Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

2018-ALES-İlkbahar/SÖZEL
10.
H. denizde, yukarıdan gelen ışığa
II. karışmasını sağlayarak
III. saçtığı ışık, hayvanı akvaryumda
IV. görünür kılıyor ancak
V. mürekkep balığının bir türünün
VI. ona bir görünmezlik perdesi oluşturuyor
Yukarıdaki sözler anlamlı ve kurallı bir cümle
oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan
üçüncü olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
11-111-M
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2018-ALES-İlkbahar/SÖZEL 10. H. denizde, yukarıdan gelen ışığa II. karışmasını sağlayarak III. saçtığı ışık, hayvanı akvaryumda IV. görünür kılıyor ancak V. mürekkep balığının bir türünün VI. ona bir görünmezlik perdesi oluşturuyor Yukarıdaki sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V 11-111-M
10. Edebiyata meraklı gençleri anlamakta zorlanıyorum.
Özellikle de yazıya merak saran gençleri... Edebiyat
yapmak, söze süs katmak onlarda yazmanın temel
olarak görülüyor. Oysa edebiyatın özündeki sadeliği bir
anlayabilseler işin hiç de öyle olmadığını fark edecekler
ama yapamıyorlar. Biraz zamana ihtiyaçları olduğu kesin.
Aşağıdaki yargıların hangisi bu parçada eleştirilen
yazma biçimiyle örtüşür?
A) Nisan yağmurlarıyla birlikte karlar erimiş, leylekler
köyümüze dönmüştür.
B) Annem hâlâ burada, yanı başımızda; onun sesi, onun
kokusu evimizin duvarlarına sinmiş gibi.
C) Her sabah erkenden işe gitmek, sürekli aynı dosyalarla
ilgilenmek onu sıkmaya başlamıştı.
D) Sobada fıslayarak kaynayan ıhlamur, odaya mis gibi
kokular yayıyordu.
E) Yalnızlığın kuytu köşesinde büyüyen hasretler,
yüreğimin dinmek bilmeyen bir sızısı gibidir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
10. Edebiyata meraklı gençleri anlamakta zorlanıyorum. Özellikle de yazıya merak saran gençleri... Edebiyat yapmak, söze süs katmak onlarda yazmanın temel olarak görülüyor. Oysa edebiyatın özündeki sadeliği bir anlayabilseler işin hiç de öyle olmadığını fark edecekler ama yapamıyorlar. Biraz zamana ihtiyaçları olduğu kesin. Aşağıdaki yargıların hangisi bu parçada eleştirilen yazma biçimiyle örtüşür? A) Nisan yağmurlarıyla birlikte karlar erimiş, leylekler köyümüze dönmüştür. B) Annem hâlâ burada, yanı başımızda; onun sesi, onun kokusu evimizin duvarlarına sinmiş gibi. C) Her sabah erkenden işe gitmek, sürekli aynı dosyalarla ilgilenmek onu sıkmaya başlamıştı. D) Sobada fıslayarak kaynayan ıhlamur, odaya mis gibi kokular yayıyordu. E) Yalnızlığın kuytu köşesinde büyüyen hasretler, yüreğimin dinmek bilmeyen bir sızısı gibidir.
A) I ve II
D) II ve IV
E) III ve IV
11. Sokrates bilgeliği tanımlarken onun özelliğinin her şeyi
bilmek değil, neyi bilip neyi bilmediğini bilmek olduğunu
söyler. Bu bakımdan felsefe bilgelik arayışı diye de
tanımlanır. Felsefe öğreniminin insanlara kazandıracağı
önemli özelliklerden biri de, insanların bildikleri konuda
konuşmayı, bilmediklerindeyse susmayı öğrenmeleri
olacaktır. Bu özelliği kazanan kişi fikri sorulduğunda
bilmediği bir konuda insanları yanlış
yönlendirmeyecektir. Örneğin biri ona "Hangi
eylemlerimiz erdemlidir?" diye sorduğunda, "erdem"
kavramının tanımına ilişkin bir bilgisi yoksa
"Bilmiyorum." deyip, karşısındakini yanlış
yönlendirmemiş olacaktır.
Bu parçada felsefenin aşağıdaki işlevlerinden
hangisi vurgulanmaktadır?
