Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

4. Perdeyi açtığımda güneş gözlerimin içine doldu. Ne ka-
dar şikâyet edersek edelim İstanbul böyleydi işte. Günlerce
yağmurla, fırtınayla, soğukla insanın canını çıkarır, sonra bu
kadar eziyet çektirdiğine pişman olmuş gibi bahar sevimli-
liğine bürünüverirdi. Kış aylarında yaz günleri yaşamak da
bu şehrin özelliklerinden birisiydi.
Yukarıdaki parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çı-
karılamaz?
A) İnsanlar mutlaka şikâyet edecek bir şeyler bulurlar.
B Kış aylarında İstanbul zorlayıcı koşullara sahiptir.
C) Kışın yazı, yazın kışı yaşamak İstanbul'da mümkündür.
Kışın güneşi görememek İstanbul'a özgü bir özelliktir.
Günlerce süren soğuk havanın ardından İstanbul'a
aniden yaz gelebilir.
D)
E)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
4. Perdeyi açtığımda güneş gözlerimin içine doldu. Ne ka- dar şikâyet edersek edelim İstanbul böyleydi işte. Günlerce yağmurla, fırtınayla, soğukla insanın canını çıkarır, sonra bu kadar eziyet çektirdiğine pişman olmuş gibi bahar sevimli- liğine bürünüverirdi. Kış aylarında yaz günleri yaşamak da bu şehrin özelliklerinden birisiydi. Yukarıdaki parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çı- karılamaz? A) İnsanlar mutlaka şikâyet edecek bir şeyler bulurlar. B Kış aylarında İstanbul zorlayıcı koşullara sahiptir. C) Kışın yazı, yazın kışı yaşamak İstanbul'da mümkündür. Kışın güneşi görememek İstanbul'a özgü bir özelliktir. Günlerce süren soğuk havanın ardından İstanbul'a aniden yaz gelebilir. D) E)
elişme Testi
(17
Paragrafta Konu ve Ana
Bu testte 8 anlam bilgisi sorusu
yer almaktadır.
Q
Shema sözcüğü, sinematografi sözcüğünün kısaltılm
pallidir. Sinemanın tarihi 19. yüzyılda Lumiere Kardeşler
dayanmaktadır. Sinematograf adını verdikleri alet
Yunanca "devinim" ve "yazmak" sözcüklerinden türetil-
miştir. Devinim yazan, saptayan anlamına gelmektedir.
Sinematograf ile halka açık ilk sinema gösterisi 28 Aralık
1895 tarihinde Paris'te Grand Cafe'de Lumiere Kardeşler
tarafından yapılmıştır. Parlayandemir'e göre, sinemanın
sanayi devrimiyle ilişkisi halka açık gösterimi yapılan ilk
film olan Trenin İstasyona Girişi filmi üzerinden değerlen-
dirilebilmektedir. Buradan hareketle ilk sinema filminin tren
üzerine kurgulanmasının temel nedenini, sanayi devriminin
en büyük simgelerinden birinin buharlı tren olmasına bağ-
lamak yanlış olmaz.
A) Kavramsal çerçevesinden
B) Tarihsel geçmiş den
O
KR12PARSB-043
Bu parçada sinema ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söz edilmemiştir?
Bir olguyla arasındaki bağdan-
D) Sanat dalı olma niteliğinden
E icadında rol alan kişilerden
Yayınlar
Ideal
3. (1)
ki
de
ya
y
e
ru
ç
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
elişme Testi (17 Paragrafta Konu ve Ana Bu testte 8 anlam bilgisi sorusu yer almaktadır. Q Shema sözcüğü, sinematografi sözcüğünün kısaltılm pallidir. Sinemanın tarihi 19. yüzyılda Lumiere Kardeşler dayanmaktadır. Sinematograf adını verdikleri alet Yunanca "devinim" ve "yazmak" sözcüklerinden türetil- miştir. Devinim yazan, saptayan anlamına gelmektedir. Sinematograf ile halka açık ilk sinema gösterisi 28 Aralık 1895 tarihinde Paris'te Grand Cafe'de Lumiere Kardeşler tarafından yapılmıştır. Parlayandemir'e göre, sinemanın sanayi devrimiyle ilişkisi halka açık gösterimi yapılan ilk film olan Trenin İstasyona Girişi filmi üzerinden değerlen- dirilebilmektedir. Buradan hareketle ilk sinema filminin tren üzerine kurgulanmasının temel nedenini, sanayi devriminin en büyük simgelerinden birinin buharlı tren olmasına bağ- lamak yanlış olmaz. A) Kavramsal çerçevesinden B) Tarihsel geçmiş den O KR12PARSB-043 Bu parçada sinema ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söz edilmemiştir? Bir olguyla arasındaki bağdan- D) Sanat dalı olma niteliğinden E icadında rol alan kişilerden Yayınlar Ideal 3. (1) ki de ya y e ru ç
n Sümerlerin
nın yarı tanrı
endiğini gö-
tos'u kuca-
Romalı sa-
bolize et-
Krişna'nın
ün özde-
tlarından
e hemen
aki zey-
?
diği
gi-
11-
AVANTAJ YAYINLARI
Türk edebiyatının yıllar içerisinde ürettiği çok enteresan
metinler var. Ana akımın dışında kalan, birçoğu birinci bas-
kıdan sonra unutulan, belki tek tük ikinci baskı yapan, ara-
dan geçen yıllar içinde daha da gerilerde kalan metinler.
