Anlatım Biçimleri Soruları

3.- 4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız Sa yi Şiirin kendine has bir iç musikisi olduğu konusunda hemen herkes hemfikirdir. Bu akrabalık konusunda çok şey yazılıp söylenir. Halk müziği şiirsiz düşünülemez. Klasik, modern ve geleneksel muzikler de... Hele bu muziklerin çoğunda ağırlı- ğını koyabilen şarkı ve türkü formları içinde şiirin rolü özeldir. Tüm bu temel müzik türlerinin yanında, kent kültürünün, kent hayatının kopmaz parçası olan popüler müziklerin de şiirle akrabalığı vardır ve olması gerekir. n $ k 3. Bu parçada geçen "Halk müziği şiirsiz düşünülemez." sözüy le vurgulanmak istenenle aşağıdakilerden hangisi aynı doğrultuda değildir? At Şiir yazmayı düşünen her şair adayı, aynı zamanda iyi bir müzisyen kulağına sahip olmalıdır. B) Sazıyla duygularımıza tercüman olan halk ozanları, aynı zamanda iyi birer şairdir. C) Her şair, şiirlerinin bir sazın tellerinde nağme hâline gel- mesinden mutluluk duyar. D) Halk müziğimizin en güzel örnekleri, aslında bir ezgiye bürünmüş içli şiirlerdir. E) Halk şairlerinin dile getirdiği yanık türkülerin kaynağını şiir formundaki metinler oluşturmaktadır. A

2. 1. Ayrıca GPS özelliğinin verdiği anlık metrik veriler sayesinde performansındaki değişiklikleri de kolaylıkla öğrenebilirsin. II. GPS teknolojisi, aktivite esnasında ne kadar mesafe aldığını ve egzersiz sırasında ne kadar hızlı gittiğini en doğru şekilde sana bildirmeye yarar. III. Akıllı saatlerin sahip olduğu en önemli teknoloji GPS tekno- lojisidir. IV. Akıllı saatin marka ve modeline göre değişiklik gösteren bu teknoloji, bazı saatlerde harici bir göğüs bandı kullanırken diğer modellerde ise kullanıcının nabzını bilekten ölçer. V. Akıllı saatlerin sahip olduğu bir başka teknoloji ise nabız ölç- me sistemidir. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluştu- racak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) B) 11 C) III D) IV E) V 166

TYT/Türkçe Eleri ve ki ma 15. 13, 14, 15 ve 16. soruları parçaya göre cevaplayınız. islerini 0 Turizm Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre Türk kültür kalint- lanını öğrenmek ve gezmek adına her yıl Türkiye'den binlerce yerli turist, Yunan adalarına gezi turlarına katılıyor. (Nesnel bir veri akta- nlmıştır.) (II) Dergimizin önceki sayısında Profesör Doktor Idris Bos- tan ile yaptığım röportajda bu adaların Osmanlı tarihine dair kül- türel anlamda çok fazla kalıntı barındırdığı için bu turistik gezilerin yerli turistler tarafından tercih edildiğini öğrendim. (Yapılan eylem, gerekçesiyle aktarılmıştır.) (III) Yine bu röportajda Profesör Dok- for Idris Bostan, daha önce bu adalar Hristiyan toplumlara aitken adalann Osmanlı'nın eline geçmesi ve Osmanlı'nın buralarda uzun zaman hüküm sürmesine rağmen Hristiyan halklara saygı duyma- sindan dolayı onların kültürüne ait kalıntılara kesinlikle zarar verme- diğini belirtti. (Anlatım, kaynaktan alınan bilgiler, biçimsel değişikli- ğe uğratılmadan verilmiştir.) (IV) Röportajın devamında ise Profesör Doktor Idris Bostan bana: "Konuyla ilgili araştırmalarmin sonunda şunu fark ettim: Bu adalarda halen yaşayan Hristiyan ve Müslüman halk, barış ve huzur içinde birlikteliklerini devam ettiriyor." diye ak- tardi. (Aktarma cümlelerde konuyla ilgili yapılan bir saptama söz konusudur.) (V) Bu, hür ve barış içindeki birliktelikten dolayı taraflar maddi ve manevi olarak birbirine zarar vermemiş. Bundan olacak ki bu adalara gidenler, bu barış ve huzur ortamının manevi havasını soluyarak ada turlarından huzurlu bir şekilde dönüyor. (V. cümlenin ikinci bölümünde konuyla ilgili çıkarımda bulunma söz konusudur.) Fdd YAYINLARI Yukarıda numaralı cümlelerde anlatılanlardan hangisi, pa- rantez içindeki yargıyla uyuşmamaktadır? B) II. D) IV. E) V. A) I. C) III.

