Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

7.
konuşabilen edebiyattır. Unutulmamalıdır ki her
Çağdaş edebiyat, çağı yakalayan, çağın imkânlarıyla
edebî dönem kendi döneminde ve şartlarında
çağdaştır Ancak bir edebiyat çağın yeniliklerini
takip edemez ve kendi içinde gelişemezse değişme
kaçınılmaz olur. Bu değişme önce insanda ve
toplumda başlar. Bu nedenle 19. yüzyıl Türk
edebiyatını, Ahmet Hamdi Tanpınar, "Türk insanında
başlayan bir buhranın, yeni ufuklar ve değerler
etrafında yavaş yavaş kurulan bir iç düzenin tarihi"
olarak değerlendirir.
Bu parçaya göre, 19. yüzyıl Türk edebiyatı için
aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Çağdaş edebiyat anlayışına önem veren
sanatçıların yetiştiği
B) Gelişimini kendi dinamikleriyle başaramadığı için
zorunlu olarak değiştiği
C) Türk insanından başladığı ve yeni ufuklar ve
değerlerle kurulduğu
D) Gelenekselle yeninin sentezlendiği
E) Sanatçıların çağdaş edebiyat kuramlarını
benimsediği
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. konuşabilen edebiyattır. Unutulmamalıdır ki her Çağdaş edebiyat, çağı yakalayan, çağın imkânlarıyla edebî dönem kendi döneminde ve şartlarında çağdaştır Ancak bir edebiyat çağın yeniliklerini takip edemez ve kendi içinde gelişemezse değişme kaçınılmaz olur. Bu değişme önce insanda ve toplumda başlar. Bu nedenle 19. yüzyıl Türk edebiyatını, Ahmet Hamdi Tanpınar, "Türk insanında başlayan bir buhranın, yeni ufuklar ve değerler etrafında yavaş yavaş kurulan bir iç düzenin tarihi" olarak değerlendirir. Bu parçaya göre, 19. yüzyıl Türk edebiyatı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Çağdaş edebiyat anlayışına önem veren sanatçıların yetiştiği B) Gelişimini kendi dinamikleriyle başaramadığı için zorunlu olarak değiştiği C) Türk insanından başladığı ve yeni ufuklar ve değerlerle kurulduğu D) Gelenekselle yeninin sentezlendiği E) Sanatçıların çağdaş edebiyat kuramlarını benimsediği
Testi
1. Sözcükselist... Ne demek sizce? Sözcük avcısı ya
da sözcük dedektifi diye karşılanabilir. İngilizce ya-
zılmış bir kitapta dikkatimi çekti. Bu sözcükselistler
Ingiltere'nin bir eyaletinde özel olarak görevlendirilmiş-
ler. Bu kişiler başka dillerden özellikle teknoloji diline
giren sözcükleri hemen tespit edip onun İngilizce karşı-
lıklarını buluyorlar. Bu da İngilizcenin teknoloji dili oldu-
ğu gerçeğini daha da sağlamlaştırıyor. Ülkemizde de
hemen böyle bir topluluk oluşturulmalı. Belki teknoloji
için değil ama yazılan herhangi bir eserde Türkçenin
ön plana çıkması için yapılabilir. Dile sahip çıkarsak
günlük yaşantımızda da önemli değişiklikler olacaktır.
Bu parçada özellikle aşılanmak istenen düşünce
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Benliğini ortaya koyan milletler dil bilincinin öne-
mini bilmektedirler.
B) Sözcüklerin kökenleri üzerine durmak ait olduğu
dilin zenginliğini göstermesi bakımından önem
taşımaktadır.
C) Teknoloji dilinde Ingilizcenin hâkim olması diğer
dilleri olumsuz yönde etkilemiştir.
D) Günlük hayatımızdaki değişiklikler üzerinde dile
sahip çıkmanın etkisi vardır.
E) Ingilizcenin teknoloji dili olmas yerini daha da
sağlamlaştırmıştır.
pelikanyayinevi.com.tr
12
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Testi 1. Sözcükselist... Ne demek sizce? Sözcük avcısı ya da sözcük dedektifi diye karşılanabilir. İngilizce ya- zılmış bir kitapta dikkatimi çekti. Bu sözcükselistler Ingiltere'nin bir eyaletinde özel olarak görevlendirilmiş- ler. Bu kişiler başka dillerden özellikle teknoloji diline giren sözcükleri hemen tespit edip onun İngilizce karşı- lıklarını buluyorlar. Bu da İngilizcenin teknoloji dili oldu- ğu gerçeğini daha da sağlamlaştırıyor. Ülkemizde de hemen böyle bir topluluk oluşturulmalı. Belki teknoloji için değil ama yazılan herhangi bir eserde Türkçenin ön plana çıkması için yapılabilir. Dile sahip çıkarsak günlük yaşantımızda da önemli değişiklikler olacaktır. Bu parçada özellikle aşılanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir? A) Benliğini ortaya koyan milletler dil bilincinin öne- mini bilmektedirler. B) Sözcüklerin kökenleri üzerine durmak ait olduğu dilin zenginliğini göstermesi bakımından önem taşımaktadır. C) Teknoloji dilinde Ingilizcenin hâkim olması diğer dilleri olumsuz yönde etkilemiştir. D) Günlük hayatımızdaki değişiklikler üzerinde dile sahip çıkmanın etkisi vardır. E) Ingilizcenin teknoloji dili olmas yerini daha da sağlamlaştırmıştır. pelikanyayinevi.com.tr 12
RAF BENİM HOCAM TAKTIKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTİKLERLE PARAGRAF BENİM
TEST 63
3. Van, doğudan Türkiye'ye gelen sığınmacılar açısından ilk
durak işlevi gören illerden birisidir. Bir süre burada kalan
sığınmacılar, oluşan yoğunluk durumuna göre diğer illere
dağıtılmaktadır. Bu nedenle Van'daki sığınmacı profili de
sürekli değişiklikler göstermektedir. Buradaki sığınmacılar
arasında Afganistan vatandaşları her zaman en kalabalık
grubu oluşturmaktadır. Bu durum, diğer ülke vatandaşları-
nin Afganlara oranla daha kısa süre içinde üçüncü ülkelere
yerleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Depremden önce,
31 Temmuz 2010 tarihinde Türkiye'de bulunan toplam
14.764 sığınmacının 1.912'si Van'da bulunmakta idi. Söz
konusu tarih itibarıyla Türkiye'deki sığınmacıların ülkelere
göre dağılımında Iraklılar %36'lık oranla ilk sırada gelirken
bu ülkeyi İranlılar (%27), Afganlar (%21) ve Somalililer (%8)
takip ediyordu. Deprem öncesi ve sonrasında Van'daki tüm
sığınmacılara ilişkin detaylı bilgi bulunamamıştır. Eldeki bil-
giler 2008 ve 2011 yılı sonunda tarafımızca yapılan iki ayrı
anket sonucuna dayanmaktadır. Deprem öncesinde Van'da
bulunan sığınmacılar arasında Afganlar, İranlılar, Iraklılar,
kentte
Pakistanlılar ve Somalililer gibi farklı ülke vatandaşları bulu-
nurken, depremden sonra sadece Afganlar ve İranlılar kentte
kalmıştır.
