Anlatım Biçimleri Soruları

2. (1) Ankara'daki, Antik Dönem'den kalan yapıtların en eskisi olan Roma Hamamı'nın tarihi, milattan önce 211 yılına dayanmaktadır. ((II) Hamamı Ankara Kalesi'ne bağlayan antik yol üzerindeki tiyatro binası, kaderine terk edilmiş gibi. (III) Hamamın sıcaklık, soğukluk, spor alanı, yüzme havuzu gibi bölümleri oldukça iyi korunmuş (V) Roma Dönemi'nden kalan Augostus Tapınağı ile Anadolu erenlerinden Hacı Bayram Veli'nin türbesinin bulunduğu Hacı Bayram Camisi birbirine yaslanmış duruyor. (V) Sanki birisi yıkılsa ötekine vereceği zararı düşünerek her ikisi de zamana direniyor. Bu parçanın anlamsal akışının sağlanması için numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirmelidir? A) Lve Ill D) II ve IV B) I ve IV E) IV ve V C) II ve III 201

B B 30. (1) Sanatçının ilk üç kitabı dört yıllık aralıklarla yayımlanır. (11) Dördüncü kitabı Kırmızı Karanfilin yayımlanması için yedi yıl bekler. (III) Bu yedi yıl içinde toplumdaki değişim edebiyatı derinden etkiler. (IV) Tabii ki bu değişim, sanat- çının düşünce dünyasındaki organik yapıda değil; fiziksel yapıda kendini gösterir. (V) Gezip gördüğü yerlerden aldığı esinle zenginleşen ve coşkulu bir insan sevgisiyle yoğrulan şiir, toplumsal sorunları, yaşam - halk ilişkisini öne çıkar- maya başlar. Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine düşün- cenin akışına göre "Sanatçının ilk kitaplarıyla son kitabı arasındaki farkta, sanatçının olgunlaşmasının yanında bu değişim de etkili olur." cümlesi getirilebilir? A)I B) II C) III B D) IV E) V

11. Kız Kulesi'nden Galata'ya bakarken düşündüm: Birçok şair bu iki kuleyi birbirine yakıştırmış. Bu yakıştırmayı yapanlar, insanlara özgü bir düşünüşle, bir kavuşma imgesine yüklenmişler. Öyle ki Bedri Rahmi Eyüboğlu, Kız Kulesi'ne tatlı tatlı sitem ediyor: "İstanbul deyince aklıma kuleler gelir Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır Ama şu Kız Kulesi'nin aklı olsa Galata Kulesi'ne varır." Oysa başına binlerce felaket gelmiş İstanbul gibi bir kentte bu iki kule, kavuşmayı sabırla ve aşkla beklemiştir. Bundan âlâ sevda mi olur? Bu parçada yazarın Bedri Rahmi Eyüboğlu'dan bir alıntı yapmış olmasının nedeni aşağıdakilerden özellikle hangisi olabilir? A) Istanbul'la şairler arasındaki ilişkiyi kanıtlama B) Örneklerden yararlanarak düşüncesini geliştirme Galata ve Kız Kulesi konusundaki görüşlerini inandırıcı kılma D) Anlatımına etkileyicilik kazandırma E) Okuyucunun ilgisini çekme

96 insanoğlu, varoluşunun bilincinde olan tek canlidir. Be gücüyle duygu ve düşünce üretebilmesi, onun hayvanlardan ayrılan en belirgin özelliğidir. Insan, bu yeteneği sayesinde madde ve enerjiyi kendi yararına kullanmış; en gelişmiş teknolojileri üretmeyi başarmışt Ne var ki bu özellik, insanoğlunun yalnızlığı hissetmesine korku, kaygı, üzüntü gibi duyguları öteki canlılara göre çok daha derinden yaşamasına yol açmıştır. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Okuru bilgilendirme amaçlanmıştır. B) Kanıları değiştirme isteği vardır. C) İzlenim kazandırılmaya çalışılmıştır. D) Olay içinde yaşatma hedeflenmiştir. Olaylarla bir devinim ortamı oluşturulmuştur. LP12PARSB21-023 Çözdüğünüz süre dk. X Doğru 2. Yanlış

