Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

ge
Hadığı
k bir
lik bir
Parasının bittiği son günde bir iş görüşmesine gidecek olan
adam, kaldığı otel odasında ütü bulunmadığının ve gömleğinin
temiz ama ütüsüz olduğunun farkına varır. (1) Duruma hemen
ve hızlı bir çözüm üretmek zorunda olan adam, bir demir levha
ile gömleğini ütülemeyi düşünür. (II) Demir parçası soğuk
olduğundan gömleği ütüleme konusunda işe yaramamaktadır.
(III) Demiri isitması gerektiğini düşünen adam, bulduğu demir
parçasına odada bulanan saç kurutma makinesini bağlamayı
ve demiri onunla isitmayı düşünür, sonuç tatmin edicidir.
(IV) iş görüşmesine giden adam, konuşma sırasında buruşuk
gömleğin hikâyesini yetkililere aktarır. (V) Firma, adamı işe alır
ama adamın yaptığı buluşla daha çok ilgilenir. (VI) Böylece
demiri sıcak hava ile isitma tekniği, ütünün bulunmadığı
yerlerde kullanılmaya başlanır. (VII) Saç kurutma makinesinin
yanında eşantiyon olarak bu ürünü veren firma, satışlarını
dünya çapında %50 artırır.
i,
ğini
en
39. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf
numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) III
B) IV
CV
D) VI
E) VII
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
ge Hadığı k bir lik bir Parasının bittiği son günde bir iş görüşmesine gidecek olan adam, kaldığı otel odasında ütü bulunmadığının ve gömleğinin temiz ama ütüsüz olduğunun farkına varır. (1) Duruma hemen ve hızlı bir çözüm üretmek zorunda olan adam, bir demir levha ile gömleğini ütülemeyi düşünür. (II) Demir parçası soğuk olduğundan gömleği ütüleme konusunda işe yaramamaktadır. (III) Demiri isitması gerektiğini düşünen adam, bulduğu demir parçasına odada bulanan saç kurutma makinesini bağlamayı ve demiri onunla isitmayı düşünür, sonuç tatmin edicidir. (IV) iş görüşmesine giden adam, konuşma sırasında buruşuk gömleğin hikâyesini yetkililere aktarır. (V) Firma, adamı işe alır ama adamın yaptığı buluşla daha çok ilgilenir. (VI) Böylece demiri sıcak hava ile isitma tekniği, ütünün bulunmadığı yerlerde kullanılmaya başlanır. (VII) Saç kurutma makinesinin yanında eşantiyon olarak bu ürünü veren firma, satışlarını dünya çapında %50 artırır. i, ğini en 39. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) III B) IV CV D) VI E) VII
2. Bilinçaltı, insanın derin ve örtülü gerçekliğinin nedensellik
kaynağıdır Bilinç akışı ise bilinçaltı labirentlerinin simge-
sel uyaranlarla dolu yollarında kişisel ve toplumsal varlı-
ğın bağlantılarını hikâyeleştirme tekniği olarak yaşama-
ya devam etmektedir. Başka bir deyişle hâlâ romanımız
önemli ölçüde bilinçle ve bilinçaltıyla ampirik dünyaya bir
şekilde bağlıdır. Fakat aynı zamanda yirminci yüzyılın
daha ilk yarısından itibaren akılcı ve aydınlatmacı felse-
felerin beslemesiyle büyüyen gerçeklikten kuşku duyul-
maya başlanır. Deneysel ve olgusal gerçeklik, bütünlüğü
ve kesinliği olan bir gerçekliği ortaya koyamamıştır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A Karşılaştırma yapılmıştır.
B) Açıklayıcı anlatıma başvurulmuştur. +
© Olaylar akış sırasına göre verilmiştir.
D) Saptama yapılmıştır
E) Fanım yapılmıştır. +
3
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
2. Bilinçaltı, insanın derin ve örtülü gerçekliğinin nedensellik kaynağıdır Bilinç akışı ise bilinçaltı labirentlerinin simge- sel uyaranlarla dolu yollarında kişisel ve toplumsal varlı- ğın bağlantılarını hikâyeleştirme tekniği olarak yaşama- ya devam etmektedir. Başka bir deyişle hâlâ romanımız önemli ölçüde bilinçle ve bilinçaltıyla ampirik dünyaya bir şekilde bağlıdır. Fakat aynı zamanda yirminci yüzyılın daha ilk yarısından itibaren akılcı ve aydınlatmacı felse- felerin beslemesiyle büyüyen gerçeklikten kuşku duyul- maya başlanır. Deneysel ve olgusal gerçeklik, bütünlüğü ve kesinliği olan bir gerçekliği ortaya koyamamıştır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Karşılaştırma yapılmıştır. B) Açıklayıcı anlatıma başvurulmuştur. + © Olaylar akış sırasına göre verilmiştir. D) Saptama yapılmıştır E) Fanım yapılmıştır. + 3
13 Yanmış ormandan geçtim.
Kapkara, komürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar. Çalılar. Isırganlar. Tüm börtü böcek yanmış.