A) Hakikati arama ve ona ulaşma isteğini güçlendirmesi
B) Kavramsal ve refleksif bilginin pratik yaşama
aktarılmasını sağlaması
C) Eleştirel bakış açısını geliştirmesi
D) Tümel bilgiyi hedef edindirmesi
E) Soruların yanıtlar kadar önemli olduğunun
farkındalığını kazandırması
B) I ve III
C) II ve III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
A) I ve II D) II ve IV E) III ve IV 11. Sokrates bilgeliği tanımlarken onun özelliğinin her şeyi bilmek değil, neyi bilip neyi bilmediğini bilmek olduğunu söyler. Bu bakımdan felsefe bilgelik arayışı diye de tanımlanır. Felsefe öğreniminin insanlara kazandıracağı önemli özelliklerden biri de, insanların bildikleri konuda konuşmayı, bilmediklerindeyse susmayı öğrenmeleri olacaktır. Bu özelliği kazanan kişi fikri sorulduğunda bilmediği bir konuda insanları yanlış yönlendirmeyecektir. Örneğin biri ona "Hangi eylemlerimiz erdemlidir?" diye sorduğunda, "erdem" kavramının tanımına ilişkin bir bilgisi yoksa "Bilmiyorum." deyip, karşısındakini yanlış yönlendirmemiş olacaktır. Bu parçada felsefenin aşağıdaki işlevlerinden hangisi vurgulanmaktadır? A) Hakikati arama ve ona ulaşma isteğini güçlendirmesi B) Kavramsal ve refleksif bilginin pratik yaşama aktarılmasını sağlaması C) Eleştirel bakış açısını geliştirmesi D) Tümel bilgiyi hedef edindirmesi E) Soruların yanıtlar kadar önemli olduğunun farkındalığını kazandırması B) I ve III C) II ve III
arak
e
ir
**
39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
(1) Nedeni tam olarak bilinmiyor olsa da son yıllarda
yürütülen araştırmalar otizm spektrumunun, beynin
gelişimi sırasında gerçekleşen bir hatadan kaynaklı
olduğuna işaret etmektedir. (II) Ancak Harvard
Tip Okulu araştırmacıları böyle bir durumun söz konusu
olmadığını ve otizmin beyni aştığını, uzuvlardan beyne
duyusal veri yollayan periferik sinirlerle de bağlantısı
olabileceği düşüncesiyle bir çalışma başlattı. (III) Bu
çalışmada spektrumun ortaya çıkışından-kabul edilenin
aksine- sadece beynin değil, sinir sisteminin diğer
sonucuna
[(IV) Araştırmaya önculuk eden David Ginty, otizm
spektrumundaki insanlarda görülen genetik
mutasyonları da incelediklerini, nöronların iletişimi için
kullanılan iki gende otizmli insanlara özgü bir mutasyon
belirlendiğini söylüyor. (V) Qtizmle ilişkisi olduğu bilinen
pek çok gen var ancak Ginty'e göre asıl mesele sinir
sisteminde bu sorunun tam olarak nerede ortaya
çıktığını bulmak. (VI) Araştırmanın sonucuna göre
otizmli bireylerin duyusal açıdan farklı hissetmesinin ve
dünyayı fiziksel olarak farklı duyumsamasının sebebi de
yine bu genler.
39. Bu parçadan hareketle otizm spektrumuyla ilgili
aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
Agi
A
Görüme nedenine ilişkin birbirine karşıt fikirlerin
olduğuna
B) Duygu durumunda yarattığı karmaşamın kişin
davranışlanna yansıdığına
C) Sosyal iletişim kurmayla ilgili yarattığı sonurun sinir
sisteminden kaynaklandığına
D) Beynin gelişim sürecini yavaşlaten durumlann
chuşmasına yol açtığına
E) Braylerin gerlerinde mutasyon yaşanma riskini
artırdığına
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
arak e ir ** 39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Nedeni tam olarak bilinmiyor olsa da son yıllarda yürütülen araştırmalar otizm spektrumunun, beynin gelişimi sırasında gerçekleşen bir hatadan kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. (II) Ancak Harvard Tip Okulu araştırmacıları böyle bir durumun söz konusu olmadığını ve otizmin beyni aştığını, uzuvlardan beyne duyusal veri yollayan periferik sinirlerle de bağlantısı olabileceği düşüncesiyle bir çalışma başlattı. (III) Bu çalışmada spektrumun ortaya çıkışından-kabul edilenin aksine- sadece beynin değil, sinir sisteminin diğer sonucuna [(IV) Araştırmaya önculuk eden David Ginty, otizm spektrumundaki insanlarda görülen genetik mutasyonları da incelediklerini, nöronların iletişimi için kullanılan iki gende otizmli insanlara özgü bir mutasyon belirlendiğini söylüyor. (V) Qtizmle ilişkisi olduğu bilinen pek çok gen var ancak Ginty'e göre asıl mesele sinir sisteminde bu sorunun tam olarak nerede ortaya çıktığını bulmak. (VI) Araştırmanın sonucuna göre otizmli bireylerin duyusal açıdan farklı hissetmesinin ve dünyayı fiziksel olarak farklı duyumsamasının sebebi de yine bu genler. 39. Bu parçadan hareketle otizm spektrumuyla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? Agi A Görüme nedenine ilişkin birbirine karşıt fikirlerin olduğuna B) Duygu durumunda yarattığı karmaşamın kişin davranışlanna yansıdığına C) Sosyal iletişim kurmayla ilgili yarattığı sonurun sinir sisteminden kaynaklandığına D) Beynin gelişim sürecini yavaşlaten durumlann chuşmasına yol açtığına E) Braylerin gerlerinde mutasyon yaşanma riskini artırdığına
insan
A
A
Anlaşılacağı üzere Sabahattin Ali'nin hikâyelerinde
vaka (olay) önemli bir yer tutmaktadır. Gerçekten,
hikâyelerinin genellikle "klasik" denecek bir yapısı
vardır. Her hikâye bir konuyu işler, konu bir olaya
dayanır; olay bir yerde geçer, bir sürece göre olu-
şur, süreç "giriş, gelişme, düğümlenme, çözülme"
sırasını izler.
