Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

27. Kitapta doğru, güzel, iyi dediğimiz en yüksek kültür
değerlerinin dildeki anlatışları belirlenmiş; bunların,
sözler halinde kalarak uçup gitmeleri önlenmiş, sü-
rüp gitmeleri sağlama bağlanmıştır. (1) Kuşaklar,
edindikleri bilgi ve görgüleri birbirlerine aktarırlar.
(II) Gelenek dediğimiz de budur. (III) Kültürün sü-
rekliliğini, bir yazboz tahtası olmamasını sağlayan,
gelenektir. (IV) Bunun içindir ki kitap da kültürdeki
sürekliliği kendi görevi bakımından en sağlam biçim-
de gerçekleştiren aracımızdır. (V) Kitap, insanlığın
kültür belleğinin dayanağıdır.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci
paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun
olur?
A) I.
B) II. C) III. D) IV.
(E) V.
X
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
27. Kitapta doğru, güzel, iyi dediğimiz en yüksek kültür değerlerinin dildeki anlatışları belirlenmiş; bunların, sözler halinde kalarak uçup gitmeleri önlenmiş, sü- rüp gitmeleri sağlama bağlanmıştır. (1) Kuşaklar, edindikleri bilgi ve görgüleri birbirlerine aktarırlar. (II) Gelenek dediğimiz de budur. (III) Kültürün sü- rekliliğini, bir yazboz tahtası olmamasını sağlayan, gelenektir. (IV) Bunun içindir ki kitap da kültürdeki sürekliliği kendi görevi bakımından en sağlam biçim- de gerçekleştiren aracımızdır. (V) Kitap, insanlığın kültür belleğinin dayanağıdır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur? A) I. B) II. C) III. D) IV. (E) V. X
28. Aynı tür ötücü kuşlardan ormanlık bölgelerde ve kentlerde
yaşayanlar üzerinde yapılan araştırmalardan elde edilen so-
nuçlara göre, kentlerde yaşayan kuşların karşı cinsi etkile-
me amaçlı ötüşleri, ormanlık bölgede yaşayanlara göre da-
ha kısa ve hızlıdır. Ayrıca kentlerde yaşayan kuşların ötüş-
leri, çevredeki gürültü nedeniyle daha yüksek frekanslıdır.
1. Çevresel faktörler, varlıkların davranış kalıpları üzerinde
belirleyici bir rol oynamaktadır.
II. Çevresel farklılıklar aynı tür varlıklar arasında davranış
türleri bakımından çeşitliliğe yol açabilecek potansiyele
sahiptir.
III. Çevresi ile uyum sorununu çözmek için varlıklar daha
çok efor sarf etmek zorunda kalabilmektedir.
Yukarıdakilerden hangileri bu sözleri söyleyen kişinin
çalışma alanına girer?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve III
D) II ve III
E) I, II ve III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
28. Aynı tür ötücü kuşlardan ormanlık bölgelerde ve kentlerde yaşayanlar üzerinde yapılan araştırmalardan elde edilen so- nuçlara göre, kentlerde yaşayan kuşların karşı cinsi etkile- me amaçlı ötüşleri, ormanlık bölgede yaşayanlara göre da- ha kısa ve hızlıdır. Ayrıca kentlerde yaşayan kuşların ötüş- leri, çevredeki gürültü nedeniyle daha yüksek frekanslıdır. 1. Çevresel faktörler, varlıkların davranış kalıpları üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. II. Çevresel farklılıklar aynı tür varlıklar arasında davranış türleri bakımından çeşitliliğe yol açabilecek potansiyele sahiptir. III. Çevresi ile uyum sorununu çözmek için varlıklar daha çok efor sarf etmek zorunda kalabilmektedir. Yukarıdakilerden hangileri bu sözleri söyleyen kişinin çalışma alanına girer? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
24 Mayıs
1. İkarus kuşları, ateşi keşfetme yolculuğuna çıkarlar. "Nedir
ateş, sırrı nedir, neden ve nasıl bir hayat kaynağı olabil-
mektedir?" sorularının yanıtlarını bulabilmek için ateşin sır-
rina ermek istemektedirler. Ateşe hayli yaklaşıp sonra geri
dönen bir ikarus "Ateş sıcak bir şey, ısıtıyor." der. İkinci
ikarus kuşu gidip geri döndüğünde "Kocaman bir aydınlık-
tır, aydınlatıyor." der. Üçüncü kuş gittiğinde biraz daha yak-
laşıp kanadını değdirir, geri döndüğünde "Ateş yakıcıdır,
yakıyor." der. Isıtan, aydınlatan ve yakan bir şey olduğuna
karar verirler ama dördüncü kuş bu karardan tatmin olmaz
ve kanat çırparak ateşe doğru uçar, ateşle arasına hiçbir
sınır koymaz ve onunla bütünleşir. Ateşin sırrına erer ve
ondan bir parça olur.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok-
tur?
