Anlatım Biçimleri Soruları

20. Ne gemiler yaktım, Ne gemiler yaktım!... O kadar yandı ki canım Sonunda karşıdan baktım. Ne göreyim, kendime Yıldızlardan daha uzaktım. Bu şiirde aşağıdakilerden hangisi vardır? AÖzel (Kurallı) birleşik fiil Deyim C)Yardımcı fiille kurulan birleşik fiil Koşul kipi Birleşik zamanlı fiil

8. Nazlı Eray'ın seçtiği kelimeler, kurduğu cümleler anlaşılır ve sadedir. Lise yıllarını anlatırken "Daha hiç kimse ölme- mişti ve pek çok kişiyi tanımıyordum daha." diyerek bize bir cümle ile ne çok şey ifade edilebileceğini gösterir. Yazarın cümleleri bir konvoy gibi sıralanır, yola dizilir, su gibi akıp gider yazılar. Yolculuğun nasıl geçtiğini anlayama- dan bir de bakarsınız ki kitap bitmiş. Anlatacaklarını, hiçbir kasma, zorlama olmadan konuşur gibi yazıya döker. Bu parçaya göre Nazlı Eray'ın yazı sanatında, 1. Alışılmış olandan sapma II. Yalın olma, Anlamsal derinlik taşıma, Akıcı ve sürükleyici olma, V. Doğallıkla yazma özelliklerinden hangisi görülmez? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. Limit Yayınları

4. Günümüz şiirinde temanın dışlanmasıyla, nasıl oluyorsa, şiir sadece söyleme indirgendi. Ama Orhan Göksel'in şiiri- nin terhası var, üstelik o, şiiri yalnızca temaya da hapsetmi- yor; alttan alta, kendine özgü alaysamalı bir tavırla eleştirel bir bakış içinden geçirerek yaşamı şiire emdiriyor. Bu durumu humorun şiirde nasıl kullanılması gerektiğini anla- mak açısından önemsemek gerekir. Bu parçadan Orhan Göksel ile ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi çıkarılamaz? A) Konusunu ince bir alayla işlediği B) Şiirde anlamı önemsediği C) Anlatımsal özgünlüğe eriştiği DŞiirlerinin titiz bir söyleme dayanmadığı E) Şiirlerinde yaşamı belli etmeden verdiği Limit Yayınları

126 8. Gençliği bir mutluluk dönemi sanmak yanılgısına düşen ler, ihtiyarlığı da acıklı, hatta biraz ayıp bir dönem sanıyor- lar. "Artık ben ihtiyarladım!" deyince "Hayır, ihtiyarlamadı nız, sadece yaşlandınız!" diyorlar. Sanki yaşlanmakla ih- tiyarlamak aynı anlama gelmiyormuş gibi, "ihtiyarlamak hafifçe müstehcen bir sözcükmüş gibi bir de "Sizi çok iyi gördüm." sözü var. Benden genç olan benimle karşılaşır karşılaşmaz "Sizi çok iyi gördüm." diyor selam yerine. Bu- nu otomatik olarak söylerken iyi niyetliler. "Ah zavallı" "Am- ma da çökmüş!" diye düşünüyorlar. Kötü niyetliler de "Bu moruk da hâlâ ayakta kaldı!" diyorlar içlerinden. Bu parçada yazarın asıl yakındığı konu, aşağıdakiler- den hangisidir? A) İhtiyarlayan insanların yaşadıkları çevrenin değişmesi B) Bazı insanların özenti sonucu yanlış sözler kullanması Insanların gençken de yaşlıyken de mutlu olamama- ları D) Gençlerin kötü niyetli davranışlarının yaşlıları üzmesi E) ihtiyarlamanın sıkılacak, utanılacak bir şeymiş gibi sa- nılması

Filler nasıl eğitiliyor biliyor musunuz? Daha yavruyken kalın bir zincirle hayvanın bacağı bir esir gibi direğe bağlanıyor. Önceleri hayvan kaçmaya çalışıyor ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne elit rusu ayağında zincirle büyüyor ve kaçamayacağını kabulleniyor. zinciri koparabiliyor ne de direği yerinden oynatabiliyor. Fil yav- Özgürlük kavramını yitiriyor. İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülüyor ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanıyor. Fil, bu koşullarda ko- laylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalıyor. Çün- kü hâlâ var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına ina- niyor. Çoğumuzun yaşamı da çocukluğumuzda koşullandığımız kalıpların esaretinde sürüyor. Olağanüstü yetenekleriniz, olağa- nüstü gücünüz var ve kullanılmayı bekliyor. Eğer yapabilecekle- rinizin hepsini yapmış olduğunuzu görebilseydiniz çok şaşırırdı- nız. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? x Tous !!!! Açıklama B Benzetme C) Kişileştirme D Betimleme E Karşılaştırma

