Anlatım Biçimleri Soruları
![Düşünüyorum de öğretmenimiz bizi belirli bilgilerin tut-
sağı kılmadan ne kadar güzel şeyler ööretmişti bize. O,
öğrenmemiz gerekenler dikte etmiyordu. Kendi kendi-
mize sorular sormamızı, onları yanıtlamamızı istiyordu.
Bize duvarın öte tarafındaki yolları gösteriyordu. O yol-
lardan, kimimiz dağlara, kimimiz ovalara, kimimiz or-
manlara vurduk kendimizi, kimimiz de kentlerin, kalaba-
likların ortasına attık. Ama ben nereye gittiysem, ne
zaman iki satır karaladıysam dönüp arkama baktım
hep. Acaba o, geldiğim bu yer için ne der?, Şu yazdığı-
mi beğenir mi?" diye düşündüm.
Bu parçada sözü edilen öğretmenin, öğrencileri için
yaptıkları aşağıdakilerden hangisinde belirtilmiştir?
A) Kitaplarda olmayanları öğreterek onları, ötekilerden
farklı kılmaya çabalama
B) Sosyal ilişkiler yönünden gelişmelerini sağlayacak
ortamlar yaratma
C) Eleştirel düşünme yöntemiyle onları bireysel özel-
liklerine göre yetiştirme
D) Ailelerin istediği doğrultuda geleceğe hazırlama
E) Seçecekleri mesleğin gereklerine göre yönlendirme
unin yalnızca verilen görev-
Sina
A](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428193334145755-4514745_zX4c0HrnC.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım BiçimleriDüşünüyorum de öğretmenimiz bizi belirli bilgilerin tut-
sağı kılmadan ne kadar güzel şeyler ööretmişti bize. O,
öğrenmemiz gerekenler dikte etmiyordu. Kendi kendi-
mize sorular sormamızı, onları yanıtlamamızı istiyordu.
Bize duvarın öte tarafındaki yolları gösteriyordu. O yol-
lardan, kimimiz dağlara, kimimiz ovalara, kimimiz or-
manlara vurduk kendimizi, kimimiz de kentlerin, kalaba-
likların ortasına attık. Ama ben nereye gittiysem, ne
zaman iki satır karaladıysam dönüp arkama baktım
hep. Acaba o, geldiğim bu yer için ne der?, Şu yazdığı-
mi beğenir mi?" diye düşündüm.
Bu parçada sözü edilen öğretmenin, öğrencileri için
yaptıkları aşağıdakilerden hangisinde belirtilmiştir?
A) Kitaplarda olmayanları öğreterek onları, ötekilerden
farklı kılmaya çabalama
B) Sosyal ilişkiler yönünden gelişmelerini sağlayacak
ortamlar yaratma
C) Eleştirel düşünme yöntemiyle onları bireysel özel-
liklerine göre yetiştirme
D) Ailelerin istediği doğrultuda geleceğe hazırlama
E) Seçecekleri mesleğin gereklerine göre yönlendirme
unin yalnızca verilen görev-
Sina
A
![4. Yaşamla ilgili bir öğüt vermesi istendiğinde, seksen
yedi yaşındaki kör bir adam, şu cevabı verir: "Deli-
kanlı! Koşarken dağın tepesine bak. Gözlerini dağdan
ayırma, kilometrelerin ayaklarının altında eriyip gittiği-
ni hissedeceksin. Ne zaman hayatın zorlukları ile yüz
yüze gelirsen daima dağın tepesine bakmayı hatırla."
Bu sözleri söyleyen yaşlı adam aşağıdakilerden
hangisiyle nitelendirilemez?
A) Dirençli
BY Yaşama sevinci olan
CY Kararlı
Mükemmeli arayan
Geçmişi özleyen](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428192044697472-4175679_QHU48j6Ln.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri4. Yaşamla ilgili bir öğüt vermesi istendiğinde, seksen
yedi yaşındaki kör bir adam, şu cevabı verir: "Deli-
kanlı! Koşarken dağın tepesine bak. Gözlerini dağdan
ayırma, kilometrelerin ayaklarının altında eriyip gittiği-
ni hissedeceksin. Ne zaman hayatın zorlukları ile yüz
yüze gelirsen daima dağın tepesine bakmayı hatırla."
Bu sözleri söyleyen yaşlı adam aşağıdakilerden
hangisiyle nitelendirilemez?
A) Dirençli
BY Yaşama sevinci olan
CY Kararlı
Mükemmeli arayan
Geçmişi özleyen
![Prf Yayınları
2. Edebiyatçıların gezilerinde, her birimizin içindeki
unutulmuş, gizli ülkeyi bulma dürtüsü var gibi geli-
yor bana. Hepsi de bu gezilerde, yaralanmış ruhlarını
tekrar bütünleştirmeye çabalıyor. Bizim bugün yapti-
ğımız turistik gezilerle en ufak ilişkisi yok bu gezile-
rin. Hatta dünyayı gezip görmeye, bizlere az bilinen
yerlerden izlenimler aktarmaya çalışan uzman gezi
yazarlarından da çok farklılar. Beklenmedik bir bü-
tünlük kazanan romanlar gibi yazmışlar bu kitapları.
Hem dünyevi hem manevi boyutları var işin. Zaten
çağdaş gezginler arasında en iyi kitapları yazanlar
da bu tarza yakınlaşabilenler bana kalırsa. Marcel
Proust galiba tam da bu nedenle bedenen nereye
gittiğimizden çok, ruhen ne yaptığımızla ilgilenmiş:
"Gerçek keşif yolculuğu garip yabancı diyarları ziya-
ret etmek değil, başka gözlere sahip olmak, evrene
başkasının gözleriyle bakabilmektir."
Bu parçaya göre edebiyatçıların gezi yazılarının
en belirgin özelliği, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kurmaca yapıtlara özgü nitelikler taşıması
B) İçsel bir arayışın ürünü olması
C) Soyut konular ele alması
D) Uzun yılların birikimine dayanması
E) Gözlemleri edebî dille aktarmas
AN](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428175209114847-643168_nLhCPkA3y.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım BiçimleriPrf Yayınları
2. Edebiyatçıların gezilerinde, her birimizin içindeki
unutulmuş, gizli ülkeyi bulma dürtüsü var gibi geli-
yor bana. Hepsi de bu gezilerde, yaralanmış ruhlarını
tekrar bütünleştirmeye çabalıyor. Bizim bugün yapti-
ğımız turistik gezilerle en ufak ilişkisi yok bu gezile-
rin. Hatta dünyayı gezip görmeye, bizlere az bilinen
yerlerden izlenimler aktarmaya çalışan uzman gezi
yazarlarından da çok farklılar. Beklenmedik bir bü-
tünlük kazanan romanlar gibi yazmışlar bu kitapları.
