Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

Juya göre
İnsan, sinemanın icadıyla gerçekliği kontrol altına
almanın kestirme bir yolunu buldu. Imajların bilgisayar
ortamında geliştirilebilmesiyle de bu kontrolü pekiştirdi.
Artık özgün dünyalar yaratmak, bilinen gerçeklikleri
değiştirmek hiç dert değil. Öyle ki yeni teknik imkânlarla
bir bebeğin yüz ifadesini bile değiştirebilirsiniz. Bu
gelişmeler bize yeni bir çağa, "görme çağı"na girdiğimizi
gösteriyor. Peki, bütün bu yeni imkânlar ve imajlar
dünyaya bakışımızı nasıl etkiliyor? Örneğin, televizyonu
açtığımızda o bizden sadece kendisini takip etmemizi
ister, dolayısıyla kapatır kapatmaz büyük oranda
unuturuz onu. Orada gördüklerimiz arasında etkisi hâlâ
devam ediyor gibi görünen şeyler ise yerini yeni
görüntülere bırakır. Bu görme çağının en belirgin özelliği
de burada saklı: Seyirciyi her şeyi unutturacak kadar
çok görüntüyle karşı karşıya bırakmak. Hâl böyle olunca
bu yeni çağda "edilgen bir göz" olmaktan öteye
gidemiyoruz. Çünkü gördüklerimizi didikleyecek bir zihin
yapısından giderek uzaklaşıyoruz. Oysa insanın
gördükleri üzerinden anlamlar kurması, imajlar üzerinde
derinleşmesi ve bunları hayatla ilişkilendirmesiyle
mümkün.
1. Reklam arası verildiğinde bile aynı kanalı izlemeye
istemsizce devam etmek
II. Trafikte seyir hâlindeyken panolardaki reklamlara
ayırt etmeksizin bakmak
III. Sinema salonuna ön gösterimdeki reklamlar
bittikten sonra girmek
Bu parçaya göre yukarıda sıralanan durumlardan
hangileri "edilgen göz" için örnek olabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
Exigen
b) I ve III
E) II ve III
35. Bu parçada altı
34.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Juya göre İnsan, sinemanın icadıyla gerçekliği kontrol altına almanın kestirme bir yolunu buldu. Imajların bilgisayar ortamında geliştirilebilmesiyle de bu kontrolü pekiştirdi. Artık özgün dünyalar yaratmak, bilinen gerçeklikleri değiştirmek hiç dert değil. Öyle ki yeni teknik imkânlarla bir bebeğin yüz ifadesini bile değiştirebilirsiniz. Bu gelişmeler bize yeni bir çağa, "görme çağı"na girdiğimizi gösteriyor. Peki, bütün bu yeni imkânlar ve imajlar dünyaya bakışımızı nasıl etkiliyor? Örneğin, televizyonu açtığımızda o bizden sadece kendisini takip etmemizi ister, dolayısıyla kapatır kapatmaz büyük oranda unuturuz onu. Orada gördüklerimiz arasında etkisi hâlâ devam ediyor gibi görünen şeyler ise yerini yeni görüntülere bırakır. Bu görme çağının en belirgin özelliği de burada saklı: Seyirciyi her şeyi unutturacak kadar çok görüntüyle karşı karşıya bırakmak. Hâl böyle olunca bu yeni çağda "edilgen bir göz" olmaktan öteye gidemiyoruz. Çünkü gördüklerimizi didikleyecek bir zihin yapısından giderek uzaklaşıyoruz. Oysa insanın gördükleri üzerinden anlamlar kurması, imajlar üzerinde derinleşmesi ve bunları hayatla ilişkilendirmesiyle mümkün. 1. Reklam arası verildiğinde bile aynı kanalı izlemeye istemsizce devam etmek II. Trafikte seyir hâlindeyken panolardaki reklamlara ayırt etmeksizin bakmak III. Sinema salonuna ön gösterimdeki reklamlar bittikten sonra girmek Bu parçaya göre yukarıda sıralanan durumlardan hangileri "edilgen göz" için örnek olabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II Exigen b) I ve III E) II ve III 35. Bu parçada altı 34.
ni
niz
n
e
- LİMİT YAYINLARI
39-40. soruları aşağıdaki
cevaplayınız.
Sinema; resim, edebiyat, müzik, tiyatro gibi sanat
dallarının bir bileşkesi gibidir. Diğer sanat dallanna
bakıldığında bu yeni sanat dalının gelişimi öylesine
hızlı olmuştur ki teknik olarak gerçekleştirilen ilk
gösteriminden bu yana neredeyse kendini arar
duruma gelmiştir. Ne var ki yedinci sanat sinema ile
en büyük etkileşim içerisinde olan sanat dal
edebiyat olmuştur. Sinema ile roman arasındaki
etkileşimden Monaco bu biçimde söz etmektedir:
"Sinemanın anlatı potansiyeli öylesinedir ki en güçlü
bağını resim hatta tiyatroyla değil romanla kurmuştur.
Hem filmler hem de romanlar çok ayrıntılı uzun
öyküler anlatırlar."
39. Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Sinemanın bütün güzel sanatları içeren bir nitelik
taşıdığı
B) Sinemanın diğer sanat dallarından çok daha hızlı
bir şekilde yayıldığı
C) Sinemanın güzel sanatlar içinde en çok
edebiyatla bağ kurduğu
D) Sinema sanatının çok geniş anlatım olanaklarına
sahip olduğu
E) Sinemanın edebiyatla etkileşiminin önemli
filmlerin doğmasına olanak tanıdığı
40. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine
başvurulmuştur?
