Anlatım Biçimleri Soruları

B TÜMEVARIM METODU 13. Orta oyunu, Türk toplumunun yüzyıllardan beri kişilik verdiği bir halk tiyatrosu türüdür. Kendi özelliklerimizden yeşermiş olan bu tür, kendi toplumunu, çevresini ve sorunlarını yansıtır. Orta oyununda insansal açı güldürü yoluyla sağlanır. Orta oyunu geleneği içinde asık yüzlü, iç ezici, duyguları gıcıklayan tek bir tragedya, dram ya da bu anlamda bir oyun yoktur. Nedir bunun gerek- çesi? Neden hep güldürü? Burada güldürü, "boş bir şekilde güldüren" olarak anlaşılmamalıdır. Orta oyununda güldürünün önemli toplumsal bir görevi vardır. Güldürü yoluyla doğruyu yanlış- tan ayırmak, yapılacak ve yapılmayacak işleri göstermek, kötülüğe, zorbalığa, haksızlığa karşı halkı uyarmak... Bu tür oyunda "kıssadan hisse" çıkarmak niteliği, orta oyununun görevci açısını açık ve seçik bir yolda önümüze serer. veg tidpirt Bu parçada orta oyunu ile ilgili olarak vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir? Güldürüye dayalı bu oyunun hüzün ve mutsuzluktan uzak olduğu B) İnsana ait özelliklere, değerlere hizmetin güldürü yoluyla sağlandığı C) Geleneksel tiyatromuz olan bu oyunda güldürü unsurlarının neler olduğu D) Asırlardır Türk kültürünün ince ince işlendiği bir halk tiyatrosu olduğu E) Türk toplumunu, bu toplumun sorunlarını işlediği

9. Bazı insanlar namuslu, dürüst görünme gereği hisseder kimi zaman. Özene bezene sempatik rollere bürünür ve diyaloğa açık bir maskeyle sorular sorar. Tam cevabını alacakken minder dışına kaçmaya yeltenir. Bu parçadaki "minder dışına kaçmak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yanlı davranmak B) Hiç kimse tarafından sevilmemek C) Diyaloğa kapalı olduğunu göstermek D) İnsanlara karşı hoşgörülü davranmamak Eeniliklere açık olmamak

25. Zengin bir Avrupali adam tablolarını satın aldığı res- sam Leonardo ile bir resim sergisinde karşılaşır ve ona "Tablolarınızı satın alıyorum ama itiraf edeyim ki anlamlan- dıramıyorum." der. Leonardo, "Peki Çince anlıyor musunuz?" diye sorar. "Hayır" der, adam. Leonardo taşı gediğine oturtur: "Ama bir milyardan fazla kişi anlıyor." der.. Leonardo'nun verdiği yanıtla eserlerine yönelik vurgula- mak istediği aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanat eserinden anlamayan, sanat hakkında ne biliyorum diye kendine sormalıdır. B) Bir sanat eseri herkeste aynı anlamları çağrıştırmalıdır. 'C) Sanat eserinin herkese hitap etmesi beklenemez. D) Sanat eseri sıradan insanlara da seslenebilmelidir. - E) Sanat eserlerinin kusursuz olması ilgililerin bilgisine bağ- lıdır.

2. P TDK sözlüğünde "Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, ha- berleşme, komünikasyon." olarak tanımlanan iletişimin; araştırmacı ve bilim adamları tarafından da birçok tanımı ya- pılmıştır. Charles H. Cooley, iletişimi "İnsan ilişkilerinin içerisinde var olan ve gelişen bir mekanizma" olarak tanımlar- ken insanlar arası etkileşime de dikkat çekmektedir. Toplumun birimleri arasındaki her türlü alışveriş iletişimle sağla- nabilmektedir. İki birim arasında kurulamayan ya da yanlış işleyen bir iletişim süreci bilgi, anlam, duygu ve düşünce alışverişinin akışına engel olmaktadır. İletişim sözcüğü Latince kökenli olmakla beraber "communication" sözcüğü- nün karşılığıdır. İnsan, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için çevresindekilerle iletişime geçer. Ayrıca ruhsal-bedensel ihtiyaçları gidermek için de iletişim oldukça gereklidir. Doğanın kanun ve kurallarını sağ- lıklı işletebilmek, hayatta kalma mücadelesinde başarı için iletişim vazgeçilmezdir. Metinde "iletişim'le ilgili, I. İnsan hayatında önemli bir yer tutar. II. Yalnızca TDK sözlüğünde tanımı yapılmıştır. III. İnsan ilişkilerine bağlı bir sistem değildir. IV. Eksikliği, his ve fikirlerimizin iletilmesini engeller. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) I ve II B) I ve III C) I ve IV D) II ve IV