Hem dünyevi hem manevi boyutları var işin. Zaten
çağdaş gezginler arasında en iyi kitapları yazanlar
da bu tarza yakınlaşabilenler bana kalırsa. Marcel
Proust galiba tam da bu nedenle bedenen nereye
gittiğimizden çok, ruhen ne yaptığımızla ilgilenmiş:
"Gerçek keşif yolculuğu garip yabancı diyarları ziya-
ret etmek değil, başka gözlere sahip olmak, evrene
başkasının gözleriyle bakabilmektir."
Bu parçaya göre edebiyatçıların gezi yazılarının
en belirgin özelliği, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kurmaca yapıtlara özgü nitelikler taşıması
B) İçsel bir arayışın ürünü olması
C) Soyut konular ele alması
D) Uzun yılların birikimine dayanması
E) Gözlemleri edebî dille aktarmas
AN
![11. I.
Şen
AYT / TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI
Ser
Yolc
10. Metin
Gelin Kayasi
Bu
He
r
II
AH
Ar
E
N
Anlatırlar ki yaşlı bir kadınla gelini varmış. Kaynana o bilinen
kaynanalardanmış. Gelinin her yaptığı ise kusur bulur, ona
son derece sert davranırmış. Koyunları otlatmaya götürmesi
onun için adeta geçici bir kurtuluş olurmuş. O gün de öyle yap-
mis, koyunlan Grüne katıp otlatmaya gitmiş. Gelinin üzerine
bir ağırlik çökmüş ve uyuyakalmış, bir süre sonra uyanmış.
Bakmış ki surūs ortalarda görünmüyor. Ne kadar aradıysa
da sürüsünü bulamamış. En boş, boynu bükük olarak eve
dönen gelin, olanları kaynanasına anlatmış. Gelin aldığı
cevap karşısında donakalmış. "Git! Sakın sürüyü bulmadan
da eve gelme!" Gelin evden ayrılmış ama ne yapacağı-
ni da bilmiyormuş. Kurtuluşu Allah'a yalvarmakta bulmuş.
"Allah'ım... Tek şu sürüyü bulayım da bulduğum zaman beni
taş kes. Umut kesilmez ya, o da öyle yapmış ve aramayı
sürdürmüş. Derken sürüyü Büyük Akveren köyünün yakınla-
rinda bulmuş. Bulmuş ama sevinmis mi üzülmüs mü bilinmez,
tas
le esime
N
1
hemen oracıkta taç kesilienmiş. Esase
O quz 4
kaqen
Dest and
II. Metin
Urum Kağan derlerdi, ulu büyük bir kağan.
Oğuz'un komşusuydu, sol yanında oturan.
Kentleri çok çok idi, sayısız orduları,
Dinlemezdi Oğuz'dan giden buyrultuları,
Gitmez idi ardından, direnir durur idi,
"Sözünü tutmam tutmam" diye, söylenir durur idi.
“Yârlık gönderdi Oğuz, yârlığın dinlemedi,
Oğuz başına koydu, yok edeyim ben dedi!
Oğuz yola çıkarak, bayraklarını açtı,
Muz-Dağ eteklerini, kırk günden sonra aştı,
Çadırları kurdurup derin uykuya daldı.
Tan ağarıyordu ki çadıra ışık daldı
Bir erkek kurt göründü işıkta soluyarak
Bir kurt ki gök yeleli! Bir kurt ki gömgök tüylü!
S
A
Numaralanmış metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerden
R
hangisi söylenemez?
N
A) Ymetin efsane, II. metin pestan örneğidir.
A
B) X. metin milli bir nitelik taşımazken II. metin milleti ilgi-
lendiren olayları konu edinir.
C) Dmetin halk arasında herkes tarafından anlatılabilirken
II. metin özel anlatıcılar tarafından dile getirilir.
D)
metin gerçekle doğrudan ilişkiliyken II. metin tamamen
kurgusaldır.
EY Her iki metinden de toplum yaşantısına ait ipuçlarına
ulaşılabilir.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428175930399089-184415_1TzJ0DaJd.jpg?w=256)
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri11. I.
Şen
AYT / TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI
Ser
Yolc
10. Metin
Gelin Kayasi
Bu
He
r
II
AH
Ar
E
N
Anlatırlar ki yaşlı bir kadınla gelini varmış. Kaynana o bilinen
kaynanalardanmış. Gelinin her yaptığı ise kusur bulur, ona
son derece sert davranırmış. Koyunları otlatmaya götürmesi
onun için adeta geçici bir kurtuluş olurmuş. O gün de öyle yap-
mis, koyunlan Grüne katıp otlatmaya gitmiş. Gelinin üzerine
bir ağırlik çökmüş ve uyuyakalmış, bir süre sonra uyanmış.
Bakmış ki surūs ortalarda görünmüyor. Ne kadar aradıysa
da sürüsünü bulamamış. En boş, boynu bükük olarak eve
dönen gelin, olanları kaynanasına anlatmış. Gelin aldığı
cevap karşısında donakalmış. "Git! Sakın sürüyü bulmadan
da eve gelme!" Gelin evden ayrılmış ama ne yapacağı-
ni da bilmiyormuş. Kurtuluşu Allah'a yalvarmakta bulmuş.
"Allah'ım... Tek şu sürüyü bulayım da bulduğum zaman beni
taş kes. Umut kesilmez ya, o da öyle yapmış ve aramayı
sürdürmüş. Derken sürüyü Büyük Akveren köyünün yakınla-
rinda bulmuş. Bulmuş ama sevinmis mi üzülmüs mü bilinmez,
tas
le esime
N
1
hemen oracıkta taç kesilienmiş. Esase
O quz 4
kaqen
Dest and
II. Metin
Urum Kağan derlerdi, ulu büyük bir kağan.
Oğuz'un komşusuydu, sol yanında oturan.
