Anlatım Biçimleri Soruları

EST evi 3. Konfüçyüs'e sorarlar: "Bir ülkenin yönetimi size verilseydi, ilk olarak değişime nereden başlardınız?" Büyük düşünür şöyle cevap verir bu soruya: "Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım. Çünkü ---- Düşünceler iyi anla- tılmazsa, yapılması gerekenler doğru yapılamaz. Görevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye vara- cağını bilmez." Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) dil kusurlu olursa, hiçbir şey gerçekleşmez. B) kelimeler özenli seçilmezse, anlam karışır. dil özgün olmazsa, başarıya ulaşmak da o kadar zorlaşır. D) dil kusurlu olursa, kelimeler düşünceleri iyi anlatamaz. E) dil bozulursa, önce bireyler sonra da toplum bozulur. ão

4. Savaşın bir döneminde bir hayli hırpalanmış, yara bere içinde kalmış askerleri ertesi gün yeniden düşmanın üstüne yürütebilir ama içlerine korku düşmüş askerlere önleri- ne bile baktıramazsınız. Mallarını yitirmek, sürülmek, köle olmak korkusuna kapılanlar; yemelerinden, içmelerinden, uykularından olup sürekli bir telaş içinde yaşarlar. Oysa fakirler, haydutlar, köleler çoğu zaman daha keyifli yaşarlar. Korkudan kendilerini asan, boğulan, uçurumdan atlayan nice insanlar da gösteriyor ki bize Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre getirilebi- lecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir? A)ölüm insanoğlunun kabullendiği bir gerçektir. B) insanlar korkularıyla yaşamayı öğrenemiyorlar. insanlar çaresizliğe çıkar yol olarak ölümü görüyorlar. D) korku, insanoğlunu ayakta tutan yegâne duygudur. E) korku; ölümden daha amansız, daha dayanılmaz bir be- ladır.

2. Türkiye'de turizm denince akla ilk gelen, gidildiğinde de akıldan çıkmayan yerlerden biri şüphesiz sıcağı, denizi ve yemyeşil do- ğasıyla Akdeniz'in incisidir. Evet, bilinen turistik.mekânların öte- sinde Antalya, adını belki de hiç duymadığınız ve keşfedilmeye hazır çok sayıda güzelliğe de sahip. Antalya'nın bu gizli köşeleri; bâkir doğal güzellikleriyle, etkileyici masmavi deniziyle ve zihin- lerden çıkmayacak atmosferiyle ziyaretçilerini dört gözle bekli- yor. Bu arada özellikle doğayla iç içe olmak isteyenlerin ilgi oda- ğı hâline gelen yürüyüş parkurlarının en ünlüleri Likya Yolu ve Aziz Paul Yolu'dur. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden han- gisi doğru değildir? A) Tahminde bulunulmuştur. B) Dolaylamaya başvurulmuştur. C) Sessel yinelemeye yer verilmiştir. D) Deyimler kullanılmıştır. E) Tartışmaya başvurulmuştur.

DENEME 05 24. Kimdi Behçet Necatigil? Bana sorarsanız, benim en çok sevdiğim şair. Cumhuriyetimizin gerçek bir ay- dını. Geçmişten günümüze, edebiyatta ve kültürde "tarihî süreklilik" arayan bir uygarlık savunucusu Sanat emeklerinin hepsine kol kanat germiş bir bü- yük sanat koruyucusu. Bilmediğimiz, görmediğimiz, gizli bir tartısı vardı sanki, Her eseri onunla tartar, bi- lemediğimiz, görüp saptayamadığımız incelikler bu- lur, herkesle paylaşırdı. Güzellikleri paylaşma usta- sıydı. Ama her şeyden önce, bir alçak gönüllülük anıtıydı! Onunla uzunca bir söyleşi için sorular ha- zırlamıştım. Son anda vazgeçmişti: "Benimle çok yapıldı. Başka değerli şairler var. Sonra üzüntü ko- nusu oluyor..." Bu parçada, sözü edilen yazarla ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Yol açıcılığına Kendine özgü değerlendirme ölçütleri geliştirdi- ğine Etkileyiciliğine Sanat dünyasındaki türlere sevgiyle yaklaşma- sina E Nesnelliğine

