Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

2. Kitap, bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım ve kitap-
taki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap, be-
nim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitap-
lardı. Önünde birçok yol var. Politika bunlardan biri. Belki
en aldatıcısı olduğu için en cazibi. "Mutlak" in ve sonsuzun
rüyası. Mukaddes bir abes. Bana sorarsan kütüphanene
dön yani kitap oku, aydınlan ve aydınlat.
1610
Yazarın bu parçada asıl anlatmak istediği aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Kitaplardaki dünyanın insanları gerçek hayattan uzak-
laştırdığı
B) Kitapların birçok yönden değerli olduğu
Toplum için çalışacakların kitabı öne sürmesi gerektiği
D) Kitap okuyan kişilerin topluma daha yararlı olacağı
E) Toplumdan ve politikadan kaçmak isteyenler için kita-
bin bir sığınak olduğu
Bivi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Kitap, bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım ve kitap- taki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap, be- nim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitap- lardı. Önünde birçok yol var. Politika bunlardan biri. Belki en aldatıcısı olduğu için en cazibi. "Mutlak" in ve sonsuzun rüyası. Mukaddes bir abes. Bana sorarsan kütüphanene dön yani kitap oku, aydınlan ve aydınlat. 1610 Yazarın bu parçada asıl anlatmak istediği aşağıdakiler- den hangisidir? A) Kitaplardaki dünyanın insanları gerçek hayattan uzak- laştırdığı B) Kitapların birçok yönden değerli olduğu Toplum için çalışacakların kitabı öne sürmesi gerektiği D) Kitap okuyan kişilerin topluma daha yararlı olacağı E) Toplumdan ve politikadan kaçmak isteyenler için kita- bin bir sığınak olduğu Bivi
2012
YGS
⇓⇓
Alışkanlıklar, basmakalıp sözler en derin gerçeklerin anlamını, en
güzel duyguların ürpertisini unutturabilir. Bunları yeniden can-
landırmak, yeniden yaşatmak Için sanatçı olmak gerekir. Ancak
şairler, milyonlarca yıllık güneşin ışığını, bize yeni açmış binbir
renkli bir çiçeğin parıltısı gibl gösterebilirler. Yunus'un söyleyişly-
le, her gün yeniden doğan şairler olmasaydı Insanlık; öğrenilmiş,
ezberlenmiş gerçeklerin kabuğu İçinde sıkışıp kalacaktı,
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Abartmaya başvurma
B) Yinelemelere yer verme
C) Koşul öne sürme
D) Yansız bir söyleme dayanma
E) Tanık göstermeden yararlanma
68
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2012 YGS ⇓⇓ Alışkanlıklar, basmakalıp sözler en derin gerçeklerin anlamını, en güzel duyguların ürpertisini unutturabilir. Bunları yeniden can- landırmak, yeniden yaşatmak Için sanatçı olmak gerekir. Ancak şairler, milyonlarca yıllık güneşin ışığını, bize yeni açmış binbir renkli bir çiçeğin parıltısı gibl gösterebilirler. Yunus'un söyleyişly- le, her gün yeniden doğan şairler olmasaydı Insanlık; öğrenilmiş, ezberlenmiş gerçeklerin kabuğu İçinde sıkışıp kalacaktı, Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Abartmaya başvurma B) Yinelemelere yer verme C) Koşul öne sürme D) Yansız bir söyleme dayanma E) Tanık göstermeden yararlanma 68
11. Ismail Habib Sevük, Cumhuriyet gazetesinde 1930'lu yıl.
larda yayımlanmış Tuna'dan Batiya adlı şahane seyahat.
namesinde, 7 Aralık 1835 günü Almanya'nın ilk buharlı
treninin Bavyera Nurenberg'den Furth'e saatte yaklaşık 20
kilometre hızla gittiğini anlatır. Sonra bu yüksek sürat için
bir Alman şairin şu sözünü nakleder: "Eyvah! Artık mekan
düşüncesi öldü."
