Anlatım Biçimleri Soruları

Paragrafta Yardımcı Düşünce ladı ve bu x yağ kan- nda orta- onra bal- apıldı ve Tica bu- anlam- e stea- cirdi ve daha yazarım. 3. Aniden şiir yazmam, hiç yazmadım bugüne ka dar. Şiiri aramam; o kendini belli eder, kalbime ve ihtiyac dokunur, ruhuma ışık verir ve oturur şartide Hemen bitmez tabi. Bazen yarım kalır. Yeni içinde bir köşede bekler. Şiir üzerinde uzun uzun sürükleyici bir ruh hâletinin yansıması çalışırım. Ince işçilik, şiirin vazgeçilmez bana göre. Şiir için kâğıt parçalarına notlar mem çok nadirdir. O "hål" meydana gelmeden ve şiiri yazacak "bana ait" bir ortam bulmadan yaza mam. Ilk misradır her şeyin başı! Zira ilk misra, bir şiiri baştan sona ya okutur ya okutmaz! Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Şiir yazma konusunda kendini şartlandır. maktadır. zyılın ; ay- yılın- ola- B) Şiir yazmanın planlı ve düzenli bir çaba ge- rektirdiğine inanır. C) Başladığı şiiri bitirme gibi bir kaygısı yoktur. Şiirin rastgele her ortamda yazılamayacağını düşünmektedir. ) Şiirin güzelliğinin girişinde belli olduğunu dü- şünmektedir.

7 Zihinsel yorgunluk, fiziksel yorgunluğun yanında bü- yük bir güce sahip. Öyle kişiler var ki sabahlara ka- dar masa başında ama zihnindeki o gelgitler, olanca an yorgunluğun en önemli sebebi. Öyle kişiler de var ki " " afiziki anlamda ciddi olarak yorulmuş ama zihinsel ola- 400 rak çok rahatlar. Işte bu kimseler diğerlerine göre çok daha dingindirler. Zor olan zihin yorgunluğunu atabil- -obxemektir. Fiziki yorgunluk bir iki saatlik bir uykuyla bile ta- informamen giderilebilirken zihinsel yorgunluğun boyutları erin düşünülemeyecek kadar zor süreçler sonrası ortadan kalkabilir. Bu süreç kişinin yeni bir şeyleri düşünmesi süm ve zihnini var olan o karmaşık duygulardan arındırma- sıyla daha da hızlandırılabilir. Bu hızlı geçiş kişiyi hem serb diğer düşünsel problemlere hem de zihninin yenik düşmesine karşı hazırlamış olur. Böylece kişi ne kadar büyük bir sıkıntı yaşarsa yaşasın toparlama noktasın- da önemli bir adım atmış olur. Zihinsel arbede diye de adlandırabileceğimiz oluşumlar insan zihninin derinle- plem rinde yer eder ve daima kişiyi yorgunluk hissine yö- emen +10/1 neltir. Kimi insanlar bu arbedeye hiç bulaşmaz ve her ixixi şeyi zamana bırakır, kimi insanlarsa arbedenin başrol oyuncusu olup ilerleyen hayatına ciddi zararlar verir. Tabii bu noktada tercih kişide ama yine de geleceğe yönelik düşünme gücümüzü de devreye sokmalıyız. erinela Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Zihinsel çatışmaların olumsuz sonuçları, bireylerin fiziksel yorgunluklarının ötesine geçer. B) Fiziksel yorgunluğun ortadan kalktığı süre, zihinsel yorgunluktan daha uzun sürebilir. C) Zihnimizde yaşanabilecek kavgaların, ileriki yaşan- tımız düşünülerek ele alınması gerekir. D/Geleceği düşünerek atılan adımların zihnî anlamda katkısı yoktur. E) Arbedenin insanda uyandıracağı kimi izlenimlerin önüne geçmek yine kişinin elindedir.

terse lasup 4. (1) Şairlerin şiire bakış açısı doğrudan sanatla ilgili olmalıdır. (II) Şiir, hiçbir kurumun, hiçbir ideolojinin ve hiçbir grubun propaganda aracı olmaz, bunu kendi yüksek bilincine yediremez. (III) Yetenek, şairlik için önemlidir ama tek başına yeterli değildir. (IV) Çevrem- deki pek çok yetenekli gencin, duygu ve düşüncelerini belli bir kompozisyon ve biçim içine oturtmadan hatta Yerin hiçbir estetik kaygı gütmeden şiir yazdığını görüyorum. (V) Şiirin ve şairliğin insanlarımıza iyi öğretilmediğini, eğitim ve öğretim kurumlarının bu konuda yetersiz kal- dığını üzülerek söylemeliyim. (VI) Yapılacak şey bellidir: Okullarda okutulan kompozisyon derslerinde şiire daha çok yer vermek. den Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle MG başlatılmalıdır? Vid A) II B) III C) IV D) V E) VI

