Anlatım Biçimleri Soruları

24. Kent; nüfusunun çoğu ticaret, sanayi ya da hizmet alanında çalışan, tarımsal etkinliklerin kısıtlı olduğu yerleşim alanıdır. Cumhuriyet Dönemi romanında kentlerin yeniden kurulması sırasında eski tip evlerin yerine, yeni apartmanların inşasına başlanmıştır. Türk geleneğinde evin şeklinin ilk kez değişmesi Tanzimat'la olsa da bu dönemde inşa edilen Batılı tarzdaki evlerin Tanzimat'ın alafranga evine göre önemli bir farkı olmuştur. Bu farklılık, ev içindeki Batılılaşmanın Cumhuriyet dönemindeki devrimleri bütünselleştiren karakteri ve güçlü ideolojik yükü ile ortaya çıkmıştır. Bu anlamda mimari, Sibel Bozdoğan'ın dediği gibi, iktidarın bütün toplumsal alanlara müdahale etme zihniyetine uygun olarak sadece kamu mekânında değil, en mahrem aile alanında dâhi bir medeniyet taşıyıcısı haline gelmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Türk romanında yaşanan odeğişimin insan tipleri ile konut ve kent arasındaki ilişkisi de ele alınmıştır. Memduh Şevket Esendal'ın "Ayaşlı ile Kiracıları" ile Yakup Kadri'nin "Kiralık Konak"ı Türk toplumunun bu dönüşüm evrelerindeki halini kent ve konut üzerinden inceleyen eserlerin başında gelmiştir. Bu parçada; I. Benzetme, II. Kişileştirme, I. Karşılaştırma, IV. Tanık gösterme, V. Tanımlama düşünceyi geliştirme yollarından hangileri kullanılmamıştır? A) I ve II B) I ve H D) ile IV C) II ve IV E) IV ile V

ma anlarına var. Yaşanı- ra sakin ve Toplumlar- arı insanda girişilen bir a yeniden barış gibi en yeni bir en kendi n sağlıklı kilerden arını maktan i 11. Küresel ısınmayla birlikte ortaya çıkan kuraklık, mev- sim değişikliklerine yol açmaktadır ve bu durum her geçen gün insanların gıdaya erişimini güçleştirmekte- dir. • Eğer insanoğlu aç kalmak istemiyorsa suyu ve toprağı verimli kullanmak zorundadır. Bu iki cümlede ifade edilenlerin en doğru biçimde bir- leştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? A) Küresel ısınmaya engel olunmazsa kuraklık ve mevsim değişiklikleri, insanların sudan ve topraktan yararlan- masını engelleyerek aç kalmasına yol açacak seviye- lere doğru ilerlemektedir. B) Küresel ısınmanın ortaya çıkardığı kuraklıklar ve mev- sim değişiklikleri yüzünden toprağın ve suyun verimli kullanılmaması insanoğlunun gıdaya ulaşımını ve gele- ceğini tehlikeye sokmaktadır. - C) Insanoğlunun gıdaya erişimini gittikçe zorlaştıran küre- sel ısınma ve onun yol açtığı mevsim değişiklikleriyle kuraklık karşısında aç kalmamak için toprağı da suyu da verimli kullanması mecburi bir durumdur. (D) Mevsimlerin değişmesiyle kuraklığın tetiklediği küresel Isınmaya önlem alınmazsa ve toprakla suyun verimli kullanımı sağlanmazsa gıdaya erişim daha da zorlaşa- cak ve insanoğlu aç kalacaktır. P E E) İnsanoğlunu her geçen gün açlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakan küresel ısınma ve onun doğurdu- ğu sorunlar olan mevsimsel değişiklikler ve kuraklık önlenmeli yoksa su bitecek, toprak verimsizleşecek ve insanoğlunu yaşatan gıdalara ulaşılamayacaktır. S zorlaştırır. H ginler çıplak sarımlı binic hayati orga me durumu Koruyucu yapmanıza yalıtımlı v uzaklaştım bir sürüş Bu parç hangisi Eşya tani B) Anl SÖZ C) Ör ola A ta E

