Düşünceyi Geliştirme Yolları Soruları

22231243 16. İnsan, umutları ve umutsuzlukları olan bir varlıktır. Bir insanının geleceğe ilişkin dönem dönem umut, dönem dönem umutsuzluk taşıması olağan bir durumdur. Sa- natçılar şiirlerine umut ve umutsuzluklarını yansıtır. Bu sanatçılardan biri de Cahit Külebi'dir. O, Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin önemli isimlerinden biridir. Cahit Külebi'nin 1917'de Tokat'ta başlayan yaşam serüveni 1987'de Ankara'da sona erer. Külebi'nin eserlerinin önemli bir kısmını şiirleri oluşturmaktadır. O; şiirlerin- de çoğunlukla Anadolu ve Anadolu insanı başta olmak üzere aşk, ayrılık, özlem, umut, umutsuzluk, gurbet, ölüm, tabiat, vatan sevgisi temalarını işler. Onun şiir- lerinde Anadolu insanının samimiyetinin yanı sıra liriz- mi de mevcuttur. Türk şiirinde birçok farklı tarzın de- nendiği Cumhuriyet Sonrası Dönem'de hiçbir edebî gruba girmeyen şair, kendi şiirlerinde oluşturmaya ça- lıştığı tarzı "yeni romantizm" şeklinde isimlendirir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Tanımlama esamon B) Örnekleme D) Tanık gösterme Öznellik SUPPRUNA E) Açıklama 18.

8. • Dondurma nedir? • Dondurma tüketiminin artmasının nedeni nelerdir? Para kazanma maksadıyla dondurma üretimine, dün yada ve ülkemizde hangi tarihlerde başlanmıştır? Ülkemizde dondurma tüketimi neden düşük seviye dedir? Aşağıdaki araştırma sonuçlarından hangisi bu soru lardan herhangi biriyle ilişkili değildir? A Dondurma tüketiminin tetiklenmesinin en önemli sebeplerinden biri, içerdiği zengin vitamin ve mine- ral bileşimi, yağ ve protein açısından zengin oluşu iken bir diğer sebebi de içerikteki zenginleşmenin ve çeşitliliğin artmasıyla farklı tüketici beklentilerine cevap verebilmesidir. ● ● B) Dondurma, lezzetli ve besleyici özelliğiyle her yaş tan insanın tercih ettiği, ana bileşeni süt olan ve çe- şitli maddelerin ilavesiyle hazırlanarak dondurulan bir gıda maddesidir. D Dondurmada proteini artırılmış ürünler ilgi çekmek- le birlikte, peynir altı suyuyla zenginleştirilmiş, pro- biyotik bakteri içeriğine sahip, antioksidanca zengin girdiler ve liflerle desteklenmiş ürün alternatifleri de yerini alıyor. Dondurma yapımı, ticari amaçla ilk kez 1785 yılında Londra'da, 1851'de Amerika'da gerçekleştirilirken Türkiye'de ise 1900'lü yılların başında ilk defa İstan- bul ve Kahramanmaraş'ta üretilmeye başlanmıştır. EX Türkiye'de dondurma tüketiminin daha düşük olma- sında, dondurmanın yaz tatlısı olarak kabul edilmesi ve kışın tüketilmesinin hastalığa yol açacağı algısı belirleyici faktörler olarak öne çıkıyor. Diğer sayfaya geçiniz. 10. Her der Mic Sö zin ev Di Se K b

8. Nevri dönmek Dili boğazına akmak • Kösele gibi ne kurt düşmek Aşağıdaki açıklamaların hangisi bu deyimlerden biriyle ilgili değildir? k sert, çiğnenmesi güç By Sight ve heyecan içine düşmek C) Konuşamaz olmak D Cok sinirlenmek Kendisine zararı dokunacak bir durum doğacağından kuşkulanmak