8. Sayılı denemecilerimizden biri olan Suut Kemal Yetkin bakın nasıl anlattı "deneme" türünü : "Koltuğuna oturmuş bir insan tasavvur ediniz; zorlamadan, zorluk çekmeden. kalemini kâğıda saplamadan yazar, rahatlıkla aklına gelen düşünceleri art arda sıralar. Karşısındakine bir şey öğretmek iddiasında değildir denemeci. İçten konuşmaya benzer bir şeydir. Dostça eğilir konularına, düşüncelerine ve dostça iletir okuyucularına." Bu parçada geçen "kalemini kâğıda saplamadan yazmak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sık ek yazıp silmek Düşünceyi zorlamadan ifade etmek C) Dostça bir söylem geliştirmek D)-Anlatılanları kanıtlamaya çalışmak E) Düşünmeden olduğu gibi yazmak

RITIM 14 15. (II) On dokuzuncu asrın düşünürlerinden Wayland (Veyland), hiç hata yapmayan bir adam gördüğünü söylemiş. Bu harikulade insanın kim olduğuna cevaben: "İngiliz müzesinin Mısırlılar galerisinde bir mumya." demiş. (H) Eğer bir mumya değil de normal bir insansanız, kendi kendinize itiraf etmek istemeseniz bile, girişeceğiniz her teşebbüste birtakım may hatalar yapmanız muhtemeldir. (III) Hareket hâlinde bakıldığında her canlı düşe kalka, deneye yanıla birçok aşamaları geçer ve belli bir olgunluğa ulaşır. (IV) İnsan geriye dönüp baktığı zaman, hayatta pişmanlık duyduğu şeylerin çoğunun; yaptıkları şeyler değil de yapmadığı şeyler olduğunu görür. (V) Hayat heybesini "keşke"leriyle yüklemiş bir insandan daha acınacak bir varlık düşünebiliyor musunuz? Bu cümlelerden numaralanmış parçada, hangisinden itibaren düşüncenin akışı değişmiştir? A) I B) II C) II D) IV E) V

e Edebiyatı 6. Bir gece, ansızın bir motor, katranlı bir iskeleye yanaşır. Işıkları kan portakalı kırmızılığında yanan haritadaki nokta adaya çıkı- veririm. Hemen üç günlük sakalı pırıl pırıl, beyaz, orta yaşlı bir adam, yakaları kalkık, gocuklu bir paltoya gömülmüş yüzüyle gülerek yanıma yaklaşır. Geldin mi, kardeş? der. Geldim ağam, derim. Artık gitmeyeceksin ya? Aah, derim. Bir daha mı?... Bir daha mı?... Adamızdan iyisi yoktur. -Yokmuş ağabey, derim. Babam sizlere ömür... Gözümüz bulanmış, tahta havalesinden hiç gözükmeyen bah- celi bir eve gireriz. Bir asma çardağın altından geçeriz. Ben bir elimi yüzümü yıkayayım hele. Eve girmeden sağ kol- da bir çeşme vardır, hatırlayıverir yönelirim. Heyecandan, üzün- tüden, utançtan, titreye titreye yüzüme suyu çarpa çarpa yıka- nırım. İki üç kişi boynuma sarılır. Komşular seslenir. Ürkütülmüş tavuklar bağırır, anam ağlar, ağam ekmek keser, bacım barda- ğı doldurur, ben duvardaki ağları seyre dalarım. - - Bu parçanın üslup özellikleri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır. B) Betimleyici anlatıma başvurulmuştur. C) Yinelemelerden yararlanılmıştır. D) Anlatım kahraman anlatıcının bakış açısıyla yapılmıştır. E) Kişiler bulunduğu çevrenin ağız özelliklerine göre konuştu- rulmuştur.

Edebiyat Nedir? / Edebiyatın Bilim ve Güzel Sanatlarla Ramint 5. (1) Sanat ve bilim, birbirlerini tamamlayan etkinliklerdir. (II) Bilim, nesnelerin nedenlerini anlamamıza yarar, sanat ise tam tersine onların biçimlerini görmemize yar- dimci olur. (III) Sanat ve bilim aynı düzlemlerde hareket etmedikleri zaman çelişir. (IV) Bilimin kavramsal yorum- laması, sanatın sezgisel yorumlamasına engel olmaz. (V) Bunların görüş açılarının farklılığı da bir zenginlik kaynağıdır; gerçeği daha iyi ve çok boyutlu olarak gör- memize katkıda bulunur. Season Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde verilen bilgi paragrafın bütünüyle çelişmektedir? A C) III DYV BH