Kaplumbağalar. Tosbagalar. Kertenkeleler. Yılanlar yanmış. Kelebekler bile.
Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmiyor. Kayalar cehennem kayası.
Yanımdaki dostum, "Bilmem biliyor musun?" diyor, "Böyle yangınlardan sonra, eğer yağmurlar bol ve düzenli yağarsa
bambaşka bir orman oluşur. Yeni ağaçlar, yepyeni bitkiler..."
"Ne kadar sürer bu?" diyorum.
"Havaya bağlı." diyor. "Ben diyeyim yirmi, sen de otuz."
"Görür müyüz?" diyorum
"Bizler görmesek, çocuklarımız görür." diyor.
"Onlara ormanı nasıl korumamız gerektiğini öğretmemiz gerekecek." diyorum.
"Kendimize de..." diyor dostum.
Üstüne basa basa bir kez daha: Kendimize de.
Bu minimal hikâyede üzerinde durulan evrensel değer aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilebilir?
A)
B)
D)
E)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
13 Yanmış ormandan geçtim. Kapkara, komürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar. Çalılar. Isırganlar. Tüm börtü böcek yanmış. Kaplumbağalar. Tosbagalar. Kertenkeleler. Yılanlar yanmış. Kelebekler bile. Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmiyor. Kayalar cehennem kayası. Yanımdaki dostum, "Bilmem biliyor musun?" diyor, "Böyle yangınlardan sonra, eğer yağmurlar bol ve düzenli yağarsa bambaşka bir orman oluşur. Yeni ağaçlar, yepyeni bitkiler..." "Ne kadar sürer bu?" diyorum. "Havaya bağlı." diyor. "Ben diyeyim yirmi, sen de otuz." "Görür müyüz?" diyorum "Bizler görmesek, çocuklarımız görür." diyor. "Onlara ormanı nasıl korumamız gerektiğini öğretmemiz gerekecek." diyorum. "Kendimize de..." diyor dostum. Üstüne basa basa bir kez daha: Kendimize de. Bu minimal hikâyede üzerinde durulan evrensel değer aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilebilir? A) B) D) E)
(1) İkinci Dünya Savaşından büyük yıkımla çıkan
Avrupa'nın kalkınmasında diğer ülkelerden gelen
işgücünün katkısı büyüktür. (II) Türkiye dışına ya-
bancı işçi olarak giden ilk nesil, gerek gittikleri ülke-
nin dilini öğrenme, gerekse oradaki yaşam biçimine
ayak uydurma konusunda kendine özgü bir direniş
gösterdi. (III) Bu direnişin boyutları o denli büyüktü
ki başka hiçbir göçmen topluluğunda gözlenmeyen
gelişmeler yaşandı. (IV) Göçmen Türk toplumu, get-
tolaşıp dışarıya kapalı bir çevrede kendi kültürünü
yaşatmak yerine, bu kültürü gittiği ülkelere ithal etti.
MÖrneğin, asimile olmaya en dirençli kültürlerden
biri olarak kabul edilen İspanyollar gittikleri yere yal-
nizca gazete ve radyolarını taşımıştı
. (VI) Halbuki Türk-
ler, bunlara ek olarak televizyonlarını ve hatta lahma-
cun ve dönerle kendi damak tatlarını da götürdü.
A)
E) V
D) IV
B) II C) III
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
(1) İkinci Dünya Savaşından büyük yıkımla çıkan Avrupa'nın kalkınmasında diğer ülkelerden gelen işgücünün katkısı büyüktür. (II) Türkiye dışına ya- bancı işçi olarak giden ilk nesil, gerek gittikleri ülke- nin dilini öğrenme, gerekse oradaki yaşam biçimine ayak uydurma konusunda kendine özgü bir direniş gösterdi. (III) Bu direnişin boyutları o denli büyüktü ki başka hiçbir göçmen topluluğunda gözlenmeyen gelişmeler yaşandı. (IV) Göçmen Türk toplumu, get- tolaşıp dışarıya kapalı bir çevrede kendi kültürünü yaşatmak yerine, bu kültürü gittiği ülkelere ithal etti. MÖrneğin, asimile olmaya en dirençli kültürlerden biri olarak kabul edilen İspanyollar gittikleri yere yal- nizca gazete ve radyolarını taşımıştı . (VI) Halbuki Türk- ler, bunlara ek olarak televizyonlarını ve hatta lahma- cun ve dönerle kendi damak tatlarını da götürdü. A) E) V D) IV B) II C) III
20. Alışkanlıklar, basmakalıp sözler en derin gerçeklerin
anlamini, en güzel duyguların ürpertisini unutturabilir.
