Anlatım Biçimleri Soruları

Fransa'nın Normandiya bölgesinde St. Michel Manastırı'nı taşıyan adacık, okyanus suları gelgit sonrası çekilince ka- rayla birleşiyor. Sabah vakitlerinde kumlar üstünde zorlu bir yürüyüşten sonra adaya gelenler, ikindi vakti sular et- rafı basmadan dönmek zorundalar. Yoksa St. Michel te- pesi bir anda adaya dönüşüyor ve dünya ile bağlantısını koparıyor. Bu yüzden eski çağlarda, doğaya yabancı olan birçok insanı saniyede bir metre yayılma hızına sahip olan denizin yuttuğu anlatılır. Bu yolculukta ziyaretçileri bekleyen bir diğer tuzak da kımıldayan ve böylece insanı içine çeken kumlar. Kumların tehlikesini hissedebilmek için adaya yalın ayak gitmek gerekiyor. ---- . Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre geti- rilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Yine de özellikle Orta Çağ'da burası akın akın ziyaret edilen bir yerdi B) Bütün bu koşullar macera tutkunlarına adeta davetiye çıkarıyor C) Ziyaretçiler, sular çekilince istiridye kabukları da topla- yabiliyor D) St. Michel Manastırı bu yolla yılda 3 milyon turiste ev sahipliği yapıyor E) Gelgit yüzünden aracınız sulara gömülmüş de olabilir (2016-KPSS)

Söz nedir? Çiçek tozları gibi, insandan insana uçuşarak ruhları canlandıran, sonsuz dostluklar yeşerten bir rüzgâr mı? Bitkilerin üreyip çoğalması, çiçek tozlarının oradan oraya taşınmasıyla mümkün oluyorsa insan duyarlığının, düşüncesinin yaşayıp gelişmesi de sözcüklerin tozlaş- masıyla gerçekleşiyor olmalı. Çağdan çağa, insandan insana, kültürden kültüre sonsuz bir duygu aktarımı... Orta Çağ şairi Sappho'nun "Mutlu kal, yıllar boyunca..." dizesi kimlere değe dokuna geldi, kimlerde sürgün vere vere ulaştı bize, kim bilir. Sözün bunca tazeliği, ölmezli- ği, dokunduğu her insandan yaşanmışlık taşımasına mı bağlıdır? Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Alinti C) Karşılaştırma E) Yineleme B) Benzetme D) Kanıtlama (2011-ADLİ YARGI 1)

9. Düşüncenin bulanıklıktan, başıboşluktan kurtulması, bü- yük ölçüde terimlere yaslandırmasına bağlıdır. Konu alanı ne olursa olsun, belli bir alana yöneliş ve yaklaşımın te- melini terimler oluşturur. Bunun için de bir eleştirmenin, bilim adamının ya da araştırmacının olguları, olayları, durumları adlandırıp dizgeleştirmesi, terimlerle düşün- mesini, terimlerle anlatmasını gerektirir. Terimlerin insan düşüncesine sunduğu olanaklar da burada ortaya çıkar. Olgu, olay ve durumlar ister betimlensi, ister açıklansın, bunların kesin, aydınlık sınırlar içinde algılanmasında önemli bir işlevi vardır terimlerin. Terimlerle adlandırılma- mış durum, olgu ve olayların kavranması, kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bu parçadan terimlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisikanlamaz? A) Düşüncenin sınırlandinimasina, anlaşılmasına yardım eder. B) Değişik alanlara özgü bilgileri belirli bir düzen içerisin- de yansıtır. C) Metinleri ayırıp türlendirmede bir ölçüt olarak kullanılır... D) Anlatıma açıklık ve kolay kavranırlık kazandırır. E) Anlatılanların farklı biçimde anlaşılmasını önler. (2004-ÖSS)

E) 4. sından Ben kendimi eleştirmen olarak görmüyorum. Ger- çek bir eleştirmenlik donanımına sahip olduğumu da söyleyemem. Benim yaptığım, birinin mutlaka değinmesi gereken şeylerin ifadesi oluyor genellikle. Eleştirilecek olan şeyden bize yansıyan veya benim algıladığım, ne kadar bayağı ve sinir bozucu ise eleştirilerim de o kadar sert oluyor. Bundan rahat- sızlık da duymuyorum ama bütün eleştirilerin içten olması gerektiğini düşünüyorum. Böyle düşünen bir yazardan aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A lyi bir eleştirmen olmayanlar eleştiri yapmamalı- dır. B) Eleştirilerin samimi bir şekilde yapılması gerekir. Eleştirilerimin dozu, eleştirilecek esere göre değişir. D) Yaptığım hiçbir eleştiriden pişman değilim. E Yaptığım eleştiriler, benim büyük bir eleştirmen olduğumu göstermez. €

