Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Düşünceyi Geliştirme Yolları Soruları

?
37. Çin'in güneyindeki Guangxi Bölgesi'nde keşfedilen bir çökme çuku-
runun tabanında kadim zamanlardan kalma bir orman bulundu.
Çökme çukurları, yer altı sularının aşındırması sonucu ana kayadaki
çökmeyle oluşan çukurlardır. Bilim insanları, mağara kâşiflerinin
keşfettiği ormanda 40 metre uzunluğunda ağaçlar yaşadığını ve
burada muhtemelen bugüne kadar bilinmeyen bitki ve hayvan tür-
lerinin bulunduğunu düşünüyor. Söz konusu çökme çukuru, Leye
County'de bulunan 30 çökme çukuru arasında en büyük olanı: 306
metre uzunluğunda, 150 metre genişliğinde ve 192 metre derinli-
ğinde. Çukurun duvarları da üç farklı mağaraya açılıyor. Çin jeolojik
araştırmalarının Karst Jeolojisi Enstitüsünden Chen Lixin, saatler
süren yürüyüşten sonra ulaştıkları tabanda, ağaçların yoğunluğu
kadar çalıların da omuzlarına kadar ulaştığını belirtti.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ornekleme
A
B)) Açıklama
C) Tanımlama
D) Karşılaştırma
E) Sayısal verilerden yararlanma
TYT/01GNL-5 (A Serisi)
40. M
10
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
? 37. Çin'in güneyindeki Guangxi Bölgesi'nde keşfedilen bir çökme çuku- runun tabanında kadim zamanlardan kalma bir orman bulundu. Çökme çukurları, yer altı sularının aşındırması sonucu ana kayadaki çökmeyle oluşan çukurlardır. Bilim insanları, mağara kâşiflerinin keşfettiği ormanda 40 metre uzunluğunda ağaçlar yaşadığını ve burada muhtemelen bugüne kadar bilinmeyen bitki ve hayvan tür- lerinin bulunduğunu düşünüyor. Söz konusu çökme çukuru, Leye County'de bulunan 30 çökme çukuru arasında en büyük olanı: 306 metre uzunluğunda, 150 metre genişliğinde ve 192 metre derinli- ğinde. Çukurun duvarları da üç farklı mağaraya açılıyor. Çin jeolojik araştırmalarının Karst Jeolojisi Enstitüsünden Chen Lixin, saatler süren yürüyüşten sonra ulaştıkları tabanda, ağaçların yoğunluğu kadar çalıların da omuzlarına kadar ulaştığını belirtti. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Ornekleme A B)) Açıklama C) Tanımlama D) Karşılaştırma E) Sayısal verilerden yararlanma TYT/01GNL-5 (A Serisi) 40. M 10
13. Kanatlı atlağın çektiği arabasıyla gün boyu gökte
gezen kişi, güneş tanrısını temsil eden Helios'tur.
Aşağıdaki cümlelerden hangisinin ögeleri ve
öge dizilişi yukarıdaki cümleyle aynıdır?
A) Toprakta yetişen şeylere varmak, toprak ve su
olduktan sonra güç değil.
B) Yaşadığımız her türlü deneyimi sürekli bilinci-
mizde tutmamız mümkün değildir.
Aydınlanma filozoflarının çoğu, Antik Çağ hü-
manistleriyle aynı doğrultuda insan usuna son-
suz ölçüde güveniyorlardı.
D) Bilincin sansüründen kurtulup sözcükleri ve re-
simleri özgürce kullanabilmek, sanatçı için son
derece önemli bir yer tutar.
E) Yeni düşünceler üretebilmek için bizler de ha-
yal gücümüzü serbest bırakmalıyız.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
13. Kanatlı atlağın çektiği arabasıyla gün boyu gökte gezen kişi, güneş tanrısını temsil eden Helios'tur. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin ögeleri ve öge dizilişi yukarıdaki cümleyle aynıdır? A) Toprakta yetişen şeylere varmak, toprak ve su olduktan sonra güç değil. B) Yaşadığımız her türlü deneyimi sürekli bilinci- mizde tutmamız mümkün değildir. Aydınlanma filozoflarının çoğu, Antik Çağ hü- manistleriyle aynı doğrultuda insan usuna son- suz ölçüde güveniyorlardı. D) Bilincin sansüründen kurtulup sözcükleri ve re- simleri özgürce kullanabilmek, sanatçı için son derece önemli bir yer tutar. E) Yeni düşünceler üretebilmek için bizler de ha- yal gücümüzü serbest bırakmalıyız.