dan
mdir.
deği-
TAKTİKLERLE
PARAGRAF
1. Türkiye'deki en çok sığınmacıya sahip il olduğu
LH Deprem nedeniyle ilden göçlerin oranı
H.Sığınmacılar açısından fonksiyonu
IV. Yaşadığı depremlerle ilgili veriler
Bu parçada Van ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri
vurgulanmıştır?
A) Yalnız III
XXL ve 11
C) I ve III
D) II ve III
E) III ve IV
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
RAF BENİM HOCAM TAKTIKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTİKLERLE PARAGRAF BENİM TEST 63 3. Van, doğudan Türkiye'ye gelen sığınmacılar açısından ilk durak işlevi gören illerden birisidir. Bir süre burada kalan sığınmacılar, oluşan yoğunluk durumuna göre diğer illere dağıtılmaktadır. Bu nedenle Van'daki sığınmacı profili de sürekli değişiklikler göstermektedir. Buradaki sığınmacılar arasında Afganistan vatandaşları her zaman en kalabalık grubu oluşturmaktadır. Bu durum, diğer ülke vatandaşları- nin Afganlara oranla daha kısa süre içinde üçüncü ülkelere yerleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Depremden önce, 31 Temmuz 2010 tarihinde Türkiye'de bulunan toplam 14.764 sığınmacının 1.912'si Van'da bulunmakta idi. Söz konusu tarih itibarıyla Türkiye'deki sığınmacıların ülkelere göre dağılımında Iraklılar %36'lık oranla ilk sırada gelirken bu ülkeyi İranlılar (%27), Afganlar (%21) ve Somalililer (%8) takip ediyordu. Deprem öncesi ve sonrasında Van'daki tüm sığınmacılara ilişkin detaylı bilgi bulunamamıştır. Eldeki bil- giler 2008 ve 2011 yılı sonunda tarafımızca yapılan iki ayrı anket sonucuna dayanmaktadır. Deprem öncesinde Van'da bulunan sığınmacılar arasında Afganlar, İranlılar, Iraklılar, kentte Pakistanlılar ve Somalililer gibi farklı ülke vatandaşları bulu- nurken, depremden sonra sadece Afganlar ve İranlılar kentte kalmıştır. dan mdir. deği- TAKTİKLERLE PARAGRAF 1. Türkiye'deki en çok sığınmacıya sahip il olduğu LH Deprem nedeniyle ilden göçlerin oranı H.Sığınmacılar açısından fonksiyonu IV. Yaşadığı depremlerle ilgili veriler Bu parçada Van ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri vurgulanmıştır? A) Yalnız III XXL ve 11 C) I ve III D) II ve III E) III ve IV
2. Kurnazlık ile akıllılığı birbirinden ayrı tutmak gere-
kir. Kurnaz adam, günlük zorlukların içinden ko-
layca sıyrılabilen adamdır. Akıllı adam ise, günlük
zorlukları tarih içine oturttuktan sonra onlara çö-
züm aramaya çalışır. Olayların mantığı kurnaz ada-
mı ilgilendirmez. O, yalnızca olayların o andaki
görünüşüyle yetinir. Olayın nereden gelip nereye
gittiğini eşeleyen, değerlendirmesini de olayın de-
ğil, tarihin yönüne göre yapan adam akıllı olandır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakı-
lerden hangisidir?
A) Kurnaz insanlar hareketlerini bir mantığa da-
yandırmazlar.
B) Kurnazlarla akıllı insanların olayları değerlen-
dirme tarzı, algılayış biçimi farklıdır.
C) Olaylar karşısındaki tutumuna bakarak bir in-
sanın kişiliği hakkında yorum yapabiliriz.
D) Akıllı insanların, günlük hayatta çok zorluk ya-
şamadığı görülür.
