Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

TYT / TÜRKÇE
27. Yazının ortaya çıkmasından önce, elimizde kesin kanıt ol-
mamakla beraber hikâye anlatımı eyleminin binlerce yıl
boyunca insan hayatının önemli bir parçası olduğu tahmin
ediliyor. Fransa'da 30 bin yıl önce insanların yaşadığı ma-
ğaralardaki resimlerde tasvir edilen sahnelere sözlü anla-
timların eşlik ettiği anlaşılıyor. Michigan Üniversitesinden
Daniel Kruger "Mağaraya baktığınızda birçok farklı resim
çizildiğini ve bunların avla ilgili bir anlatıma karşılık geldi-
ğini görürsünüz." diyor. Bu anlatım, grup için önemli dersler
içeriyor olabilir. Son Buzul Çağı'ndan kalma bazı hikâyelere
bile rastlayabiliriz. Bugün kamp ateşi etrafında toplanma-
sak da ortalama bir yetişkin, uyanık geçirdiği sürenin yüzde
6'sını çeşitli biçimlerde tükettiği kurmaca hikâyelere ayırıyor.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Kurmaca hikâyeler, ilk çağlardan bu yana insanlar için
önemli olmuştur,
Darmaca hikâyelerin ne zaman ortaya çıktığı araştırıl-
maktadır.
C) ilk çağlarda insan hayatını derinden etkileyen kurmaca
hikâyeler günümüzde önemini kaybetti.
D-Kurmaca hikâye anlatma günümüz insanının çok önem
verdiği bir eylemdir.
Bugün insanların yüzde 6'si kurmaca hikâye anlatma ko-
nusunda olumlu düşünüyor.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT / TÜRKÇE 27. Yazının ortaya çıkmasından önce, elimizde kesin kanıt ol- mamakla beraber hikâye anlatımı eyleminin binlerce yıl boyunca insan hayatının önemli bir parçası olduğu tahmin ediliyor. Fransa'da 30 bin yıl önce insanların yaşadığı ma- ğaralardaki resimlerde tasvir edilen sahnelere sözlü anla- timların eşlik ettiği anlaşılıyor. Michigan Üniversitesinden Daniel Kruger "Mağaraya baktığınızda birçok farklı resim çizildiğini ve bunların avla ilgili bir anlatıma karşılık geldi- ğini görürsünüz." diyor. Bu anlatım, grup için önemli dersler içeriyor olabilir. Son Buzul Çağı'ndan kalma bazı hikâyelere bile rastlayabiliriz. Bugün kamp ateşi etrafında toplanma- sak da ortalama bir yetişkin, uyanık geçirdiği sürenin yüzde 6'sını çeşitli biçimlerde tükettiği kurmaca hikâyelere ayırıyor. Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakiler- den hangisidir? A) Kurmaca hikâyeler, ilk çağlardan bu yana insanlar için önemli olmuştur, Darmaca hikâyelerin ne zaman ortaya çıktığı araştırıl- maktadır. C) ilk çağlarda insan hayatını derinden etkileyen kurmaca hikâyeler günümüzde önemini kaybetti. D-Kurmaca hikâye anlatma günümüz insanının çok önem verdiği bir eylemdir. Bugün insanların yüzde 6'si kurmaca hikâye anlatma ko- nusunda olumlu düşünüyor.
GEL
KRC
6
local co
bil
Çocukluk yıllarından beri, sese ve ses üreten her
Agaca karşı büyük bir ilgisi vardır Erkan Ogurun.
enstrümana ilgi duymuştur. Erkan Oğur'un muthibix
Pek çok çalgısını kendi tasarlamış ve yapmıştır. Agar
kusursuz simetriye sahip hatlar oluşturabilmektedir.
algılaması vardır. Hemen hiç ölçü aleti kullanmadan
çok seviyor. Bazen aylarca ağacın alabileceği yeni bir
uğraşmayı, ondan yeni şekiller ve sesler elde etmes
şekli ve ondan çıkacak olan sesi hayal ediyor. Sonra
rüyaları gerçeğe dönüşüyor ve dünya müzik kültürüne
o güne dek kendisinden başka kimsenin tasarlamadig
yepyeni çalgılar armağan edilmiş oluyor.
Bu parçada Erkan Oğur'la ilgili aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
a
A) Birçok çalgısını kendisinin tasarladığına
B) Ağacı çok sevdiğine
C) Simetriye son derece önem verdiğine
D) Ses çıkaran her alete ilgi duyduğuna
E) Sesini sevdiği ağaçların olduğuna
7. Çocuk gerçekliğine göre yazılmış ve çocukta merak
uyandıran her konu ve tür çocuğun ilgisini çeker.
Çocuk, özellikle hayvan öykülerine ilgi gösterir. Hayvan
kahramanlan, hayalindeki arkadaşı gibi algılar. Küçük
i in masaldır. Gerçeği
waclann torti
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
GEL KRC 6 local co bil Çocukluk yıllarından beri, sese ve ses üreten her Agaca karşı büyük bir ilgisi vardır Erkan Ogurun. enstrümana ilgi duymuştur. Erkan Oğur'un muthibix Pek çok çalgısını kendi tasarlamış ve yapmıştır. Agar kusursuz simetriye sahip hatlar oluşturabilmektedir. algılaması vardır. Hemen hiç ölçü aleti kullanmadan çok seviyor. Bazen aylarca ağacın alabileceği yeni bir uğraşmayı, ondan yeni şekiller ve sesler elde etmes şekli ve ondan çıkacak olan sesi hayal ediyor. Sonra rüyaları gerçeğe dönüşüyor ve dünya müzik kültürüne o güne dek kendisinden başka kimsenin tasarlamadig yepyeni çalgılar armağan edilmiş oluyor. Bu parçada Erkan Oğur'la ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? a A) Birçok çalgısını kendisinin tasarladığına B) Ağacı çok sevdiğine C) Simetriye son derece önem verdiğine D) Ses çıkaran her alete ilgi duyduğuna E) Sesini sevdiği ağaçların olduğuna 7. Çocuk gerçekliğine göre yazılmış ve çocukta merak uyandıran her konu ve tür çocuğun ilgisini çeker. Çocuk, özellikle hayvan öykülerine ilgi gösterir. Hayvan kahramanlan, hayalindeki arkadaşı gibi algılar. Küçük i in masaldır. Gerçeği waclann torti
TOS
OSYM
4.
