Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

Parça
Otuz beşinde gösteriyor. Orta boylu. Güçlü omuzlar. Aşağı yukarı dikdörtgen yüz. Karanlık ve dik bakışlı gözler
ancak çene kemikleri çıkık. Burun yapılı ve düzgün. Kısacık kesilmiş siyah saçlar. Neredeyse her zaman sıkılı du-
ran etli dudaklarla ağız yay gibi. Yanmış teni, siyah tüyleri, hep koyu renkli ancak ona yakışan giysileriyle Sicilya-
li bir köylü havası var.
Kafasında, gittikçe güçlenen bir düşünce doğmuştu: Âdeta yerin altından çukur gibi peyda olan dünkü esrarlı
adam, şu hayalet, gerçekten de her şeyi görmüş, bilmiş olsaydı, acaba ona, yani Raskolnikov'a, şimdi böyle ra-
hat rahat beklemek olanağı verir miydi?
"Ağa" diyordu, kırmızı, zayıf boynunu uzatarak. "Ağa" diyordu, "Sen bilirsin ama köy su içinde kalır mı? Sen söy-
le. Yeri çukur zaten. Bana kalınca ben kalkar yaylaya giderim. Köy bataklık olur."
Okçuoğlu:
"Sen bana tarlanı kirayla verdin mi?"
"Verdim."
"Elimizde mukavele var mı?"
"Var."
"Öyleyse?"
Osman Ağa boynunu büktü:
"Sen bilirsin Ağa."
Ağa çizmelerini kırbaçlamağa, gidip gelmeğe başladı:
"İnsanda, merhamet de var."
Köylüler:
"Var Ağa!" dediler.
Endigi Dom 112.
Anlatım Tekniği
Memet gülümsedi. Peki makamında başını salladı. Biçerdöverden kalktı, yana geçti, yerini bana verdi. Direksiyo-
na ben geçtim. Biçerdöverden ayrılalı yıllar oluyor. Öteki biçerdöverler de arkadan geliyorlar. Durmaya, Memet'ten
yeni şeyler öğrenmeye imkân yok. Gaza bastım. Korku kötü şey. Direksiyon elimde sallanıyor. Yılan gidişi gibi eğ-
i būğrü gidişim. Memet gülümseyerek direksiyonu düzeltiyor.
Mutlak birisini çiğnedi, bu herifi hapse tiktılar. Ne kadar münasebetsizlik!.. On altı yaş ölmek için pek erkendir. Ah!
Artik vapura gidemem... Yazık... Hey terbiyesiz dağ adamı! Bu küfür doğrusu unutulmaz... Arabacı! Sür be herif!
Su Andon'un yaptığı işi de görüyor musun?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Parça Otuz beşinde gösteriyor. Orta boylu. Güçlü omuzlar. Aşağı yukarı dikdörtgen yüz. Karanlık ve dik bakışlı gözler ancak çene kemikleri çıkık. Burun yapılı ve düzgün. Kısacık kesilmiş siyah saçlar. Neredeyse her zaman sıkılı du- ran etli dudaklarla ağız yay gibi. Yanmış teni, siyah tüyleri, hep koyu renkli ancak ona yakışan giysileriyle Sicilya- li bir köylü havası var. Kafasında, gittikçe güçlenen bir düşünce doğmuştu: Âdeta yerin altından çukur gibi peyda olan dünkü esrarlı adam, şu hayalet, gerçekten de her şeyi görmüş, bilmiş olsaydı, acaba ona, yani Raskolnikov'a, şimdi böyle ra- hat rahat beklemek olanağı verir miydi? "Ağa" diyordu, kırmızı, zayıf boynunu uzatarak. "Ağa" diyordu, "Sen bilirsin ama köy su içinde kalır mı? Sen söy- le. Yeri çukur zaten. Bana kalınca ben kalkar yaylaya giderim. Köy bataklık olur." Okçuoğlu: "Sen bana tarlanı kirayla verdin mi?" "Verdim." "Elimizde mukavele var mı?" "Var." "Öyleyse?" Osman Ağa boynunu büktü: "Sen bilirsin Ağa." Ağa çizmelerini kırbaçlamağa, gidip gelmeğe başladı: "İnsanda, merhamet de var." Köylüler: "Var Ağa!" dediler. Endigi Dom 112. Anlatım Tekniği Memet gülümsedi. Peki makamında başını salladı. Biçerdöverden kalktı, yana geçti, yerini bana verdi. Direksiyo- na ben geçtim. Biçerdöverden ayrılalı yıllar oluyor. Öteki biçerdöverler de arkadan geliyorlar. Durmaya, Memet'ten yeni şeyler öğrenmeye imkân yok. Gaza bastım. Korku kötü şey. Direksiyon elimde sallanıyor. Yılan gidişi gibi eğ- i būğrü gidişim. Memet gülümseyerek direksiyonu düzeltiyor. Mutlak birisini çiğnedi, bu herifi hapse tiktılar. Ne kadar münasebetsizlik!.. On altı yaş ölmek için pek erkendir. Ah! Artik vapura gidemem... Yazık... Hey terbiyesiz dağ adamı! Bu küfür doğrusu unutulmaz... Arabacı! Sür be herif! Su Andon'un yaptığı işi de görüyor musun?