Hou- luşan ond- kenti doğu vam klar, se- eği- P E S 15. Muhabir: (1) ---- Eleştirmen: -Edebiyat eleştirisi edebiyat sayılabilir ama sinema eleş- tirisi kesinlikle sinema değildir Sinema eleştirisi de edebi- yat sayılabilir ama. Sinema eleştirisi yazarken galiba en çok kendi keyfime dikkat ediyorum: Yazı yazmayı angarya gibi hissettiğim anda duruyor ve hoşuma gidecek bir süreç haline getirmeye çalışıyorum. Muhabir: (II) ---- Eleştirmen: -Sanırım sinema yazılarından daha genel bir okurluktan bahsediyorsun. Sinema izleyicisi eğer popüler sinemanın dışında yapılanları anlamak istiyorsa okumak zorundadır. Hem de çağımızın insanını anlamaya dönük okumak. Ya- bancılaşma/özdeşleşme kavramlarını bilmeden kimin ne yaptığını anlamak ya da ifade etmek çok zordur. Bunlar da gündelik hayatın dilinin ötesinde kavramlar. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden bangisi sırasıyla getirilmelidir? A) () Sinema eleştirisi yazmak sanıldığı kadar zor mudur? (II) Sinema eleştiri yazılarında daha farklı bir dil mi kulla- niliyor? B(1) Edebiyat eleştirilerinin edebiyat eseri olduğu doğru- dur, peki sinema eleştirisi için ne söylenebilir? (II) Sinema izleyicisinin sinema eleştirisini anlayabilme- si için ne yapması gerekmektedir? C) (1) Sinema eleştirisi yazmaktan mı yoksa edebiyat eleş- tirisi yazmaktan mı keyif alıyorsunuz? (II) Popüler sinema halk tarafından daha mı çok tercih ediliyor sizce? D) (1) Sinema ve edebiyat sizce birbirine yakın kavramlar mı yoksa iç içe mi geçmiş kavramlardır? (II) Sinemayı sevenler daha bir üst anlatıma sahip eser- leri nasıl anlayabilir? E) (1) Sinema eleştirisi yazmanın zor yönleri var mıdır? (II) Sinema eleştirisi yazanlar nelere dikkat etmelidir? 16. Birmin mami yer al yakal si, a dukla değil yani ziler bece olm Bu C 7 II. ||| ya 17.

HIZ TESTLERİ 17. İyi yazılmış güzel bir kitap, okurları üzerinde duygu firtina- ları yaratarak etkileyici bir iz bırakır. Peki, kitapta olan biteni duyularınızla da algılamak isteseydiniz sonuç nasıl olurdu? Araştırmacılar, buna örnek olması için Duyusal Kurgu adını ver- dikleri kavramsal bir tasarım ortaya koymuş. Duyusal Kurgu, vücudunuza bağlı bir etkileşim sistemi ve kapağında bir dizi aydınlatma bulunan büyükçe bir kitaptan oluşuyor. Kitap, o anda hangi bölümü okuduğunuzu takip ediyor ve kapağındaki ışıkların rengini değiştirerek hikâyeyle örtüşecek bir ortam sağlıyor. Ayrıca vücudunuza bağlanan etkileşimli sistem o an okuduğunuz bölümde anlatılan olaylarla uyumlu olarak vücudunuza titreşim yolluyor, soğuğu ve sıcağı hissetmenizi sağlıyor hatta hava torbaları yardımıyla bedeninizi sıkıştırıyor. Piyasaya çıkarsa tutar mı bilinmez ama haberin geçtiği bazı ortamlarda fikrin yerden yere vurulduğu görülüyor. Kimilerine göreyse edebiyata yeni bir soluk getirecek, çağdaş dünyada okuma alışkanlığını güçlendirecek parlak bir fikir... Bu parçaya göre Duyusal Kurgu ile amaçlanan aşağıda- kilerden hangisidir? A) Okurun teknolojiye dair ön yargılarını ortadan kaldırmak B) Okurun, kurgusal atmosferi zihninde canlandırmasını sağlamak C) Metinde anlatılanlarla ilgili gerçeklik hissi oluşturmak D) Duyuları harekete geçirerek metnin bellekte kalıcı olmasını sağlamak 19. E) Çağdaş insanın okuma alışkanlıklarını tamamen değiş- tirmek