OP 2.1) Modern bilimin insanoğlunu düşürdüğü yanılgılardan biri, bize çok şey bildiğimizi düşündürmesi. (II) Aslında babaları- mızın ve dedelerimizin nesillerine göre evren hakkında çok şey biliyoruz ama bilmediklerimiz de o kadar çok ki. (III) Ör- neğin evrenin başlangıcı yani 13 milyar yıl öncesi hakkında çok hassas ölçümlerle doğrulanan kuramlar oluşturabiliyoruz. (IV) Öte yandan yaşadığımız bu topraklar üzerinde bizden sadece 12.000 yıl önce yaşayan atalarımızın kimler olduğunu bilmediğimiz gibi, tarım toplumu olmayan ve yerleşik hayata geçtiğine dair bir kanıt bulunmayan bir topluluğun nasıl olup da anıtsal mabetler inşa ettiğine hâlâ akıl erdiremiyoruz. (V) Yirmi yıldır yürütülmekte olan Göbekli Tepe kazılarında elde edilen bulgular bilim dünyasını sevince boğuyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi parça- nın anlam bütünlüğünü bozmaktadır? A) I (B) II C) III D) IV E)V

11.(1) Sekiz otuz haberlerinde, Edip Cansever'in ölüm haberi verildi. (II) Bu haber inanılmaz ölçüde sarstı beni. (III) Rastlanmadık bir biçimde ve yüksek sesle ağlamaya başladım. (IV) Turgut'ta bunca sarsılmamıştım. Üst üste gelişte bir şey var belki de.(VI) Otuz yıllık arkadaşımdı. (VII) Yalnız sanat serüvenimiz değil, hayat serüvenimiz de iç içe durumlar yaşamıştı. Yukarıdaki parçada anlatılanların nedenleri hangi iki cümlede verilmiştir? A) II. ve III. B) III. ve IV. C) IV. ve V. D) V. ve VI. E) VI. ve VII.

11. Rok çok anlatim biçil uygulama durumlarından hangilerine gönderme yapılmıştır? A) Yalniz CB) Yalnız II D) I ve II. Sevinç, III. Özlem 19. Eskiler daha şubat sonunda leyleklerin gelmesinden söz açarlardı. Gerçi cüce şubat sonunda leyleklerin geldiğine hiç tanık olmadım. Ne zaman gelirdi leylekler? Bir sabah, herhâlde anneannemlere gitmek için, Şifa'ya doğru giderken gökyüzünde leylekleri görürdük ve "Leylekler geliyor! Leylekler geliyor!" denirdi, bu bir bayram olurdu. Leylekleri biz de C) Yalnız ENLve III sokaktayken gördüğümüze göre, o yaz bol bol gezeceğimiz, evlerde pek az oturacağımız söylenirdi. Ben de o yaz nerelerde gezeceğimizi, nerelere gideceğimizi düşlerdim. Şimdi ne çok uzakta kaldı o güzel günler! Bu parçada; 1. Sitem, D) I ve II duygularından hangileri belirgindir? A) Yalnız I B) Yalnız II 22 Soruluk Denemeler tonguç kampus C) Yalnız III E) II ve III

ni ? 24.Bir dönemde "Çalıkuşu kuşağı" vardı. "Çeviri roman okuyucusu" vardı. Yani okurların sayısı kendi içlerinde sınıflara ayrılabilecek kadar fazlaydı. Ne var ki bu kuşağın ardından; ilgi, kitap sayfasından görselliğe kaydı. Bu nedenle, Bu sözler, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir? A) edebiyatımızın temel taşı sayılabilecek yaptılar hak ettiği değeri bulmuş oldu. B) her sınıftan okuyucuya seslenen yapıtlar piyasaya çıkarıldı. yeni okur kitlesine uygun gelecek yapıtlar verilmesi için beklemek gerekti. D) sözünü ettiğimiz kuşak, düşünsel bir gelişim Saglayamadı. E) kitap okuma alışkanlığı bir sonraki kuşağa aktarılamadı.

