Cümlede Anlam İlişkileri Soruları

11. I. Popüler kültürün bize dayattığı kitaplar, çoğunlukla belli bir birikimden yoksun oldukları için kış güneşi gibi yüzünü gös- terip bir daha çıkmamak üzere bulutların ardından kaybolup gidiyor. II. Roman; yeni ufuklara yelken açmak gibi bir şey; yeni kıyıla- rı görmek, yeni yüzlere rastlamak için roman sayfalarının içi- ne gömülüp kalmalısınız. III. Romanda üslup bütünlüğünün soğuk bir duş etkisi yaratma- ması için sözcüklerin sıcaklığına, canlılığına dikkat edilme- lidir. IV. Edebiyat ormanında kaybolmak ürkülecek bir şey değil; ak- sine bu durum, yeni şeyler keşfetmek için muazzam bir yol- culuğa çıkmak gibidir. V. Dizelerindeki her sözcük olması gerektiği gibidir, her şey yer- li yerinde; sözcükler arasında belli bir düzen var, yazarın se- çiciliği göze çarpıyor. Numaralanmış cümleler anlamca ikişerli eşleştirildiklerinde hangisi dışta kalır? B) II A) I inst C) III D) IV E) V

9. Olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz. Türk okçuluk tarihinde "ilk"leri yapmaya devam ediyor. Milli gururumuz, 2021 Dünya Kupası'ndaki kürsü başarısını tekrarladı. 23 yaşındaki millî okçu, Meksika'daki final etabında Dünya üçüncüsü oldu ve klasik yay bireysel erkeklerde üst üste madalya kazanan ilk Türk sporcu olmayı başardı. Bu metnin yazılış amacı aşağıdakilerden hangisidir? A) Eğlendirme B) Bilgi aktarma C) Kültür aktarma D) İkna etme

Medya Metinlerl SORULAR 11. Günümüzde perküsyon kelimesi müzik dışındaki alanlarda da "iki birimin birbirine çarparak ses üretmesi" anlamında kullanılmaktadır. Bu metin aşağıdakilerin hangisi ile devam ettirilirse metnin yazılış amacı "bilgi aktarma-olay yorumlama" olur? A) Yaz programları için gittiğim ülkede de bu çalgı türünün yaygın olduğunu ve bu tarzı içselleştirdiklerini yaşayarak gördüm. Bunun insanların yaşantı şekliyle ilgili olduğunu düşünüyorum. B) Barok müzik dönemi eserleri Batı klasik müziği içinde çok önemli bir yer almakta, dönemimizde de popüler olarak çalınmakta ve dinlenmektedir. C) İlk müzik aletinin şarkı söylemeye, ıslık çalmaya, tıklamaya, öksürmeye ve esnemeye kadar çok çeşitli sesler çıkarabilen insan sesinin kendisi olması muhtemeldir. D) Hint klasik müziğinin kökenleri, Hindu geleneğinin bir parçası olan Vedalar'ın en eski kutsal kitaplarında bulunabilir. Dört vedadan biri olan Samaveda müziği uzunca tanımlanmaktadır. Buyuk Türkçe Allesi bta_turkce turkce_atolyesi mozaikyayınları

5. (1) Bir toplumsal olay, çok sayıda insanı etkiler ama bu, herkeste başka başka sonuçlara yol açar. (II) Bu durum, insanların birbirinden farklı ruhsal yapıya sahip olmalarından ileri gelmektedir. (III) Joseph Losey, bunu çok iyi kavrayan bir yönetmen olarak gerek toplumun farklı kesimlerinden olan insanların içinde bulundukları ortamı gerekse aynı toplumsal kesimden insanlarda ortaya çıkan sonuçları büyük bir başarıyla sinema diline aktarıyor. (IV) Losey'i, Türkiye'de sinemalarda ve internet ortamında izlediğimiz filmlerinden tanıyoruz. (V) Yönetmenin baba-oğul çatışmasını işleyen son filmi Güney Yolları, bu çatışmadan yola çıkarak İspanya politik hayatına ve bu durumdan etkilenen ailelerin yaşamına da ışık tutuyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I.de, bir saptama yapılmaktadır. B) II., bir önceki yargıya gerekçe oluşturmaktadır. V ✓ C) III.de, olumlu bir eleştiride bulunulmaktadır. D) Iy.de, bir tahmin söz konusudur. E) V.de, özelden genele giden bir anlatıma başvurulmaktadır.