ca ki mi m k ir. 1- 7 Yayınlar: -Berk 3. Ideal çözme süreniz dk. Çözdüğünüz süre @ dk. Sezar nasıl kendini öldürenler arasında Brutüs'ü görünce "Sen de mi Brutüs!" derse on dokuz yıl sonra Buenos Aires gecekondusunda saldırıya uğrayan Goşo yere düşerken vaf- tiz evlatlarından birini görür ve şaşkınlıkla "Aşk olsun!" der. Bu durum aşağıdakilerden hangisini destekler nitelik- tedir? A) Görünen gerçek aldatıcıdır, en küçük şeyle bile bütün varlıklar kavranabilir, aynalar gerçekleri çoğalttığı için kötüdür, ölüm bilindiği için problem değildir, asıl prob- lem sonsuzluktur. B) Tarihsel süreçte değişen bir şey yoktur. Her şey ya- şanmıştır, şimdi sadeće yinelenmektedir. Sahneler bile aynıdır. İnsan aynı insandır. C) Hayatı boyunca aslında bir tek işi yapıyor insan. Yani ne yaparsa yapsın. Şiir, öykü, resim... Bir tek yapıt ve- riyor. Sanki bir misyon var, onu yerine getirmek için ça- lışıyor. D) insanlık tarihi incelendiğinde, "yeni" nitelemesiyle orta- ya çıkan her düşünce ve yönelimin, eskiden beri insan- lığın düşünce rezervlerinde var olan bir kıvılcımın, ça- ğın baskın ruhunca beslenip nefeslendirilerek bir aleve dönüştürülmesinden başka bir şey olmadığı görülür. E) Akıp giden hayatı kavrama, somutlama ve tanımlama çabası sürekli değişir. Gerçek çok yönlüdür. Kuşkusuz her sanatçı, yaşadığı deneyimleri karşılayıp onu sanat katına yükseltecek estetik, dil ve biçim arayışı içerisin- de olacaktır. r 5- 6,

2. Gerçek karşısında yansız bir tutum alma çabasıyla, istemeyerek de olsa eserine kendi ideolojisiyle çelişen anlamlar yüklemekten çekinmeyen sanatçıların sayısı hiç de az değildir. Bu konuda on dokuzuncu yüzyıl Batı roman sanatının yaratıcılarından Balzac, en çarpıcı örneklerden biridir. Dünya görüşü açısından belli bir ideoloji yanlısı olmasıyla tanınan ve kendisi de bunu hiç saklamamış olan yazar, romanlarında yaşadığı dönemini gerektiğinde en katı ideoloji karşıtlarınınkini bile geride bırakan bir acımasızlıkla eleştirmiş ve gerçekçiliği veya gerçekleri yazmak bağlamındaki ödün tanımazlığından kimi zaman kendisi bile yakınmıştır. Bu nedenledir ki kendisi için şöyle diyebilmiştir: "Sanırım ben aslında romancı değil fakat sosyoloji doktoruyum!" Bu parçada kimi sanatçıların "gerçeklik karşısındaki tutumu" ile ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yaşadıkları çağı, gözlemi öne çıkararak bilinmeyen yönleriyle yansıtmaya çalışmışlardır. B) insanların duygu ve düşüncelerinin sınırlarını zorlamışlardır. C) Dünya görüşleriyle çelişse dahi nesnel davranma ilkesini benimsemişlerdir. D) Çağdaşları olan sanatçıları, kendilerinden farklı düşündüklerinden dolayı eleştirmekten çekinmemişlerdir. E) Bilimsel verilerden yararlanarak kişisellikten uzak bir kurgu oluşturmaya çalışmışlardır.

8. 1. Kehribar, bir ağacın milyonlarca yılda oluşan reçinesidir. II. Sadece iki ülkede olduğunu bildiğimiz ve ileriki yıllar- da artık kalmayacağını düşündüğümüz bu malzeme- nin yurt dışına çıkarılması yasak. III. Bu pahalı reçinenin; sarılık, guatr ve stres başta ol- mak üzere çoğu hastalığa ciddi faydası vardır. IV. Bu nedenle doktorların guatr hastalarına kehribar kol- yesi tavsiye ettiği bilinir. V. Bu kadar uzun sürede oluştuğu için fiyatı oldukça yük- sektir. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangilerinin birbiriy- le yer değiştirmesi gerekir? A) T. ile III. B) II. ile III. D) II. ile V. C) II. ile IV. E) III. ile IV. (2016-YGS)

7. Yaşadığımız çağda Facebook ve Twitter vb. sanal ortamların kullanıcı sayıları dikkate alındığında insanlar üzerindeki etkisi ve önemi hatta vazgeçilmezliği tartışı- lamaz. Sahte hesapların açılabilmesi veya mevcutları- nın taklit edilebilir, kolaylıkla ele geçirilebilir olmasından dolayı kişinin özel ve aile ilişkileri bozulmaktadır. Böy- lece yeni tarz sorunlar, bağımlılıklar, mağduriyetler ve suçlar ortaya çıkmaktadır. 1. Bunlar da günümüzde yeni kaygılara ve korkulara kapı açmaktadır II. Bu bakımdan söz konusu problemlere yönelik uzmanların acil çözüm yolları bulması gerekir III. Buna karşın yalnızlıktan korkan insanlar, bu korku- lardan kurtulmak için yine sosyal medyayı seçmek- tedir ✓ Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yuka- rıdakilerden hangileri getirilemez? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve III E) II ve III C) Yalnız III