Bugün yazılacak metinlerin de birçoğu zaten yayıncı bul-
makta zorlanıyor. Bunlar aslında farklı açılardan iyi, fayda-
li ve gerekli kitaplar. Diğerlerine kıyasla, edebiyat içinde da-
ha farklı şeyler deneyen, kendi oyununu kuran metinler.
Okurun, ne acayip kitaplar varmış, diyeceği; karşılaştırma,
ilişki kurma, değerlendirme yapabileceği kitaplar bunlar.
Bu nedenle masraftan kaçınmadan, diğer yayınevlerinin
alaysamalarını umursamadan bu edebiyat dizisini başlat-
tık ve peş peşe kitap yayımlıyoruz.
6.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söy-
lenmiş olabilir?
A) Yayınevlerinin yeni kalemlere şans vermeye başlama-
sını nasıl değerlendiriyorsunuz?
B) Bir edebiyat dizisi kapsamında, adı sanı duyulmamış
yazarların kitaplarını yayımlamanızın nedeni nedir?
C) Niçin bu özgün ve nitelikli metinlerinizi daha tanınmış
bir yayınevinde bastırmadınız?
D) Bir yazar olarak isminizin hâlâ ustalar arasında geçme-
yişi sizi rahatsız ediyor mu?
E) Kitap yayımlarken okurların şaşırmasını mı amaçlıyor-
sunuz?
8.
"Sifir
şında
ları ö
Bu c
nu b
rak
de
pa
tir
y
S
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
n Sümerlerin nın yarı tanrı endiğini gö- tos'u kuca- Romalı sa- bolize et- Krişna'nın ün özde- tlarından e hemen aki zey- ? diği gi- 11- AVANTAJ YAYINLARI Türk edebiyatının yıllar içerisinde ürettiği çok enteresan metinler var. Ana akımın dışında kalan, birçoğu birinci bas- kıdan sonra unutulan, belki tek tük ikinci baskı yapan, ara- dan geçen yıllar içinde daha da gerilerde kalan metinler. Bugün yazılacak metinlerin de birçoğu zaten yayıncı bul- makta zorlanıyor. Bunlar aslında farklı açılardan iyi, fayda- li ve gerekli kitaplar. Diğerlerine kıyasla, edebiyat içinde da- ha farklı şeyler deneyen, kendi oyununu kuran metinler. Okurun, ne acayip kitaplar varmış, diyeceği; karşılaştırma, ilişki kurma, değerlendirme yapabileceği kitaplar bunlar. Bu nedenle masraftan kaçınmadan, diğer yayınevlerinin alaysamalarını umursamadan bu edebiyat dizisini başlat- tık ve peş peşe kitap yayımlıyoruz. 6. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söy- lenmiş olabilir? A) Yayınevlerinin yeni kalemlere şans vermeye başlama- sını nasıl değerlendiriyorsunuz? B) Bir edebiyat dizisi kapsamında, adı sanı duyulmamış yazarların kitaplarını yayımlamanızın nedeni nedir? C) Niçin bu özgün ve nitelikli metinlerinizi daha tanınmış bir yayınevinde bastırmadınız? D) Bir yazar olarak isminizin hâlâ ustalar arasında geçme- yişi sizi rahatsız ediyor mu? E) Kitap yayımlarken okurların şaşırmasını mı amaçlıyor- sunuz? 8. "Sifir şında ları ö Bu c nu b rak de pa tir y S
itabinin
villarda
akir bir
oman-
bir kız.
rupali
Ben
uran
ol-
rdi-
bir
gi
(1) Ahmet Ümit'in Ninatta'nın Bileziği adlı romanı operaya
uyarlandı. (II) Anadolu'nun ilk uygarlığı olarak kabul edilen
Hititler döneminde geçen roman, yeryüzünün ilk büyük sa-
vaşı Kadeş'i ve sonrasında yaşanan bir aşk hikâyesini an-
latıyor. (III) Bestesini Evrim Demirel'in yaptığı, librettosunu
ise Ahmet Ümit'in yazdığı eser, İstanbul Opera ve Balesi
tarafından sahnelenecek. (IV) Evrim Demirel, beste çalış-
masının 2 yıl sürdüğünü belirtiyor ve esere kitapta olma-
yan bir bölüm eklediğini ifade ediyor. (V) Romanlara yaza-
ri tarafından sonradan eklenen bölümler genellikle eğreti
durur, romanın dokusuyla uyumsuz olur. (VI) Bunun nede-
ni, romanın ilk yazıldığı dönemdeki ruh hâli ile sonraki dö-
nemde yaşanan ruh hâlinin aynı olmamasıdır. (VII) Çünkü
yazar, romanı ilk defa kaleme aldığında yaşadıklarını, duy-
gularını, düşüncelerini sonlandırmış olabilmektedir.