1. (1) Venedik, SESTIERI (San Marco, Cannaregio, Santa Croce, Castello, San Polo, Dorsoduro) adı verilen 6 bölgeye ayrılmıştır ve evlerin sayısı sokağa değil, ilçelere göre numaralandırılmıştır. (II) Eğer gideceğiniz adresin yolunu, herhangi bir anıta veya meshur bir yere yakınlığını vs. bilmiyorsanız adresi bulabilmeniz neredeyse imkânsızdır. (III) Aslında postacılar bile teslim edecekleri paketin adresini VENDAR bulmak için sıklıkla şehir rehberi kullanıyormuş. (IV) Zaman zaman televizyonlarda, gazetelerde yerine ulaştırılamayan mektupların yıllar sonra ortaya çıktığıyla ilgili haberlere rastlıyoruz. (V) Bu nedenle Venedik belediyesi, herkesin şehrin haritasına erişebileceği bir sayfa hazırlamış ve bir yerden bir yere rahat ulaşılmasını sağlamıştır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? BYII C) III D) V EV 3.

n i, n de tonguç kampüs 13. Bu şairimizi, şiirimizin ön sırasına getiren özellik görüntü kavramına kattığı yeni olanaklardır. Çok boyutlu ve gerçeğe çok bağlı olmayan görüntülerle çalışır. Söz gelimi başka şairler "akşam"ı bir yanıtla anlatırken "akşam"daki bir şeyi anlatırken, o; "akşam"ı bütünüyle kavrama eğilimindedir. Düzyazıdan korkmaz, ondan şiir devşirir boyuna. Bu arada konuşma diline yeni kullanma değerleri getirir, uçları eski şairlerin kıyılarına vuran "parodi"ler kurar. Dergilerde yayımladığı şiirlerin çoğunda onun insani durumlarla ilgilendiği bir gerçektir. Yalnız ben son birkaç şiirinde onun insani değerlere yöneldiğini sezinliyorum. Bu geçici mi olacaktır, yoksa sürekli bir değişmenin belirtisi midir? Erken konuşmuyorsam bir ikidir yeni bir yolu deniyor. Bu şiirlerde söz düzeni de daha berrak. Akıl daha çok karışıyor işe. Görüntü yavaşça geriye çekiliyor. Birtakım yan kavramlar ortaya çıkıyor. Şiirin altında ayrı bir nehir vardır: Yaşamayı sevmek, insanın haklı çıkması. O bütün bu verileri kucaklar, sayar, köşelere diker. Büyük bir hoşlanma duygusuyla karmaşıktır, ürkek yürek bütün geçmişi kabullenmektedir. Duyarlık, yüreğinde de omuriliğinde de aynı hızla yükselir. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edilen şairin bir özelliği olamaz? A Yenilikler deneyen Düzyazının olanaklarından yararlanan insanlık hâllerini konu edinen Anlaşılır bir dile yönelen E) Gelenege sırt çeviren

Realite ile idealize arasında elbette farklar vardır. Realitede dün, bugün yaşanmışlığı ile yarın yaşanacakların gözlemlenmesi söz konusudur; belleğiniz, tanıklıklarınız veya kaleminiz bunların ger- çekliğini kanıtlamaya yeter. Ancak bir şeyler yapma gereği ide- alizedir, bir yöntem arayışıdır. Gözlemle yöntem arayışı arasın- daki ayrım, gerçeklik ile ideal arasındaki farkı ortaya koyar. Bu parçadan hareketle ideal aşağıdakilerin hangisinde doğru tanımlanmıştır? A) Etik olarak en doğru olanın mutlaka gerçekliğe dönüşeceği- ni savunan bir felsefe kuramıdır. B Olgular temelinde yapılması, kanıtlanması mümkün bir açık- lama olmayıp gerekli olanı bulmaya çalışan bir yöntemdir. C) Erdeme ulaşmak için geçmişte yapılan hatalardan dersler çı- karmayı öneren pratik bir düşünce biçimidir. D) Geçmiş ve gelecek arasında bir bütünlük gözeten, estetiğin her çağda kendini tekrarladığını savunan bir disiplindir. E) Olması gerekeni, doğruluğu ve adaleti en fazla bireyin iç dün- yasına yansıtan bir akıl yürütme yöntemidir.

-elo semagay nabiney rely lo nanesy eieinge mbsreden 7.. lp koptuğu yerden bağlanır. II. Horozu çok olan köyün sabahı geç olur. III. Zurnada peşrev olmaz. IV. Karga, kekliği taklit edeyim derken yürüyüşünü şaşırmış. V. Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz. Yukarıdaki atasözleri ile aşağıda verilen anlam- lar eşleştirildiğinde hangisi dışarıda kalır? A) Kişiye sorumluluklarının yükü ağır gelmez. B) Kaba insanlar, nazik insanlara özenirse gülünç duruma düşerler. C) Rastgele yapılan işlerde kural aranmaz. D) Bir işi yapmakla görevli birden çok kişi varsa o iş, güç sonuçlanır. E) Bozulan bir işi düzeltmeye kalındığı yerden baş- lanır.

