır. Bun-
lar zekâ ile bilgi edinme ve sezgi yoluyla bilgi edinme. Berg-
son'un bilgi felsefesine göre, insan zekâsı oluş ve yok oluş
içerisinde hareket eden varlıkların bilgisini bilemez. Bu tür bil-
gi mutlak olmadığı gibi, gözleyen kişinin bakış açısına göre
de değişir. Oluş ve yok oluş içerişinde sürekli değişim gös-
teren varlığın bilgisi sadece sezgi yoluyla bilinebilir. Varlığa
dair mutlak bilgi sezgi ile elde edilir.
Aşağıdaki önermelerden hangisi bu parçada anlatılan-
larla çelişir?
A) Hayat, ruh ve zaman gibi şeyleri zekâ ile bilemeyiz.
B) Zekâ; zaman, oluş ve yok oluştan bağımsız olan mate-
matiksel bilgileri bilebilir.
C) Maddeyi ve hayatı içeriden kavrayabilmek için sezgiye ih-
tiyaç vardır.
D) Sezgi, duyularla elde edilemeyecek içsel bilginin kapıla-
rını açar.
E) Duyularla algılanamayan bilginin gerçekliği her zaman
tartışmalıdır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TEMEL YETERLİLİK TESTİ 29. Henri Bergson'a göre, iki türlü bilgi edinme yolu vardır. Bun- lar zekâ ile bilgi edinme ve sezgi yoluyla bilgi edinme. Berg- son'un bilgi felsefesine göre, insan zekâsı oluş ve yok oluş içerisinde hareket eden varlıkların bilgisini bilemez. Bu tür bil- gi mutlak olmadığı gibi, gözleyen kişinin bakış açısına göre de değişir. Oluş ve yok oluş içerişinde sürekli değişim gös- teren varlığın bilgisi sadece sezgi yoluyla bilinebilir. Varlığa dair mutlak bilgi sezgi ile elde edilir. Aşağıdaki önermelerden hangisi bu parçada anlatılan- larla çelişir? A) Hayat, ruh ve zaman gibi şeyleri zekâ ile bilemeyiz. B) Zekâ; zaman, oluş ve yok oluştan bağımsız olan mate- matiksel bilgileri bilebilir. C) Maddeyi ve hayatı içeriden kavrayabilmek için sezgiye ih- tiyaç vardır. D) Sezgi, duyularla elde edilemeyecek içsel bilginin kapıla- rını açar. E) Duyularla algılanamayan bilginin gerçekliği her zaman tartışmalıdır.
30. Kültür, bir yandan toplum değerlerinden, diğer yandan da
bu doğrultuda ortaya konulan davranış kalıplarından oluşur.
İnsanlar belli konularda bu konuların gerektirdiği ilişkiler ku-
rar, belli biçimlerde davranırlar. Bu davranışlar yinelenerek
alışkanlıklara dönüşür ve grubun diğer üyeleri tarafından da
paylaşılır. Zamanla ortaklaşa bir biçim alan davranışlar, be-
lirli davranış kalıplarını meydana getirir.
Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki önermelerden hangi-
siyle örtüşmez?
A) İnsan, sosyal bir varlıktır.
B) Kültür, toplumun ortak değeridir.
C) Sosyal değerler kuşaktan kuşağa aktarılır.
D) Davranış ile kültürel çevre arasında ilişki vardır.
E) Davranışlarımızın temelinde dürtüler yer alır.
12032122
C
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
30. Kültür, bir yandan toplum değerlerinden, diğer yandan da bu doğrultuda ortaya konulan davranış kalıplarından oluşur. İnsanlar belli konularda bu konuların gerektirdiği ilişkiler ku- rar, belli biçimlerde davranırlar. Bu davranışlar yinelenerek alışkanlıklara dönüşür ve grubun diğer üyeleri tarafından da paylaşılır. Zamanla ortaklaşa bir biçim alan davranışlar, be- lirli davranış kalıplarını meydana getirir. Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki önermelerden hangi- siyle örtüşmez? A) İnsan, sosyal bir varlıktır. B) Kültür, toplumun ortak değeridir. C) Sosyal değerler kuşaktan kuşağa aktarılır. D) Davranış ile kültürel çevre arasında ilişki vardır. E) Davranışlarımızın temelinde dürtüler yer alır. 12032122 C
TYT/Türkçe
25. Alman edebiyatının öyküde büyük isimlerinin başında
Borchert ve Böll vardır. Borchert kısa ömrü ve çok yoğun
yaşantıları nedeniyle üslupla, biçimle vakit kaybetmekten
korkarcasına sıcağı sıcağına anlatmak durumundadır.
