Düşünceyi Geliştirme Yolları Soruları

tedir. 26. Okurlar çoğunlukla şiiri özümseme, sevme çabası gös- termezler. İlk okuyuşta kendisine hoş gelmeyen şiiri bir kenara bırakıverirler. Oysa aynı şiiri iki üç kez daha okuma dayanıklılığını gösterse zamanla onun kendisine bir şey verdiğini, gizlerini yavaş yavaş önüne serdiğini görecektir. Giderek bir şiir okuma alışkanlığı edinecek, şiirden tat almayı öğrenecek, iyi şiiri kötüsünden ayırt etmeye başlayacak ve şiirin öteki sanatlardan ayrı, ken- di başına bir sanat olduğunu görüp bundan haz duya- caktır. Oysa okur çok çabuk usanır, yapamaz bunu. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada okuyucularla ilgili yapılan eleştirilerden değildir? LA) Şiiri beğeni düzeyine göre değerlendirmeleri BY Şiiri içselleştirecek çaba ve sabrı göstermemeleri C) Siiri diğer sanatlardan daha değersiz sanmaları Şiire yalnızca hoşa giden bir ürün gözüyle bakmaları E Şiir okuma alışkanlığına sahip olmamaları Diğer sayfaya geçiniz.

[← × Q Akira Kurosawa birçok filminde halk dostu kahramanla- ra yer verir. Fakir veya zulme maruz kalmış insanlar ve onlara yardım eden samuraylar filmlerinin temel hareket noktasıdır. Sanjuro filminde kahraman bir köye gelir, ora- nın zalim idarecisiyle mücadele etmek isteyen bir grup gence yardım eder, tüm sorunları çözüp köyden ayrılır Yedi Samuray filminde de fakir bir köyü eşkıyaların zul- münden kurtarmak için savaşan yedi tane samurayın öyküsü anlatılır. Samuraylar, canları pahasına da olsa köylüleri zulümden kurtarırlar, kalanlar da emeklerine bir karşılık beklemeden oradan uzaklaşır. Bu temanın Wes- tern filmlerine ilham kaynağı olduğu söylenebilir. Bu defa samurayların yerini kovboylar almıştır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A) Bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. + B) İki farklı kavram arasında ilişki kurulmuştur. C) Örneklerde öyküleyici anlatım tercih edilmiştir. DTartışma ögelerine yer verilmiştir. E) Öznel düşünceler içermektedir. .vodafone TR 15:52 1 @ %90

B B 27. Boyanın geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insan- lar boyayı koruyucu kaplama, süsleme, işaretleme gibi amaçlarla kullanmaya başladılar. Bu renklendiricileri vücutlarına çekicilik veya düşmana korku vermek için, içinde bulundukları grup veya kabileye aitlik bir tür nişan olarak vücutlarına sürmeleri de yaygın uygulamalardı. Renk türlerinin ve el becerilerinin artması insanları bo- yaları çevrelerinde gördüklerini resmetme ve sanatsal ürünler ortaya koymaya da yönlendirdi. Bu çalışmaların günümüze gelebilmiş örneklerini dünyanın dört bir tara- fında görmek mümkündür. Bu parçada boya ile ilgili aşağıdaki sorulardan han- gisinin cevabı yoktur? A) Ne işe yaradığı BY Nerelerde kullanıldığı Ne zaman ortaya çıktığı Niçin kullanıldığı E) Nasıl elde edildiği

n ir de miş den okul E) V E) padım. açıp ka- 19. On beş yıl öncesi geliyor gözümün önüne. Çukurova'nın düzü o zaman bambaşkaydı. Bugünkü Çukurova o günküne hiç mi hiç benzemiyor: Bir yanı sazlık, alabil- diğine bataklık... Bir yanı yağmurda çamur, kuraklıkta toz deryası... Bataklıkların yanında tezek sıvalı evler... Dalaklı, ince boyunlu, sararmış yüzlü, daha on beşin- de ihtiyarlamış insanlar... On beş yıl öncesi, Çukur- ova'da saçına ak düşmüş hemen hemen hiçbir insa- na rastlanmazdı. Çukurova, Çukurova değil; kocaman bir bataklıktı. Bu bataklıktan bulut misali sivrisinek yük- selirdi. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Karşılaştırma yapılmıştır. B) Pekiştirmeli anlatıma yer verilmiştir. C) Eksiltili anlatıma başvurulmuştur. D) Benzetme yapılmıştır. E) Öykülemeye yer verilmiştir. Diğer sayfaya geçiniz.