4. Tiyatro bir eğlencedir, sözüne karşı çıkabilir miyiz? Sanmıyorum. Bir anlamda tiyatro da sanatın tümü gibi bir eğlencedir, bir eğlence olmalıdır. Bir seyirci topluluğu düşünün ki Giradoux'un kurduğu fantastik düzen, Montherlant'ın ortaya koyduğu töreler etik dünyası, içinde rahatlıkla soluduğu bir hava -çekinme- den söyleyelim- bir eğlence onun için. Tiyatro adına bundan çok sevinç duyacağımız ne olabilir? Gerekli bulduğu için, eğitilmek için, kendini yorarak bakmıyor o oyunlara. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Tartışmacı anlatıma başvurma B) Birinci tekil kişili anlatımla oluşturulma C) Konuşma havası içinde yazılma D) Tanımlamadan yararlanma E) Sorularla anlatıma doğallık kazandırma

1. Şairler, dünya şiirleriyle yıkanmak zorundadır. Şair- lik, böyle bir meslektir. Yani, dünyada en azından bu böyledir. Şöyle bir cümlem vardır, bir zamanlar söy- lemiştim: "Dünyada benden gizli bir dize yazılamaz." demiştim. Şimdi pek o kadar ilgili değilim. Tabii ki sev- diğim dillerdeki şairlerle yine beraber yaşıyorum ve her şeyi izliyorum. Bu parçada anlatıcının vurgulamak istediği dü- şünce, aşağıdakilerden hangisidir? A) İyi bir şair olmak için usta şairlerin eserlerini ince- lemeliyiz. B) Evrensel anlamda kayda değer şiirlerden habersiz yaşamak, sanatın gelişimini engeller. C) Gündemdeki şiirlere ve şairlere yabancı kalma- mak, şairin görevidir. D) Geniş bir bilgi birikimi olmadan duygular dizelere dökülemez. E) Şairin, günün koşullarını dikkate alarak şiir yazma- si gerekir. 3.

nt. ni. ün m. n. 78 jk m ni 1, 3 16. Yazının yaşantımdaki yeri, anlamı sözünkinden sonra gelir. Ancak yazıyı bilmeden, onun hayatımızdaki yerini görüp değerini yaşamadan sözün anlamını çözmek de pek kolay değildir. Sanırım bu hep böyle olagelmiş; sözün anlam kazanışı yazıyla, yazının bulunuşu da sözün bilinci kıvrandıran ateşlemesiyle gerçekleşmiştir. Yazının bundan beş bin yıl önce Sümer'de bulunuşu sözün değerini anlatır bize. Kil tabletler üzerindeki çivi yazısında sözlü kültürün bilincinin yansımalarını bulu- ruz: masallar, destanlar, ilahiler, ağıtlar, atasözleri... Bu parçada söz ve yazıyla ilgili olarak; I. Söz ve yazının oluşumunun birbirlerini etkilediği Sözlü kültürün önemini koruyabilmek için sözün bilinmesinin gerektiği II. III. Sözün anlamını kavrayabilmek için masalları, des- tanları, ağıtları bilmek gerektiği IV. Sümerlerin sözü önemsemeyip kendilerinden ön- ceki kültürlerden etkilendikleri X V. Masalların, atasözlerinin ve destanların sözlü kül- türün en önemli ögeleri olduğu yargılarından hangilerine değinilmiştir? A) I. ve II. B) I. ve Ill. D) III. ve V. C) II. ve IV. E) IV. ve V. 18.

(1) Bir oyun ya da senaryo, bir hamlede yaratılmaz; yazarının zihninde, birdenbire ve bütünüyle belirmez. (II) Yazarın ilk çabalarıyla ortaya çıkan, en fazla, il- kel bir taslaktır. (III) Yazar, göstermeye dayalı eserini adım adım geliştirerek ona son biçimini verir. (IV) En ilkel kurgu bile bir birikimin ürünüdür. (V) Bu sürecin uzunluğu, yazarın hazırlığına ve çalışma tarzına bağ- lıdır. 4. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III E) V 2017 / YGS D) IV