A) Öyküleyici anlatım
B) Çağrışımsal ve alegorik anlatım
C) Söyleşmeye dayanan anlatım
DDBetimleyici anlatım
E) Tartışmacı ve örnekleyici anlatım
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
24 Mayıs 1. İkarus kuşları, ateşi keşfetme yolculuğuna çıkarlar. "Nedir ateş, sırrı nedir, neden ve nasıl bir hayat kaynağı olabil- mektedir?" sorularının yanıtlarını bulabilmek için ateşin sır- rina ermek istemektedirler. Ateşe hayli yaklaşıp sonra geri dönen bir ikarus "Ateş sıcak bir şey, ısıtıyor." der. İkinci ikarus kuşu gidip geri döndüğünde "Kocaman bir aydınlık- tır, aydınlatıyor." der. Üçüncü kuş gittiğinde biraz daha yak- laşıp kanadını değdirir, geri döndüğünde "Ateş yakıcıdır, yakıyor." der. Isıtan, aydınlatan ve yakan bir şey olduğuna karar verirler ama dördüncü kuş bu karardan tatmin olmaz ve kanat çırparak ateşe doğru uçar, ateşle arasına hiçbir sınır koymaz ve onunla bütünleşir. Ateşin sırrına erer ve ondan bir parça olur. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok- tur? A) Öyküleyici anlatım B) Çağrışımsal ve alegorik anlatım C) Söyleşmeye dayanan anlatım DDBetimleyici anlatım E) Tartışmacı ve örnekleyici anlatım
S
D) Içerdigi olay çeşitilliginin,
belirlediği
E) Tüm boyutlarıyla ele alınmayan hiçbir metnin
anlaşılamadığı
28. Tek şeritli bir yolda karşılıklı olarak gelen iki araba
birbirine yaklaşır. Birinin içinde bir adam, diğerinin
içinde bir kadın vardır. Tam yan yana geldiklerinde
adam camı açıp kadına "Eşek!" diye bağırır. Adam
konuşmasına devam edecekken çok sinirlenen kadın
sözü kapar ve camı açıp adama "Sensin eşek!" diye
cevap verir. Ve arabalar yollarına devam ederler.
Kadın tam dönemeci dönmüştür ki yolun ortasında
duran kocaman bir eşeğe çarpar!
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine
ulaşılabilir?
Trafikte dikkatli olmak gerekir.
BOn yargılarımız, bize zarar verir.
C) Olaylara sakin yaklaşmak gerekir.
Kötü söz sahibine aittir.
E) Sağlıklı olmayan iletişim, sakıncalıdır.
www.deltakitap.com
gerçekten
Elek varmis.
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
S D) Içerdigi olay çeşitilliginin, belirlediği E) Tüm boyutlarıyla ele alınmayan hiçbir metnin anlaşılamadığı 28. Tek şeritli bir yolda karşılıklı olarak gelen iki araba birbirine yaklaşır. Birinin içinde bir adam, diğerinin içinde bir kadın vardır. Tam yan yana geldiklerinde adam camı açıp kadına "Eşek!" diye bağırır. Adam konuşmasına devam edecekken çok sinirlenen kadın sözü kapar ve camı açıp adama "Sensin eşek!" diye cevap verir. Ve arabalar yollarına devam ederler. Kadın tam dönemeci dönmüştür ki yolun ortasında duran kocaman bir eşeğe çarpar! Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? Trafikte dikkatli olmak gerekir. BOn yargılarımız, bize zarar verir. C) Olaylara sakin yaklaşmak gerekir. Kötü söz sahibine aittir. E) Sağlıklı olmayan iletişim, sakıncalıdır. www.deltakitap.com gerçekten Elek varmis. Diğer sayfaya geçiniz.
21.
(1) Fransız İhtilali'nin getirdiği fikirlerle irtibatı sağlayan ve ilk
kıpırdanmaları yönlendiren gazeteler, Türkiye'de zamanla hal-
ka mal olacak bütün yenileşme gayretlerinin ilk olarak orta-
ya çıktığı bir platform olmuştur. (II) Bu dönemde, en önemli
yenilikler, gazete sayesinde kültür ve edebiyat alanında ya-
pılmıştır. (III) Dönemin ilk gazetecilerinden Şinasi, edebiyat-
taki ilk esaslı devrimleri şiir ve tiyatroda gerçekleştirir. (IV) Da-
ha sonra Ziya Paşa ve Namık Kemal, Tanzimat yenilikçiliği-
nin en önemli isimleri hâline gelir; gazeteler aracılığıyla yeni-
liklerin devamlılığını sağlarlar. (V) Bunun da ötesinde özellik-
le gazete türünün özel teşebbüse açılması, Tanzimat Döne-
mi'nde birçok yeniliğin kolayca yayılmasını sağlamıştır.
Bu parçada anlam bütünlüğünün sağlanabilmesi için
aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) I. ve II. cümleler yer değiştirilmeli
B) I. cümleden sonra V. cümle getirilmeli
C) II. ve III. cümleler yer değiştirilmeli
D) II. cümleden sonra IV. cümle getirilmeli
E) V. cümle, III. cümleden sonra getirilmeli
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
21. (1) Fransız İhtilali'nin getirdiği fikirlerle irtibatı sağlayan ve ilk kıpırdanmaları yönlendiren gazeteler, Türkiye'de zamanla hal- ka mal olacak bütün yenileşme gayretlerinin ilk olarak orta- ya çıktığı bir platform olmuştur. (II) Bu dönemde, en önemli yenilikler, gazete sayesinde kültür ve edebiyat alanında ya- pılmıştır. (III) Dönemin ilk gazetecilerinden Şinasi, edebiyat- taki ilk esaslı devrimleri şiir ve tiyatroda gerçekleştirir. (IV) Da- ha sonra Ziya Paşa ve Namık Kemal, Tanzimat yenilikçiliği- nin en önemli isimleri hâline gelir; gazeteler aracılığıyla yeni- liklerin devamlılığını sağlarlar. (V) Bunun da ötesinde özellik- le gazete türünün özel teşebbüse açılması, Tanzimat Döne- mi'nde birçok yeniliğin kolayca yayılmasını sağlamıştır. Bu parçada anlam bütünlüğünün sağlanabilmesi için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır? A) I. ve II. cümleler yer değiştirilmeli B) I. cümleden sonra V. cümle getirilmeli C) II. ve III. cümleler yer değiştirilmeli D) II. cümleden sonra IV. cümle getirilmeli E) V. cümle, III. cümleden sonra getirilmeli
6. I.
Dava adlı kitabında Franz Kafka, suçtan çok suçluyu
merkeze alan absürt bir hukuk sistemi paradigmasi
oluşturur.