Bunları yeniden canlandırmak, yeniden yaşatmak için
sanatçı olmak gerekir. Ancak şairler, milyonlarca yıllık
güneşin işığını, bize yeni açmış binbir renkli bir çiçeğin
parıltısı gibi gösterebilirler. Yunus'un söyleyişiyle, her
gün yeniden doğan şairler olmasaydı insanlık; öğrenil-
miş, ezberlenmiş gerçeklerin kabuğu içinde sıkışıp
kalacakti.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Abartmaya başvurma
B) Yinelemelere yer verme
C) Koşul öne sürme
D) Yansız bir söyleme dayanma
E) Tanik göstermeden yararlanma
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
20. Alışkanlıklar, basmakalıp sözler en derin gerçeklerin anlamini, en güzel duyguların ürpertisini unutturabilir. Bunları yeniden canlandırmak, yeniden yaşatmak için sanatçı olmak gerekir. Ancak şairler, milyonlarca yıllık güneşin işığını, bize yeni açmış binbir renkli bir çiçeğin parıltısı gibi gösterebilirler. Yunus'un söyleyişiyle, her gün yeniden doğan şairler olmasaydı insanlık; öğrenil- miş, ezberlenmiş gerçeklerin kabuğu içinde sıkışıp kalacakti. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Abartmaya başvurma B) Yinelemelere yer verme C) Koşul öne sürme D) Yansız bir söyleme dayanma E) Tanik göstermeden yararlanma
Ş-
7
a
10. Süheyla Conkman ağabeyi Sabahattin Ali'yi şöy-
le anlatıyor: “Onu asik suratlı hiç görmemişimdir.
Bazen de kendi kendine söylediği şarkılar vardır
1
ki, hiç aklımdan çıkmaz, duydukça onu anımsarım:
Ata binesim geldi, hay dah dah, yare gidesim gel-
di.' Bir de ondan başka hiçbir yerde duymadığım
bir şeyler mırıldanır, yengem de 'Yeter Sabahattin,
kes bu ne biçim şarkı' dedikçe şaka yollu tekrarlar-
dı: Tabutumun altı çatlak, beni vuran benden alçak,
sol böğrüme girdi pıçak, yar yar aman... Meğer ka-
derinin şarkısı imiş, bilemezdik."
Yukarıdaki metnin anlatım özellikleriyle ilgili
olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Alıntılama tekniğinden yararlanılmıştı.
B) Sözcüklerin ikincil anlamlarından faydalanılmıştır
C) Dil göndergesel işlevde kullanılmıştır.
D) Benzetmeden faydalanılmıştır.
E) Tanımlamadan faydalanılmıştır.
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
Ş- 7 a 10. Süheyla Conkman ağabeyi Sabahattin Ali'yi şöy- le anlatıyor: “Onu asik suratlı hiç görmemişimdir. Bazen de kendi kendine söylediği şarkılar vardır 1 ki, hiç aklımdan çıkmaz, duydukça onu anımsarım: Ata binesim geldi, hay dah dah, yare gidesim gel- di.' Bir de ondan başka hiçbir yerde duymadığım bir şeyler mırıldanır, yengem de 'Yeter Sabahattin, kes bu ne biçim şarkı' dedikçe şaka yollu tekrarlar- dı: Tabutumun altı çatlak, beni vuran benden alçak, sol böğrüme girdi pıçak, yar yar aman... Meğer ka- derinin şarkısı imiş, bilemezdik." Yukarıdaki metnin anlatım özellikleriyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Alıntılama tekniğinden yararlanılmıştı. B) Sözcüklerin ikincil anlamlarından faydalanılmıştır C) Dil göndergesel işlevde kullanılmıştır. D) Benzetmeden faydalanılmıştır. E) Tanımlamadan faydalanılmıştır.
5. (1) Orhan Kemal'in mektupları günlük hayatından izler
taşıyor.(11) Orhan Kemal bunları bir yazara değil de kafa
dengi bir çocukluk arkadaşına yazmış sanki. (III) Sanat,
edebiyat, düşünce sorunlarına pek değinmemiş. (IV) Bu
bakımdan söz gelimi Cahit Sıtkı Tarancı'nın Ziya Osman
Saba'ya yazdığı mektuplardan kesinkes ayrılıyor bunlar
(V) Cahit Sıtkı Tarancı'nın mektupları şiir üstüne yazıl-
mış ölçülü biçili dergi yazıları gibidir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 1. cümlede mektupların içerik özelliklerinden söz edil-
miştir.
B) II. cümlede öznel bir değerlendirme yapılmıştır.
C) III. cümlede bir çıkarım yapılmıştır.