Bu parçadan hareketle Sabahattin Ali ile ilgili
aşağıdakilerden hangisi kesin olarak söylenebi-
lir?
A) Son derece başarılı bir hikâye yazandır.
B) Hikâyelerini klasik tarzda yazmaktadır.
C) Konu seçiminde titizlik göstermektedir.
D) Betimlemelere sıkça yer vermektedir.
E) Yalın ve anlaşılır bir dil kullanmaktadır.
11.
13.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
insan A A Anlaşılacağı üzere Sabahattin Ali'nin hikâyelerinde vaka (olay) önemli bir yer tutmaktadır. Gerçekten, hikâyelerinin genellikle "klasik" denecek bir yapısı vardır. Her hikâye bir konuyu işler, konu bir olaya dayanır; olay bir yerde geçer, bir sürece göre olu- şur, süreç "giriş, gelişme, düğümlenme, çözülme" sırasını izler. Bu parçadan hareketle Sabahattin Ali ile ilgili aşağıdakilerden hangisi kesin olarak söylenebi- lir? A) Son derece başarılı bir hikâye yazandır. B) Hikâyelerini klasik tarzda yazmaktadır. C) Konu seçiminde titizlik göstermektedir. D) Betimlemelere sıkça yer vermektedir. E) Yalın ve anlaşılır bir dil kullanmaktadır. 11. 13.
BOŞLUK TAMAMLAMA METODU
9. (1) Karagöz oyunundaki kişiler, şekiller deriden
yapılan tasvir, suret veya figür ismi verilen şekil-
lerle canlandırılır. (II) Tasvirler cam deri tekniği
ile tabaklanan, şeffaflaştırılmış deve, düve, at,
eşek derilerinden yapılır ((III) Nemlendirilen deri
kalıbın üzerine konulup çini mürekkebi kullanarak
rapido kalemle çizilir, çizginin dışından makasla
kesilir, kenarları çekiçle dövülerek yassılaştırılarak
kalıp hazırlanır ve "nevregan" adı verilen büyüklü
küçüklü çeşitli boyutlardaki özel kesme bıçakları
ile işlenir. (IV) Tasvirler için kök boya da deni-
len doğal katkı maddeleri nar şerbeti, bal, ağaç
kabukları, ceviz kabuğu; bunların yanı sıra ekolin
boyalar, çini mürekkebi kullanılır. (V) Tasvirler çift
taraflı boyanıp çini mürekkebi ile kontur çekilerek
hazırlanır. (VI) Daha sonra sopaların takılacağı
delikler "çiçek zımbası" adı verilen bir aletle
delinerek üstüne düğme adı verilen deri parçası
dikilir. Hazırlanan parçalar "kat küt" adı verilen
ameliyat ipliği ile özel bir bağlama yöntemi kulla-
nılarak birleştirilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden
hangisinden sonra düşüncenin akışına göre
"Tasvir için hazırlanan deriden, yapılacak tasvir
büyüklüğündeki deri, bahçıvan makası ile kesilip
nemlendirilerek kaba kâğıt altında bir süre bekleti-
lir." cümlesi getirilebilir?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
rafın Şifresi® - Modüler Soru Bankası
11
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
BOŞLUK TAMAMLAMA METODU 9. (1) Karagöz oyunundaki kişiler, şekiller deriden yapılan tasvir, suret veya figür ismi verilen şekil- lerle canlandırılır. (II) Tasvirler cam deri tekniği ile tabaklanan, şeffaflaştırılmış deve, düve, at, eşek derilerinden yapılır ((III) Nemlendirilen deri kalıbın üzerine konulup çini mürekkebi kullanarak rapido kalemle çizilir, çizginin dışından makasla kesilir, kenarları çekiçle dövülerek yassılaştırılarak kalıp hazırlanır ve "nevregan" adı verilen büyüklü küçüklü çeşitli boyutlardaki özel kesme bıçakları ile işlenir. (IV) Tasvirler için kök boya da deni- len doğal katkı maddeleri nar şerbeti, bal, ağaç kabukları, ceviz kabuğu; bunların yanı sıra ekolin boyalar, çini mürekkebi kullanılır. (V) Tasvirler çift taraflı boyanıp çini mürekkebi ile kontur çekilerek hazırlanır. (VI) Daha sonra sopaların takılacağı delikler "çiçek zımbası" adı verilen bir aletle delinerek üstüne düğme adı verilen deri parçası dikilir. Hazırlanan parçalar "kat küt" adı verilen ameliyat ipliği ile özel bir bağlama yöntemi kulla- nılarak birleştirilir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinden sonra düşüncenin akışına göre "Tasvir için hazırlanan deriden, yapılacak tasvir büyüklüğündeki deri, bahçıvan makası ile kesilip nemlendirilerek kaba kâğıt altında bir süre bekleti- lir." cümlesi getirilebilir? A) II B) III C) IV D) V E) VI rafın Şifresi® - Modüler Soru Bankası 11
2. Iran halısı bir kompozisyondur. Bir halının ressamı
başka, dokuyucusu, ilmikçisi başkadır. Bir Iran ha-
lisinda minyatür dâhilerinin desenleri göze çarpar
Orada geyik, balik, kuş, deniz, gökyüzü, çiçek h
şey vardır. Anlayan bir göz, hemen balığın balık,
geyiğin geyik, kuşun kuş olduğunu görür. Hâlbuki
Türk halısı tamamen bireysel, kişiye özgü bir sanat
eseridir. Dokuyanın hayal gücünün, hassasiyeti-
nin eseridir. Türk halısında ne karanfil karanfil ne
de gül güldür. Onda yaratılmış çiçekler vardır. Bu
çiçekler dünya yüzünde yoktur. Kuşlar hayal dün-
yasındaki kuşlardır. Türk halısı bir fantezi, bir ruh
durumu, bir sıkıntı, bir sevinç, bir bayram, bir keder
ifade eden bir renk oyunudur.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han-
gisine başvurulmamıştır?