(Çekim El 9. Aşağıdakilerin hangisinde -lar, -ler çokluk eki cümleye farklı bir anlam katmıştır? A) Onunla ilgili oldukça güzel sözler duyduk. B) Kadın, pencereye renk renk çiçekler dizmişti. C)Yetkililer halkı doğal afetler konusunda uyardı. D) Ankara'da bir süre halamlarda kalacağım. E). Dağlar tüm heybetiyle karşımında duruyordu.

Hikâyeden bağımsız olarak karşımıza çıkan onlarca tanım, istatistiksel veri ya da rakam bizde kolay kolay bir duygu uyan- dırmaz ya da bir bütünlüğe oturmaz. Ancak tek bir insanın ba- şına gelenleri öğrenmek bile olan bitenin derinliğini ve vahame- tini kavramamızı sağlar. Romanın gücü biraz da bundan gelir. Örneğin I. Dünya Savaşı hakkında tarih kitapları, sayıların dışın- da gözümüzde pek bir şey canlandırmazken Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok adlı romanda kahramanın yaşadıkları, savaşın korkunçluğunu ruhumuza taşır. 10. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıda veri- lenlerin hangisi getirilmelidir? A) Hikâye, konuyu hemen veren biçimiyle, kısalığından kay- naklanan bir çarpıcılığa sahiptir. B) Gerçekle en güzel, insan hikâyeleri sayesinde tanışabiliriz. C) Yaşamın her alanından hikâyeler, yazınsal yapıtlara konu olabilir. Bir gerçeği değiştirmeden anlatmak, okuru yeterince etki- lemez. E) Yazınsal türler dışında hiçbir sanat eseri insanı bütünüyle anlatamaz. 12. 3

6. ama- Fahri trafik müfettişi; kara yolundaki ulaşım risklerini kara yolu denetimine cıyla polis, jandarma ve trafik zabıtası - ‒‒‒‒ şahıstır. Bu cümlede boş bırakılan yerlere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) en aza indirmek - görevinde - alınan B) engellemek - denetiminde - atanan azaltmak - dışında - yardımcı olan D) sıfırlamak - özelliğinde - seçilen E) hesaplamak - yetkileriyle görevlendirilen 2

19.-20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Adalet Ağaoğlu'nun romanları; bütün has edebiyat örnekleri gibi, sonunda varılacak yeri hep korur. Okur, roman boyun- ca kendini yeniden yaratır, tüketilmesi olanaksız zenginlikte yorum alanlarıyla karşılaşır. Kolay değildir o zenginliği sindir- mek, karşılaşılan alanlara hâkim olmak. Peki, burada okuru, zorlandığı için eseri terk etme duygusu esir alabilir mi? Almaz çünkü onun romanlarını seçen okur, zor karşısında çabuk pes etmez. Onun okurları, anlamaya yanaşır romanı. İşinin kolay olmadığını bilerek gelmiştir buraya. Adalet Ağaoğlu ile okur- ları arasında nitelikli ilişkiler kurulur romanda. Edebiyatın, an- lamı tava getiren tezgâhında karşılıklı yardımlaşma yaşanır. Okuma sarkacı, yazar ile okur arasında salınır. Okur, böyle bir süreçte çıkmaya başlar basamakları. Yazınsal, düşünsel bir yapının basamaklarıdır çıktığı. Son basamakta Adalet Ağa- oğlu'nun roman sanatına getirdiklerine yönelik yüceltici söz- ler söylemekten kaçınmayan bir okur vardır. Oraya çıkmayı göze almadan edebiyatın kılcal damarlarında dolaşamaya- cağını bilir onun okurları. Ana damarlarda akanları herkes bi- lir, asıl keşifler kılcal damarlara çıkılan yolculuklarda yapılır. 19. Bu parçadan Adalet Ağaoğlu ile ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine ulaşılamaz? A) Zoru seven bir okur kitlesine sahip olduğuna B) Romancılığının okurlar tarafından takdir edildiğine C) Romanlarının son ana kadar sürprizler barındırdığına D) Zor anlaşılan dili yüzünden dar bir kesime seslenebil- diğine E) Metni anlamlandırmada okura yol gösteren bir tutumu- nun olduğuna