D) IV. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.
E) V. cümlede benzetme yapılmıştır.
r
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
5. (1) Orhan Kemal'in mektupları günlük hayatından izler taşıyor.(11) Orhan Kemal bunları bir yazara değil de kafa dengi bir çocukluk arkadaşına yazmış sanki. (III) Sanat, edebiyat, düşünce sorunlarına pek değinmemiş. (IV) Bu bakımdan söz gelimi Cahit Sıtkı Tarancı'nın Ziya Osman Saba'ya yazdığı mektuplardan kesinkes ayrılıyor bunlar (V) Cahit Sıtkı Tarancı'nın mektupları şiir üstüne yazıl- mış ölçülü biçili dergi yazıları gibidir. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede mektupların içerik özelliklerinden söz edil- miştir. B) II. cümlede öznel bir değerlendirme yapılmıştır. C) III. cümlede bir çıkarım yapılmıştır. D) IV. cümlede karşılaştırma yapılmıştır. E) V. cümlede benzetme yapılmıştır. r
21. (1) “Ben” zamiri gramerde kişinin kendi adının yerini tut-
makla birlikte psikolojide "egonun" yani insanın ken-
dine ozgü ruhsal ve bedensel bütünlüğünün ve bunun
zihinser algılanışının genel ve soyut adıdır. (II) Bu yüz-
den "ben"i takip eden kavram "benlik” olur. (III) Benlik
kavramı ise bireyin kendine ilişkin bilinçli algılarından
oluşmaktadır. (IV) Hayat içindeki maceramız bu yüz-
den bencillikle şahsiyetin kavgası şeklinde devam eder.
() Buna göre "ben” kişinin kendini ifade ve tanımla-
ma biçimi olurken "benlik” ise "kendini
konumlandırması”dır.
Bu parçadaki numaralanmis cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)
B) II
C) III
D) M
E) V
5
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
21. (1) “Ben” zamiri gramerde kişinin kendi adının yerini tut- makla birlikte psikolojide "egonun" yani insanın ken- dine ozgü ruhsal ve bedensel bütünlüğünün ve bunun zihinser algılanışının genel ve soyut adıdır. (II) Bu yüz- den "ben"i takip eden kavram "benlik” olur. (III) Benlik kavramı ise bireyin kendine ilişkin bilinçli algılarından oluşmaktadır. (IV) Hayat içindeki maceramız bu yüz- den bencillikle şahsiyetin kavgası şeklinde devam eder. () Buna göre "ben” kişinin kendini ifade ve tanımla- ma biçimi olurken "benlik” ise "kendini konumlandırması”dır. Bu parçadaki numaralanmis cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) B) II C) III D) M E) V 5 Diğer sayfaya geçiniz.
3.
Anlatıcı, bir kişideki herkesi görmeye ve göstermeye gayret
ederken dilin bütün çağrışım değerlerini hesaba katarak
kullanır. Kısa, özlü ve sindirilmiş yapısıyla anlık fark edişle-
rin şiirsel çığlığı sayabileceğimiz küçürek öyküler; keskin
ve tiz çığlık gibi etkisini yitirmemesi için ayrıntılardan, süs-
lerden ve nağmeleştirecek uzantılardan her zaman kaçın-
mak zorundadır. Hacim olarak bir çığlık ne kadar uzun
olabilirse küçürek öykü de o kadar uzundur. Bilinmeli ki bir
çığlık uzadıkça etkisini yitirir ve nağmeye dönüşür. Küçürek
öykü de uzadıkça uyaran, şaşırtan, vurucu etkisinden ari-
nir. Bu nedenle sözcük eksiltme, zaman - mekân perspek-
tiflerini silme ve bir durumu minyatürleştirme gibi edimler,
küçürek öykülerin en çok yararlandığı anlatı unsurlarıdır.
Bu parçadan küçürek öyküyle ilgili;
3. Bir damlada okyanusu gösterir.
&
II. Önemli bir an, bir algılama anı üzerinde yoğunlaşır.
lil. Yalin bir anlatım biçimi vardır.