mleri ve eyi yıllar Yaşar edir?" diye pokura at okuru aynı alır. Yani or gibi "'den, Onlar isi 3. Aşını öz güven hatası yaptığımız ilk durum, bir zorlukla karşılaştığımız zamanlardır. Görece kolay sorunlarda tereddüt yaşarken zor problemler karşısında genellikle öz güven patlaması yaşarız. Aşırı öz güvenin bize kaybettirdiği bir diğer alan da aşinalık durumudur. Bir şeyi aşina olacak kadar çok yaptığımızda "Gözüm kapalı yaparım." veya "Ben insan sarrafıyım." diyecek noktaya geliriz ve bu da bizi hataya çok daha açık bir hâle getirir. Trafikte çok deneyimli olanların veya "lyi şoförümdür. diyenlerin daha çok kaza yapıyor olmaları da bunu iyi şekilde gösterir. Başarılı olduğumuz konularda sürekli başarılı olmaya devam edeceğimizi zannederiz. Bill Gates "Başarı çok kötü bir öğretmendir. Zeki insanları hic kaybetmeyeceklerine inandırır." der. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Koşul dile getirilmiştir. BY Alıntıyla düşünce pekiştirilmiştir. Orneklemeden yararlanılmıştır. DY Karşıt anlamlı sözcükler bir arada kullanılmıştır. Açıklamaya başvurulmuştur. B

Deda- culuk- ziran artık ir ge- Syd- öz- irde Blo- Ja- şi- ke on- Jy- ū 3- AKADEM DEN 2 4. 3. TEST-5 Masal kahramanlarının aşması gereken engeller ve yenmesi gereken güçlükler saymakla bitmez. Çocuk, kendisini onlarla özdeşleştirirken kötülerle ve onlar- la bağlantılı olan tehlikelerle ilgili bilgi edinig, Masal- lar çocuğun düş gücünü geliştirip yaratıcılığını artı- rir. Çocuk o masallarda kendisini arar, kendisini bu- lur. Ayrıca mutlu sonlar, çocuğa her düşüşten sonre yeni bir yükseliş olacağı mesajını verir. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisinin, a- salların çocuklar üzerindeki etkilerinden biri ol- duğu söylene ez? A) Çeşitli duygularla yüz yüze getirdiği B) Yapabileceklerinin ve yapamayacaklarının ayır- tina varmasını sağladığı C) Umutlarını canlı tuttuğu Düş dünyasını zenginleştirdiği playların kendi başlarından geçtiği duygusunu uyandırdığı Çocuk kitabı yazmak çok eğlenceli, ayrıca insanı öz- gür de kılıyor. Bunu yaparken şu iki ölçüt dışında hiç- bir şey önemli değil: Bol bol hayal kurmak ve bol bol mucize gerçekleştirmek/. Bir romanda asla yapama- yacağım kadar "uçuk kaçık" yazma şansına sahip oluyorum çocuk kitabı yazarken. mneğin mavi bir timsah gökyüzünde uçabiliyor, siyah bir zürafa çev- re yolunda tır kullanabiliyor. Ne var ki bazı yazarlar çocuk kitabı yazmayı küçümsüyor. Bu, tümüyle yan- lış bir yaklaşım. yi bir masal yazmak bence dünya- nin en zor işlerinden biri. Ve insanın iyi bir varlık ola- Liur haline gelebil-