16. Hadron terapi son yıllarda kanser tedavisinde kullanı-
lan yenilikçi yöntemlerden biri. Klasik radyoterapiden
oldukça farklı bir yöntem. Radyoterapide kanser hücre-
lerini öldürmek için ışınlar kullanılır. Bu ışınlar kanserli
hücrelerin yanında sağlıklı dokulara da zarar vermek-
tedir. Hadron terapide ise proton ya da iyon demetleri
yani ışınlar yalnızca kanserli hücreleri hedef alır. Bu
tedavi sırasında kanserli hücrelerin çevresindeki sağlık-
li dokular daha az etkilenir. Radyoterapi yöntemindeki
gibi tedaviden sonra sürpriz hastalıklar ya da sağlık
sorunları ortaya çıkmaz.
Bu parçaya göre hadron terapiyi klasik radyotera-
piden ayıran temel fark aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kolay uygulanan bir yöntem olması
BY Kanser tedavisinde dünyaca bilinen bir yöntem ol-
ması
Her yaştan insana uygulanabilmesi
D) Teknoloji kullanımına daha uygun olması
E Tedavi sürecinde yalnızca hasta dokulara etki et-
mesi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
16. Hadron terapi son yıllarda kanser tedavisinde kullanı- lan yenilikçi yöntemlerden biri. Klasik radyoterapiden oldukça farklı bir yöntem. Radyoterapide kanser hücre- lerini öldürmek için ışınlar kullanılır. Bu ışınlar kanserli hücrelerin yanında sağlıklı dokulara da zarar vermek- tedir. Hadron terapide ise proton ya da iyon demetleri yani ışınlar yalnızca kanserli hücreleri hedef alır. Bu tedavi sırasında kanserli hücrelerin çevresindeki sağlık- li dokular daha az etkilenir. Radyoterapi yöntemindeki gibi tedaviden sonra sürpriz hastalıklar ya da sağlık sorunları ortaya çıkmaz. Bu parçaya göre hadron terapiyi klasik radyotera- piden ayıran temel fark aşağıdakilerden hangisidir? A) Kolay uygulanan bir yöntem olması BY Kanser tedavisinde dünyaca bilinen bir yöntem ol- ması Her yaştan insana uygulanabilmesi D) Teknoloji kullanımına daha uygun olması E Tedavi sürecinde yalnızca hasta dokulara etki et- mesi
Senaryo
TYT/Türkçe
ÖSYM)
●
0320
Sand
OKR
TARZINDA
ARIA BA
34. Batı Türkistan'daki Aral Gölü güneyinde bulunan Harezm
bölgesinde 780 yılında dünyaya gelip 850'de Bağdat'ta
vefat eden Harezmî'nin nitelikleri şunlardır:
Açıların trigonometrik fonksiyonlarla ifade edildiğini
gösteren bazı grafik ve tabloları kullanmıştır.
Cebir denklemlerinin çözümünde kare ve
dikdörtgenlerden yararlanmıştır.
İkinci derece denklemlerin çözümünü çok sade,
anlaşılır ve sistematik biçimde yazmıştır.
202
• Çözümleri adım adım ve sistemli bir sıra ile vermiş
olması, algoritma yöntemlerinin ortaya çıkmasını
sağlamıştır.
Günümüz bilgisayar programcıları hâlâ onun
çalışmalarını temel almaktadır.
3
Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi Harezmî'nin
özelliklerinden biri değildir?
A) Denklemlerin çözümünü sınıflandırarak verme +
B) Işlem yaparken bazı geometrik şekillerden faydalanma
C) Yenilik doğuran bilimsel çalışmalar yapma
D) Bilime katkıda kendi dönemiyle sınırlı olmama
E) Çalışmalarında görsel ögelerden yararlanma
ME
Sö
Ca
Ba
HO
Aş
Yu
Di
(1
Ç
n
O
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Senaryo TYT/Türkçe ÖSYM) ● 0320 Sand OKR TARZINDA ARIA BA 34. Batı Türkistan'daki Aral Gölü güneyinde bulunan Harezm bölgesinde 780 yılında dünyaya gelip 850'de Bağdat'ta vefat eden Harezmî'nin nitelikleri şunlardır: Açıların trigonometrik fonksiyonlarla ifade edildiğini gösteren bazı grafik ve tabloları kullanmıştır. Cebir denklemlerinin çözümünde kare ve dikdörtgenlerden yararlanmıştır. İkinci derece denklemlerin çözümünü çok sade, anlaşılır ve sistematik biçimde yazmıştır. 202 • Çözümleri adım adım ve sistemli bir sıra ile vermiş olması, algoritma yöntemlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Günümüz bilgisayar programcıları hâlâ onun çalışmalarını temel almaktadır. 3 Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi Harezmî'nin özelliklerinden biri değildir? A) Denklemlerin çözümünü sınıflandırarak verme + B) Işlem yaparken bazı geometrik şekillerden faydalanma C) Yenilik doğuran bilimsel çalışmalar yapma D) Bilime katkıda kendi dönemiyle sınırlı olmama E) Çalışmalarında görsel ögelerden yararlanma ME Sö Ca Ba HO Aş Yu Di (1 Ç n O
26 1. Çünkü filme karşı bunlardan kaynaklanan bir ön yargı geliş-
tirmeden, benden önce izleyenlerin etkisinde kalmadan iz-
lemek, benim için çok daha anlamlı.