A) Karsilastirma
B) Açıklama
C) Örnekleme
Benzetme
Tanımlama
karekök
97
6
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Iran halısı bir kompozisyondur. Bir halının ressamı başka, dokuyucusu, ilmikçisi başkadır. Bir Iran ha- lisinda minyatür dâhilerinin desenleri göze çarpar Orada geyik, balik, kuş, deniz, gökyüzü, çiçek h şey vardır. Anlayan bir göz, hemen balığın balık, geyiğin geyik, kuşun kuş olduğunu görür. Hâlbuki Türk halısı tamamen bireysel, kişiye özgü bir sanat eseridir. Dokuyanın hayal gücünün, hassasiyeti- nin eseridir. Türk halısında ne karanfil karanfil ne de gül güldür. Onda yaratılmış çiçekler vardır. Bu çiçekler dünya yüzünde yoktur. Kuşlar hayal dün- yasındaki kuşlardır. Türk halısı bir fantezi, bir ruh durumu, bir sıkıntı, bir sevinç, bir bayram, bir keder ifade eden bir renk oyunudur. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han- gisine başvurulmamıştır? A) Karsilastirma B) Açıklama C) Örnekleme Benzetme Tanımlama karekök 97 6
2. 16. yüzyılda Osmanlı sanat yapıtlarındaki süsleme-
lerde görülen "kıvrımlı dal ve Uzak Doğu kökenli
"hatayi çiçekler gümüş eşyalara da işlenirdi. Bu
yüzyıldan sonra ise Türk süsleme sanatında gül,
karanfil, lale, sümbül, nergis gibi çiçekler kullanıl
di 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı sanatının çeşit
dallarında Batı etkisi görüldü. Serviler, narlar, ma-
dalyon içinde çeşitli çiçek buketleri kabartma ola-
rak işlenmeye başlandı. 18. yüzyıl sonlarına doğru,
iri kıvrımlı yapraklar, sepetlerde güller, fiyonklarla
"Türk rokoko usulü" kendini hissettirdi. 19. yüzyıla
ait eserlerde ise küçük çiçekli dallar yer aldı.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han-
gisi ağır basmaktadır?
Örneklendirme
B) Tanımlama
Karşılaştırma
D) Betimlemey
E) Alıntı yapma
karekök -
95
4
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. 16. yüzyılda Osmanlı sanat yapıtlarındaki süsleme- lerde görülen "kıvrımlı dal ve Uzak Doğu kökenli "hatayi çiçekler gümüş eşyalara da işlenirdi. Bu yüzyıldan sonra ise Türk süsleme sanatında gül, karanfil, lale, sümbül, nergis gibi çiçekler kullanıl di 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı sanatının çeşit dallarında Batı etkisi görüldü. Serviler, narlar, ma- dalyon içinde çeşitli çiçek buketleri kabartma ola- rak işlenmeye başlandı. 18. yüzyıl sonlarına doğru, iri kıvrımlı yapraklar, sepetlerde güller, fiyonklarla "Türk rokoko usulü" kendini hissettirdi. 19. yüzyıla ait eserlerde ise küçük çiçekli dallar yer aldı. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han- gisi ağır basmaktadır? Örneklendirme B) Tanımlama Karşılaştırma D) Betimlemey E) Alıntı yapma karekök - 95 4
15. Vücudumuzda çok sayıda bakteri bulunur ancak bu 10
bakterilerin hepsi zararlı değildir. Örneğin bağırsak-
nota yaşayan bakteriler metabolizmamızın çalışmasına
yardımcı olur. (1) Zararlı bakterilerse vücutta çeşitli en-
hlefeksiyonlara neden olur. (II) Bu bakterilerin yol açtığı
em enfeksiyonlarla mücadele etmek için antibiyotik adı
verilen ilaçlar kullanılır. (III) Antibiyotikler, bakterileri
beböldürerek ya da büyümelerini ve çoğalmalarını engel-
leyerek enfeksiyonlarla savaşırken bazen antibiyotikler
bakterileri etkili bir şekilde yok edemez. (IV) Antibiyotik
od direnci olarak isimlendirilen bu durum, bakterilerin an-
siq tibiyotiklere karşı yaşama yeteneği geliştirmesiyle olu-
şur. (V) Antibiyotik direnci, insan sağlığı için en önemli
tehditlerden biridir çünkü antibiyotikle kolayca tedavi
edilebilen hastalıklar antibiyotik direnci nedeniyle za-
manla tedavi edilemez hâle gelir.
lleimini
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa-
ragraf hangi cümle ile başlar?