zun
or-
eşi"
en,
tan
m.
raf
er-
ng
e-
re,
u-
en
in
7-
m
3
7
r
e
Palme Yayınevi
84
diyen
Birçok edebiyatçı veya edebiyat meraklısı için şiir,
edebiyatın kraliçesidir. "Her şair ille de müzisyen,
aynı zamanda oyuncu ya da ressam olmak zorun-
da değildir ama her iyi müzisyen her usta oyuncu,
her değerli ressam şiir yazıp söylemese dahi aynı
zamanda şairdir, başka türlüsü düşünülemez."
Aziz Nesin'in de aynı düşünceyi taşıdığı söylenebilir.
Aynı durumun mimarlar için de söz konusu olduğu-
nu ileri sürmenin bizce hiçbir sakıncası yoktur. Bu
nedenle edebiyat ile mimarinin arasındaki ilişkinin
edebî eser boyutuyla karşımıza çıkması son derece
önemlidir.
39. Bu parçada anlatılmak istenen düşünce aşağıda-
kilerin hangisidir?
AY Birçok sanat dalında şiirin, şiirde ise birçok sanat
dalının izlerini bulmak olasıdır.
Yetkin bir sanatçının önce kendi alanında uz-
manlaşması buradan şiire yol alması sanat adina
zorunludur.
Her sanat dalında olduğu gibi mimaride de edebi
izler görmek gayet normal kabul edilmelidir.
Edebiyat ile mimari arasındaki ilişki, izlerini mi-
maride değil, edebi eserde gösterir.
Şairlik özelliği ve duyarlılığı, ürettiği ne olursa ol-
sun her sanatsal eserde belli bir ölçüde kendini
hissettirmelidir.
40. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangi-
si söylenemez?
A) Düşünce, betimleyici anlatımın özelliklerinden
yararlanılarak açıklanmıştır.
Kanıtlayıcı anlatım türünün özelliklerinden yarar-
lanılmıştır.
Öznel bir tanımlama yapılmıştır.
D) Karşılaştırmalar yapılmıştır.
Alıntı yapılarak düşünce inandırıcı kılınmaya çalı-
şılmıştır.
Diğer sayfaya geçiniz.
1.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
zun or- eşi" en, tan m. raf er- ng e- re, u- en in 7- m 3 7 r e Palme Yayınevi 84 diyen Birçok edebiyatçı veya edebiyat meraklısı için şiir, edebiyatın kraliçesidir. "Her şair ille de müzisyen, aynı zamanda oyuncu ya da ressam olmak zorun- da değildir ama her iyi müzisyen her usta oyuncu, her değerli ressam şiir yazıp söylemese dahi aynı zamanda şairdir, başka türlüsü düşünülemez." Aziz Nesin'in de aynı düşünceyi taşıdığı söylenebilir. Aynı durumun mimarlar için de söz konusu olduğu- nu ileri sürmenin bizce hiçbir sakıncası yoktur. Bu nedenle edebiyat ile mimarinin arasındaki ilişkinin edebî eser boyutuyla karşımıza çıkması son derece önemlidir. 39. Bu parçada anlatılmak istenen düşünce aşağıda- kilerin hangisidir? AY Birçok sanat dalında şiirin, şiirde ise birçok sanat dalının izlerini bulmak olasıdır. Yetkin bir sanatçının önce kendi alanında uz- manlaşması buradan şiire yol alması sanat adina zorunludur. Her sanat dalında olduğu gibi mimaride de edebi izler görmek gayet normal kabul edilmelidir. Edebiyat ile mimari arasındaki ilişki, izlerini mi- maride değil, edebi eserde gösterir. Şairlik özelliği ve duyarlılığı, ürettiği ne olursa ol- sun her sanatsal eserde belli bir ölçüde kendini hissettirmelidir. 40. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A) Düşünce, betimleyici anlatımın özelliklerinden yararlanılarak açıklanmıştır. Kanıtlayıcı anlatım türünün özelliklerinden yarar- lanılmıştır. Öznel bir tanımlama yapılmıştır. D) Karşılaştırmalar yapılmıştır. Alıntı yapılarak düşünce inandırıcı kılınmaya çalı- şılmıştır. Diğer sayfaya geçiniz. 1.