6.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf
numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
D) V
A) II
B) III
C) IV
E) VI
der a
tirme
şey
köt
de
ge
E
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
itabinin villarda akir bir oman- bir kız. rupali Ben uran ol- rdi- bir gi (1) Ahmet Ümit'in Ninatta'nın Bileziği adlı romanı operaya uyarlandı. (II) Anadolu'nun ilk uygarlığı olarak kabul edilen Hititler döneminde geçen roman, yeryüzünün ilk büyük sa- vaşı Kadeş'i ve sonrasında yaşanan bir aşk hikâyesini an- latıyor. (III) Bestesini Evrim Demirel'in yaptığı, librettosunu ise Ahmet Ümit'in yazdığı eser, İstanbul Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek. (IV) Evrim Demirel, beste çalış- masının 2 yıl sürdüğünü belirtiyor ve esere kitapta olma- yan bir bölüm eklediğini ifade ediyor. (V) Romanlara yaza- ri tarafından sonradan eklenen bölümler genellikle eğreti durur, romanın dokusuyla uyumsuz olur. (VI) Bunun nede- ni, romanın ilk yazıldığı dönemdeki ruh hâli ile sonraki dö- nemde yaşanan ruh hâlinin aynı olmamasıdır. (VII) Çünkü yazar, romanı ilk defa kaleme aldığında yaşadıklarını, duy- gularını, düşüncelerini sonlandırmış olabilmektedir. 6. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? D) V A) II B) III C) IV E) VI der a tirme şey köt de ge E
2. Çin hakimiyetindeki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin
başkenti Urumçi'nin sokaklarında gözetlenme ve
dinlenme korkusu dolaşıyor. Duvarlardaki duyurularda
ise erkeklerin ve kadınların giyim-kuşamıyla ilgili
yasaklar belirtiliyor. Çin'in amansız modernleşme ve
milliyetçi nüfus politikalarına sahne olan kentte Uygurlar
azınlıkta kalırken yaşadıkları mahalleler de sıkı bir
denetim altında tutulduğu ve özgürlükler kısıtlandığı için
"getto"lar hâline dönüşüyor. Başkent dışındaki kent ve
kasabalarda da aynı atmosfer hâkim. Eğitimde nitelik
düzeyi bilinçli olarak aşağılarda tutulmuş izlenimi var.
astint
Bu parçada sözü edilen bölge ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Bazı özgürlüklerinin kısıtlı olduğuna
Cirkçe
Bağımsızlıklarının Çin tarafından tanınmadığına
Bölgenin tamamında insanların istihbarat baskısını
hissettiğine
D) Eğitimin standartlarının düşük olduğuna
E) Tecrit edilmiş azınlık bölgesi hâline geldiğine
TO
22
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Çin hakimiyetindeki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'nin sokaklarında gözetlenme ve dinlenme korkusu dolaşıyor. Duvarlardaki duyurularda ise erkeklerin ve kadınların giyim-kuşamıyla ilgili yasaklar belirtiliyor. Çin'in amansız modernleşme ve milliyetçi nüfus politikalarına sahne olan kentte Uygurlar azınlıkta kalırken yaşadıkları mahalleler de sıkı bir denetim altında tutulduğu ve özgürlükler kısıtlandığı için "getto"lar hâline dönüşüyor. Başkent dışındaki kent ve kasabalarda da aynı atmosfer hâkim. Eğitimde nitelik düzeyi bilinçli olarak aşağılarda tutulmuş izlenimi var. astint Bu parçada sözü edilen bölge ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Bazı özgürlüklerinin kısıtlı olduğuna Cirkçe Bağımsızlıklarının Çin tarafından tanınmadığına Bölgenin tamamında insanların istihbarat baskısını hissettiğine D) Eğitimin standartlarının düşük olduğuna E) Tecrit edilmiş azınlık bölgesi hâline geldiğine TO 22
PLT bir kan testidir. Diğer kan testleri gibi dirseğin iç
kısmından tüp içine kan alınarak test için laboratuvara
gönderilir. PLT testi ile kanımızda ne kadar trombosit
olduğu hesaplanır. Bir mikro litre kanda - bir litrenin
milyonda biri kadardır - 150.000 - 400.000 arasında
trombosit bulunabilir. Zira trombosit seviyeniz kanser,
kalp krizi, alerjik reaksiyonlar, anemi, kanamalar ve
kan kaybı gibi nedenlerden yükseliyor olabilir. PLT testi
sonucu, kemik iliği kanseri veya lösemi gibi kemik iliği
hastalıklarını gösteriyor olabilir. Sayısı çoğalan kanser
hücreleri, kemik iliği hücrelerine yer bırakmamış olabilir,
bu da PLT değerinin düşük çıkmasına yani kandaki
trombosit sayısının az olmasına sebep olmuş olabilir.
Belli bazı böbrek rahatsızlıkları da kandaki trombosit
sayısını azaltabilir.
Bu parçada PLT'nin
İçeriğine
II. Amacina
II. Neden olduğu hastalıklarav
IV. Gösterdiği değerlerin sonuçlarına
yönlerinden hangisine değinilmemiştir?
A) Yalnız I
Yalnız III
ve IV
3.