YAYINLARI
LIMIT
İnsanın kendi dünyasından başkalarının dünyasına
geçmesi güçtür. Her yazarda geçerli olan bu durum,
benim için de geçerlidir. Bu nedenle yazmaya
başlamadan önce kimi sorularla kendimi bir sınavdan
geçirir, yazacağım kahramanlarla özdeşleşir, sonra
yazmaya koyulurum. İlk cümleleri ararken kendimi
daha önce hiç görmediğim, kocaman bir şehirde
hisseder, yolları şaşırmaktan ürkerim. Aylar, yıllar boyu
yazacaklarımı inceden inceye planlamış, dahası
romanın bitmiş hâlini görmeye başlamışımdır ama yine
de harita yabancı, karışık, çıkışsiz görünür gözüme.
Yolculuğa hangi dönemeçten girmeli? Hangi köşeleri
yoklayarak o vurucu sözcükleri saklandıkları yerden
çekip çıkarmalı? Benim için en zor iş, pusulam olacak
o ilk sayfadır. Onlarca başlangıçtan, karardan ve gidiş
gelişten sonra kapıyı aralarım ama hiçbir zaman en
doğru başlangıcı yaptığımdan emin olamam.
Aşağıdakilerden hangisi böyle diyen bir yazarın
yazma tutumuyla bağdaşmaz?
A) Romanın daha başlangıcındayken sonunu bilme
B) Bir ön hazırlıktan sonra yazmaya başlama
C) Kendisiyle ilgili iç gözlem yapma
D) Roman kişileriyle bütünleşme
E) Yaşamının kararsızlığını üslubuna yansıtma
LYS - 2016 ÖSYM
ONOMETRE PARAGRAF SORU BANKASI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TOS OSYM 4. YAYINLARI LIMIT İnsanın kendi dünyasından başkalarının dünyasına geçmesi güçtür. Her yazarda geçerli olan bu durum, benim için de geçerlidir. Bu nedenle yazmaya başlamadan önce kimi sorularla kendimi bir sınavdan geçirir, yazacağım kahramanlarla özdeşleşir, sonra yazmaya koyulurum. İlk cümleleri ararken kendimi daha önce hiç görmediğim, kocaman bir şehirde hisseder, yolları şaşırmaktan ürkerim. Aylar, yıllar boyu yazacaklarımı inceden inceye planlamış, dahası romanın bitmiş hâlini görmeye başlamışımdır ama yine de harita yabancı, karışık, çıkışsiz görünür gözüme. Yolculuğa hangi dönemeçten girmeli? Hangi köşeleri yoklayarak o vurucu sözcükleri saklandıkları yerden çekip çıkarmalı? Benim için en zor iş, pusulam olacak o ilk sayfadır. Onlarca başlangıçtan, karardan ve gidiş gelişten sonra kapıyı aralarım ama hiçbir zaman en doğru başlangıcı yaptığımdan emin olamam. Aşağıdakilerden hangisi böyle diyen bir yazarın yazma tutumuyla bağdaşmaz? A) Romanın daha başlangıcındayken sonunu bilme B) Bir ön hazırlıktan sonra yazmaya başlama C) Kendisiyle ilgili iç gözlem yapma D) Roman kişileriyle bütünleşme E) Yaşamının kararsızlığını üslubuna yansıtma LYS - 2016 ÖSYM ONOMETRE PARAGRAF SORU BANKASI
LI
6.
Onlar ki beşer hayrına doğmuş, yaşamışlar,
Onlardan eserdir bu duyuşlar, bu dalışlar...
Onlar ki yanan fecr idiler dağda, denizde,
Her manzara onlardan akistir içimizde...
Onlar ki bugün gökte birer kasra çekildi,
Devrinde fakat hangisi mes'ûd olabildi?
Varsın seni ömrünce azâbin kolu sarsın
Şair! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!
Bu dizelerden hareketle şairlerle ilgili aşağıdaki
yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) Eserlerini ve kendilerini insanlığa adamışlardır.
B) İnsanların duygularını biçimlendirmede aracı
olmuşlardır.
C) Eserleriyle doğayı algılayışımızı etkilemişlerdir.
D) İç huzurunu yakalayamadıkları bir hayat
sürmüşlerdir.
E) Eserlerinde hüzünlü konuları işlemeyi tercih
etmişlerdir.