2
II. Bu etkinin azalmasını istemediğimden, bir filmi izlemeden
önce, hakkında yazılmış yorum içeren yazıları, oyuncularla
yapılan röportajları okumamaya gayret ediyorum.
III. O nedenle film izlemenin çok heyecan verici ve büyülü bir
etkisi var üzerimde.
IV. Bu yüzden sadece fragmanını izleyip özetini okuyarak filmi
izlemekten hoşlananlardanım.
1
V. Film izlemek, benim için bilmediğim bir âleme yolculuk, ta-
nımadığım insanların yaşamına konukluk gibi.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluştu-
racak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
EN
A) I
EMT
C) III
D) IV
28
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
26 1. Çünkü filme karşı bunlardan kaynaklanan bir ön yargı geliş- tirmeden, benden önce izleyenlerin etkisinde kalmadan iz- lemek, benim için çok daha anlamlı. 2 II. Bu etkinin azalmasını istemediğimden, bir filmi izlemeden önce, hakkında yazılmış yorum içeren yazıları, oyuncularla yapılan röportajları okumamaya gayret ediyorum. III. O nedenle film izlemenin çok heyecan verici ve büyülü bir etkisi var üzerimde. IV. Bu yüzden sadece fragmanını izleyip özetini okuyarak filmi izlemekten hoşlananlardanım. 1 V. Film izlemek, benim için bilmediğim bir âleme yolculuk, ta- nımadığım insanların yaşamına konukluk gibi. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluştu- racak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? EN A) I EMT C) III D) IV 28
Ş
n
Eli
-
0
1-
1-
u
3.
(1) Liverpool Üniversitesindeki bir grup bilim insanı,
Kuzey Atlantik Okyanusu'ndaki araştırmalarını ta-
mamladı. (II) Bu araştırmalara göre Kuzey Atlantik
Okyanusu üzerindeki tropikler ve orta enlemlerde
30 yıl içinde ısınmanın, kutuplara yakın kesimlerde
ise soğumanın hâkim olduğu gözlendi (Orta en-
lemlerde, kuzeye doğru ispatlanan sıcaklık artışında
rüzgârların etkisi olduğu, bunların genel olarak ok-
yanus üzerindeki sıcaklık değişiminde rol oynadığı
araştırma sonucunda açıklandı. (IV) Farklı çalışma-
lar aracılığıyla ortak noktada buluşan bilim insanları,
okyanusları inceliyor. (V) Aynı sistemin bir bilgisayar
simülasyonu yoluyla da kanıtlandığını söyleyen bilim
adamları, bu sistemin atmosferdeki sıcaklık değişim-
lerini saptamak konusunda yardımcı olabileceğini
belirtti.
A) I
B) II
||||
D) IV E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Ş n Eli - 0 1- 1- u 3. (1) Liverpool Üniversitesindeki bir grup bilim insanı, Kuzey Atlantik Okyanusu'ndaki araştırmalarını ta- mamladı. (II) Bu araştırmalara göre Kuzey Atlantik Okyanusu üzerindeki tropikler ve orta enlemlerde 30 yıl içinde ısınmanın, kutuplara yakın kesimlerde ise soğumanın hâkim olduğu gözlendi (Orta en- lemlerde, kuzeye doğru ispatlanan sıcaklık artışında rüzgârların etkisi olduğu, bunların genel olarak ok- yanus üzerindeki sıcaklık değişiminde rol oynadığı araştırma sonucunda açıklandı. (IV) Farklı çalışma- lar aracılığıyla ortak noktada buluşan bilim insanları, okyanusları inceliyor. (V) Aynı sistemin bir bilgisayar simülasyonu yoluyla da kanıtlandığını söyleyen bilim adamları, bu sistemin atmosferdeki sıcaklık değişim- lerini saptamak konusunda yardımcı olabileceğini belirtti. A) I B) II |||| D) IV E) V
86. Oykünün temeli olay örgüsüdür. (1) Akademik olarak tar-
hşılabilir, zaman zaman eleştirmenler karakteri veya bi-
çimi öne çıkarabilirler, okur da zaman zaman karakteri
veya biçimi öncelik sırasının tepesine yerleştirebilir ama
önünde sonunda gelinen nokta öykünün kendisi olacaktır.