Kentleri çok çok idi, sayısız orduları,
Dinlemezdi Oğuz'dan giden buyrultuları,
Gitmez idi ardından, direnir durur idi,
"Sözünü tutmam tutmam" diye, söylenir durur idi.
“Yârlık gönderdi Oğuz, yârlığın dinlemedi,
Oğuz başına koydu, yok edeyim ben dedi!
Oğuz yola çıkarak, bayraklarını açtı,
Muz-Dağ eteklerini, kırk günden sonra aştı,
Çadırları kurdurup derin uykuya daldı.
Tan ağarıyordu ki çadıra ışık daldı
Bir erkek kurt göründü işıkta soluyarak
Bir kurt ki gök yeleli! Bir kurt ki gömgök tüylü!
S
A
Numaralanmış metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerden
R
hangisi söylenemez?
N
A) Ymetin efsane, II. metin pestan örneğidir.
A
B) X. metin milli bir nitelik taşımazken II. metin milleti ilgi-
lendiren olayları konu edinir.
C) Dmetin halk arasında herkes tarafından anlatılabilirken
II. metin özel anlatıcılar tarafından dile getirilir.
D)
metin gerçekle doğrudan ilişkiliyken II. metin tamamen
kurgusaldır.
EY Her iki metinden de toplum yaşantısına ait ipuçlarına
ulaşılabilir.
![8.
C
Kendimizi kaptırmamaya çalıştığımız çocukça, yakı-
şıksız bir huyumuz vardır. Dertlerimizle dostlarımızı
acındırmak, kendimize vah vah dedirtmek. Başımıza
gelenleri büyütür, şişirir karşımızdakini ağlatmak isteriz,
neredeyse. Başkalarını kendi dertleri karşısında soğuk-
kanlı gördük mü överiz ama soğukkanlılığı bizim dertle-
rimize karşı gösterdiler mi darılırız, kızarız. Dertlerimizi
anlamaları yetmez, onların da
dertlerimizle yanıp
yakınmalarını isteriz.
Bu parçada geçen “kendini kaptırmamaya çalışmak”
sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi-
sidir?
A) Bir şeyin izinden gitmekten vazgeçmek
B) Oluruna bırakamamak
C) Bir şeyin etkisinde kalmaktan kaçınmak
D) Bir duygudan beslenememek
E) Ne yapacağını bilmez hâle gelmek](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428174135366320-2762569_lHenEZaif.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri8.
C
Kendimizi kaptırmamaya çalıştığımız çocukça, yakı-
şıksız bir huyumuz vardır. Dertlerimizle dostlarımızı
acındırmak, kendimize vah vah dedirtmek. Başımıza
gelenleri büyütür, şişirir karşımızdakini ağlatmak isteriz,
neredeyse. Başkalarını kendi dertleri karşısında soğuk-
kanlı gördük mü överiz ama soğukkanlılığı bizim dertle-
rimize karşı gösterdiler mi darılırız, kızarız. Dertlerimizi
anlamaları yetmez, onların da
dertlerimizle yanıp
yakınmalarını isteriz.
Bu parçada geçen “kendini kaptırmamaya çalışmak”
sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi-
sidir?
A) Bir şeyin izinden gitmekten vazgeçmek
B) Oluruna bırakamamak
C) Bir şeyin etkisinde kalmaktan kaçınmak
D) Bir duygudan beslenememek
E) Ne yapacağını bilmez hâle gelmek
![Ilk geldiğimde duygularımın örselendiğini hissetmiştim.
Kent, aslında derin kederini sezdirmeden duruyordu kar-
şimda. Hangi sokağa girsem, hangi çarşıdan geçsem,
nerede soluk alıp oturuyorsam hayatın gürül gürül akti-
ğını görüyordum görmesine ama kentte izi kalan savaşın
soğuk yüzünü hissetmemek olanaksızdı.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok-
tur?
A) Benzetmeye başvurma
B) ikilemelere yer verme
C) Varlıklara insana özgü nitelikler yükleme
D) Örneklerden yararlanma
ETÖznettik
(2013-JANA)](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428171903145360-4182531_2pTFiGNNW.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım BiçimleriIlk geldiğimde duygularımın örselendiğini hissetmiştim.
Kent, aslında derin kederini sezdirmeden duruyordu kar-
şimda. Hangi sokağa girsem, hangi çarşıdan geçsem,
nerede soluk alıp oturuyorsam hayatın gürül gürül akti-
ğını görüyordum görmesine ama kentte izi kalan savaşın
soğuk yüzünü hissetmemek olanaksızdı.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok-
tur?
A) Benzetmeye başvurma
B) ikilemelere yer verme
C) Varlıklara insana özgü nitelikler yükleme
D) Örneklerden yararlanma
ETÖznettik
(2013-JANA)
![DENEME-4
37.
"Ulaşım" artık içine aldığı tüm konuları ile birlikte gelişen
dünyanın ve medeniyetin vazgeçilmez bir parçası hâline
geldi. Medeniyetin hem oluşmasında hem de medeniyetin
kendisinde yer aldı. Ulaşım, insanların hayatında emek-
leme ile başlamış, tüm hayatı boyunca devam etmiş bir
süreçtir. İnsanoğlu, insanlık tarihi boyunca ilk başlarda
hayvan gücünü kullanmıştır. Bu işlemi; yük ve insan taşı-
macılığı için yürüyen hayvan gücünü, haberleşme için de
uçan hayvan gücünü kullanarak yapmıştır. Ulaşım sadece
insanları veya yükleri bir yerden bir yere aktarma şeklinde
kalmamış, bir kültürü de beraber taşımıştır. Ulaşım saye-
sinde bugünkü kentlerin temeli atılmış ve tüm yerleşimler
ulaşım yolları üzerinde veya ulaşım sistemleri etrafında
kurulmuştur. Bu durum daha sonraları ulaşım merkezle-
rini kent merkezleri hâline getirmesi nedeniyle kentleşme
sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu da gecekondulaşma,
kültürel yabancılaşma gibi durumlara yol açmıştır. Son
yıllarda ulaşım altyapılarında ve kentlerimizde olan geliş-
meler, kendimizi dünya ile kıyasladığımız zaman ne denli
büyük bir gelişme göstermekte olduğumuza işaret etmek-
tedir. Dolayısıyla ülkemiz artık birçok konuda olduğu gibi
ulaşım sistemlerinde ve akıllı ulaşım konusunda da alıcı
ülke yerine verici ülke, dünyaya katma değer yaratan ülke
konumuna geçmiştir.