C) I ve III
E), III ve IV
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
PLT bir kan testidir. Diğer kan testleri gibi dirseğin iç kısmından tüp içine kan alınarak test için laboratuvara gönderilir. PLT testi ile kanımızda ne kadar trombosit olduğu hesaplanır. Bir mikro litre kanda - bir litrenin milyonda biri kadardır - 150.000 - 400.000 arasında trombosit bulunabilir. Zira trombosit seviyeniz kanser, kalp krizi, alerjik reaksiyonlar, anemi, kanamalar ve kan kaybı gibi nedenlerden yükseliyor olabilir. PLT testi sonucu, kemik iliği kanseri veya lösemi gibi kemik iliği hastalıklarını gösteriyor olabilir. Sayısı çoğalan kanser hücreleri, kemik iliği hücrelerine yer bırakmamış olabilir, bu da PLT değerinin düşük çıkmasına yani kandaki trombosit sayısının az olmasına sebep olmuş olabilir. Belli bazı böbrek rahatsızlıkları da kandaki trombosit sayısını azaltabilir. Bu parçada PLT'nin İçeriğine II. Amacina II. Neden olduğu hastalıklarav IV. Gösterdiği değerlerin sonuçlarına yönlerinden hangisine değinilmemiştir? A) Yalnız I Yalnız III ve IV 3. C) I ve III E), III ve IV
2.
(1) İnsan vücudu sürekli ısı yayar. (II) Uzak geçmişte
bu ısıyı düzenlemenin tek yolu daha kalın ya da daha
ince kıyafetler giymekti. (III) Geçtiğimiz yüzyılda kumaş-
lar üzerine yapılan-bilimsel çalışmalar, bu durumu de-
ğiştirdi. (IV) Maryland Üniversitesinde çalışan bir grup
araştırmacı ilk kez çevre koşullarına uyum sağlayan
bir tür kumaş geliştirdi. (V) Bu kumaş karbon nanotüp
kaplamalı sentetik iplikten üretildiğinden sıcak ve nemli
koşullarda ısının uzaklaşmasına izin veriyor, soğuk ve
kuru koşullardaysa ısıyı hapsediyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede bir genelleme söz konusudur.
B) II. cümlede örneklemeden yararlanılmıştır.
C) III. cümle nesnel bir yargıdır.
D) IV. cümlede anlamca kesinlik söz konusudur.
E) V. cümlede sebep-sonuç yargısı vardır.
Trastokul
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. (1) İnsan vücudu sürekli ısı yayar. (II) Uzak geçmişte bu ısıyı düzenlemenin tek yolu daha kalın ya da daha ince kıyafetler giymekti. (III) Geçtiğimiz yüzyılda kumaş- lar üzerine yapılan-bilimsel çalışmalar, bu durumu de- ğiştirdi. (IV) Maryland Üniversitesinde çalışan bir grup araştırmacı ilk kez çevre koşullarına uyum sağlayan bir tür kumaş geliştirdi. (V) Bu kumaş karbon nanotüp kaplamalı sentetik iplikten üretildiğinden sıcak ve nemli koşullarda ısının uzaklaşmasına izin veriyor, soğuk ve kuru koşullardaysa ısıyı hapsediyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede bir genelleme söz konusudur. B) II. cümlede örneklemeden yararlanılmıştır. C) III. cümle nesnel bir yargıdır. D) IV. cümlede anlamca kesinlik söz konusudur. E) V. cümlede sebep-sonuç yargısı vardır. Trastokul
1.
TYT
Türkçe
Numara
AD SOYAD
M 2 3
4
5
61
1
7
6
Aşağıdaki tanımlardan hangisi ayraç içinde verilen
kavramla uyuşmamaktadır?
A) Yazarın sözcük tasarrufu yaparak az sözle çok şey
anlatması (derinlik)
B) Bir eserin kendisinden önceki eserlere benzememe-
si, onları çağrıştırmaması (özgünlük)
CÜMLEDE KAVRAMLAR VE
C) Bir sanatçının, bir sanat eserinin ait olduğu toplumun
duygu ve düşüncelerini aşarak diğer insanlara da
seslenebilmesi (evrensellik)
CEVAPLAR
D) Bir eserin, kuşaklar boyunca beğenilmesi ve yüzler-
ce yıl değerinin eksilmemesi (öğreticilik)
E) Yazarın, eserinde herkesin anlayabileceği, sade bir
dil kullanması (yalınlık)
Soru
SAWN
A
4.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. TYT Türkçe Numara AD SOYAD M 2 3 4 5 61 1 7 6 Aşağıdaki tanımlardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır? A) Yazarın sözcük tasarrufu yaparak az sözle çok şey anlatması (derinlik) B) Bir eserin kendisinden önceki eserlere benzememe- si, onları çağrıştırmaması (özgünlük) CÜMLEDE KAVRAMLAR VE C) Bir sanatçının, bir sanat eserinin ait olduğu toplumun duygu ve düşüncelerini aşarak diğer insanlara da seslenebilmesi (evrensellik) CEVAPLAR D) Bir eserin, kuşaklar boyunca beğenilmesi ve yüzler- ce yıl değerinin eksilmemesi (öğreticilik) E) Yazarın, eserinde herkesin anlayabileceği, sade bir dil kullanması (yalınlık) Soru SAWN A 4.