TYT/TÜRKÇE 22. Bütün insanlığın yararı gözetilerek yapılan bilimsel ve tekno- lojik çalışmalar ile kültürlerden süzülerek oluşturulmuş insa- ni, evrensel değerler bütünüdür medeniyet. Bu tanımda geçen bilimsel ve teknolojik çalışmalar ile insani, evrensel değerler tabirleri açıklandığında medeniyetin bütün insanlı- ğın birikimi olduğu anlaşılır. Bilimsel ve teknolojik çalışmalar, tarih boyunca çeşitli toplumlar tarafından yapılmıştır. Bu yüzden her teknolojik çalışma daha önce yapılmış bazı çalışmaları izler. İnsani, evrensel değerler ise farklı kültürler- den süzülen ve bütün insanlık için gerekli olabilecek düşün- ce, davranış ve tutumları içerir. Bu-parçadan "medeniyet" ile ilgili olarak aşağıdaki yargı- ların hangisi çıkarılamaz? A) Bilimsel ve teknolojik çalışmalarla ortaya çıkar. B) İnsanlığın yararı gözetilerek yapılan bir etkinliktir. Tüm insanlığın ortak malı, kültürüdür. D) Öğrenilen değerlerin yaşama aktarılmasıdır. Bireyi öne çıkaran bir süreçtir. 24. (

(1) Genelde futbol stadyumlarında görülen ve maçı baştan sona çekirdek çitleyerek izleyen "efendi futbol izleyicileri'ne "çekirdekçi taraftar" adı verilir. (II) Bu kişilerin maça giderken olmazsa olmazları arasında mutlaka bir paket çekirdek bulunur ama eğer çekirdek önceden alınmamışsa bilet kuyruğunda beklerken hem üzerindeki bozuk paralar maça alınmayacağı için bu paraları değerlendirmek hem de çekirdekten yoksun kalmamak için çay bardağı ölçüsü ile satış yapan seyyar satıcılardan temin edilir (1) Bu tip seyirciler maç esnasında tribünlerin tezahüratlarına katılmaz sadece atılan gollere ve yapılan güzel hareketlere alkış tutarlar. (IV) Bunların yanlarında bir arkadaşları da varsa maç sırasında konudan konuya atlayarak dertleşirler. (V) Ateşli tribün taraftarları içinse "çekirdekçi taraftar" ifadesi, maçı oturarak izleyen, bağırmayan, küfür etmeyen kendi takım taraftarlarıyla alay etmek amacıyla da kullanılır. 13. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabr yoktur? A) Neden bazı futbol izleyicileri "çekirdekçi taraftar" olarak adlandırılıyor? B) Aynı futbol takımını destekleyen kişilerin maç sırasındaki tavırları aynı mıdır? C) "Çekirdek taraftar" olarak adlandırılan taraftarlar genellikle hangi maçlarda görülmektedir? dir; D) Çekirdekçi taraftarlar, takımlarm hangi hareketleri karşısında tavrını ortaya koyar? E) Stadyumlarda çekirdekçi ve ateşli taraftarların tribünleri aynı mıdır?

2019 TYT 4. Stephen Fears'ın 2006 yapımı etkileyici filmi Kraliçe, Prens Charles'tan boşandıktan sonra tüm İngiliz aristokrasisine sır- tini dönen Prenses Diana'nın ölümünü anlatıyor. Filmin esas odağı, Prenses Diana'nın şaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybetmesinden hemen sonra kraliyet ailesinde yaşananlar. Pek çok yazılı ve görsel malzemeyle desteklenen bir belgesel gibi çekilmesine rağmen film, senaryosu fazlasıyla içeriden yazıldığı gerekçesiyle elestirilmiştir. Bununla birlikte film, tipik İngiliz mizahı ile bu mizahla atbaşı giden hüzün duygusunu her karesinde birleştirmeyi başarmıştır. Bu parçada söz edilen filmin senaryosunun eleştirilme nedeni aşağıdakilerden hangisidir? Prenses Diana'nın özel hayatıyla ilgili sırlara yer vermesi BÜzücü bir olayı sinemaya aktarırken mizahi ögeler kullanması C) Olayları daha çok kraliyet ailesinin bakış açısıyla sunması Hayatını belgeselleştirerek Prenses Diana'yı idolleştirmesi içeriğinin kazanın hemen ertesinde olanlarla sınırlı kalması