Bu parçada bir Alman şairden alınan söz ile aşağıdaki-
lerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Ulaşımı hızlandırma çalışmalarının çok uzun zamandır
devam ettiği
BHızlı ulaşımın o güne kadar görülmemiş bir düzeye
diktiği
C) Her teknolojik gelişmenin edebiyat dünyasına bir şekil-
de yansıdığı
D) Gelişen teknolojinin doğaya büyük ölçüde zarar verdiği
E) Hızlı ulaşımın insan ile yer arasındaki ilişkiyi bozduğu
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
11. Ismail Habib Sevük, Cumhuriyet gazetesinde 1930'lu yıl. larda yayımlanmış Tuna'dan Batiya adlı şahane seyahat. namesinde, 7 Aralık 1835 günü Almanya'nın ilk buharlı treninin Bavyera Nurenberg'den Furth'e saatte yaklaşık 20 kilometre hızla gittiğini anlatır. Sonra bu yüksek sürat için bir Alman şairin şu sözünü nakleder: "Eyvah! Artık mekan düşüncesi öldü." Bu parçada bir Alman şairden alınan söz ile aşağıdaki- lerden hangisi vurgulanmaktadır? A) Ulaşımı hızlandırma çalışmalarının çok uzun zamandır devam ettiği BHızlı ulaşımın o güne kadar görülmemiş bir düzeye diktiği C) Her teknolojik gelişmenin edebiyat dünyasına bir şekil- de yansıdığı D) Gelişen teknolojinin doğaya büyük ölçüde zarar verdiği E) Hızlı ulaşımın insan ile yer arasındaki ilişkiyi bozduğu
21. - 22. soruları aşağıdaki
parçaya göre cevaplayınız.
Umberto Eco, Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı adlı
kitabında İtalyan gezgin Parma'nın 1664 tarihli günlüklerinde
geçen bir deneyi alıntılıyor. II. Friedrich, hiç kimseyle hiçbir
şey konuşmaksızın ve temas etmeksizin yetişen çocukla-
rin büyüyünce hangi dili konuşacaklarını ---- istemiş ve bu
sebeple dadılarla süt annelere, bebeklere süt vermelerini
ancak onlarla konuşmamalarını ve temas kurmamalarını
emretmiş. Aslında II. Friedrrich'in amacı bu çocukların İbra-
nice mi, Yunanca mı, Latince mi, Arapça mı yoksa kendi ana
dillerini mi konuşacaklarını öğrenmekmiş. Ancak çabaları
sonuç vermemiş zira kendileriyle konuşulmayan ve temas
kurulmayan çocukların hepsi ölüyormuş. Eco, sözden ve
her tür temastan mahrum bırakılan bu bebeklerin hepsinin
---- olarak göste-
arasındaki sıkı bağın
ölmesini, dil ile
riyor. Temas ve söz, sevginin iletimiyle ilgili olduğuna göre
"sevgisizlik insanı öldürür" sonucuna da ulaşabiliriz.
22. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok-
tuk?
A) Öyküleme
B) Dolaylı anlatım
C) Çıkarım yapma
D) Neden-sonuç yargısı
E) Karşılaştırma
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
21. - 22. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Umberto Eco, Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı adlı kitabında İtalyan gezgin Parma'nın 1664 tarihli günlüklerinde geçen bir deneyi alıntılıyor. II. Friedrich, hiç kimseyle hiçbir şey konuşmaksızın ve temas etmeksizin yetişen çocukla- rin büyüyünce hangi dili konuşacaklarını ---- istemiş ve bu sebeple dadılarla süt annelere, bebeklere süt vermelerini ancak onlarla konuşmamalarını ve temas kurmamalarını emretmiş. Aslında II. Friedrrich'in amacı bu çocukların İbra- nice mi, Yunanca mı, Latince mi, Arapça mı yoksa kendi ana dillerini mi konuşacaklarını öğrenmekmiş. Ancak çabaları sonuç vermemiş zira kendileriyle konuşulmayan ve temas kurulmayan çocukların hepsi ölüyormuş. Eco, sözden ve her tür temastan mahrum bırakılan bu bebeklerin hepsinin ---- olarak göste- arasındaki sıkı bağın ölmesini, dil ile riyor. Temas ve söz, sevginin iletimiyle ilgili olduğuna göre "sevgisizlik insanı öldürür" sonucuna da ulaşabiliriz. 22. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok- tuk? A) Öyküleme B) Dolaylı anlatım C) Çıkarım yapma D) Neden-sonuç yargısı E) Karşılaştırma
3. Andre Maurois: "Kişi aldanabilir, bir nesil aldanabilir fakat
insanlık aldanmaz." diyerek klasiklerin okunması gerektiğini
savunuyordu.