II. Aynı zamanda o; suçu yalnızca bir eylem olarak ta-
hannımlamaz, zanlının "kötü niyeti"yle de ilişkilendirir.
me Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir bi-
çimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dava adlı kitabında Franz Kafka, suçludan çok suça
odaklanan absürt bir hukuk sistemi paradigmasi
inşa ederek suçu yalnızca bir eylem olarak tanımla-
mayarak onu kötü niyetle birleştirir. +
B) Franz Kafka, Dava adlı yapıtında, suçu sadece bir
eylem olarak tanımlamayıp şüphelinin "art niyeti"yle
de ilintileyen ve suçtan ziyade suçluya odaklanan
absürt bir hukuk sistemi paradigması inşa eder.
demo lu
C) Absürt bir hukuk sistemi paradigması meydana ge-
tiren Franz Kafka, Dava'da suçtan çok suçluyu mer-
keze alarak suçu yalnızca bir eylem olarak tanımla-
maktan uzak durmuştur.
D) Franz Kafka, suçtan çok suçluyu merkeze alan ab-
sürt bir hukuk sistemi paradigması oluşturduğu
Dava adlı yapıtında, zanlının "kötü niyeti"yle de ilişki-
lendirdiği suçu eylerden daha çok önemser.
E) Suçu yalnızca bir eylem olarak tanımlamayıp zanlı-
nın "kötü niyeti"yle de ilişkilendirmeyen Franz Kafka,
Dava adlı yapıtında suçtan çok suçluya odaklanan
absürt bir hukuk sistemi yaratmıştır.
$SUPARA
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
6. I. Dava adlı kitabında Franz Kafka, suçtan çok suçluyu merkeze alan absürt bir hukuk sistemi paradigmasi oluşturur. II. Aynı zamanda o; suçu yalnızca bir eylem olarak ta- hannımlamaz, zanlının "kötü niyeti"yle de ilişkilendirir. me Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir bi- çimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? A) Dava adlı kitabında Franz Kafka, suçludan çok suça odaklanan absürt bir hukuk sistemi paradigmasi inşa ederek suçu yalnızca bir eylem olarak tanımla- mayarak onu kötü niyetle birleştirir. + B) Franz Kafka, Dava adlı yapıtında, suçu sadece bir eylem olarak tanımlamayıp şüphelinin "art niyeti"yle de ilintileyen ve suçtan ziyade suçluya odaklanan absürt bir hukuk sistemi paradigması inşa eder. demo lu C) Absürt bir hukuk sistemi paradigması meydana ge- tiren Franz Kafka, Dava'da suçtan çok suçluyu mer- keze alarak suçu yalnızca bir eylem olarak tanımla- maktan uzak durmuştur. D) Franz Kafka, suçtan çok suçluyu merkeze alan ab- sürt bir hukuk sistemi paradigması oluşturduğu Dava adlı yapıtında, zanlının "kötü niyeti"yle de ilişki- lendirdiği suçu eylerden daha çok önemser. E) Suçu yalnızca bir eylem olarak tanımlamayıp zanlı- nın "kötü niyeti"yle de ilişkilendirmeyen Franz Kafka, Dava adlı yapıtında suçtan çok suçluya odaklanan absürt bir hukuk sistemi yaratmıştır. $SUPARA
9
Halide Edip romanlarını yazmadaki tavrını: "Romancılıkta
mutlaka zihnimde konunun planını yaparım. Bütün olayı
düşünürüm. Mesela hâkim vasıflar nasıl olacak, ötekiler
etraflarında nasıl yaşayacaklar? Bazen bölümler ile so-
nuç ilişkisini zihnimde yaşatırım. Ondan sonra kolayca
yazarım. Yalnız kitabın orta yerine gelince karakterler
bana hâkim olur, ben onlara değil... Mesela ilk satırlardan
o sayfaya kadar hükmümün altında yürüttüğüm, idare et-
tiğim şahsın bana karşı isyan ettiği zamandan sonraki gi-
dişini, yaşayışını bazen beğenmem. Fakat o hareketler o
kadar öyle olmalıdır ki artık o şahıslar istediklerini yapar-
lar." sözleriyle anlatır.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebi-
lir?
A) Halide Edip'in eserlerinde karakterler yazarından ba-
ğımsız bir kişiliğe bürünür.
B) Roman kahramanlarının tutarsızlığı yazarın onlar
üzerindeki hâkimiyetini engellemektedir.
C) Yazarın romanlarında bölümler ile sonuç birbirinden
oldukça farklıdır.
D) Halide Edip romanlarında oluşturduğu planın dışına
çıkmaktadır.