E) Akıllı olmak, tarihsel gerçekleri doğru yorum-
lamak demektir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Kurnazlık ile akıllılığı birbirinden ayrı tutmak gere- kir. Kurnaz adam, günlük zorlukların içinden ko- layca sıyrılabilen adamdır. Akıllı adam ise, günlük zorlukları tarih içine oturttuktan sonra onlara çö- züm aramaya çalışır. Olayların mantığı kurnaz ada- mı ilgilendirmez. O, yalnızca olayların o andaki görünüşüyle yetinir. Olayın nereden gelip nereye gittiğini eşeleyen, değerlendirmesini de olayın de- ğil, tarihin yönüne göre yapan adam akıllı olandır. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakı- lerden hangisidir? A) Kurnaz insanlar hareketlerini bir mantığa da- yandırmazlar. B) Kurnazlarla akıllı insanların olayları değerlen- dirme tarzı, algılayış biçimi farklıdır. C) Olaylar karşısındaki tutumuna bakarak bir in- sanın kişiliği hakkında yorum yapabiliriz. D) Akıllı insanların, günlük hayatta çok zorluk ya- şamadığı görülür. E) Akıllı olmak, tarihsel gerçekleri doğru yorum- lamak demektir.
E) Öyküleme - tanık gösterme
nugyu esimiv
6xgirls smux0
6. Yazma ve yaratma sürecinin incelikleri okurlar için olduğu
Aves kadar yazarlar için de gizemini koruyan konuların başında
gelir. Bir öyküyü ya da romanı okurken satırlardan zihnimize
sızan ve orada başka bir dünyanın kurulmasına neden olan
şeyin ne olduğunu çoğu zaman anlayamaz, okuduğumuzun
bir metin olduğunu unutarak zihnimizin gözüyle izlemeye
başladığımız bu sanal dünyanın olaylarına ve kişilerine ken-
dimizi kaptırırız. Zaten okumaktan alınan zevk de bu kendini
kaptırma hâlidir. En azından başlangıçta... insequa
Bu parçanın anlatımında başvurulan anlatım yöntemi
aşağıdakilerden hangisidir?
nejeop Xinst-amablipA (A
A Tartışma yoluyla düşünceleri kabul ettirme
B) Örneklerle düşünceyi soyut hâle getirme
C) Karşılaştırma yoluyla anlaşılır kılma
D) Betimleme yoluyla gözde canlandırma Det (0
EY Öyküleme yoluyla olay içinde yaşatma
apou
Dibe
9.
SV
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
E) Öyküleme - tanık gösterme nugyu esimiv 6xgirls smux0 6. Yazma ve yaratma sürecinin incelikleri okurlar için olduğu Aves kadar yazarlar için de gizemini koruyan konuların başında gelir. Bir öyküyü ya da romanı okurken satırlardan zihnimize sızan ve orada başka bir dünyanın kurulmasına neden olan şeyin ne olduğunu çoğu zaman anlayamaz, okuduğumuzun bir metin olduğunu unutarak zihnimizin gözüyle izlemeye başladığımız bu sanal dünyanın olaylarına ve kişilerine ken- dimizi kaptırırız. Zaten okumaktan alınan zevk de bu kendini kaptırma hâlidir. En azından başlangıçta... insequa Bu parçanın anlatımında başvurulan anlatım yöntemi aşağıdakilerden hangisidir? nejeop Xinst-amablipA (A A Tartışma yoluyla düşünceleri kabul ettirme B) Örneklerle düşünceyi soyut hâle getirme C) Karşılaştırma yoluyla anlaşılır kılma D) Betimleme yoluyla gözde canlandırma Det (0 EY Öyküleme yoluyla olay içinde yaşatma apou Dibe 9. SV
nizi al
9.
Bu parçanın anlatımın
nılmıştır?
Betimleme - tanımlama - benzetme
B) Ornekleme-betimleme - kişileştirme
Karşılaştırma öyküleme - alıntı yapma
Tartışma - karşılaştırma - tanımlama
Benzetme kişileştirme - sayısal verilerden yararlanma
Çünkü hayatın, kendinden kaynaklanan bir anlamı yoktur.
Hayatın, kendinden kaynaklanan bir anlamı illaki olmalı derse-
niz ona "var olmak ve varlığını genler aracılığıyla bir sonraki
nesle aktarmak" diyebilirsiniz. Hayata yüklediğimiz diğer tüm
anlamlar bizden kaynaklıdır ve bizim için hayatın anlamıdır.
Hayatın kendisini bağlamaz.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre, aşağıdaki-
lerden hangisi getirilmelidir?
A Hayatın anlamı nedir?" sorusu sadece bir yanılsamadır
B Hayatın anlamını sorgulamamak hayatı anlamamak
demektir
Bence hayatın anlamını sorgulamak insani ilk görevimizdir
Hayatın kesin hatlarla belirlenen bir anlamı vardır
Hayatın bütün anlamları kendinden kaynaklıdır
0. (1) Kuzey Amerika'da "General Sherman" adı verilmiş, 84 m
uzunluğunda ve gövdesi 11 m genişliğinde bir sekoya ağacı
var. (II) Bu ağacın 2 bin yaşında olduğu tahmin ediliyor.
(III) Muhtemelen Roma İmparatorluğu zamanında bir fideydi.