3. Damla sakızı Üretimi gerçekten çok zor ve zah- motli bir iş. (1) Sakız ağaçları, sadece adanın volkanik bölgelerinde yetişiyor. (1) Ağaçlara ulaş. mak, reçineyi akıtmak, onu toplamak, toplanan sakızlardaki lekeleri iğnelerle temizlemek çok zorlu bir süreç. (III) Üstelik de her ağaçtan en fazla 200-300 gram damla alınabiliyor. (IV) Sakız Adası'nın turistik yanlarından çok ekonomik özel- likleri dikkat çekicl. (V) Yunanistan'ı yıkan büyük kriz, âdeta Sakız'a hiç uğramamış. (VI) En önemli gelir kaynağı ise "mastiha" denilen damla sakızı. (VII) Damla Sakızı Üreticiler Birliği ise Ada'nın ekonomik faaliyetlerinde amiral gemisi görevini üstlenmiş. Bu parça ikl paragrafa ayrılmak istenirse Ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisly- le başlamalıdır? B) II. C) III, D) IV. E) V. A) I

34. Latife Tekin çocuklar için yazdığı ilk romanı Altınçayır Vadisi'nin Çocukları romanında, doğayı ve insanı diğer eserlerinde olduğu gibi masalsı bir şekilde anlatıyor. Al- tinçayır Vadisi'nin menekşe boyalı evinde annesi, baba- si, büyükannesi ve kedisiyle yaşayan Asinaz, can dostu Semagül'ün özlemiyle doludur. Babasının yıllar önce kaza geçirmesine neden olan altın madeni yeniden açıl- mış, pek çok aile vadiden taşınmak zorunda kalmıştır. Vadinin çocuk grupları Hayalciler, Bilimciler, Kuşçular ve Akıncılar oyunlarını sürdürür, yetişkinler maden konu- sunda ne yapacaklarını düşünürken Asinaz'ın aklı Se- magül'de ve günden güne suskunlaşan annesindedir. Aradığı cevapların onu zamanda bir yolculuğa çıkara- cağından ise henüz habersizdir. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Öyküleme B) Betimleme C) Benzetme D) Karşılaştırma E) Tanımlama

25. Bazı romanlarda çekirdek ya da ana olay, belli bir sonuca bağlanmadan kesilir. Ana düğüm çözülmez, çatışmalar bir sonuca ulaşmaz, sonuç bir belirsizlik içinde kalır. Bununla çoğu zaman romancı, romanın sonunu okuyucunun getirmesini ister. Ya- zar, olayların okuyucu tarafından bir sona götürülmesini, nasıl isteniyorsa ve nasıl uygun görülüyorsa öyle tamamlanmasını ister. Yani - Aşağıdakilerden hangisi düşüncenin akı- şına göre bu parçanın sonuna getirilemez? A) romancı romanın yazılış sürecine oku- yucuyu dâhil etmek ister. B) yazar okuyucunun üretici bir konumda etkin bir rol almasını ister. C) romancı her şeyi hazır olarak okuyucu- ya vermek istemez. D) Yazar yaratıcı okur yerine verilenleri hazır alan okuru benimser. E) romancı romanı okuyucuya tamamla- tarak onu metne çekmek ister.

Süre tutmadan sadece çöz! B 13. 11. 1. Şehrin göz bebeği Şadırvan, aynı zamanda gençlerin gün boyu Prizren deyimiyle korzoda gezdiği alan. mon-U- II. Anadolu kasabalarını anımsatan şehrin dar sokaklarında hâlen 150 - 200 yıl öncesinden kalan bembeyaz evler sıralanıyor. la III. Eşyalarımızı otele yerleştirdikten sonra Osmanlının ardında biraktığı tarihi eserlere ev sahipliği yapmış olan şehri turlamaya başlıyoruz. IV. Gece başlayan yolculuğumuzun ilk durağı, Osmanlı şehri olarak anılan Prizren oluyor. V. Ak yaşmaklı ninelere benzeyen evlerin bittiği köşe başlarından yol Şadırvan'a çıkıyor. II -1 Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) B) II C) III D) IV E) V