LYS - 2017 ÖSYM
3
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
LI 6. Onlar ki beşer hayrına doğmuş, yaşamışlar, Onlardan eserdir bu duyuşlar, bu dalışlar... Onlar ki yanan fecr idiler dağda, denizde, Her manzara onlardan akistir içimizde... Onlar ki bugün gökte birer kasra çekildi, Devrinde fakat hangisi mes'ûd olabildi? Varsın seni ömrünce azâbin kolu sarsın Şair! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın! Bu dizelerden hareketle şairlerle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Eserlerini ve kendilerini insanlığa adamışlardır. B) İnsanların duygularını biçimlendirmede aracı olmuşlardır. C) Eserleriyle doğayı algılayışımızı etkilemişlerdir. D) İç huzurunu yakalayamadıkları bir hayat sürmüşlerdir. E) Eserlerinde hüzünlü konuları işlemeyi tercih etmişlerdir. LYS - 2017 ÖSYM 3
30
35. Kennet Slawenski, J. D. Salinger'in öykü anlayışının
nasıl oluştuğunu bir anekdotla şöyle aktanr: Bir gün
Winnet Burnett, öğrencilerine Faulkner'in "O Akşam
Güneşi"ni okumaya karar verdi. Burnett, öyküyü ka-
yıtsız bir sesle okudu. Salinger, Burnett'in "Alin size
Faulkner, yazar, sevgili okuru ile öykünün arasına
üçüncü bir kişiyi sokmadı." deyişini hiç unutmadı.
Daha sonra Salinger, bu anlayış doğrultusunda öykü
evrenini kurdu.
AYDIN YAYINLARI
Bu parçaya göre
1. Genellikle insanlar sürüsüne katılmaktan pek
hoşlanmam, dedi bana. Bir yandan da ne demek
istediğini anladım mı diye beni süzüyordu. Olum-
lu ya da olumsuz hiçbir ipucu vermedim ona.
"Aşırı yalnız görünüyordunuz, onun için geldim
yanınıza, duyarlı bir yüzünüz var." dedim.
II. Genç adam küçük kızı kaldırdı ve yüzükoyun de-
niz yatağına yatırdı. "Başlığın yok muydu senin?"
diye sordu. "Bırakmal" diye emretti Sybil. "Tutsa-
na beni." "Bayan Carpenter, lütfen, işimi öğret-
meyin bana!" dedi genç adam. "Gözünüzü dört
açın ve muz balıklarına bakın."
III. Sohbetlerine devam ederler fakat Teddy'nin yüz-
me dersi saati gelmiştir. Nicholson onu bırakmak
istemez çünkü sorulacak bazı soruları vardır. Fa-
kat Teddy son bir iki soruya da cevap verdikten
sonra yüzme dersi için E güvertesine çıkar. Az
sonra Nicholson da onun peşinden gider.
metinlerinden hangileri Salinger'in öykülerinden
alinmış olabilir?
A) Yalnız! B) I ve II C) Yalnız II.
D I ve III
E), Il ve IIL
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
30 35. Kennet Slawenski, J. D. Salinger'in öykü anlayışının nasıl oluştuğunu bir anekdotla şöyle aktanr: Bir gün Winnet Burnett, öğrencilerine Faulkner'in "O Akşam Güneşi"ni okumaya karar verdi. Burnett, öyküyü ka- yıtsız bir sesle okudu. Salinger, Burnett'in "Alin size Faulkner, yazar, sevgili okuru ile öykünün arasına üçüncü bir kişiyi sokmadı." deyişini hiç unutmadı. Daha sonra Salinger, bu anlayış doğrultusunda öykü evrenini kurdu. AYDIN YAYINLARI Bu parçaya göre 1. Genellikle insanlar sürüsüne katılmaktan pek hoşlanmam, dedi bana. Bir yandan da ne demek istediğini anladım mı diye beni süzüyordu. Olum- lu ya da olumsuz hiçbir ipucu vermedim ona. "Aşırı yalnız görünüyordunuz, onun için geldim yanınıza, duyarlı bir yüzünüz var." dedim. II. Genç adam küçük kızı kaldırdı ve yüzükoyun de- niz yatağına yatırdı. "Başlığın yok muydu senin?" diye sordu. "Bırakmal" diye emretti Sybil. "Tutsa- na beni." "Bayan Carpenter, lütfen, işimi öğret- meyin bana!" dedi genç adam. "Gözünüzü dört açın ve muz balıklarına bakın." III. Sohbetlerine devam ederler fakat Teddy'nin yüz- me dersi saati gelmiştir. Nicholson onu bırakmak istemez çünkü sorulacak bazı soruları vardır. Fa- kat Teddy son bir iki soruya da cevap verdikten sonra yüzme dersi için E güvertesine çıkar. Az sonra Nicholson da onun peşinden gider. metinlerinden hangileri Salinger'in öykülerinden alinmış olabilir? A) Yalnız! B) I ve II C) Yalnız II. D I ve III E), Il ve IIL
5.
Milletçe dilin millî kültürün harcı olduğunu unutup onu fi-
kir ayrılıklarımızın ideolojik tartışmalarımızın odak nokta-
sına yerleştirdik. Bunun ötesinde her şeyi medyatikleştir-
diğimiz gibi güzel Türkçemizi de medyatikleştiriverdik. Bir
zamanlar Arapça ve Farsçanın hücumuna uğrayan dilimi-
zin kapılarını bu kez de Batı dillerinin etkisine açık bırak-
tik. “Okey" diyerek karşılıklı uzaklaştığımızı ifade ettik,
“mersi" diyerek birbirimize minnet duygularımızı dile ge-
tirdik. “Bay bay" diyerek de "hoşça kal" demek istedik.
Dilde yabancılaşmalara göz yumdukça da kültürümüze
yabancılaştık.
Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisi-
dir?
A) Dilimize son zamanlarda Arapça ve Farsça sözcükler
girmiştir.
B) Dilimizi moda kelimelerle zenginleştirmenin yollarını
bulmalıyız.
C) Medya, dilimizdeki bozulmayı tetiklemektedir.
D) Dilimize gereken değeri vermeyip kültürümüzden uzak-
laşıyoruz.
EGünümüzde en büyük tehlike dilimizin yabancı söz-
cüklerin işgaline uğramasıdır.