Onda yaşantıların yoğunluğu, küçük öykünün biçim özel-
liğini âdeta kendiliğinden oluşturmuştur.
Bu parçaya göre Borchert ile ilgili olarak aşağıdakiler-
den hangisi söylenebilir?.....
Alman edebiyatında küçük öykü türünün öncülerinden
biridir.
B) Hayatı kargaşa içinde geçmiş ve bu durum, eserlerine
yansımıştır.
C) Öykülerinde biçim kaygısının ön planda tutulduğu söy-
lenebilir.
D) Hayat tarzı ile sanat anlayışı arasında benzerlik kurula-
bilir.
E) Ölüm endişesi nedeniyle biçimden çok, içeriği önemse-
yen bir yazardır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT/Türkçe 25. Alman edebiyatının öyküde büyük isimlerinin başında Borchert ve Böll vardır. Borchert kısa ömrü ve çok yoğun yaşantıları nedeniyle üslupla, biçimle vakit kaybetmekten korkarcasına sıcağı sıcağına anlatmak durumundadır. Onda yaşantıların yoğunluğu, küçük öykünün biçim özel- liğini âdeta kendiliğinden oluşturmuştur. Bu parçaya göre Borchert ile ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenebilir?..... Alman edebiyatında küçük öykü türünün öncülerinden biridir. B) Hayatı kargaşa içinde geçmiş ve bu durum, eserlerine yansımıştır. C) Öykülerinde biçim kaygısının ön planda tutulduğu söy- lenebilir. D) Hayat tarzı ile sanat anlayışı arasında benzerlik kurula- bilir. E) Ölüm endişesi nedeniyle biçimden çok, içeriği önemse- yen bir yazardır.
13. (1) Röportajın okur ile yazar arasında oluşan bürokra-
siyi en kolay biçimde aşan bir yazınsal tür olduğuna
inananlardanım (11) Hasından kotarılmış bir röportaj
birçok karanlık, mahrem noktaya ışık tuttuğu gibi,
yapıtta işlenen dili tersine sararak okurun zihnini ISI-
tır. (III) Yani yazarın yapıtında okuru düşünmeyen,
görmeyen diline karşın röportajda daha kişisel bir
dil kuşandığını, okurunu doğrudan muhatap aldığını
söylüyorum. (IV) Türkiye'de, özellikle son birkaç
yılda, yazarların röportajı bir "poz" olarak kişisel
kariyerlerine ekiemeye çalıştıkları gözlemleniyor.
(V) Gerek röportajlara ilave edilen fotoğraflar, gerek
kurulan cümlelerin fosforu, gerekse okuru/eleştirme-
ni düzeltmeye çalışan yazar imajından, eksiksiz bir
"düşünen adam" resmi çıkıyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisin-
den sonra "Çünkü röportajın birtakım protokolleri
çok çabuk yok sayan, okuru hangi mesafede olursa
olsun yazara daha fazla yaklaştıran bir doğası var."
cümlesi getirilebilir?
A) I. B) 11. C) 1. D) IV.
E) V.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
13. (1) Röportajın okur ile yazar arasında oluşan bürokra- siyi en kolay biçimde aşan bir yazınsal tür olduğuna inananlardanım (11) Hasından kotarılmış bir röportaj birçok karanlık, mahrem noktaya ışık tuttuğu gibi, yapıtta işlenen dili tersine sararak okurun zihnini ISI- tır. (III) Yani yazarın yapıtında okuru düşünmeyen, görmeyen diline karşın röportajda daha kişisel bir dil kuşandığını, okurunu doğrudan muhatap aldığını söylüyorum. (IV) Türkiye'de, özellikle son birkaç yılda, yazarların röportajı bir "poz" olarak kişisel kariyerlerine ekiemeye çalıştıkları gözlemleniyor. (V) Gerek röportajlara ilave edilen fotoğraflar, gerek kurulan cümlelerin fosforu, gerekse okuru/eleştirme- ni düzeltmeye çalışan yazar imajından, eksiksiz bir "düşünen adam" resmi çıkıyor. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisin- den sonra "Çünkü röportajın birtakım protokolleri çok çabuk yok sayan, okuru hangi mesafede olursa olsun yazara daha fazla yaklaştıran bir doğası var." cümlesi getirilebilir? A) I. B) 11. C) 1. D) IV. E) V.