YKS BE 23. Yunan Mitolojisi'nde Herakles, Roma Mitolojisi'nde Herkül, Zeus ile Miken kralının kızı Alkmene'nin oğludur. Kadına âşık olan Zeus ona kocası kılığında yaklaşmıştır. C Herakles'in Zeus'un çocuğu olduğunu anlayan Hera, önce Zeus'u oyuna getirerek ona Perseus kavminden ilk doğanın hükümdar olacağını yemin ettirmiş sonra da kuzeni Eurysheus'u önce doğurtarak Herakles'in daha doğmadan önce taht hakkını elinden almış, onunla sürekli uğraşmış ve ölümüne neden olmuştur. Herakles doğduğu günden itibaren tanrısal bir kuvvete sahiptir. Hera'nın gön- derdiği iki zehirli yılanı öldürdüğünde henüz birkaç günlük bebektir. Yukarıdaki parçadan hareketle aşağıdakilerden hangi- sine ulaşılabilir? A) Eurystheus, Hera ve Perseus kavmindendir. B) Hera'nın Herakles'e öldürmek için denediği ilk yolun zehirli yılanlar olduğuna C) Herakles'in tahttaki hakkından kendisi vazgeçmiştir. D) Alkmene ile Zeus arasında bir gönül ilişkisi vardır. E) Herakles doğduğunda annesi gibi bir ölümlüdür. 7

7. İlkbahar ayları, her yıl bizlere bitkilerin içsel bir ritme sahip olduğunu ve ustaca programlanmış bir gelişme sergilediğini gösteriyor. Bitkiler, bu ritim doğrultusunda görüyor, hissediyor, günün uzunluğunu hesaplıyor ve sıcaklığı kestirebiliyor; böylece doğru yerde ve doğru zamanda filizleniyor, büyüyor ve çiçek açıyor. Bu parçada, aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Gözlemden yararlanma B) Kişileştirme C) Yorum Varsayım E) Neden-sonuç ilişkisi 20

3. Ideal çözme süreniz 4. (10) dk. Çözdüğünüz süre A) Açıklama C) Tanık gösterme Öyle gerçekler vardır ki, yazdığınız zaman dahi fantastik görünür. Benzer şekilde öyle fanteziler vardır ki, düpedüz gerçektir. Dua ve beddua fantastiktir. Görüp bilmediğiniz göksel bir varlıktan medet niyaz edersiniz. Bunların bazıla- ni gerçekleşir. Siz dua veya beddua ettiniz diye mi gerçek- leşmiştir, yoksa gerçekleşeceği vardı da ondan mı, bilme- nize imkan yoktur. Ama önemsemezsiniz, inandığınız sürece en gerçek gerçek budur. Ümit de öyle... Birini veya birilerinin sizin beklenti, heves ve arzularınız doğrultusunda bir şeyler yapmasını beklersiniz. Bazen yaparlar. Siz ümit ettiniz, pozitif düşündünüz diye mi yapmışlardır yoksa yapacakları olduğundan mı bilemezsiniz. Ama siz, öyle umduğunuz için olduğuna inanırsınız. Bu çok fantastiktir. Siz büyücü müsünüz? Rüyalar fantastiktir. Kimileri çıkar. Siz, rüyanız çıktığı zaman "Biliyordum." dersiniz. Olacakları önce- den görme yeteneğiniz mi var, yoksa zamanda yolculuk mu yapıyorsunuz? Belki hem o hem bu, belki de ne o ne bu... Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır? dk. E) Karşılaştırma B) Örnekleme D) Tartışma İnsanoğlu evrende var olduğu zaman değil, düşünmeye başladığı zaman insan olmuştur. Bu noktada düşünme ile algılamayı ayırmak gerekir. Algı tüm hayvanlarda ortaktır. Düşünme ise insana özgüdür. İnsanı insan yapan düşünme olduğu gibi insanoğlunu doğaya egemen kilan da düşün- cedir. Evrenin tek mucizesinin insan aklı olduğu söylenebi- lir. Toplumları, uygarlığı da yaratan insan aklıdır. Ünlü bir düşünür "Düşünüyorum, öyleyse varim." demiştir. Bu