ANLATIM TEKNİKLERİ 9. Daha önceleri Mars yüzeyinin hemen hemen tamamının bazalt adı verilen koyu renkli volkanik kayalardan oluştuğu düşünülü- yordu. Faket Curiosity'nin sönmüş bir volkanın etrafında yaptı. ğı ölçümlerde yüksek miktarda feldspata (granit türü kayaların içinde bulunan bir mineral türü) rastlandi. Feldspätin bulunduğu bölge, Mars'ta granitin nasıl oluşmuş olabileceğine dair bir lpú- ou veriyor. Etkin bir yanardağın içindeki lavlar soğurken volkanik damıtma adı verilen bir süreçle, düşük yoğunluklu eriyik, yüksek yoğunluklu kristallerden ayrılıyor. Yıllar içinde tekrar tekrar mey- dana gelen bu süreç granit oluşumuyla sonuçlanıyor. Bu düşün- ceyi sınamak için bilgisayar kullanılarak yapılan simülasyonlar da hipotezi destekliyor. Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur? A) Öyküleme B) Açıklama Č) Tanımlama. D) Karşılaştırma E) Tartışma

TYT / TÜRKÇE 16. (1) Sosyal bilimlerin her biri birey ve toplumla ilgi- li bir konuyu incelediği için tarihçi bu bilimlerden yararlanarak kaynaklarını kaynaklarını zenginleştirmelidir. (II) Bu nedenle tarih bilimi filoloji, antropoloji, ar- cb keoloji ve sosyoloji gibi bilimlerden yararlanmak zorundadır. (III) Kronolojik, coğrafi veya analitik tarih araştırmalarının her biri insanlık tarihinin sa- dece bir yönünü aydınlatır. (IV) Başlangıcından günümüze kadar insanlık tarihi kesintisiz bir süreç hâlinde gelişmiştir. (V) Hiçbir araştırma tek başına insanlığın tarihini bir bütün hâlinde kavramamıza yetmez. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangi- si düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II D) IV VIII E) V

6. (1) Zaporijya'ya Arochny Köprüsü'yle bağlanan Hortitsa Ada- sı, Dinyeper'in üzerindeki adalardan biri. (II) Hortitsa, o ha- rikulade doğasının yanı sıra, içinde pek çok sürpriz barındı- ran oldukça gizemli ve şaşırtıcı bir ada. (III) Örneğin adada- ki İskitler Açık Hava Müzesinde VII. yüzyıldan kalma, çem- ber şeklinde sıralanmış o köklü taş işçiliğine hayran oluyor, adanın kültürel geçmişinde kendinizi kaybediyorsunuz. (IV) Hele bir de ziyaretiniz gün batımına denk gelirse çok daha harika görüntüyle karşılaşacak, adeta büyüleneceksiniz. (V) İskitlerden kalan ve güneş ışıklarıyla parlayan bu taş heykel ziyareti sizi mutlu edecektir, inanın. Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangilerinde yalın bir söyleyiş söz konusudur? AXI ve II D) ve V. B) II ve III E) IV ve V Cill ve V

21. (1) Edebiyatta kabaca 1900'lerden 1940'a kadar yıldızı parla- yan modernist akımda, yazarlar hikâye anlatmanın yeni yol- larını aramaya koyuldular (11) Marcel Proust, James Joyce, Virginia Woolf ve William Faulkner gibi yazarlarla Eliot ve Ezra Pound gibi şairler, edebiyat alanında modernizmin en önemli şahsiyetleri arasındadır. (III) Nesnel gerçeklik ile hakikatin en iyi nasıl ortaya çıkarılacağı sorusuna yeniden kafa yordular. (IV) Modernist yazarlar bu sorunun üstesin- den gelmek için birçok denemede bulundu ve farklı teknikler geliştirdi. (V) Önemli yeniliklerinden biri, bir karakterin dü- şüncelerini yazarın hiçbir müdahalesi olmaksızın kelimesi kelimesine aktarma girişimi olan bilinç akışı yöntemiydi. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi anlatımın akışını bozmaktadır? AX B) II C) III D) IV E) V

