Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

5.
Edebiyat sevdalısı olmak tek başına kitap okumayı
gerektiren bir sevda değildir. Kitap okumak değildir sa-
dece edebiyat. Şiir okumak, tiyatroya gitmek, sinema-
ya gitmek, sevgi dolu sözcükler kullanmak, hicvetmek,
övmek... Aklınıza ne geliyorsa onları da kapsayan bir
alandır. Edebiyatın sadece kitap okumakla sınırlan-
ması artık eskide kaldı.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Edebiyat meraklısıysanız mutlaka bir şeyler oku-
yor olmalısınız.
Edebiyatın sınırlandırılması geleneği terk edildi.
C) Şiirlerle ilgilenmek edebiyatçı olmanın esas şartı-
dır.
D) Birçok etkinlik edebiyat dünyasını beslemektedir.
Yazmak, çizmek edebiyat dünyasının gereklerin-
den bazılarıdır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
5. Edebiyat sevdalısı olmak tek başına kitap okumayı gerektiren bir sevda değildir. Kitap okumak değildir sa- dece edebiyat. Şiir okumak, tiyatroya gitmek, sinema- ya gitmek, sevgi dolu sözcükler kullanmak, hicvetmek, övmek... Aklınıza ne geliyorsa onları da kapsayan bir alandır. Edebiyatın sadece kitap okumakla sınırlan- ması artık eskide kaldı. Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Edebiyat meraklısıysanız mutlaka bir şeyler oku- yor olmalısınız. Edebiyatın sınırlandırılması geleneği terk edildi. C) Şiirlerle ilgilenmek edebiyatçı olmanın esas şartı- dır. D) Birçok etkinlik edebiyat dünyasını beslemektedir. Yazmak, çizmek edebiyat dünyasının gereklerin- den bazılarıdır.
5. İnsanların çoğu, akşam çocuklarıyla, anne babasıyla ve bütün sev-
dikleriyle ilgilenmek yerine zamanını TV başında bos bos harcıyor.
Ee, diyeceksiniz ki "Bunun zararı neresinde, stres atıyoruz." Du-
rum sandiginiz gibi değil. Bazı araştırmalar yapan bilim adamları,
TV'nin yaydığı leptin ve ghrelin gibi ışınların hormonları etkileye-
rek vücutta hormonal dengesizliklere yol açtığını, bunun da insan
vücudunda hem psikolojik hem de fiziksel hastalıklara neden ol-
duğunu söylüyor. Bu da izleyicilerde olan stres oranını azaltmak
yerine artırmaktadır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi-
si yanlıştır?
X
Karşılıklı konuşma havasında yazılmıştır.
Tanık göstermeye başvurulmuştur.
Açıklayıcı bir yol benimsenmiştir.
DDüş gücünden yararlanılmıştır.
Terimlere yer verilmiştir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
5. İnsanların çoğu, akşam çocuklarıyla, anne babasıyla ve bütün sev- dikleriyle ilgilenmek yerine zamanını TV başında bos bos harcıyor. Ee, diyeceksiniz ki "Bunun zararı neresinde, stres atıyoruz." Du- rum sandiginiz gibi değil. Bazı araştırmalar yapan bilim adamları, TV'nin yaydığı leptin ve ghrelin gibi ışınların hormonları etkileye- rek vücutta hormonal dengesizliklere yol açtığını, bunun da insan vücudunda hem psikolojik hem de fiziksel hastalıklara neden ol- duğunu söylüyor. Bu da izleyicilerde olan stres oranını azaltmak yerine artırmaktadır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi- si yanlıştır? X Karşılıklı konuşma havasında yazılmıştır. Tanık göstermeye başvurulmuştur. Açıklayıcı bir yol benimsenmiştir. DDüş gücünden yararlanılmıştır. Terimlere yer verilmiştir.
B
10.Sınıf/Türk Dili ve Edebiyatı
12. Açık yeşil bir yaz... Uçuk mavi bir gök altında... Mavilik,
insanlar, çocuk çığlıkları, güneş, sıcak, sevinçler...
Her şey eşsiz bir gidiş geliş içindeydi. Birden, incecik
bir soğuk duyurdu kendini. Belli belirsiz. Birdenbire ve
yavaşça. O zaman, incecik bir titreyiş dolaştı ortalıkta.