A) Örneklemeye
B) Tartışmaya
C) Betimlemeye
D) Benzetmeye
TEST BITTI
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ
Tanık göstermeye
1. Bu
2. C
1. S
(a
d
9
S
C
2.
b
c
H
S
Y
7
DER
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ni niz n e - LİMİT YAYINLARI 39-40. soruları aşağıdaki cevaplayınız. Sinema; resim, edebiyat, müzik, tiyatro gibi sanat dallarının bir bileşkesi gibidir. Diğer sanat dallanna bakıldığında bu yeni sanat dalının gelişimi öylesine hızlı olmuştur ki teknik olarak gerçekleştirilen ilk gösteriminden bu yana neredeyse kendini arar duruma gelmiştir. Ne var ki yedinci sanat sinema ile en büyük etkileşim içerisinde olan sanat dal edebiyat olmuştur. Sinema ile roman arasındaki etkileşimden Monaco bu biçimde söz etmektedir: "Sinemanın anlatı potansiyeli öylesinedir ki en güçlü bağını resim hatta tiyatroyla değil romanla kurmuştur. Hem filmler hem de romanlar çok ayrıntılı uzun öyküler anlatırlar." 39. Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sinemanın bütün güzel sanatları içeren bir nitelik taşıdığı B) Sinemanın diğer sanat dallarından çok daha hızlı bir şekilde yayıldığı C) Sinemanın güzel sanatlar içinde en çok edebiyatla bağ kurduğu D) Sinema sanatının çok geniş anlatım olanaklarına sahip olduğu E) Sinemanın edebiyatla etkileşiminin önemli filmlerin doğmasına olanak tanıdığı 40. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur? A) Örneklemeye B) Tartışmaya C) Betimlemeye D) Benzetmeye TEST BITTI CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ Tanık göstermeye 1. Bu 2. C 1. S (a d 9 S C 2. b c H S Y 7 DER
7.
5. Bir medeniyetten öbürüne geçerken yahut düpedüz yaşarken
kaybolan şeylerin yanı başında zamana hükmeden gerçek sal-
tanatlar da vardır. Bir kültürün asıl şerefli tarafı da onlar vasi-
tasıyla ruhlara değişmez renklerini giydirmesidir. İstanbul'da ta
fetih günlerinden beri başlayan bir mimari, nesillerle beraber
yaşıyor. Asıl Türk, kültürünü İstanbul'un bu mimarisinde ara-
C
malıdır.
Bu parçada aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi kul-
lanılmıştır?
A) Bilinç akışı
B) Montaj
C) Özetleme,
D) Diyalog
E) İç monolog
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. 5. Bir medeniyetten öbürüne geçerken yahut düpedüz yaşarken kaybolan şeylerin yanı başında zamana hükmeden gerçek sal- tanatlar da vardır. Bir kültürün asıl şerefli tarafı da onlar vasi- tasıyla ruhlara değişmez renklerini giydirmesidir. İstanbul'da ta fetih günlerinden beri başlayan bir mimari, nesillerle beraber yaşıyor. Asıl Türk, kültürünü İstanbul'un bu mimarisinde ara- C malıdır. Bu parçada aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi kul- lanılmıştır? A) Bilinç akışı B) Montaj C) Özetleme, D) Diyalog E) İç monolog
-. I. Kendisine entelektüel dediğimiz insanların modern
zamanlarda ortaya çıktığı çok duyulan bir klişedir.
II. Söyledikleri ve yaptıkları referans olarak alınır,
kamusal vicdanın sesi oldukları düşünülür.
III. Çünkü şimdi karşımızda birbirini fiziksel olarak
tanımaya dayalı dar grupları aşan ulusal bir
kamusal alan mevcuttur.
IV. Tıpkı futbolcular veya pop yıldızları gibi entelektüel
de bu alanın aktörüdür.
V. Modernlik, medyanın varlığına koşut olarak,
entelektüeli de yaratmış görünerek bu klişeyi
desteklemektedir.
VI. Dolayısıyla ulusal bir kamu alanının oluşmadığı
dönemlerde entelektüelin de var olamayacağı,
mantıklı bir önerme olarak sıkça öne sürülür.
A) I ve II
B) I ve V
C) II ve III
D) III ve VI
E) Il ve V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
-. I. Kendisine entelektüel dediğimiz insanların modern zamanlarda ortaya çıktığı çok duyulan bir klişedir. II. Söyledikleri ve yaptıkları referans olarak alınır, kamusal vicdanın sesi oldukları düşünülür. III. Çünkü şimdi karşımızda birbirini fiziksel olarak tanımaya dayalı dar grupları aşan ulusal bir kamusal alan mevcuttur. IV. Tıpkı futbolcular veya pop yıldızları gibi entelektüel de bu alanın aktörüdür. V. Modernlik, medyanın varlığına koşut olarak, entelektüeli de yaratmış görünerek bu klişeyi desteklemektedir. VI. Dolayısıyla ulusal bir kamu alanının oluşmadığı dönemlerde entelektüelin de var olamayacağı, mantıklı bir önerme olarak sıkça öne sürülür. A) I ve II B) I ve V C) II ve III D) III ve VI E) Il ve V
$
A
16-
I
A
A
23/Kandil gibi donuk yüzüne yaklaştığımda,
korkunun hafif dokunuşuyla dilini çıkarıp
tıslıyordu. Gurbet türlerinin en çetiniyle gidenlerin
yeni bir cenneti getirmek üzere kaybolduklarına
inanılan mevsimde, gökten sütten beyaz bir
kartal inerek yılanı kaptı, uçup gitti. O zaman
yüreğindeki niyeti onayladığını anladın. O zaman
gerçeği söyledin.
