Cümlede Anlam İlişkileri Soruları

8. (1) En küçük mamutun kalıntılarına Girit Adası'nda rast- landı. (II) Bebek bir filin boyutlarında olduğu sanılan mamutun, günümüzden 3,5 milyon yıl önce yaşadığı belirlendi. (III) Araştırmacı Victoria Herridge, yaptığı açık- lamada, ada ortamında yiyeceklerin kısıtlı olmasından dolayı cüceleşmenin söz konusu olacağını belirtti. (IV) Yaptığı araştırmanın sonuçları makale olarak yayım- landı. (V) Daha önce D. Bate tarafından 1904 yılında yine Girit'te bulunan diş fosilinin fillerin atasına ait olduğu sanılıyordu. Bu parçadaki numaralandırılmış cümlelerle ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır A) I. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır. B) II. cümle, hem kesinlik hem tahmin anlamı taşır. C) III. cümle, sebep-sonuç anlamı vardır. D) IV. cümle, nesnel içeriklidir. E) V. cümle, varsayım bildirir.

VII lumsalı iteliğini plumla tiyatro- wa koy- ci ger- mi göz umdan isinde 9. (1) Görme konuşmadan önce gelmiştir, çocuk bile konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir. (H) Ancak bu görme eylemi zamanla görüşe dönüşür. (III) Olaylar, nesneler hakkında değerlendirmeler yapar, yargılara ulaşırız. (IV) Böylece bizi çevreleyen dünyada- ki yerimizi görmek isteriz. (V) Ancak güçlü bir görüş için geniş bir bakış açısına sahip olmalıyız. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir gereklilik söz konusudur? A) C) III D) IV C B) I E) V

TURKCE TES Iniz baş- m al- dam, ma- bul? da- ba- eni- da cari- dar Al gi- çin tü- JZ. si 39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Düşünceler, sadece onu oluşturanın değil, diğer in- sanların da hayatını etkilediği için güçlüdür. Çünkü onlar yaşamın kesintisiz akışından doğar ve kendin- den beslenen hayattan filizlenip türer. Yer çekimi gibi hayatı kendine çeker. Havanın ciğerlere dolmasi gi- bi dolup can katar zihinlere. Nice sultanlar, nice kral- lar, nice imparatorlar; kendilerini yeryüzünün hakimi olarak gören "faniler" göçüp gittiler bu dünyadan. Ki. misi altın kalıplar, kimisi mumyalanmış kabuklar gibi bir köşede saklandılar. Onlar şimdi ya tarih kitapla- rında öğrencilere ev ödevi olarak veriliyor ya da mü- zelerde heykel olarak seyre açılıyor. En çok seyredi- lenler, insanların gündemine girenler ise bir düşünce üretmiş, yaşama güzel bir miras bırakmış olanlardır. 39. Bu parçada düşüncelerle ilgili olarak anlatılmak is- tenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Büyük insanların eseri olduğu B) Tutarlı olması gerektiği C) İnsan ürünü olduğu D) Gerçek yaşamdan beslendiği E) nsanlan etkisi altına aldığı v 30 40. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilen- lerden hangisi yanlıştır? 2 A) Açıklama yapılmıştır. B) Devrik cümlelere yer verilmiştir. C) Koşul öne sürülmüştü D) Gerekçeli yargı kullanılmıştır. E amca kesinlik bildiren cümleler kullanılmıştır. Türkçe Testi Bitti. Cevaplarınızı Kontrol Ediniz Dider Saufnun Geriat

34. Yaprak Dökümü, Reşat Nuri Güntekin'in eleştirel gerçek- çilik anlayışı ile değişmenin toplumsal ve kültürel yön- lerine ilişkin görüşlerini içeren tezli bir romandı Deği- şimin gerekli ve kaçınılmaz olduğunun bilincinde olan Güntekin; bireyin öznel yaşamının ve toplumun temel kurumu olan ailenin değişmelerden etkilenme derece- lerini, değişime karşı tavır alış biçimlerini romanda an- latmak istemiş, bu amaçla geçiş dönemi Türkiye'sinde değer yargılarındaki değişiklikleri esas alarak yeni bir toplumsal düzen arayışının sancılarını, belli bir sosyo- kültürel çerçeve içerisine oturttuğu Ali Rıza Bey ve ailesi akıcı bir tarzla ele almıştır. Böylelikle yazar; değişime iliş- kin bireysel ve kurumsal dirençlerin derecelerini sorgu- lamak istemiş, eleştirel bir perspektifle uyum ve istikrar boyutu açısından değişimin yapısal ve kültürel yönünü aktarmıştır. Ć Bu parçada Yaprak Dökümü adlı romanla ilgili aşağı- dakilerin hangisi söylenemez? A) İlgi çekici bir üslup kullanıldığı B) Eleştirel bir bakış açısının bulunduğu C) Toplumsal duyarsızlığı dile getirdiği D) Temel izlek olarak değişimi ele aldığı E) Yazarının kimi görüşlerine odaklandığı ✓ 36. Today 10