ro 34. İstanbul'un yüksek rakımlı bir semtinde oturuyorum. Bu yüzden, istanbul'un rüzgan da, kan da, yağ- muru da bu semte hep biraz daha comert ve biraz daha acımasız davranır. Yoğun kar yağışının ikinci gününde, evimin salon caminin baktığı hafif eğimli yolu izliyordum. 24 saatten fazla bir zamandır süren yağış, yolun üzerini tümüyle kaplamıştı. Sağda sol- da, kızak niyetine kaptıklan bir yığın garip eşyayla kayan neşeli çocuklar vardı. Karşımdaki apartman- lanın camlarında, benim gibi oturup yolu seyreden insanlar hiç de az değildi. Bu parçadan hareketle yazar için aşağıdakiler- den hangisi söylenebilir? A) Sabit bir noktadan başka bir yere bakarak göz- lemlerini dile getirmiştir. B) Bulunduğu kentin, yaşamını zorlaştırmasından şikâyet etmektedir. C) Gördüğü manzaradan, izlenimlerinden keyif al- maktadır. D) Okura, İstanbul'un sıradan bir günü ile ilgili bilgi- er vermek istemiştir. E) Olup biteni, gördüğünü yorum yapmaksızın ak- tarmaya özen göstermiştir. Nereld, Cox N 35

B 18. Bazı isimler, o türün tümünü kapsayacak şekilde kullanılabilir. D Buna göre aşağıdaki altı çizili isimlerden hangisi söz konusu türün tümünü kapsayacak şekilde kullanılmıştır? A) Köşkün ikinci katında Sabancı Koleksiyonu'ndaki Osmanlı hat sanatı eserlerinin bir bölümü sergileniyor. B) Dünyanın en büyük sergisini, Türk insanıyla buluşturmayı amaç edindik. C) Yeni galeri, Türkiye'de Batılı bir sanatçıya ayrılan ilk büyük sergiye ev sahipliği yapıyor. D) Şiir, yalnızca sözcüklerle yazılmaz; görüntülerle de yazılır. E) Bu zengin koleksiyon, Osmanlı'nın 600 yıllık hat sanatına geniş bir bakış açısı sunuyor.

3. Bir bir hatırlıyor, dinlediklerini hatırlıyor, gördüklerini ha- tırlıyor, deliliklerini hatırlıyor; durulup arınışını, büyük yö- rüngeye yerleştirilişini hatırlıyor; yerleri, olayları, hâlleri, gerçek doğuşunu hatırlıyor. Osman Gazi Han şimdi son dönemecindeki sayılı dakikalarda, Uludağ'dan da büyük ve yüklü bir hatıralar dağıdır; Osman Gazi Hân şimdi za- manın iki ucunu -tesbih gibi- birleştirmiştir. Bu parçanın, konusu bakımından aşağıdaki roman türlerinden hangisine örnek olduğu söylenebilir? A) Macera B) Fantastik D) Pelistye C) F Tarihi E) Sosyal

6. ması için mahalle baskısından kurtulmaları gerek- mektedir. 1. İnsan doğası gereği ve doğal olarak bilmek iste- yen bir varlıktır ve bilme arzusu bitmediği sürece bilgi ve bilim hep var olacaktır. II. Bilim, evrene yönelen insanın doğal bilme yetisini etkin kullanarak, birbirleriyle ilişkilendirerek oluş- turduğu kapsamlı bilgi yığınıdır ve bilgi yığını hiç- bir zaman tamamlanmamıstır. Numaralanmış I. cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) II. cümlede ortaya konulan durumun koşulunu be- lirtmektedir. B) II. cümledeki bilgileri farklı örnekler üzerinden de- ğerlendirmektedir. C) II. cümledeki açıklamayı çürütmek için yeni bir bil- gi sunmaktadır. D) II. cumlede yer alan açıklamayı karşılaştırmalı ele almaktadır. E) II. cümlede belirtilen durumun gerekçesini açıkla- maktadır. 2