Bu parçadan hareketle "küçürek öykü" türüyle
ilgili olarak
I. Çoğunlukla şiirsel bir anlatımı vardır.
II. Okuru düşünmeye sevk eden, ucu açık bir
anlatım özelliğine sahiptir.
III. Sosyal problemlere kısa ve net çözümler
önerir.
ifadelerinden hangileri söylenemez?
A) Yalnız II ve B) Yalnız IIIC) I ve II
D) I ve III und E) II ve III
4/Etrafı seyrederken oğlanın içine birden bir
kasavet çöktü. Rıza bu işe pek şaştı. Parası
vardı elbisesi vardı karni tok sırtı nek rahatı
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
$ A 16- I A A 23/Kandil gibi donuk yüzüne yaklaştığımda, korkunun hafif dokunuşuyla dilini çıkarıp tıslıyordu. Gurbet türlerinin en çetiniyle gidenlerin yeni bir cenneti getirmek üzere kaybolduklarına inanılan mevsimde, gökten sütten beyaz bir kartal inerek yılanı kaptı, uçup gitti. O zaman yüreğindeki niyeti onayladığını anladın. O zaman gerçeği söyledin. Bu parçadan hareketle "küçürek öykü" türüyle ilgili olarak I. Çoğunlukla şiirsel bir anlatımı vardır. II. Okuru düşünmeye sevk eden, ucu açık bir anlatım özelliğine sahiptir. III. Sosyal problemlere kısa ve net çözümler önerir. ifadelerinden hangileri söylenemez? A) Yalnız II ve B) Yalnız IIIC) I ve II D) I ve III und E) II ve III 4/Etrafı seyrederken oğlanın içine birden bir kasavet çöktü. Rıza bu işe pek şaştı. Parası vardı elbisesi vardı karni tok sırtı nek rahatı
26. Ninova'nın kuruluş tarihi milattan önce V. binyılın ortala-
rına kadar gider ve Tanrıça Nin'den geldiği kabul edilen
adına MÖ III - II. binyıl çivi yazılı belgelerinde birçok defa
rastlanır. Asur Kralı II. Asurnasirpal tarafından yeniden
kurulurcasına ihya edilerek krallığın başkenti hâline getiri-
len şehir, II. Sargon'un 16 km güney tarafına kurduğu yeni
başşehir Dur-Şarrukin'e yerleşmesi üzerine ikinci planda
kalmışsa da bu durum uzun sürmemiş; Sanherib'in emriy-
le daha geniş biçimde imar edilip tekrar başkent yapıl-
mıştır. Sanherib'in açtırdığı sulama kanalları sayesinde
çevresinde bağ ve bahçelerin arttığı Ninova, bir zevk ve
sanat merkezi durumuna gelmiş, aynı zamanda bir kültür
merkezi olarak tanınmıştır.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşıla-
maz?
(A) Ninova eski bazı medeniyetlere başkentlik yapmıştır.
B) Ninova kentinin kurucusu Asur Kralı II. Asurnasir-
pal'dır.
C) Ninova hem sanat ve eğlence hem de kültür merkezi
olmuş bir kenttir.
D) Tarihî Ninova, milattan önce kurulmuş bir kenttir.
E) Ninova, birçok medeniyet tarafından çeşitli zamanlar-
da imar edilmiştir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
26. Ninova'nın kuruluş tarihi milattan önce V. binyılın ortala- rına kadar gider ve Tanrıça Nin'den geldiği kabul edilen adına MÖ III - II. binyıl çivi yazılı belgelerinde birçok defa rastlanır. Asur Kralı II. Asurnasirpal tarafından yeniden kurulurcasına ihya edilerek krallığın başkenti hâline getiri- len şehir, II. Sargon'un 16 km güney tarafına kurduğu yeni başşehir Dur-Şarrukin'e yerleşmesi üzerine ikinci planda kalmışsa da bu durum uzun sürmemiş; Sanherib'in emriy- le daha geniş biçimde imar edilip tekrar başkent yapıl- mıştır. Sanherib'in açtırdığı sulama kanalları sayesinde çevresinde bağ ve bahçelerin arttığı Ninova, bir zevk ve sanat merkezi durumuna gelmiş, aynı zamanda bir kültür merkezi olarak tanınmıştır. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşıla- maz? (A) Ninova eski bazı medeniyetlere başkentlik yapmıştır. B) Ninova kentinin kurucusu Asur Kralı II. Asurnasir- pal'dır. C) Ninova hem sanat ve eğlence hem de kültür merkezi olmuş bir kenttir. D) Tarihî Ninova, milattan önce kurulmuş bir kenttir. E) Ninova, birçok medeniyet tarafından çeşitli zamanlar- da imar edilmiştir.
7.
Manila'da ulaşım insanı yoruyor. Sıcak, duman,
kalabalık... En sık kullanılan toplu taşıma aracı
olan Jeepney'lerin her yeri neyse ki açık ve püfür
püfür... Filipinler'de en iyi gezme şekli adadan
adaya gemiyle geçip birkaç gün çevreyi görmek
ve oradan başka bir adaya devam etmek. Biz de
öyle yapacağız, gelecek durağımız hızlı deniz oto-
büsüyle hemen hemen üç saat uzaktaki Bohol
Adasi...