IV. Bir durumun küçük bir modelini oluşturmaya çalışır.
V. Olay kısa bir zamanda ve dar bir yerde gerçekleşir.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız II
B) I ve IV
C) II, III ve IV
D) I, II ve v
E) I, II ve IV
"in olarak
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
3. Anlatıcı, bir kişideki herkesi görmeye ve göstermeye gayret ederken dilin bütün çağrışım değerlerini hesaba katarak kullanır. Kısa, özlü ve sindirilmiş yapısıyla anlık fark edişle- rin şiirsel çığlığı sayabileceğimiz küçürek öyküler; keskin ve tiz çığlık gibi etkisini yitirmemesi için ayrıntılardan, süs- lerden ve nağmeleştirecek uzantılardan her zaman kaçın- mak zorundadır. Hacim olarak bir çığlık ne kadar uzun olabilirse küçürek öykü de o kadar uzundur. Bilinmeli ki bir çığlık uzadıkça etkisini yitirir ve nağmeye dönüşür. Küçürek öykü de uzadıkça uyaran, şaşırtan, vurucu etkisinden ari- nir. Bu nedenle sözcük eksiltme, zaman - mekân perspek- tiflerini silme ve bir durumu minyatürleştirme gibi edimler, küçürek öykülerin en çok yararlandığı anlatı unsurlarıdır. Bu parçadan küçürek öyküyle ilgili; 3. Bir damlada okyanusu gösterir. & II. Önemli bir an, bir algılama anı üzerinde yoğunlaşır. lil. Yalin bir anlatım biçimi vardır. IV. Bir durumun küçük bir modelini oluşturmaya çalışır. V. Olay kısa bir zamanda ve dar bir yerde gerçekleşir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız II B) I ve IV C) II, III ve IV D) I, II ve v E) I, II ve IV "in olarak
S
A
A
M
A
L
35. Ünlü şair Nazım Hikmet romanı hatta tiyatroyu bile denedi.
Şiirleri dillerden düşmeyen Necip Fazılı ne senaryo yazar-
lığı kesti ne de piyes yazarlığı. İkinci Yeni şiirinin temsil-
cisi Sezai karakoç ilerleyen yaşlarda düşünürlüğe yelken
açtı. Çok beğenilen romanlara imza atsa dahi Ahmet Hamdi
Tanpınar aradığı huzuru şiirde bulduğunu söyledi, tıpkı
düzyazıları yüzünden hapse düşen Sabahattin Ali'nin Sinop
Zindanı'nda "Aldırma Gönül” diyerek içini şiire dökmesi gibi.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi adı geçen sa-
natçıların ortak özelliklerinden biridir?
A) Romandan çok şiire önem vermeleri
B) Edebiyatın farklı alanlarında eser vermeleri
Alarlarında öncü olmaları
D) Çok beğenilen romanlar yazmaları
E) Aynı topluluğun içinde yer almalari
14
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
S A A M A L 35. Ünlü şair Nazım Hikmet romanı hatta tiyatroyu bile denedi. Şiirleri dillerden düşmeyen Necip Fazılı ne senaryo yazar- lığı kesti ne de piyes yazarlığı. İkinci Yeni şiirinin temsil- cisi Sezai karakoç ilerleyen yaşlarda düşünürlüğe yelken açtı. Çok beğenilen romanlara imza atsa dahi Ahmet Hamdi Tanpınar aradığı huzuru şiirde bulduğunu söyledi, tıpkı düzyazıları yüzünden hapse düşen Sabahattin Ali'nin Sinop Zindanı'nda "Aldırma Gönül” diyerek içini şiire dökmesi gibi. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi adı geçen sa- natçıların ortak özelliklerinden biridir? A) Romandan çok şiire önem vermeleri B) Edebiyatın farklı alanlarında eser vermeleri Alarlarında öncü olmaları D) Çok beğenilen romanlar yazmaları E) Aynı topluluğun içinde yer almalari 14
3.
1. Sedef, kabuklu deniz canlılarının kabuklarının iç
yüzeyinden elde edilir. Sedef, yumuşakçaların
kabuklarının salgısıyla oluşan bir taştır. Organik
kökenli bir süsleme materyalidir. Yumuşakçaların
kabuk kısımlarının iç yüzeyinde oluşur. Söz gelimi,
midye, istiridye gibi canlıların kabuklarının beyaz ve
parlak iç yüzeyinde görülür. Karadaki bazı fosillerde
de bulunabilen sedef, hem denizde hemde karada
bulunabilen nadir taşlardan biridir.
II. Eğitim, bir insanda ideal davranış ve öğrenme
değişikliği oluşturmaktır. Kütüphane ise kitapların
çokça bulunduğu bir yer olup insanların oraya
giderek ödünç kitap aldığı yerdir. Eğitim ve
kütüphane, genelde birbirinden ayrılmaz.
Birbirleriyle eş zamanlı olarak iş birliği içerisindedir.
Biri diğerinden ayrı tutulamaz. Eğitim, kütüphanenin
yokluğunda yaşayamaz. Kütüphane içinde aynı
durum söz konusudur. Tam donanımlı bir
kütüphane; toplumun kalkınması, ilerlemesi ve
yükselmesi için olmazsa olmaz bir değerdir.
Aşağıdakilerin hangisi, yukarıdaki numaralanmış
parçaların ortak özelliği olarak gösterilemez?
A) Bilgi verme amacıyla oluşturulmuştur. +
B) Tanımlamaya yer verilmiştir.