Hayattaki en büyük korkunuz ne ise -başarısız olmak, parasız kal- mak, hasta olmak veya bir şeyleri kaybetmek- bunun olma ola- sılığına tamam demeden, bunu kabul etmeden iyi olmak müm- kün değil. Yerinizde saymak ve aynı sorunu sürdürmek istiyor- sanız korkunuzdan kaçmaya devam edebilirsiniz. Ancak artık ca- nınıza tak ettiyse ve bir şeylerin değişmesini istiyorsanız yapa- cağınız şey çok açık. Bu bir düşünme modeli de değil, aynı bir fi- zik yasası gibi: Direnç gösterdiğin şey ters yönde kuvvet kazanır ve bu kuvvet artarak sana döner. Kaçmak mümkün değildir. İs- teseniz de istemeseniz de ötelediğiniz bu kuvvet bir gün karşı- nıza çıkar. Bunu değiştirmek için harekete geçilecek zaman tam da şu andır. Bunu yapmak tek başına zordur çünkü tüm direnci- niz yüzeye çıkar. İşte böyle durumlarda uzman bir psikiyatrist- ten destek almak, iyileşme sürecini hızlandıracaktır. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? 2. A) Korkularıyla yüzleşmek, kişinin iyileşme sürecine kapı arala- maktadır. B) Korkarak kendini güvenceye almak, sağlıklı yaşamanın ilk şartıdır. C) Korkularıyla yüzleşemeyenler bir adım ileriye gidemezler. D) Kaçmanın mümkün olmadığı problemlerle yüzleşmek, yaşa- mi daha yaşanılır kılar. E) Psikolojik destek almak, korkularla yüzleşmeyi kolaylaştıra- caktır.

Sözcükte Anlam 7. Bugüne değin yaşam-sanat bileşkesi konusunda sayısız düşünce ileri sürülmüştür. Kalın çizgileriyle sorun, ipliği “ya- şam" olan bir ustanın ortaya çıkardığı kumaşın insanları sarıp sarmalayamaması noktasında düğümlenmektedir. Bu nokta- da en çarpıcı olan; ritim, melodi ve armoniyi yakalayarak "in- sanlık şarkısı"nı dile getirebilmektir. Bu parçadaki altı çizili sözle sanatla ilgili anlatılmak iste- nen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yaşam gerçeklerini olduğu gibi yansıtmak B) Yaşanmışlıkları okuru etkileyecek şekilde sunmak C) İnsanların sorunlarını başarıyla ortaya koymak D) İnsanın faydasına olanı öne çıkarmak E) Yaşananları okurların beğenisine sunmak 3. Şiir bir büyüdür, insanı alıp uzaklara götüren, saran bir büyü. Yeni anlamlara bürünen sözcüklerle kurulmuş bir dünyadır. Duyarlı olan her insan, şiir nehrinde yıkanır, yaşamın anlamı- na varmaya çalışır. Bu durum, bir bakıma şiiri yaşamaktır. Bu parçada geçen "şiiri yaşamak" sözüyle anlatılmak iste- nen aşağıdakilerden hangisidir? A) Şiiri geçim kapısı olarak görmek Şiirin gerçeklerinden korkmamak C) Siirin tadını duyu

asegin Husegin con't to Hüse 4 10. (1) Sene 2003 bir öğle vaktiydi, ada vapurunda. (II) Son Bir edebiyat programının çekimini Heybeliada'da yapmışız. (III) Her telden her demden insan nasıl olduysa buluşmuş dünya üzerinde bu mini minna- cık ceviz kabuğunun içinde, sallana sallana gidiyo- Arruz. (IV) Sıkışmışım bir köşeye, sağımdaki şişman- ca kadının süpermarket torbaları, solumdaki ker- li ferli adamın deri çantaları arasında oturuyorum, kucağımda kitaplarla. (V) Etrafta genç âşıklar, ço- luk çocuk aileler, münzevi tipler, meraklı turistler, bavullarında taşıdıkları malları satmaya çabalar- ken sesleri kısılmış ama gene de bağırmaktan geri durmayan satıcılar... (VI) Oradan dönüyorum şehr-i şehire, tek başıma. Hopp of Bu parçada numaralanmış cümlelerden han- gileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün olur? A) I ve III il ve B) II ve III C) III ve IV E) IV ve VI

8. Susuyorlardı, Efruz Bey bu kadar büyük bir adamın söyle- yecek söz bulamamasına şaşırdı. Şaşkın şaşkın etrafına bakındı. (III) Duvarlar meşhur büyüklerin resimleriyle doluydu. (IV) Kütüphaneler de ağzına kadar kitapla doldurulmuştu. (V) Böyle bir odada oturan adam, kitap açmasa âlim olabilirdi. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde "betimleme" yoktur? A) I ve II D) III ve V B) I ve V E) N ve V C) II ve IV