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisi söylenemez?
A) Değişik duyularla algılanabilen ayrıntılara yer
verilmiştir.
B) İkilemeler vardır.
Bitmemiş cümleler vardır.
D) Külemeden yararlanılmıştır.
E) Panrisal bakış açısıyla biçimlendirilmiştir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. Manila'da ulaşım insanı yoruyor. Sıcak, duman, kalabalık... En sık kullanılan toplu taşıma aracı olan Jeepney'lerin her yeri neyse ki açık ve püfür püfür... Filipinler'de en iyi gezme şekli adadan adaya gemiyle geçip birkaç gün çevreyi görmek ve oradan başka bir adaya devam etmek. Biz de öyle yapacağız, gelecek durağımız hızlı deniz oto- büsüyle hemen hemen üç saat uzaktaki Bohol Adasi... Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? A) Değişik duyularla algılanabilen ayrıntılara yer verilmiştir. B) İkilemeler vardır. Bitmemiş cümleler vardır. D) Külemeden yararlanılmıştır. E) Panrisal bakış açısıyla biçimlendirilmiştir.
Türkçe
30. İnsanlar; her şeyi başka başka gözler, başka başka dü-
şüncelerle görürler. Düşünce ayrılıklarının asıl nedeni
budur. Aynı şeyin bir grup bir yüzüne, başka bir grup
başka yüzüne bakar ve o yüzünde odaklanır. Her iki
grup da farklı şeyleri görür, bu nedenle farklı söylem-
lerde bulunur. Bu durumu yanlış bulanlar, herkes aynı
yüze baksın ve aynı şeyleri görüp söylesin diye ahkâm
keserler. Neymiş efendim ayrılıkları ortadan kaldırmak-
mış amaç! Birincisi, herkes aynı şeyi görürse fikir yürüt-
menin, konuşmanın anlamı kalmaz. İkincisi, ya bakılma-
yan yüz doğruysa ya da en azından doğru olan tarafları
varsa?
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmış-
tir?
A) Düşüncenin bilgiyle beslenmesi gerektiği
B) Düşünce ayrılıklarının farklı gruptan insanları birleş-
tirdiği
C) Düşünce ayrılıklarının normal görülmesi gerektiği
D) Kendi fikirlerimizin dışına çıkmanın yanlışlığı
E) Her düşüncenin başka bir düşünceyi doğurduğu
ğrenmenin çeşitli yolları vardır: Bilgi sahibi insanları
nlemek, okumak, gözlemlemek gibi... Bu bilinen öğ-
me yollarından başka bir yol daha var ki en etkilisi
dur: Yanlış yapmak, hata yapmak! Kim ki ben bir şeyi
cekten öğrendim diyorsa öğrendiği konuda bir hata
mis olmalıdır Na
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Türkçe 30. İnsanlar; her şeyi başka başka gözler, başka başka dü- şüncelerle görürler. Düşünce ayrılıklarının asıl nedeni budur. Aynı şeyin bir grup bir yüzüne, başka bir grup başka yüzüne bakar ve o yüzünde odaklanır. Her iki grup da farklı şeyleri görür, bu nedenle farklı söylem- lerde bulunur. Bu durumu yanlış bulanlar, herkes aynı yüze baksın ve aynı şeyleri görüp söylesin diye ahkâm keserler. Neymiş efendim ayrılıkları ortadan kaldırmak- mış amaç! Birincisi, herkes aynı şeyi görürse fikir yürüt- menin, konuşmanın anlamı kalmaz. İkincisi, ya bakılma- yan yüz doğruysa ya da en azından doğru olan tarafları varsa? Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmış- tir? A) Düşüncenin bilgiyle beslenmesi gerektiği B) Düşünce ayrılıklarının farklı gruptan insanları birleş- tirdiği C) Düşünce ayrılıklarının normal görülmesi gerektiği D) Kendi fikirlerimizin dışına çıkmanın yanlışlığı E) Her düşüncenin başka bir düşünceyi doğurduğu ğrenmenin çeşitli yolları vardır: Bilgi sahibi insanları nlemek, okumak, gözlemlemek gibi... Bu bilinen öğ- me yollarından başka bir yol daha var ki en etkilisi dur: Yanlış yapmak, hata yapmak! Kim ki ben bir şeyi cekten öğrendim diyorsa öğrendiği konuda bir hata mis olmalıdır Na
tu.
Alman sokak sanatçısı Boxi, çoklu katmanlar ve fotoğrafı andıran
detaylarıyla sokak sanatını farklı bir platforma taşıyor. Sanatçı, şab-
lonları sokaklara yerleştirerek Almanya, özellikle Berlin sokakla-
rina imzasını atıyor. Boxi'nin sokak sanatı örneklerinde en dikkat
çeken özellik ilk bakışta bir boyama olduğunun anlaşılmaması.
Sanatçı hazırladığı şablonları duvara yerleştirdikten sonra, çizim-
ler uzaktan bakıldığında sokağın bir ögesi hâline geliyor. Bisikle-
tini az önce park etmiş bir genç ya da bebeğiyle gezen bir anne
ilk bakışta gerçek gibi görünse de aslında sokağa uygun biçim-
de yerleştirilmiş başarılı çizimler. Onları canlı olmamaları dışında
gerçeklerinden ayıran en önemli özellik ise siyah beyaz renkleri.