(11) "Dönüşüm'de Gregor Samsa'nın nasıl bir karakter ol-
duğunu kaçımız hatırlıyoruz ama hikâyeyi hatırlıyoruz ve
bu hikâye okutuyor bize "Dönüşüm"ü. (III) "Kürk Mantolu
Madonna da Raif Efendi'nin karakteri çok önemlidir ve onu
da hatırlıyoruz ama olay örgüsü okuttu hepimize bu roma-
ni. (IV) Diyalogları ve iç sesi kadar yaptıkları ve seçim şan-
si olduğu durumlarda tercih ettikleri ile karakter ete kemiğe
bürünür. (V) Ben de bu nedenlerle öyküdeki olaya uygun
ve öykünün derdini okura en iyi hissettirecek bir karakter
bulmaya çalışırım.
Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinden son-
ra "Karakter de biçim de tek başına yeterli olmaz öykü için
ama olay örgüsü tek başına bir eseri okutabilir." cümlesi
getirilmelidir?
A) I
Arr
B) II
C) III
for
E) V
AYDIN YAYINLARI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
86. Oykünün temeli olay örgüsüdür. (1) Akademik olarak tar- hşılabilir, zaman zaman eleştirmenler karakteri veya bi- çimi öne çıkarabilirler, okur da zaman zaman karakteri veya biçimi öncelik sırasının tepesine yerleştirebilir ama önünde sonunda gelinen nokta öykünün kendisi olacaktır. (11) "Dönüşüm'de Gregor Samsa'nın nasıl bir karakter ol- duğunu kaçımız hatırlıyoruz ama hikâyeyi hatırlıyoruz ve bu hikâye okutuyor bize "Dönüşüm"ü. (III) "Kürk Mantolu Madonna da Raif Efendi'nin karakteri çok önemlidir ve onu da hatırlıyoruz ama olay örgüsü okuttu hepimize bu roma- ni. (IV) Diyalogları ve iç sesi kadar yaptıkları ve seçim şan- si olduğu durumlarda tercih ettikleri ile karakter ete kemiğe bürünür. (V) Ben de bu nedenlerle öyküdeki olaya uygun ve öykünün derdini okura en iyi hissettirecek bir karakter bulmaya çalışırım. Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinden son- ra "Karakter de biçim de tek başına yeterli olmaz öykü için ama olay örgüsü tek başına bir eseri okutabilir." cümlesi getirilmelidir? A) I Arr B) II C) III for E) V AYDIN YAYINLARI
Türkçe
18. Rutubetli, puslu bir İstanbul akşamı... Hayatla ölüm
arasındaki mesafeyi kısaltan, bezgin ve bezdiren bir
tabiat dekoru içindeyiz. Gökten kasvet akıyor; yerden
elem ve acı fışkırıyor. Deniz, gümüş rengini kaybetmiş-
tir; parlamıyor. Martilar uçmuyor. Engin deniz bir avuç
su kadar dar, hudutsuz tabiat bir hapis gibi sınırlanmış
ve sıkıcıdır.
Bu parçanın anlatımı ile ilgili aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
A) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
B) Kişisel duygular dışa vurulmuştur.
C) Eksiltili cümleye yer verilmiştir.
D) Tahminde bulunulmuştur.
E) Benzetmeye başvurulmuştur.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Türkçe 18. Rutubetli, puslu bir İstanbul akşamı... Hayatla ölüm arasındaki mesafeyi kısaltan, bezgin ve bezdiren bir tabiat dekoru içindeyiz. Gökten kasvet akıyor; yerden elem ve acı fışkırıyor. Deniz, gümüş rengini kaybetmiş- tir; parlamıyor. Martilar uçmuyor. Engin deniz bir avuç su kadar dar, hudutsuz tabiat bir hapis gibi sınırlanmış ve sıkıcıdır. Bu parçanın anlatımı ile ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Betimleyici ögelere yer verilmiştir. B) Kişisel duygular dışa vurulmuştur. C) Eksiltili cümleye yer verilmiştir. D) Tahminde bulunulmuştur. E) Benzetmeye başvurulmuştur.
aran.
D) Kaba şakalar, söz oyunları, imalar önemli yer tutar.
E) Öldürme, yaralama gibi olaylar sahnede canlandırılır.
8.1. Tiyatro eserindeki olay örgüsüne denir. (Dramatik Örgü)
II. Sahnede, bir seyirci topluluğu önünde, oyuncular tarafından canlandırılmak üzere yazılan edebî
türdür. (Tiyatro)
III. Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık, eşya gibi araçların tümü. (Dekor)
IV. Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi. (Jest)
V. Hayatı hem acıklı hem güldürücü yönleriyle bir bütün olarak yansıtmayı amaçlayan tiyatro tü-
rüdür. (Dram)
Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) I.
C) III.
D) IV.
E) V.
B) II.