mcı Düşünce iii) SORU DETAYI ÖSYM tarihinde bu soru tipinden 5'e yakın soru çıkmıştır. Bu soru tipi en son 2015 YGS'de çıkmıştır. ÖSYM 2015 - YGS Günümüzde bilim ve teknoloji alanındaki yenilikler sona ermiş değildir. Bu yenileşme çok hızlı artmıştır ve insanlar günden güne yenilikleri ta- kip etmenin boşuna bir çaba olduğunu düşünmeye başlamışlardır. Bi- limsel-teknolojik devrimden önce sanayi, geleneksel yaşama biçimleri- nin yerine endüstri toplumunun şartlarını getirmek gibi bir hedef sahi- biydi. Fakat bugün herhangi bir teknolojik araç veya fabrika 5-6 yılda mo- dası geçmiş hâle gelebilmektedir. Bu değişme de bilimsel ve teknolojik alanda insan bilgisinin sürekli ve hızlı biçimde artmasıyla sağlanmakta- dır. Bu bakımdan araştırma, laboratuvar çalışması, teorik hazırlıklar bi- rinci sırada öneme sahip olmuştur. Ne var ki araştırmacılık düzeyindeki teorik çalışmalar, bilimsel-teknolojik bilgi piramidinin en üst katını oluş- turur. Uygulamanın yerine getirilmesi, uygulamaya konmuş aygıtlar komp- leksinin çalıştırılması ve korunması ise ayrı ayrı bilimsel ve teknolojik ça- lışma alanlarıdır. 1. Yenileşme II. Gelişim süreci III. Günlük hayata etkisi IV Geliştirme maliyeti Bu parçada bilim ve teknolojinin yukarıdakilerden hangisiyle bağlan- tısından söz edilmemiştir? A) Yalnız 1 D) I ve III el Yalnız IV A Il ve IV C)Ive Il

34. Atatürk Erkek Lisesinde ilk yılım, Türk Dili ve Edebiyatı ders kitabımızda Behçet Necatigil'den bir şiir Kır Şarkısı. Kır Şarkısı o güne kadar okuduğum, hemen hepsi ders kitaplarımızda ya da kimi takvimlerde yer almış şiirlere pek benzemiyor; aslında hiç benzemiyor. Tuhaf bir sadeliği var bu şiirin ve benim de yaşadığım ama bir türlü dile getiremediğim kırda, bahçede, doğada o güzel günlere alıp götürüyor. Bende şiir sevgisi öyle başlamıştı. Bu parçaya göre Behçet Necatigil'in "Kır Şarkısı" şiiriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Birders kitabında kullanılmıştır. B) Sade bir tarzda yazılmıştır. C) Parçanın yazarına şiiri sevdirmiştir. D) Doğayla iç içe olan hayata dair çağrışımlar oluşturmaktadır. E) Takvim yapraklarında da yer almıştır. E AVNI

1. Sait Faik, pek çok sanatçıdan farklıdır. Onu farklı kılan en önemli özelliği, şatafatlı bir yaşama kendini kaptırmamasıdır. O daima, sıradan insanların arasında, sıradan bir yaşam sürmüş ve yapıtlarında da o insanları anlatmıştır. Ama bu, onu asla "sıradan bir yazar" yapmamış; aksine büyük bir sanatçı katına yükseltmiştir. Sanatının doruklarındayken bile sade yaşantısına devam etmiştir. Çünkü sanatçının büyüdükçe kaleminin küçüleceğinin bilincindedir. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçının ustalaştıkça, nitelikli ürün verme adına daha az eser ortaya koyacağı B) Göz önünde olan sanatçıların, herkese hitap eden ürün vermelerinin daha zor olduğu C) Başarı sarhoşluğuna kapılan sanatçının, yarattığı eserlerin nitelik kaybına uğrayacağı D) Başarıyla birlikte maddi güce kavuşan bir yazarın, usan bir yazarın yazma eyleminden vazgeçeceği E) Ustalığa adım atmanın, sanatçının yaratıcılığı için en büyük engel olacağı