6. "Bilim", bilmekten gelir. Türkçede bilim, bilmek sözcü-
ğünden türer ve I. Z. Eyüboğlu'nun etimoloji sözlüğüne
göre "bilinen, bellekte iz bırakan" anlamındadır. Batı
dillerinin pek çoğunda kullanılan science terimi bir Hint
Avrupa dil kökü olan ve "ayırabilmek, fark etmek" anlam-
larına gelen skei'den türemiştir. Latince scientia Yunan-
ca episteme'nin karşılığıdır ki bu kelime "anlayış, bilgi,
bilim" anlamına gelir ve "bir şeyin önünde durmak, bir
şeyle yüz yüze gelmek" anlamında bir kökten türemiştir.
Arapça ilm" kelimesi bilmeyi belirttiği gibi Çince "bilim"
anlamına gelen xueshu (queşu) aynı zamanda "bilgi,
öğrenim" anlamındadır ve "öğrenmek incelemek" anla-
mindaki xue'den üretilmiştir. Bu kisa listede görülen, tüm
büyük kültür dillerinde "billim" yerine kullanılan kelimenin
olumlu bir anlamı olduğu ve bilmeyi simgelediğidir.
Bu parçadan yola çıkılarak aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
A) "Bilim" tüm büyük kültür dillerinde olumlu anlam-
dadır.
B) Bilim kelimesi Avrupa dil kökünde "skei" den türe-
miş ve "anlayış, bilgi, bilim" anlamına gelir.
C) Arapça "ilm" kelimesi "bilme" demektir.
D) Türkçede "bilim", "bilmek" sözcüğünden türer.
E) Yunanca "episteme" sözcüğü "bilim" demektir.
7. Günümüz insanları ne yazık ki insanlığın binlerce yılda
oluşan temel değerlerini göz ardı edip günlük pinitila-
8.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
6. "Bilim", bilmekten gelir. Türkçede bilim, bilmek sözcü- ğünden türer ve I. Z. Eyüboğlu'nun etimoloji sözlüğüne göre "bilinen, bellekte iz bırakan" anlamındadır. Batı dillerinin pek çoğunda kullanılan science terimi bir Hint Avrupa dil kökü olan ve "ayırabilmek, fark etmek" anlam- larına gelen skei'den türemiştir. Latince scientia Yunan- ca episteme'nin karşılığıdır ki bu kelime "anlayış, bilgi, bilim" anlamına gelir ve "bir şeyin önünde durmak, bir şeyle yüz yüze gelmek" anlamında bir kökten türemiştir. Arapça ilm" kelimesi bilmeyi belirttiği gibi Çince "bilim" anlamına gelen xueshu (queşu) aynı zamanda "bilgi, öğrenim" anlamındadır ve "öğrenmek incelemek" anla- mindaki xue'den üretilmiştir. Bu kisa listede görülen, tüm büyük kültür dillerinde "billim" yerine kullanılan kelimenin olumlu bir anlamı olduğu ve bilmeyi simgelediğidir. Bu parçadan yola çıkılarak aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) "Bilim" tüm büyük kültür dillerinde olumlu anlam- dadır. B) Bilim kelimesi Avrupa dil kökünde "skei" den türe- miş ve "anlayış, bilgi, bilim" anlamına gelir. C) Arapça "ilm" kelimesi "bilme" demektir. D) Türkçede "bilim", "bilmek" sözcüğünden türer. E) Yunanca "episteme" sözcüğü "bilim" demektir. 7. Günümüz insanları ne yazık ki insanlığın binlerce yılda oluşan temel değerlerini göz ardı edip günlük pinitila- 8.
1. (1) Sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişir ve değişti-
ği için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle bera-
ber yaşar. (II) Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda
kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye
karşı beslenen iştiyaktır. (III) İlk bakışta birbirleriyle
çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde bir-
leştirebiliriz. (IV) Bu sevginin kendisine çerçeve olarak
seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. (V) Bu
itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatı-
mızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek
daha doğru olur. (VI) Ben bu şehirlerde kültürümüzün
yansımalarını ayan beyan gördüm.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
3. (1) Sinemanın ilk yıllarında insanlar perdede üzerlerine
doğru gelen atlıları ya da treni gerçek sanarak kendile-
rini yere atmışlar. (II) Bizde de uzun yıllar boyunca,
filmlerin kötü karakterlerinin gerçekten kötü insanlar
olduğu zannedilmiş. (III) İzleyenlerin, ancak okuyarak
ya da giderek bilgi edinebilecekleri yöreleri, olayları
beyaz perdede görmelerini sağlayan yepyeni bir ileti-
şim imkânı doğmuş. (IV) Türk filmlerinin en ünlü "kötü"-
leri Ahmet Tarık Tekçe ve Erol Taş, Anadolu'ya gittikle-
rinde kendilerini kovalayanlardan kaçmışlar. (V) Daha-
si atılan taşlardan korunmak için ellerini başlarına siper
etmişler.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. (1) Sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişir ve değişti- ği için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle bera- ber yaşar. (II) Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. (III) İlk bakışta birbirleriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde bir- leştirebiliriz. (IV) Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. (V) Bu itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatı- mızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha doğru olur. (VI) Ben bu şehirlerde kültürümüzün yansımalarını ayan beyan gördüm. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) III C) IV D) V E) VI 3. (1) Sinemanın ilk yıllarında insanlar perdede üzerlerine doğru gelen atlıları ya da treni gerçek sanarak kendile- rini yere atmışlar. (II) Bizde de uzun yıllar boyunca, filmlerin kötü karakterlerinin gerçekten kötü insanlar olduğu zannedilmiş. (III) İzleyenlerin, ancak okuyarak ya da giderek bilgi edinebilecekleri yöreleri, olayları beyaz perdede görmelerini sağlayan yepyeni bir ileti- şim imkânı doğmuş. (IV) Türk filmlerinin en ünlü "kötü"- leri Ahmet Tarık Tekçe ve Erol Taş, Anadolu'ya gittikle- rinde kendilerini kovalayanlardan kaçmışlar. (V) Daha- si atılan taşlardan korunmak için ellerini başlarına siper etmişler. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV E) V
2.