E) Halide Edip, genellikle romanlarında ortaya koyduğu
kahramanları beğenmemektedir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
9 Halide Edip romanlarını yazmadaki tavrını: "Romancılıkta mutlaka zihnimde konunun planını yaparım. Bütün olayı düşünürüm. Mesela hâkim vasıflar nasıl olacak, ötekiler etraflarında nasıl yaşayacaklar? Bazen bölümler ile so- nuç ilişkisini zihnimde yaşatırım. Ondan sonra kolayca yazarım. Yalnız kitabın orta yerine gelince karakterler bana hâkim olur, ben onlara değil... Mesela ilk satırlardan o sayfaya kadar hükmümün altında yürüttüğüm, idare et- tiğim şahsın bana karşı isyan ettiği zamandan sonraki gi- dişini, yaşayışını bazen beğenmem. Fakat o hareketler o kadar öyle olmalıdır ki artık o şahıslar istediklerini yapar- lar." sözleriyle anlatır. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebi- lir? A) Halide Edip'in eserlerinde karakterler yazarından ba- ğımsız bir kişiliğe bürünür. B) Roman kahramanlarının tutarsızlığı yazarın onlar üzerindeki hâkimiyetini engellemektedir. C) Yazarın romanlarında bölümler ile sonuç birbirinden oldukça farklıdır. D) Halide Edip romanlarında oluşturduğu planın dışına çıkmaktadır. E) Halide Edip, genellikle romanlarında ortaya koyduğu kahramanları beğenmemektedir.
najnow
3.
Ah bu eser!.. Bir vakitler bunun için neler kurmuş, ondan
neler beklemişti. Fakat şimdi mademki Lamia elinden ka-
çıyor mademki onu artık kendine bırakmıyorlar ve bütün
o aşk rüyası bir yalandan başka bir şey değilmiş. O hâlde
buna ne lüzum var. Bu eserden nefret ediyor, kırık hayatı-
nın öcünü ondan almak istiyordu. Kapadı. Şimdi bu küçük
defteri avucunun içinde zararlı böcek gibi sıkıyordu. Onu
da öldürmek, ötekiler gibi bunu da varlık alanından kaldır-
mak istiyordu. Birden aklına bir şey geldi. Sobasına koş-
tu. Soba kıştan beri içine yırtılarak atılan küçük kâğıtlarla
dolmuştu. Bir kibrit çakarak bunları tutuşturdu. Tümüyle
yanması için bekledi. O zaman iki eliyle defteri ortasından
ayırdı. Önce bir yaprak kopardı, bunu soktu. Kâğıt bir süre
kızgın küllerin üzerinde tereddüt ediyor gibi durdu, sonra
yer yer sarardı. Birdenbire duyulmuş bir acıyla kıvrandı.
Daha sonra o sarı kıvrıntılardan bir ateş dalgası geçti. Ah-
met Cemil, acı bir gülüşle bakıyordu. Kâğıtlar böyle yap-
rak yaprak birbirlerini izlediler. Nihayet son yaprağı attı.
Bu son yaprağın üzerinden de alevden bir rüzgår esti. Bir
an içinde kıpkırmızı oldu. Daha sonra parça parça, dilim
dilim yarılarak söndü.
Bu parçadaki kahraman için aşağıdakilerden hangisi-
söylenebilir?
A,B
A Sabırsız ve hırslı
B) Sinirli ve üzgün
D) Bencil ve utangaç
Yalnız ve kaygılı
E Kararsız ve durgun
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
najnow 3. Ah bu eser!.. Bir vakitler bunun için neler kurmuş, ondan neler beklemişti. Fakat şimdi mademki Lamia elinden ka- çıyor mademki onu artık kendine bırakmıyorlar ve bütün o aşk rüyası bir yalandan başka bir şey değilmiş. O hâlde buna ne lüzum var. Bu eserden nefret ediyor, kırık hayatı- nın öcünü ondan almak istiyordu. Kapadı. Şimdi bu küçük defteri avucunun içinde zararlı böcek gibi sıkıyordu. Onu da öldürmek, ötekiler gibi bunu da varlık alanından kaldır- mak istiyordu. Birden aklına bir şey geldi. Sobasına koş- tu. Soba kıştan beri içine yırtılarak atılan küçük kâğıtlarla dolmuştu. Bir kibrit çakarak bunları tutuşturdu. Tümüyle yanması için bekledi. O zaman iki eliyle defteri ortasından ayırdı. Önce bir yaprak kopardı, bunu soktu. Kâğıt bir süre kızgın küllerin üzerinde tereddüt ediyor gibi durdu, sonra yer yer sarardı. Birdenbire duyulmuş bir acıyla kıvrandı. Daha sonra o sarı kıvrıntılardan bir ateş dalgası geçti. Ah- met Cemil, acı bir gülüşle bakıyordu. Kâğıtlar böyle yap- rak yaprak birbirlerini izlediler. Nihayet son yaprağı attı. Bu son yaprağın üzerinden de alevden bir rüzgår esti. Bir an içinde kıpkırmızı oldu. Daha sonra parça parça, dilim dilim yarılarak söndü. Bu parçadaki kahraman için aşağıdakilerden hangisi- söylenebilir? A,B A Sabırsız ve hırslı B) Sinirli ve üzgün D) Bencil ve utangaç Yalnız ve kaygılı E Kararsız ve durgun
Z
CÜMLEDE ANLAM
ge-
3. (1) On iki destansı hikâye ve bir ön sözden oluşan Dede
Korkut Hikâyeleri nesilden nesile aktarılan bir sözlü
lenek ürünüdür. (II) Oğuzların yaşam biçimine, ekonomi-
sine, beslenmelerine yer veren ve daha birçok hususta
bilgi sağlayan bir kaynaktır. (III) Hikâyelerin çoğu Doğu
ve Güneydoğu Anadolu'nun iki büyük nehri olan Dicle ve
Aras'ın kollarında geçmektedir. (IV) Nazım-nesir karışık
olan hikâyeler yazıya 15.yy.da geçirilmiştir. (V) Sade bir
Oğuz Türkçesinin kullanıldığı hikâyelerde gereksiz ede-
biyat süslerinin bulunmadığı, yalın ifadelerle örülmüş bir
anlatım görülmektedir.