6. Okur: - Kitaplar hakkında neler düşündüğünüzü bizimle paylaşır mısınız efendim? Yazar: - Kitaplar bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatin, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmişlerdir. Hayır, şimdi insanları kitapların öğrettiği şekilde sevmiyorum çünkü onlar beni yanılttı. Okur: - Oysa ben okumayı sizin kitaplarınızla sevmiştim. Yazar: - Ben de onları okumayı sevdirmek için yazmıştım zaten, demek ki bunu başarmışım. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki yazarın görüşlerinden yola çıkılarak ulaşılabilecek bir yargıdır? A) Kitapların zevkle okunması, onların doğruyu söylediklerinin ispatı değildir. B) Her kitap okunmaya layık değildir hatta çoğu, hiçbir vasıf taşımaz. Kitapların öğrettiği yaşama sevinci, gerçek yaşamı daha da güzelleştirir. D) Okumayan insan, belki her gerçekten değil ama çoğundan habersiz kalır. E) Hayatını yazmakla, anlamaya ve anlatmaya uğraşmakla geçiren biri gerçek sanatçıdır.

Rahat nefes alamayan insanlar horlarmış. Yanan odunlar çatırdıyordu. II. IL Bir fısıltı şeklindeydi konuşması. IV. Atlar hep birden yanş pistine fırladı. V. Sıcak çayı doldurunca bardak çatladi. Numaralanmış cümlelerin hangisinde yansımadan bü- remiş isim vardır? WI CX DXIV

Yazar ve kitap birbirinin aynasıdır. Okuduğumuz bir romanda o romanı yazanın düşüncelerini, duygularını, özlemlerini görürüz. Yazar, roman kahramanlarının ağzından bir bakıma kendi dünya ve yaşam görüşünü de dile getirir. - the Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdaki- lerden hangisi getirilebilir? 4. A) Bunun içindir ki her yazarın kitabında biraz da kendisi vardır. B) Kitaplar düşünce ve duygu dünyasının gerçek aynaları olmalıdır. Bu yüzden kitaplar toplumun en gerçekçi aynaları ol- muşlardır. Yazarlar sadece kendilerini değil çevresini de anlat- malıdır. Bundan dolayı psikologlar eserlerden hareketle kişiyi in- celemişlerdir.

1 4. hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) Taşıma gücü olmak B) Herhangi bir engel kurmak C) Tartıda ağırlığı olmal D) Güç durumlara dayanmak E) Bir duyguyu içinde yaşatmak Başlangıçta, belki ilginç bir olayı yazmakla öykü yaz- manın aynı şey olduğu yanılgısını ben de yaşadım ama daha sonraları, şimdi olay öyküsü yazayım ya da du- rum öyküsü yazayım diye hiç düşünmedim. Benim için öykünün biçimi daha önemli oldu. Güncele gelince... Güncel, yazarı her an poz verme tehlikesiyle karşı kar- şıya bırakabilecek bir şey bence. Öykücü, romancı ya da şair, günceli konu edinirken kendini denetleyip ki- mi zaman farkına bile varmadan okura, eleştirmene ya da içinde bulunduğu zamana poz verebilir. Bu parçada altı çizili sözle asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçıların günün konusu olandan kaçınması ge- rektiği BY Eser sahibi kişilerin içinde bulunduğu zamana bağ- Ji kalarak salt gerçeğe ulaşabileceği C) Yazarların sadece içinde yaşadıkları zamanı yan- sıtabileceği D) Kendini güncelin etkisine kaptıran sanatçıların eser- lerini beklentilere göre oluşturduğu E) Hikâyelerde anlatılanların gelip geçici konulardan seçildiği Diğer sayfaya geçiniz.