Bir romanı sinemaya uyarlamanın, romanın doğasından
I
kaynaklı (doğallığını korumanın bir gereği olarak) kimi
zorlukları var elbette. Romanın dili, her şeyden önce,
anlatan bir dildir; sinemanınkiyse gösteren... Anlatma
dilini, gösterme diline evirirken (dönüştürürken) avucu-
11
|||
nuza aldığınızı sandığınız (tümüyle ifade ettiğinizi dü-
şündüğünüz) anlamın kimi değerli kırıntıları parmakla-
rınızın arasından gidiverir. Bu yitip gidenler, ne yazık ki,
bazen, eser için meyve içindeki şeker, yemek içindeki
IV
baharat neyse odur (asıl lezzetini veren ögedir). Aylar-
ca çalışıp ortaya koyduğunuz sinema, romanın tatsız
tuzsuz görsel arzı endamı olmaktan öte gidememiş ve
emekleriniz buhar olup uçmuştur (boşa gitmiştir).
V
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin
anlamı, ayraç içindeki anlamla örtüşmemektedir?
A) I
B) II C) III D) IV
E) V
TOstokul
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Bir romanı sinemaya uyarlamanın, romanın doğasından I kaynaklı (doğallığını korumanın bir gereği olarak) kimi zorlukları var elbette. Romanın dili, her şeyden önce, anlatan bir dildir; sinemanınkiyse gösteren... Anlatma dilini, gösterme diline evirirken (dönüştürürken) avucu- 11 ||| nuza aldığınızı sandığınız (tümüyle ifade ettiğinizi dü- şündüğünüz) anlamın kimi değerli kırıntıları parmakla- rınızın arasından gidiverir. Bu yitip gidenler, ne yazık ki, bazen, eser için meyve içindeki şeker, yemek içindeki IV baharat neyse odur (asıl lezzetini veren ögedir). Aylar- ca çalışıp ortaya koyduğunuz sinema, romanın tatsız tuzsuz görsel arzı endamı olmaktan öte gidememiş ve emekleriniz buhar olup uçmuştur (boşa gitmiştir). V Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı, ayraç içindeki anlamla örtüşmemektedir? A) I B) II C) III D) IV E) V TOstokul
15. (1) Şehir hayatının sıkışmışlık hâlini tersine çeviren, his-
sedilen zamanı yavaşlatıp insana nefes aldıran bir olgu
var: Cittaslow yani Yavaş/Sakin Şehirler. (II) Yavaşlığın
sembolü salyangozu kendine logo edinen bu felsefe
bize usulca şunu söylüyor: Zamanın tadına varmak için
sakinleş, yavaşla ve tadını çıkar! (III) Doğayla kucakla-
şan, adımlarını yağmurun adımlarına uyduran insanların
yaşadığı, hayatın tadına varılan yerler hayal ürünü gibi
olsa da Cittaslow unvanını alabilen şehirler gerçekten
var. (IV) Yavaş Şehir unvanının sembolü salyangoz lo-
gosuna sahip olmak için 7 farklı kategoride 70'e yakın
kriterin en az %50'sini karşılamak gerekiyor. (V) Yaşamı
dinamik kılan önemli yapı taşlarından "sağlıklı bes-
lenme" de bu şehirlerin olmazsa olmazı; halkın organik
besinler tüketebilmesi, yerel ürünlerini satabilmesi için
gerekli ortamlar korunuyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi dü-
şüncenin akışını bozmaktadır?
A) I
B) II
C) III
D) V
EV
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
15. (1) Şehir hayatının sıkışmışlık hâlini tersine çeviren, his- sedilen zamanı yavaşlatıp insana nefes aldıran bir olgu var: Cittaslow yani Yavaş/Sakin Şehirler. (II) Yavaşlığın sembolü salyangozu kendine logo edinen bu felsefe bize usulca şunu söylüyor: Zamanın tadına varmak için sakinleş, yavaşla ve tadını çıkar! (III) Doğayla kucakla- şan, adımlarını yağmurun adımlarına uyduran insanların yaşadığı, hayatın tadına varılan yerler hayal ürünü gibi olsa da Cittaslow unvanını alabilen şehirler gerçekten var. (IV) Yavaş Şehir unvanının sembolü salyangoz lo- gosuna sahip olmak için 7 farklı kategoride 70'e yakın kriterin en az %50'sini karşılamak gerekiyor. (V) Yaşamı dinamik kılan önemli yapı taşlarından "sağlıklı bes- lenme" de bu şehirlerin olmazsa olmazı; halkın organik besinler tüketebilmesi, yerel ürünlerini satabilmesi için gerekli ortamlar korunuyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) V EV
ekodu okutarak izleyebilirsiniz. Aynı zamanda
kanalından da video çözümlerimize ulaşabilirsiniz.