Bu parçada sözü edilen sanatla ilgili olarak,
3
1. Sokağın bütünlüğü içinde sergilenmesi
II. Bütünüyle el emeği ürünlerden oluşması
III. Berlin sokaklarına canlılık kazandırması
durumlarından hangilerine değinilmemiştir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) II ve III
HIZLI
7.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
tu. Alman sokak sanatçısı Boxi, çoklu katmanlar ve fotoğrafı andıran detaylarıyla sokak sanatını farklı bir platforma taşıyor. Sanatçı, şab- lonları sokaklara yerleştirerek Almanya, özellikle Berlin sokakla- rina imzasını atıyor. Boxi'nin sokak sanatı örneklerinde en dikkat çeken özellik ilk bakışta bir boyama olduğunun anlaşılmaması. Sanatçı hazırladığı şablonları duvara yerleştirdikten sonra, çizim- ler uzaktan bakıldığında sokağın bir ögesi hâline geliyor. Bisikle- tini az önce park etmiş bir genç ya da bebeğiyle gezen bir anne ilk bakışta gerçek gibi görünse de aslında sokağa uygun biçim- de yerleştirilmiş başarılı çizimler. Onları canlı olmamaları dışında gerçeklerinden ayıran en önemli özellik ise siyah beyaz renkleri. Bu parçada sözü edilen sanatla ilgili olarak, 3 1. Sokağın bütünlüğü içinde sergilenmesi II. Bütünüyle el emeği ürünlerden oluşması III. Berlin sokaklarına canlılık kazandırması durumlarından hangilerine değinilmemiştir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III HIZLI 7.
Türkçe
28. Tek tek ailelerin hikayeleri ne olursa olsun 1925 yılı
Yunanistan ve Türkiye için yeni bir çağın başlangıcıy-
dı. İki ülkenin nüfusu büyük ölçüde değişmişti. Ana-
dolu'da Rum, Yunanistan'da ise Batı Trakya hariç
Müslüman kalmamıştı. Savaşın taze anıları, gergin ve
düşmanlık dolu siyasal ortam, bu göçün dayatılmasını
kolaylaştırmış, azınlıklardan kurtulmak isteyen iki ülke
nihayet bunu başarmıştı. Türkiye nüfusunun %6'sı,
Yunanistan'ın ise beşte biri yenilenmişti. İki ülke ara-
sındaki son pürüzler 23 Temmuz 1930 Ankara Antlaş-
ması'yla çözümlenmiş, Muhtelif Mübadele Komisyonu
19 Şubat 1934'te işini bitirmişti. Hatta 1930'lar, Türki-
ye-Yunanistan ilişkileri açısından diplomatik bir altın çağ
olacaktı.
Bu parça için en uygun başlık aşağıdakilerden han-
gisi olmalıdır?
A) Türkiye ve Yunanistan'ın Uzlaşmaz Tutumu
B) Yepyeni İki Ülke: Türkiye ve Yunanistan
C) Nüfus Değişiminin Yarattığı Sorunlar
D) Türkiye ve Yunanistan'ın Tarihteki Önemi
E) Mübadelede Yaşanan Aile Dramlari
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Türkçe 28. Tek tek ailelerin hikayeleri ne olursa olsun 1925 yılı Yunanistan ve Türkiye için yeni bir çağın başlangıcıy- dı. İki ülkenin nüfusu büyük ölçüde değişmişti. Ana- dolu'da Rum, Yunanistan'da ise Batı Trakya hariç Müslüman kalmamıştı. Savaşın taze anıları, gergin ve düşmanlık dolu siyasal ortam, bu göçün dayatılmasını kolaylaştırmış, azınlıklardan kurtulmak isteyen iki ülke nihayet bunu başarmıştı. Türkiye nüfusunun %6'sı, Yunanistan'ın ise beşte biri yenilenmişti. İki ülke ara- sındaki son pürüzler 23 Temmuz 1930 Ankara Antlaş- ması'yla çözümlenmiş, Muhtelif Mübadele Komisyonu 19 Şubat 1934'te işini bitirmişti. Hatta 1930'lar, Türki- ye-Yunanistan ilişkileri açısından diplomatik bir altın çağ olacaktı. Bu parça için en uygun başlık aşağıdakilerden han- gisi olmalıdır? A) Türkiye ve Yunanistan'ın Uzlaşmaz Tutumu B) Yepyeni İki Ülke: Türkiye ve Yunanistan C) Nüfus Değişiminin Yarattığı Sorunlar D) Türkiye ve Yunanistan'ın Tarihteki Önemi E) Mübadelede Yaşanan Aile Dramlari
TYT/Türkçe
23. Sıradan bir söyleyişle kalıcı ürünler oluşturabilmek
mümkün mü? Hiç sanmıyorum. Kimi yazarlar, özellikle de
bazı romancılar sürükleyici bir konu buldular mı hemen
kaleme sarılıyorlar. Onlar için dilin kullanımı, ancak ikinci
dereceden önem arz eden bir mesele. Onlar, okur
tarafından bir çırpıda okunabilecek kitaplar yazma
hevesinde. İşte bu heves, edebî değeri düşük romanlar
yazılmasına sebebiyet veriyor. Hele bu romanlardan
bazıları çok satanlar listesine girince "yılın romanı, büyük
eser, şaheser" gibi sıfatlarla nitelendirilmiyor mu, işte buna
hayret ve sitem ediyorum.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi ağır
basmaktadır?