10
17. İstanbul'un denizini sinirli, ufuklarını mürekkep gibi si-
nyah ve Üsküdar taraflarının göklerini uzak bir yangının
hafif kırmızılığına boyanmış bıraktım. Onun için zifiri bir
on karanlıkta tren Sirkeci'den ayrılırken sinirlerim iyi değil-
di. İnsan geceleyin nasıl yola çıkmaya cesaret eder?
d Bunu, bir köşesinde büzülüp kaldığım kompartımanım-
halda kara kara düşünmeye koyuldum: Gece her çeşit
po kuruntunun kafatasımızın kovuklarından çıkıp, hakikat
çehreleri takınarak sürü sürü ortaya dağıldıkları, yeri ve
göğü tuttukları saattir. Uyku, geceye bir panzehir gibi
tesir etmese insan, karanlıklar içinde duyacağı ve gö-
receği şeylerle kolayca aklını oynatabilir. Uykusu kaç-
mış bir adam, oturduğu odanın penceresinden kendi
bahçesine bile bakamaz. Çitlerin genişlediğini, demir-
lerin, taşların, ağaçların, çiçeklerin en akla gelmez şe-
killere girerek bir şeyler fısıldaşmakta olduklarını, tüyle-
ri ürpererek görür. Sonsuz karanlıkları, uzun ve büyük
bir burgu gibi delip geçecek olan trenimizin kafası ve
gözü, iki üç saat sonra uykunun ve yorgunluğun uyuş-
turacağı iki makinistin aciz kafası ve gözünden başka
nedir? Alevlerin deli ettiği makinelerin binbir ihanet ihti-
maline karşı bunlara nasıl güvenilebilir? Sonra, karan-
lıkta çelik yolların asıl sahipleri kimlerdir? Bunlar, her-
kes uyurken yıldızlar altında ne işler görür?
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
A) Kişileştirmeye yer verilmiştir.
B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır. mie
C) Tanımlama yapılmıştır.
D) Benzetme yapılmıştır.
E) Tanık gösterme vardır.
Janse teri ugubio imeiles
leo unuduleo 160
vie2 intainheney eb anhebeso vist
A
A
A
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
10 17. İstanbul'un denizini sinirli, ufuklarını mürekkep gibi si- nyah ve Üsküdar taraflarının göklerini uzak bir yangının hafif kırmızılığına boyanmış bıraktım. Onun için zifiri bir on karanlıkta tren Sirkeci'den ayrılırken sinirlerim iyi değil- di. İnsan geceleyin nasıl yola çıkmaya cesaret eder? d Bunu, bir köşesinde büzülüp kaldığım kompartımanım- halda kara kara düşünmeye koyuldum: Gece her çeşit po kuruntunun kafatasımızın kovuklarından çıkıp, hakikat çehreleri takınarak sürü sürü ortaya dağıldıkları, yeri ve göğü tuttukları saattir. Uyku, geceye bir panzehir gibi tesir etmese insan, karanlıklar içinde duyacağı ve gö- receği şeylerle kolayca aklını oynatabilir. Uykusu kaç- mış bir adam, oturduğu odanın penceresinden kendi bahçesine bile bakamaz. Çitlerin genişlediğini, demir- lerin, taşların, ağaçların, çiçeklerin en akla gelmez şe- killere girerek bir şeyler fısıldaşmakta olduklarını, tüyle- ri ürpererek görür. Sonsuz karanlıkları, uzun ve büyük bir burgu gibi delip geçecek olan trenimizin kafası ve gözü, iki üç saat sonra uykunun ve yorgunluğun uyuş- turacağı iki makinistin aciz kafası ve gözünden başka nedir? Alevlerin deli ettiği makinelerin binbir ihanet ihti- maline karşı bunlara nasıl güvenilebilir? Sonra, karan- lıkta çelik yolların asıl sahipleri kimlerdir? Bunlar, her- kes uyurken yıldızlar altında ne işler görür? Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Kişileştirmeye yer verilmiştir. B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır. mie C) Tanımlama yapılmıştır. D) Benzetme yapılmıştır. E) Tanık gösterme vardır. Janse teri ugubio imeiles leo unuduleo 160 vie2 intainheney eb anhebeso vist A A A
ekerli
eder.