Kıyılar durmadı.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Betimleme
Mecazlı söyleyiş
(B) Tanımlama x
D) Niteleyici ögeler
J
E) Eksiltili cümle
J
14. Be
ada
1
Be
Be
1
At
Dis
Ar
I
Be
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
B 10.Sınıf/Türk Dili ve Edebiyatı 12. Açık yeşil bir yaz... Uçuk mavi bir gök altında... Mavilik, insanlar, çocuk çığlıkları, güneş, sıcak, sevinçler... Her şey eşsiz bir gidiş geliş içindeydi. Birden, incecik bir soğuk duyurdu kendini. Belli belirsiz. Birdenbire ve yavaşça. O zaman, incecik bir titreyiş dolaştı ortalıkta. Kıyılar durmadı. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Betimleme Mecazlı söyleyiş (B) Tanımlama x D) Niteleyici ögeler J E) Eksiltili cümle J 14. Be ada 1 Be Be 1 At Dis Ar I Be
1808 yılındaki Sened-i Ittifak ile Tanzimat Dönemi'nde
çıkarılan bazı fermanlar, devlet yönetimine hâkim ol-
ması gereken bazı ilkeleri göstermişler ayrıca âyanın
ve Müslüman olmayanların hak ve güvencelerinin ne-
ler olduklarını eksik de olsa belirlemişlerdir. Ancak bu
belgeler, devlet yapısının kuruluşu ve işleyişiyle ilgili
kurallara yer vermemeleri nedeniyle "anayasa" niteli-
ğinde değillerdi. Düzenleniş biçimleri bakımından da
anayasa değil, hak bildirilerine benziyorlardı. Yine de
bu anayasal ya da siyasal belgeler, gerçek anlamda ilk
anayasa olan 1876 Anayasası'na büyük oranda mal-
zeme sağlamıştır.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) 1876 Anayasası'nı yazanlar, Sened-i İttifak ve Tan-
zimat Dönemi fermanlarının bir kısmını kullanma-
mışlardır.
2.
B) Fermanların anayasa ayarında olabilmesi için bazı
şartlar yerine getirilmelidir.
C) 1876 yılından önce anayasa özellikleri gösteren bir
belgeye rastlanmamıştır.
D) Fermanlar, devlet yönetiminde olması gerekenleri,
bazı hak ve güvenceleri dile getiren belgelerdir.
E) Fermanlar ile hak bildirilerinin benzer yönleri varlı-
ğını göstermiştir.
Vac
za
se
ZL
Y
C
kitabevi.com
lila
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1808 yılındaki Sened-i Ittifak ile Tanzimat Dönemi'nde çıkarılan bazı fermanlar, devlet yönetimine hâkim ol- ması gereken bazı ilkeleri göstermişler ayrıca âyanın ve Müslüman olmayanların hak ve güvencelerinin ne- ler olduklarını eksik de olsa belirlemişlerdir. Ancak bu belgeler, devlet yapısının kuruluşu ve işleyişiyle ilgili kurallara yer vermemeleri nedeniyle "anayasa" niteli- ğinde değillerdi. Düzenleniş biçimleri bakımından da anayasa değil, hak bildirilerine benziyorlardı. Yine de bu anayasal ya da siyasal belgeler, gerçek anlamda ilk anayasa olan 1876 Anayasası'na büyük oranda mal- zeme sağlamıştır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) 1876 Anayasası'nı yazanlar, Sened-i İttifak ve Tan- zimat Dönemi fermanlarının bir kısmını kullanma- mışlardır. 2. B) Fermanların anayasa ayarında olabilmesi için bazı şartlar yerine getirilmelidir. C) 1876 yılından önce anayasa özellikleri gösteren bir belgeye rastlanmamıştır. D) Fermanlar, devlet yönetiminde olması gerekenleri, bazı hak ve güvenceleri dile getiren belgelerdir. E) Fermanlar ile hak bildirilerinin benzer yönleri varlı- ğını göstermiştir. Vac za se ZL Y C kitabevi.com lila
2. (1) Gülmek zor, ağlamak kolaydır. (II) Dolayısıyla gül-
dürmek ağlatmaktan daha zor bir iş. (III) Özellikle bizim
insanımız çok hassas; kitap okurken sinema ya da tiyat-
ro izlerken dramatik sahnelerde kolaylıkla ağlayabiliyor.
(IV) Oysa komedi filmleri ya da programlarını izlerken
kolayca gülmüyor hatta bazen gülümsemiyor bile. (V) Bu
yüzden, komedi oyunculuğu gerçekten zor bir meslek, di-
yebiliriz.
Bu parçada anlatılmak istenen asıl düşünce, numara-
lanmış cümlelerin hangisinde verilmiştir?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. (1) Gülmek zor, ağlamak kolaydır. (II) Dolayısıyla gül- dürmek ağlatmaktan daha zor bir iş. (III) Özellikle bizim insanımız çok hassas; kitap okurken sinema ya da tiyat- ro izlerken dramatik sahnelerde kolaylıkla ağlayabiliyor. (IV) Oysa komedi filmleri ya da programlarını izlerken kolayca gülmüyor hatta bazen gülümsemiyor bile. (V) Bu yüzden, komedi oyunculuğu gerçekten zor bir meslek, di- yebiliriz. Bu parçada anlatılmak istenen asıl düşünce, numara- lanmış cümlelerin hangisinde verilmiştir? A) I B) II C) III D) IV E) V
Babam paşayı sevmemekle beraber misafir ağırlamayı bir
aile namusu saydığı için ona nasıl ikramda bulunacağını bil-
mezdi. Kasabalı olan ve çok güzel yemek pişirmeyi bilen
annem ne dolmalar ne hindi kızartmaları ne tatlılar yapar,
her yemeği bir ziyafet sofrasına çevirirdi. Bütün gün çil çil
sarı altınları kesesine dolduran paşa, yemek vakitleri oldu
mu başındaki kalabalığı savarak sofraya koşar. Yer, içer ve
sonunda bir nevi yemek sarhoşu olarak bir müddet oturdu-
ğu yerde sızar kalırdı.