Bu cümlede altı çizili sözle söylenmek istenen aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) Evrensel konularla ilgilenmek
B) Seçimlerinde özgür davranmak
C) Kendi kararlarına güvenmemek
D) Asırların yaptığı seçime güvenmek
E) Umudunu yitirmemek
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
3. Andre Maurois: "Kişi aldanabilir, bir nesil aldanabilir fakat insanlık aldanmaz." diyerek klasiklerin okunması gerektiğini savunuyordu. Bu cümlede altı çizili sözle söylenmek istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Evrensel konularla ilgilenmek B) Seçimlerinde özgür davranmak C) Kendi kararlarına güvenmemek D) Asırların yaptığı seçime güvenmek E) Umudunu yitirmemek
9.
9.-11. sorulanı aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
(1) Endüstriyel toplumda, toplum ile doğal çevresi
arasındaki ilişkileri anlayabilmek için endüstriyel top-
lumların ortaya çıkış sürecini ve bu süreçteki tarihsel,
toplumsal, siyasi ve ekonomik oluşumlanı izlemek ve
irdelemek
emek gerekmektedir. (II) Çünkü endüstriyel top-
lumda ortaya çıkan çevre sorunları ve bu
sonucu
ve bu sorunların
cu ortaya çıkan çevre-toplum ilişkileri, söz konusu
oluşumlar ile yakından ilgilidir. (III) Endüstrileşme, üç
yüz yıl kadar önce Batı Avrupa'da ortaya çıkmış olan
bir olgudur. (IV) Ingiltere'de tekstil endüstrisinin keşfe-
dilmesi gibi, bazı anahtar buluşlara dayanır. (V) Buhar
makinesinin keşfi, elektrik enerjisi, hidroelektrik enerji
ve petrolün enerji kaynağı olarak kullanımının da en-
düstrileşmeye önemli katkıları olmuştur. (VI) Bu yeni
enerji kaynaklarının gelişmesi ve üretim teknolojilerin-
deki gelişmeler endüstriyel üretimin artmasına yol aç-
mıştır. (VII) Yeni üretim teknolojilerinin icadı ve üretim
artışı sonucu ortaya çıkan arti ürünün biriktirilmesi ve
organizasyonunu sağlamak, daha merkezi, hiyerarşik
ve karmaşık örgütlenmelerin oluşturulmasını gerekli
kılmıştır. (VIII) Üretimin merkezileşmesi ve yeniden
organizasyonu, insanların günlük yaşantılarını kökten
değiştirmiştir.
Bu parçada endüstri ile ilgili olarak;
1.
teknolojinin gelişmesini hızlandırdığı,
II. üretim artışının nasıl sağlandığı,
III. gelişmesini sağlayan etkenler,
ne zaman ortaya çıktığı 1
IV.
bilgilerinden hangilerine yer verilmemiştir?
A) Yalnız I
B) Yalnız III C) I ve II
D) Ive (V E) Il y IV
10. Bu parçadaki "anahtar buluşlar" sözü ile aşağıdaki-
lerden hangisine gönderme yapılmaktadır?
Belirli olanlarla sınırlı kalma
A)
B)
Ses getirme
C) Itici güç olma
D)) Büyük zorluklar sonucu gerçekleme
E) Herkes tarafından duyulma
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
9. 9.-11. sorulanı aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Endüstriyel toplumda, toplum ile doğal çevresi arasındaki ilişkileri anlayabilmek için endüstriyel top- lumların ortaya çıkış sürecini ve bu süreçteki tarihsel, toplumsal, siyasi ve ekonomik oluşumlanı izlemek ve irdelemek emek gerekmektedir. (II) Çünkü endüstriyel top- lumda ortaya çıkan çevre sorunları ve bu sonucu ve bu sorunların cu ortaya çıkan çevre-toplum ilişkileri, söz konusu oluşumlar ile yakından ilgilidir. (III) Endüstrileşme, üç yüz yıl kadar önce Batı Avrupa'da ortaya çıkmış olan bir olgudur. (IV) Ingiltere'de tekstil endüstrisinin keşfe- dilmesi gibi, bazı anahtar buluşlara dayanır. (V) Buhar makinesinin keşfi, elektrik enerjisi, hidroelektrik enerji ve petrolün enerji kaynağı olarak kullanımının da en- düstrileşmeye önemli katkıları olmuştur. (VI) Bu yeni enerji kaynaklarının gelişmesi ve üretim teknolojilerin- deki gelişmeler endüstriyel üretimin artmasına yol aç- mıştır. (VII) Yeni üretim teknolojilerinin icadı ve üretim artışı sonucu ortaya çıkan arti ürünün biriktirilmesi ve organizasyonunu sağlamak, daha merkezi, hiyerarşik ve karmaşık örgütlenmelerin oluşturulmasını gerekli