1 1 3. I, Müdürümüz hiçbir zaman kapalı konuşmayı sevmezdi. II. Boğaz ağrısı ne yazık ki hâlâ geçmemiş. III. Koltukları kenara çekerek salonun ortasına boya malzemelerini koyduk. IV. Duyarak yazdığı için şiirleri bu kadar etkileyici. V. Dil, kültürün en önemli taşıyıcısıdır. Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili sözcükler gerçek anlamının dışında kullanmıştır? Al ve BI ve III D ve V E) iv ve V CiTye IV

is 7. Dilimizdeki "Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" sö- zünün aslı muhtemelen "Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" şeklindedir. Çünkü sözün aslındaki "Ane" kelimesi Bağdat yakınlarındaki sarp bir uçurumun kuşattığı dik bir geçidin adıdır. Bağdat gibi (güzel) şehir, Ane gibi de (sarp ama manzaralı) yar (uçurum) olmaz, demeye gelir. Ancak Bağdat'ın Osmanlı Türkü için önemine bakınız ki oradaki Ane'yi anne yapıvermiş. Tıpkı "Yanlış hesap Bağdat'tan döner" sözüyle Bağdat'ın eskiden beri ilim merkezi oldu- ğunun altının çizilmesi gibi. Yukarıdaki metinde aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Açıklama C) Karşılaştırma B) Örneklendirme BBenzetme 7- Türkçe SB **** eis

5. TÜRKÇ İnanılmayacak şeyler anlatan yapıtların okuyucu- nun ilgisini çekmesi zordur; sanat eserlerinin gerçek değilse de en azından gerçekleşmesi mümkün bir olaya odaklanması gerekir. 2020 MSC Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılanla- ri destekler niteliktedir? A) Roman denilen şey yalnızca hoş ve garip bir olayın hikâyesinden ibaret değildir, elbette bilim- lerden birisine, sanayiden birkaçına, felsefenin bazı kurallarına değinerek okuyucularının bilgi dairesini genişleten eserlerdir. B) Kerem namındaki âşık, sevgilisinin aşkından dünyayı dolaşıp da en son cayır cayır yanınca ben Kerem'i beğenmek şöyle dursun dünyada Aslı'dan başka âşık olunacak insan mı yoktu di- yerek hikâyeyi noktalarım. C) Eser üretirken bizim amacımız yalnız masal anlatmak değildir, aslı hâlâ meçhul bulunan ve içine farklı hisler yerleştirilerek adına insan de- nilen cismi, bir bütün hâlinde okuyucuya göste- rebilmektir. A Etrafına toplanmış kurt ile kuzu, aslan ile ceylan Y gibi farklı hayvanların ortasına oturan Mecnun'un A onlarla dertleşmesini veya Leyla'nın mumla ko- nuşmasını, ufak bir çocuk bile severek ve beğe- N. nerek okuyamaz. E) Sanatçılar, eserlerini çağdaş bir uygarlığın ge- reği olarak benimsedikleri için ahlak konusuna çok önem vermemekle birlikte okuyucudan da yalnızca kıssadan hisse yapmasını beklemezler. A R 1

12. 1. Bağlama çalmak ve kitap okumak arasında kararsız kalmış yine. det II. Eserlerinde genellikle aşkı, dostluğu, savaş dönemi- nin acılarını ve kahramanlıklarını ele almıştır. III. Füruzan, eserlerinde kişileri derinlemesine inceledi ve anlatımını ayrıntılarla besledi. IV. Ahlaksal çatışmayı kendi dünya görüşü ışığında ele alır, doğa ve folklora büyük önem verir. V. Bir problemi çözebilmek için öncelikle problemi bul- mak ve tanımlamak gerekir. Numaralanmış cümlelerin hangisinde "ve" bağlacı cüm- leleri birbirine bağlamıştır? A) I B) II CHIN DIV E) V