(IV) Osmanlı İmparatorluğu onun ömründe kuruldu ve yıkıldı,
Kita Amerikası onun ömründe keşfedildi, sonra binlerce savaş
yaşandı hatta uzaya gidildi Tüm bunlar olurken o hep aynı
yerdeydi, işini yapmaya devam ediyordu, halen ediyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelo
Havay
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
nizi al 9. Bu parçanın anlatımın nılmıştır? Betimleme - tanımlama - benzetme B) Ornekleme-betimleme - kişileştirme Karşılaştırma öyküleme - alıntı yapma Tartışma - karşılaştırma - tanımlama Benzetme kişileştirme - sayısal verilerden yararlanma Çünkü hayatın, kendinden kaynaklanan bir anlamı yoktur. Hayatın, kendinden kaynaklanan bir anlamı illaki olmalı derse- niz ona "var olmak ve varlığını genler aracılığıyla bir sonraki nesle aktarmak" diyebilirsiniz. Hayata yüklediğimiz diğer tüm anlamlar bizden kaynaklıdır ve bizim için hayatın anlamıdır. Hayatın kendisini bağlamaz. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre, aşağıdaki- lerden hangisi getirilmelidir? A Hayatın anlamı nedir?" sorusu sadece bir yanılsamadır B Hayatın anlamını sorgulamamak hayatı anlamamak demektir Bence hayatın anlamını sorgulamak insani ilk görevimizdir Hayatın kesin hatlarla belirlenen bir anlamı vardır Hayatın bütün anlamları kendinden kaynaklıdır 0. (1) Kuzey Amerika'da "General Sherman" adı verilmiş, 84 m uzunluğunda ve gövdesi 11 m genişliğinde bir sekoya ağacı var. (II) Bu ağacın 2 bin yaşında olduğu tahmin ediliyor. (III) Muhtemelen Roma İmparatorluğu zamanında bir fideydi. (IV) Osmanlı İmparatorluğu onun ömründe kuruldu ve yıkıldı, Kita Amerikası onun ömründe keşfedildi, sonra binlerce savaş yaşandı hatta uzaya gidildi Tüm bunlar olurken o hep aynı yerdeydi, işini yapmaya devam ediyordu, halen ediyor. Bu parçada numaralanmış cümlelo Havay
1.
Yazmaya yeni başlayanlar, yazınsal metinlerde
yerli yersiz sıfatlar kullanıyorlar. Unutulmamalı ki
işlevine dikkat edilmemiş, yakın anlamlı ya da aynı
anlama gelen sözleri kullanmak, anlatımın ahen-
gini bozar. Bunlar metnin niteliğini düşürür.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştiri-
len bakış açısıyla yazılmıştır?
A) O zamanlar basit ucuz çam tahtası ile bir cevi-
zi birbirinden ayırabilecek yaşta değildim belki
ama kenarları yıpranmış, koyu kahverengi aşı-
na aşına yer yer siyahımsı lekeler almış meşe
bir valizin güzelliğini fark edecek durumday-
dım.
B) Siyah-beyaz filmlere, o filmlerdeki gözyaşla-
rına boğulan insanlara; kapakları desenli ah-
şap kutucuklara, kenarları oymalı kadife kol-
tuklara, kuğu endamli porselen çaydanlıklara,
bu eskilere olan merakım hâlâ dinmedi.
C) Hayal gücümü zorlayıp bir sofrayı donatan
diğer araç gereçlerin bir parçası olan bu cam
bardaklardan, paslanmış eğri büğrü şu kaşık-
lardan, çatallardan yola çıkarak; çatallardan
birinin bir elin parmakları arasından ağıza gö-
türülüyor oluşunu, diğer elin belki de tam o si-
rada bardağı okşayışını canlandırabilirim ka-
famda.
2.
D) İrili ufaklı, büyük küçük karışık bir sürü bez
mendil, yer yer eskimiş, beyazlıkları uçup gri-
ye dönmüş mendillerin kenarlarındaki dantel-
ler, bazılarının köşelerindeki kabarık motifler,
hele o naftalin kokusu, öylesine tanıdıktı ki.
E) Bir tek bardağın, çatalın, bıçağın biçim değişti-
rerek ama özlerini de koruyarak direnmişlikle-
ri, küller içinde kapkara iskeletleriyle yükselen
binaların beynime hücum eden görüntüleri de
saf değiştirmeme yetmiyor..
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. Yazmaya yeni başlayanlar, yazınsal metinlerde yerli yersiz sıfatlar kullanıyorlar. Unutulmamalı ki işlevine dikkat edilmemiş, yakın anlamlı ya da aynı anlama gelen sözleri kullanmak, anlatımın ahen- gini bozar. Bunlar metnin niteliğini düşürür. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştiri- len bakış açısıyla yazılmıştır? A) O zamanlar basit ucuz çam tahtası ile bir cevi- zi birbirinden ayırabilecek yaşta değildim belki ama kenarları yıpranmış, koyu kahverengi aşı- na aşına yer yer siyahımsı lekeler almış meşe bir valizin güzelliğini fark edecek durumday- dım. B) Siyah-beyaz filmlere, o filmlerdeki gözyaşla- rına boğulan insanlara; kapakları desenli ah- şap kutucuklara, kenarları oymalı kadife kol- tuklara, kuğu endamli porselen çaydanlıklara, bu eskilere olan merakım hâlâ dinmedi. C) Hayal gücümü zorlayıp bir sofrayı donatan diğer araç gereçlerin bir parçası olan bu cam bardaklardan, paslanmış eğri büğrü şu kaşık- lardan, çatallardan yola çıkarak; çatallardan birinin bir elin parmakları arasından ağıza gö- türülüyor oluşunu, diğer elin belki de tam o si- rada bardağı okşayışını canlandırabilirim ka- famda. 2. D) İrili ufaklı, büyük küçük karışık bir sürü bez mendil, yer yer eskimiş, beyazlıkları uçup gri- ye dönmüş mendillerin kenarlarındaki dantel- ler, bazılarının köşelerindeki kabarık motifler, hele o naftalin kokusu, öylesine tanıdıktı ki. E) Bir tek bardağın, çatalın, bıçağın biçim değişti- rerek ama özlerini de koruyarak direnmişlikle- ri, küller içinde kapkara iskeletleriyle yükselen binaların beynime hücum eden görüntüleri de saf değiştirmeme yetmiyor..
4.
Test
1
İstanbul'daki bir lisede Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
olarak görev yapmakta olan Cem Bey, "Çok gezen mi bi-
lir çok okuyan mı" sözü doğrultusunda öğrencilerinin öğ-
renme performansı üzerinde bir çalışma yapmıştır ve bu
çalışmanın sonuçları aşağıda verilmiştir.
LP12TURSB20-043
Sonuç I. Öğrenciler kitapta okudukları olayları daha az,
somut yaşantı sağladıkları olayları daha çabuk kavramak-
tadır.