Bu parçadan ulaşımla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) Вir medeniyetin gelişmişlik seviyesini gösterdiğine
B) Şehir yaşamının başlamasında önemli bir unsur oldu-
ğuna
C) Zamanla değişerek geliştiğine ve farklı şekillerde yà-
pıldığına
D) Faydası yanında soruna da yol açtığına
E) Ülkemizin birçok ülkeye nazaran gelişmiş bir seviyede
olduğuna](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428131144834752-3672364_vkqXDB9Bn.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım BiçimleriDENEME-4
37.
"Ulaşım" artık içine aldığı tüm konuları ile birlikte gelişen
dünyanın ve medeniyetin vazgeçilmez bir parçası hâline
geldi. Medeniyetin hem oluşmasında hem de medeniyetin
kendisinde yer aldı. Ulaşım, insanların hayatında emek-
leme ile başlamış, tüm hayatı boyunca devam etmiş bir
süreçtir. İnsanoğlu, insanlık tarihi boyunca ilk başlarda
hayvan gücünü kullanmıştır. Bu işlemi; yük ve insan taşı-
macılığı için yürüyen hayvan gücünü, haberleşme için de
uçan hayvan gücünü kullanarak yapmıştır. Ulaşım sadece
insanları veya yükleri bir yerden bir yere aktarma şeklinde
kalmamış, bir kültürü de beraber taşımıştır. Ulaşım saye-
sinde bugünkü kentlerin temeli atılmış ve tüm yerleşimler
ulaşım yolları üzerinde veya ulaşım sistemleri etrafında
kurulmuştur. Bu durum daha sonraları ulaşım merkezle-
rini kent merkezleri hâline getirmesi nedeniyle kentleşme
sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu da gecekondulaşma,
kültürel yabancılaşma gibi durumlara yol açmıştır. Son
yıllarda ulaşım altyapılarında ve kentlerimizde olan geliş-
meler, kendimizi dünya ile kıyasladığımız zaman ne denli
büyük bir gelişme göstermekte olduğumuza işaret etmek-
tedir. Dolayısıyla ülkemiz artık birçok konuda olduğu gibi
ulaşım sistemlerinde ve akıllı ulaşım konusunda da alıcı
ülke yerine verici ülke, dünyaya katma değer yaratan ülke
konumuna geçmiştir.
Bu parçadan ulaşımla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) Вir medeniyetin gelişmişlik seviyesini gösterdiğine
B) Şehir yaşamının başlamasında önemli bir unsur oldu-
ğuna
C) Zamanla değişerek geliştiğine ve farklı şekillerde yà-
pıldığına
D) Faydası yanında soruna da yol açtığına
E) Ülkemizin birçok ülkeye nazaran gelişmiş bir seviyede
olduğuna
![38.
r
Eskiden mizah ustaları, insanları güldürebilmek için sa-
atlerce düşünür, ciddi hazırlıklar yaparlardı. Artık espri
kaldırımlarda geziniyor. Adım başı ayağa takiliyor. Gü-
lünç olanı yakalamak, anlamak için artık zekâ değil; dik-
kat yetiyor. Yeter ki siz gülmek isteyin!
1
1
<<
Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi yazarın
mizahla ilgili yakındığı durumlardan biri değildir?
A) Ciddi nitelik kaybının yaşanması
8) Sıradan olayların bile mizaha konu olması
C) Çok kişinin bu işe el atması
D) Gittikçe basite indirgenmesi
EY Yeterli bir emek ürünü olmaması](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428155114574586-39940_83Th4qTRS.jpg?w=256)
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri38.
r
Eskiden mizah ustaları, insanları güldürebilmek için sa-
atlerce düşünür, ciddi hazırlıklar yaparlardı. Artık espri
kaldırımlarda geziniyor. Adım başı ayağa takiliyor. Gü-
lünç olanı yakalamak, anlamak için artık zekâ değil; dik-
kat yetiyor. Yeter ki siz gülmek isteyin!
1
1
<<
Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi yazarın
mizahla ilgili yakındığı durumlardan biri değildir?
A) Ciddi nitelik kaybının yaşanması
8) Sıradan olayların bile mizaha konu olması
C) Çok kişinin bu işe el atması
D) Gittikçe basite indirgenmesi
EY Yeterli bir emek ürünü olmaması
![9. Dilindeki bu ..., misralarının ... şiirin harcıyla yoğru-
lan kuvvetli yapısı ve kelimeleri yerli yerine koymak-
ta gösterdiği titizlik Dıranas'a ... şair unvanını kazan-
dırmış ve onu şahsiyet sahibi bir sanatçı yapmıştır.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakiler-
den hangisi sırasıyla getirilmelidir?
-
-
-
A) ustalık - yetkin - sıra dışı
B) yalınlık - yeni – özgün
C) ağırlık – klasik – gelenekçi
D) sıradanlık - eski - olgun
-
-
-
-
-
E) olgunluk - gerçek – usta](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428152358766021-3220686_b9MlCDlZj.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri9. Dilindeki bu ..., misralarının ... şiirin harcıyla yoğru-
lan kuvvetli yapısı ve kelimeleri yerli yerine koymak-
ta gösterdiği titizlik Dıranas'a ... şair unvanını kazan-
dırmış ve onu şahsiyet sahibi bir sanatçı yapmıştır.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakiler-
den hangisi sırasıyla getirilmelidir?
-
-
-
A) ustalık - yetkin - sıra dışı
B) yalınlık - yeni – özgün
C) ağırlık – klasik – gelenekçi
D) sıradanlık - eski - olgun
-
-
-
-
-
E) olgunluk - gerçek – usta
![Del
1.
Paragraf
TER2 Köşe
18.-20. soruları aşağıdaki
parçaya göre cevaplayınız.
19.
Bu parçada anlatılanlarla ilgili olarak aşagt
dakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Cam üretimindeki teknik gelişmeler camin
renklendirilmesini ve şekillendirilmesini
kolaylaştırmıştır.