203
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
aran. D) Kaba şakalar, söz oyunları, imalar önemli yer tutar. E) Öldürme, yaralama gibi olaylar sahnede canlandırılır. 8.1. Tiyatro eserindeki olay örgüsüne denir. (Dramatik Örgü) II. Sahnede, bir seyirci topluluğu önünde, oyuncular tarafından canlandırılmak üzere yazılan edebî türdür. (Tiyatro) III. Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık, eşya gibi araçların tümü. (Dekor) IV. Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi. (Jest) V. Hayatı hem acıklı hem güldürücü yönleriyle bir bütün olarak yansıtmayı amaçlayan tiyatro tü- rüdür. (Dram) Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır? A) I. C) III. D) IV. E) V. B) II. 203
TYT/Türkçe
23
Ancak, bu çerçeve, kendi özelliklerinin belirlen-
mesine engel olmuyor.
II. Değil, elbet; Alman, Fransız, Ingiliz uygarlıkları
Batı uygarlığı çerçevesindedir.
III. Batı uygarlığı, sınırları kesin çizilmiş, her ülkede
aynı olan uygarlık mıdır?
IV. Bu uygarlıkların, yaşam özellikleri kadar sanat-
ları da kendilerine özgü.
V. Fransız resim ve heykeli Ingiliz'e, İngiliz'in sa-
nati da Alman sanatına benzemiyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir
bütün oluşturabilmek için, cümlelerden hangile-
ri yer değiştirmelidir?
A) I ve V
D) II ve tit
B) Il ve IV
-
C) Ive
E) til ve
24. (1) Bizim çocukluğumuzda bakkallar da menekseli
sakod
sonuç yayınları
25.
1. Eleştirisi
alınmalı:
toplums
II. Alanında
bu türe
hålde ka
III. Bu ilkele
riden sö
IV. Eleştiri y
yı yapan
zeyde o
v. Bu da g
eleştiri
alanda
Yukarıdaki
bütün oluş
gisi son cu
26. Geçenlerde
lumun üze
istedim
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT/Türkçe 23 Ancak, bu çerçeve, kendi özelliklerinin belirlen- mesine engel olmuyor. II. Değil, elbet; Alman, Fransız, Ingiliz uygarlıkları Batı uygarlığı çerçevesindedir. III. Batı uygarlığı, sınırları kesin çizilmiş, her ülkede aynı olan uygarlık mıdır? IV. Bu uygarlıkların, yaşam özellikleri kadar sanat- ları da kendilerine özgü. V. Fransız resim ve heykeli Ingiliz'e, İngiliz'in sa- nati da Alman sanatına benzemiyor. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir bütün oluşturabilmek için, cümlelerden hangile- ri yer değiştirmelidir? A) I ve V D) II ve tit B) Il ve IV - C) Ive E) til ve 24. (1) Bizim çocukluğumuzda bakkallar da menekseli sakod sonuç yayınları 25. 1. Eleştirisi alınmalı: toplums II. Alanında bu türe hålde ka III. Bu ilkele riden sö IV. Eleştiri y yı yapan zeyde o v. Bu da g eleştiri alanda Yukarıdaki bütün oluş gisi son cu 26. Geçenlerde lumun üze istedim
37. Yapıtlarında bireylerin toplum içindeki yaşayış özelliklerin-
den yola çıkarak davranış ve düşünüş biçimlerini çok farklı
bir yaklaşımla işledi. Toplumsal yaşamın düzenlenmesinde
insan ögesinin etkileyici ve belirleyici gücünün önemini vur-
guladı. Toplumsal bozukluğun nedeninin, bireylerin bozuklu-
ğundan kaynaklandığını ileri sürdü. Edebî yaşamının ilk
dönemlerinde, geleneksel seyirlik oyunlarımızın anlatım
olanaklarından yararlandı. Geçmişle gelecek arasında sıkı-
şıp kalan, yeni yaşam biçimlerine uyum sağlayamayan
insanların dramlarını ele aldı.
Bu parçada sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıda-
kilerden hangisi söylenemez?
A Ele aldığı bireyleri kendisine özgü bir yaklaşımla işlediği
B Sosyal bozukluğun sebebini insan faktörüne bağladığı
İlk eserlerinde eskinin anlatım imkânlarından faydalandığı
D) Yeni ama insanlarca yadırganmayan konuları işlediği
E Ele aldığı insanların yeni yaşam tarzına adapte olamadığı
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
37. Yapıtlarında bireylerin toplum içindeki yaşayış özelliklerin- den yola çıkarak davranış ve düşünüş biçimlerini çok farklı bir yaklaşımla işledi. Toplumsal yaşamın düzenlenmesinde insan ögesinin etkileyici ve belirleyici gücünün önemini vur- guladı. Toplumsal bozukluğun nedeninin, bireylerin bozuklu- ğundan kaynaklandığını ileri sürdü. Edebî yaşamının ilk dönemlerinde, geleneksel seyirlik oyunlarımızın anlatım olanaklarından yararlandı. Geçmişle gelecek arasında sıkı- şıp kalan, yeni yaşam biçimlerine uyum sağlayamayan insanların dramlarını ele aldı. Bu parçada sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A Ele aldığı bireyleri kendisine özgü bir yaklaşımla işlediği B Sosyal bozukluğun sebebini insan faktörüne bağladığı İlk eserlerinde eskinin anlatım imkânlarından faydalandığı D) Yeni ama insanlarca yadırganmayan konuları işlediği E Ele aldığı insanların yeni yaşam tarzına adapte olamadığı
.com.tr
www.s
E) Yaklaşık tam yirmi iki dakika sonra elinde dos-
yalarla çıkageldi.