Bu metinle ilgili olarak aşağıdaki belirlemelerden hangi-
si yanlıştır?
A) Olay çevresinde gelişen edebi metindir.
B) Konukseverlik teması işlenmiştir.
C) Olaylar bir anlatıcının ağzından aktarılmıştır.
D) Kişi, zaman, yer unsurlarından yararlanılmıştır.
Anlatılanlar gerçekliğin bire bir yansımasıdır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Babam paşayı sevmemekle beraber misafir ağırlamayı bir aile namusu saydığı için ona nasıl ikramda bulunacağını bil- mezdi. Kasabalı olan ve çok güzel yemek pişirmeyi bilen annem ne dolmalar ne hindi kızartmaları ne tatlılar yapar, her yemeği bir ziyafet sofrasına çevirirdi. Bütün gün çil çil sarı altınları kesesine dolduran paşa, yemek vakitleri oldu mu başındaki kalabalığı savarak sofraya koşar. Yer, içer ve sonunda bir nevi yemek sarhoşu olarak bir müddet oturdu- ğu yerde sızar kalırdı. Bu metinle ilgili olarak aşağıdaki belirlemelerden hangi- si yanlıştır? A) Olay çevresinde gelişen edebi metindir. B) Konukseverlik teması işlenmiştir. C) Olaylar bir anlatıcının ağzından aktarılmıştır. D) Kişi, zaman, yer unsurlarından yararlanılmıştır. Anlatılanlar gerçekliğin bire bir yansımasıdır.
15. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Bu dizelerdeki "geç" sözcüklerinde görülen sanat-
lı söyleyişin benzeri aşağıdaki dizelerden hangisin-'
de vardır?
A) Yaşım yetmiş iki usandım gel git.
Bini geçti burda yediğim zılgıt
B) Yaz çekti gitti, güz değişik bir bahar açar
Yel kükredikçe dalga denizden tomar açar
C) İncinür ise her gün ahımıza
Tevbeler ola her günahımıza
D) Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne
Kar koysa köz olur aşkın külüne
E) Önce naz, sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
15. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç Bu dizelerdeki "geç" sözcüklerinde görülen sanat- lı söyleyişin benzeri aşağıdaki dizelerden hangisin-' de vardır? A) Yaşım yetmiş iki usandım gel git. Bini geçti burda yediğim zılgıt B) Yaz çekti gitti, güz değişik bir bahar açar Yel kükredikçe dalga denizden tomar açar C) İncinür ise her gün ahımıza Tevbeler ola her günahımıza D) Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne Kar koysa köz olur aşkın külüne E) Önce naz, sonra söz ve sonra hile Sevilen seveni düşürür dile
U
ni
O-
"
m
Sevdalinka da iki sey aplater Besta
resinin hayatı, ikincisi, 1992 14 1995 a
Saraybosna da yaşanacat Nineta ve ste
Saraybosna'da yaşananlar ise decor
nusu gerçeklerdir yani Saraycose da ce
Soykırım. Ayse Kuin, sokso acaicoax oder...