dört-
sert
par-
rak
zel
ğu,
lik
ay-
ni
rli
a
MAL KAYINLARI
Bazı kavramlar, uzun süre sözlüklere ve akademik metin-
lere hapsedildikten sonra sebebi bilinmeksizin birdenbire,
halkın diline düşme; basında, televizyonda, hatta hükûmet
demeçlerinde zikredilme talihini veya talihsizliğini yaşar.
Fena hâlde felsefe kokan ve Yunancadaki köküyle akla
Aristoteles'i getiren etik kelimesi, bugün tam da bu şekilde
sahnenin ortasına yerleşmiş durumda. Yunancada bilgece
bir eylem yolu arayışına karşılık gelen etik, felsefenin ay-
rılmaz bir parçasıdır. Descartes'la -yani özne sorununun
merkezî önem taşıdığı modern dönem felsefesiyle birlikte
etik, ahlakla veya pratik akılla az çok eş anlamlı hâle gel-
miştir. Etik, böylece ister bireysel ister kolektif olsun, bir
öznenin veya özne grubunun eylemlerini ve bunların so-
nuçlarını evrensel yasaların terazisinde ölçen, yargılayan
sistem anlamına kavuşmuştur. Bugünün popüler kültür ve
siyaset endüstrisinde ise artık anlam enflasyonu nedeniy-
le milyonlarca sıfırla şişmiş bir kavrama dönüşmüştür. O
kadar çok şey için kullanılıyor ki hemen hiçbir şey ifade
etmiyor.
39. Bu parçada altı çizili sözle etikle ilgili olarak anlatılmak
istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşünce tarihindeki yerini ve önemini koruyamadığı
için eski popülerliğini yitirmiş bir terim olduğu
B) Önemli bir felsefi terim olmaktan çıkıp gündelik anlam-
lar kazanmış işlevsel bir sözcüğe dönüştüğü
C) Zaman içinde farklı disiplinler tarafından da kullanıldığı
için tanımlanmasının zorlaştığı
&
Popülerliği ve yanlış kullanılması nedeniyle asıl anla-
mını yitirdiği ve içinin giderek boşaltıldığı
E) Siyasi ve sosyal çevrelerdeki farklı kullanımları nede-
niyle felsefedeki tanımının da değiştiği
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ekerli eder. dört- sert par- rak zel ğu, lik ay- ni rli a MAL KAYINLARI Bazı kavramlar, uzun süre sözlüklere ve akademik metin- lere hapsedildikten sonra sebebi bilinmeksizin birdenbire, halkın diline düşme; basında, televizyonda, hatta hükûmet demeçlerinde zikredilme talihini veya talihsizliğini yaşar. Fena hâlde felsefe kokan ve Yunancadaki köküyle akla Aristoteles'i getiren etik kelimesi, bugün tam da bu şekilde sahnenin ortasına yerleşmiş durumda. Yunancada bilgece bir eylem yolu arayışına karşılık gelen etik, felsefenin ay- rılmaz bir parçasıdır. Descartes'la -yani özne sorununun merkezî önem taşıdığı modern dönem felsefesiyle birlikte etik, ahlakla veya pratik akılla az çok eş anlamlı hâle gel- miştir. Etik, böylece ister bireysel ister kolektif olsun, bir öznenin veya özne grubunun eylemlerini ve bunların so- nuçlarını evrensel yasaların terazisinde ölçen, yargılayan sistem anlamına kavuşmuştur. Bugünün popüler kültür ve siyaset endüstrisinde ise artık anlam enflasyonu nedeniy- le milyonlarca sıfırla şişmiş bir kavrama dönüşmüştür. O kadar çok şey için kullanılıyor ki hemen hiçbir şey ifade etmiyor. 39. Bu parçada altı çizili sözle etikle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Düşünce tarihindeki yerini ve önemini koruyamadığı için eski popülerliğini yitirmiş bir terim olduğu B) Önemli bir felsefi terim olmaktan çıkıp gündelik anlam- lar kazanmış işlevsel bir sözcüğe dönüştüğü C) Zaman içinde farklı disiplinler tarafından da kullanıldığı için tanımlanmasının zorlaştığı & Popülerliği ve yanlış kullanılması nedeniyle asıl anla- mını yitirdiği ve içinin giderek boşaltıldığı E) Siyasi ve sosyal çevrelerdeki farklı kullanımları nede- niyle felsefedeki tanımının da değiştiği
TEST
2.