şey emiş netir- larak Imen üme- aması çıkar a geri karila- alarına yi oldu- gu L e döndü- olmadı- H I Z R E N K 16. Can Yücel'in dizelerindeki gibi "Durdukça yosun- dan yeşil / Kulaç attıkça mavi" suların kıyısındadır, Datça ya da Reşadiye Yarımadası. Burası Ege ile Akdeniz'in coğrafi olarak birbirinden ayrıldığı yer ya da tam tersi yosun yeşili, turkuvaz mavisi hareli, gümüş balıklı suların birbirine dalga dalga koştuğu, kucaklaştığı bir dünya cenneti. Ak köpüklü, yeşilli, mavili öylesine bir cennet ki "Aphrodite bu sularda yüzmüş." diyor yöre sakinleri. Kuşkusuz haklılar. Antik Kndidos kenti de Batı Anadolu tarihinin hemen hemen bütün izlerini barındıran bu yarımadanın tam ucunda. Batı'dan göç eden Dorlar, Rodos ve Syme üzerinden MÖ 12. yüzyılda, bugün Datça diye anı- lan yarımadaya gelerek MÖ 8. yüzyılda Eski Knidos denen yerde bilinen ilk Knidos kentini kurarlar. Ku- rucuları olarak Spartalı Triopias ve Hippotas'ın ismi geçer. Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangi- sinden yararlanılmamıştır? Niteleyici ögelere yer verilmiştir. kullanılmıştır. Tartışmacı yöntem Alıntı yapılmıştır. Kişileştirmeye yer verilmiştir. V FAçıklamalar söz konusudur. HIZ SORULAR Paragraf Hız Soruları

A) Anlatımında bir uruluk, kauzell gorui B) Sözcük seçimine gerekli özeni göstermemek C) Söz varlığı yönünden yetersiz olmak Anlatımda akıcılığı yakalayamamak E) Dildeki gelişmenin gerisinde kalmak 5. Her sanatçı, hayatının bir döneminde, kendi avucundan içtiği suyun tadına varana kadar başka sanatçıların avucundan bir yudum da olsa su içmiştir. Bu cümlede geçen "kendi avucundan içtiği suyun tadına varmak" sözüyle sanatçılara ilişkin olarak aşağıdakiler- den hangisi anlatılmak istenmiştir? A) Eserlerinde derinliği yakalayabilmek B) Ortalama bir üslup oluşturmak C) Başka sanatçılara örnek olabilmek D) Farklı düşüncelerden yararlanmak E) Kendi sanat çizgisini yakalamak ) 6. Kırsal kesimde yaşayan insanın gerçekliğini köyden ker göç olgusu içinde başarılı bir öyküleme tekniğiyle veren y zar, halkın içinde yaşar ama kendi gibi yaşar. Bu parçadaki altı çizili sözde yazarla ilgili olarak anla mak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Halkın sorunlarına karşı oldukça duyarlı olduğu

4. Bulunmuş en eski yazılı belgeler ne aşk şiirleri ne felsefi metinler ne de yasalardır. En eski yazılı belgeler nesne- lerin sayılı işaretlerinden oluşan listelerdir ama insan bir kere nesneleri ve nesnelerin sayılarını temsil eden sem- bolleri icat etmeye başlayınca orada durmamıştır. Keli- melere karşılık resimler, hecelere karşılık stilize resimler derken iş ses birimlerine karşılık gelen soyutlaşmış işa- retlere yani alfabelere kadar gelmiştir. Bu sözlerin bütünü aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir? A) İnsanoğlu geleceğe yazılı belge bırakmaya neden ihtiyaç duymuştur? B) Yazı ne zaman icat edilmiştir? C) En eski edebi ürünlerin özellikleri nelerdir? D) Alfabenin cadı nasıl olmuştur? Bulunan ilk yazılı belgelerin özellikleri nelerdir?

6. Tomris Uyar'ın Çiçek Dirilticileri öyküsü 20. yüzyılda yaşa- dığımız kültürel bunalımı, yıkılan aile kurumu etrafında irdeliyor ve geleneksel değerlerimizi yaşatmak isteyen- lerle yeni toplumsal düzene ayak uydurmaya çalışanların yaşadığı çatışmayı estetik bir atmosfer yaratarak bizlere ulaştırıyor. Öykünün başlığı da bu yorumlamalarımıza pa- ralel: "Çiçek" geleneğimizi, "çiçek dirilticileri" ise yıkılan geleneğimizi yaşatmaya çalışanları simgeliyor. Bu parçada sözü edilen yapıt için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Adının, içeriğini simgesel olarak yansıttığı B) İletisini estetik bir hava oluşturarak verdiği C) Yeni ve eski kültürün çatışması üzerine kurulduğu D)) Genel bir toplumsal sorunu aile üzerinden işlediği E) Geçmiş zamanların kültürel ögelerini tanıtmayı amaç- ladığı V