Yazım yanlışı bulunan sözcük vardır.
D) Örneklerden yararlanılmıştır.
E) İsim cümleleri kullanılmıştır?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
3. 1. Sedef, kabuklu deniz canlılarının kabuklarının iç yüzeyinden elde edilir. Sedef, yumuşakçaların kabuklarının salgısıyla oluşan bir taştır. Organik kökenli bir süsleme materyalidir. Yumuşakçaların kabuk kısımlarının iç yüzeyinde oluşur. Söz gelimi, midye, istiridye gibi canlıların kabuklarının beyaz ve parlak iç yüzeyinde görülür. Karadaki bazı fosillerde de bulunabilen sedef, hem denizde hemde karada bulunabilen nadir taşlardan biridir. II. Eğitim, bir insanda ideal davranış ve öğrenme değişikliği oluşturmaktır. Kütüphane ise kitapların çokça bulunduğu bir yer olup insanların oraya giderek ödünç kitap aldığı yerdir. Eğitim ve kütüphane, genelde birbirinden ayrılmaz. Birbirleriyle eş zamanlı olarak iş birliği içerisindedir. Biri diğerinden ayrı tutulamaz. Eğitim, kütüphanenin yokluğunda yaşayamaz. Kütüphane içinde aynı durum söz konusudur. Tam donanımlı bir kütüphane; toplumun kalkınması, ilerlemesi ve yükselmesi için olmazsa olmaz bir değerdir. Aşağıdakilerin hangisi, yukarıdaki numaralanmış parçaların ortak özelliği olarak gösterilemez? A) Bilgi verme amacıyla oluşturulmuştur. + B) Tanımlamaya yer verilmiştir. Yazım yanlışı bulunan sözcük vardır. D) Örneklerden yararlanılmıştır. E) İsim cümleleri kullanılmıştır?
BEN!
3.
(1) Gerçekçi yazarlar okura, anlatılanların aslında bir
kurmaca yani uydurma olduğunu unutturmak isterler (1)
İsterler ki okur, öyküyü gerçek yaşamda geçmiş bir olaya
tanık oluyormuş duygusuyla okusun. (Ill) Özellikle birinci
kişi ağzından yazılmış romanlarda anlatıcının başından
geçenlere okurun gerçekmiş gibi bakması ve böylece
kahramanla özdeşleşmesi amaçlanır. (W) Kılavuz'un ilk
bölümü de böyle yazılmıştır; okurun da Uğur gibi şaşırma-
si, hayret etmesi ve Uğur'un kaygısını paylaşması bek-
lenmektedir. Kılavuz, anlamı okura hazır sunulmuş
metinlerden değil
, belirsizlikleri anlamı karışık bırakılmış
diyalogları, avucumuzdan kayıp giden karakterleri okuru
edilgen tutumdan çıkarıp metni anlamlandırmaya zor-
lar. (VI) Okur, yazarın edinimine katılacak ve boşlukları
kendince dolduracak olduğuna göre, metin çeşitli okurlar
tarafından çeşitli biçimde okunacak; farklı şekilde yorumla-
nacak demektir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerin-
de çıkarım yapılmıştır?
DA I ve III
C) Il ve IV
I ve II
un fra
D) IV ve v
EXV ve vi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
BEN! 3. (1) Gerçekçi yazarlar okura, anlatılanların aslında bir kurmaca yani uydurma olduğunu unutturmak isterler (1) İsterler ki okur, öyküyü gerçek yaşamda geçmiş bir olaya tanık oluyormuş duygusuyla okusun. (Ill) Özellikle birinci kişi ağzından yazılmış romanlarda anlatıcının başından geçenlere okurun gerçekmiş gibi bakması ve böylece kahramanla özdeşleşmesi amaçlanır. (W) Kılavuz'un ilk bölümü de böyle yazılmıştır; okurun da Uğur gibi şaşırma- si, hayret etmesi ve Uğur'un kaygısını paylaşması bek- lenmektedir. Kılavuz, anlamı okura hazır sunulmuş metinlerden değil , belirsizlikleri anlamı karışık bırakılmış diyalogları, avucumuzdan kayıp giden karakterleri okuru edilgen tutumdan çıkarıp metni anlamlandırmaya zor- lar. (VI) Okur, yazarın edinimine katılacak ve boşlukları kendince dolduracak olduğuna göre, metin çeşitli okurlar tarafından çeşitli biçimde okunacak; farklı şekilde yorumla- nacak demektir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerin- de çıkarım yapılmıştır? DA I ve III C) Il ve IV I ve II un fra D) IV ve v EXV ve vi
7 DWUD
10. Kitapsever insanla, kitap delisini birbirine karıştırmamalıyız.
Kitap delilerine bir örnek olan Paris belediye başkanlarından
Boulard, her gün Seine rihtımlarını dolaşır
, ayrım yapmadan
yüzlerce kitap alırdı. Kitaplığında yer açmak için, sahibi oldu-
ğu altı bin dükkândan bütün kiracılarını çıkarttı, her yeri ki-
tapla doldurdu. Aradığı hiçbir kitabı bulması mümkün değildi.