İki tür popüler öykü vardır. Birincisi "kaçış öyküleri”dir, gerçeklerden kaçmamızı sağlar, ikincisi ise “içinde ken- dimizi bulduğumuz" öykülerdir. Okuduğumuzda “işte aynı ben." deriz, işte benim öykülerim bu tarzdır. Bu öykülerimi okuyan İrlandalı bir kadın, sorun yaşadığı ailesini bırakıp İngiltere'ye gitmeye karar vermiş. Ailesi, orada tanıdığı hiç kimse olmadığını söyleyince bir kitabımdaki iki karak- terin adını vermiş, onları görmeye gideceğim, demiş. - Sanırım başarım, yarattığım tiplerin bu niteliğinden kay- naklanıyor. - 6. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? C A) Meğer kadın, onların gerçekten var olduğunu sani- yormuş B) Anladım ki kadın, benim seslenmeyi amaçladığım türden bir okur değilmiş C) Belli ki kadın, içinde bulunduğu koşullarda hiç mutlu olmamış C Demek ki bundan sonraki yapıtlarımda kurmaca tiple- re ağırlık vermem gerekiyor E) Anlaşılan, okur kitlemi belirlerken bir hata yapmışım 1000 Knes) 8.

8. (1) Yaşatmaya çalıştığım romanlar bir gün sahiden yaşamaya karar verdiler. (II) Üstelik hesap da soruyorlardı. (III) Her Gece Bodrum, aynı adı taşıyan bir tatil kasabasında neler bulduğumu soruyor; Ölüm İlişkileri'yse "Günlük hayattaki ilişkilere hiç değinmeyecek miyiz biz?" diye öfkeli öfkeli söyleniyordu. (IV) Çehov'un Marti'sında geçen bu sözle ince bir aşk üçgeni kuracaktım. (V) Cehennem Kraliçesi'ne gelince bu Fellini Visconti havasından ne zaman kurtulacağımın tasasına düşmüştü. (VI) Bir Akşam Alacası ise söyleyecekleri için sırada bekliyordu. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? B) II. C) III. A) I. D) IV E) V.

3. 3-4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Musikiyi kâinat ile izah etmek, kadim bir gele- nektir. İslam düşünce dünyasında da musiki, kozmik sembollerle ve varlıklarla açıklanır ancak bu açıklamalar tamamen İslam düşünürlerinin geliştirdikleri orijinal bir açıklamadır, bu kadim bir musiki öğretisidir ve İslam kültür ve düşüncesi üzerinden, yenilenmek ve genişletilmek suretiyle, İslâm düşünce perspektifi içinde devam eder. Çünkü İslam düşüncesi, kültür ve medeniyeti, bu okuma ve izah etme şeklini kendi varlık tasavvur ve tahayyülüne daha uygun bulmuştur. Gerek ses- ler arasındaki ilişki zenginliği ve seslerin uyumlu kullanılışı gerekse insan ruhu üzerinde bıraktığı tesirler, düşünürleri musiki hakkında "Kozmosun en güzel ifadesi" yorumunu yapmaya yönelt- miştir. Çünkü kozmos, bu düşünürlere göre bir "Harmonia (uyum)" idi. Musiki de sesler arasında bir "Harmonia"yı yansıtmaktadır ve âdeta kozmik harmoniayı ifade etmektedir. Bu düşüncenin sahi- bi Pythagoras'a göre kâinat, ilahi bir özellik arz etmekteydi ve dolayısıyla iyi ve tek bir bütün olmak durumundaydı. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Tanımlamaya yer verilmiştir. B) Açıklayıcı anlatımla yazılmıştır. ✓ C Tanık göstermeden faydalanılmıştır. D) Karşılaştırma yapılmıştır. V E) Nesnel verilere yer verilmiştir.

Bana şöyle diyebilirsiniz: "Peki, piyasa romanları okunmasın mı? Halk yığınları kitapsız mı kalsın? Herkesin kendine göre bir zevki olduğunu inkâr mi ediyorsunuz? Hem sonra, her romanci Stendhal veya Flaubert olamaz ya! Yığın için yazan- ların da kalemleriyle yaşamak hakları değil mi?" Doğru söze ne denir? Gerçekten kimsenin zevkine karışılmaz. Bu paragrafta başvurulan anlatım yolu, aşağıdakilerden hangisidir? A) Tanımlama C) Örnekleme 3. B) Benzetme Oanık gösterme ESorularla düşündürme