Yılda bir kez ödül olarak duyduğumuz Nobel, Isveçli bir
kimyaçı.. Geçtiğimiz yüzyılın büyük mucidi, nitrogliserin.de-
nen maddeyi bulan-adam. Halk arasında dinamit denen bu
maddeyi bulan Nobel, insanlığa büyük bir kötülük ettiğini
düşünmüş olmalı ki ölmeden tüm servetini vasiyet yoluy-
la adıyla anılacak bir derneğe bağışlamış. Vasiyetnameye
göre her yıl insanlık yararına yapıt vermiş, iş görmüş kişi-
lere beş aynı ödül verilecek. ---- Işte burada büyük bilim
insanının vasiyetinin sözde kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz
çünkü ulus ayrımı yapılmış, yapılacak da. Geçmiş Nobel
Ödülleri'ni kazananların listesine bir bakın ne demek iste-
diğimi anlayacaksınız.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi
getirilmelidir?
A) Nobel'in vasiyetine göre ödüllerin dağıtımında ulus ay-
nimi gözetilmeyecekmiş.
B) Ödüller o yılın en çok ses getiren bilim insanına verile-
cek.
C) Ödülleri Nobel'in anısını yaşatacak derneğin temsilcileri
sunacaktır
D) Bu, diğer ödüllere benzemeyen, nitelikli olan, ayrıcalıklı
bir ödüldür
nazey shsoquB
E Dinamitle yapıcı olmaktan çok, yıkıcı olduğu için piş-
mandır Nobel.
3. ve 4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(1) Romancının kullandığı "ev" sözcüğünün uyandırdığı kav-
ram ile sinemacının ortaya koyduğu "ev" görüntüsü hiçbir
zaman aynı değildir () Romancının evi, okurun aklına bir
sürü ev getirir oysa sinemacının evi sadece görüntüdeki
evdir () Romancı kendi evinin akla gelmesi için ayrıntılı
bir ev betimlemesine girmek zorundad (IV) Romancının
birkaç sayfada anlatmaya çalıştığı evi, sinemacı tek bir
görüntüyle ortaya koyar. (M.Amaçları aynı olan sinema ve
oman, bu amaca varmakta kullandıkları araç bakımından
birbirinden ayrılır.
id mü
EQ
u parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde si-
emanın anlatım yönünden romana göre daha pratik
duğu vurgulanmaktadır?
4.
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım yollarından
hangileri ağır basmaktadır?
A) Ornekleme karşılaştırma
KB) Karşılaştırma-somutlama
C) Tanımlama-benzetme
D) Tanık gösterme-savisalverilerden yararlanma
E) Benzetme - ilişki kurma
5.
-ld
I. metin
İşte kurşun kubbeler şehri Istanbul'dasın
Havada kaçan bulutlanın hışırtısı Karaköy'desin
Geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor
Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla a
II. metin
Istanbul'un denizden görünüşü her zaman insa
kaynağı olmuştur. Sağda Galata, önünde bir d
bayraklar ormanı; Galata'nın üstünde Pera, gökyü
şi Avrupa sefarethanelerinin muhteşem siluetler
yakayı bağlayan ve üzerinde iki zıt hayatın renk
abonün gidip geldiği köprü; solda, yedi tepe üzerim
merilmiş, her tepesi kurşun kubbeli ve altın aleml
camiyle taçlandırılmış Istanbul... Mavi ve gümü
tonlarının eridiği gökyüzü, bütün bunlara m
zemin oluştururken, üzerinde mor, küçük şa
te gökyakut bir suyun titreyek yansıttığı beyaz na
kubbeler, güneşte parlamaktadır.