Sonuç II. Öğretmen dersinin sevilen ve ilgi duyulan bir
ders olmasını istiyorsa anlattığı dersi yaşantılarla somut-
laştırmalıdır.
Sonuç III. Öğrenci için önemli olan öğretmeninin ne an-
lattığı değil ne yaşattığıdır. Bu yüzden yaşatan öğretmen-
ler anlatan öğretmenlerden çok sevilmektedir.
Bu parçada belirtilen sonuçlarla ilgili olarak aşağıda-
kilerden hangisi söylenemez?
A. sonuçta bir çıkarım söz konusudur.
BY II. sonuçta bir koşuldan söz edilmiştir.
sonuçta bir amaç-sonuç ilgisi vardır. Sebep
DY II. sonuçta bir öneriye yer verilmiştir.
III. sonuçta bir karşılaştırma vardır.
Qucarım da
Icosul verveli
wiz
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
4. Test 1 İstanbul'daki bir lisede Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yapmakta olan Cem Bey, "Çok gezen mi bi- lir çok okuyan mı" sözü doğrultusunda öğrencilerinin öğ- renme performansı üzerinde bir çalışma yapmıştır ve bu çalışmanın sonuçları aşağıda verilmiştir. LP12TURSB20-043 Sonuç I. Öğrenciler kitapta okudukları olayları daha az, somut yaşantı sağladıkları olayları daha çabuk kavramak- tadır. Sonuç II. Öğretmen dersinin sevilen ve ilgi duyulan bir ders olmasını istiyorsa anlattığı dersi yaşantılarla somut- laştırmalıdır. Sonuç III. Öğrenci için önemli olan öğretmeninin ne an- lattığı değil ne yaşattığıdır. Bu yüzden yaşatan öğretmen- ler anlatan öğretmenlerden çok sevilmektedir. Bu parçada belirtilen sonuçlarla ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A. sonuçta bir çıkarım söz konusudur. BY II. sonuçta bir koşuldan söz edilmiştir. sonuçta bir amaç-sonuç ilgisi vardır. Sebep DY II. sonuçta bir öneriye yer verilmiştir. III. sonuçta bir karşılaştırma vardır. Qucarım da Icosul verveli wiz
5.
Türk edebiyatında Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal,
Orhan Kemal gibi uzun zaman dilimlerinde yazınsal üretken.
likleri olmuş, toplumsal ve kültürel yapı ile edebiyat metni
arasında sıcak imgelem köprüleri kurmayı başarmış yazarlar,
Moretti'nin bize uzattığı anahtar kullanılarak yakından izlendi-
ğinde kendi eleştiri alanımızda da çoğaltıcı çalışmalar yapa-
biliriz.
Bu parçada geçen "sıcak imgelem köprüleri kurmak" sö-
züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumu eserine dâhil etmek
B) Kültürü yakın çağrışımlarla esere yansıtmak
C) Bizi yanlış fikirlerden uzaklaştırmak
D) Yaşama biçimimizi belirlemek
E) Bizi başka dünyalara taşımak
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
5. Türk edebiyatında Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Orhan Kemal gibi uzun zaman dilimlerinde yazınsal üretken. likleri olmuş, toplumsal ve kültürel yapı ile edebiyat metni arasında sıcak imgelem köprüleri kurmayı başarmış yazarlar, Moretti'nin bize uzattığı anahtar kullanılarak yakından izlendi- ğinde kendi eleştiri alanımızda da çoğaltıcı çalışmalar yapa- biliriz. Bu parçada geçen "sıcak imgelem köprüleri kurmak" sö- züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Toplumu eserine dâhil etmek B) Kültürü yakın çağrışımlarla esere yansıtmak C) Bizi yanlış fikirlerden uzaklaştırmak D) Yaşama biçimimizi belirlemek E) Bizi başka dünyalara taşımak
34. Tanpınar'ın "İstanbul'un izbe mahallelerinde dolaşmak
kadar öğretici şey pek azdır." sözlerinde bir hikmet var-
dır. Nesillerin, zamanı nasıl tasarruf ettiğini, mekânı na-
sıl biçimlendirdiğini, eşyayı nasıl evcilleştirdiğini velhasıl
hayatı nasıl yumuşattığını öğretir mahalle bize. Oradaki
her şeyde, köşebaşındaki çeşmede, kaldırım taşında,
çınar ağacının görkemli bedeninde, eğri büğrü duvarda
zamanın biriktirdiği öyle çok şey bulursunuz ki bulduk-
larınız size hayatın devam edip geldiğini yabancılaya-
cak, endişe edecek bir şey olmadığını öğütler. Aşina
bir mekânda, aşinalar arasında yaşayıp gitmek emniyet
duygusunu verir. Burada her insanın yüzünde ayrı bir
hikâye okursunuz, hepsinin sesinde kendine mahsus bir
keder vardır. Mahalle; zaman içinde kurulmuş, sakinleri-
nin ve sonradan gelenlerin değerleriyle yoğrulmuş, belki
bazı yönleri değişmiş fakat daima kendisi olarak kalmış
küçük bir dünyanın adıdır.
Bu parçadan mahalle ile ilgili,
1. Özünü ve çerçevesini, içinde yaşayan insanlar şekil-
lendirir.
II. Sakinlerine güven duygusunu telkin eden bir nitelik
sergiler.