Bu parçada Dede Korkut Hikâyeleriyle ilgili olarak veri-
len numaralanmış ifadelerden hangisi yanlıstır?
A) I. cümlede, eserin anonim olduğu ifade edilmiştir.
B) II. cümlede, eserin, anlattığı boyla ilgili bilgiler verdiği
vurgulanmıştır.
C) III. cümlede, hikâyelerdeki olayların hangi coğrafyada
geçtiği belirtilmiştir.
D) IV. cumlede, eserde hem şiir hem de düzyazı bölümle-
rinin olduğu belirtilmiştir.
E) V cümlede, hikâyelerde ahenk unsurlarına yer veril-
mediği, herkesin anlayabileceği bir dil kullanıldığı vur-
gulanmıştır.
38 26
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Z CÜMLEDE ANLAM ge- 3. (1) On iki destansı hikâye ve bir ön sözden oluşan Dede Korkut Hikâyeleri nesilden nesile aktarılan bir sözlü lenek ürünüdür. (II) Oğuzların yaşam biçimine, ekonomi- sine, beslenmelerine yer veren ve daha birçok hususta bilgi sağlayan bir kaynaktır. (III) Hikâyelerin çoğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun iki büyük nehri olan Dicle ve Aras'ın kollarında geçmektedir. (IV) Nazım-nesir karışık olan hikâyeler yazıya 15.yy.da geçirilmiştir. (V) Sade bir Oğuz Türkçesinin kullanıldığı hikâyelerde gereksiz ede- biyat süslerinin bulunmadığı, yalın ifadelerle örülmüş bir anlatım görülmektedir. Bu parçada Dede Korkut Hikâyeleriyle ilgili olarak veri- len numaralanmış ifadelerden hangisi yanlıstır? A) I. cümlede, eserin anonim olduğu ifade edilmiştir. B) II. cümlede, eserin, anlattığı boyla ilgili bilgiler verdiği vurgulanmıştır. C) III. cümlede, hikâyelerdeki olayların hangi coğrafyada geçtiği belirtilmiştir. D) IV. cumlede, eserde hem şiir hem de düzyazı bölümle- rinin olduğu belirtilmiştir. E) V cümlede, hikâyelerde ahenk unsurlarına yer veril- mediği, herkesin anlayabileceği bir dil kullanıldığı vur- gulanmıştır. 38 26
r
en
na
7
e
en
9
36. Lisede gösterilen temel matematik için bile denir ya: "Bu
öğrendiklerimizi ileride kullanmayacağız ki..." İşte bu,
hatalı bir yaklaşımdır. Matematik her yerde, hemen her
dalda kullanılır. Sadece neyin nerede kullanılacağını
bilmek ve anlamak lazım. Bazı öğrenciler, tamamen
ezbere dayalı öğrenir çoğu şeyi. Mesela havuz
problemleriyle ilgili birkaç soru çeşidini görür, o soru
tiplerinin nasıl çözüleceğini ezberler. Sınavda aynı konuyla
ilgili farklı tip soru çıkınca kalem oynatamaz. Çünkü ilk
defa sınav esnasında düşünmeye başlar konu hakkında.
Bu noktada şunu diyebiliriz: Matematik, insanı çok kolay
ters köşe yapar fakat onunla biraz haşır neşir olundukça
insana farklı bakış açıları sağlar.
Bu parçadan matematikle ilgili olarak
Kullanım alanı geniştir.
pla
XI.
4. Matematikte formülleri ezberlemek, başarının ön
koşuludur.
III. Genelde ezbere dayalı biçimde öğrenilmeye çalışılır.
era piniglic
IV. Kişiyi bazı açılardan geliştirir.
yargılarından hangilerine ulaşılamaz?
A) Ive 11
BI ve III
C) II ve III
D) I ve IV
intou
É) III ve IV
htt
TYT/Türk
37.
Yeni Ro
çıkmışt
Butor,
Joyce
tutarlı
sezgi
kalıpl
peşin
anla
fikrin
gera
mü
3
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
r en na 7 e en 9 36. Lisede gösterilen temel matematik için bile denir ya: "Bu öğrendiklerimizi ileride kullanmayacağız ki..." İşte bu, hatalı bir yaklaşımdır. Matematik her yerde, hemen her dalda kullanılır. Sadece neyin nerede kullanılacağını bilmek ve anlamak lazım. Bazı öğrenciler, tamamen ezbere dayalı öğrenir çoğu şeyi. Mesela havuz problemleriyle ilgili birkaç soru çeşidini görür, o soru tiplerinin nasıl çözüleceğini ezberler. Sınavda aynı konuyla ilgili farklı tip soru çıkınca kalem oynatamaz. Çünkü ilk defa sınav esnasında düşünmeye başlar konu hakkında. Bu noktada şunu diyebiliriz: Matematik, insanı çok kolay ters köşe yapar fakat onunla biraz haşır neşir olundukça insana farklı bakış açıları sağlar. Bu parçadan matematikle ilgili olarak Kullanım alanı geniştir. pla XI. 4. Matematikte formülleri ezberlemek, başarının ön koşuludur. III. Genelde ezbere dayalı biçimde öğrenilmeye çalışılır. era piniglic IV. Kişiyi bazı açılardan geliştirir. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Ive 11 BI ve III C) II ve III D) I ve IV intou É) III ve IV htt TYT/Türk 37. Yeni Ro çıkmışt Butor, Joyce tutarlı sezgi kalıpl peşin anla fikrin gera mü 3
cevaplayınız.