-A1 3. I. Etten kemikten yapılmış bizim gibi insanlardır. II. Bizimle aynı sorunları, aynı acıları paylaşmışlar; onlarda bizler gibi gündelik hayatın kıyametini dindirememişler, yaraları saramamışlar, "keramet" gösterememişlerdir. III. Belki de göstermişlerdir de politikaya kilitlenmiş gözleri- mizde biz farkına varmamışızdır. IV. İnsanların çağdaşı yazarların hakkını vermesi, onları anla- ması -sanılanın aksine- zordur. V. Aramızdadırlar çünkü. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak bir bi- çimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V 148 S

0 23. İşgal altüst etdi nasıl da İzmir'de herşeyi I || Öğrendi kullanmasını Muammer beyin gözdesi bu IV yalnış geceyi. V prime Bu dizelerdeki numaralanmış sözcüklerden ha gisinin yazımı doğrudur? A) I. B) II. C) III. DV. E Diğer sayfaya

8. Etnosporlar yani geleneksel sporlar, insanın yaşam mücadelesinin bir ürünü, avlanma ve savaşma pratiklerinin 1 || yansımasıdır. Hayata daha kolay tutunmanın yolunu ge- lişmekte gören insanoğlu, gündelik hayatında öğrendi- ||| ği haraketleri, savaşmak için gereken enerjiyi ve disiplini IV gitgide benimsemiş, bunun sonucunda da geleneksel V sporlar doğmuştur. Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V

20. Benim yazarlığımda, çocukluğumun ve gençliğimin çok büyük rolü vardır. Aslında bütün yazarların yapıtla ninda onların çocukluk ve gençlik yaşamını bulursunuz. "İnsan ne öğrenirse gençlikte öğrenir." der, bir düşü- nür. Yazarları okurken bu söz aklıma gelir daima. Satır aralarında onların bütün anılarını görürüm çünkü. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler. den hangisi söylenemez? A) Tarık göstermeye başvurulmuştur B) Bir düşünce ileri sürülmüştür. C Kişisel görüslere yer verilmiştir. D) Karşieşturmaya başvurulmuştur. E) Tanımlamalardan yararlanılmıştır.

B 22, 23 ve 24. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız. A, B, C, D, E, F adlı altı kardeş aynı sitede oturmakta- dır. Bu kardeşlerin evlerinin konumları ile ilgili şunlar bilinmektedir: ● A'nın evi F'nin evinin 30 metre batısındadır. B'nin evi E'nin evinin 30 metre batısındadır. D'nin evi C'nin evinin 30 metre batısındadır. E'nin evi D'nin evinin 30 metre kuzeydoğusunda, F'nin evinin güneyindedir. LB. XA PC KD D GBE GD 22. Bu bilgilere göre aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilen kişilerin evleri en güneyde yer almaktadır? A) B ile E B) A ile F D) B ile D -C) D ile C E) File E

Aydınlar, halktan kopuk olmamalıdır. Söz gelimi Yunus Emre, Mevlâna ve Fuzuli gibi düşünen Osmanlı aydınları halktan bugünkü anlamda kopuk değillerdi. Çünkü arala- rındaki fark, değer ve inanç farkı değildi. Üslup farkıydı. Tıpkı divan şairleriyle halk ve tekke şairlerinin farkı gibi. Bugün de halkla bağlantı kurmak isteyen aydın, bunda içten olmalıdır. Bunu yapabildiği zaman halk bunu anlaya- caktır. Zorlama çabalar ise bu ilişkinin organik seyri içinde takma organ gibi kalacaktır. Doğal olarak bu prensiplere uymayan bir aydının söyledikleri halk tarafından karşılık bulmayacaktır. Dani orie 36. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Açıklayıcanlatımdan yararlanılmıştır. BBenzetmeye yer verilmiştir. C) Örnekten yararlanılmıştır. D) Karşılaştırma yapılmıştır. E) Gerekçeli yargıya yer verilmiştir.

7. Yüzlerce metre derinde kömür çıkaran, denizin dibinde sünger arayan, bendini yıkmış suya karşı çıkan bir insan- dır yazar. Gerekirse hayatı da kalemin ucuna kadar gelip orada bekleyen bir söze bağlı kılar. Burada, bu sözü söy- lemek veya söylememek arasında düşünerek bir seçme yapacaktır. "Terazinin bir tarafında yani sözü söyleme kefesinde ölüm ve gerçek, susma kefesinde de hayat ve yalan olsa da o sözü yazacaktır." der Sezai Karakoç. O hâlde yazmak, çağa tanıklık etmek gibi önemli bir eylem- dir. Yaşayarak tanık oluruz çağımıza. Yazarak, yaşananla- rı kayda düşürürüz. Yazarak bize yaşama gücü veren ilkelerimize sahip çıkarız. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır? A) Örnekleme - tanımlama B) Benzetme - tanık gösterme e) Karşılaştırma örnekleme D) Tanık gösterme - örnekleme E) Benzetme betimleme