5. Bizde başka hikâye yazarı yok mu? Elbette var. Hem de çok iyi hikâyecilerimiz var. Ama Sait Faik'in hikâyeleri tamamen Sait Faikçedir. Onun hikâyeleri; konusuyla, üslubuyla kendini yansıtır. Yani Sait Faik'in hikâyeleri hayatın bütün ağırlığını olgunlukla taşır. Bu hikâyeler inandırıcılık konusunda küçücük bir kuşkuya bile yol açmaz. Yapmacık, sadece kurgulanmış, Sait Faikçe yaşanmamış ya da Sait Faik'in iliğinde kemiğinde hissedilmemiş bir kelimeye rastlayamazsınız bu hikâyelerde. 1. Konuları yaşamın içinden alınmıştır. II. Abartıya yer verilmemiştir. III. Samimi ve doğaldır. IV. Günlük yaşamın diliyle oluşturulmuştur. V. Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Yukarıdakilerden hangisi Sait Faik'in öyküleriyle ilgili olarak söylenemez? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 115

Ağustosun ilk haftası, dönerken birdenbire duruveren bir dönme dolabın en tepesindeki koltuk misali, yaz mevsiminin ve uzunca bir senenin zirvesinde öylece asılı duruyor. Önceki haftalar, çiçek kokulu ilkbaharla birlikte yavaş yavaş zirveye doğru yükseldi. Gelecek haftalar ise kışın dondurucu soğuklarına doğru ağır ağır inişe geçecek. Ancak ağustosun bu ilk haftası hareketsiz ve sıcak... Hep böyledir. Hatta insanı şaşırtacak kadar kendi hâlindedir. Şafaklar bembeyazdır, ay öfkeyle parıldar, gün batımı rengârenk bir örtüye döner. Çoğu zaman geceleri ılık bir meltem eser fakat sevdiklerinden uzakta, tek başına bekleşir durur. Yıldırımlar düşmez, iç açıcı yağmurlar gelmez. Bu betimlemede bulunmayan özellik aşağıdakilerden hangisidir? A Doğa olaylarını kişileştirme BY Ayrıntılar üzerinde yoğunlaşma C) Görsel ögelere ağırlık verme DY Doğayı devinim içinde yansıtma E) İşitsel ögelere yer verme harekete Jeame durin geçme Uses)

Ve Testi 53 TEST L Prospektif (ileriye yönelik) bellekteki herhangi bir hata, rande- vuları unutmak ya da uygun zamanda alınması gereken bir ilacı almayı unutmak gibi hayati öneme sahip birçok soruna yol aça- bilir. Günlük hayatta ciddi sorunlar yaratabilme potansiyeli ol- dukça yüksek olmasına ve sağlıklı insanlarda bile oldukça sık rast- lanmasına rağmen ileriye yönelik bellek hataları, alzaymır has- talığı araştırmaları dışında bilimsel kaynaklarda yeterince yer al- mamıştır. Diğer bir deyişle sıkıntı verme olasılığına rağmen sı- novinırlı bir alanın dışında bilim dünyasında istenilen ölçüde ilgi gör- memiştir. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? D A) Alzaymır hastalığıyla ilgili araştırmalar yapıldığına BI Alzaymırın günlük hayatta her yaştan insanda rastlandığına Saglam bireylerde bellek hatalarının görülebildiğine D Bilimsel kaynaklarda yeterince yer verilmeyen bir hastalığa Elleriye yönelik hafızadaki yanlışta birtakım sorunların olabi- leceğine 3. in önerilen süre 5 dakikadır. yapmak isterseniz sayfa 189'daki forma "D/Y/B/N/Süre"