Sınırsız görünen imkânları diğer sanatların tamamı ta-
rafından çekici bulunan müzik, "ses"lerle var olur. An-
cak bu, doğada rastgele duyduğumuz herhangi bir ses
değil; bir düzen ve uyumla kompozisyon hâline gelen
sestir. Bir başka deyişle, müziksel yaratıda, doğadaki
sesler, sadece yan yana gelmiş, sıralanmış değildir; de-
ğişmiş, dönüşmüş, ölçülü ve ritimli bir simetrik anlayış-
la bir araya gelmiştir. Müzik asıl olarak her zaman duy-
gu ve zevkleri yakalayacak bir melodi ve armoni arayı-
şındadır. Bu ise ritim ve ölçü gibi araçlarla gerçekleşti-
rilir. İşte edebiyat, müziğin seslerden oluşan bu melodi
ve armoni imkânına sahiptir.
37. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşa-
ğıdakilerden hangisidir?
A) Müziğin zengin olanaklara sahip olduğu
B) Edebiyatın müzikle benzer olanaklara sahip olduğu
C) Müziğin kaynağının ne olduğu
D) Müziğin diğer sanatları nasıl etkilediği
E) Edebiyatın ne gibi olanaklara sahip olduğu
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
cevaplayınız. Sınırsız görünen imkânları diğer sanatların tamamı ta- rafından çekici bulunan müzik, "ses"lerle var olur. An- cak bu, doğada rastgele duyduğumuz herhangi bir ses değil; bir düzen ve uyumla kompozisyon hâline gelen sestir. Bir başka deyişle, müziksel yaratıda, doğadaki sesler, sadece yan yana gelmiş, sıralanmış değildir; de- ğişmiş, dönüşmüş, ölçülü ve ritimli bir simetrik anlayış- la bir araya gelmiştir. Müzik asıl olarak her zaman duy- gu ve zevkleri yakalayacak bir melodi ve armoni arayı- şındadır. Bu ise ritim ve ölçü gibi araçlarla gerçekleşti- rilir. İşte edebiyat, müziğin seslerden oluşan bu melodi ve armoni imkânına sahiptir. 37. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Müziğin zengin olanaklara sahip olduğu B) Edebiyatın müzikle benzer olanaklara sahip olduğu C) Müziğin kaynağının ne olduğu D) Müziğin diğer sanatları nasıl etkilediği E) Edebiyatın ne gibi olanaklara sahip olduğu
29. Afrika'da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocukları-
na bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu mey-
velere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır.
"Haydi, şimdi başla! Birinci olan alacak!" O an bütün
çocuklar el ele tutuşur, koşarlar, ağacın altına beraber
varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar. Ant-
ropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu ceva-
bi verirler: "Biz 'ubuntu' yaptık: Yarışsa idik, yarışı ka-
zanan bir kişi olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuz-
ken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir? Oysa
biz 'ubuntu' yaparak hepimiz yedik."
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanları
özetler?
A Ben varsam ancak biz de olabiliriz.
B) Hepimiz birimiz için çalışmalıyız.
Ya ben vardır bu yaşamda ya da biz.
D) Ben, biz olduğumuz zaman "ben" olurum.
E Herkesin içinde gizlediği bir "ben" vardır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
29. Afrika'da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocukları- na bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu mey- velere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. "Haydi, şimdi başla! Birinci olan alacak!" O an bütün çocuklar el ele tutuşur, koşarlar, ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar. Ant- ropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu ceva- bi verirler: "Biz 'ubuntu' yaptık: Yarışsa idik, yarışı ka- zanan bir kişi olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuz- ken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir? Oysa biz 'ubuntu' yaparak hepimiz yedik." Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanları özetler? A Ben varsam ancak biz de olabiliriz. B) Hepimiz birimiz için çalışmalıyız. Ya ben vardır bu yaşamda ya da biz. D) Ben, biz olduğumuz zaman "ben" olurum. E Herkesin içinde gizlediği bir "ben" vardır.
ve sağlam taş
karşı girişilen saldırılar genellikle
yordu.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur?
IV
E) V
A) I
B) II
C) III
1. Kaval yapımında ayrıca ceviz, kızılcık, kiraz gibi
sert odunlu ağaçlar da kullanılır.
II.
Dilli ve dilsiz kavallar, birbirine çok benzer, ikisi de
çoğunlukla kamıştan ya da yabani armut ve erik
ağacından, içi oyularak yapılan, ortalama 70 cm
uzunluğunda silindir biçiminde birer borudur.
III. Parmakla açılıp kapatılarak ya da açık bırakılarak
çeşitli sesler elde edilen bu deliklere perde deliği
denir.
IV. Borunun bir yüzünde altı öteki yüzünde bir olmak
üzere toplam yedi delik vardır.
V. Dilli kavalın üflenen ucuna, bir yanı kesilmiş, dil
denen yuvarlak bir takoz sıkıştırılır.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü
olur?
B) II
C) III
D) IV
E) V
Rüştü BAYINDIR
6.
www.pelikankitabevi
8.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ve sağlam taş karşı girişilen saldırılar genellikle yordu. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? IV E) V A) I B) II C) III 1. Kaval yapımında ayrıca ceviz, kızılcık, kiraz gibi sert odunlu ağaçlar da kullanılır. II. Dilli ve dilsiz kavallar, birbirine çok benzer, ikisi de çoğunlukla kamıştan ya da yabani armut ve erik ağacından, içi oyularak yapılan, ortalama 70 cm uzunluğunda silindir biçiminde birer borudur. III. Parmakla açılıp kapatılarak ya da açık bırakılarak çeşitli sesler elde edilen bu deliklere perde deliği denir. IV. Borunun bir yüzünde altı öteki yüzünde bir olmak üzere toplam yedi delik vardır. V. Dilli kavalın üflenen ucuna, bir yanı kesilmiş, dil denen yuvarlak bir takoz sıkıştırılır. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? B) II C) III D) IV E) V Rüştü BAYINDIR 6. www.pelikankitabevi 8.