YAYINLARI
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
5. Milletçe dilin millî kültürün harcı olduğunu unutup onu fi- kir ayrılıklarımızın ideolojik tartışmalarımızın odak nokta- sına yerleştirdik. Bunun ötesinde her şeyi medyatikleştir- diğimiz gibi güzel Türkçemizi de medyatikleştiriverdik. Bir zamanlar Arapça ve Farsçanın hücumuna uğrayan dilimi- zin kapılarını bu kez de Batı dillerinin etkisine açık bırak- tik. “Okey" diyerek karşılıklı uzaklaştığımızı ifade ettik, “mersi" diyerek birbirimize minnet duygularımızı dile ge- tirdik. “Bay bay" diyerek de "hoşça kal" demek istedik. Dilde yabancılaşmalara göz yumdukça da kültürümüze yabancılaştık. Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Dilimize son zamanlarda Arapça ve Farsça sözcükler girmiştir. B) Dilimizi moda kelimelerle zenginleştirmenin yollarını bulmalıyız. C) Medya, dilimizdeki bozulmayı tetiklemektedir. D) Dilimize gereken değeri vermeyip kültürümüzden uzak- laşıyoruz. EGünümüzde en büyük tehlike dilimizin yabancı söz- cüklerin işgaline uğramasıdır. YAYINLARI
17.
Soru sorma düşünmeyi ateşleyen bir yöntem olarak
kabul edilir. İnsanların düşünmesi, daha çok soru
işaretleri oluşturarak meydana gelmektedir. Düşün-
me bir konu üzerinde sorular sorulmaya başlandığı
andan itibaren oluşmaya başlar. Öğretmen kendisi
bizzat düşünceyi uyarıcı sorular üretmek zorunda-
dır. Sorular düşünmeyi ateşleyici nitelikte olmalıdır.
Yüzeysel sorular, yüzeysel anlamaya yol açar ve
öğrencinin düşünmesini engeller. İnsanı bir yere gö-
türmeyen sorular, ölü sorulardır. Uzmanlar eğitimin
her kademesinde öğrencilere zekâ ve yetenekleri
doğrultusunda düşünme becerilerinin kazandırılabi-
leceğini belirtmektedirler.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarı-
lamaz?
A) Iyi düşünen insanların soru sorma yetenekleri
gelişir.
B) Zihinde oluşturulan sorular, düşünmeyi geliştirir.
C) Eğitimciler, öğrencilerin zekâ ve yetenekleri
doğrultusunda düşünme becerisi kazandırabilir.
D) Sorular insanı bir yere götürmüyorsa faydasız-
dır.
E) Düşünme, bir konu üzerinde sorular oluşmaya
başladığı andan itibaren başlar.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
17. Soru sorma düşünmeyi ateşleyen bir yöntem olarak kabul edilir. İnsanların düşünmesi, daha çok soru işaretleri oluşturarak meydana gelmektedir. Düşün- me bir konu üzerinde sorular sorulmaya başlandığı andan itibaren oluşmaya başlar. Öğretmen kendisi bizzat düşünceyi uyarıcı sorular üretmek zorunda- dır. Sorular düşünmeyi ateşleyici nitelikte olmalıdır. Yüzeysel sorular, yüzeysel anlamaya yol açar ve öğrencinin düşünmesini engeller. İnsanı bir yere gö- türmeyen sorular, ölü sorulardır. Uzmanlar eğitimin her kademesinde öğrencilere zekâ ve yetenekleri doğrultusunda düşünme becerilerinin kazandırılabi- leceğini belirtmektedirler. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarı- lamaz? A) Iyi düşünen insanların soru sorma yetenekleri gelişir. B) Zihinde oluşturulan sorular, düşünmeyi geliştirir. C) Eğitimciler, öğrencilerin zekâ ve yetenekleri doğrultusunda düşünme becerisi kazandırabilir. D) Sorular insanı bir yere götürmüyorsa faydasız- dır. E) Düşünme, bir konu üzerinde sorular oluşmaya başladığı andan itibaren başlar.
9. (1) Her edebiyat yapıtı, kendi yapısı içinde bir bütün-
dür. (II) Bu bütünlüğü bir yana atıp sanat yapıtının ile-
tisini başka bir yerde aramak ya da onu yaşamın so-
runlarını çözme açısından değerlendirmek yanlıştır.
(III) Çünkü, sanattan beklenen, edebî ürünün somut
anlam düzeyinin yaşamla özdeşleştirilmesi değil ya-
şamı bir şekilde anlatmasıdır. (IV) İletinin anlaşılması
da edebî metni oluşturan kavramların yaşamla ilişki-
sini doğru, sağlıklı görmeye bağlıdır. (V) Bu sağlana-
mazsa, edebiyat yapıtı boşa okunuyor demektir.
Parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden
sonra "letisini de bu bütünlük içinde aramak gere-
kir.” cümlesi getirilirse parçanın anlam akışı bozul-
maz?
AT.
B) II.
C) III.
D) IV.
E) V.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
9. (1) Her edebiyat yapıtı, kendi yapısı içinde bir bütün- dür. (II) Bu bütünlüğü bir yana atıp sanat yapıtının ile- tisini başka bir yerde aramak ya da onu yaşamın so- runlarını çözme açısından değerlendirmek yanlıştır. (III) Çünkü, sanattan beklenen, edebî ürünün somut anlam düzeyinin yaşamla özdeşleştirilmesi değil ya- şamı bir şekilde anlatmasıdır. (IV) İletinin anlaşılması da edebî metni oluşturan kavramların yaşamla ilişki- sini doğru, sağlıklı görmeye bağlıdır. (V) Bu sağlana- mazsa, edebiyat yapıtı boşa okunuyor demektir. Parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "letisini de bu bütünlük içinde aramak gere- kir.” cümlesi getirilirse parçanın anlam akışı bozul- maz? AT. B) II. C) III. D) IV. E) V.