A) Tanımlama
B) Öyküleme
C) Betimleme
hollo
D) Açıklama
E Tartışma
50 mile
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT/Türkçe 23. Sıradan bir söyleyişle kalıcı ürünler oluşturabilmek mümkün mü? Hiç sanmıyorum. Kimi yazarlar, özellikle de bazı romancılar sürükleyici bir konu buldular mı hemen kaleme sarılıyorlar. Onlar için dilin kullanımı, ancak ikinci dereceden önem arz eden bir mesele. Onlar, okur tarafından bir çırpıda okunabilecek kitaplar yazma hevesinde. İşte bu heves, edebî değeri düşük romanlar yazılmasına sebebiyet veriyor. Hele bu romanlardan bazıları çok satanlar listesine girince "yılın romanı, büyük eser, şaheser" gibi sıfatlarla nitelendirilmiyor mu, işte buna hayret ve sitem ediyorum. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi ağır basmaktadır? A) Tanımlama B) Öyküleme C) Betimleme hollo D) Açıklama E Tartışma 50 mile
1.
Tüketim olgusunun insanla birlikte doğduğu bir gerçektir. Ancak
günümüz toplumlarını öncekilerden ayıran, "tüketim toplumu"
adını alan bir yapı; tüketimi bir yaşam tarzı hâline getirmiştir. Bu
nedenle tüketim kavramının ekonomik anlamının yanı sıra sos-
yolojik boyutu olduğu bir gerçektir. Modernleşme süreciyle bir-
likte tüketim ürünlerinin kullanımının ötesinde toplumsal statü-
yü ve kimliği tanımlama biçimi olan tüketim kültürü giderek
önem kazanmıştır. Bu kültür; kitle iletişim araçlarının da etkisiy-
le yaş, cinsiyet, eğitim, meslek ve sosyal sınıf farkı gözetmeksi-
zin toplumun her kesimini etkilerken özellikle de gençlerin ya-
şam tarzı üzerinde önemli bir belirleyici hâline gelmiştir.
Bu parçada söz edilen tüketim olgusuyla ilgili olarak
1. Ekonomik ve sosyolojik tarafları vardır.
II. Kendisiyle ilgili bir kavramın tanımına yer verilmiştir.
III. Toplumun bir kesiminin tek sınırlayıcısı durumundadır.
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) II ve III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. Tüketim olgusunun insanla birlikte doğduğu bir gerçektir. Ancak günümüz toplumlarını öncekilerden ayıran, "tüketim toplumu" adını alan bir yapı; tüketimi bir yaşam tarzı hâline getirmiştir. Bu nedenle tüketim kavramının ekonomik anlamının yanı sıra sos- yolojik boyutu olduğu bir gerçektir. Modernleşme süreciyle bir- likte tüketim ürünlerinin kullanımının ötesinde toplumsal statü- yü ve kimliği tanımlama biçimi olan tüketim kültürü giderek önem kazanmıştır. Bu kültür; kitle iletişim araçlarının da etkisiy- le yaş, cinsiyet, eğitim, meslek ve sosyal sınıf farkı gözetmeksi- zin toplumun her kesimini etkilerken özellikle de gençlerin ya- şam tarzı üzerinde önemli bir belirleyici hâline gelmiştir. Bu parçada söz edilen tüketim olgusuyla ilgili olarak 1. Ekonomik ve sosyolojik tarafları vardır. II. Kendisiyle ilgili bir kavramın tanımına yer verilmiştir. III. Toplumun bir kesiminin tek sınırlayıcısı durumundadır. ifadelerinden hangileri doğrudur? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
ün hiçbir
ayatın en
esaretimi
biçimde
ürüyüşü
maz.
rsunuz
I.
nokta-
B
HIZ YAYINLARI
11. Babamın bir yazara fazlasıyla yetecek bin beş yüz kitaplık iyi
bir kütüphanesi vardı. Yirmi iki yaşımdayken bu kütüphanede-
ki kitapların hepsini okumamıştım belki ama bütün kitapları tek
tek tanır, hangisinin önemli, hangisinin hafif ama kolay okunur,
hangisinin klasik, hangisinin dünyanın vazgeçilmez bir parça-
sı, hangisinin yerel tarihin unutulacak ama eğlenceli bir tanığı,
hangisinin de babamın çok önem verdiği bir Fransız yazarın ki-
tabı olduğunu bilirdim. Bazen bu kütüphaneye uzaktan bakar,
kendimin de bir gün ayrı bir evde böyle bir kütüphanemin hatta
daha iyisinin olacağını, kitaplardan kendime bir dünya kuracağı-
mı düşlerdim. Uzaktan baktığımda bazen babamın kütüphanesi
bana bütün âlemin küçük bir resmiymiş gibi gelirdi.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söy-
lenemez?
A) Kişileştirmeye yer verilmiştir.
B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır.
C) Benzetme yapılmıştır.
D) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.