3. Yeni şiirimizin en köklü sorunudur köksüzlük yani öksüz- lük, demem o ki artık şairlerimiz o yollarda uzun zamandır yürümediği için ot bağlamış o yolları; küçücük bir saksıda kocaman bir ağaç olmak için çabalamaya devam ediyorlar, um saksıdaki toprak yetmeyince de kuruyup gidivorlar yahut tut- oturdukları beylik söyleyişlerin etrafında dolanıp duruyorlar. Üstelik bu arkadaşlar, şiirle ilgili ne olup bitiyor okumuyorlar. Hâl böyle olunca "Körler sağırlar, birbirini ağırlar." tabirine uygun biçimde uykulu gözlerle seyrediyorlar şiirin yıldızla- rını. Bunlardaki yetinme duygusu hatta yetkinlik duygusu, yeniye ve iyiye yönelişin önünde aşılmaz bir duvar gibi du- ruyor. Yukarıdaki parçada altı çizili söz öbeklerinin içerdiği an- lamlar arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Ustaların söyleyiş tarzına öykünüyorlar. B) Sirle ilgili geleneklerden beslenmiyorlar. Birikimleri yetersiz olduğu için çabuk tikanıyorlar. D) Şiirleriyle ilgili eleştiriler, eş dost işi olarak kalıyor. E) Siirde ulaştıkları noktayı ustalığın zirvesi olarak görüyorlar.

6. Benim okurum şuna inanır: Dünyada her şey bizimle, bizim varlığımızla ilgilidir. Yanlışlara karşı çıkılmalıdır. Haksızlıklar karşısında bir kenara çekilmek, haksızlı- ğa destek olmak demektir. Benim okurumun gönlünde sevgi dolu bir öfke vardır. Onlara göre, insanlar güzel bir çizgide buluşabilirler. Bu çizgide sevgi, saygı, iç- tenlik yan yanadır. Bu çizgide tartışma vardır, çekişme vardır; buna karşılık düzenbazlık, eyyamcılık yoktur. Kişisel çıkara göre rota belirleme yoktur. Benim oku- rum "----." demez. Bu parçanın son cümlesinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun ol- maz? A Nereden ince ise oradan kopsun B Bana dokunmayan yılan bin yaşasın C) Her koyun kendi bacağından asılır D)/Ben etliye sütlüye karışmam Gelen ağam, giden paşam 9

2700 - İki bin yedi yüz yıllık geçmişiyle onlarca farklı kültüre sahipliği yapmış olan Katanya, Sicilya bölgesinin ikinci en büyük şehridir. 2. En büyük Sehri. A) Katanya şehrine tarih boyunca önemli göçler yapılmış- tır. X 2700 BÇok eski bir geçmişe sahip olan Katanya, Sicilya'nın büyük şehirlerindendir-evet 2.51 Farklı inançlar Katanya'da birbiriyle uyum içinde yaşa- belirtilmemiş x maktadır. D) Sicilya bölgesinde, geçmişi milattan önceye dayanan birçok şehir vardır. Katanya'da birçok kültür iç içe, kendi varlığını koruya- rak yaşamaktadır.

Somme 4. Nasıl ki Hüseyin Rahmi Gürpınar, mahalle dedikoduları- ni dahi olduğu gibi eserine yansıttıysa Memduh Şevket Esendal da edebî biçimciliğe fazla saplanmadan, bi- reylerin kendi aralarındaki münasebetini abartıya kaç- madan sunma yolunu tercih eder. Belki de Esendal'ı bu kadar başarılı kılan, kahramanlarının kendi aralarındaki ilintilerin doğallığıdır. Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Köylü ile Bey'in yakın ilişkiler kurduğu, bir serhat şehri olan Erzurum'da geleneklere her dönemde sıkı sıkı- ya bağlı kalınmıştır. Binsanlar arasındaki bu gereksiz samimiyeti sakıncalı buluyor, bu duruma onay vermiyordu. C) Yabancılara gösterdiği toleransı, hoşgörüyü kendi hal- Kına gösteremeyen bir yöneticinin toplum tarafından kabul görmesi imkânsızdır. D) İngilizce öğretmenimiz geçen hafta iki sayfalık bir di- yalog ödevi verdi. E) Jean-Louis Fournier, bu önemli yapıtında çağımızla ilgili çok önemli noktalara değiniyor ve gerçekleri ol- duğu gibi, tadında önümüze seriyor.