Gemi sirenleri, başlamakta olan gecenin sessizliği- ni bozdu. Bu sirenler, sessizliği bozmanın dışında insanların soludukları tatlı sert havaya da saygısız- lik ediyordu. Boğaz'ın insanlara açık ender sahille- rinden olan bu kıyının sakinleri, karşıda normal sey- rinde gitmekte olan büyük bir geminin rotasına gir- miş, ondan daha küçük bir geminin üzerine hızla git- mekte olduğunu gördüler. Sürekli sinyal veren siren- lerin sesi, kaçınılmaz sonu durduramadı. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Duyular arası aktarmaya örnek vardır. B) İnsana ait bir nitelik insan dışı varlığa verilmiştir. C) Olaylar oluş sırasına göre verilmiştir. D Karşılaştırma yapılmıştır. E) Anlatımda nesnel bir bakış açısı hâkimdir.

29. Elbette hayır. Doğal olarak insanın içinde var olan bir duygudur korku. İnsanlar, yaşamları boyunca birçok şeyden korkar ancak burada önemli olan, onlarla yüz- leşebilmektir. Bunu bildiğimden korku hiç yaklaşamadı bana. Filmi çekerken içimde en ufak bir korku hissetme- dim. Filmin birçok yerinde tehlikeli sahnelerde rahatlıkla oynayabildim. Hem de dublör kullanmadan... Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Oyunculuğunuzun gelişiminde korku türündeki yapıt- ların katkısı oldu mu? B) Daha çok sanatsal yapımlarla tanınıyorsunuz, bir gün aksiyon filminde oynayacağınızı düşünmüş müydü- nüz? C) Hareketli sahnelerle dolu son filminizin tehlikeli kı- sımlarını çekerken siz de korktunuz mu? OO 0 10 D) Korku türündeki bir filmde başrol oynamanın diğer türlerden farklı yönleri var mıdır? C ) E) Tehlikeli sahneler içeren filmlerde dublörsüz oyna- manın zorlukları nelerdir?

3. Bilgi, bilen ile bilinen arasındaki ilişkiden doğar; ilişki için de en az iki şey gerekir, kıyas yapmak için iki şey arasında karşıtlık ya da benzerlik bulmak gerekir. Dramatik kurgunun belkemiğini oluşturan çatışma için de bir ikilik ya da ikilem lazımdır. Tra- gedyalar aklıyla kalbi arasında kalanları yazar. Dilemmalar o yüzden baş tacımızdır. Eskiler buna "Her şey zıddıyla kaimdir." der. Biz ne deriz henüz orasına gelemedik. Yine de başkahra- manınızın ne kadar da cesur olduğunu göstermek için korkak bir ikinci karakter çok işe yarayacaktır. Cömerdin yanındaki bir hasis nasıl da dikkatimizi çeker. Karagöz'le Hacivat'ı bunca yıl- dır diri tutan da bu ikiliktir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Örnekleme B) Alıntı yapma C) Tanımlama D) Açıklama E Karşılaştırma

10. Divan edebiyatında ünlü kişilerin yaşam öykülerinin top- landığı tezkireler şairlerin hayatlarına ilişkin bilgi verir. Sözü edilen şairin eserlerine yönelik kısa değerlendir- meler içerir. Bu açıdan tezkireler eleştiri türüyle benzerlik gösterir. Ayrıca divan edebiyatındaki hiciv, halk edebiya- tındaki taşlamalar da eleştiri türünün özelliğini taşır. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Dil göndergesel işlevde kullanılmıştır. V B) Karşılaştırmalardan yararlanılmıştır. C) Benzetme yapılmıştır. ✓ D) Tanım cümlesine yer verilmiştir. E) Açıklayıcı anlatımdan yararlanılmıştır. A T A K SERS ***************