D) Ünsüz benzeşmesi E) Unlü düşmesi S-8) Her iki yanı ağaçlarla kaplı bir ırmağın ve gitgide silinen gecenin kıyısında sessiz sedasız yürüdük. Acı bile duyulamayacak kadar soğuk, çöllerden daha ıssız bozkırda ışığın gülümseyişini bekledik. Sırlarla dolu ama her günü bayram şehirlerde yitirdik kendimizi. Serçeler gibi uzaktan izledik bu güzelliği. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur yoktur?(10) A) Açıklama B) Benzetme C) Kişileştirme D) Betimleme E) Karşılaştırma kimi

11. Dokunur taşrada insan size; bakış), duruşu, yaşayışı ve bir sözüyle. Sinik, kendi hâlinde görünen o insan, her şeyiyle hayatın içindedir. Dokunduğunuz toprağın neminin nere- den geldiğini bilir, gölgesinde oturduğunuz defne ağacının manolya olduğunu iddia etmeniz boşunadır onun yanında. Hangi yönden esen rüzgârın insana iyi gelmeyeceğini de bilir o. Bir sözü başka bir sözle karşılarken mutlaka sizi gülümsetip düşündüren bir öykü anlatır. Taşrada insan ruh dinginliğindedir her zaman. Orada insan kendi açmazlarına dönük yolculuklara da çıkar. Tıpkı gecedeki yıldız kümelerinin seyrine dalmanın bilinmezliklere dönük bakışı gibi bir bakışla donanırsınız. Ve kendi keşif çağınızı yakalarsınız taşrada. Eğer orada büyümüşseniz, çocuk düşleriniz, dil duygunuz orada biçimlenmişse nereye giderseniz gidin siz hep orada filizlenedurursunuz. 79 Bu parçada anlatılanlarla ilgili olarak aşağıdakilerden. hangisi söylenemez? A) Taşra insanın iç dünyasına daha net bakabilme olanağı sunar. oldu B) Doğa ile iç içe oluşu taşra insanının bilgisine kaynaklık eden bir unsurdur. ukla de C) Taşra, kişinin ruhsal anlamda kendini iyi hissettiği bir alandır. D) Taşra kökenli insanların köklerine ait değerleri hiçbir zaman değişmez 92 E insanda gerilime neden olan olaylar taşrada yerini huzurlu bir iç âleme bırakır. 19

A A TYT A 30) Sık sık fotoğraf albümleri açar bakar mısınız? Ailenin tüm geçmişi orada saklıdır. Tanınan tanınmayan akra- balar siyah beyaz fotoğraflardan çıkıp dolaşır anılarda. Sonra kendi tarihiniz gelir. Doğum günlerinde çekilen fotoğraflar, annenizin elinizden tutup parkta dolaştır- ması, babanızla gittiğiniz ilk lunapark gezisi birbiri ar- dına gözünüzün önüne gelir. Okul yılları, evliliğiniz, ar- kadaş toplantıları... hepsi fotoğraflardadır. Bu parçada ası anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A Fotoğrafın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. B) Fotoğraflar insanda birer hatıra işlevi görür. Hatıralar ancak bir fotoğrafla anlam kazanır. D) Her fotoğraf değerli anların bir belgesi gibidir. E) Geçmiş zamana ait fotoğraflar insanı hayata bağlar. 32. B TAJ YAYINLARI