24. Mini mini bir çocukluk görüntüsü, nizami du-
ruşta verilmiş bir askerlik pozu, anlı şanlı bir sün-
net hatırası, yarı sevinçli yarı şaşkın bir düğün ka-
resi... Yılların sürükleyip götüremediği tek değer-
li hatıra olarak sandıklarda, özel albümlerde, cüz-
danlarda saklanır. Arada bir çıkarılıp bakılır, ani-
lar yâd edilir. Her birinin taşıdığı ayrı hayaller, ayrı
dünyalar vardır. Fotoğraf, çoğu kez gülen bir yüz
demektir. Gülücükler dondurulup saklanmak ister.
Eskiden fotoğraf "bir şey"di. Kıymetli bir şey. Çok
özel günlerde, hassasiyetle çektirilirdi.
Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun
cümle aşağıdakilerden hangisidir
A) Hemen herkesin, üstüne titrediği bir fotoğrafı
mutlaka vardır.
B) Eskiden insanlar fotoğraf çektirmeye çok daha
meraklıymış.
Ülkemizde fotoğraf sanatına olan ilgi gün geç-
tikçe artmaktadır.
DY Fotoğrafçılık, gelişen teknolojiye ayak uydura-
bilmiştir.
E Fotoğraf çektirmenin özel bir anlam taşımadığı
zamanlardı
Diner poufova geciniz
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
.com.tr www.s E) Yaklaşık tam yirmi iki dakika sonra elinde dos- yalarla çıkageldi. 24. Mini mini bir çocukluk görüntüsü, nizami du- ruşta verilmiş bir askerlik pozu, anlı şanlı bir sün- net hatırası, yarı sevinçli yarı şaşkın bir düğün ka- resi... Yılların sürükleyip götüremediği tek değer- li hatıra olarak sandıklarda, özel albümlerde, cüz- danlarda saklanır. Arada bir çıkarılıp bakılır, ani- lar yâd edilir. Her birinin taşıdığı ayrı hayaller, ayrı dünyalar vardır. Fotoğraf, çoğu kez gülen bir yüz demektir. Gülücükler dondurulup saklanmak ister. Eskiden fotoğraf "bir şey"di. Kıymetli bir şey. Çok özel günlerde, hassasiyetle çektirilirdi. Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir A) Hemen herkesin, üstüne titrediği bir fotoğrafı mutlaka vardır. B) Eskiden insanlar fotoğraf çektirmeye çok daha meraklıymış. Ülkemizde fotoğraf sanatına olan ilgi gün geç- tikçe artmaktadır. DY Fotoğrafçılık, gelişen teknolojiye ayak uydura- bilmiştir. E Fotoğraf çektirmenin özel bir anlam taşımadığı zamanlardı Diner poufova geciniz
4. Hayıflanma, kişinin olmasını isteyip de gerçekleşme-
yen durumlarla ilgili kendi kendine üzülmesi ve pişman-
lık duymasıdır.
Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde "hayıflan-
ma" söz konusudur?
A) Sen bende ölüp gittin tutmam bile yasını
Yazık oldu seninle geçen günlere yazık
B) Kararttın zindan ettin gönlümün ziyasını
Marifet mi sanırsın sanki kalp kırmasını
C) Kimsesizim hısmım da yok hasmim da
Görünmezim cismimde yok resmim de
D) Bilsen şu camları örten perdeler
Neler gizlediler, neler gördüler
E) Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi
4. VIDEO
3
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
4. Hayıflanma, kişinin olmasını isteyip de gerçekleşme- yen durumlarla ilgili kendi kendine üzülmesi ve pişman- lık duymasıdır. Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde "hayıflan- ma" söz konusudur? A) Sen bende ölüp gittin tutmam bile yasını Yazık oldu seninle geçen günlere yazık B) Kararttın zindan ettin gönlümün ziyasını Marifet mi sanırsın sanki kalp kırmasını C) Kimsesizim hısmım da yok hasmim da Görünmezim cismimde yok resmim de D) Bilsen şu camları örten perdeler Neler gizlediler, neler gördüler E) Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi 4. VIDEO 3
in
in
de
ni
sa
9-
et
Bi
1-
ir
1
35. Bir yazı okudum geçenlerde. Beğenmedim o
yazıyı. Yalnız beğenmemek değil, iyice kızdım,
tepem attı. Yazar, şu 'ağırbaşlı', 'bügin' denen
kimselerden olacak; öğütler veriyordu gençlere,
kitabı nasıl okumalı, onu anlatıyordu.
Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi
getirilirse, düşünce en uygun biçimde sürdü-
rülmüş olur?
A) Onlara sorun, gösterirler size en iyi kitapları.