3 Çoğunuzun fizikle arası pek iyi değildir, lise yıllarından aklımda kalanlarla söylüyorum bunu. Açıkçası benim y de öyle. Fiziği "gerçek hayat"la bağlantısız bir dizi kar- maşık formülden ibaret görür; dolayısıyla anlaşılmaz, ürkütücü, sıkıcı buluruz. Bu sorunun farkında olan Hollandalı gök fizikçisi Walter Lewin, Massachusetts ene Teknoloji Enstitüsünde ders verdiği kırk üç yıl boyunca kendini öğrencilerine fiziğin aslında hiç de sandıkları gibi olmadığını göstermeye adamış ve bu konuda çok Vida başarılı olmuş. Verdiği derslerle öğrencilerin gönül- lerini ve zihinlerini fetheden Lewin'in en önemli özelliği, fiziği kuramsallıktan çıkararak uygulamaya dökmesi, öğrencileri formüllere boğmak yerine onlara, fiziğe ka- tılma fırsatı sunması. Siz böyle bir bakışı muhtemelen daha önce görmemiştiniz. Ama şimdi işler değişti. Si- nıfta yaptığı çılgın deneylerle hem öğrencilere hem de derslerini sosyal ağlarda takip eden geniş kitleye son derece eğlenceli ve aydınlatıcı deneyimler yaşatan Le- win, Fizik Aşkına adlı kitabında okurlarına da aynı fır- satı sunuyor. Studi 2. -nu ulo Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Sohbet havası taşıdığı B) Bir kitabın içeriği hakkında bilgi verildiği por c) Genellemelere yer verildiği em:D) Örneklerden yararlanıldığı E) Bilgi verme ve tanıtma amacı güdüldüğü FEN BİLİMLERİ YAYINLARI 81 4.

B) II 11 C) III D) IV E) V endemik- 2. 1. Bugün resim sanatından el sanatlarına kadar bütün sanatlarda kalitesizleşme var. II. Sanat, seçkin insanlara özgü bir etkinlikken günümüzde çoğunluğa seslenen bir etkinlik hâline getirildi. III. Bu yüzden sanat sıradanlaştı, yozlaştı. IV. Seçkin bir sanat sevdalısı, büyük çabalar göstermeden kendisine seslenecek yapıtlar bulamıyor. V. Üstelik bu yozlaşma her alana yayıldı. Numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluştu- rulduğunda hangisi baştan dördüncü cümle olur? A) I B) II C) III D) IV E) V 1.1 1 - 10-111-

20. Yüzlerce şarkıcı, binlerce şarkı türedi; bunların kâğıt mendiller ya da peçeteler gibi bir kez kullanıp atılan ürünleri önce plaklara, sonra kasetlere, en son da CD'lere doldurulup aklın alamayacağı kadar uzak- lıktaki çevrelere, tüketicilere yayıldı. Böylece eski- den yine halkın gözdesi ama sayıları az, gerçekten "sanatçı" üç beş şarkıcının yerini yüzlercesi aldı. Da- ğarcığında yüzlerce şarkı olanlar da "sanatçı" unva- nını ortaklaşa bir biçimde paylaşır oldu. Bu sözleri söyleyen biri, aşağıdakilerin hangisin- den yakınmaktadır? Yetenekli sanatçıların meydanı boş bırakmala- rindan B) Teknolojik gelişmelerin sanatın ve sanatçının de- ğerini düşürdüğünden Plak ve kasetlerin yerini CD'lere bırakmasından DY Halkın sanatçılara değer vermemesinden E) Gerçek sanatçıların kıymet ve değerlerinin bilin- meyişinden LIM 22

91. 320 3oNet Tüm sınav için verilen toplam cevaplama süresi 135 dakikadır (2 saat 15 dakik TYT/Türkçe TÜRKÇE TESTİ 1.40 2.0 1. Bu testte 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaretle 1. Çağdaş şiirimizi inceleyenler, İkinci Dünya Savaşı 3. Mimarlık,......... yıllarına, gerçekçi bir açıdan bakacak olurlarsa tu- tucu çevreler ve baskıcı yöneticilerle keskin bir an- laşmazlık içinde bulunan ozanlar ile bu açmazı göze alamayan ozanlar arasına kalın bir çizgi çekmek zo- runda kalacaklardır. ve köklü olanla tarihindeki yerin 19. yüzyılda, B ama hiç vazgeçmer Bu parçada geçen "açmazı göze alamamak" sö- züyle anlatmak istenen aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Yürüdüğü yoldan sapmak B) Otoriteye karşı çıkmaktan korkmak C) Şiir üslubu oluşturmakta zorlanmak D) Çağdaş şiire ilişkin çekinceler duymak E) Ozanların sorunlarına duyarsız kalmak mirnomal B Nitelik Yayıncılık ********** Bu cümlede akışına göre getirilmelidir A) evrensel- B) doğaçlan görsel -: D) geleneko E bölgese 4. Hasat kar benzer ye ayasını, n çuğun s karıncala