kılmıştır. (VIII) Üretimin merkezileşmesi ve yeniden organizasyonu, insanların günlük yaşantılarını kökten değiştirmiştir. Bu parçada endüstri ile ilgili olarak; 1. teknolojinin gelişmesini hızlandırdığı, II. üretim artışının nasıl sağlandığı, III. gelişmesini sağlayan etkenler, ne zaman ortaya çıktığı 1 IV. bilgilerinden hangilerine yer verilmemiştir? A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) Ive (V E) Il y IV 10. Bu parçadaki "anahtar buluşlar" sözü ile aşağıdaki- lerden hangisine gönderme yapılmaktadır? Belirli olanlarla sınırlı kalma A) B) Ses getirme C) Itici güç olma D)) Büyük zorluklar sonucu gerçekleme E) Herkes tarafından duyulma
Öteden beri tartışılagelmiştir şiirin başka bir dile çevrilip
çevrilmeyeceği. Kendine özgü bir yapısı olduğundan zordur
şiir çevirmek. Anlamlamanın okur merkezli olması, bir dildeki
ses ve biçemin diğer dilde yakalanmasının çok zor olması,
dillerin sözcüklerinin her zaman birbirini karşılayamıyor olması
şiir çevirisini zorlaştıran etkenlerdir. Jean Cocteau, "Şiir öyle
ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile çevrilemez hatta yazılmış
göründüğü dile bile." sözüyle bu gerçeği ortaya koyuyor.
1.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır
basmaktadır?
A) Betimleyici anlatım
B) Söyleşmeye bağlı anlatım
C) Öğretici anlatım
D) Gelecekten söz eden anlatım
E) Kanıtlayıcı anlatım
L
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
Öteden beri tartışılagelmiştir şiirin başka bir dile çevrilip çevrilmeyeceği. Kendine özgü bir yapısı olduğundan zordur şiir çevirmek. Anlamlamanın okur merkezli olması, bir dildeki ses ve biçemin diğer dilde yakalanmasının çok zor olması, dillerin sözcüklerinin her zaman birbirini karşılayamıyor olması şiir çevirisini zorlaştıran etkenlerdir. Jean Cocteau, "Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile çevrilemez hatta yazılmış göründüğü dile bile." sözüyle bu gerçeği ortaya koyuyor. 1. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Betimleyici anlatım B) Söyleşmeye bağlı anlatım C) Öğretici anlatım D) Gelecekten söz eden anlatım E) Kanıtlayıcı anlatım L
6. () Dünyadaki bütün ülkeler, küresel ısınmayla
mücadelede kararlı görünüyor, (H) Bu bağlamda,
karbon yayılımını azaltmak için en uygun çözümün
biyoyakıtlar olduğu konusunda hemen hemen her-
kes birleşiyor. (H) Bu amaçla birçok ülkede biyoya-
kıtların fosil yakıtlara karıştırılması yönünde çalış-
malar yapılıyor. (IV) ok uluslu petrol şirketleri de
bu alandaki yatırımlarına ağırlık veriyor. (V) Çiftçiler
bugünlerde çok mutlu görünüyor. (VI) Çünkü, yakıt
üretimine elverişli ürünlerine yeni pazarlar bulabile-
cekler. (VH) Çevreciler de temizliğinden dolayı bu
yakıtı benimsemiş durumdalar.
Bu parça düşüncenin akışına göre iki paragrafa
ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle
başlar?
AMMI.
sm
B) I
(C) IV.
D) V.
18.
he
ba
128
ya
e
C
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
6. () Dünyadaki bütün ülkeler, küresel ısınmayla mücadelede kararlı görünüyor, (H) Bu bağlamda, karbon yayılımını azaltmak için en uygun çözümün biyoyakıtlar olduğu konusunda hemen hemen her- kes birleşiyor. (H) Bu amaçla birçok ülkede biyoya- kıtların fosil yakıtlara karıştırılması yönünde çalış- malar yapılıyor. (IV) ok uluslu petrol şirketleri de bu alandaki yatırımlarına ağırlık veriyor. (V) Çiftçiler bugünlerde çok mutlu görünüyor. (VI) Çünkü, yakıt üretimine elverişli ürünlerine yeni pazarlar bulabile- cekler. (VH) Çevreciler de temizliğinden dolayı bu yakıtı benimsemiş durumdalar. Bu parça düşüncenin akışına göre iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? AMMI. sm B) I (C) IV. D) V. 18. he ba 128 ya e C
6.
Edebiyatın eğitici ve toplumsal görevi; yazarın, olayların
önünden gitmesini yolun ilerisini aydınlatmasını gerektirir.