Aşağıdaki ikili dizelerin hangisinde, birinci dize ikin- ci dizede gösterilen eylemin amacı durumundadır? A) Arkasından bakmıştı ve sarsılarak B) C) Yansımıştı o güzel resmi dalgalara Aşk içerisinde ölmek için delikanlı Bırakmış kendini zamanın nehirlerine Kaynaklar armağan etmişti gelip geçene Ve serin gölgeler, bütün kıyılar Ama tüm ağırlıgıyla vadiye sarkmıştı Temellerine kadar iklimlerin parçaladığı Canlı bir sarmaşık gibi görüntüler Dökülmüştü kalenin üstünden D) E) 6.

7. C Yakup Kadri'nin 1922'de yayımlanan Yaban romanı, yazarın en beğenilmiş ve en çok okunmuş yapıtıdır. Bunda, konusunun 1930'lu yılların toplumsal düşüncelerine denk düşmesi kadar, yazarın öteki yapıtlarına göre daha basit, okunması daha kolay olması da etkilidir denebilir. Yazar, savaştan hemen sonra Tedkik-i Mezâlim Heyetine (Yapılan Zulümlerin İnce- lenmesi Kurulu) görevli olarak katılmış, düşmanın çekilirken zarar verdiği yerlerde gözlemlerde bulunmuş, bunları sıcağı sıcağına öykülerinde kullanmıştır. Ahmet Celal'in anı defteri biçiminde yazılan Yaban'ın temel malzemesi de yine bu gezi sırasında edindiği gözlemler ve izlenimlerdir. Bu parçadan sözü edilen romanla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi çıkarılamaz? A) Yazarin en çok beğenilen yapıtı olduğu B) Öteki yapıtlarından daha kolay okunduğu kunduğu C) Yaşanmış bir olayı dile getirdiği D) Eserde gözlemlerin önemli bir yer tuttuğu E) İçeriğinin, çok okunmasında etkili olduğu

2. Behçet Necatigil deyince akla Eski Toprak gelir. Ozan bu kitapta daha çok çevirmiş gözlerini içeri. Sokaklar- dan, evlerden yakınlara ve içe... Dili kıvrak, anlatımı etkin, usta işi. Kendini ezberleten şiirler bunlar. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Farkında olmadan öğrenilen B) Çarpıcı konuları işleyen C) İç ritmi güçlü olan İçeriğiyle akıllarda yer eden E) Ölçülü, uyaklı yazılan lup

57 4. Kentler vardır, üretimindeki canlılıkla bir ülkenin umut kaynağıdır. Kentler vardır, üzerinde binlerce yıllık tarihi barındırır; tarihsel mirasına sessizce sa- hip çıkar, aynı sessizlikle onu geleceğe taşır. Kent- ler vardır, sahip olduğu güzelliklerle adını, ülke si- nırlarının dışında da duyurmayı bilir. Kentler vardır, kültürel dokusuna bir zarar gelmesin diye mimari kimliğinin bozulmasına izin vermez. İşte Ege Böl- gesi'ndeki Denizli, bu özelliklerin tümüne sahip bir kent. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edi- len kentin bir özelliği değildir? A) Ülkesinin ekonomisine katkıda bulunma B) Kültürel ve tarihî değerleri koruma C) Ulkesini, yurt dışında temsil etme D) Köklü bir geçmişe sahip olma Kentleşmeyi, var olan dokuyu koruyarak gerçek- Meştirme