Böylece, seçmek için uğraşıp yorulmaktan
kurtulursunuz.
B) Aldırmayın okumak için şunun bunun de dikle-
rine; benim dediklerime de aldırmayın. Ben ne
karışırım, keyif sizindir, bildiğiniz gibi okuyun.
C) Sen beğensen de beğenmesen de benim
seçtiğim kitabı okuyacaksın. Böyle bir buy-
ruk, en isteklileri bile okumaktan soğutur.
D) Gerçek okuma, bir çıkar beklemeden, sadece
geçmişin ya da bugünün kişileriyle söyleşme-
yi sevdiğimiz için, eğlenmek için okumaktır.
E) Okuma alışkanlığı kişiden kişiye değişse de
kişilere sağladığı yararlar büyük ölçüde de-
ğişmez ki...
(1981 - ÖSS)
R
1
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
in in de ni sa 9- et Bi 1- ir 1 35. Bir yazı okudum geçenlerde. Beğenmedim o yazıyı. Yalnız beğenmemek değil, iyice kızdım, tepem attı. Yazar, şu 'ağırbaşlı', 'bügin' denen kimselerden olacak; öğütler veriyordu gençlere, kitabı nasıl okumalı, onu anlatıyordu. Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse, düşünce en uygun biçimde sürdü- rülmüş olur? A) Onlara sorun, gösterirler size en iyi kitapları. Böylece, seçmek için uğraşıp yorulmaktan kurtulursunuz. B) Aldırmayın okumak için şunun bunun de dikle- rine; benim dediklerime de aldırmayın. Ben ne karışırım, keyif sizindir, bildiğiniz gibi okuyun. C) Sen beğensen de beğenmesen de benim seçtiğim kitabı okuyacaksın. Böyle bir buy- ruk, en isteklileri bile okumaktan soğutur. D) Gerçek okuma, bir çıkar beklemeden, sadece geçmişin ya da bugünün kişileriyle söyleşme- yi sevdiğimiz için, eğlenmek için okumaktır. E) Okuma alışkanlığı kişiden kişiye değişse de kişilere sağladığı yararlar büyük ölçüde de- ğişmez ki... (1981 - ÖSS) R 1
37. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Bir ailenin, çocuğuna kazandırabileceği en önemli alış-
kanlıklarından biri okumaktır. Okumak beraberinde dü-
şünme zenginliğini, esnekliği ve problem çözme yetene-
ğini getirir. Özellikle sözel eğitim alacak kişilerin okumayı
sevmemesi düşünülemez. Okumadan edinebileceğiniz
bilginin miktarı çok sınırlı ve yerine koyabileceğiniz al-
ternatifler genellikle uygunsuzdur. Çok gezmek mi, çok
okumak mı, diye bir münazara konusu vardır. Gezme-
yi seven ama okuma alışkanlığından vazgeçmeyen bir
insan modeli düşünüyorum. Okumanın kendisi, hoş bir
eylem olduğu halde boş vakit kavramını dolduracak bir
eylem olmaktan çıkmıştır. Amacınızı siz belirleyin ama
zorunlu okuyacağınıza zevkli ve gönüllü okumanın yol-
lanını bulun.
37. Bu parçadan okumayla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) Okumak, sözel eğitim alacaklar için bir zorunluluktur.
B) Çok okumanın, çok gezmekten önemli olduğu dü-
şüncesi vardır.
C) Okumak, kişilik gelişimi için tartışılmaz bir gerekliliktir.
D) Okumanın bize kazandırdığı bilgiler diğer yollarla elde
edeceğimiz bilgilerden daha üstündür,
E) Okumak çocuklara kazandırılabilecek en önemli alış-
kanlıktır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
37. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bir ailenin, çocuğuna kazandırabileceği en önemli alış- kanlıklarından biri okumaktır. Okumak beraberinde dü- şünme zenginliğini, esnekliği ve problem çözme yetene- ğini getirir. Özellikle sözel eğitim alacak kişilerin okumayı sevmemesi düşünülemez. Okumadan edinebileceğiniz bilginin miktarı çok sınırlı ve yerine koyabileceğiniz al- ternatifler genellikle uygunsuzdur. Çok gezmek mi, çok okumak mı, diye bir münazara konusu vardır. Gezme- yi seven ama okuma alışkanlığından vazgeçmeyen bir insan modeli düşünüyorum. Okumanın kendisi, hoş bir eylem olduğu halde boş vakit kavramını dolduracak bir eylem olmaktan çıkmıştır. Amacınızı siz belirleyin ama zorunlu okuyacağınıza zevkli ve gönüllü okumanın yol- lanını bulun. 37. Bu parçadan okumayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Okumak, sözel eğitim alacaklar için bir zorunluluktur. B) Çok okumanın, çok gezmekten önemli olduğu dü- şüncesi vardır. C) Okumak, kişilik gelişimi için tartışılmaz bir gerekliliktir. D) Okumanın bize kazandırdığı bilgiler diğer yollarla elde edeceğimiz bilgilerden daha üstündür, E) Okumak çocuklara kazandırılabilecek en önemli alış- kanlıktır.