TYT/Türkçe
3
35. Ebru kelimesinin asli Farsça "ebri"dir. Kaynak eserler-
de de daima ebri olarak geçmektedir. Kâğıtların üzerini
boya ile tıpkı bir mermer damarları gibi renkli dalgalar
hâlinde boyama ve şekillendirme işine ebrulama, kâğıt-
lara da ebrulu kâğıt denir. Özel bir tarzda, çeşitli şekil ve
desenlerle boyanan ebrulu kâğıt, daha çok cilt ve hüs-
nühat levhalarının kenarı için kullanılırdı. Eskiden ebrulu
kâğıtlar kitap ve defterlerde kap kâğıdı olarak da kullanıl-
mıştır. Ebruculuk sanatında çok ileri giden Türkler, Türk
ebrulanını Doğu'da ve Batı'da meşhur etmişlerdir.
Bu parçada ebruculukla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Eski kullanım alanlarına V
B) Nasıl yapıldığına ✓
C) Farsça kökenli bir adı olsa da gelişimini Türklerde gös-
terdiğine
D) Başka alanlarda ebrudan yararlanıldığına ✔✔
E) Görsel sanatlardan olduğuna
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT/Türkçe 3 35. Ebru kelimesinin asli Farsça "ebri"dir. Kaynak eserler- de de daima ebri olarak geçmektedir. Kâğıtların üzerini boya ile tıpkı bir mermer damarları gibi renkli dalgalar hâlinde boyama ve şekillendirme işine ebrulama, kâğıt- lara da ebrulu kâğıt denir. Özel bir tarzda, çeşitli şekil ve desenlerle boyanan ebrulu kâğıt, daha çok cilt ve hüs- nühat levhalarının kenarı için kullanılırdı. Eskiden ebrulu kâğıtlar kitap ve defterlerde kap kâğıdı olarak da kullanıl- mıştır. Ebruculuk sanatında çok ileri giden Türkler, Türk ebrulanını Doğu'da ve Batı'da meşhur etmişlerdir. Bu parçada ebruculukla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Eski kullanım alanlarına V B) Nasıl yapıldığına ✓ C) Farsça kökenli bir adı olsa da gelişimini Türklerde gös- terdiğine D) Başka alanlarda ebrudan yararlanıldığına ✔✔ E) Görsel sanatlardan olduğuna
wwww.
1
TEST
7. Aşağıdakilerin hangisinde yapılan açıklamalar, ayraç
içindeki kavramla ilişkilendirilemez?
A) "Öykünme" olarak da adlandırılır. Meşhur bir sanatçı-
nın üslubunu, bir eserinde dile getirdiği düşünce veya
espriyi taklit ederek eser ortaya koymaktır. İki metin
arasında bir taklit ilişkisi kurulur. Öykünme, bir yaza-
nin dil ve anlatım özellikleri, sözleri yani üslubu taklit
edilerek gerçekleşir. Bir yazar, bir başka yazarın tavrını
kendi tavrıymış gibi benimseyerek okurun üzerinde is-
tediği etkiyi bırakmaya çalışır. (Pastiş)
B) Ciddi bir sanat eserini taklit ederek alaya almak, gülünç
duruma düşürmek anlamına gelir. Bir edebiyat eserinin
gülünç, zekice ve doğal bir espri çerçevesinde taklit
edilmesidir. Ünlü bir eseri ve sanatçıyı alaya alıp ku-
surlarını açığa vurarak komik duruma düşürmek, onu
olumsuz yönleriyle eleştirmektir. Çoğunlukla ironiktir;
hedef aldığı eserin üslubuna saldırır, eserden alıntı ya-
par, ona göndermede bulunur. (Parodi)
C) Bir metnin veya eserin tamamına farklı metinlerden,
ortamlardan alınan parçaların yerleştirilmesidir. Yapılan
her alıntıyı bu kavramla adlandırmak yanlıştır. Bilinçli
yapılan, bütünlüğü koparmak, metinler arası ilişkiler
kurma amacına hizmet eden bir tekniktir. Özellikle
postmodern romanlarda kullanılmıştır. (Kolaj)
D) Yazarın gerçekliği çok boyutlu yansıtmak için çeşit-
li alanlardan hazır kalıp ifadeleri alıntı yapıp eserine
monte etmesidir. Gazete kupürleri, radyo haberleri,
reklamlar, farklı edebî metinler vs. roman kompozisyo-
nuna dâhil edilir ve değerlendirilir. Oğuz Atay, Bir Bilim
Adami'nin Romani eserinde Mustafa İnan'ın hayatını
anlatırken onunla ilgili bazı belgeleri romana olduğu
gibi alır. (montaj)
E) Yazarın roman kişilerinin akıllarından geçeni, içlerinden
geçirdiklerini, onların kendi kendileriyle konuşmala-
n tarzında yansıtma tekniğidir. Roman kişilerinin içini
okumaktır adeta. Çok düzenli ve edebî olmaz, çünkü
bu gerçeklik duygusuna aykırı düşer. Bu teknik, özel-
likle bilinç akışı yönteminin kullanıldığı romanlarda kul-
lanılır. (İç çözümleme)
K
Yayınları
Limit
MODE
Oğ
ge
bu
de
ma
ac
m
Ka
gi
ni
'k
a
g
9.