i u a ; r karekök 165 4. Heredot'a göre, dünyaya ilk gelen insanlar Anado- lu'ya dışarıdan gelen Friglerdi ve onların kullandığı "bekes" yani "ekmek" sözcüğü insanoğlunun kul- landığı ilk sözcüktü. Kendisinden önceki pek çok kaynaktan aldığı bilgiler ve söylenenler karşısında, işin içinden çıkamayan Strabon, sonunda "Frigler kimlerdir?" diye sormuştu. Bu soruya, ancak son dönemlerde yapılan arkeolojik kazılar yanıt veriyor. Kazılardan elde edilen bulgular, Friglerin aslında dışarıdan gelmediğini ve Anadolu'nun yerli halkı olarak Hititlerden önce de sonra da hep Anadolu'da yaşadıklarını gösteriyor. Bulguların sergilendiği Gordion'daki müze, bu uzak geçmişin tüm evreleri- ni en çarpıcı izleriyle sunuyor. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- maz? A) Heredot'un insanlık tarihiyle ilgili verdiği bilgilerin şüpheyle karşılandığına LB) İnsanlık tarihinde birbiriyle çelişen çeşitli görüş- ler olduğuna Bilimsel çalışmalar sayesinde, kabul görmüş yargıların değişebildiğine D) Arkeolojik çalışmaların geçmişte güvenilir nite- likte olmadığına E) Geçmişten bugüne insanlığın, kendi tarihine olan merakının sürdüğüne

Her düşünce sistemi, birtakım imkânları dışlamak zorund ve bu yüzden ister istemez eksik ve yetersizdir. Yazar g le bu boşluğa parmak basar. Belli bir dönemde egemen de eksik kbirala dünya görüşünü kopya ederek sunmaz; onun e görmezden geldiği, inkâr ettiği yönleri su yüzüne çıkanır. Bu parçaya göre yazarın tutumu aşağıdakilerden hang siyle ilişkilendirilebilir? A) Eleştirel yaklaşım B) Toplumcu bakış açısı C) Sanatı önceleme D) İdeolojiyi dışlama E) Derinlikli anlatım AS oln

Simülasyon Testi-2 13. Albüm kayıt sürecinden bir film üretilmiş olması be- nim için büyük bir sürpriz oldu. Sahne arkası belge- seli değil, bayağı belgesel filmi oldu. On dakika diye başladık, altmış dakikada zor bitirdik! Yönetmenimiz, üretim ve stüdyo kayıtları sürecimizin tamamını çek- ti. Sonra bu kayıtlara düet yaptığımız sanatçılarla ve benim kreatif ekibimle yaptığı röportajları ekledi. Benim bile varlığını unuttuğum koca bir arşiv taran- dı. Kıyıda köşede kalmış anılar derken inanılmaz bir malzeme birikti elimizde. Türkiye'de bir ilk olacak. Bu parçaya göre, I. Film çekimleri, albüm kaydı sırasında tamamlan- mıştır. II. Benzer çalışmalar daha önce Türkiye'de yapıl- mamıştı III. Üretilen film, kurmacaya değil gerçeğe dayandı- rılmıştır. yargılarından hangileri sözü edilen filmle ilgili yanlıştır? B) Yalnız C ve II E) Il ve Ill A) Yalnız I O 14. İlk Çağlardan bu yana önemini korumuş Bereketli I ve III

Orhan Veli, şiire kasket giydirmiş, şiire uzak düşmüş, daha doğrusu o güne değin şiiri yazılmamışların şiirini yazmaya yönelmiştir. Kimlerdir bunlar? Yalın bir tanımlamayla sıra- dan insanlar. Büyük kentlerin kıyı mahallelerinde yaşayan, çalışarak ekmeğini zar zor kazanan kişiler. Ezilip horlanmış, ötekileştirilmiş kişiler. İç dünyaları da, dış dünyaları da sınırlı kişiler, öyle ki düşleri, özlemleri bile kendi yaşamları- nın dışına taşmayan kişilerdir bunlar. Yazgılarına boyun eğenlerdir, yoksulluğu yaşamın değişmez yasası sayanlar- dır. Günlük yaşamın akışı içinde savrulup duran, buna sabırla katlananlardır. Halkın çoğunluğunu oluşturanlardır. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, Orhan Veli'nin şiirini yazdığı kişilerin özelliklerinden biri değildir? A) Şiir geleneğinde yeri olmayan B) İnce duyarlıklara yabancı olan C) Yaşadıkları yere bağlı olan D) Kaderlerine rıza gösteren E) Çoğunluğunun geçim sıkıntısı çektiği