V
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
15. Vücudumuzda çok sayıda bakteri bulunur ancak bu 10 bakterilerin hepsi zararlı değildir. Örneğin bağırsak- nota yaşayan bakteriler metabolizmamızın çalışmasına yardımcı olur. (1) Zararlı bakterilerse vücutta çeşitli en- hlefeksiyonlara neden olur. (II) Bu bakterilerin yol açtığı em enfeksiyonlarla mücadele etmek için antibiyotik adı verilen ilaçlar kullanılır. (III) Antibiyotikler, bakterileri beböldürerek ya da büyümelerini ve çoğalmalarını engel- leyerek enfeksiyonlarla savaşırken bazen antibiyotikler bakterileri etkili bir şekilde yok edemez. (IV) Antibiyotik od direnci olarak isimlendirilen bu durum, bakterilerin an- siq tibiyotiklere karşı yaşama yeteneği geliştirmesiyle olu- şur. (V) Antibiyotik direnci, insan sağlığı için en önemli tehditlerden biridir çünkü antibiyotikle kolayca tedavi edilebilen hastalıklar antibiyotik direnci nedeniyle za- manla tedavi edilemez hâle gelir. lleimini Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf hangi cümle ile başlar? V A) I B) II C) III D) IV E) V
16. Tıpkı" kelimesini yıllardır kullanmam çünkü tıpkıdan
sonra gelen "gibi" tek başına anlamı karşılıyor aslında.
"Noktasında" kelimesini konuşurken bile kullanmam.
Herhangi bir kravatlı kişinin "noktasında" kullanmadan
bitirdiği konuşma yoktur zannımca. "Bütüncül" kelimesini
kullanmam ki insanlar kullandıklarında kastettikleri aslında
"bütünleşik"tir. Yanlış kullanılıyor. "Lakin" kullanmamaya
çalışıyorum, dikkat edilmezse sakil oluyor. Romanın
son okumasını yapan Selahattin Özpalabıyıklar da bizi
"adına" kelimesi konusunda uyardı. Bir kere kullanmışım
romanda, hemen kaldırdım. Çok mantıklı. "Mod" ve "fan"
gibi birkaç yıl önce dilimize yerleşen İngilizce kelimeleri de
bende göremezsiniz. Öte yandan, Yaşar Kemal'in mirası
"umut" kelimesini, "terakki" kelimesini, bir kelimeye "perver"
eklemeyi, "şefkat", "biz", "mütebessim", "inanç" ve "kitap"
kelimelerini çok seviyorum.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yaşar Kemal'in de dile sözcük açısından katkı
sağladığına
B) Batı kökenli sözcüklerin tercih edilmediğine
C) Üslupta özenli olunması gerektiğine
D) Türkçedeki dil kirliliğinin giderek arttığına
E) Yazarların kimi sözcüklerin kullanımına sıklıkla yer
verdiğine
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
16. Tıpkı" kelimesini yıllardır kullanmam çünkü tıpkıdan sonra gelen "gibi" tek başına anlamı karşılıyor aslında. "Noktasında" kelimesini konuşurken bile kullanmam. Herhangi bir kravatlı kişinin "noktasında" kullanmadan bitirdiği konuşma yoktur zannımca. "Bütüncül" kelimesini kullanmam ki insanlar kullandıklarında kastettikleri aslında "bütünleşik"tir. Yanlış kullanılıyor. "Lakin" kullanmamaya çalışıyorum, dikkat edilmezse sakil oluyor. Romanın son okumasını yapan Selahattin Özpalabıyıklar da bizi "adına" kelimesi konusunda uyardı. Bir kere kullanmışım romanda, hemen kaldırdım. Çok mantıklı. "Mod" ve "fan" gibi birkaç yıl önce dilimize yerleşen İngilizce kelimeleri de bende göremezsiniz. Öte yandan, Yaşar Kemal'in mirası "umut" kelimesini, "terakki" kelimesini, bir kelimeye "perver" eklemeyi, "şefkat", "biz", "mütebessim", "inanç" ve "kitap" kelimelerini çok seviyorum. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Yaşar Kemal'in de dile sözcük açısından katkı sağladığına B) Batı kökenli sözcüklerin tercih edilmediğine C) Üslupta özenli olunması gerektiğine D) Türkçedeki dil kirliliğinin giderek arttığına E) Yazarların kimi sözcüklerin kullanımına sıklıkla yer verdiğine
Türkçe
37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız.
Kimse bile bile dilin gücünü yadsımaz. Yadsırsa her şey-
den önce kendine eder. Dile saygısızlık, insanın kendi
özüne saygısızlıktır. Dil zorbasının başına gelmedik kal-
maz. Dilin öcü, uğradığı saygısızlıkla orantılıdır. Söyledi-
ğine dikkat etmeyen, sözcüklerini tartarak kullanmayan,
dil gereklerine aldırmayan, dil başıbozukluğunu alışkan-
lik haline getiren bir insan, zararın her türlüsünü göze
almalıdır. Yıkımdan yıkıma sürüklenir bu gidişle. Olağa-
nüstü durumlara uzanmayalım, daha günlük yaşayışta
"Evet" yerine "Hayır","lyi" yerine "Kötü", "Gel" yerine
"Git" dediğimizde, öylesine eylemler boşandırırız ki bu-
nunla yaşayışımızı kendi elimizle kötürümleştiririz. "Bin-
bir iş arasında bir de dille mi uğraşacağım? Dilcilerin
olsun dil!" diyenlerin işleri er geç sarpa saracaktır. Bu gi-
biler yanlış bir dil anlayışının kurbanıdır. İnsan için ne bir
yüktür dil ne de salt bilimsel bir konu. Tam tersine çoğu
yükümüzü hafifletiriz dille, insanca yaşayışımızı sağla-
riz konuşmayla. Bilim konusu olarak dilin büyük önemi
de bu bildirişimden ileri gelir.
37. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı-
dakilerden hangisidir?
A Dilin insanlar arası bir iletişim aracı olması
BY Dilin farklı anlamlar ifade etme kabiliyeti
Dile yapılan saygısızlığın karşılıksız kalmaması
Dilin uzmanuk gerektiren bir yapıya sahip olması
Dil bilimellerin dilin değerini tam anlaması
38. Bu parçada asıl yakınılan durum aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Dilin değişiminin farkında olunmaması
Dilin gereksiz görülüp önemsenmemesi
C) Dil yanlışlarının tespit edilememesi
D) Dilin bilimsel bir yönünün olduğunun bilinmemesi
E) Dilin salt bilimsel bir tutumla ele alınması
TYTREHBER20213-2
10
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Türkçe 37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Kimse bile bile dilin gücünü yadsımaz. Yadsırsa her şey- den önce kendine eder. Dile saygısızlık, insanın kendi özüne saygısızlıktır. Dil zorbasının başına gelmedik kal- maz. Dilin öcü, uğradığı saygısızlıkla orantılıdır. Söyledi- ğine dikkat etmeyen, sözcüklerini tartarak kullanmayan, dil gereklerine aldırmayan, dil başıbozukluğunu alışkan- lik haline getiren bir insan, zararın her türlüsünü göze almalıdır. Yıkımdan yıkıma sürüklenir bu gidişle. Olağa- nüstü durumlara uzanmayalım, daha günlük yaşayışta "Evet" yerine "Hayır","lyi" yerine "Kötü", "Gel" yerine "Git" dediğimizde, öylesine eylemler boşandırırız ki bu- nunla yaşayışımızı kendi elimizle kötürümleştiririz. "Bin- bir iş arasında bir de dille mi uğraşacağım? Dilcilerin olsun dil!" diyenlerin işleri er geç sarpa saracaktır. Bu gi- biler yanlış bir dil anlayışının kurbanıdır. İnsan için ne bir yüktür dil ne de salt bilimsel bir konu. Tam tersine çoğu yükümüzü hafifletiriz dille, insanca yaşayışımızı sağla- riz konuşmayla. Bilim konusu olarak dilin büyük önemi de bu bildirişimden ileri gelir. 37. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı- dakilerden hangisidir? A Dilin insanlar arası bir iletişim aracı olması BY Dilin farklı anlamlar ifade etme kabiliyeti Dile yapılan saygısızlığın karşılıksız kalmaması Dilin uzmanuk gerektiren bir yapıya sahip olması Dil bilimellerin dilin değerini tam anlaması 38. Bu parçada asıl yakınılan durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Dilin değişiminin farkında olunmaması Dilin gereksiz görülüp önemsenmemesi C) Dil yanlışlarının tespit edilememesi D) Dilin bilimsel bir yönünün olduğunun bilinmemesi E) Dilin salt bilimsel bir tutumla ele alınması TYTREHBER20213-2 10
Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıt anlamlı
sözcükler kullanılmamıştır?
A Sana çirkin dediler
Düşmanı oldum güzelin
B) Ben sıcak bir denize inen
Buzdan bir dağım
C) Gözlerin gözlerime deyince
Felaketim olurdu, ağlardım
D) Akşam nerde bitiyor
Nerde başlıyor şehir
E) Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıt anlamlı sözcükler kullanılmamıştır? A Sana çirkin dediler Düşmanı oldum güzelin B) Ben sıcak bir denize inen Buzdan bir dağım C) Gözlerin gözlerime deyince Felaketim olurdu, ağlardım D) Akşam nerde bitiyor Nerde başlıyor şehir E) Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
19. Gözün uzanabildiği yerlerde bitkisiz tek karış toprak
yok. Koyu yeşil yapraklı, meyveleri daha turunculaş-
mamış portakal dolu ağaçlar, kılıç sivrisi yapraklarında
güneş ışığının en parlak yeşilini yansıtan sazlıklar, ka-
mışlıklar hep arkamızda kalıyor. Arkamızda sazdan,
kamıştan yapılmış tek odalı, içlerinde insan barınan
kulübecikler de kalıyor. Topraktaki cömertliğe karşılık
insan giysisindeki hırpaniliği, kafamı otomobilin hızına
eşit işlettiğim hâlde anlayamıyorum. Çocuklara, kadın-
lara, erkeklere, kötü giysili kimseye rastlamasam, di-
yorum; insanların güzelliği doğayı bastırmalı, diyorum.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Nitelemelere yer verilmiştir.
B) İç konuşmaya başvurulmuştur.
C) Mecazlı söyleyiş vardır.
D) Örneklemeden yararlanılmıştır.