10. Karlı bir şubat gecesi doğmuştu. Babamın kucağına verirken bir tuhaftum. Isim ararken kamus bana ne kadar boş gel- misti . Ona ışıl ışıl , kâinat gibi manalı bir kelime bulmak istiyordum. Sonunda Ömer dedik. Bu da ona yakışmıştı . Onu tarihe girmiş bütün Ömerlerin ikbaline layık görüyordum. Ilk gülüş... Ilik diş... İlk kelime... Annesine doğru, genç, güzel ve mesut annesine doğru ilk adım... Sonra yedinci yaş... Mektebe götürdüğüm gün ne kadar ağlamıştı. Sanki varlığı. na evden başka bir ortak kabul etmek istemiyordu. Fakat bu mukadderdi. O da her oğul gibi sokak, mektep ve çarşı arasında, günden güne katileşen bir bölünmeye mahkûmdu. Ve on dördüncü yaş... Hırçınlıklar, iştahsızlıklar... Liseyi, daha sonra da fakülteyi bitirdi. Bu arada, onu biraz daha iyi yaşatabilmek için karım, düğününden kalma üç beşibirliğini bozdurdu. Ve o, ilk aşkın bahtsızlığı ile sarsıldı, bizi de perişan etti. Aşağıdakilerden hangisi bu metnin olay örgüsü ile ilişkilendirilemez? A) Çocuğun soğuk bir kış günü dünyaya gözlerini açması B) Çocuğa layık bir isim seçmede babasının titiz davranması C) Ömer'in, okula karşı ilk başta çekingen bir tavır takınması D Ergenlik çağında arkadaşlarıyla Ömer'in anlaşamaması E) Ömer'in, üniversiteden sonra duygusal çöküntü yaşaması

x u 6. içinde yaşamak zorunda olan insanoğlu, yaratılışın- dan bugüne kadar, duygu ve düşüncelerini ---- ihtiyacı duymuştur. Aşağıdaki sözcüklerden hangileri bu cümleyi anlam bakımından en uygun biçimde tamamlar? A) halk - açıklamak B) toplum - paylaşmak C) millet - saklamak D) aile - aktarmak E) topluluk - gizlemek

Dinî metinleri incelediğimizde satır aralarından yaşama ve yaratılışa dair birçok bilgi elde edilir. İnsanoğlunun yeryüzündeki binlerce yıllık var oluş serüveninin özeti, her ne kadar pek farkında ol- masak da tüm kutsal metinlerde ve aynı zamanda mitolojik söylencelerde mevcut. Biz hâlâ bunları deşifre etmeye çalışıyoruz. Insan hangi zamanda ve hangi coğrafyada yaşamış olursa olsun bu me- tinler incelendiğinde ortak bir hikâyenin anlatıldığı görülür. Değişen tek şey insanın bakış açısı, hikâ- yeyi anlatış şekilleri, yorumlayışları ve hikâyede geçen kahramanların isimleridir. Hikâyenin özü aslında hep aynı olur. Eski Mısır'da, Sümer'de, Hint destanlarında aynı hikâyelerden bahsedilir. Daha sonra semavi dinler diye bildiğimiz inanışlar- da da aynı hikâyeye rastlarız. 26. Bu parçada geçen "tüm kutsal metinlerde ve aynı zamanda mitolojik söylencelerde mevcut" ifadesi ile hangi anlatım yöntemine başvurulmuştur? AT Sayıp dökme B) Benzetme C) Tartışma - Dy D) Nesnel veriler E 4Golk Ey Kişileştirme PhotoGrid

2. Nâzım Hikmet, nasıl geleneksel Türk şiirinden etkilenmiş ama bu etki daha kökleşmeden derin bir kanal açarak yatağını genişletmiş ve sonunda o günün egemen şiir anlayışının dışında, apayrı bir şiir anlayışının kurucusu olmuşsa sonra gelenlere de kendi yolunu açmak için yazınsal bir zor kullan- mak gerektiğini göstermişti. Garip şairlerinin geleneksel şiire su katan yeniliği de neden sonra bütün çağdaş Türk şiirinde derin izler bıraktı. Bu parçadaki altı çizili söz öbeğinin; I. anlam yoğunluğu taşımak, II. etkili bir söyleyiş oluşturmak, I. özgün bir anlayış geliştirmek anlamlarından hangilerini içerdiği söylenemez? A) Yalnız I. B) Yalnız III. 1. ve II. DY. ve III. E) II. ve III.

40.(1) Güney Afrikali cerrah Christian Barnard 1967 de ilk kalp naklini gerçekleştirdi. (11) Bazıları bu ameliyatın ahlaki bo yutlarını sorguladı. (III) Onlar bu nakli "Frankenstein tarzı ameliyatların öncüsü olarak görmüşlerdi. (IV) Ancak günü- müzde dünya genelinde binlerce insan başkalarının kalp- leriyle normal bir hayat sürmektedir. (V) 'Cerrahlar lazerleri neşter gibi kullanmakta, minicik kameralarla ameliyatlarda en ince müdahaleleri yapabilmektedir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşün- cenin akışını bozmaktadır? A) i B) 11 C) III D) IV E) V 5 TEST BITTI. CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