III. Dışarıdan gelen insanları kendi değerlerine uymaya
zorlar.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) I ve II
E) II ve III
C) Yalnız III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
34. Tanpınar'ın "İstanbul'un izbe mahallelerinde dolaşmak kadar öğretici şey pek azdır." sözlerinde bir hikmet var- dır. Nesillerin, zamanı nasıl tasarruf ettiğini, mekânı na- sıl biçimlendirdiğini, eşyayı nasıl evcilleştirdiğini velhasıl hayatı nasıl yumuşattığını öğretir mahalle bize. Oradaki her şeyde, köşebaşındaki çeşmede, kaldırım taşında, çınar ağacının görkemli bedeninde, eğri büğrü duvarda zamanın biriktirdiği öyle çok şey bulursunuz ki bulduk- larınız size hayatın devam edip geldiğini yabancılaya- cak, endişe edecek bir şey olmadığını öğütler. Aşina bir mekânda, aşinalar arasında yaşayıp gitmek emniyet duygusunu verir. Burada her insanın yüzünde ayrı bir hikâye okursunuz, hepsinin sesinde kendine mahsus bir keder vardır. Mahalle; zaman içinde kurulmuş, sakinleri- nin ve sonradan gelenlerin değerleriyle yoğrulmuş, belki bazı yönleri değişmiş fakat daima kendisi olarak kalmış küçük bir dünyanın adıdır. Bu parçadan mahalle ile ilgili, 1. Özünü ve çerçevesini, içinde yaşayan insanlar şekil- lendirir. II. Sakinlerine güven duygusunu telkin eden bir nitelik sergiler. III. Dışarıdan gelen insanları kendi değerlerine uymaya zorlar. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve II E) II ve III C) Yalnız III
ANDROMAS
2. (1) Şiirle ilgilenen, şiir yazan birçok kişi antolojiyi
bilmiyor. (II) Antoloji bilmeden kendi şiirimizin özgün
rengini bulmamız mümkün değil. (III) Şairin. Türk
şiirine nasıl bir ses katacağını bilmesi için antolojiyi
bilmesi gerekir. (IV) Bir şairi Türk şiirinin zirvesi
kabul ederek diğer şairleri okumamak çok büyük bir
problem çünkü içinde yaşadığımız dilin en önemli
ve en yoğun edebi türü şiir. (V) Belki ortaya iyi şiirler
çıkar ancak bunlar taklit metinlerinin ötesine geçe-
mez.
Bu parçadaki anlam akışının sağlanması için
aşağıdakilerden hangisinin yapılması gerek-
mektedir?
A. ve III. cümlenin yeri değiştirilmeli.
B) II. cümle IV. cümleden sonra gelmeli
C) III. cümle IV. cümleden sonra gelmeli
D) III. ve V. cümlenin yeri değiştirilmeli
E) V. cümle II. cümleden sonra gelmeli
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ANDROMAS 2. (1) Şiirle ilgilenen, şiir yazan birçok kişi antolojiyi bilmiyor. (II) Antoloji bilmeden kendi şiirimizin özgün rengini bulmamız mümkün değil. (III) Şairin. Türk şiirine nasıl bir ses katacağını bilmesi için antolojiyi bilmesi gerekir. (IV) Bir şairi Türk şiirinin zirvesi kabul ederek diğer şairleri okumamak çok büyük bir problem çünkü içinde yaşadığımız dilin en önemli ve en yoğun edebi türü şiir. (V) Belki ortaya iyi şiirler çıkar ancak bunlar taklit metinlerinin ötesine geçe- mez. Bu parçadaki anlam akışının sağlanması için aşağıdakilerden hangisinin yapılması gerek- mektedir? A. ve III. cümlenin yeri değiştirilmeli. B) II. cümle IV. cümleden sonra gelmeli C) III. cümle IV. cümleden sonra gelmeli D) III. ve V. cümlenin yeri değiştirilmeli E) V. cümle II. cümleden sonra gelmeli
22. Bir grup araştırmacının Science'ta yayımladıkları bir
makaleye göre, alışılmış metotlarla bir yere varılama-
dığından iklim değişikliğiyle savaşmanın en iyi yolu
ağaç dikmek olabilir. Çünkü ağaçlar fotosentez işle-
mi sonrasında atmosferdeki karbondioksidi tüketirken
oksijen ve besin ortaya çıkarır. Özellikle hızlı büyüme
sürecindeki genç ağaçlar, atmosferden yüksek miktar-
da karbondioksit alıyor. Science'ta yayımlanan maka-
leye göre, var olan şehirler ve tarım arazileri göz önü-
ne alındığında bile yeryüzünde yeni ağaç dikilebilecek
yaklaşık 9 milyon kilometrekare toprak var. Bu arazilere
1 trilyon yeni ağaç dikmek ve böylece atmosferdeki kar-
bondioksit miktarını yaklaşık 750 milyar ton azaltmak
mümkün. Bu miktar, insanların son yirmi beş yılda at-
mosfere saldığı karbondioksit miktarına denk geliyor.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Ağaçların fotosentez işleminin ekolojik dengeyi
olumlu etkilediğine
B) İklim değişikliği ile mücadelede klasik yöntemlerin işe
yaramadığına
C) Ağaçların fotosentez yaparak besin üretebildiğine
D) Genç ağaçların atmosferden daha fazla karbondiok-
sit çektiğine
E) Tarım arazilerinin ağaçlandırma işlemi için verimli ol-
duğuna
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
22. Bir grup araştırmacının Science'ta yayımladıkları bir makaleye göre, alışılmış metotlarla bir yere varılama- dığından iklim değişikliğiyle savaşmanın en iyi yolu ağaç dikmek olabilir. Çünkü ağaçlar fotosentez işle- mi sonrasında atmosferdeki karbondioksidi tüketirken oksijen ve besin ortaya çıkarır. Özellikle hızlı büyüme sürecindeki genç ağaçlar, atmosferden yüksek miktar- da karbondioksit alıyor. Science'ta yayımlanan maka- leye göre, var olan şehirler ve tarım arazileri göz önü- ne alındığında bile yeryüzünde yeni ağaç dikilebilecek yaklaşık 9 milyon kilometrekare toprak var. Bu arazilere 1 trilyon yeni ağaç dikmek ve böylece atmosferdeki kar- bondioksit miktarını yaklaşık 750 milyar ton azaltmak mümkün. Bu miktar, insanların son yirmi beş yılda at- mosfere saldığı karbondioksit miktarına denk geliyor. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Ağaçların fotosentez işleminin ekolojik dengeyi olumlu etkilediğine B) İklim değişikliği ile mücadelede klasik yöntemlerin işe yaramadığına C) Ağaçların fotosentez yaparak besin üretebildiğine D) Genç ağaçların atmosferden daha fazla karbondiok- sit çektiğine E) Tarım arazilerinin ağaçlandırma işlemi için verimli ol- duğuna
19. Fransız filozof, matematikçi ve yazar René Descartes,
"modern felsefenin babası" unvanıyla anılagelmiştir.