E) Kişileştirmeye başvurulmuştur.
CAL
21
7
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
19. Gözün uzanabildiği yerlerde bitkisiz tek karış toprak yok. Koyu yeşil yapraklı, meyveleri daha turunculaş- mamış portakal dolu ağaçlar, kılıç sivrisi yapraklarında güneş ışığının en parlak yeşilini yansıtan sazlıklar, ka- mışlıklar hep arkamızda kalıyor. Arkamızda sazdan, kamıştan yapılmış tek odalı, içlerinde insan barınan kulübecikler de kalıyor. Topraktaki cömertliğe karşılık insan giysisindeki hırpaniliği, kafamı otomobilin hızına eşit işlettiğim hâlde anlayamıyorum. Çocuklara, kadın- lara, erkeklere, kötü giysili kimseye rastlamasam, di- yorum; insanların güzelliği doğayı bastırmalı, diyorum. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Nitelemelere yer verilmiştir. B) İç konuşmaya başvurulmuştur. C) Mecazlı söyleyiş vardır. D) Örneklemeden yararlanılmıştır. E) Kişileştirmeye başvurulmuştur. CAL 21 7
A) Her geçen gün artan nüfusla birlikte İstanbul'un iyice
yaşanmaz hale geldiğine
B) Istanbul'da inmesi çok for yokuşlar bulunduğuna
C) Çeşitli önlemler alınmasına rağmen İstanbul'da kaza-
larm önüne geçilemediğine
D) İstanbul'daki bazı kaldırımların orada yürüyenler için
deta bir işkence haline geldiğine
Istanbul ile Anadolu'nun aynı paralelde gelişme gös-
termediğine
22. 1. O zamana kadar tabii olarak ilgi duyduğu fakat üzerin-
de konuşmak, ders vermek ve kitap yazmak endişesi
olmaksızın tanıdığı divan şiirine daha ciddi olarak eğil-
mek gerektiği kanaatindeydi.
II. O zaman Tanzimat edebiyatının kaynaklarına inebil-
mek için belli başlı divanları yeniden ele aldı, onlardan
yeni dönem edebiyat tarihine taşımak üzere çarpıcı
misra ve beyitler topladı.
III. Nitekim o güne kadar yazdıkları arasında divan şiiri ile
ilgili olarak değil makale, deneme tarzında bile kalem
oynatmamıştı.
IV. Ayrıca edebiyat tarihi denen şeyin aynı zamanda bir
medeniyet ve kültür tarihi olduğunu da düşündüğü
için genç yaşlarda okumaya başladığı klasik Osmanlı
tarihlerini yeniden okudu.
V. Tanzimat Dönemi'ni bütünüyle anlatan bir edebiyat
tarihi yazmayı planlayan Tanpınar, Tanzimat sonrası
edebiyat hakkında değer yargıları verebilmek için on-
dan önceki edebiyatı iyi tanımanın gerektiğine inanı-
yordu.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak bi-
çimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
AIX
B) II
C) V
D) I
ENI
O#Hurkceyiseviyorum
ARI
24.
132
25
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
A) Her geçen gün artan nüfusla birlikte İstanbul'un iyice yaşanmaz hale geldiğine B) Istanbul'da inmesi çok for yokuşlar bulunduğuna C) Çeşitli önlemler alınmasına rağmen İstanbul'da kaza- larm önüne geçilemediğine D) İstanbul'daki bazı kaldırımların orada yürüyenler için deta bir işkence haline geldiğine Istanbul ile Anadolu'nun aynı paralelde gelişme gös- termediğine 22. 1. O zamana kadar tabii olarak ilgi duyduğu fakat üzerin- de konuşmak, ders vermek ve kitap yazmak endişesi olmaksızın tanıdığı divan şiirine daha ciddi olarak eğil- mek gerektiği kanaatindeydi. II. O zaman Tanzimat edebiyatının kaynaklarına inebil- mek için belli başlı divanları yeniden ele aldı, onlardan yeni dönem edebiyat tarihine taşımak üzere çarpıcı misra ve beyitler topladı. III. Nitekim o güne kadar yazdıkları arasında divan şiiri ile ilgili olarak değil makale, deneme tarzında bile kalem oynatmamıştı. IV. Ayrıca edebiyat tarihi denen şeyin aynı zamanda bir medeniyet ve kültür tarihi olduğunu da düşündüğü için genç yaşlarda okumaya başladığı klasik Osmanlı tarihlerini yeniden okudu. V. Tanzimat Dönemi'ni bütünüyle anlatan bir edebiyat tarihi yazmayı planlayan Tanpınar, Tanzimat sonrası edebiyat hakkında değer yargıları verebilmek için on- dan önceki edebiyatı iyi tanımanın gerektiğine inanı- yordu. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak bi- çimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? AIX B) II C) V D) I ENI O#Hurkceyiseviyorum ARI 24. 132 25
26. Çağrışım kaynaklarını yerli yerinde kullanmamak,
karşımıza ne anlaşılmaz, karmakarışık yazılar çıka-
rır da bu yazılarda boşu boşuna hikmetler arayıp
dururuz. Birçok yazı, şiir okumuşsunuz; gördüğü-
nüz sadece daldan dala atlayan bir imge salatası,
içinde yer yer ışıltılara da rastlanan kavramlar yu-
mağı... Bir şeyler duyuruyor ama yüzeysel aynı za-
manda bütünlükten ve düzenden uzak... Daha çok
kolaya kaçma ve hayal balonunu amaçsızca şişir-
mek yoluyla yazılan bu yazılar doyurmuyor, sadece
oyalıyor. Oysa yazdıklarımız oldukça zengin bir çağ-
rışım kaynağından fışkırmalı, çok renkli malzeme
içermeli, okura bir şeyler diyebilmeli, onu bir lima-
na götürebilmeli.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi eleştirilmek-
tedir?