yola çıkar, onu kullanır. Kurgu, gerçegin sade, Kida s
etkileyici anlatımıdır. Sovdalinka da
E
meta ozelinde Saraybosna'yı düşondomery Oy
Saraybosna'da hayat durmanister, vores ar
müştü Sokaklar ve parklar cesetlere doimustur.Bax
ahaan Boşnaklar, balik istili giz kamplare toplenero
turlu işkencelere maruz kalmışur ynden bir dene
haber alınamamıştır. Dedtz ge
kısmı Nimeta ve çevresidir. Gerkalan kısm, tamamen
-gerçeklerden oluşur. Kurgu, gerçage ryktuar
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangs
yoktur
A) Amaç-sonuc ilişkisi
&
B) kileme kullanma
Açıklamaya yer verme
D) Benzetmeden yararlanma
E) Öznel düşüncelere başvurma
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
U ni O- " m Sevdalinka da iki sey aplater Besta resinin hayatı, ikincisi, 1992 14 1995 a Saraybosna da yaşanacat Nineta ve ste Saraybosna'da yaşananlar ise decor nusu gerçeklerdir yani Saraycose da ce Soykırım. Ayse Kuin, sokso acaicoax oder... yola çıkar, onu kullanır. Kurgu, gerçegin sade, Kida s etkileyici anlatımıdır. Sovdalinka da E meta ozelinde Saraybosna'yı düşondomery Oy Saraybosna'da hayat durmanister, vores ar müştü Sokaklar ve parklar cesetlere doimustur.Bax ahaan Boşnaklar, balik istili giz kamplare toplenero turlu işkencelere maruz kalmışur ynden bir dene haber alınamamıştır. Dedtz ge kısmı Nimeta ve çevresidir. Gerkalan kısm, tamamen -gerçeklerden oluşur. Kurgu, gerçage ryktuar Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangs yoktur A) Amaç-sonuc ilişkisi & B) kileme kullanma Açıklamaya yer verme D) Benzetmeden yararlanma E) Öznel düşüncelere başvurma
Sanat ve zanaat sözcükleri söyleniş bakımından birbirine
benzese de ifade ettikleri anlam birbirlerinden farklıdır. Zanaat,
kişinin el işlerini, el becerilerini sergilediği ve bu yoldan para
kazandığı bir alandır. Ayakkabı yapmak, yorgan dikmek, bakır-
cılık, kuyumculuk bunlar hep bir zanaat dalıdır. Zanaatta kişi,
usta-çırak yolu ile elde ettiği becerilerini kullanarak üretime
geçer ve ürettiğini halka satarak geçimini sağlar. Zanaatta
da bir estetik yön olması nedeni ile sanat vardır. Ancak sanat
yönü sadece o işin estetik yönüdür. Esas sanat eseri ise kül-
tür birikimi, görgü birikimi, bilgi birikimi, yetenek ve yaratıcılık
sonucu ortaya konan eserdir. Bir anlamda, üretilen eserler
sanatkârın ve onun bulunduğu ortamın ruh hâlini ve ileriye
dönük bütünleşmesini simgeler. Böyle bir eser yaratırken
sanatkâr, ilk aşamada para kazanmayı düşünmez. Onun için
sanat, iç dünyasının yansımasıdır. İçinde kıpırdanan duyguları
açığa vurmasıdır. Dış dünyadan edindiği bilgileri, sezgileri ve
duyguları tekrar dış dünyaya yani topluma aktarır.
Bu parçadan hareketle zanaat ve sanat hakkında aşağı-
dakilerden hangisi söylenemez?
A) Sanatkâr, sosyalleşme sonucu edindiği birikimleri üretip
topluma ayna olur.
B) Zanaat, kol gücüne dayanan, maharet gerektiren bir alandır.
C) Sanat eserindeki yaratıcılık, sanatkârın iç dünyasının bir
yansımasıdır.
D) Zanaatta estetik, zanaatkârın ürettiğinin özündedir.
E) Zanaat, üretimin yanında öğreticiliği de barındırır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Sanat ve zanaat sözcükleri söyleniş bakımından birbirine benzese de ifade ettikleri anlam birbirlerinden farklıdır. Zanaat, kişinin el işlerini, el becerilerini sergilediği ve bu yoldan para kazandığı bir alandır. Ayakkabı yapmak, yorgan dikmek, bakır- cılık, kuyumculuk bunlar hep bir zanaat dalıdır. Zanaatta kişi, usta-çırak yolu ile elde ettiği becerilerini kullanarak üretime geçer ve ürettiğini halka satarak geçimini sağlar. Zanaatta da bir estetik yön olması nedeni ile sanat vardır. Ancak sanat yönü sadece o işin estetik yönüdür. Esas sanat eseri ise kül- tür birikimi, görgü birikimi, bilgi birikimi, yetenek ve yaratıcılık sonucu ortaya konan eserdir. Bir anlamda, üretilen eserler sanatkârın ve onun bulunduğu ortamın ruh hâlini ve ileriye dönük bütünleşmesini simgeler. Böyle bir eser yaratırken sanatkâr, ilk aşamada para kazanmayı düşünmez. Onun için sanat, iç dünyasının yansımasıdır. İçinde kıpırdanan duyguları açığa vurmasıdır. Dış dünyadan edindiği bilgileri, sezgileri ve duyguları tekrar dış dünyaya yani topluma aktarır. Bu parçadan hareketle zanaat ve sanat hakkında aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) Sanatkâr, sosyalleşme sonucu edindiği birikimleri üretip topluma ayna olur. B) Zanaat, kol gücüne dayanan, maharet gerektiren bir alandır. C) Sanat eserindeki yaratıcılık, sanatkârın iç dünyasının bir yansımasıdır. D) Zanaatta estetik, zanaatkârın ürettiğinin özündedir. E) Zanaat, üretimin yanında öğreticiliği de barındırır.
8.
Gazeteci:
(1) ----?
Sevim Ak:
Çocukluğumda klasiklerin kısaltılmışlarını ve çizgi roman-
lar okurdum. Jack London kitaplarını sevmiştim. Gençlik
yıllarımda toplumsal sorunlarla ilgili ve psikolojik yanı ağır
basan kitaplar okudum. Margaret Duras, Peter Handke,
Thomas Bernhard, Italo Svevo kitaplarını severek okudum.