10.
E
C
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
wwww. 1 TEST 7. Aşağıdakilerin hangisinde yapılan açıklamalar, ayraç içindeki kavramla ilişkilendirilemez? A) "Öykünme" olarak da adlandırılır. Meşhur bir sanatçı- nın üslubunu, bir eserinde dile getirdiği düşünce veya espriyi taklit ederek eser ortaya koymaktır. İki metin arasında bir taklit ilişkisi kurulur. Öykünme, bir yaza- nin dil ve anlatım özellikleri, sözleri yani üslubu taklit edilerek gerçekleşir. Bir yazar, bir başka yazarın tavrını kendi tavrıymış gibi benimseyerek okurun üzerinde is- tediği etkiyi bırakmaya çalışır. (Pastiş) B) Ciddi bir sanat eserini taklit ederek alaya almak, gülünç duruma düşürmek anlamına gelir. Bir edebiyat eserinin gülünç, zekice ve doğal bir espri çerçevesinde taklit edilmesidir. Ünlü bir eseri ve sanatçıyı alaya alıp ku- surlarını açığa vurarak komik duruma düşürmek, onu olumsuz yönleriyle eleştirmektir. Çoğunlukla ironiktir; hedef aldığı eserin üslubuna saldırır, eserden alıntı ya- par, ona göndermede bulunur. (Parodi) C) Bir metnin veya eserin tamamına farklı metinlerden, ortamlardan alınan parçaların yerleştirilmesidir. Yapılan her alıntıyı bu kavramla adlandırmak yanlıştır. Bilinçli yapılan, bütünlüğü koparmak, metinler arası ilişkiler kurma amacına hizmet eden bir tekniktir. Özellikle postmodern romanlarda kullanılmıştır. (Kolaj) D) Yazarın gerçekliği çok boyutlu yansıtmak için çeşit- li alanlardan hazır kalıp ifadeleri alıntı yapıp eserine monte etmesidir. Gazete kupürleri, radyo haberleri, reklamlar, farklı edebî metinler vs. roman kompozisyo- nuna dâhil edilir ve değerlendirilir. Oğuz Atay, Bir Bilim Adami'nin Romani eserinde Mustafa İnan'ın hayatını anlatırken onunla ilgili bazı belgeleri romana olduğu gibi alır. (montaj) E) Yazarın roman kişilerinin akıllarından geçeni, içlerinden geçirdiklerini, onların kendi kendileriyle konuşmala- n tarzında yansıtma tekniğidir. Roman kişilerinin içini okumaktır adeta. Çok düzenli ve edebî olmaz, çünkü bu gerçeklik duygusuna aykırı düşer. Bu teknik, özel- likle bilinç akışı yönteminin kullanıldığı romanlarda kul- lanılır. (İç çözümleme) K Yayınları Limit MODE Oğ ge bu de ma ac m Ka gi ni 'k a g 9. 10. E C
1
1
1
1
21.
----.
Güçlü mıknatıslar kullanarak bunları bulmak çok
kolaydır. Bu taşları Fe₂O3 bileşiğinin kritik sıcaklığı
olan 1394 °C sıcaklığa kadar mum kullanarak
ısıtmak mümkündür. Taşlar bu değerin üzerindeki
sıcaklıklarda mıknatıslar tarafından çekilmez. Dolayısıyla
yerçekiminden dolayı aşağıya çekilerek mum alevinden
uzaklaşır. Tam bu sırada soğumaya terk edilen taş,
tekrar kritik sıcaklığın altına düşer ve mıknatısın çekimine
dayanamayarak tekrar mum alevinin üzerine gelir. Belirli
bir zaman sonra, mum eriyerek yüksekliğini değiştireceği
için denge bozulacaktır. Böylece taş, salınım yapmayı
bırakacaktır.
1. Çok düşük sıcaklıkların ölçümü, manyetik
termometrelerce yapılır
II. Doğada Fe₂O, içeren taşlar bol miktarda bulunur
III. Fe₂O3 ile ilgili şimdiye değin pek çok deney
yapılmıştır
Bu parçada boş bırakılan yere yukarıdaki cümlelerden
hangileri getirilebilir?
A) Yalnız
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) II ve III
1
23. (1)
za
bi
tiv
br
te
to
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1 1 1 1 21. ----. Güçlü mıknatıslar kullanarak bunları bulmak çok kolaydır. Bu taşları Fe₂O3 bileşiğinin kritik sıcaklığı olan 1394 °C sıcaklığa kadar mum kullanarak ısıtmak mümkündür. Taşlar bu değerin üzerindeki sıcaklıklarda mıknatıslar tarafından çekilmez. Dolayısıyla yerçekiminden dolayı aşağıya çekilerek mum alevinden uzaklaşır. Tam bu sırada soğumaya terk edilen taş, tekrar kritik sıcaklığın altına düşer ve mıknatısın çekimine dayanamayarak tekrar mum alevinin üzerine gelir. Belirli bir zaman sonra, mum eriyerek yüksekliğini değiştireceği için denge bozulacaktır. Böylece taş, salınım yapmayı bırakacaktır. 1. Çok düşük sıcaklıkların ölçümü, manyetik termometrelerce yapılır II. Doğada Fe₂O, içeren taşlar bol miktarda bulunur III. Fe₂O3 ile ilgili şimdiye değin pek çok deney yapılmıştır Bu parçada boş bırakılan yere yukarıdaki cümlelerden hangileri getirilebilir? A) Yalnız B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III 1 23. (1) za bi tiv br te to