B) Cam tarihte her ne kadar mühür, bıçak, ok
ucu gibi bazı küçük objelerin üretiminde
kullanılmışsa da en çok boncuk üretiminde
(1) Bugünün dünyasır
nuyor. (II) Yakın zan
ve politik eğilimler
döneminde şahit
konuma getirmişt
dünyanın sınırla
cığımıza giren
ettiği gibi, her
dinamikler ke
üzerinden ye
tadır. (IV)
kentlerde
dur. (V)
hesaplan
eşik aş
milyonu
bugün
Günü
Bardak, ayna, süt şişesi, deney tüpü... Tüm bu
malzemelerin ortak noktası ne olabilir? Elbette
cam olmaları! Cam, günlük yaşamımızda en
çok kullandığımız malzemelerden biri. Yüzyıllar
boyunca doğada bulunan volkanik cam; bıçak,
ok ucu, süs malzemesi ve mücevher olarak kul-
lanılmış. Camin insanlar tarafından ilk olarak ne
zaman üretildiği ise bilinmiyor. Ancak bilinen en
eski cam malzeme, Misir'da bulunan ve günü-
müzden 4.500 yıl öncesinden kaldığı belirlenen
Misir kralına ait cam boncuklardır. MÖ I. yüzyıl-
da Mezopotamya'daki cam ustaları cam üfleme
adı verilen bir cam işleme tekniği geliştirmiş. Bu
teknikte cam ateşte eritilir ve uzun bir borudan
üflenerek balon gibi şişirilir. Cam katılaşmadan
önce de çeşitli el aletleriyle şekillendirilir. Cam
Üfleme günümüzde de yaygın olarak kullanılan
bir teknik. Cam, günümüzde teknolojininde
ilerlemesiyle sağlık, bilişim, mimari, mühendislik
ve iletişim gibi birçok alanda vazgeçilmez bir
kullanılmıştır.
C) Cam, çoğu kez kralların himayesinde ve
krala bağlı otarak faaliyet gösteren atölyeler-
de veya zengin müşterilerin gereksinimlerini
karşılamak amacıyla üretilmiştir.
D) Cam üfleme tekniğinin geliştirilmesi, bu
özgün endüstrinin ürünlerine herkesin daha
kolay ulaşmasını sağlamıştır.
E) Cam, günümüzde farklı sosyoekonomik kat-
manlarda kullanılan belli bir zümreye ait
olmayan endüstriyel bir üründür.
sayıs
mal
da
B
c
malzeme hâline geldi.
TERE KOSE](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428142957915553-1377618_iUDCNEjwp.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım BiçimleriDel
1.
Paragraf
TER2 Köşe
18.-20. soruları aşağıdaki
parçaya göre cevaplayınız.
19.
Bu parçada anlatılanlarla ilgili olarak aşagt
dakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Cam üretimindeki teknik gelişmeler camin
renklendirilmesini ve şekillendirilmesini
kolaylaştırmıştır.
B) Cam tarihte her ne kadar mühür, bıçak, ok
ucu gibi bazı küçük objelerin üretiminde
kullanılmışsa da en çok boncuk üretiminde
(1) Bugünün dünyasır
nuyor. (II) Yakın zan
ve politik eğilimler
döneminde şahit
konuma getirmişt
dünyanın sınırla
cığımıza giren
ettiği gibi, her
dinamikler ke
üzerinden ye
tadır. (IV)
kentlerde
dur. (V)
hesaplan
eşik aş
milyonu
bugün
Günü
Bardak, ayna, süt şişesi, deney tüpü... Tüm bu
malzemelerin ortak noktası ne olabilir? Elbette
cam olmaları! Cam, günlük yaşamımızda en
çok kullandığımız malzemelerden biri. Yüzyıllar
boyunca doğada bulunan volkanik cam; bıçak,
ok ucu, süs malzemesi ve mücevher olarak kul-
lanılmış. Camin insanlar tarafından ilk olarak ne
zaman üretildiği ise bilinmiyor. Ancak bilinen en
eski cam malzeme, Misir'da bulunan ve günü-
müzden 4.500 yıl öncesinden kaldığı belirlenen
Misir kralına ait cam boncuklardır. MÖ I. yüzyıl-
da Mezopotamya'daki cam ustaları cam üfleme
adı verilen bir cam işleme tekniği geliştirmiş. Bu
teknikte cam ateşte eritilir ve uzun bir borudan
üflenerek balon gibi şişirilir. Cam katılaşmadan
önce de çeşitli el aletleriyle şekillendirilir. Cam
Üfleme günümüzde de yaygın olarak kullanılan
bir teknik. Cam, günümüzde teknolojininde
ilerlemesiyle sağlık, bilişim, mimari, mühendislik
ve iletişim gibi birçok alanda vazgeçilmez bir
kullanılmıştır.
C) Cam, çoğu kez kralların himayesinde ve
krala bağlı otarak faaliyet gösteren atölyeler-
de veya zengin müşterilerin gereksinimlerini
karşılamak amacıyla üretilmiştir.
D) Cam üfleme tekniğinin geliştirilmesi, bu
özgün endüstrinin ürünlerine herkesin daha
kolay ulaşmasını sağlamıştır.
E) Cam, günümüzde farklı sosyoekonomik kat-
manlarda kullanılan belli bir zümreye ait
olmayan endüstriyel bir üründür.
sayıs
mal
da
B
c
malzeme hâline geldi.
TERE KOSE
![es
Sinema mı tiyatro mu?.. Elbette tiyatro... Ama neden
tiyatro? Söyleyeceklerim kişisel düşüncelerim olacak,
herkes buna katılmayabilir ve sinemaseverler lütfen alinip
da bana kızmasınlar. Sinemayı ben de seviyorum, sadece
tiyatroyu sinemadan daha çok seviyorum, o kadar...
Öncelikle tiyatro daha canlı, karşımızda canı kanı olan
insanların var olduğu bir ortam. Sinema ise daha bir
kurgulu ve yapay geliyor bana. Televizyondan tek farkı ise
dev ekran ve daha gürültülü ses efektleri. Sinema neden
yapay? Aktör ve aktrislerin mükemmel bir oyunculuk
sergilemeleri çok önemli değil çünkü hatalar, ışık veya ses
oyunlarıyla kamufle edilebiliyor. Ayrıca farklı zaman ve
mekânlarda çekilmiş sahneler birleştirildiği için tiyatroya
nazaran daha kopuk olaylar zinciriyle karşı karşıya
geliyoruz. Karşımızda iki boyutlu, düz bir ekran; ne kadar
gerçekçi olabilir ki? Oyuncularla göz teması kurulamıyor,
oynayanlar sizin farkınızda bile değil çünkü sizi
görmüyorlar. Tiyatro öyle mi? Bu saydıklarımın tam tersi
tiyatroda var.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Tartışmacı anlatımdan yararlanılmıştır.