7. 3 Bunun için de elinden geleni yapmalıdır. Pasif bir seyirci durumunda kalarak yalnızca kapıları açıp mutlu- luğun içeri girmesini beklemekle yetinecek olursak mut- luluk değil hüzün girecektir kapımızdan içeri. Basit bir ke- yifsizlik hâlini başıboş bıraktığımız zaman hemen kedere ve öfkeye dönüşecektir, kötümserliğin çoğu zaman doğru çıkması buradan ileri gelir. Bir şeylerle uğraşmayan ço- cuğun durumunda olduğu gibi hem de uzun süre bek- lemeye gerek kalmadan... Çocukta oyun oynama isteği de bu boşluğu doldurma ve utlu olma dürtüsünden ileri gelmektedir zaten. 1100 Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdaki yargılardan hangisi getirilmelidir? A) İnsan mutlu olmayı istemelidir. B) Mutlu olmak, uzun bir süreci gerektirir. C) İnsanın kendini mutlu etmesi zordur. D) Her insanın mutlu olmaya hakkı vardır. E) Mutluluk, duygularımıza yenilmemektir.

ritmik EGITIM YAYINLARI 14. Daha çok genç iken Türkçede en güzel şiirler yaz- mayı gaye edinen Cahit Sıtkı, bir taraftan şiir dene- meleri yaparken diğer taraftan şiirin esasları üzerine düşünüyor ve fikirlerini arkadaşına bildiriyor. Varlık Yayınevinin Ziya'ya Mektuplar adı ile yayımladığı 60'a yakın mektubunda hep şiirden, hayatı şairce yaşamaktan bahsediyor. Bu mektuplar, sadece Cahit Sıtkı'nın şahsiyet ve eserini aydınlatmak ba- kımından değil, şair psikolojisi ve şiir estetiği bakı- mından da kıymetlidir. Genç şairlerin hatta yaşını almış şairlerin onlarda kendileri için faydalı fikirler ve görüşler bulabileceklerini sanıyorum. Bu parçada Cahit Sıtkı ile ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemiştir? A) Mektuplarında, şiir hakkında düşüncelerinin yer aldığına B) Mektuplarının kişiliğini tanımaya yönelik birta- kım ayrıntılar içerdiğine C) Gençliğinden beri şiire ilgi duyup bu konuda fikir sahibi olduğuna D) Şiir ile ilgili görüşlerinden her yaştan şairin ya- rarlanabileceğine E) Eserleriyle şiir dünyamıza büyük bir yenilik getir- diğine Diğer sayfaya geçiniz.

2. 34 (1) Yahya Kemal, "Resimsizlik ve Nesirsizlik" başlıklı yazısında bir üzüntüsünü dile getirir. (II) Resimsizlik yüzünden atalarımızın yüzlerini görememekten ya- kínır. (III) Eski şehirlerimiz, eski kıyafetlerimiz, eski seferlerimiz, savaşlarımız, şerefli ordumuz ve daha birçok şeyi görememenin üzüntüsünü duyar. (IV) Geç- mişe duyulan bu arzunun, şairi şiirde yeni arayışlara ittiği de bir gerçektir. (V) 1906 yılında gittiği Londra'da eski akınlarımıza, seferlerimize dair misralar yazma peşindedir bu yüzden. Yahya Kemal'den söz edilen bu parçadaki cümle- lerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, sözü edilen yazarın bir konuda dertli olduğu anlatılmaktadır. B) II. cümlede, ressamların görevlerini tam olarak yapmadığı ifade edilmiştir. C) III. cümlede, yazarın geçmişine duyduğu özlem dile getirilmiştir. 0050 08 D) IV. cümlede, yazarın değişiklikler peşinde olduğu anlatılmıştır. E) V. cümlede, bir önceki cümledeki eyleminin gerek- çesi dile getirilmiştir.. = > BENIM HO 5

20. Ilk insanlar ancak göz göze geldiğinde sözle haberleşebiliyordu. () Telefonla birlikte uzak mesafelerle sözle haberleşme olanağı doğdu. (III) Teknolojiyle birlikte hayatımıza pek çok Kolaylık girmiş oldu. (IV) Bilgisayarımıza yerleştirdiğimiz cihazlarla tekrar göz göze gelip konuştuğumuz günlere dönüyoruz. Günlük yaşantımızda yazının ağırlıklı yeri, belki uygarlığımızda bir ara dönem, (VI) Asırlarca mektuplaştıktan sonra, telefonla, kolayca silinen elektronik postayla tarihçilerin kıymetli malzemelerinden biri olan ve kendine özgü bir edebî tür sayılabilecek mektuplar tarihe karıştı. (MI) Eskisinden daha çok haberleşiyoruz. Yazdıklarımızı ve yaptıklarımızı dijital ortamlarda her zamankinden daha çok kayda geçirebiliyoruz. Numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın anlam bütünlüğünü bozmuştur? A) || II BYT C) IV DV EV