ydi 13. Shakespeare, Hamlet'in bir yerinde Polonlus'un ağzından şunları söyler: Düşüncenin canı kısa sözdedir madem Uzun sözlerse örgenler, dış görünüşlerdir Bizim Yunus Emre'miz de Shakespeare'den nice yıllar önce, aynı gerçeğe parmak basmış, şöyle demiştir: Az söz erin yüküdür Çok söz hayvan yüküdür O hâlde düşünelim; yazarlar, ozanlar fazla sözden, düşünceyi solduran, etkisiz kılan fazlalıklardan nasıl kaçınabilirler? Tabi ki kolayı değil, zoru yeğleyerek. Bulduğuyla, kurduğuyla yetinmeyerek. Dil içinde bir savaşı göze alarak. Bunlardan kaçınırsa, dilin yerleşik kalıplarının çağrısından kurtaramazsa kendini, elbette düşünceyle söz arasında bir denge kuramayacaktır yazar. Bu parçaya göre yazarların, ozanların düşünceyle söz arasında kuracakları bir denge 1. Dilin alışılmadık kullanımlarından yeni lezzetlere ulaşma II. Kendinden önceki ustaları örnek alarak kendini geliştirme III. Anlamını, hemen ele veren söyleyişler yerine zor anlaşılırlığı tercih etme tutumlarından hangileriyle ilişkilidir? A) Yalnız! B) Yalnız 11 C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III

Türkçe 27. Ihlamur ağacı, ıhlamur familyasındandır. Hoş kokusuyla herkesin bildiği çiçekleri bulunur. Bu ağaçların dünya üzerinde yetişen yaklaşık 30 türü bulunur. Ülkemizde ise büyük yapraklı olan türü, küçük yapraklı ve gümüş denen türü daha fazla yetiştirilir. Ağaçların boyu yaklaşık 20-30 metreye kadar ulaşabilir. Yürek şeklinde olan yaprakları 5-10 cm uzunlukta, dişli kenarlara sahip ve uzun saplı olur. Ihlamur ağacının haziran ve temmuz aylarında açan ve ömrü kısa olan çiçekleri, sarkık demetler hâlinde ve kendine has kokusuyla bilinir. Bu hoş görünümüyle şehirlerde oldukça fazla yetiştirilen bir ağaçtır. Ayrıca doğal olarak da yetişir. Ihlamur ağacı yetiştiriciliği genellikle tohumla yapılır. Bu parçada ihlamur ağacıyla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Dünya üzerinde 30 civarında türünün bulunduğuna B) Yetiştiriciliğinin ağacın tohumuyla da sağlandığına C) Çiçeklerini haziran ve temmuzda açtığı için ömrünün kısa olduğuna D) Boyunun aşağı yukarı 30 metreye ulaştığına E) Büyük yapraklı denen türünün ülkemizde de yetiştiğine 8. Alışveriş sırasındaki satıcı ile müşteri ilişkisi ilk bakışta ekonomik bir olay gibi görünebilir. Müşteri alışveriş yapacağı yere gelmiştir, satıcının yardımıyla alacaklarını alip, parasını ödeyip daha sonra çıkıp gitmistir An alışveris yakından

DENEME - 3 25. Columbia Universitesi araştırmacılarının önderlik ettiği bir çalışmada, yaşlanmaya başlasak da beynimizin hipokam- püs bölgesinde yeni hücrelerin oluşmaya devam ettiği gö- rüldü. Hem de hayatımızın son yıllarına kadar. Araştırma bulguları, beynin bu birimi sağlıklı durumda olduğu sürece, hayatımız boyunca yeni sinir hücreleri ürettiğimizi gösterdi. Ancak araştırmacılara göre, sinir hücresi üretiminde sorun olmasa da bunların birbirleriyle bağlantı oluşturma kapasi- tesi zamanla azalıyor olabilir. Bu, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilen hafıza kaybı ve bilişsel becerilerin kalitesindeki düşüşü açıklıyor. Bu parçadan hipokampüs bölgesi ile ilgili aşağıdakiler- den hangisi çıkarılamaz? A) Bilim insanlarınca yeni keşfedildiği BI Bazı hastalıklarla ilişkili olduğu C) Beyhin faaliyetlerini etkilediği DÜzerinde araştırmalar yapıldığı E) Yaşlılıkta bile yeni hücrelerin oluştuğu

---- Yazınsal üretim, sözcüklerle gerçekleşen bir olgudur ancak yazar Bu cümle aşağıdakilerin hangisiyle tamamlanırsa yazarın "var olan durumla yetinmediği" anlamı ortaya çıkar? © sözcükleri anlam ve çağrışım yönüyle zenginleşti- rerek eserine aktarır B) sözcükleri belli bir düzen gözeterek kullanmakla görevli kişidir C) edebiyatçı kimliği sayesinde sözcükleri bizden daha iyi tanır sözcükler kadar eserin kurgusal yapısına da önem verir E) anlatıma değil, içeriğe öncelik verdiğinde toplumla bütünleşir 3