"e ve den-
zluk kav-
Hayatta
<". Önce
arı üze-
en ken-
angi bir
mızda
e alış-
amda
n biri-
ter-
B
B
TYT - ÖZEL - 5 R
32 ve 33. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Ağır metaller suya göre özgül ağırlıkları yaklaşık 5 kat
büyük olan ve doğada bulunan elementlerdir. Bazı ele-
mentler fizyolojik olarak vücudumuzda bulunmakta ve
proteinlerin yapısında yer almaktadır. Demir, çinko, bakır
ve selenyum bu elementlerdendir ve "eser element" ola-
rak sınıflandırılmaktadır. Eksikliklerinde çeşitli hastalıklar
ortaya çıkabilir. Ancak bazı ağır metaller çok düşük doz-
larda bile vücudumuz için zararlıdır. Toksisiteleri yüksek
olduğu için özellikle arsenik, kadmiyum, krom, kurşun ve
civa maruziyeti; meslek hastalıkları ve halk sağlığı için
önemli hâle gelmiştir. Bu metaller, düşük dozlarda bile
multipl organ hasarı yapabilmelerinin yanı sıra, kansero-
jen madde sınıfına girmektedir. Ağır metallere maruziyet
immdüşündüğümüzden daha ciddi sonuçlara neden olmakta-
dır ve günlük hayatımızda "yoğunluktan ya da yorgunluk-
tan" diye düşündüğümüz birçok nörolojik bulgunun nede-
ni olabilmektedir. Toksisite, maruz kalınan doz, vücuda
giriş şekilleri, kimyasal özellikler, yaş, cinsiyet, genetik
durum ve beslenme durumuna göre değişiklik gösterebil-
ammektedir. Ağır metaller oldukça stabil moleküllerdir ve bir
kez alındıktan sonra uzun yıllar çeşitli dokularda kalırlar.
32. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Bir makaleden alınmıştır.
B) Nesnel bir anlatım kullanılmıştır.
C Tartışmacı anlatım vardır.
D) Terimlere yer verilmiştir.
E) Örneklemeden yararlanılmıştır.
33. Aşağıdakilerden hangisi ağır metaller için söylenebilir?
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
"e ve den- zluk kav- Hayatta <". Önce arı üze- en ken- angi bir mızda e alış- amda n biri- ter- B B TYT - ÖZEL - 5 R 32 ve 33. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ağır metaller suya göre özgül ağırlıkları yaklaşık 5 kat büyük olan ve doğada bulunan elementlerdir. Bazı ele- mentler fizyolojik olarak vücudumuzda bulunmakta ve proteinlerin yapısında yer almaktadır. Demir, çinko, bakır ve selenyum bu elementlerdendir ve "eser element" ola- rak sınıflandırılmaktadır. Eksikliklerinde çeşitli hastalıklar ortaya çıkabilir. Ancak bazı ağır metaller çok düşük doz- larda bile vücudumuz için zararlıdır. Toksisiteleri yüksek olduğu için özellikle arsenik, kadmiyum, krom, kurşun ve civa maruziyeti; meslek hastalıkları ve halk sağlığı için önemli hâle gelmiştir. Bu metaller, düşük dozlarda bile multipl organ hasarı yapabilmelerinin yanı sıra, kansero- jen madde sınıfına girmektedir. Ağır metallere maruziyet immdüşündüğümüzden daha ciddi sonuçlara neden olmakta- dır ve günlük hayatımızda "yoğunluktan ya da yorgunluk- tan" diye düşündüğümüz birçok nörolojik bulgunun nede- ni olabilmektedir. Toksisite, maruz kalınan doz, vücuda giriş şekilleri, kimyasal özellikler, yaş, cinsiyet, genetik durum ve beslenme durumuna göre değişiklik gösterebil- ammektedir. Ağır metaller oldukça stabil moleküllerdir ve bir kez alındıktan sonra uzun yıllar çeşitli dokularda kalırlar. 32. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Bir makaleden alınmıştır. B) Nesnel bir anlatım kullanılmıştır. C Tartışmacı anlatım vardır. D) Terimlere yer verilmiştir. E) Örneklemeden yararlanılmıştır. 33. Aşağıdakilerden hangisi ağır metaller için söylenebilir?