E) Örneklemeye başvurulmuştur.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ün hiçbir ayatın en esaretimi biçimde ürüyüşü maz. rsunuz I. nokta- B HIZ YAYINLARI 11. Babamın bir yazara fazlasıyla yetecek bin beş yüz kitaplık iyi bir kütüphanesi vardı. Yirmi iki yaşımdayken bu kütüphanede- ki kitapların hepsini okumamıştım belki ama bütün kitapları tek tek tanır, hangisinin önemli, hangisinin hafif ama kolay okunur, hangisinin klasik, hangisinin dünyanın vazgeçilmez bir parça- sı, hangisinin yerel tarihin unutulacak ama eğlenceli bir tanığı, hangisinin de babamın çok önem verdiği bir Fransız yazarın ki- tabı olduğunu bilirdim. Bazen bu kütüphaneye uzaktan bakar, kendimin de bir gün ayrı bir evde böyle bir kütüphanemin hatta daha iyisinin olacağını, kitaplardan kendime bir dünya kuracağı- mı düşlerdim. Uzaktan baktığımda bazen babamın kütüphanesi bana bütün âlemin küçük bir resmiymiş gibi gelirdi. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Kişileştirmeye yer verilmiştir. B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır. C) Benzetme yapılmıştır. D) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. E) Örneklemeye başvurulmuştur.
letleri siyaset konusunda mükem-
mokrasi deneyimi yaşayan Yunan-
eri düzeye getiren toplumlardan biri
prak sahipleri her hafta toplanarak
verirlerdi. (IV) İktidarda kalma sü-
Hepsi otuz yaşın üzerinde beş yüz
yordu.
ralanmış cümlelerle ilgili olarak
n hangisi yanlıştır?
laylı tümleç ve yüklemden oluş-
ifat tamlamasıdır.
mleci, zarf-fiil grubudur.
nde isim-fiil grubu vardır.
aylı tümleç ve yüklemden oluş-
22. (1) Orhan Veli bir şairdir. (II) Evet ama hikâyeler de yaz-
mıştır. (III) Bu hikâyelerin okurları tıpkı şiirlerini oku-
duktan sonra söylediği gibi "keşke genç yaşta kay-
betmeseydik de o güzel şiirler gibi bu güzel hikâyeler-
den de daha çok yazsaydı." diyeceğini düşünüyoruz.
(IV) Onun az sayıdaki hikâyelerinden biri Hoşgör Köf-
tesi'dir.(V) Yazar bu hikâyesine "Size bu yazımdan üç
masalı bir balıkçı meyhanesinde gördüğüm bir dünya-
dan bahsedeceğim." diye başlar. (VI) Şiirlerindeki gibi
hayatı yaşayan, sokaktaki, mahallemizdeki insanları an-
latır bu hikâyelerinde.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag-
raf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
letleri siyaset konusunda mükem- mokrasi deneyimi yaşayan Yunan- eri düzeye getiren toplumlardan biri prak sahipleri her hafta toplanarak verirlerdi. (IV) İktidarda kalma sü- Hepsi otuz yaşın üzerinde beş yüz yordu. ralanmış cümlelerle ilgili olarak n hangisi yanlıştır? laylı tümleç ve yüklemden oluş- ifat tamlamasıdır. mleci, zarf-fiil grubudur. nde isim-fiil grubu vardır. aylı tümleç ve yüklemden oluş- 22. (1) Orhan Veli bir şairdir. (II) Evet ama hikâyeler de yaz- mıştır. (III) Bu hikâyelerin okurları tıpkı şiirlerini oku- duktan sonra söylediği gibi "keşke genç yaşta kay- betmeseydik de o güzel şiirler gibi bu güzel hikâyeler- den de daha çok yazsaydı." diyeceğini düşünüyoruz. (IV) Onun az sayıdaki hikâyelerinden biri Hoşgör Köf- tesi'dir.(V) Yazar bu hikâyesine "Size bu yazımdan üç masalı bir balıkçı meyhanesinde gördüğüm bir dünya- dan bahsedeceğim." diye başlar. (VI) Şiirlerindeki gibi hayatı yaşayan, sokaktaki, mahallemizdeki insanları an- latır bu hikâyelerinde. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? A) II B) III C) IV D) V E) VI
AYT/ Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler - 1
7. Eğer Felatun Bey, Mustafa Meraki Efendi ve Mihriban
Hanım'in tasvirlerinden size usanç geldiyse, affınıza sığın-
makla beraber, son olarak şunları bildirmeden geçmemek
için müsaadenizi rica ederim.
"Orada kiminle karşılaşsa iyi? Felatun Bey'le! Adam bırak
şu şımarık ukalayı be! Nasıl bırakınız? Hikâyemizin yarı-
sına ortak olan bu kişiyi nasıl bırakırız? O hoppayı bu
hikâyeye hiç katmamalıydı. Katmamalıydık ama katmış
bulunduk. Hem Felatun Bey'e bu derece kızgınlık neden?
Yoksa herifin şu alafrangalığını mı çekemez oldunuz?"
"Felatun Bey'in kıyafetini sorarsanız, tarif etmekten aciziz.
Şu kadarını söyleyelim... Hani Beyoğlu'nda elbiseci veya
terzi dükkânlarında modaları göstermek için mukavvalar
üzerinde birçok resimler vardır ya, işte bunlardan birkaç
yüz tanesi Felatun Bey'de vardır."
"Felatun Bey'in de bu türden zaafları vardı. Mesela orta-
ya koyduğu bir fikri, babası onaylamasa, babasını orada
bozar, onun cehaletini ortaya koymaktan çekinmezdi (...).
Hatta bir gün, baba ile oğul arasında, günlerin uzayıp
kısalmasının hangi sebebe dayalı olduğuna dair bir bahis
açılmıştı (...). Çocuk "Kış mevsiminde havalar bulutlu oldu-
ğu için bulutlar güneş ışınlarının bize ulaşmasını engel-
ler." dediği zaman pederi "Maşallah, maşallah, gerçekten
Eflatunlar aciz kalacak) (...). Sonra baba oğlunun bu fikrini
orijinal bularak bu meseleyi zamanımızda çıkan fen dergi-
lerinin birisinde yayınlamak üzere matbaaya götürdüyse de
kabul ettirmeden geri döndü."