GİRİŞ TESTİ 1
PARAGRAFTA KONU VE A
5. "ilginç bir çağda yaşıyoruz." diye başlıyor konuşmasını
yazar. Devam ediyor: "liginç dediysem bunu her günki
alışılmış anlamıyla söylemedim. İlginç kelimesinin
benim dilimde buruk, kekre bir anlamı var. Bu kelimey
tıpkı çok eski zamanların Çinlileri gibi kullanıyorum.
Eski Çin'de bir bilge kişi düşmanına ağzının payını
vermek üzere bir bedduada bulunmak isterse şöyle
dermiş: “İlginç bir çağda yaşayasın!” Çünkü Çinliler
ahlaki çalkantıların ve siyasi depremlerin hüküm
sürdüğü "ilginç” çağlarda hayatın iyi ve güzel yanların
azalacağına, bunlarla karşılaşma olanağının
bulunmayacağına inanırlarmış.
Buna göre böyle düşünen biri için aşağıdakilerde
hangisi, kesin olarak söylenebilir?
A) Bazı mücadelelerden yenik ayrılmıştır.
B) Çağını aşan düşünceleri vardır.
C) Bulunduğu dönemde mutlu değildir.
Ø Anlaşılmamaktan yakınmaktadır.
E) İnsanlara güvenini yitirmiştir.
6.
Modern bir ressam olmasına karşın Ismail Acar, geçm
reddetmiyor ve geçmişin birikimlerinden yola çıkarak
ve geleneği resme taşıyor. Geçmişi görmezden gelen
ve geçmişle bağını koparanlara üstü kapalı eleştirilerc
bulunuyor. Geçmişi kendisi için bir başlangıç noktası
gelecek için de büyük bir kılavuz olarak görüyor
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
GİRİŞ TESTİ 1 PARAGRAFTA KONU VE A 5. "ilginç bir çağda yaşıyoruz." diye başlıyor konuşmasını yazar. Devam ediyor: "liginç dediysem bunu her günki alışılmış anlamıyla söylemedim. İlginç kelimesinin benim dilimde buruk, kekre bir anlamı var. Bu kelimey tıpkı çok eski zamanların Çinlileri gibi kullanıyorum. Eski Çin'de bir bilge kişi düşmanına ağzının payını vermek üzere bir bedduada bulunmak isterse şöyle dermiş: “İlginç bir çağda yaşayasın!” Çünkü Çinliler ahlaki çalkantıların ve siyasi depremlerin hüküm sürdüğü "ilginç” çağlarda hayatın iyi ve güzel yanların azalacağına, bunlarla karşılaşma olanağının bulunmayacağına inanırlarmış. Buna göre böyle düşünen biri için aşağıdakilerde hangisi, kesin olarak söylenebilir? A) Bazı mücadelelerden yenik ayrılmıştır. B) Çağını aşan düşünceleri vardır. C) Bulunduğu dönemde mutlu değildir. Ø Anlaşılmamaktan yakınmaktadır. E) İnsanlara güvenini yitirmiştir. 6. Modern bir ressam olmasına karşın Ismail Acar, geçm reddetmiyor ve geçmişin birikimlerinden yola çıkarak ve geleneği resme taşıyor. Geçmişi görmezden gelen ve geçmişle bağını koparanlara üstü kapalı eleştirilerc bulunuyor. Geçmişi kendisi için bir başlangıç noktası gelecek için de büyük bir kılavuz olarak görüyor
2
20. Çevremizde kuş sesleri gittikçe azalıyor. Bu duru-
mu birçok sanatçımız da dile getiriyor. Elli yıl önce,
Sait Faik, inanılmaz bir çevreci önsezisiyle, bozu-
lan doğayı ilk terk edenin kuşlar olduğunu vurgu-
lamaya başlamıştı. Son Kuşlar adlı hikâyesinde
ise "bir damlacık et uğruna” avlanan saka, iskete,
florya, serçe gibi kuşların artık adaya gelmez oluş-
larına ağıt yakmıştı. Gerisini, eserlerinde kuşların
çok uçtuğu bir yazar, Yaşar Kemal, yıllar sonra
getirdi: Kuşlar da Gitti diye. Abdülhak Şinasi Hisar,
Boğaziçi Mehtapları'nda beyaz martı, karabatak,
yelkovan, kırlangıç, bülbül gibi kuşların "hemen ken-
dine mahsus" sayılacak kadar Boğaziçi uygarlığının
bir parçası olduğunu yazmıştı. Doğanın bağrından
vazgeçtik; bacalarına leyleklerin yuva yapmadığı,
ilk akşamlarında kırlangıçların uçuşmadığı, pence-
relerine güvercinlerin ve kumruların dökülmediği,
günlük seslerine serçe civiltılarının karışmadığı bir
şehir, şehir olabilir mi?
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakiler-
den hangisine başvurulmuştur?
A) Karşılaştırmaya
B) Benzetmeye
C) Tartışmaya
D) Öykülemeye
E) Örneklendirmeye
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2 20. Çevremizde kuş sesleri gittikçe azalıyor. Bu duru- mu birçok sanatçımız da dile getiriyor. Elli yıl önce, Sait Faik, inanılmaz bir çevreci önsezisiyle, bozu- lan doğayı ilk terk edenin kuşlar olduğunu vurgu- lamaya başlamıştı. Son Kuşlar adlı hikâyesinde ise "bir damlacık et uğruna” avlanan saka, iskete, florya, serçe gibi kuşların artık adaya gelmez oluş- larına ağıt yakmıştı. Gerisini, eserlerinde kuşların çok uçtuğu bir yazar, Yaşar Kemal, yıllar sonra getirdi: Kuşlar da Gitti diye. Abdülhak Şinasi Hisar, Boğaziçi Mehtapları'nda beyaz martı, karabatak, yelkovan, kırlangıç, bülbül gibi kuşların "hemen ken- dine mahsus" sayılacak kadar Boğaziçi uygarlığının bir parçası olduğunu yazmıştı. Doğanın bağrından vazgeçtik; bacalarına leyleklerin yuva yapmadığı, ilk akşamlarında kırlangıçların uçuşmadığı, pence- relerine güvercinlerin ve kumruların dökülmediği, günlük seslerine serçe civiltılarının karışmadığı bir şehir, şehir olabilir mi? Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakiler- den hangisine başvurulmuştur? A) Karşılaştırmaya B) Benzetmeye C) Tartışmaya D) Öykülemeye E) Örneklendirmeye
2.