Bu düpedüz okuma tutkusu değil
, kitaba sahip olma hırsıydı;
kitap deliliğiydi. Kitapları arasında ve onlara sahip olmanın
mutluluğu içinde öldü.
Bu parçanın anlatım özellikleri için aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
At Karşılaştırma yapılmıştır.
7
B) Tartışmacı anlatım vardır.
CÖrneğe yer verilmiştir.
D) Çıkarımda bulunulmuştur.
E) Kahraman anlatıcı bakış açısıyla yazılmıştır. X
mmat
aylocal
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7 DWUD 10. Kitapsever insanla, kitap delisini birbirine karıştırmamalıyız. Kitap delilerine bir örnek olan Paris belediye başkanlarından Boulard, her gün Seine rihtımlarını dolaşır , ayrım yapmadan yüzlerce kitap alırdı. Kitaplığında yer açmak için, sahibi oldu- ğu altı bin dükkândan bütün kiracılarını çıkarttı, her yeri ki- tapla doldurdu. Aradığı hiçbir kitabı bulması mümkün değildi. Bu düpedüz okuma tutkusu değil , kitaba sahip olma hırsıydı; kitap deliliğiydi. Kitapları arasında ve onlara sahip olmanın mutluluğu içinde öldü. Bu parçanın anlatım özellikleri için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? At Karşılaştırma yapılmıştır. 7 B) Tartışmacı anlatım vardır. CÖrneğe yer verilmiştir. D) Çıkarımda bulunulmuştur. E) Kahraman anlatıcı bakış açısıyla yazılmıştır. X mmat aylocal
DENEME - 8
ilenen
nışlar
cinde
şları
nışın
dilir.
eli-
Ini
25. Nasıl küçük bir çocuk, duygularını en masum, en temiz ha-
liyle yaşarsa sanatçı da öyle yaşar. Onun içinde o çocuk
hep vardır ve inatla onu korumaya çabalar. Dıştan gelen
kirlenmelere karşı koyabilecek kadar kalın bir zırh, en has-
sas duyguları algılayabilecek kadar da şeffaf ve geçirgen
olmalıdır sanatçının yüreği.
Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir sanat-
çinin düşüncesi olabilir?
ne
ibi
Sanatçı yaşadığı toplumun eğilimlerinden doğal olarak
etkilenir.
B) İnsani duyarlılığını her durumda koruyabilen kişi, sanatçı
olarak adlandırılabilir.
Sanatçı, çevresel koşullara tamamıyla kapalı olandır.
D) Sanatçı insanlar, içindeki duyguları en iyi yansıtandır.
Duygularını kontrol altına alamayan kişiler sanatçı ola-
maz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
DENEME - 8 ilenen nışlar cinde şları nışın dilir. eli- Ini 25. Nasıl küçük bir çocuk, duygularını en masum, en temiz ha- liyle yaşarsa sanatçı da öyle yaşar. Onun içinde o çocuk hep vardır ve inatla onu korumaya çabalar. Dıştan gelen kirlenmelere karşı koyabilecek kadar kalın bir zırh, en has- sas duyguları algılayabilecek kadar da şeffaf ve geçirgen olmalıdır sanatçının yüreği. Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir sanat- çinin düşüncesi olabilir? ne ibi Sanatçı yaşadığı toplumun eğilimlerinden doğal olarak etkilenir. B) İnsani duyarlılığını her durumda koruyabilen kişi, sanatçı olarak adlandırılabilir. Sanatçı, çevresel koşullara tamamıyla kapalı olandır. D) Sanatçı insanlar, içindeki duyguları en iyi yansıtandır. Duygularını kontrol altına alamayan kişiler sanatçı ola- maz.
Noktalama İşaretleri
7. Filmde, ele alınan konu büyük bir ciddiyetle işleniyor. Filmde bir
belgeseldeki gibi konu konuyu, insan insanı doğuruyor. Hatta
gerçek yaşamdan alınan konunun önce belgeselle anlatılması
planlanmış ama yönetmen meseleyi kurmaca olarak daha iyi
ortaya koyabileceğini düşünmüş ve filmi böyle çekmiş. Çok da
iyi yapmış. Sinema seyircilerinin büyük ilgisi de onların sanatın
inceliklerini terk etmeden bir belgesel edasi kuşanan ve derdi-
ni derli toplu anlatan filmleri sevdiklerini gösteriyor.