13. (1) Kapitalist toplumda eşitliğin anlamı değiştirilmiştir. (II) Eşitlikle kastedilen; bireyselliğini yitirmiş insanların, otomatların eşitliğidir. (III) Buna göre, kadın eşitliğinde olduğu gibi, genellikle ilerlememizin işareti olarak övü- len bazı başarılara kuşkuyla bakmak gerekiyor. (IV) Bu- gün eşitlik, "birlik'ten çok "ayrılık" anlamına gelmek- tedir. (V) Bu soyutlamaların aynılığı; aynı işte çalışan, aynı biçimde eğlenip aynı gazeteyi okuyan, düşünce- leri, duyguları aynı olan insanların aynılığıdır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV E) W

TYT/Türkçe 25. Edebiyatımızda aynı konuyu işleyen tanınmış romanlardan birkaç sayfayı okuyunuz. O sayfaların ses bakımından birbi- rine benzemediklerini anlamakta gecikmezsiniz. Bu benze- meyiş, o romanları yazan sanatçılardan her birinin kendine özgü bir yazış ve kavrayış tarzı olduğunu gösterir. Bu parçada tanınmış romanların hangi özelliği vurgulan- mıştır? AY Sıra dışı bir üslupla yazılmış olmaları B) Toplumsal konuları ele almaları C) Yalın bir dille oluşturulmaları D) Yazınsal alandaki bir geleneği yansıtmaları E) Yazarın yaşamından izler taşımaları 2

3 4. • yol: Gidiş çabukluğu, hız. • dokunmak: İlişkin, ilgili olmak, değinmek. gerçek: Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "yol, dokunmak, gerçek" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır? A) Yolun çevresindeki söğütlerin dalları suya dokunurken ortaya gerçek bir yağlı boya tablo görüntüsü çıkıyor. B) Sen aradığında uçaktaydık, yol bitmemişti ve dokunmayın dediğin için deftere bakmayarak gerçekten doğru bir iş yaptığımızı düşünüyorduk. C) Yol kenarında satılan yiyeceklerin her seferinde mideme dokunduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. D) Kurye araçlarının kullandığı yolların azlığından teslimatı geç yapmamız bir gerçekti ama bu konuya dokunan bir söz, patronu kızdırıyordu. E) Şirkette yolunda gitmeyen işleri, sorunların tam çözümüne dokunan gerçek bir yönetici düzeltebilir. Diğer sayfaya geçiniz.

t 11 n er e 3- ne n. in an liği asıl || 16. Gazeteci: Deneme Sınavı - 11 Eleştirmen: ideolojiler, hayatı belli bir perspektiften anlamlandırmayı ve bunu yansıtmayı içerir. Bu bakımdan yalnız edebiyat değil; resim, müzik hatta mimariyi bile şekillendirebilme gücü var. Gazeteci: Eleştirmen: Onlara göre, diyelim ki tabiattan bahseden; insanın bi- reysel aşkından, bireysel ilişkilerinden bahseden bir şiirin siyasetle ilgisi yoktur. Onların "ideolojik" olarak niteleyebileceği edebiyat; doğrudan doğruya bir siyasi görüşü telkin ediyordur. Oysa aşktan, bahardan, mem- leketten vs. bahseden bir şair, onu hayat algısından ba- ğımsız yansıtamaz. Sartre bunu "yansımamış yansıyış" olarak ifade ediyor. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir? A) I. Edebiyatın ideolojik çerçeveye bürünmesini doğru buluyor musunuz? II. Bu durumda sanatçının ideolojik kimliğiyle ön plana çıkmasında yadırganacak bir durum yok mu, diyeceğiz? (B) Güzel sanatlar ideolojinin penceresinden yansıtı- labilir mi? II. Sanatla ideolojinin yan yana gelmemesi gerekti- ğini düşünenlere katılıyor musunuz? C) I. İdeolojiden azade bir edebiyat söz konusu olabilir mi? II. Bireysel duyguları anlatan edebî eserlerin arka planında ideolojik bir amaç bulunabilir mi? 1. İdeolojinin etki alanı edebiyata kadar uzanabilir mi? II. O hâlde "Sanat, sanat içindir." anlayışına bağlı ol- duğunu söyleyen sanatçıları nasıl değerlendiriyor- sunuz? 1. Edebiyatın bağımsız olamayacağı savını doğru buluyor musunuz? II. Her edebi eserde öyle veya böyle ideolojinin belli oranda etkisi olduğu savı sizce doğru mu?