I. Âşık edebiyatı sanatçılarının tümü yalın bir dil ve
hece ölçüsünü kullanmıştır.
II. Köroğlu Hikâyelerinin konusu kahramanlık, Arzu
ve Kamber'in konusu aşktır.
III. Halk masallarında -miş'li geçmiş zaman kullanılır.
IV. Seyirlik halk tiyatrosu örneklerinde düzyazıya dayalı
bir anlatım vardır.
V. Halk şiirinde konu birliği (bütün güzelliği) vardır.
Numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı
vardır?
A) 1 B) C) III D IVE) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. I. Âşık edebiyatı sanatçılarının tümü yalın bir dil ve hece ölçüsünü kullanmıştır. II. Köroğlu Hikâyelerinin konusu kahramanlık, Arzu ve Kamber'in konusu aşktır. III. Halk masallarında -miş'li geçmiş zaman kullanılır. IV. Seyirlik halk tiyatrosu örneklerinde düzyazıya dayalı bir anlatım vardır. V. Halk şiirinde konu birliği (bütün güzelliği) vardır. Numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? A) 1 B) C) III D IVE) V
5.
Prf Yayınları
ndaydım.
eneğini yi-
-dim: Yiti-
uzar daha
eski yaz-
bir şairin,
urumuna
Koşullar
urumlara
rşey be-
aşar Ke-
E
8.) Her felsefi düşüncenin, her felsefi sistemin bir tarihi vardır. Bu tą.
rih, insanlık tarihine sıkı sıkıya bağlıdır. Hiçbir felsefi düşünce bir
den ortaya çıkmamıştır. Söz gelimi, Marksizm, tek bir adamın
kafasından ansızın ortaya çıkmış değildir. O temel olarak mater.
yalizm üzerine kurulmuş bir düşüncedir. Diderot'un düşünceleri
de çok ilerlemiş bulunan eski materyalizmin uzantısıdır; 18. yüz-
yıl ansiklopedicilerinin geliştirdiği ve 19. yüzyılın buluşlarının zen-
ginleştirdiği materyalizmin açılıp gelişmesidir. Buna göre her fel-
sefi düşünceye büyüyen, yaşayan bir canlı, giderek daha yetkin
0
hâle gelen bir teori olarak bakılmalıdır.
te bir ye-
e... John
Öyle ki
iz olarak
1.
dir?
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
Karis
Karşılaştırmaya başvurma
B) Tartışmacı anlatımdan yararlanma
C) Terimler kullanma
D) Yinelemelerden yararlanma
E) Gerekçeli yargılara yer verme
24
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
5. Prf Yayınları ndaydım. eneğini yi- -dim: Yiti- uzar daha eski yaz- bir şairin, urumuna Koşullar urumlara rşey be- aşar Ke- E 8.) Her felsefi düşüncenin, her felsefi sistemin bir tarihi vardır. Bu tą. rih, insanlık tarihine sıkı sıkıya bağlıdır. Hiçbir felsefi düşünce bir den ortaya çıkmamıştır. Söz gelimi, Marksizm, tek bir adamın kafasından ansızın ortaya çıkmış değildir. O temel olarak mater. yalizm üzerine kurulmuş bir düşüncedir. Diderot'un düşünceleri de çok ilerlemiş bulunan eski materyalizmin uzantısıdır; 18. yüz- yıl ansiklopedicilerinin geliştirdiği ve 19. yüzyılın buluşlarının zen- ginleştirdiği materyalizmin açılıp gelişmesidir. Buna göre her fel- sefi düşünceye büyüyen, yaşayan bir canlı, giderek daha yetkin 0 hâle gelen bir teori olarak bakılmalıdır. te bir ye- e... John Öyle ki iz olarak 1. dir? Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? Karis Karşılaştırmaya başvurma B) Tartışmacı anlatımdan yararlanma C) Terimler kullanma D) Yinelemelerden yararlanma E) Gerekçeli yargılara yer verme 24
18. (1) Sanata yönelmek genellikle o sanat dalında yetenekli
olunduğuna inandırılmakla başlar. (11) İnsan, hele çocuk
yaşlarda belli bir sanat dalında yetenekli olduğuna
inandırılırsa onu kanıtlamaya çalışır. (III) İşin garibi,
başarmasında ya da başarmak için bundan sonra
göstereceği çabaların çoğunda, yeteneğinin rolü,
sanıldığından daha azdır. (IV) Tümden yeteneksiz biri de
çok yetenekli olduğuna inandırılırsa gerçekten yetenekli
olandan daha başarılı, ötekinden çok daha ünlü olabilir.
(V) Yetenek, başlangıçtaki itici güçtür sadece. (VI) Yeteneğin
dışında, sanatçı adayının başka pek çok şeye gereksinmesi
olacaktır. (VII) Yola devam etmek için zekâ, düş gücü,
birikim, donanım, çalışkanlık, azim, hatta kimilerinde hırs.
boyutlarına varan bir azim ve bunlardan da fazlası gerekir.