Felsefenin bir ağaç gibi olduğunu; ağacın köklerinin fizi-
kötesini, gövdesinin fiziği ve dallarının da diğer bilimleri
meydana getirdiğini düşünmüştür. Kendisinden sonra
gelenlere büyük bir felsefi miras bırakan Descartes'in
kaleme aldıkları, alana yön vermiş; Batı felsefesi, çoğu
zaman onun yazdıklarına cevap üretmeye çalışmış-
tir. Eserleri hâlâ çoğu üniversitenin felsefe bölümünde
standart bir kaynak olarak kabul edilmektedir.
Bu parçadan hareketle René Descartes ile ilgili aşa-
ğıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yazdıklarının felsefe dünyasında önemli bir karşılık
bulduğu
B) Kendisinden önceki filozofların otoritesini reddettiği
C) Felsefe biliminde çığır açıcı bir konumda olduğu
D) Felsefenin bütün alanları kapsadığını düşündüğü
E) Düşüncelerinin bugünün felsefe dünyasında da
değer gördüğü
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
19. Fransız filozof, matematikçi ve yazar René Descartes, "modern felsefenin babası" unvanıyla anılagelmiştir. Felsefenin bir ağaç gibi olduğunu; ağacın köklerinin fizi- kötesini, gövdesinin fiziği ve dallarının da diğer bilimleri meydana getirdiğini düşünmüştür. Kendisinden sonra gelenlere büyük bir felsefi miras bırakan Descartes'in kaleme aldıkları, alana yön vermiş; Batı felsefesi, çoğu zaman onun yazdıklarına cevap üretmeye çalışmış- tir. Eserleri hâlâ çoğu üniversitenin felsefe bölümünde standart bir kaynak olarak kabul edilmektedir. Bu parçadan hareketle René Descartes ile ilgili aşa- ğıdakilerden hangisi söylenemez? A) Yazdıklarının felsefe dünyasında önemli bir karşılık bulduğu B) Kendisinden önceki filozofların otoritesini reddettiği C) Felsefe biliminde çığır açıcı bir konumda olduğu D) Felsefenin bütün alanları kapsadığını düşündüğü E) Düşüncelerinin bugünün felsefe dünyasında da değer gördüğü
CÜKTE ANLAM
TEST-6
4.
(Atasözlerinin mecaz anlam taşıdığını ve meca-
in atasözlerinin ayrılmaz niteliği olduğunu söy-
leyenler vardi (l) Her ne kadar atasözlerimizin
çoğu temsili ve mecazi ise de temsili ve mecazi
olmayan, gerçek anlam taşıyan atasözlerimiz de
az değildir. (III) Bazı atasözleri genel kural gibi
söylenmiş olduğu halde gerçekten genel kural de-
ğildir. NV) Kimi inanışları bildiren atasözleri vardır.
Kimi atasözlerinin içinde de tezat kavramlar
geçmektedir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerdeki açıkla-
malara aşağıdaki atasözlerinden hangisi örnek
olarak gösterilemez?
A 1. cümle: Sirkesini sarımsağını sayán paçayı
yiyemez.
B) II. cümle: Mum dibine ışık vermez.
II. cümle: Kör ölür, badem gözlü olur; kel ölür,
sırma saçlı olur.
DIV. cümle: Taşıma su ile değirmen dönmez
E) V. cümle: Deli dostun olacağına akıllı düşma-
nin olsun.
(1) Dilimizde aç sözcüğünden doğan birçok deyi-
mimiz vardır. Bunlar farklı anlamlar icorir (1) in
ATASÖZLERİ VE DE
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
CÜKTE ANLAM TEST-6 4. (Atasözlerinin mecaz anlam taşıdığını ve meca- in atasözlerinin ayrılmaz niteliği olduğunu söy- leyenler vardi (l) Her ne kadar atasözlerimizin çoğu temsili ve mecazi ise de temsili ve mecazi olmayan, gerçek anlam taşıyan atasözlerimiz de az değildir. (III) Bazı atasözleri genel kural gibi söylenmiş olduğu halde gerçekten genel kural de- ğildir. NV) Kimi inanışları bildiren atasözleri vardır. Kimi atasözlerinin içinde de tezat kavramlar geçmektedir. Bu parçada numaralanmış cümlelerdeki açıkla- malara aşağıdaki atasözlerinden hangisi örnek olarak gösterilemez? A 1. cümle: Sirkesini sarımsağını sayán paçayı yiyemez. B) II. cümle: Mum dibine ışık vermez. II. cümle: Kör ölür, badem gözlü olur; kel ölür, sırma saçlı olur. DIV. cümle: Taşıma su ile değirmen dönmez E) V. cümle: Deli dostun olacağına akıllı düşma- nin olsun. (1) Dilimizde aç sözcüğünden doğan birçok deyi- mimiz vardır. Bunlar farklı anlamlar icorir (1) in ATASÖZLERİ VE DE
7.