2. Arkeologlar, 1600 yıl önce yaşamış, İnka Dönemi öncesin- den bir yerli liderin bozulmamış mezarını buldu. Kazı grubu- nun lideri, bulunan mezarın Peru'nun eski Moçika kültürüy- le ilgili sır perdesini aralamaya yardımcı olabileceğini belirt- ti. Hvaca de I Pueblo adı verilen mezar, Lima'nın yaklaşık 770 km kuzeyindeki Lambayaegue eyaletinde, Moçika kültürü- nün MÖ 100 ile MS 600 arasında geliştiği kıyı bölgesindeki bir alanda yapıldı. Mezardaki buluntular aynı bölgede 20 yıl önce bulunan ve son dönemde gerçekleşen en önemli ar- keolojik keşiflerden biri sayılan Sipan buluntularıyla benzer- lik taşıyor. Bu parçada yapılan kazıyla ilgili olarak; 1. Nerede yapıldığı, II. Hangi bilgiye ulaşıldığı, III. Ne zaman gerçekleştirildiği sorularından hangilerinin cevabı vardır? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II C) Yalnız III E) II ve III

1. I. uykuya neden ihtiyaç duyduğumuza dair teoriler- den II. sırasında belleğe kaydediyor, ayrıca hoş olma- yan Doirin IIL birine göre, beynimiz o gün yaşanan olayları uy- u ku IV. travmatik olaylara ilişkin anılarla da uyku V. sırasında baş ediyor olabiliriz Yukarıdaki sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında baştan dör- düncü hangisi olur? A) I B) II C) ||| D) IV E) V 4

23. Yaşamın Kırılma Noktasında Dram Sanatı, daha adından başlayarak tiyatroya felsefenin aydınlatıcı, saydamlaştırıcı ışığıyla bakıyor. Okuru edinilmiş ön yargılarla, basmakalıp yargılarla, günün geçerli ama geçici modalarıyla bağlarını koparmaya, en azından onlarla kıyasıya hesaplaşmaya çağırıyor. Bunu yaparken de yazar çok cesurca, açık, duru, anlaşılır bir dil kullanıyor. Cesurca diyorum çünkü yazarın ne dediğini anlayacağınız için ona soru sorabilir, karşı çıkabilirsiniz; onunla tartışabilir, onu sıkıştırabilirsiniz. Yazar, otoritesiyle sizi yıldırıp sindirmek yerine tiyatronun da sanatın da felsefenin de her türlü düşünsel etkinliğin de ilgi ve sevgiyle yaklaşacak her ölümlünün harcı olabileceği gerçeğini koyuyor önünüze. X Felsefeyi farklı disiplinlerle ilişkilendirmediği XI. Mecut anlayışlara karşı sorgulayıcı bir tavır önerdiği Okura, rahat anlaşılır bir dille seslendiği V.Bilgisini ve yeterliliğini açık bir şekilde okura hissettirdiği Bu parçada sözü edilen yapıtın yazarıyla ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri söylenebilir? BRO A) Yalnız I Yalnız II Sivell pri Il ve III E) Il ve IV

ikâ- hir- op- tçı, vu- mi mi Ş- li si 6 24. Sartre, insanın özünün biçiminden sonra inşa edildiğine ina- nır. Çünkü Sartre'a göre, insan, bir taş ya da sopa gibi basit ve bilinçsiz bir varlık değildir. Sopa ve taş, her ne ise odur. Hâlbuki şuurlu bir varlık olan insan, ne olması gerektiğine kendisi karar verir. Bunun içindir ki kendi içinde varlık kendi içine kapanık, kendinden başka bir şeyi olmayan varlık de- ğil, yönelim içinde bir varlıktır. Şuurlu varlık, hiçbir zaman tek başına bir varlık olmamaktadır. O önce var olup sonra ken- disini yaratan tek varlıktır. Önce insan vardır, sonra şu veya bu adam. Bu yüzden sahat, insanın kendini inşa ederek bi- rey olma sancısını anlatmalıdır. Bu parçada Jean Paul Sartre'in savunduğu sanat akımı aşağıdakilerden hangisidir? A) Natüralizm C) Ekspresyonizm B) Empresyonizm D) Sürrealizm E Egzistansiyalizm 27.

6. Servete faziletin yükü, demekten daha iyi bir ifade bulamı- yorum. Ordu için ağırlık ne ise fazilet için de servet odur. Atılamaz, geride bırakılamaz. Sonra da yürüyüşlere engel olur. Hatta bazen ordu, ağırlığa bakayım derken savaşı kazanamaz. Kazansa bile pahalıya mal olur. Bütün bir ser- vetin, gerçek, hiçbir faydası yoktur. Belki etrafa dağıtmak için olur; o kadar. Ondan ötesi hayal... Bakın Süleyman ne diyor: "Malın çok olduğu yerde yiyiciler de çok olur. Mal sahibine seyirden başka ne düşer?" Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır? A) Örnekleme Tanımlama B) Karşılaştırma C) Tanık gösterme E) Doğrudan anlatım 7.-8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız 9.