6. Necatigil, şiiri bir çizgi üzerinde götüren biri değildir. Öz yönünden olsun, biçim yönünden olsun bugünkü şiirleriyle eski şiirleri arasında yapacağımız karşılaş- tırmalar sonunda Necatigil'in genişleyen çemberler üzerinde olduğunu görürüz. Bu parçadaki altı çizili sözlerin yerine, aşağıdaki- lerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilirse cümlenin anlamı değişmez? A aynı kalan - gelişerek değişen çizgide B) sınırlı, dar - kapsamı sınırsız C) kendine has - etkiye açık D) sabit fikirli - eleştiriye açık E aynı konuları işleyen - hayata farklı gözle bakan uno

4. Edebiyattan başka endişesi olmayan bir zeka, bilir ki hiç kimse başkasının kendisinden evvel düşünmediği bir şeyi düşünmekle övünemez, bilir ki bir fikrin değeri yalnız şeklindedir ve eski bir fikre yeni bir şekil vermek, işte bütün sanat ve Insanlığa nasip olabilecek tek eser budur. (Pe- yami Safa) Yukarıdaki parçada Peyami Safa'nın vurgula- mak istediği edebiyatın hangi yönüdür? A) Konusu B) Biçimi C) Dil özellikleri D) Gerçekliği E) Tarihselliği 1

6. Nasreddin Hoca'nın sosyal hayatla ilgili fıkraları zengin bir konu çeşitliliği göstermekte, toplum hayatının hemen hemen bütün alanlarını kapsamaktadır. Bunların çoğunda mizahıyla, güler yü- züyle ders veren bir halk eğitimcisinin olumlu davranışını görü- rüz. Nasreddin Hoca birçok fıkrasında halkımızın meselelerini pratik bir şekilde hallederek hadiseler karşısındaki tavrı, vergi becerisi ve kullandığı dili ile Anadolu insanının duygularına ter cüman olmuştur. Temsil ettiği, sıradan bir kurnazlık değil; imbik- lenmiş zekânın arkasında doğruyu, iyiyi ve güzeli sabır ve dü- rüstlüğü telkin eden bir akıl yürütme sistemidir. Bu parçadan Nasreddin Hoca ve fıkraları ile ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi çıkarılamaz? A Toplumsal yaşamın birçok yönünü işlediği Pleştiri yeteneğine ve ince bir zekâya sahip olduğu Fıkraları çok beğenilen iyi bir fikra anlatıcısı olduğu D) Güldürürken halkın sorunlarına çözüm yolları gösterdiği E) Gülmeceyi eğitim için ustaca kullandığı

8. Dün akşam genç bir şairin evinde toplandık. Misafirlerden biri elindeki kitabı karıştırıyor, bir başkası da odanın köşesin- deki gösterişli piyanonun tuşlarına dokunuyordu. Bu sırada ev sahibi, bana taslak hâlindeki şiirini okudu ve ne düşün- düğümü sordu. Ben, şiir bitmeden bir şey dememe imkân olmadığını söyledim. Arkadaşım da şiiri değil de içindeki düşünceleri nasıl bulduğumu sordu. Ben de şiir, sözcükler- le resim yapma sanatıdır, dedim ve Mallarme'nin Degas'ya verdiği "Şiir düşüncelerle değil, sözcüklerle yazılır." yanıtını hatırlattım. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Tanımlama yapılmıştır. B) Örneklemeden yararlanılmıştır. CÖykülemeye başvurulmuştur. D Betimlemeye yer verilmiştir. E) Tanık gösterme vardır. (YGS)

Gömül- bulun- =tlanı- etine aki a- 1. V. I Bu işte mih denilen çiviler kullanılır ve mih çakılırken hayvanın etine kaçırılmamasına dikkat edilmelidir. Bu yüzden hayvanların tırnaklarını uygun şekilde nallamak gerekir. Nal, çeki ve koşu hayvanlarının tırnaklarının aşınmasını önlemek için ayaklarına geçirilen de- mir pençeye denir. IV. Hayvanın önce tırnağı kesilip etrafı temizlenir, uygun büyüklükteki nal iyice kızdırılıp hayvanın ayağına tam olarak gelecek şekilde dövülür ve ardından dövülen nal soğumadan hayvanın tır- naklarına çakılır. Aksi takdirde hayvanın canı yanacağı için hayvan yürümekte zorluk çeker, bu nedenle huzursuzlanıp çeşitli sorunlar çıkarabilir. VI. At ve eşek cinsi hayvanların ayaklarının yerle teması tırnaklarıyla olduğu için tırnaklar çabuk aşınır. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) IV D) V E) VI