Bu parça ikiye ayrılmak istense numaralanmış
cümlelerin hangisinden sonra ikinci paragrafa geçilir?
A) II
B) III
C) IV
DV
E) VI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
18. (1) Sanata yönelmek genellikle o sanat dalında yetenekli olunduğuna inandırılmakla başlar. (11) İnsan, hele çocuk yaşlarda belli bir sanat dalında yetenekli olduğuna inandırılırsa onu kanıtlamaya çalışır. (III) İşin garibi, başarmasında ya da başarmak için bundan sonra göstereceği çabaların çoğunda, yeteneğinin rolü, sanıldığından daha azdır. (IV) Tümden yeteneksiz biri de çok yetenekli olduğuna inandırılırsa gerçekten yetenekli olandan daha başarılı, ötekinden çok daha ünlü olabilir. (V) Yetenek, başlangıçtaki itici güçtür sadece. (VI) Yeteneğin dışında, sanatçı adayının başka pek çok şeye gereksinmesi olacaktır. (VII) Yola devam etmek için zekâ, düş gücü, birikim, donanım, çalışkanlık, azim, hatta kimilerinde hırs. boyutlarına varan bir azim ve bunlardan da fazlası gerekir. Bu parça ikiye ayrılmak istense numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra ikinci paragrafa geçilir? A) II B) III C) IV DV E) VI
8. Satış memuru kız, esans şişesini doldururken Neriman bir
şey hatırladı: Küçükken babası onu Ramazan'da Beyazıt ser-
gisine götürürdü. Orada, çadır gibi bir şeyin altında, Arap ki-
likli bir adam, irili ufaklı birçok yağlı, kirli şişeler arasında,
ayakta durur, kokular satardı. Bu çadıra uzaktan yaklaşırken
bile sert bir nane, bahar, hacı yağı kokusu Neriman'ın mide-
sini bulandıracak derecede burnuna dolardı ve oradan ça-
buk geçmek isterdi.
Löbon'un önünden geçtiler. Neriman içeriye doğru bir göz
attı ve Macit'i görmedi. Fakat onun ikinci kat salonunda ol-
ması ihtimali de vardı. Yukarıya kadar beraber çıkmayı ev-
vela Fahriye'ye teklif edemedi. Müsait bir kıyafette olmadi-
ğını da düşünüyordu. Fakat Macit'i görmeden İstanbul'a
dönmek o kadar güç geldi ki birkaç adım sonra Fahriye'yi
geri çevirdi, beraber pastacının yukarı kat salonuna çıktılar.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle-
nemez?
A) Geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır.
B) Mekâna ait unsurlar belirgindir.
Oj Kahramanlar ruhsal derinlikleriyle tasvir edilmiştir.
DI Günlük yaşamdan bir kesite yer verilmiştir
E) Olaylar hâkim bakış açısıyla anlatılmıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. Satış memuru kız, esans şişesini doldururken Neriman bir şey hatırladı: Küçükken babası onu Ramazan'da Beyazıt ser- gisine götürürdü. Orada, çadır gibi bir şeyin altında, Arap ki- likli bir adam, irili ufaklı birçok yağlı, kirli şişeler arasında, ayakta durur, kokular satardı. Bu çadıra uzaktan yaklaşırken bile sert bir nane, bahar, hacı yağı kokusu Neriman'ın mide- sini bulandıracak derecede burnuna dolardı ve oradan ça- buk geçmek isterdi. Löbon'un önünden geçtiler. Neriman içeriye doğru bir göz attı ve Macit'i görmedi. Fakat onun ikinci kat salonunda ol- ması ihtimali de vardı. Yukarıya kadar beraber çıkmayı ev- vela Fahriye'ye teklif edemedi. Müsait bir kıyafette olmadi- ğını da düşünüyordu. Fakat Macit'i görmeden İstanbul'a dönmek o kadar güç geldi ki birkaç adım sonra Fahriye'yi geri çevirdi, beraber pastacının yukarı kat salonuna çıktılar. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır. B) Mekâna ait unsurlar belirgindir. Oj Kahramanlar ruhsal derinlikleriyle tasvir edilmiştir. DI Günlük yaşamdan bir kesite yer verilmiştir E) Olaylar hâkim bakış açısıyla anlatılmıştır.
UZMAN
ok
19. Metinleri; yazılış amaçlan, hedef kitleleri, anlatım biçimleri, ger-
çeklikle ilişkileri bakımından gruplandırmak mümkündür. Ancak
bunlar arasında en geçeriye yararlı gruplandırma, metinleri öğre-
tici metinler ve sanat metinleri olmak üzere önce ikiye ayırmak,
sonra da her metni kendi özellikleri ve benzerleriyle tanımaya ve
açıklamaya çalışmaktır. Sanat metinlerine, yaygin ve benimsenmiş
adıyla edebi metinler adı verilmektedir. Bunlar da edebiyat denilen
sanat dalı içinde düşünülür ve değerlendirilir. Hiçbir metin kendi
alanında her şeyi anlatmaz, her metin kendinden daha geniş bir
sistemin yapıcı unsurlarından biridir. Bunun için bir metnin tama-
minda her şeyi anlatmaya kalkışmak, hiçbir sey anlatmamaktır.
Bu metnin anlatımı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene-
mez?
A Ranılan değistirme amaçlı yazılmıştır.
Karşılastadaya baquariukur.
aretícil o plandadır.