Bu parçaya göre sözü edilen filmin sinemaseverlerce beğe-
nilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ele aldığı konuyu seyircilerin ilgisini çekecek bir kurguyla
verebilmesi
B) Kurgu tekniğiyle belgesel tekniğini başarıyla bir arada su-
nabilmesi
C) Roman tadında bir film özelliği göstermesi
D) Gerçek yaşamdan bir olay anlatıldığını seyircilere hissettir-
memesi
E) Yönetmenin seyircinin kalbine girebilecek bir konuyu seç-
mesi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Noktalama İşaretleri 7. Filmde, ele alınan konu büyük bir ciddiyetle işleniyor. Filmde bir belgeseldeki gibi konu konuyu, insan insanı doğuruyor. Hatta gerçek yaşamdan alınan konunun önce belgeselle anlatılması planlanmış ama yönetmen meseleyi kurmaca olarak daha iyi ortaya koyabileceğini düşünmüş ve filmi böyle çekmiş. Çok da iyi yapmış. Sinema seyircilerinin büyük ilgisi de onların sanatın inceliklerini terk etmeden bir belgesel edasi kuşanan ve derdi- ni derli toplu anlatan filmleri sevdiklerini gösteriyor. Bu parçaya göre sözü edilen filmin sinemaseverlerce beğe- nilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Ele aldığı konuyu seyircilerin ilgisini çekecek bir kurguyla verebilmesi B) Kurgu tekniğiyle belgesel tekniğini başarıyla bir arada su- nabilmesi C) Roman tadında bir film özelliği göstermesi D) Gerçek yaşamdan bir olay anlatıldığını seyircilere hissettir- memesi E) Yönetmenin seyircinin kalbine girebilecek bir konuyu seç- mesi
32. Sanat, yaşama olumlu bakar. Sanatçı bu olumlu, insan-
ca bakış çerçevesinde tavırlı olmalıdır. Bu bakış açısıyla
sanatçı, birey ve sanatın yükümlülüklerinin olduğu, olma-
si gerektiği noktasından hareketle doğaya ve insana, en
genel anlamıyla yasama hep sevgiyle ama hep eleştirel
bakmışımdır. Sonuç şudur: Pek çok iyi ve güzel özelliği
kendisinde toplayan insanın, anlaşılması zor bir biçimde,
yeri geldiğinde acimasiz ve korkunç olabileceği gerçe-
ği... İşte tam burada devreye sanat giriyor. Sanat; insanın
bozulmamış, olumlu yanını işler. Yani yaşamı bize güzel
yönleriyle sunar. Sanata gönül veren insanların da hoşgö-
rülü, barışçıl, sevgi dolu olması bu yüzdendir.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Sanata ve sanatçıya önem veren her birey, güzel ola-
nin farkına varmıştır.
B) Sanatta korku, kaygı, kötümserlik, kötülük gibi duygu-
lar kendine yer bulamaz.
C) Sanat, insana ve doğaya sevgiyle yaklaştığı için sa-
natçı da sevgi, barış ve kardeşlikten yanadır.
D) İnsanın, doğasında iyi duygular olduğu gibi yeri geldi-
ğinde acımasız da davranabileceği unutulmamalıdır.
E) Sanatçı; doğaya, insana, yaşama sevgiyle baksa da
hayatın kötü yanlarının da bilincindedir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
32. Sanat, yaşama olumlu bakar. Sanatçı bu olumlu, insan- ca bakış çerçevesinde tavırlı olmalıdır. Bu bakış açısıyla sanatçı, birey ve sanatın yükümlülüklerinin olduğu, olma- si gerektiği noktasından hareketle doğaya ve insana, en genel anlamıyla yasama hep sevgiyle ama hep eleştirel bakmışımdır. Sonuç şudur: Pek çok iyi ve güzel özelliği kendisinde toplayan insanın, anlaşılması zor bir biçimde, yeri geldiğinde acimasiz ve korkunç olabileceği gerçe- ği... İşte tam burada devreye sanat giriyor. Sanat; insanın bozulmamış, olumlu yanını işler. Yani yaşamı bize güzel yönleriyle sunar. Sanata gönül veren insanların da hoşgö- rülü, barışçıl, sevgi dolu olması bu yüzdendir. Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanata ve sanatçıya önem veren her birey, güzel ola- nin farkına varmıştır. B) Sanatta korku, kaygı, kötümserlik, kötülük gibi duygu- lar kendine yer bulamaz. C) Sanat, insana ve doğaya sevgiyle yaklaştığı için sa- natçı da sevgi, barış ve kardeşlikten yanadır. D) İnsanın, doğasında iyi duygular olduğu gibi yeri geldi- ğinde acımasız da davranabileceği unutulmamalıdır. E) Sanatçı; doğaya, insana, yaşama sevgiyle baksa da hayatın kötü yanlarının da bilincindedir.