3. (1) Nezle, hapşırık ve öksürükle havaya yayılan virüslerin
başka bir insan tarafından solunmasıyla bulaşıyor. (II) Grip
de nezle gibi bulaşıcı bir virüs enfeksiyonu olmakla birlikte
nezleye nazaran çok daha ağır seyreden bir hastalıktır.
(III) Virüs alındığından birkaç saat sonra nezle belirtileri
başlayabiliyor. (IV) Halsizlik, hafif baş ağrısı, hafif bir ateş,
öksürük, gözlerde kızarma ve burun akması en önemli
belirtiler olarak biliniyor. (V) Normal şartlarda bir hafta on
gün içinde geçen hastalık sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre
gibi komplikasyonlara neden olursa iyileşmesi zorlaşıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ekodu okutarak izleyebilirsiniz. Aynı zamanda kanalından da video çözümlerimize ulaşabilirsiniz. 3. (1) Nezle, hapşırık ve öksürükle havaya yayılan virüslerin başka bir insan tarafından solunmasıyla bulaşıyor. (II) Grip de nezle gibi bulaşıcı bir virüs enfeksiyonu olmakla birlikte nezleye nazaran çok daha ağır seyreden bir hastalıktır. (III) Virüs alındığından birkaç saat sonra nezle belirtileri başlayabiliyor. (IV) Halsizlik, hafif baş ağrısı, hafif bir ateş, öksürük, gözlerde kızarma ve burun akması en önemli belirtiler olarak biliniyor. (V) Normal şartlarda bir hafta on gün içinde geçen hastalık sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre gibi komplikasyonlara neden olursa iyileşmesi zorlaşıyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV E) V
wardır.
n
bana)
L
Deneme
21
urak
muş
k
1.
ak
i bu
şgul
dine
I ve III
tonguç kampüs
çözüm için
kodu okut
ya da yaz
1
2. Dünya ölçeğindeki değer erozyonunun
temelinde insanlığın sahip olduğu negatif
duygulan kontrol edememe hatta etmeme
hastalığı yatar. Bu değer yargılarının iflas ettiği,
alarm verdiği temel nokta paylaşmadır. Sürekli
olarak ve hiç vazgeçmeksizin çıkar peşinde
koşan ve paylaşmaya yanaşmayan bir insan
modeli olağanüstü ölçülerde dünyamıza
hâkimdir. Diğer insanların sorunlarını, bunların
eğitimlerini, gelişimlerini, üretime katkılarını,
moral gelişimlerini dikkate almayan bir insan
modeli dünyayı yönetmektedir. Bu insan aynı
zamanda sadece kendisi için daha yenisini,
daha büyüğünü, daha çoğunu, daha çeşitlisini
elde etmek ve daha çok tüketmek üzere
programlanmıştır. Böyle olunca kaynak
paylaşımında dengesizlik ortaya çıkıyor.
Bu parçada değer erozyonunun temel nedeni
olarak aşağıdakilerden hangisi
gösterilmiştir?
A) Tüketim kültürü
B) Kaynak dağıtımı sorunu
C) Duygusal tatminsizlik +
D) Yeteneksiz yöneticiler -
E) Kaynak sınırlılığı
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
wardır. n bana) L Deneme 21 urak muş k 1. ak i bu şgul dine I ve III tonguç kampüs çözüm için kodu okut ya da yaz 1 2. Dünya ölçeğindeki değer erozyonunun temelinde insanlığın sahip olduğu negatif duygulan kontrol edememe hatta etmeme hastalığı yatar. Bu değer yargılarının iflas ettiği, alarm verdiği temel nokta paylaşmadır. Sürekli olarak ve hiç vazgeçmeksizin çıkar peşinde koşan ve paylaşmaya yanaşmayan bir insan modeli olağanüstü ölçülerde dünyamıza hâkimdir. Diğer insanların sorunlarını, bunların eğitimlerini, gelişimlerini, üretime katkılarını, moral gelişimlerini dikkate almayan bir insan modeli dünyayı yönetmektedir. Bu insan aynı zamanda sadece kendisi için daha yenisini, daha büyüğünü, daha çoğunu, daha çeşitlisini elde etmek ve daha çok tüketmek üzere programlanmıştır. Böyle olunca kaynak paylaşımında dengesizlik ortaya çıkıyor. Bu parçada değer erozyonunun temel nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilmiştir? A) Tüketim kültürü B) Kaynak dağıtımı sorunu C) Duygusal tatminsizlik + D) Yeteneksiz yöneticiler - E) Kaynak sınırlılığı
sinde "genelleme"
A) I. B) II. C) III.
söz konusudur?
DIV.
E) V.