Gazeteci:
(II) ----?
Sevim Ak:
Olmaz mı? Son yıllarda çocuk sorunlarıyla ilgili yazıyorum.
Dili yakıştırmada, o sorunun kökeninde ve gelişimindeki
evreler... vs gibi detaylarda araştırmam, anne-baba, eği-
timci ya da uzmanından fikir almam gerekiyor. İyi bildiğim,
yaşantımda yer etmiş karakterler üstünden gidersem daha
kolay akan anlatım dili yaratabiliyorum.
Gazetecinin bir sanatçıya yönelttiği aşağıdaki sorular-
dan hangileri, yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla
getirilmelidir?
A) (1) Çocukluk ve gençlik döneminde kitaplığınızda hangi
yazarlar yer alıyordu
(II) Çocuk kitabı yazarken zorlandığınız oluyor mu
bazen
B) (1) Çocuklar kitap okumaya ne zaman başlamalılar
sizce
(II) Kitap okumanın çocukların eğitimine katkısı olur mu
C) (1) Çizgi roman okumanızın yazar olmanızda katkısı
var mi
(II) Yazarlık küçük yaşlarda karar verdiğiniz bir uğraş
mıydı
D) (1) Klasikler çocuk yaşta okumak için biraz uzun değil
mi
(II) Çizgi roman okumanın kitaplarınızda işlediğiniz
temalara etkisi oldu mu
E) (1) Gençlik yıllarında okuduğunuz kitapları anlatır mısı-
niz
(II) Yapıtlarınızı dil yönüyle sadeleştirmek zor oldu mu
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. Gazeteci: (1) ----? Sevim Ak: Çocukluğumda klasiklerin kısaltılmışlarını ve çizgi roman- lar okurdum. Jack London kitaplarını sevmiştim. Gençlik yıllarımda toplumsal sorunlarla ilgili ve psikolojik yanı ağır basan kitaplar okudum. Margaret Duras, Peter Handke, Thomas Bernhard, Italo Svevo kitaplarını severek okudum. Gazeteci: (II) ----? Sevim Ak: Olmaz mı? Son yıllarda çocuk sorunlarıyla ilgili yazıyorum. Dili yakıştırmada, o sorunun kökeninde ve gelişimindeki evreler... vs gibi detaylarda araştırmam, anne-baba, eği- timci ya da uzmanından fikir almam gerekiyor. İyi bildiğim, yaşantımda yer etmiş karakterler üstünden gidersem daha kolay akan anlatım dili yaratabiliyorum. Gazetecinin bir sanatçıya yönelttiği aşağıdaki sorular- dan hangileri, yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla getirilmelidir? A) (1) Çocukluk ve gençlik döneminde kitaplığınızda hangi yazarlar yer alıyordu (II) Çocuk kitabı yazarken zorlandığınız oluyor mu bazen B) (1) Çocuklar kitap okumaya ne zaman başlamalılar sizce (II) Kitap okumanın çocukların eğitimine katkısı olur mu C) (1) Çizgi roman okumanızın yazar olmanızda katkısı var mi (II) Yazarlık küçük yaşlarda karar verdiğiniz bir uğraş mıydı D) (1) Klasikler çocuk yaşta okumak için biraz uzun değil mi (II) Çizgi roman okumanın kitaplarınızda işlediğiniz temalara etkisi oldu mu E) (1) Gençlik yıllarında okuduğunuz kitapları anlatır mısı- niz (II) Yapıtlarınızı dil yönüyle sadeleştirmek zor oldu mu
21. Yüksek ve çirkin apartmanların arasına sıkışmıştı teyzemnin
evi. Çocukların hayalleri solmaya başlamadan önce resim-
lerinde çizdikleri evleri andırıyordu bu ilginç yapı. Tek katlı,
yeşile boyalı, kocaman bahçeli... Adını bildiğim bilmediğim
onlarca çeşit çiçekle doluydu bahçesi. Bahçeye sığmayan-
lar balkona, orayı sevmeyenler de evin içine sızmıştı. Hep-
sinin huyunu bilir, ışığı seveni güneşe koyardı, gölgede boy
atanı kuytulara... Oturduğu odanın pencere pervazi rengâ-
renk saksılarda huzurla büyüyen kadife çiçekleriyle doluy-
du. Galiba muhabbeti en çok onunlaydı. Beş adet saksıda
sarı ve turuncunun her tonuyla coşan çiçekler, durmadan
açarak onun sohbetine karşılık verirdi. Kadifelerim, diye se-
verdi onları.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
A) Öyküleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
B) Nitelendirmelere yer verilmiştir.
Devrik cümlelerle anlatım tekdüzelikten kurtarılmıştır.
D) Benzetme yapılmıştır.