Oysa bizim yazarlarımız olayların ardında kalmışlardır. Bu
da yaşamla, toplumla ilgisini kesen yazarlarımızın çabuk
unutulmasına yol açmıştır. Yolunu aydınlatmak iddiasında
bulundukları kişiler de kendilerini geride bırakmışlardır. Bu
nedenle artık yazarlarımızın halkın deneyimlerinden yarar-
lanma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ünlü düşünürün dediği
de doğrulanmıştır bir bakıma: "Halkı eğitmek için önce onun
yanında eğitim görmek gerekir. Yani yazarlarımızın, aydınla-
rımızın, halkın kendilerine ulaşmalarını beklemek yerine on-
lara inmeleri gerekir. Aslında "inme" kelimesi de biraz abes
kaçıyor. Onlarla birlikte olmaları gerekir, diyelim.
Bu parçadaki sözleri söyleyen kişinin asıl vurgulamak
istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyatın yüksek bir kültüre sahip olması, halkın eğitimi
ile mümkündür.
B) Bir yazarın, halkın duyuş ve düşünüşünden çok daha
fazlasını sezinlemesi gerekir.
C) Halkını tanımayan ve onun kültüründen faydalanmayan
bir yazar unutulmaya mahkûmdur.
D) Bir toplumun aydın sınıfı, eğiteceği hedef kitleyi çok iyi
tanımalıdır.
E) Edebiyatın ilerlemesi ile toplumsal gelişme birbiriyle
doğru orantılıdır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
6. Edebiyatın eğitici ve toplumsal görevi; yazarın, olayların önünden gitmesini yolun ilerisini aydınlatmasını gerektirir. Oysa bizim yazarlarımız olayların ardında kalmışlardır. Bu da yaşamla, toplumla ilgisini kesen yazarlarımızın çabuk unutulmasına yol açmıştır. Yolunu aydınlatmak iddiasında bulundukları kişiler de kendilerini geride bırakmışlardır. Bu nedenle artık yazarlarımızın halkın deneyimlerinden yarar- lanma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ünlü düşünürün dediği de doğrulanmıştır bir bakıma: "Halkı eğitmek için önce onun yanında eğitim görmek gerekir. Yani yazarlarımızın, aydınla- rımızın, halkın kendilerine ulaşmalarını beklemek yerine on- lara inmeleri gerekir. Aslında "inme" kelimesi de biraz abes kaçıyor. Onlarla birlikte olmaları gerekir, diyelim. Bu parçadaki sözleri söyleyen kişinin asıl vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisidir? A) Edebiyatın yüksek bir kültüre sahip olması, halkın eğitimi ile mümkündür. B) Bir yazarın, halkın duyuş ve düşünüşünden çok daha fazlasını sezinlemesi gerekir. C) Halkını tanımayan ve onun kültüründen faydalanmayan bir yazar unutulmaya mahkûmdur. D) Bir toplumun aydın sınıfı, eğiteceği hedef kitleyi çok iyi tanımalıdır. E) Edebiyatın ilerlemesi ile toplumsal gelişme birbiriyle doğru orantılıdır.
11. (1) Başlık, gazete okurları üzerinde canlı ve uyarıcı
bir etki bırakır. (II) Kisa haberler sunar ve okuma-
yı isteklendirir. (III) Bir gazetenin sayfalarını hızla
çeviren kişi, ilginç başlıklar ve fotoğraflar görünce
bir an durur. (IV) Günümüzde bazı gazete yazarları
başlık bulma konusunda oldukça yetersizdir. (V) Bu
yüzden başlıklar, gazeteye şöyle bir göz gezdirenle-
ri bile okumaya sevk etmektedir. (VI) Başlıkların bu
etkiyi yaratabilmeleri için hem açık bir ifade biçimine
hem de biraz hayal gücüne sahip olması beklenir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangi-
si anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.
B) II
C) III.
D) IV. E) V.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
11. (1) Başlık, gazete okurları üzerinde canlı ve uyarıcı bir etki bırakır. (II) Kisa haberler sunar ve okuma- yı isteklendirir. (III) Bir gazetenin sayfalarını hızla çeviren kişi, ilginç başlıklar ve fotoğraflar görünce bir an durur. (IV) Günümüzde bazı gazete yazarları başlık bulma konusunda oldukça yetersizdir. (V) Bu yüzden başlıklar, gazeteye şöyle bir göz gezdirenle- ri bile okumaya sevk etmektedir. (VI) Başlıkların bu etkiyi yaratabilmeleri için hem açık bir ifade biçimine hem de biraz hayal gücüne sahip olması beklenir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangi- si anlatımın akışını bozmaktadır? A) I. B) II C) III. D) IV. E) V.