B) Karşılaştırma yapılmıştır.
C) İkilemeye yer verilmiştir.
D) Sözde soru cümlesi kullanılmıştır.
Kişileştirmeye başvurulmuştur.](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428135116457875-1794518_8YWStjwHr.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleries
Sinema mı tiyatro mu?.. Elbette tiyatro... Ama neden
tiyatro? Söyleyeceklerim kişisel düşüncelerim olacak,
herkes buna katılmayabilir ve sinemaseverler lütfen alinip
da bana kızmasınlar. Sinemayı ben de seviyorum, sadece
tiyatroyu sinemadan daha çok seviyorum, o kadar...
Öncelikle tiyatro daha canlı, karşımızda canı kanı olan
insanların var olduğu bir ortam. Sinema ise daha bir
kurgulu ve yapay geliyor bana. Televizyondan tek farkı ise
dev ekran ve daha gürültülü ses efektleri. Sinema neden
yapay? Aktör ve aktrislerin mükemmel bir oyunculuk
sergilemeleri çok önemli değil çünkü hatalar, ışık veya ses
oyunlarıyla kamufle edilebiliyor. Ayrıca farklı zaman ve
mekânlarda çekilmiş sahneler birleştirildiği için tiyatroya
nazaran daha kopuk olaylar zinciriyle karşı karşıya
geliyoruz. Karşımızda iki boyutlu, düz bir ekran; ne kadar
gerçekçi olabilir ki? Oyuncularla göz teması kurulamıyor,
oynayanlar sizin farkınızda bile değil çünkü sizi
görmüyorlar. Tiyatro öyle mi? Bu saydıklarımın tam tersi
tiyatroda var.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Tartışmacı anlatımdan yararlanılmıştır.
B) Karşılaştırma yapılmıştır.
C) İkilemeye yer verilmiştir.
D) Sözde soru cümlesi kullanılmıştır.
Kişileştirmeye başvurulmuştur.
![39. - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Ibn Rüşd 1153 yılında Marakeş'e gider. Astronomi alanında
çalışmalar yapmayı amaçlar. Bu alanda araştırma yaparken
Aristo'nun De Caelo Et Mundo adlı eseri ile karşılaşır ve ona bir
şerh yazar. Bu şerhten çok kısa bir süre sonra 1169 yılında,
döneminin en ünlü âlimlerinden olan İbn Tufeyl ile yolları kesişir
Ibn Rüşd'un. İbn Tufeyl, Merini Hükümdarı Sultan Ebu Yakup
Yusuf'un güvendiği âlimlerdendir. Merini Hükümdarı Yusuf,
hayatının çok büyük bir kısmını Endülüs'te geçirmiş,
Endülüs'ün ilim hayatına hayran olmuştur. İlgi alanı felsefe ve
tiptır. İlme ve fenne olan alakası, onu, o zamanlar Batı
dünyasında popüler olan Aristoteles'e yönlendirmiştir. Fakat
Aristo'nun anlatımı ve dili Sultan Yusuf için ağırdır. O da
çevresinde en çok güvendiği âlim olan İbn Tufeyl'den Aristo'nun
şerhini yapmasını ister. Lakin İbn Tufeyl 60 yaşını aşmıştır ve
artık bu kadar ağır bir işle uğraşmaya niyeti yoktur. Aklına,
daha önce Aristo şerhi yapmış olan İbn Rüşd gelir ve hem
sultana hem de İbn Rüşd'e bunu teklif eder. Sultan Yusuf önce
İbn Rüşd ile görüşmek istediğini belirtir. İbn Rüşd, tabir
yerindeyse Sultan tarafından felsefi soru yağmuruna tutulur. İbn
Rüşd, Sultan Yusuf'u tatmin edecek cevapları verir. Sultan, Ibn
Rüşd'e çeşitli hediyeler ve ödüller vererek ondan Aristo'yu şerh
etmesini ister. Böylelikle İbn Rüşd, Arap dünyasını Aristo ile
tanıştırmış olur.
7
39. Bu parçadan hareketle “Ibn Rüşd"le ilgili olarak
II Marakeş'te İbn Tufeyl ile karşılaşmıştır.
V Merini Hükümdarı Yusuf'un felsefi sorularıyla
muhatap olmuştur.
Y III. Çeşitli ödüllere ve saygınlığa ulaşmak için Aristo'yu
Arap dünyasına tanıtmıştır.
IV. Başka bir bilginin vesilesiyle Merini Hükümdarı
Yusuf'la bir araya gelmiştir.
Aristoyu
Istanesi
yargılarından hangisi söylenemez? sesh etmesini
B) Yalnız III
C) Yalnız IV
A) Yalnız!
E) II ve IV
D) I ve III
e
ili cümle icin asağıdakilerin](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428134634022958-504681_PyWKFeLnq.jpg?w=256)
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri39. - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Ibn Rüşd 1153 yılında Marakeş'e gider. Astronomi alanında
çalışmalar yapmayı amaçlar. Bu alanda araştırma yaparken
Aristo'nun De Caelo Et Mundo adlı eseri ile karşılaşır ve ona bir
şerh yazar. Bu şerhten çok kısa bir süre sonra 1169 yılında,
döneminin en ünlü âlimlerinden olan İbn Tufeyl ile yolları kesişir
Ibn Rüşd'un. İbn Tufeyl, Merini Hükümdarı Sultan Ebu Yakup
Yusuf'un güvendiği âlimlerdendir. Merini Hükümdarı Yusuf,
hayatının çok büyük bir kısmını Endülüs'te geçirmiş,
Endülüs'ün ilim hayatına hayran olmuştur. İlgi alanı felsefe ve
tiptır. İlme ve fenne olan alakası, onu, o zamanlar Batı
dünyasında popüler olan Aristoteles'e yönlendirmiştir. Fakat
Aristo'nun anlatımı ve dili Sultan Yusuf için ağırdır. O da
çevresinde en çok güvendiği âlim olan İbn Tufeyl'den Aristo'nun
şerhini yapmasını ister. Lakin İbn Tufeyl 60 yaşını aşmıştır ve
artık bu kadar ağır bir işle uğraşmaya niyeti yoktur. Aklına,
daha önce Aristo şerhi yapmış olan İbn Rüşd gelir ve hem
sultana hem de İbn Rüşd'e bunu teklif eder. Sultan Yusuf önce
İbn Rüşd ile görüşmek istediğini belirtir. İbn Rüşd, tabir
yerindeyse Sultan tarafından felsefi soru yağmuruna tutulur. İbn
Rüşd, Sultan Yusuf'u tatmin edecek cevapları verir. Sultan, Ibn
Rüşd'e çeşitli hediyeler ve ödüller vererek ondan Aristo'yu şerh
etmesini ister. Böylelikle İbn Rüşd, Arap dünyasını Aristo ile
tanıştırmış olur.