Bu iki metin incelendiğinde,
- Istanbul'u konu almalan
11. Nesnel gerçekliğe yer vermeleri
III. Meeazlı anlatıma başvurmalar
IV. Bilgi vermeyi amaçlamaları
V Betimlemelerden yararlanmaları
yargılarından hangisi ya da hangiler
rak gösterilemez?
-A) Yalnız
B) L ve k
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TEST 2. Yılda bir kez ödül olarak duyduğumuz Nobel, Isveçli bir kimyaçı.. Geçtiğimiz yüzyılın büyük mucidi, nitrogliserin.de- nen maddeyi bulan-adam. Halk arasında dinamit denen bu maddeyi bulan Nobel, insanlığa büyük bir kötülük ettiğini düşünmüş olmalı ki ölmeden tüm servetini vasiyet yoluy- la adıyla anılacak bir derneğe bağışlamış. Vasiyetnameye göre her yıl insanlık yararına yapıt vermiş, iş görmüş kişi- lere beş aynı ödül verilecek. ---- Işte burada büyük bilim insanının vasiyetinin sözde kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz çünkü ulus ayrımı yapılmış, yapılacak da. Geçmiş Nobel Ödülleri'ni kazananların listesine bir bakın ne demek iste- diğimi anlayacaksınız. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir? A) Nobel'in vasiyetine göre ödüllerin dağıtımında ulus ay- nimi gözetilmeyecekmiş. B) Ödüller o yılın en çok ses getiren bilim insanına verile- cek. C) Ödülleri Nobel'in anısını yaşatacak derneğin temsilcileri sunacaktır D) Bu, diğer ödüllere benzemeyen, nitelikli olan, ayrıcalıklı bir ödüldür nazey shsoquB E Dinamitle yapıcı olmaktan çok, yıkıcı olduğu için piş- mandır Nobel. 3. ve 4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Romancının kullandığı "ev" sözcüğünün uyandırdığı kav- ram ile sinemacının ortaya koyduğu "ev" görüntüsü hiçbir zaman aynı değildir () Romancının evi, okurun aklına bir sürü ev getirir oysa sinemacının evi sadece görüntüdeki evdir () Romancı kendi evinin akla gelmesi için ayrıntılı bir ev betimlemesine girmek zorundad (IV) Romancının birkaç sayfada anlatmaya çalıştığı evi, sinemacı tek bir görüntüyle ortaya koyar. (M.Amaçları aynı olan sinema ve oman, bu amaca varmakta kullandıkları araç bakımından birbirinden ayrılır. id mü EQ u parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde si- emanın anlatım yönünden romana göre daha pratik duğu vurgulanmaktadır? 4. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım yollarından hangileri ağır basmaktadır? A) Ornekleme karşılaştırma KB) Karşılaştırma-somutlama C) Tanımlama-benzetme D) Tanık gösterme-savisalverilerden yararlanma E) Benzetme - ilişki kurma 5. -ld I. metin İşte kurşun kubbeler şehri Istanbul'dasın Havada kaçan bulutlanın hışırtısı Karaköy'desin Geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla a II. metin Istanbul'un denizden görünüşü her zaman insa kaynağı olmuştur. Sağda Galata, önünde bir d bayraklar ormanı; Galata'nın üstünde Pera, gökyü şi Avrupa sefarethanelerinin muhteşem siluetler yakayı bağlayan ve üzerinde iki zıt hayatın renk abonün gidip geldiği köprü; solda, yedi tepe üzerim merilmiş, her tepesi kurşun kubbeli ve altın aleml camiyle taçlandırılmış Istanbul... Mavi ve gümü tonlarının eridiği gökyüzü, bütün bunlara m zemin oluştururken, üzerinde mor, küçük şa te gökyakut bir suyun titreyek yansıttığı beyaz na kubbeler, güneşte parlamaktadır. Bu iki metin incelendiğinde, - Istanbul'u konu almalan 11. Nesnel gerçekliğe yer vermeleri III. Meeazlı anlatıma başvurmalar IV. Bilgi vermeyi amaçlamaları V Betimlemelerden yararlanmaları yargılarından hangisi ya da hangiler rak gösterilemez? -A) Yalnız B) L ve k
st olan hayatına bir de İkinci Dün-
bokov'da olumsuz izler bırakma-
ndra, Berlin, Boston, Montreux
oradan oraya savrulmasına
uyum sağlamıştır. (III) Kibirli
tarak yaşadığı sarsıntıları
Avrupa'nın büyük altüst
asal hayatın dışına çıkar-
aşamak yerine, edebi-
Rus edebiyatının düz-
naralanmış cüm-
angisi yanlıştır?