5.
kanat ta-
Korku kimi zaman topuklarımıza
kar, kimi zaman da ayaklarımızı yere çivi-
ler. Imparator Theophilus'un başına geldiği
gibi Agarenlere karşı yitirdiği bir savaşta
şaşkınlıktan donakalıp bir türlü kaçamıyor-
muş. Sonunda ordu komutanlarından biri
gelip derin bir uykudan uyandırır gibi sar-
sarak ona şöyle demiş: "Ardımdan gelmez-
seniz öldürürüm sizi çünkü canınızı yitirme-
niz, esir düşüp imparatorluğu yitirmenizden
daha iyidir."
E
Bu parçanın anlatımında aşağıdakiler-
den hangisine başvurulmuştur?
O
A) Tartışma - tanımlama
BÖrnekleme - alıntılama
C) Karşılaştırma - tartışma
D) Açıklama - sayısal verilere yer verme-
E Alıntılama - karşılaştırma
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
5. kanat ta- Korku kimi zaman topuklarımıza kar, kimi zaman da ayaklarımızı yere çivi- ler. Imparator Theophilus'un başına geldiği gibi Agarenlere karşı yitirdiği bir savaşta şaşkınlıktan donakalıp bir türlü kaçamıyor- muş. Sonunda ordu komutanlarından biri gelip derin bir uykudan uyandırır gibi sar- sarak ona şöyle demiş: "Ardımdan gelmez- seniz öldürürüm sizi çünkü canınızı yitirme- niz, esir düşüp imparatorluğu yitirmenizden daha iyidir." E Bu parçanın anlatımında aşağıdakiler- den hangisine başvurulmuştur? O A) Tartışma - tanımlama BÖrnekleme - alıntılama C) Karşılaştırma - tartışma D) Açıklama - sayısal verilere yer verme- E Alıntılama - karşılaştırma
1. . Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan
su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, in-
sanlar ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verebile-
cek miktarlara yükselmesi, hava kirliliği olarak nite-
lenmektedir. Havayı kirleten maddelerin sınır değer-
leri, her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetme-
liklerle belirlenir. Kirletici maddelerin niteliğine göre,
canlılara vereceği zarar şekil ve dereceleri de deği-
şir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik
kaynağına göre çeşitlidir. Hava kirliliğindeki artışlar
canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyerek özel-
likle insanlarda çeşitli akut sağlık sorunlarına neden
olmaktadır.
Su kirliliği, istenmeyen zararlı maddelerin, suyun ni-
teliğini ölçülebilecek oranda bozmalarına sebep ola-
cak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır. Ko-
nutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübre-
ler, kimyasal mücadele ilaçları, tarımsal sanayi atık
suları, nükleer santrallerden çıkan sıcak sular, toprak
erozyonu gibi süreçler ve maddeler su kirliliğini mey-
dana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi,
doğrudan doğruya veya dolaylı olarak canlı ve can-
Sız varlıklara zarar vermektedir.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Farklı görüşlerin aslında birbirini desteklediğini gös-
termektedirler.
B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vur-
gulamaktadırlar.
Aynı olgunun tahribine yol açan farklı etkenlerden
söz etmektedirler.
D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler
sunmaktadırlar.
E) Aynı olgunun özellikleri üzerinde durmaktadırlar.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. . Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, in- sanlar ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verebile- cek miktarlara yükselmesi, hava kirliliği olarak nite- lenmektedir. Havayı kirleten maddelerin sınır değer- leri, her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetme- liklerle belirlenir. Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği zarar şekil ve dereceleri de deği- şir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre çeşitlidir. Hava kirliliğindeki artışlar canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyerek özel- likle insanlarda çeşitli akut sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Su kirliliği, istenmeyen zararlı maddelerin, suyun ni- teliğini ölçülebilecek oranda bozmalarına sebep ola- cak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır. Ko- nutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübre- ler, kimyasal mücadele ilaçları, tarımsal sanayi atık suları, nükleer santrallerden çıkan sıcak sular, toprak erozyonu gibi süreçler ve maddeler su kirliliğini mey- dana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak canlı ve can- Sız varlıklara zarar vermektedir. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Farklı görüşlerin aslında birbirini desteklediğini gös- termektedirler. B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vur- gulamaktadırlar. Aynı olgunun tahribine yol açan farklı etkenlerden söz etmektedirler. D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sunmaktadırlar. E) Aynı olgunun özellikleri üzerinde durmaktadırlar.
in
ja
Paraf Yayınları
8. Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz
Yunus Emre'nin bir şiirinden alınan bu dizelerde sözün
hangi özelliği vurgulanmıştır?