A RKÇE A 3. Çiftlik sahibi generalin genç ve güzel kızı Nell; yorgun, yarı kapalı gözlerle odasında aynaya bakıyordu. Soluk, gergin yüzü; elindeki ayna gibi kıpırtısızdı. Aynadaki gerçeğe pek benze- meyen görüntü; aslında yüzünün, elinin, ayna çerçevesinin ve dizi dizi mumların aynada yan- sımasından başka bir şey olmayıp dar bir ko- ridor gibi derinlere doğru uzayıp gidiyordu. Bir sis bulutu içinde sonsuzluğa uzanan kurşun rengi, bir deniz havası veriyordu. Bu deniz dal- galanıyor, arada bir tan kızıllığına bürünüyordu. A) Yalnız I C) I ve III A Bu metinde hikâyenin; 1. yer, II. zaman, III. kişi ve varlık kadrosu unsurlarından hangilerine yer verilmemiştir? B) Yalnız II D) II ve III

3 10. Aylin, Berrin, Cengiz, Davut, Emine ve Fatma adlı kişilerin 3 kedi, 2 köpek ve 1 kuşu vardır. Evcil hayvanların sahipleri ile ilgili bilinenler şunlardır: • Aylin ve Davut'un aynı tür hayvanı vardır. • Emine ve Fatma'nın hayvanları farklıdır. • Berrin'in hayvanı kedidir. Cengiz'in hayvanı köpektir. ● Buna göre, aşağıdakilerden hangisi kesin- likle yanlıştır? A) Aylin'in hayvanı kedidir. B) Emine'nin hayvanı kuştur. C) Fatma'nın hayvanı köpektir. D) Davut'un hayvanı köpektir. 22230835 Diğer sayfaya geçiniz.

3. Hüzün verici bir şeydir ama hiç kuşkusuz, deha güzellikten daha uzun ömürlüdür. Kendimizi fazlasıyla eğitmek için hepimiz böyle acılar çekeriz. Var olmak için verdiğimiz vahşi mücadelede kalıcı bir şeylere sahip olmak isteriz. Bunun için de yerimizi koruma ümi- diyle zihnimizi olur olmaz şeylerle doldururuz. Dört dörtlük bilgili, ideal, modern kişi... Ve bu dört başı mamur bilgili kişinin zihni, dehşet vericidir; tıpkı gerçek değerinin çok üstünde fiyatlandırıl- mış acayip, tozlu şeylerle dolu bir antikacı dükkânı gibidir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Genellemelere yer verilmiştir. B) Örneğe yer verilmiştir. C) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. D) Benzetmeye başvurulmuştur. E) Öznet bir anlatım benimsenmiştir. ÖĞRENME

Yurdumuzda ilk film çekme denemesi Osmanlının Birinci Dünya Savaşı'na girmesinden sonra görül- müştü. Almanya'nın Rusya'ya savaş açmasından üç gün sonra savaşın ilk günlerindeki coşkun hava içerisinde bir topluluk, İstanbul yakınlarındaki Ayas- tefanos'a giderek buradaki bir Rus anıtını yıkmıştı. Bu anıt, 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rus- ların buraya kadar ilerleyişini anmak için dikilmişti. Anıt yıkılırken orada yedek subaylığını yapmakta olan Fuat Uzkinay da bunu kamerasıyla çekmişti. Böylelikle 14 Kasım 1914'te Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı adıyla 150 metrelik ilk Türk filmi meydana getirilmiş oldu. Savaş koşulları sürüp git- meseydi bu ilk denemenin arkası uzun süre gelme- yecekti. Fakat Enver Paşa'nın 1915'te Almanya'ya yaptığı bir gezi, yurdumuzda sinema yapımının sürekliliğini sağladı. Enver Paşa, Berlin'deyken Alman ordu sinemasının çeşitli filmlerini seyretmiş ve sinemanın geniş halk kitleleri üzerindeki etkisini görmüştü. Böylelikle İstanbul'a döndüğünde Os- manlı ordusunda da bir sinema kolu kurulmasını emretti. 3. Bu parçadan; 1. Osmanlı'da sinemanın ortaya çıkışında toplum- sal olaylar etkili olmuştur. II. Sinemanın toplum üzerindeki iyileştirici gücünü siyasetçiler de fark etmiştir. III. Alman sineması, dünya sinemasının gelişme- B sinde belirleyici bir role sahiptir. E hangileri kesinlikle çıkarılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız 11 D) I ve III ) Yalnız III E) I, II ve III N i M I OU A M çevr sa o mar onu bir şüp car var sac oku yap ke da olc B 1. 11. 11