E) İkilemelere yer verilmiştir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
21. Yüksek ve çirkin apartmanların arasına sıkışmıştı teyzemnin evi. Çocukların hayalleri solmaya başlamadan önce resim- lerinde çizdikleri evleri andırıyordu bu ilginç yapı. Tek katlı, yeşile boyalı, kocaman bahçeli... Adını bildiğim bilmediğim onlarca çeşit çiçekle doluydu bahçesi. Bahçeye sığmayan- lar balkona, orayı sevmeyenler de evin içine sızmıştı. Hep- sinin huyunu bilir, ışığı seveni güneşe koyardı, gölgede boy atanı kuytulara... Oturduğu odanın pencere pervazi rengâ- renk saksılarda huzurla büyüyen kadife çiçekleriyle doluy- du. Galiba muhabbeti en çok onunlaydı. Beş adet saksıda sarı ve turuncunun her tonuyla coşan çiçekler, durmadan açarak onun sohbetine karşılık verirdi. Kadifelerim, diye se- verdi onları. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Öyküleyici anlatımdan yararlanılmıştır. B) Nitelendirmelere yer verilmiştir. Devrik cümlelerle anlatım tekdüzelikten kurtarılmıştır. D) Benzetme yapılmıştır. E) İkilemelere yer verilmiştir.
(1) Her şeyi unutturuyorsun bana. (II) Yaşama
meydan okur gibisin, güçlüsün. (III) Başta kendin
olmak üzere herkesi, her şeyi gırgıra alabiliyor-
sun. (IV) Karşındaki insanın alışkanlığı oluveri-
yorsun. (V) Başkalarında kusur görünenler sende
nitelik kazanıyor.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin
hangisinden sonra "Yani seninle bir kez yan ya-
na gelen senden ayrılmak istemiyor." cümlesi
getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozul-
maz?
A) I.
$
B) II.
C) III.
D) IV.
E) V..
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
(1) Her şeyi unutturuyorsun bana. (II) Yaşama meydan okur gibisin, güçlüsün. (III) Başta kendin olmak üzere herkesi, her şeyi gırgıra alabiliyor- sun. (IV) Karşındaki insanın alışkanlığı oluveri- yorsun. (V) Başkalarında kusur görünenler sende nitelik kazanıyor. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Yani seninle bir kez yan ya- na gelen senden ayrılmak istemiyor." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozul- maz? A) I. $ B) II. C) III. D) IV. E) V..
38. Bugün yeni bir gündü, yarın bambaşka bir gün olacak,
diye geçirdim içimden. Her yeni doğan günün, yeni bir
başlangıç olduğunu, asıl gizlerin yarınlarda gizlendiğini
anımsattım, bir kez daha kendime. Kaldırımın taşları,
denizin mavisi, ağaçların yaprakları, gökyüzünün rengi
soğuktu. Aceleci adımlar yürümüyordu sahilde. Güneş,
sonunda çekmişti perdelerini tüm pencerelerinin.
Ama ilk ışıklar, silememişti camlardaki buğuyu.
İçimdeki sıcaklığa rağmen üşüdüm sokağın ayazında.
Yüreğimin derinliklerinde bir telin ince ince sızısını
duydum. Ve gezinirken düşüncelerimde, bir şairin
dizelerine rastladım: "Şehre inince keyfim kaçıyor, Her
yerde yüzüme çarpan bir tokat". Şimdi, tüm sözlerin
bittiği yerdeyim ve düşünüyorum hâlâ...
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Karşıt sözcükler kullanılmıştır.
B Kişileştirme vardır.
C) Dolaylama vardır.
DY Duyu aktarması vardır.
E) Ad aktarması vardır.
18
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
38. Bugün yeni bir gündü, yarın bambaşka bir gün olacak, diye geçirdim içimden. Her yeni doğan günün, yeni bir başlangıç olduğunu, asıl gizlerin yarınlarda gizlendiğini anımsattım, bir kez daha kendime. Kaldırımın taşları, denizin mavisi, ağaçların yaprakları, gökyüzünün rengi soğuktu. Aceleci adımlar yürümüyordu sahilde. Güneş, sonunda çekmişti perdelerini tüm pencerelerinin. Ama ilk ışıklar, silememişti camlardaki buğuyu. İçimdeki sıcaklığa rağmen üşüdüm sokağın ayazında. Yüreğimin derinliklerinde bir telin ince ince sızısını duydum. Ve gezinirken düşüncelerimde, bir şairin dizelerine rastladım: "Şehre inince keyfim kaçıyor, Her yerde yüzüme çarpan bir tokat". Şimdi, tüm sözlerin bittiği yerdeyim ve düşünüyorum hâlâ... Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Karşıt sözcükler kullanılmıştır. B Kişileştirme vardır. C) Dolaylama vardır. DY Duyu aktarması vardır. E) Ad aktarması vardır. 18
(1) Eğitimde Waldorf yaklaşımı; bir filozof, bilim adamı ve
eğitimci olan Rudolf Steiner'in fabrika işçilerine verdiği
konferans sonrasında ortaya çıkar. (II) Çocukların okul
yaşının takvime göre belirlenmesinin yanlış olduğu
ve çocuklar için önemli olanın bireysel gelişim olduğu
savunulur. (III) Bu sistemde "her şeyi kendi zamanında
yapma" fikri ön plandadır. (IV) Çocuklar, ezber ve
baskıdan kurtulup doğayla iç içe, ritmik ve gündelik
yaşam içerisinde bir öğrenme süreci geçirmelidir. (V) Bu
baskıyı ortadan kaldırmak için de Waldorf yaklaşımında
not sistemi, sınıfta kalma, ödev gibi uygulamalar
bulunmaz.