A) Özgünlüğü X
C) Sürükleyiciliği
E) Etkileyiciliği
B) Özlülüğü
D) Doğruluğu
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
in ja Paraf Yayınları 8. Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz Yunus Emre'nin bir şiirinden alınan bu dizelerde sözün hangi özelliği vurgulanmıştır? A) Özgünlüğü X C) Sürükleyiciliği E) Etkileyiciliği B) Özlülüğü D) Doğruluğu
7. Erozyon,
veya
aşındırılması demektir. Özellikle akarsular ve rüz-
gârların etkisiyle meydana gelir. Bitki örtüsünün za-
yıf olduğu veya tahrip edildiği bölgelerde erozyon
daha fazla olur. Bitki örtüsünün zayıf olduğu eğim-
li yerlerde akarsu erozyonunun şiddeti oldukça faz-
ladır. Türkiye'nin önemli bir bölümünün engebeli ol-
ması ve bitki örtüsünün zayıf olduğu yerlerin fazla
olması, erozyonun önemli bir sorun olmasına ne-
den olmuştur. Türkiye'de erozyonun fazla olması-
nın temel nedeni bitki örtüsünün tahribi ve yanlış
arazi kullanımıdır.
Bu parçadan
I. Orman alanlarının bir bölümünü tarım alanı
veya yerleşim alanına çevirme erozyonu arttır-
dığı
II. Arazilerinin doğru kullanılmamasının ve tarım
alanlarının aşırı işlenmesinin erozyonu kolay-
laştırdığı
III. Bitki örtüsü zayıf olan yamaçların taraçalandır-
manın erozyonun şiddetinini arttırdığı
durumlarından hangileriyle ilgili bilgilere ulaşı-
lamaz?
A) Yalnız I.
D) I. ve III.
B) Yalnız III.
C) I. ve II.
E) I., II. ve III.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. Erozyon, veya aşındırılması demektir. Özellikle akarsular ve rüz- gârların etkisiyle meydana gelir. Bitki örtüsünün za- yıf olduğu veya tahrip edildiği bölgelerde erozyon daha fazla olur. Bitki örtüsünün zayıf olduğu eğim- li yerlerde akarsu erozyonunun şiddeti oldukça faz- ladır. Türkiye'nin önemli bir bölümünün engebeli ol- ması ve bitki örtüsünün zayıf olduğu yerlerin fazla olması, erozyonun önemli bir sorun olmasına ne- den olmuştur. Türkiye'de erozyonun fazla olması- nın temel nedeni bitki örtüsünün tahribi ve yanlış arazi kullanımıdır. Bu parçadan I. Orman alanlarının bir bölümünü tarım alanı veya yerleşim alanına çevirme erozyonu arttır- dığı II. Arazilerinin doğru kullanılmamasının ve tarım alanlarının aşırı işlenmesinin erozyonu kolay- laştırdığı III. Bitki örtüsü zayıf olan yamaçların taraçalandır- manın erozyonun şiddetinini arttırdığı durumlarından hangileriyle ilgili bilgilere ulaşı- lamaz? A) Yalnız I. D) I. ve III. B) Yalnız III. C) I. ve II. E) I., II. ve III.
Üniversiteye Hazırlık Türkçe
22. Insanların beğenileri birbirine uymaz. Belki o
kırmızıdan hoşlanıyor, siz yeşili seviyorsunuz-
dur. Belki o, Wagner'in müziğini beğeniyor, siz,
Mozart'ı yoğliyorsunuzdur. ..... Gördüklerinden
ve dinlediklerinden aldığı tat sizinkine uymuyor
diye karşınızdakini zevksizlikle,kabalıkla suçla-
maya hakkınız yoktur.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin
akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiri-
A) Kimi zaman beğenilerinizin bağdaştığı da
olur.
5) Öteki sanat dallarında da böyledir bu.
C) Öyleyse nelerden hoşlandığınızı bilmeniz
gerekir.
Çünkü, insanların beğenileriyle davranışları
arasında ilişki vardır.
Değerlendirmeleri belirli ölçütlere göre yap-
mak gerekir.