7
39. Bu parçadan hareketle “Ibn Rüşd"le ilgili olarak
II Marakeş'te İbn Tufeyl ile karşılaşmıştır.
V Merini Hükümdarı Yusuf'un felsefi sorularıyla
muhatap olmuştur.
Y III. Çeşitli ödüllere ve saygınlığa ulaşmak için Aristo'yu
Arap dünyasına tanıtmıştır.
IV. Başka bir bilginin vesilesiyle Merini Hükümdarı
Yusuf'la bir araya gelmiştir.
Aristoyu
Istanesi
yargılarından hangisi söylenemez? sesh etmesini
B) Yalnız III
C) Yalnız IV
A) Yalnız!
E) II ve IV
D) I ve III
e
ili cümle icin asağıdakilerin
![3.
(1) Orhan Veli'nin Kitabe-i Seng-i Mezar'ını sevmemiz onun.
Süleyman Efendi'de gelmiş geçmiş sayısız silik insanları
basit fakat ezeli dertleri içinde duymuş, insana varabilmiş
olmasındadır. (1) Mersiye ister Sultan Süleyman'a, ister
Süleyman Efendi'ye söylenmiş olsun, sanat bakımından
aşağı yukarı birdir. (III) Şiirde asıl olan, şairin duyuşu ve bu
duyuşun başka türlü söylenmesine imkân olmayacak tarzda
kelimelerle kuruluşu, bir şiir iklimi yaratmasıdır. (IV) Şiirin
yalnız büyük konularla yazılabileceğini ileri sürenlere karşı
Kitabe-i Seng-i Mezar ayrıca bir anlam taşır. (V) Orhan
Veli'yi gönül tahtına koyan okur kitlesi bunun farkında mıdır
bilmem ama bu kitlenin gönül telinin titrediğine eminim.
Bu parçadaki numaralı cümleler için aşağıdakilerden
hangisi sövlenemez?
A cümledeki "silik" sözcüğü "kendini gösteremeyen,
dikkati çekmeyen veya önemli ve belirli olmayan"
aniamında kullanılmıştır.
B) II. cümlede zıt anlamlı sözcüklerle kurulan bir ikileme
kullanılmıştır.
e Ill. cümlede "iklim" sözcüğü mecaz (değişmece)
anlamda kullanılmıştır.
D) IV. cümlede "anlam" sözcüğünün yerine "mana"
sözcüğü kullanılırsa cümlenin anlamında değişme
olmaz.
V. cümlede mecaz anlam özelliği taşıyan atasözüne yer
verilmiştir.
x](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428132336590209-626349_igwR45CxD.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri3.
(1) Orhan Veli'nin Kitabe-i Seng-i Mezar'ını sevmemiz onun.
Süleyman Efendi'de gelmiş geçmiş sayısız silik insanları
basit fakat ezeli dertleri içinde duymuş, insana varabilmiş
olmasındadır. (1) Mersiye ister Sultan Süleyman'a, ister
Süleyman Efendi'ye söylenmiş olsun, sanat bakımından
aşağı yukarı birdir. (III) Şiirde asıl olan, şairin duyuşu ve bu
duyuşun başka türlü söylenmesine imkân olmayacak tarzda
kelimelerle kuruluşu, bir şiir iklimi yaratmasıdır. (IV) Şiirin
yalnız büyük konularla yazılabileceğini ileri sürenlere karşı
Kitabe-i Seng-i Mezar ayrıca bir anlam taşır. (V) Orhan
Veli'yi gönül tahtına koyan okur kitlesi bunun farkında mıdır
bilmem ama bu kitlenin gönül telinin titrediğine eminim.
Bu parçadaki numaralı cümleler için aşağıdakilerden
hangisi sövlenemez?
A cümledeki "silik" sözcüğü "kendini gösteremeyen,
dikkati çekmeyen veya önemli ve belirli olmayan"
aniamında kullanılmıştır.
B) II. cümlede zıt anlamlı sözcüklerle kurulan bir ikileme
kullanılmıştır.
e Ill. cümlede "iklim" sözcüğü mecaz (değişmece)
anlamda kullanılmıştır.
D) IV. cümlede "anlam" sözcüğünün yerine "mana"
sözcüğü kullanılırsa cümlenin anlamında değişme
olmaz.
V. cümlede mecaz anlam özelliği taşıyan atasözüne yer
verilmiştir.
x
![1
Sanatçılar genel olarak aynı mirası paylaşırlar. Sanatçıların
böyle ortak bir mirasta birleşmeleri, aslında planlı bir şekilde
olmaz. Bir devrin gerçek sanatçıları, farkında olmadan bir grup
oluştururlar. Düzenli olma içgüdümüz, bizi şuurlu bir şekilde
yapabileceğimiz şeyleri şuursuzluğun kargaşasına terk
etmemeye zorlayabilmektedir. Aynı şekilde şuursuz olan bir
şeyi de bir amaca yöneltmek elimizdedir. Gerçekte bir
sanatçının eserini oluştururken büyük çapta yaptığı iş: elindeki
malzemeyi ayıklamak, bir araya getirmek, onlardan yeni bir
yapı oluşturmak, bazı unsurları atmak ve düzeltmektir.
37. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Sanatçıların ortak mirasta buluşma gayesiyle hareket
ettiklerine
B Insanoğlunun bilinçsiz bir şeyi bir gayeye
yönlendirebildiğine
5 Bir dönemdeki gerçek sanatçıların istem dışı da olsa
bir araya geldiğine
D) Düzenli olma içgüdüsünün insanı bilinçsizliğin
kaosundan kurtarabildiğine
E) Sanatçının eserini hazırlarken bir sentez oluşturduğuna
A](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428094303283718-4315255_1DDQEMdii.jpg?w=256)
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri1
Sanatçılar genel olarak aynı mirası paylaşırlar. Sanatçıların
böyle ortak bir mirasta birleşmeleri, aslında planlı bir şekilde
olmaz. Bir devrin gerçek sanatçıları, farkında olmadan bir grup
oluştururlar. Düzenli olma içgüdümüz, bizi şuurlu bir şekilde
yapabileceğimiz şeyleri şuursuzluğun kargaşasına terk
etmemeye zorlayabilmektedir. Aynı şekilde şuursuz olan bir
şeyi de bir amaca yöneltmek elimizdedir. Gerçekte bir
sanatçının eserini oluştururken büyük çapta yaptığı iş: elindeki
malzemeyi ayıklamak, bir araya getirmek, onlardan yeni bir
yapı oluşturmak, bazı unsurları atmak ve düzeltmektir.
37. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Sanatçıların ortak mirasta buluşma gayesiyle hareket
ettiklerine
B Insanoğlunun bilinçsiz bir şeyi bir gayeye
yönlendirebildiğine
5 Bir dönemdeki gerçek sanatçıların istem dışı da olsa
bir araya geldiğine
D) Düzenli olma içgüdüsünün insanı bilinçsizliğin
kaosundan kurtarabildiğine
E) Sanatçının eserini hazırlarken bir sentez oluşturduğuna
A
![6.
8.
Kendi insanımızı, kendi gözümüzle görme, kendi
dilimizle gösterme, romancılığımızın dün de bugün
de en önemli sorunlarından biri olmuştur.
Bu cümleden aşağıdaki yargılardan hangisine
ulaşılabilir?
A) Başarılı bir romancılıkta ulusal olmanın yeterli-
liğine
B) Farklı teknikler kullanarak daha etkili bir anlati-
ma sahip olunacağına
C) Türk romanının ilk örneklerinden bugüne kendi
kültürünü konu edindiğine
D) Yalnızca kendi değerlerine bağlı kalınarak
evrensel olunamayacağına
E) Titiz bir çalışma ile daha yetkin bir eser meyda-
na getirilebileceğine](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428101821729279-4526120_HYCc9ExZ5.jpg?w=256)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri6.
8.
Kendi insanımızı, kendi gözümüzle görme, kendi
dilimizle gösterme, romancılığımızın dün de bugün
de en önemli sorunlarından biri olmuştur.
Bu cümleden aşağıdaki yargılardan hangisine
ulaşılabilir?
A) Başarılı bir romancılıkta ulusal olmanın yeterli-
liğine
B) Farklı teknikler kullanarak daha etkili bir anlati-
ma sahip olunacağına
C) Türk romanının ilk örneklerinden bugüne kendi
kültürünü konu edindiğine
D) Yalnızca kendi değerlerine bağlı kalınarak
evrensel olunamayacağına
E) Titiz bir çalışma ile daha yetkin bir eser meyda-
na getirilebileceğine
![15. (1) Hegel diyalektiği; bilincin eylem formu olarak, yani
içinde günlük hayata dair tecrübelerimizin kavramsal bir
bilgiye dönüştüğü bir süreç olarak anlar. (II) Bu süreç,
öznel tinden başlayıp oradan nesnel tine ve son olarak da
mutlak tine giden bir süreçtir. (III) Bireysel özgürlüklerin
yanında doğa, toplum ve tarih arasındaki çatışmalarla
ortaya çıkar. (IV) Diyalektik, Hegel'de tinin kendini
tanımasının yoludur. (V) Bu anlamda diyalektik hem öz ile
görünüm arasındaki farkı, hem öz ile gerçekliğin sürekli bir
gelişim süreci içinde bulunduğu gerçeğini içinde barındırır.
(VI) Bu hareket zıtlıklar ve çelişkilerle ilerleyen bir
harekettir
. (VII) Bu bakımdan gerçeklik çelişkiseldir ve her
olumlu tez karşısında olumsuzunu yani antitezini ortaya
koyar. (VIII) Bu karşı olma, olumsuzlananın
olumsuzlanmasıyla ortaya çıkan yeni bir nitelik ve çözülme
bulur, bu da sentezin kendisidir.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
Parçanın genelinde sosyolojik bir dil kullanılmıştır.
B) Bir genellemeyi dile getiren yargıya yer verilmiştir.
Ø Soyut ve anlaşılması zor bir dil vardır.
VIII. cümle, VII. cümlenin devamı niteliğindedir.
E) Parçanın anlam akışında bir bozukluk yoktur. x](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20220428115701463172-3688622_sEqr0P8ln.jpeg?w=256)
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri15. (1) Hegel diyalektiği; bilincin eylem formu olarak, yani
içinde günlük hayata dair tecrübelerimizin kavramsal bir
bilgiye dönüştüğü bir süreç olarak anlar. (II) Bu süreç,
öznel tinden başlayıp oradan nesnel tine ve son olarak da
mutlak tine giden bir süreçtir. (III) Bireysel özgürlüklerin
yanında doğa, toplum ve tarih arasındaki çatışmalarla
ortaya çıkar. (IV) Diyalektik, Hegel'de tinin kendini
tanımasının yoludur. (V) Bu anlamda diyalektik hem öz ile
görünüm arasındaki farkı, hem öz ile gerçekliğin sürekli bir
gelişim süreci içinde bulunduğu gerçeğini içinde barındırır.
(VI) Bu hareket zıtlıklar ve çelişkilerle ilerleyen bir
harekettir
. (VII) Bu bakımdan gerçeklik çelişkiseldir ve her
olumlu tez karşısında olumsuzunu yani antitezini ortaya
koyar. (VIII) Bu karşı olma, olumsuzlananın
olumsuzlanmasıyla ortaya çıkan yeni bir nitelik ve çözülme
bulur, bu da sentezin kendisidir.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
Parçanın genelinde sosyolojik bir dil kullanılmıştır.
B) Bir genellemeyi dile getiren yargıya yer verilmiştir.
Ø Soyut ve anlaşılması zor bir dil vardır.
VIII. cümle, VII. cümlenin devamı niteliğindedir.
E) Parçanın anlam akışında bir bozukluk yoktur. x