TEST
Yazar, kendi düşlerini aktarır sayfalara. Her ne kadar, yaşa-
min kendisi vardır eserlerimde, dese de anlattığı kurguya da-
yalı bir dünyadır. Bu dünyada elbette gerçeklerin izi olacaktır.
Ama bu, hiç kendini belli etmeyecek, ben bu esere aitim, de-
dirtecektir. Sanırım sanatçı olmak da bu çizgiyi yakalamakla
mümkün olacaktır.
Böyle diyen birine göre sanatçı olmanın temel koşulu
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşananlara nesnel açıdan yaklaşabilmek
B) Konu yönünden farklı olanı yakalayabilmek
C) İnsanların duyarlılığını geliştirmek
D) Yetenek ve özgünlüğü ön planda tutmak
Xaşananlarla düşlerin bileşimine ulaşmak
by
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. TEST Yazar, kendi düşlerini aktarır sayfalara. Her ne kadar, yaşa- min kendisi vardır eserlerimde, dese de anlattığı kurguya da- yalı bir dünyadır. Bu dünyada elbette gerçeklerin izi olacaktır. Ama bu, hiç kendini belli etmeyecek, ben bu esere aitim, de- dirtecektir. Sanırım sanatçı olmak da bu çizgiyi yakalamakla mümkün olacaktır. Böyle diyen birine göre sanatçı olmanın temel koşulu aşağıdakilerden hangisidir? A) Yaşananlara nesnel açıdan yaklaşabilmek B) Konu yönünden farklı olanı yakalayabilmek C) İnsanların duyarlılığını geliştirmek D) Yetenek ve özgünlüğü ön planda tutmak Xaşananlarla düşlerin bileşimine ulaşmak by
ru tipinin mantığını anlayarak doğru çözmeye çalışınız.
?
CARI
2.
Diyarbakır'da dev çekirge görenleri hayrete düşürdü!
Uzunluğuyla dikkat çeken çekirgeler, bütün o zararlı bahsettiği-
miz çekirgeler gibi değil. Bunlar o zararlı çekirgelerle de besle-
nen çekirgeler. Dolayısıyla zararlı böcekleri yedikleri için biz bun-
ları faydalı olarak görüyoruz. Şu anda tam anız yangınları zama-
nı. İşte anız yakılırsa bu tür faydalı, büyük tehlikeliymiş gibi gö-
rünen türler, hâlbuki çiftçi dostu, bunlara da zarar vermiş olu-
yoruz. Normalde bu tür, bizim için çok kıymetli bir tür. Biyolojik
mücadelede kullanılabilecek bir tür. Hem zararlı böcekleri hem
de zararlı çekirgeleri yiyorlar, bunlarla besleniyorlar. En arkala-
rında kılıç gibi bir uzantıları var, bunlar yumurta bırakma boru-
ları. Bunlar dişiler, olmayanları da erkekleridir. Boyları, antenle-
ri de hesaba katarsanız, 20-25 santimetreyi buldukları için san-
ki tehlikeliymiş gibi, insanlara zarar verecekmiş gibi görülüyor-
lar. Çene kısımları biraz daha gelişmiş, tabi sizi ısırabilir. Isırabi-
lir ama mikrop taşımıyor, zehri yok, yani bunlar zararsız türler.
Bu haber yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi(söylenebilir?
D
A) Geleneksel bilgiyle örtüşen bir konu ele alınmaktadır.
B) Modern tarımın canlılara verdiği zararlar üzerinde durulmak-
Os tadır.
Ars
G
Çekirgelerin çok faydalı canlılar oluşu açıklanmaktadır.
DBilgisizlikten kaynaklanan bir yanılgıya açıklık getirilmekte-
dir.
LEONARY
E) Bir çekirgenin her zaman faydalı olmadığı ifade edilmekte-
dir.
C
BL
1
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ru tipinin mantığını anlayarak doğru çözmeye çalışınız. ? CARI 2. Diyarbakır'da dev çekirge görenleri hayrete düşürdü! Uzunluğuyla dikkat çeken çekirgeler, bütün o zararlı bahsettiği- miz çekirgeler gibi değil. Bunlar o zararlı çekirgelerle de besle- nen çekirgeler. Dolayısıyla zararlı böcekleri yedikleri için biz bun- ları faydalı olarak görüyoruz. Şu anda tam anız yangınları zama- nı. İşte anız yakılırsa bu tür faydalı, büyük tehlikeliymiş gibi gö- rünen türler, hâlbuki çiftçi dostu, bunlara da zarar vermiş olu- yoruz. Normalde bu tür, bizim için çok kıymetli bir tür. Biyolojik mücadelede kullanılabilecek bir tür. Hem zararlı böcekleri hem de zararlı çekirgeleri yiyorlar, bunlarla besleniyorlar. En arkala- rında kılıç gibi bir uzantıları var, bunlar yumurta bırakma boru- ları. Bunlar dişiler, olmayanları da erkekleridir. Boyları, antenle- ri de hesaba katarsanız, 20-25 santimetreyi buldukları için san- ki tehlikeliymiş gibi, insanlara zarar verecekmiş gibi görülüyor- lar. Çene kısımları biraz daha gelişmiş, tabi sizi ısırabilir. Isırabi- lir ama mikrop taşımıyor, zehri yok, yani bunlar zararsız türler. Bu haber yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi(söylenebilir? D A) Geleneksel bilgiyle örtüşen bir konu ele alınmaktadır. B) Modern tarımın canlılara verdiği zararlar üzerinde durulmak- Os tadır. Ars G Çekirgelerin çok faydalı canlılar oluşu açıklanmaktadır. DBilgisizlikten kaynaklanan bir yanılgıya açıklık getirilmekte- dir. LEONARY E) Bir çekirgenin her zaman faydalı olmadığı ifade edilmekte- dir. C BL 1