(2002)
1
1
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Üniversiteye Hazırlık Türkçe 22. Insanların beğenileri birbirine uymaz. Belki o kırmızıdan hoşlanıyor, siz yeşili seviyorsunuz- dur. Belki o, Wagner'in müziğini beğeniyor, siz, Mozart'ı yoğliyorsunuzdur. ..... Gördüklerinden ve dinlediklerinden aldığı tat sizinkine uymuyor diye karşınızdakini zevksizlikle,kabalıkla suçla- maya hakkınız yoktur. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiri- A) Kimi zaman beğenilerinizin bağdaştığı da olur. 5) Öteki sanat dallarında da böyledir bu. C) Öyleyse nelerden hoşlandığınızı bilmeniz gerekir. Çünkü, insanların beğenileriyle davranışları arasında ilişki vardır. Değerlendirmeleri belirli ölçütlere göre yap- mak gerekir. (2002) 1 1
9.
10.
Şeyh Galip şairler için, "Onlar ki kelama can verirler."
diyor. Fuzuli de, "Söz candır." der. Galip'in dediği
gibi siz kelama vezin giydirirseniz, kafiye giydirirse-
niz; şiirde redifi, söz tekrarlarını kullanırsanız; şiire
paralelizm ve armoni koyarsanız bu sanatta başarılı
olursunuz. Bütün bunlarla şiirin ne dediğini değil, na-
sıl dendiğini ortaya koyarsınız. Ahenk budur. Yani bir
şair bir beyitte, iki dizede, kısacası on kelime kullan-
dığı mısralarda size bir şey söyler. Ne söyler? Evet,
bu bir sorudur ve ne söylediği çok önemlidir. Ama
söyleyiş üslubu bundan daha da önemlidir. Sözün
ahengi aslında söze verilen bir musiki değeridir. O
sözde derin bir ahenk vardır. Yahya Kemal'in ifade-
siyle bir iç ahenk vardır. Divan şairi derunî ahenge
çok önem verir. Sözün içinde kendiliğinden musikiyi
oluşturan tarzdır bu. Yani siz bir divan şiirini yahut bir
gazeli okurken böyle bir ritimle karşılaşırsınız, sanki
kulağınıza gelen bir musiki var da öyle okuyormuşsu-
nuz gibi gelir.
Bu parçada ahenkle ilgili aşağıdakilerden hangi-
sine değinilmemiştir?
A) Şiirde söz tekrarları ve ölçünün ahengi oluştur-
duğuna
B) Divan şiirinde sanatçıların ahenge önem verdik-
lerine
C) Ahenkli şiirlerin günümüzde daha popüler oldu-
ğuna
D) Divan şiirinde konudan çok ahenge musikiye
önem verildiğine
E) Ahengin söze bir müzik değeri katmak olduğuna
Son valla
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
9. 10. Şeyh Galip şairler için, "Onlar ki kelama can verirler." diyor. Fuzuli de, "Söz candır." der. Galip'in dediği gibi siz kelama vezin giydirirseniz, kafiye giydirirse- niz; şiirde redifi, söz tekrarlarını kullanırsanız; şiire paralelizm ve armoni koyarsanız bu sanatta başarılı olursunuz. Bütün bunlarla şiirin ne dediğini değil, na- sıl dendiğini ortaya koyarsınız. Ahenk budur. Yani bir şair bir beyitte, iki dizede, kısacası on kelime kullan- dığı mısralarda size bir şey söyler. Ne söyler? Evet, bu bir sorudur ve ne söylediği çok önemlidir. Ama söyleyiş üslubu bundan daha da önemlidir. Sözün ahengi aslında söze verilen bir musiki değeridir. O sözde derin bir ahenk vardır. Yahya Kemal'in ifade- siyle bir iç ahenk vardır. Divan şairi derunî ahenge çok önem verir. Sözün içinde kendiliğinden musikiyi oluşturan tarzdır bu. Yani siz bir divan şiirini yahut bir gazeli okurken böyle bir ritimle karşılaşırsınız, sanki kulağınıza gelen bir musiki var da öyle okuyormuşsu- nuz gibi gelir. Bu parçada ahenkle ilgili aşağıdakilerden hangi- sine değinilmemiştir? A) Şiirde söz tekrarları ve ölçünün ahengi oluştur- duğuna B) Divan şiirinde sanatçıların ahenge önem verdik- lerine C) Ahenkli şiirlerin günümüzde daha popüler oldu- ğuna D) Divan şiirinde konudan çok ahenge musikiye önem verildiğine E) Ahengin söze bir müzik değeri katmak olduğuna Son valla