7. Kimi zaman insan bir işe başlarken hata yapma korkusuna kapıla- bilir. Bu korkuyu yenemeyip işe başlamayı geciktirirse kendine olan güvenini yitirmiş demektir. Daha işin başında öz güvenini yitiren bir kimse çoğunlukla hayatta hiçbir iş yapamaz çünkü bu güvensizlik, o kimse ile başarı arasında kalın bir duvar örer. Bu parça için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Söylenenler kanıtlanmaya çalışılmıştır. B) Koşul cümlesine yer verilmiştir. e) Genellemede bulunulmuştur. D) Gerekçeli yargı vardır. Somutlaştırma yapılmıştır. TYT/01 GNL-4 (A Serisi)

(1) Televizyon ya da sinema seyircisi aşk konulu edebî eserlerden uyarlanan film ve dizileri çok beğenmekte, bu nedenle bu film ve diziler izlenme rekorları kırmaktadır. (II) Bu yüzden aşk tema- li eserler birçok televizyon kanalının gözdesi olmuştur. (III) İşle- nen acılı aşk hikâyeleri, kavuşamayan çiftler seyirciyi ekrana ki- litlemeyi başarmıştır. (IV) Biraz dikkatli izlendiğinde film ve dizi- lerde yararlanılan edebî eserlerin özünden kopup darmadağın bir hâl aldığı hemen fark edilmektedir. (V) Ne yazık ki yönetmen- ler günü kurtarma peşinde oldukları için bu durumu pek umur- samamaktadırlar. (VI) Bu ürkütücü duruma seyircinin de ses çı- karmaması edebî eserlerin üzerinde yerli yersiz oynanmasına zemin hazırlamaktadır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numa- ralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? B) V A) IV D) II E) VI

Deneme - 8 31. Bilindiği üzere, roman, hem bir somut gerçekliğin hem de soyut bir hayal gücünün ürünüdür. Romanda yaza- rin hayal gücü, sanatçı kişiliği, görgü ve bilgisiyle, zen- gin duygu ve düşüncesiyle yaratılan bir yaşam ortamı anlatılır. Romancı, okuyucuyu etkilemek, okuyucunun ruhunda bir yankı uyandırmak amacındadır. Roman, yazardan bir yüzüğün halkasına dünyayı sığdırabilme- yi ve büyüleyici bir tarzda tasvir etmeyi talep eden yazı türüdür. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen ro- manların bir özelliği değildir? A) Yoruma açıklık C) Etkileyicilik B) Sanatsallık D) Yoğunluk E) Özgün olmak

25. Şiir son şeklini aldıktan sonra artık bir bütün olarak değer- lendirilmelidir. Onun değeri bu bütündedir. Anlam da şiir denen bu bütünden ayrı bir şey değildir fakat o tek başına şiire değer kazandıran bir özellik de değildir. O da diğerleri gibi bir malzemedir. Şiirde geçerli olan düşünce, duygu, hayal, ses, anlam değil bir bütün olarak sadece şiirin ken- disidir. Şiirin birçok işlevi olabilir fakat onun ilk ve temel işlevi öncelikle kendi tabiatına sadık kalmaktır. Çünkü şiir, her şeyden önce şiirdir. Bu parçaya göre, şiirin temel işlevi aşağıdakilerden hangisidir? A) Her yönden bütünlük taşıması B) Şiir estetiğinin gerektirdiği niteliklere sahip olması C) Okunduğunda ir zevki yaşatması D) Öncelikle estetik açıdan mükemmellik taşıması E) Duygu ve hayali bir arada sunabilmesi

8. (1) Yaşatmaya çalıştığım romanlar bir gün sahiden yaşamaya karar verdiler. (II) Üstelik hesap da soruyorlardı. (III) Her Gece Bodrum, aynı adı taşıyan bir tatil kasabasında neler bulduğumu soruyor; Ölüm İlişkileri'yse "Günlük hayattaki ilişkilere hiç değinmeyecek miyiz biz?" diye öfkeli öfkeli söyleniyordu. (M) Çehov'un Marti'sında geçen bu sözle ince bir aşk üçgeni kuracaktım. (V) Cehennem Kraliçesi'ne gelince bu Fellini Visconti havasından ne zaman kurtulacağımın tasasına düşmüştü. (VI) Bir Akşam Alacası ise söyleyecekleri için sırada bekliyordu. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? C) III. A) I. B) II. D) IV E) V. YGS-2015 ÖSYM