2. Şair sözünden ben, şiir yazan kişi, anlamını çı-
karmıyorum. Bir sanatçının yüreği beynindedir,
beyni ise gözünde, kulağında; sadece onlarda
değil, beş duyusunda. Bir insan beş duyusu ile
beyni ve yüreğini eşgüdüm ve eşduyum içinde
tutmayı becerebilirse, bu beceri kendisine veril-
miş bir armağansa ve o kendisi bu armağanın
bilincinde ise, bu insan şairdir. Şiir yazmasa da
şairdir; roman yazarken şairdir, resim yaparken
şairdir, müzik bestelerken şairdir...
Bu parçada yazar aşağıdakilerden hangisine
açıklık getirmektedir?
A) Şair sözünden neyin anlaşılması gerektiğine
B) Bir kişinin şiir yazabilmesi için ne gibi özellik-
lerinin olması gerektiğine
C) Öteki sanat türleriyle şiir arasında nasıl bir
ilişki olduğuna
D) Şairliğin akıl işi mi, duygu işi mi olduğuna
E) Şairlerin öteki sanatçılardan hangi yönleriyle
ayrılabileceğine
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
2. Şair sözünden ben, şiir yazan kişi, anlamını çı- karmıyorum. Bir sanatçının yüreği beynindedir, beyni ise gözünde, kulağında; sadece onlarda değil, beş duyusunda. Bir insan beş duyusu ile beyni ve yüreğini eşgüdüm ve eşduyum içinde tutmayı becerebilirse, bu beceri kendisine veril- miş bir armağansa ve o kendisi bu armağanın bilincinde ise, bu insan şairdir. Şiir yazmasa da şairdir; roman yazarken şairdir, resim yaparken şairdir, müzik bestelerken şairdir... Bu parçada yazar aşağıdakilerden hangisine açıklık getirmektedir? A) Şair sözünden neyin anlaşılması gerektiğine B) Bir kişinin şiir yazabilmesi için ne gibi özellik- lerinin olması gerektiğine C) Öteki sanat türleriyle şiir arasında nasıl bir ilişki olduğuna D) Şairliğin akıl işi mi, duygu işi mi olduğuna E) Şairlerin öteki sanatçılardan hangi yönleriyle ayrılabileceğine
3. İnsanlığın alın yazısıymış gibi hayatın akışını etkileyen sa-
vaşlar, dünya edebiyatının büyük ustalarını hep ilgilendirmiş-
tir. Lev Tolstoy, roman dilini ve anlatım biçimini yığınların dav-
ranışlarına ve duygularına yöneltirken tek tek insanların sa-
vaş içindeki yazgılarını da önemsemişti. Savaşın nasıl geç-
tiğini ve somut gerçeklerini tarihçilere bırakırken yaşananla-
rin imgesini canlandırmakla sorumlu hissetmişti kendini. Sa-
vaş ve Barış'ta insanların duyduklarını ve düşündüklerini an-
latmaya çalışır. Yoksa tarihin anlattığı savaşların içine gir-
dikçe romanın anlamını yitireceğinin farkındadır.
Bu parçada yazar, savını inandırıcı kılmak için aşağıda-
kilerden hangisine başvurmuştur?
A) Örneklendirmeye
B) Karşılaştırmaya
C) Tanımlamalara
Tanık göstermeye
E) Kişileştirmeye
4
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
3. İnsanlığın alın yazısıymış gibi hayatın akışını etkileyen sa- vaşlar, dünya edebiyatının büyük ustalarını hep ilgilendirmiş- tir. Lev Tolstoy, roman dilini ve anlatım biçimini yığınların dav- ranışlarına ve duygularına yöneltirken tek tek insanların sa- vaş içindeki yazgılarını da önemsemişti. Savaşın nasıl geç- tiğini ve somut gerçeklerini tarihçilere bırakırken yaşananla- rin imgesini canlandırmakla sorumlu hissetmişti kendini. Sa- vaş ve Barış'ta insanların duyduklarını ve düşündüklerini an- latmaya çalışır. Yoksa tarihin anlattığı savaşların içine gir- dikçe romanın anlamını yitireceğinin farkındadır. Bu parçada yazar, savını inandırıcı kılmak için aşağıda- kilerden hangisine başvurmuştur? A) Örneklendirmeye B) Karşılaştırmaya C) Tanımlamalara Tanık göstermeye E) Kişileştirmeye 4
24. Ne zamandır uğramıyorsun, diyorum. Ay, sorma, diyor
aynaya bakmaya devam ederken. Görüntüsünden memnun,
aynayı çantasına atıyor. Çok yakışıklı biriyle tanışmış. Sık
görüşüyorlarmış. Bu arada diğerleri de hâlâ peşindeymiş.