RA 5. 5.-6. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sürekli eğitim; bireylerin mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlerini tamamladıktan sonra görgü ve bilgilerini bir amaca yönelmiş olarak sürekli ve planlı şekilde artırmak, için kendilerini eğitmeleri ve eğitilmeleri sürecidir. Bir başka yaklaşımla bu kavram, örgün eğitimden ayrıldıktan sonra yetişkinlerin herhangi bir ödüle, başarıya, belgeye ya da doyuma yönelik olarak öğrenmeye katılımını sağlamak amacıyla düzenlenmiş eğitsel etkinlikler olarak tanımlanmaktadır. Sürekli eğitim, zorunlu eğitimden sonra kurumların bireylere sağladığı eğitim olanakları bütünlüğüdür. Bu durum, bireylerin profesyonel gelişimlerine katkıda bulunarak onları hayata hazırlamaktadır. Sürekli eğitim kavramı örgün eğitimlerini tamamlamış kimselerin, mesleksel ya da akademik amaçlı katıldıkları eğitim anlamında da kullanılmaktadır. Son yıllarda "sürekli yetişkin eğitimi" ya da "yetişkin eğitimi" gibi kavramların kullanılması da yaygınlaşmaktadır. Aka mik amaç eğitimin örgün eğitimde sonra gelmes @gamin II.) Sürekli eğitim birden çok tanın bulunması III Yaygınlaşan sürekli kin eğitimi ile yetişkin eğitiminin farklvramlar masi Yukarıda paralanmış ifadelerden gileri bu parçad nlatılanlarla ilişkilendirilebilir? Aalnız B) Yalnız II ! B₁ I ve II C Yalnız III E) I, II ve III Bu parçadaki altı çizili ifadeyle aşağıdakilerin hangisine gönderme yapılmıştır? A) Örgün eğitimin birey için düzenlenmesi B) Sürekli eğitimin donanımlı bireyleri hayata hazırlaması C) Eğitsel etkinliklerin bireyin davranışlarını değiştirmesi D) Kurumların bireylere eğitim imkânı sunması E) Eğitim kurumlarının sürekli eğitimi amaçlaması 7.

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde iyelik eki al- dığı halde iyelik anlamı taşımayan bir sözcük tamlama oluşturmuştur? A) Affetmek, geçmişi değiştirmez ama kimi insanlar, affetmenin bir erdem olduğunu bilir. B) Öfke ile beraber insanın aklı da uçup gider. C) Boş bir çuvalın ayakta durması mümkün değildir. D) Bir insanı değerlendirmek için o insanın yüreğini değerlendirin. E) Hiçbir insanın, insanları küçük görmeye hakkı yoktur.

O 2. Buyuk destan kahramanlannin en hüzünlü özelliği belki de şudur: Hiçbin aslında kahraman olmak istemez ince Memed'de öyledir. O yalnızca annesi Döne ve sevdiği kız Hatçe'yle, nefesini çocukluğundan ben ensesinde hissetti- gl Abdi Ağa'nın zulmünden uzağa, Çukurova'ya kaçıp kendi toprağını sürmek uğruna mücadele eder. Ama birak mazlar Zulüm görür, başkaldırır, başka çaresi olmadığı için vurur ve öldürür. Ve efsaneleşir. Devletin, ağaların ve onların maşası eşkıyaların bin bir kıyıcılığı altında ezilen halkın istediği hatta dayattığı kahraman olmak uğruna kendi hayatından vazgeçer. Oysa aslında, kendisine türküler yakan köylülerin ona her zaman arka çıkmayacağını, ayağı nin tökezlemesiyle saf değiştirebileceklerini bilir. Bunlar güçlü olabilirse arkasında olacak kişilerdir. Vurduğu Abdi Ağalanın yerini daha kötülerinin, Hamzaların, Ali Safaların, Arif Saimlerin alacağını bilir. Ama buna rağmen her zaman elde tüfeğiyle, Torosların bir köşesinde zulüm gören, zulüm içinde yaşayan insanların koruyucusu olur. Köylüler, onu her zaman, kendi hayatını bir kenara itip bir zalimi daha ortadan kaldırmış olarak atini Toroslara sürerken hatırlar. Anisi da Toroslara karışır ve doruklarda bir ateşe dönüşür. I Amaç-sonuç ilişkili cümle II. Neden-sonuç ilişkili cümle III. Koşul-sonuç ilişkili cümle IV. Varsayım cümlesi Bu metinde numaralanmış cümlelerden hangileri örneklenmemiştir? A) I ve III B) Il ve Ill Gelişim İzleme Sınavı (GIS) - 3 C) III ve IV D) Yalnız IV www.ozdebir.org.tr

ldi. la- 211- ni 1. J. k 10. (1) Mitler insan davranışı için model teşkil eden, za man içinde yaratılışın hikâyesini anlatan, bireysellige karşı kolektif bilinci temsil eden metinlerdir. (II) Mit basit bir hayali, sahte izlenimleri hatta tamamıyla gerçek ya da kutsal rivayetlere kadar her şeyi içe- rebilir (111) Mit her zaman bir yaratılışın öyküsüdür. (IV) Bir gerçekliğin nasıl yaşama geçtiğini anlatır. (V) Mitlerin insan psikolojisi ile alakalı olduğu birçok araştırma sonrası ispatlanan bir durumdur. A) I B) II O D) IV E) V