Bu parçadan hareketle Tanzimat Dönemi romanı ile
ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yanlış Batılılaşma konusu işlenmiştir.
B
B) Roman teknik yönden zayıftır.
1
L
C) Olayların gelişmesinde tesadüflere yer verilmiştir.
D) Yazar esere görüşlerini katmıştır.
6
E) Ağırlıklı olarak gösterme/tekniğine başvurulmuştur.
S
A
8.
O an
görür
- Oh
Ne is
Baba
"Çok
Baba
Onu
Beb
Ded
- Av
Fak.
Sa
Ne
Bu
lene
B
9. Hüz
İsta
Sali
son
ruh
körp
kala
mac
mini
söyl
intor
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
AYT/ Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler - 1 7. Eğer Felatun Bey, Mustafa Meraki Efendi ve Mihriban Hanım'in tasvirlerinden size usanç geldiyse, affınıza sığın- makla beraber, son olarak şunları bildirmeden geçmemek için müsaadenizi rica ederim. "Orada kiminle karşılaşsa iyi? Felatun Bey'le! Adam bırak şu şımarık ukalayı be! Nasıl bırakınız? Hikâyemizin yarı- sına ortak olan bu kişiyi nasıl bırakırız? O hoppayı bu hikâyeye hiç katmamalıydı. Katmamalıydık ama katmış bulunduk. Hem Felatun Bey'e bu derece kızgınlık neden? Yoksa herifin şu alafrangalığını mı çekemez oldunuz?" "Felatun Bey'in kıyafetini sorarsanız, tarif etmekten aciziz. Şu kadarını söyleyelim... Hani Beyoğlu'nda elbiseci veya terzi dükkânlarında modaları göstermek için mukavvalar üzerinde birçok resimler vardır ya, işte bunlardan birkaç yüz tanesi Felatun Bey'de vardır." "Felatun Bey'in de bu türden zaafları vardı. Mesela orta- ya koyduğu bir fikri, babası onaylamasa, babasını orada bozar, onun cehaletini ortaya koymaktan çekinmezdi (...). Hatta bir gün, baba ile oğul arasında, günlerin uzayıp kısalmasının hangi sebebe dayalı olduğuna dair bir bahis açılmıştı (...). Çocuk "Kış mevsiminde havalar bulutlu oldu- ğu için bulutlar güneş ışınlarının bize ulaşmasını engel- ler." dediği zaman pederi "Maşallah, maşallah, gerçekten Eflatunlar aciz kalacak) (...). Sonra baba oğlunun bu fikrini orijinal bularak bu meseleyi zamanımızda çıkan fen dergi- lerinin birisinde yayınlamak üzere matbaaya götürdüyse de kabul ettirmeden geri döndü." Bu parçadan hareketle Tanzimat Dönemi romanı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Yanlış Batılılaşma konusu işlenmiştir. B B) Roman teknik yönden zayıftır. 1 L C) Olayların gelişmesinde tesadüflere yer verilmiştir. D) Yazar esere görüşlerini katmıştır. 6 E) Ağırlıklı olarak gösterme/tekniğine başvurulmuştur. S A 8. O an görür - Oh Ne is Baba "Çok Baba Onu Beb Ded - Av Fak. Sa Ne Bu lene B 9. Hüz İsta Sali son ruh körp kala mac mini söyl intor
11. (...)
i
ola-
Sitanbuldur bu şehre tå ezel ad
Hudâyâ lutfunila eyle âbâd
Binâsın her kaçan urdukda üstâd
Müselles gûşe itmiş anı bünyâd
Çekilmiş burc [u] bârû şöyle muhkem
Olinca tâ kıyâmet ol durur hem
Niçe yirde yapılmış kasr-ı şâhı
Varur her birine [bir] pâdişâhı
Teferrücgâhına yoh hadd ü pâyân
Tolu bülbüller-ile her gülistân
İçinde bulinur her dürlü millet
Kimi çâker kimisi ehl-i 'izzet
Bu dizeler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Hikemî şiir örneğidir.
B) Şehrengizden alınmıştır.
C) Pastoral şiir türündedir.
D) Mesrievi nazım biçimiyle yazılmıştır.
E) Aruz ölçüsüyle ahenk sağlanmıştır.
Diğer Sayfaya Geçiniz.
6
i
S
A
R
4
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
11. (...) i ola- Sitanbuldur bu şehre tå ezel ad Hudâyâ lutfunila eyle âbâd Binâsın her kaçan urdukda üstâd Müselles gûşe itmiş anı bünyâd Çekilmiş burc [u] bârû şöyle muhkem Olinca tâ kıyâmet ol durur hem Niçe yirde yapılmış kasr-ı şâhı Varur her birine [bir] pâdişâhı Teferrücgâhına yoh hadd ü pâyân Tolu bülbüller-ile her gülistân İçinde bulinur her dürlü millet Kimi çâker kimisi ehl-i 'izzet Bu dizeler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Hikemî şiir örneğidir. B) Şehrengizden alınmıştır. C) Pastoral şiir türündedir. D) Mesrievi nazım biçimiyle yazılmıştır. E) Aruz ölçüsüyle ahenk sağlanmıştır. Diğer Sayfaya Geçiniz. 6 i S A R 4