ikmi-
İleri
maca
hra-
I'nin
ebi-
elim
ger-
Bey
nü
D) İnganların en büyük sorunlarının zamanın s
sinde kalmalan olduğu
4. Görmeyi öğreniyorum. Bilmiyorum neden, h
şey içimde daha derinlere işliyor, her zama
kinden daha derinlere. Bir iç dünyam varmis
bilmezmişim. Her şey şimdi oraya gidiyor. Ora
neler olup bittiğini bilmiyorum. Bugün bir mektu
yazdım, yazarken buraya geleli ancak üç hatte
oldu, diye düşündüm. Başka bir yerde, diyelin
kırda, köyde üç hafta bir gün gibi geçerdi oys
yıllardır buradayım sanki. Mektup da yazmayaca
ğım artık. Başkasına değiştiğimi söyleyip de no
olacak ki? Değişiyorsam eski hålímde kalmıyo
rum demektir; eski ben olmaktan çıkınca da bell
ki tanıyanlar kalmamıştır beni. Yabancılara, ben
tanımayanlara hiç yazabilir miyim?
Bu parçanın tamamı göz önüne alındığında
böyle düşünen bir yazar için aşağıdakilerder
hangisi söylenebilir?
6.
A) Yabancı bir yerde olmanın hüznü ile kendi içine
dönmüş, hüzünlü bir ruh hâlindedir.
B) Konu ya da fikir bulmak konusunda zorluklar
yaşadığı için yazmakta zorlanmaya başlamıştır.
C) Sürekli bir değişim hâlinde olduğunu dü-
şündüğünden kendisini
kendisini etrafına yabancı
hissetmektedir.
D) Elde ettiğimiz birikimleri ve yaşadığımız gü-
zellikleri sonraki nesillere aktarmak ile ilgili
çekinceleri vardır.
Yıllardır
anma g
Annele
Fakat
rum.
yok,
lama
toplu
Bu
ber
ha
A
E
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ikmi- İleri maca hra- I'nin ebi- elim ger- Bey nü D) İnganların en büyük sorunlarının zamanın s sinde kalmalan olduğu 4. Görmeyi öğreniyorum. Bilmiyorum neden, h şey içimde daha derinlere işliyor, her zama kinden daha derinlere. Bir iç dünyam varmis bilmezmişim. Her şey şimdi oraya gidiyor. Ora neler olup bittiğini bilmiyorum. Bugün bir mektu yazdım, yazarken buraya geleli ancak üç hatte oldu, diye düşündüm. Başka bir yerde, diyelin kırda, köyde üç hafta bir gün gibi geçerdi oys yıllardır buradayım sanki. Mektup da yazmayaca ğım artık. Başkasına değiştiğimi söyleyip de no olacak ki? Değişiyorsam eski hålímde kalmıyo rum demektir; eski ben olmaktan çıkınca da bell ki tanıyanlar kalmamıştır beni. Yabancılara, ben tanımayanlara hiç yazabilir miyim? Bu parçanın tamamı göz önüne alındığında böyle düşünen bir yazar için aşağıdakilerder hangisi söylenebilir? 6. A) Yabancı bir yerde olmanın hüznü ile kendi içine dönmüş, hüzünlü bir ruh hâlindedir. B) Konu ya da fikir bulmak konusunda zorluklar yaşadığı için yazmakta zorlanmaya başlamıştır. C) Sürekli bir değişim hâlinde olduğunu dü- şündüğünden kendisini kendisini etrafına yabancı hissetmektedir. D) Elde ettiğimiz birikimleri ve yaşadığımız gü- zellikleri sonraki nesillere aktarmak ile ilgili çekinceleri vardır. Yıllardır anma g Annele Fakat rum. yok, lama toplu Bu ber ha A E
+
TEST-
LATIM BİÇİMLERİ)
21
10. Müzik; yeni, daha önce, daha karmaşık, dolayısıyla
daha tehlikeli uyarımlar doğurur. Şiir, uyarımlar çö-
lünü aydınlatır, bilinci yükseltir, arıtır, insansı kılar.
Müzik, duygusal yaşayışın çoğalmasıdır, şiir ise dü-
zene sokulması, yükseltilmesidir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi-
si daha ağır basmaktadır?
Tanımama
C) Tanık gösterme
E) Örnekleme
B) Karşılaştırma
D) Benzetme
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
+ TEST- LATIM BİÇİMLERİ) 21 10. Müzik; yeni, daha önce, daha karmaşık, dolayısıyla daha tehlikeli uyarımlar doğurur. Şiir, uyarımlar çö- lünü aydınlatır, bilinci yükseltir, arıtır, insansı kılar. Müzik, duygusal yaşayışın çoğalmasıdır, şiir ise dü- zene sokulması, yükseltilmesidir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi- si daha ağır basmaktadır? Tanımama C) Tanık gösterme E) Örnekleme B) Karşılaştırma D) Benzetme