A) Metni üretirken farklı kaynaklardan yararlanılma-
SI
B) Metinlerin çoğul anlam üretmesinin sakıncaları
C) imgesel anlatımın metindeki anlamın önüne geç-
mesi
D) İmgelerin metinde gereğinden çok kullanılması
E) Bütünlüğü yakalayamamış metinlerin okurun ha-
yal gücünü zorlaması
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
26. Çağrışım kaynaklarını yerli yerinde kullanmamak, karşımıza ne anlaşılmaz, karmakarışık yazılar çıka- rır da bu yazılarda boşu boşuna hikmetler arayıp dururuz. Birçok yazı, şiir okumuşsunuz; gördüğü- nüz sadece daldan dala atlayan bir imge salatası, içinde yer yer ışıltılara da rastlanan kavramlar yu- mağı... Bir şeyler duyuruyor ama yüzeysel aynı za- manda bütünlükten ve düzenden uzak... Daha çok kolaya kaçma ve hayal balonunu amaçsızca şişir- mek yoluyla yazılan bu yazılar doyurmuyor, sadece oyalıyor. Oysa yazdıklarımız oldukça zengin bir çağ- rışım kaynağından fışkırmalı, çok renkli malzeme içermeli, okura bir şeyler diyebilmeli, onu bir lima- na götürebilmeli. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi eleştirilmek- tedir? A) Metni üretirken farklı kaynaklardan yararlanılma- SI B) Metinlerin çoğul anlam üretmesinin sakıncaları C) imgesel anlatımın metindeki anlamın önüne geç- mesi D) İmgelerin metinde gereğinden çok kullanılması E) Bütünlüğü yakalayamamış metinlerin okurun ha- yal gücünü zorlaması
8. Şairin dönüşü, hep akşama doğrudur çünkü akşa-
min siyah rengidir buluşulmak istenen. Geçmişte
yaşanan onca aşk ve acı, ancak akşamla sökün
eder şiire Bu sırada aşklar yeniden yaşanır. Bütün
bunlar olurken çocukluğuyla yeniden buluşan şair,
"ay" in göğü aydınlatmasına aldırmaz bile. Çünkü
gönül hiç bilmez bu aydınlığın siyah olmadığını. Şiir
güneşi, şairin gözünü kör eder. Görmeyen bir göz
içinse her yer ve her şey siyahtır. Bu nedenle siyah,
şairlerin ana rengidir, bütün diğer renklerin olduğu
gibi. Renklerin içinde yalnızca siyah renk, güneşin
ışığını hapsedebilir içine. Şairin "siyah" ise söz-
cüklerdir. Şair, sözcüklerin içine kendini hapseder,
ışık olur.
Bu parçada anlatılmak istenen, aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Şiirdeki sözcüklerin büyüsünün, şain gerçekler-
den uzaklaştırdığı
B) Şairlerin, gerçekleri göremeyecek kadar şiire
tutkun oldukları
C) Karanlığın, yalnız yaşayanları anılarıyla buluş-
turduğu
Şairlerin; duygu, düşünce ve izlenimlenni söz-
cüklerle şiire donüştürdüğü
E) Şairlerin siyah rengi çok sevdiği ve kullandığı
Paragrafta Ana Düşünce
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. Şairin dönüşü, hep akşama doğrudur çünkü akşa- min siyah rengidir buluşulmak istenen. Geçmişte yaşanan onca aşk ve acı, ancak akşamla sökün eder şiire Bu sırada aşklar yeniden yaşanır. Bütün bunlar olurken çocukluğuyla yeniden buluşan şair, "ay" in göğü aydınlatmasına aldırmaz bile. Çünkü gönül hiç bilmez bu aydınlığın siyah olmadığını. Şiir güneşi, şairin gözünü kör eder. Görmeyen bir göz içinse her yer ve her şey siyahtır. Bu nedenle siyah, şairlerin ana rengidir, bütün diğer renklerin olduğu gibi. Renklerin içinde yalnızca siyah renk, güneşin ışığını hapsedebilir içine. Şairin "siyah" ise söz- cüklerdir. Şair, sözcüklerin içine kendini hapseder, ışık olur. Bu parçada anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A) Şiirdeki sözcüklerin büyüsünün, şain gerçekler- den uzaklaştırdığı B) Şairlerin, gerçekleri göremeyecek kadar şiire tutkun oldukları C) Karanlığın, yalnız yaşayanları anılarıyla buluş- turduğu Şairlerin; duygu, düşünce ve izlenimlenni söz- cüklerle şiire donüştürdüğü E) Şairlerin siyah rengi çok sevdiği ve kullandığı Paragrafta Ana Düşünce