D) Gerekçe bildiren cümlere yer verilmiştir,
E) Insandan doğaya aktarma yapılmıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
UZMAN ok 19. Metinleri; yazılış amaçlan, hedef kitleleri, anlatım biçimleri, ger- çeklikle ilişkileri bakımından gruplandırmak mümkündür. Ancak bunlar arasında en geçeriye yararlı gruplandırma, metinleri öğre- tici metinler ve sanat metinleri olmak üzere önce ikiye ayırmak, sonra da her metni kendi özellikleri ve benzerleriyle tanımaya ve açıklamaya çalışmaktır. Sanat metinlerine, yaygin ve benimsenmiş adıyla edebi metinler adı verilmektedir. Bunlar da edebiyat denilen sanat dalı içinde düşünülür ve değerlendirilir. Hiçbir metin kendi alanında her şeyi anlatmaz, her metin kendinden daha geniş bir sistemin yapıcı unsurlarından biridir. Bunun için bir metnin tama- minda her şeyi anlatmaya kalkışmak, hiçbir sey anlatmamaktır. Bu metnin anlatımı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A Ranılan değistirme amaçlı yazılmıştır. Karşılastadaya baquariukur. aretícil o plandadır. D) Gerekçe bildiren cümlere yer verilmiştir, E) Insandan doğaya aktarma yapılmıştır.
31. Gazeteci:
-- () ------
Yazar:
- Bence özellikle bir ruh lirizm ve lisan meselesidir.
Edebiyat kelimesinin kuru laf, boş lakirdi manasına
alinması büyük hatadır. Yazarlann edebiyat adina meydana
getirdikleri eserler his, hatıra, fikir, iman, kültür, Sanat
göstergesidir. Yazarlar neyi duyuyorlarsa, istiyorlarsa,
hatırliyorlarsa, seviyorlarsa bunları daha kolay, daha güzel
yazmalan ve bunları yazarken şiire kaçmalan doğaldır.
Hatırladığımız insanları zamanla arınmış, iyileşmiş,
güzelleşmiş ve artık bir nevi edebiyala ermiş görürüz. Yazı
bir fikir ve sanat meselesidir. Yazıların bakkal hesapları
tarzında olmaması doğaldır.
Gazeteci:
--(II)---
Yazar:
- Bir edebiyat ne felsefeden ne de tarihten tamamen
ayrılmış olabilir. Milli edebiyatımızın noksanı büyük bir milli
müverrihimizin büyük eserini henüz meydana getirmemiş
bulunmasıdır. Milli tarih, milli felsefe bir edebiyatın
temellerindendir. Büyük mütefekkirlerin, mutasavvıfların,
şairlerin iyi anlaşılmaması ve okunmaması milli felsefemizin
noksanıdır. Asil milli tarihi; milli dilin, felsefenin ve
medeniyetin tarihi demektir. Benim için ikisi de önemlidir.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden
hangisi sırasıyla getirilir?
A) 1. Bize edebiyat anlayışınızı lütfeder misiniz?
II Felsefe ve tarihe karşı ilgi derecenizi sorabilir miyim?
8) I. Her insanın edebiyatla uğraşması gerektiğini
düşünüyor musunuz?
II. Felsefenin yararları hakkında bizi bilgilendirir
misiniz?
C) I. Kimi yazarların edebiyatı araç olarak kullanmaları
doğru mu?
II. Felsefenin edebiyata katkısı sizce var mı?
Edebiyatımızdaki kısır döngü hakkında ne
düşünüyorsunuz?
IL Edebiyatın tarih ile felsefeye katkısı önemli midir?
1. Kimi yazarların edebiyat tanimina niçin
katılmiyorsunuz?
11. Felsefeye olan ilginiz ne zaman başladı?
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
31. Gazeteci: -- () ------ Yazar: - Bence özellikle bir ruh lirizm ve lisan meselesidir. Edebiyat kelimesinin kuru laf, boş lakirdi manasına alinması büyük hatadır. Yazarlann edebiyat adina meydana getirdikleri eserler his, hatıra, fikir, iman, kültür, Sanat göstergesidir. Yazarlar neyi duyuyorlarsa, istiyorlarsa, hatırliyorlarsa, seviyorlarsa bunları daha kolay, daha güzel yazmalan ve bunları yazarken şiire kaçmalan doğaldır. Hatırladığımız insanları zamanla arınmış, iyileşmiş, güzelleşmiş ve artık bir nevi edebiyala ermiş görürüz. Yazı bir fikir ve sanat meselesidir. Yazıların bakkal hesapları tarzında olmaması doğaldır. Gazeteci: --(II)--- Yazar: - Bir edebiyat ne felsefeden ne de tarihten tamamen ayrılmış olabilir. Milli edebiyatımızın noksanı büyük bir milli müverrihimizin büyük eserini henüz meydana getirmemiş bulunmasıdır. Milli tarih, milli felsefe bir edebiyatın temellerindendir. Büyük mütefekkirlerin, mutasavvıfların, şairlerin iyi anlaşılmaması ve okunmaması milli felsefemizin noksanıdır. Asil milli tarihi; milli dilin, felsefenin ve medeniyetin tarihi demektir. Benim için ikisi de önemlidir. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilir? A) 1. Bize edebiyat anlayışınızı lütfeder misiniz? II Felsefe ve tarihe karşı ilgi derecenizi sorabilir miyim? 8) I. Her insanın edebiyatla uğraşması gerektiğini düşünüyor musunuz? II. Felsefenin yararları hakkında bizi bilgilendirir misiniz? C) I. Kimi yazarların edebiyatı araç olarak kullanmaları doğru mu? II. Felsefenin edebiyata katkısı sizce var mı? Edebiyatımızdaki kısır döngü hakkında ne düşünüyorsunuz? IL Edebiyatın tarih ile felsefeye katkısı önemli midir? 1. Kimi yazarların edebiyat tanimina niçin katılmiyorsunuz? 11. Felsefeye olan ilginiz ne zaman başladı?