dan etkilen-
aşadığın-
n gör-
Su-
23. Romanın yeniliklere açık olması ve okura sürekli yeni bir bi
çim ve yeni bir özle gülümsemesi gerekiyor. Tıkanmış ün
lülerin, usta kabul edilen bazı yazarların, kendilerini tekrar
lamaktan kurtulmak amacıyla, okuyucunun güvenini kötü
ye kullanarak, dikkatini dondurarak yaptıkları kuru biçim de..
nemeleri ya da kandırmacalarıyla dolup taşıyor edebiyat
dünyası. Felsefeden edebiyata göç eden eleştirmenlerse bu
gerçeği açığa çıkaramıyorlar pek. O zaman da iş, zamanın
şaşmaz eleğine kalıyor.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Yeni yazılan romanların kalıcılığı yakalayamayacağı
B) Eleştirmenlerin nitelikli yapıtları görmezden geldiği
C) Yayımlanan yapıtların her kesimden okura seslendiği
D) Roman yazarlarının çağın gereklerini dikkate almadığı
E) Yeniliği salt biçimsel denemelerden ibaret gören yazar-
ların kalitesiz yapıtlar ortaya koyduğu
15 TYT DENEME SETİ
Tii
25.
r
S
le
et
m
da
Bu
han
ATTI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
st olan hayatına bir de İkinci Dün- bokov'da olumsuz izler bırakma- ndra, Berlin, Boston, Montreux oradan oraya savrulmasına uyum sağlamıştır. (III) Kibirli tarak yaşadığı sarsıntıları Avrupa'nın büyük altüst asal hayatın dışına çıkar- aşamak yerine, edebi- Rus edebiyatının düz- naralanmış cüm- angisi yanlıştır? dan etkilen- aşadığın- n gör- Su- 23. Romanın yeniliklere açık olması ve okura sürekli yeni bir bi çim ve yeni bir özle gülümsemesi gerekiyor. Tıkanmış ün lülerin, usta kabul edilen bazı yazarların, kendilerini tekrar lamaktan kurtulmak amacıyla, okuyucunun güvenini kötü ye kullanarak, dikkatini dondurarak yaptıkları kuru biçim de.. nemeleri ya da kandırmacalarıyla dolup taşıyor edebiyat dünyası. Felsefeden edebiyata göç eden eleştirmenlerse bu gerçeği açığa çıkaramıyorlar pek. O zaman da iş, zamanın şaşmaz eleğine kalıyor. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir? A) Yeni yazılan romanların kalıcılığı yakalayamayacağı B) Eleştirmenlerin nitelikli yapıtları görmezden geldiği C) Yayımlanan yapıtların her kesimden okura seslendiği D) Roman yazarlarının çağın gereklerini dikkate almadığı E) Yeniliği salt biçimsel denemelerden ibaret gören yazar- ların kalitesiz yapıtlar ortaya koyduğu 15 TYT DENEME SETİ Tii 25. r S le et m da Bu han ATTI
2. (1) Cumhuriyet Dönemi roman ve öykümüzün konu
haritası içinde toplumsal yaşamımızdaki değişim ve
dönüşümler önemli yer tutar. (II) Çünkü roman ve öy-
kümüzün çevresi genişlerken içeriği de siyasal ve top-
lumsal bir nitelik kazanmıştır. (III) Atatürk devrimleriyle
amaçlanan çağdaşlaşma ülküsüne yönelik girişimler,
bu girişimler karşısında gösterilen direngenlikler ro-
mana ve öyküye konu olur. (IV) Konuyu değişik yön-
leriyle işlemeye koyulur yazarlar. (V) Örneğin Orhan
Kemal, romanlarıyla toplumumuzun Tanzimat'tan gü-
nümüze değin geçirdiği aşamaları, çalkantıları dönem
dönem ele almıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde
bilgi yanlışı vardır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. (1) Cumhuriyet Dönemi roman ve öykümüzün konu haritası içinde toplumsal yaşamımızdaki değişim ve dönüşümler önemli yer tutar. (II) Çünkü roman ve öy- kümüzün çevresi genişlerken içeriği de siyasal ve top- lumsal bir nitelik kazanmıştır. (III) Atatürk devrimleriyle amaçlanan çağdaşlaşma ülküsüne yönelik girişimler, bu girişimler karşısında gösterilen direngenlikler ro- mana ve öyküye konu olur. (IV) Konuyu değişik yön- leriyle işlemeye koyulur yazarlar. (V) Örneğin Orhan Kemal, romanlarıyla toplumumuzun Tanzimat'tan gü- nümüze değin geçirdiği aşamaları, çalkantıları dönem dönem ele almıştır. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır? A) I B) II C) III D) IV E) V
6. Adım başı bir anten olsaydı cep telefonu sahipleri
ne kadar sevinirlerdi değil mi? (II) Ama bu, hem
çok çirkin bir çevre görüntüsü yaratırdı hem de
milyonlarca anten gerekeceği için çok pahalıya
patlardı. (III) Bu yüzden çok sayıda kullanıcının
yaşadığı kent merkezlerinde çok küçük hücreler
kurulurken kent dışında, ortasında güçlü birer
anten duran büyük hücreler yeğleniyor.(IV) Çok az
kullanıcının olduğu belki de birilerinin pek seyrek
olarak bulunduğu yerlerdeyse hiç hücre yok. (V) Ağlar
yeterince büyüyemediği için bu şanssız bölgelerde
konuşma yapabilmek için uygun yerler aramak
zorunda kalınıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangisinden sonra düşüncenin akışına göre "İşte
bu bölgelere, 'kapsama alanının dışında' deniyor."
cümlesi getirilebilir?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
6. Adım başı bir anten olsaydı cep telefonu sahipleri ne kadar sevinirlerdi değil mi? (II) Ama bu, hem çok çirkin bir çevre görüntüsü yaratırdı hem de milyonlarca anten gerekeceği için çok pahalıya patlardı. (III) Bu yüzden çok sayıda kullanıcının yaşadığı kent merkezlerinde çok küçük hücreler kurulurken kent dışında, ortasında güçlü birer anten duran büyük hücreler yeğleniyor.(IV) Çok az kullanıcının olduğu belki de birilerinin pek seyrek olarak bulunduğu yerlerdeyse hiç hücre yok. (V) Ağlar yeterince büyüyemediği için bu şanssız bölgelerde konuşma yapabilmek için uygun yerler aramak zorunda kalınıyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına göre "İşte bu bölgelere, 'kapsama alanının dışında' deniyor." cümlesi getirilebilir? A) I B) II C) III D) IV E) V
35. Bütün "edebî" yeterliliğine rağmen bu kitabın gücü oradan
1,gelmiyor ya da sadece oradan gelmiyor. Kendi sözel biri-
kimlerine, sözcüklerine, cümlelerine, paragraflarına kadar
hâkim kaç sanatçı vardır ki? Bu kitabı okurken sözcükle-
rin ve cümlelerin bir geçmişi olduğunu hissediyor insan.
Bu parçada kitap yazarının (hangi yönü önemsenmiş-
tir?
12
A) Sözcükleri seçerken çok titiz davranması
B) Üslubunu etkili ve başarılı bir şekilde oluşturması
C) Eserin edebî yönünü her şeyin üstünde tutması
D) Eserini oluştururken anılarından faydalanması
E) Eserinde yaşanmışlık hissini gözler önüne sermesi
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
35. Bütün "edebî" yeterliliğine rağmen bu kitabın gücü oradan 1,gelmiyor ya da sadece oradan gelmiyor. Kendi sözel biri- kimlerine, sözcüklerine, cümlelerine, paragraflarına kadar hâkim kaç sanatçı vardır ki? Bu kitabı okurken sözcükle- rin ve cümlelerin bir geçmişi olduğunu hissediyor insan. Bu parçada kitap yazarının (hangi yönü önemsenmiş- tir? 12 A) Sözcükleri seçerken çok titiz davranması B) Üslubunu etkili ve başarılı bir şekilde oluşturması C) Eserin edebî yönünü her şeyin üstünde tutması D) Eserini oluştururken anılarından faydalanması E) Eserinde yaşanmışlık hissini gözler önüne sermesi Diğer sayfaya geçiniz.