Bu parçanın anlam akışındaki bozukluk
numaralanmış cümlelerden hangilerinin yerleri
değiştirilerek giderilebilir?
A) I ve II
B) I ve IV
VD) III ve V
E) IV ve V
C) II ve III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
(1) Eğitimde Waldorf yaklaşımı; bir filozof, bilim adamı ve eğitimci olan Rudolf Steiner'in fabrika işçilerine verdiği konferans sonrasında ortaya çıkar. (II) Çocukların okul yaşının takvime göre belirlenmesinin yanlış olduğu ve çocuklar için önemli olanın bireysel gelişim olduğu savunulur. (III) Bu sistemde "her şeyi kendi zamanında yapma" fikri ön plandadır. (IV) Çocuklar, ezber ve baskıdan kurtulup doğayla iç içe, ritmik ve gündelik yaşam içerisinde bir öğrenme süreci geçirmelidir. (V) Bu baskıyı ortadan kaldırmak için de Waldorf yaklaşımında not sistemi, sınıfta kalma, ödev gibi uygulamalar bulunmaz. Bu parçanın anlam akışındaki bozukluk numaralanmış cümlelerden hangilerinin yerleri değiştirilerek giderilebilir? A) I ve II B) I ve IV VD) III ve V E) IV ve V C) II ve III
en
5.
Kurtların han kapısını dişleriyle kemirdikleri dakikalar! Han-
cının dudaklarından bu saniyeleri âdeta işitiyorduk. Kırılmış
dişleri garip bir hareketle ön dudaklarına çarpıyor ve sesle-
ri taklit ettiği zaman alt çenesini daha çok uzatarak bir kö-
peğin bir kemiği kırması gibi kulaklarımıza sert bir şeyler ta-
kılıyordu ve gittikçe, avuçlarının oraya hemen yapıştırılmış
kızıl bir deri renginden yavaş yavaş çıkarak, daha fazla pih-
tılaşmaya başlayan bir kan lekesiyle dolduğunu görüyor-
dum. Aynı gece kendisini pencereden uçuruma yuvarlayan
bir yolcuyu da hikâye ediyordu ve bunu (...) anlattığı sıralar,
iri ve karmakarışık kaşları altında gözlerinin bir insan gözün-
den ayrılarak bizim bilmediğimiz çok başka bir mahlukun
gözleri gibi kımıldadığını fark ediyor; avuçlarının kanlanmış
rengi, bütün dikkatimle onu sökmek istediğim hâlde oradan
yok olup gidemiyordu.
Bu parçanın dil ve anlatım özellikleri için aşağıdakiler-
den hangisi söylenemez?
A) Fiziksel betimlemeler yapılmıştır.
B) Benzetmeye başvurulmuştur.
C) Kahraman bakış açısıyla yazılmıştır.
D) Örneklemelerde bulunulmuştur.
E) İkileme ve pekiştirmelere yer verilmiştir.
VRAMA TESTI
9
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
en 5. Kurtların han kapısını dişleriyle kemirdikleri dakikalar! Han- cının dudaklarından bu saniyeleri âdeta işitiyorduk. Kırılmış dişleri garip bir hareketle ön dudaklarına çarpıyor ve sesle- ri taklit ettiği zaman alt çenesini daha çok uzatarak bir kö- peğin bir kemiği kırması gibi kulaklarımıza sert bir şeyler ta- kılıyordu ve gittikçe, avuçlarının oraya hemen yapıştırılmış kızıl bir deri renginden yavaş yavaş çıkarak, daha fazla pih- tılaşmaya başlayan bir kan lekesiyle dolduğunu görüyor- dum. Aynı gece kendisini pencereden uçuruma yuvarlayan bir yolcuyu da hikâye ediyordu ve bunu (...) anlattığı sıralar, iri ve karmakarışık kaşları altında gözlerinin bir insan gözün- den ayrılarak bizim bilmediğimiz çok başka bir mahlukun gözleri gibi kımıldadığını fark ediyor; avuçlarının kanlanmış rengi, bütün dikkatimle onu sökmek istediğim hâlde oradan yok olup gidemiyordu. Bu parçanın dil ve anlatım özellikleri için aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Fiziksel betimlemeler yapılmıştır. B) Benzetmeye başvurulmuştur. C) Kahraman bakış açısıyla yazılmıştır. D) Örneklemelerde bulunulmuştur. E) İkileme ve pekiştirmelere yer verilmiştir. VRAMA TESTI 9
1.