ğin ön er öy- grafik çi bir i kişi- <tarıp a yer daha ngisi- nik Müdür, bundan sonra arazi sahiplerini teker teker davet etti. Tercümanını yanına alıp ağaların oturma odalarına gitti. He- men hepsine şöyle söyledi: Ben bu Lokman köyünü çok beğendim. Belki de çoluğumu çocuğumu alıp buraya yerleşmek de mümkün olur. Hele siz- den çok memnunum, nerede Avrupa'nın o dalavereci insan- ları? Ben burada kendimi emniyet içinde görüyorum, bana biraz tarla satmaz mısınız?.. 1 - Satarız. Ama, dönümü elli liradan aşağı idare etmez. Başka türlü veremeyiz. Aşağıdakilerden hangisi bu metnin olay örgüsü içinde yer - almaz? A) Müdürün, arazi sahipleriyle görüşmesi B) Müdürün, köye yerleşebileceğini söylemesi C) Müdürün, köyün arazi sahiplerini davet etmesi D) Köydeki toprak sahiplerinin müdüre arazi satmaları E) Müdürün, köylülerden kendisine arazi satmasını istemesi 41

5. Bor madeni, B simgesiyle gösterilen sert yapılı ve ısılara karşı dayanıklı olan bir elementtir. Son dönemlerde ismini sıklıkla duyduğumuz bor madeni, 4000 sene önce ortaya çıkarılmış ve ilk olarak Tibet'te kullanılmıştır. Sonraki dönem- lerde Hititler ve Sümerler tarafından gümüş ve altın işçiliğinde, Araplarda ilaç ile ilgili işlerde, Eski Yunanlılarda temizlik ile ilgili işlerde, Ro- malılarda cam işlemelerinde ve Mısırlılarda mumyalama ile ilgili işlerde kullanılmıştır. Bu metinde aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A) Önceki devirlerde bor madeni hangi işler için kullanılmıştır? B) Bor madeni ilk kez ne zaman ve nerede kul- Vlanılmıştır? C Bor madeninin özellikleri nelerdir? Sat yopil D) Günümüzde bor madeni hangi alanlarda kullanılmaktadır?

i bir söy- - bi- eğin, 1 da ka- i ki -ok- nin ti" 1. Oğuz Atay'ı "az gelişmiş anlaşılmazlıklar ülke- sinin krali" gibi sloganvari (basmakalıp, öz- 1 günlüğü olmayan) ifadelere sıkıştırmak için gelmedim sevgili okuyucu, "Albayım beni kim- se sevmiyor.", "Olric neden beni kimse anla- mıyor?" gibi süslü (söz oyunlarıyla zenginleş- || tirilmiş, sanatlı) cümlelerle anlatmak da değil niyetim. Onu yaşadıkları ile dramatize edip III (olduğundan daha acıklı, abartılı biçimde yansıtıp) "ah, yazık" diyeceğiniz bir havaya da sokmayacağım sizi. Bu kez elimde bir bal- yozla geldim karşınıza, onu anladığını sanan IV (kendini olduğundan değerli gören) herkese inmesi gereken bir balyozla. Buna bir gönül V borcu (minnettarlık) diyelin. Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangi- si, ayraç içinde verilen açıklamayla anlam- ca uyuşmamaktadır? A) I B) || ||| D) IV (2) V eis Vignalas Tam 3. E C C E

1.1. Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanı- lan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. (sanat) II. Yaratıcılık ve ustalık sonucu ortaya çıkan üstün ve de- ğerli ürün. (edebî eser) III Edebiyat, müzik, resim, heykel, mimarlık, tiyatro vb. insanda coşku ve hayranlık uyandıran sanatlar. (güzel sanatlar) IV. Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi. (metin) V. Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak se- çen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten ya- rarlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi. (bi- lim) Yukarıdaki numaralanmış cümlelerde ayraç içinde veri- len terimlerden hangisinin açıklaması yanlıştır? A) 1. DIV. B) II C) III. E) V.

9. Edebî mektuplar yani edebiyatçı mektupları; dilin estetik kullanımıyla, içeriklerinin güzellikleriyle sanatkârın iç dün- yasının zenginliklerini perdesiz, örtüsüz ve maskeşiz su- nuşlarıyla bir kat daha önem taşırlar. Bu cümledeki altı çizili bölümle edebî mektupların vur- gulanmak istenen niteliği aşağıdakilerden hangisidir? B) Anlaşılırlığı A) Doğallığı D) İnandırıcılığı C) Yazınsallığı E) Etkileyiciliği

11. Varlıkları, durumları zihinde canlandırmayı amaçlayan anlatım biçimine................. denir. Bu anlatımda ..lar kullanılarak varlık ve durumlar ayırt edici özellikleriyle verilir. 12. Birbiri ardınca sıralanan Küçücük köp otellerinden odaya, iri m Kederli oldu