9) (1) Dünyada, ülkemizden daha iyi tanınan Saf-
ranbolu, görenler ve gezenler üzerinde tarifsiz
duygular bırakmaktadır. (II) Bir turist olarak gelip
ardından Safranbolu üzerine kitap yazan yaban-
cılar bile var. (III) Yöre sürekli olarak kültürel
araştırmalara ve doğal yönden incelemelere konu
olmaktadır. (IV) Bir fırsat bulup Safranbolu'ya
gelirseniz, Asmazlar Konağı'nın havuzlu salo-
nundaki ihtişamı görürsünüz. (V) Kaymakamlar
Müze Evi'nde ya da yüzlerce konaktan herhangi
birindeki yüzyıllık duvarlara sinmiş insan soluk-
larını hissedersiniz.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
1. cümlede karşılaştırma yapılmıştır.
B) II. cümlede turistlerin Safranbolu üzerine yaz-
diği kitaptan bahsedilmiştir.
C) II. cümlede bölgenin hangi açıdan araştır-
malara konu olduğu söylenmiştir.
D) IV. cümlede bir öneride bulunulmuştur.
E) V. cümlede bölgedeki konakların çok eski
olduğu belirtilmiştir.
10) Arabesk için çok şey söylendi. (1) Artık reddedil-
menin sınırları aşılınca "arabesk müziğin" anla-
şılma çalışıldı. (II) Köyden kente gelen inşa-
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
sinde "genelleme" A) I. B) II. C) III. söz konusudur? DIV. E) V. 9) (1) Dünyada, ülkemizden daha iyi tanınan Saf- ranbolu, görenler ve gezenler üzerinde tarifsiz duygular bırakmaktadır. (II) Bir turist olarak gelip ardından Safranbolu üzerine kitap yazan yaban- cılar bile var. (III) Yöre sürekli olarak kültürel araştırmalara ve doğal yönden incelemelere konu olmaktadır. (IV) Bir fırsat bulup Safranbolu'ya gelirseniz, Asmazlar Konağı'nın havuzlu salo- nundaki ihtişamı görürsünüz. (V) Kaymakamlar Müze Evi'nde ya da yüzlerce konaktan herhangi birindeki yüzyıllık duvarlara sinmiş insan soluk- larını hissedersiniz. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? 1. cümlede karşılaştırma yapılmıştır. B) II. cümlede turistlerin Safranbolu üzerine yaz- diği kitaptan bahsedilmiştir. C) II. cümlede bölgenin hangi açıdan araştır- malara konu olduğu söylenmiştir. D) IV. cümlede bir öneride bulunulmuştur. E) V. cümlede bölgedeki konakların çok eski olduğu belirtilmiştir. 10) Arabesk için çok şey söylendi. (1) Artık reddedil- menin sınırları aşılınca "arabesk müziğin" anla- şılma çalışıldı. (II) Köyden kente gelen inşa-
13. Yazdıklarıyla felsefede denemeci anlayışın öncüsü sa-
id yılan Nermi Uygur, üniversitedeyken yazılarını yayım-
illed lamaya başlıyor. Yazma serüveni elbette daha önceki
yıllara gidiyor. 1962'de Dilin Gücü'yle başlayıp dünyayı,
bu felsefeyi, kültürü sorgulama serüvenini kitaplaştırıyor.
Yazıları yurt dışında da tanınıyor. Felsefe yazarlığının
bir bakıma kişinin kendisiyle söyleşmesi olduğunu dü-
şünen Uygur, yaşamı boyunca "birey-toplum" çatışma-
sının peşinden gitti. Karşılaştığı filozofları, düşünürleri,
insan-dünya-bilgi karşılaştırmasını kendine özgü bakış
açısıyla yorumlamaya çalıştı. Yaşadığı dönemin düşün-
ce dünyasına tanıklık etti.
Bu parçadan sözü edilen sanatçı ve yapıtıyla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
(A) Cevresiyle çelişkiler yaşayan insanlara değindiğine
B) Dil ve söylem dünyasında zamanla değişimler ol-
duğuna
leslenog stren
Konuları özgün bir yöntemle ele aldığına
azmaya genç yaşlarda başladığına
Sadece kendi ülkesinde bilinmediğine
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
13. Yazdıklarıyla felsefede denemeci anlayışın öncüsü sa- id yılan Nermi Uygur, üniversitedeyken yazılarını yayım- illed lamaya başlıyor. Yazma serüveni elbette daha önceki yıllara gidiyor. 1962'de Dilin Gücü'yle başlayıp dünyayı, bu felsefeyi, kültürü sorgulama serüvenini kitaplaştırıyor. Yazıları yurt dışında da tanınıyor. Felsefe yazarlığının bir bakıma kişinin kendisiyle söyleşmesi olduğunu dü- şünen Uygur, yaşamı boyunca "birey-toplum" çatışma- sının peşinden gitti. Karşılaştığı filozofları, düşünürleri, insan-dünya-bilgi karşılaştırmasını kendine özgü bakış açısıyla yorumlamaya çalıştı. Yaşadığı dönemin düşün- ce dünyasına tanıklık etti. Bu parçadan sözü edilen sanatçı ve yapıtıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? (A) Cevresiyle çelişkiler yaşayan insanlara değindiğine B) Dil ve söylem dünyasında zamanla değişimler ol- duğuna leslenog stren Konuları özgün bir yöntemle ele aldığına azmaya genç yaşlarda başladığına Sadece kendi ülkesinde bilinmediğine