TEST
17
Özel müzelerin açılmasıyla, gerek Türk gerek yabancı bir-
çok ustanın eserlerini görme imkânını bulduk. Türk ziya-
retçisi de bu sergiler aracılığıyla, dünyanın en önemli res-
sam ve heykeltıraşlarını tanıdı. Kişilerin yanı sıra akımları,
onların öncülerini tanıtan sergiler için kapsamlı kataloglar
yayımlandı. Eski ustalarla birlikte kavramsal sanata değin
sergiler de açıldı. Bu müzelerde etkinlikler düzenlendi,
söyleşiler yapıldı, filmler gösterildi, konserler verildi. Çeşit-
li sanat türlerini yaşatan mekânlar oldu müzelerimiz. Ne
yazık ki, ülkemizde bir edebiyat/edebiyatçı müzesi kurula-
madı. Belediyeler, zaman zaman bir ressamın, heykeltıra-
şın, sanatçının kişisel eşyasını, gündelik yaşamında kul-
landıklarını sergiliyorlar ama sergi bittikten sonra bunlar
bir depoda çürümeye terk ediliyor. Oysa edebiyat müze-
si, bir yazarın, şairin yazdıklarıyla yaşadıkları arasındaki
köprüyü kuran yanıyla önem taşır. Bizde, edebiyatçının
yaşadığı evin kapısına ya da binanın girişine bir plaket
koymakla yetinilir. Ya da sokağa adı verilir o kadar.
3. Paragrafta Ana Düşünce
2.
3.
Bu sözleri söyleyenin, yetkililerden müzelerle ilgili
beklentisi nedir?
A) Daha fazla sanatsal müzenin açılmasına ön ayak
olmaları
201
B) İç dizayn ve tasarım konusunda profesyonel destek
ninsoles almaları
naye
C) Edebiyatçılarla ilgili açılan müzelere gereken hassa-
vetensiyeti göstermeleri
D) Sanatçıların toplumsal yaşama olan katkılarını göz
ardı etmemeleri
Diğer sanat dallarının yanında edebiyat temalı müze-
lere de yer vermeleri
Dür
kar
ko
Ar
Ca
11
1
1
S
Kafadengi
Düşünce çatışmaları beni ne kırar ne yıldırır; sadece
dürtükler, kafamı çalıştırır. Eleştirilmekten kaçarız, oysa-
ki bunu kendiliğimizden istememiz, gelin bizi eleştirin
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. TEST 17 Özel müzelerin açılmasıyla, gerek Türk gerek yabancı bir- çok ustanın eserlerini görme imkânını bulduk. Türk ziya- retçisi de bu sergiler aracılığıyla, dünyanın en önemli res- sam ve heykeltıraşlarını tanıdı. Kişilerin yanı sıra akımları, onların öncülerini tanıtan sergiler için kapsamlı kataloglar yayımlandı. Eski ustalarla birlikte kavramsal sanata değin sergiler de açıldı. Bu müzelerde etkinlikler düzenlendi, söyleşiler yapıldı, filmler gösterildi, konserler verildi. Çeşit- li sanat türlerini yaşatan mekânlar oldu müzelerimiz. Ne yazık ki, ülkemizde bir edebiyat/edebiyatçı müzesi kurula- madı. Belediyeler, zaman zaman bir ressamın, heykeltıra- şın, sanatçının kişisel eşyasını, gündelik yaşamında kul- landıklarını sergiliyorlar ama sergi bittikten sonra bunlar bir depoda çürümeye terk ediliyor. Oysa edebiyat müze- si, bir yazarın, şairin yazdıklarıyla yaşadıkları arasındaki köprüyü kuran yanıyla önem taşır. Bizde, edebiyatçının yaşadığı evin kapısına ya da binanın girişine bir plaket koymakla yetinilir. Ya da sokağa adı verilir o kadar. 3. Paragrafta Ana Düşünce 2. 3. Bu sözleri söyleyenin, yetkililerden müzelerle ilgili beklentisi nedir? A) Daha fazla sanatsal müzenin açılmasına ön ayak olmaları 201 B) İç dizayn ve tasarım konusunda profesyonel destek ninsoles almaları naye C) Edebiyatçılarla ilgili açılan müzelere gereken hassa- vetensiyeti göstermeleri D) Sanatçıların toplumsal yaşama olan katkılarını göz ardı etmemeleri Diğer sanat dallarının yanında edebiyat temalı müze- lere de yer vermeleri Dür kar ko Ar Ca 11 1 1 S Kafadengi Düşünce çatışmaları beni ne kırar ne yıldırır; sadece dürtükler, kafamı çalıştırır. Eleştirilmekten kaçarız, oysa- ki bunu kendiliğimizden istememiz, gelin bizi eleştirin