Hep pahalı hediyeler alıyorlarmış. Şımarık kahkahalar atıyor.
Anlatırken öyle bir bakışı var ki. Acıyarak. Eğlenir gibi. Ezilip
yok olsam da belli etmiyor, sessizce dinlemeyi sürdürüyorum.
Konuşmama fırsat vermiyor zaten. Anlatacakları bitince
susuyor. Kitap getirdin mi bana, diye soruyorum. Sessizlik.
Duymamış gibi. Hafta sonu sinemaya gidelim, diyor aniden.
Gidemem ben. Neden? Öyle. Ben izin alırım babandan.
Çıkamam, kaç kere söyledim sana. Sen bilirsin, kuruyup dur
bu evde, diyor. Hışımla kalkarak kapıyı çarpıyor. Topuklarının
sesi apartman boşluğunu aşıp evin içine kadar yayılıyor. Tak,
tak, tak... Arkasından bakmak için pencereye yaklaşıyor,
saçlarını attıra attıra yürümesini izliyorum... Bense burada,
bu küçücük evde, kendi kendimle.
Bu parçadaki anlatıcının içinde olduğu temel duygu
durumu aşağıdakilerden hangisidir?
A Yalnızlık
B) Kızgınlık
C) Kıskançlık
D) Umursamazlık
E) Utanç
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
24. Ne zamandır uğramıyorsun, diyorum. Ay, sorma, diyor aynaya bakmaya devam ederken. Görüntüsünden memnun, aynayı çantasına atıyor. Çok yakışıklı biriyle tanışmış. Sık görüşüyorlarmış. Bu arada diğerleri de hâlâ peşindeymiş. Hep pahalı hediyeler alıyorlarmış. Şımarık kahkahalar atıyor. Anlatırken öyle bir bakışı var ki. Acıyarak. Eğlenir gibi. Ezilip yok olsam da belli etmiyor, sessizce dinlemeyi sürdürüyorum. Konuşmama fırsat vermiyor zaten. Anlatacakları bitince susuyor. Kitap getirdin mi bana, diye soruyorum. Sessizlik. Duymamış gibi. Hafta sonu sinemaya gidelim, diyor aniden. Gidemem ben. Neden? Öyle. Ben izin alırım babandan. Çıkamam, kaç kere söyledim sana. Sen bilirsin, kuruyup dur bu evde, diyor. Hışımla kalkarak kapıyı çarpıyor. Topuklarının sesi apartman boşluğunu aşıp evin içine kadar yayılıyor. Tak, tak, tak... Arkasından bakmak için pencereye yaklaşıyor, saçlarını attıra attıra yürümesini izliyorum... Bense burada, bu küçücük evde, kendi kendimle. Bu parçadaki anlatıcının içinde olduğu temel duygu durumu aşağıdakilerden hangisidir? A Yalnızlık B) Kızgınlık C) Kıskançlık D) Umursamazlık E) Utanç
vaplayınız.
(1) AÇEV olarak 1996'dan bu yana 60 bin babaya ula-
şan baba eğitimleri ile babaları bilinçlendirmeye çalı-
şıyoruz. (Onlara ilgili babalığın önemini anlatıyor,
destekleyici yeni politikaların önemini vurguluyoruz.
(III) Bütün babalar; ilgili baba olsun, ilk işleri babalik
olsun, diye bu yola çıktık. (IV) Babaların çocuklarının
gelişimlerinin her aşamasında eşit sorumluluk alması,
onların ihtiyaçlarını bilmesi ve onlara sevgisini göster-
mekten çekinmemesi için baba destek eğitimleri verme-
ye devam ediyoruz. Babanın Çocuğun Gelişiminde
Rolü, Aile Tutumarı, Çocuğu Dinleme ve Anlatma ko-
nuları eğitimlerimizden bazıları.
11. Bu parcada numerelenmis sümlelerin hangi ikisin-
12. Bu parçada "Baba Destek Programı" hakkında aşağı-
dakilerden hangisine değinilmemiştir?
G
Pelikan &
A) Hangi kurum tarafından uygulandığına
Programin hangi alanları kapsadığına
Programin hangi amaçla düzenlendiğine +
D) Nasıl ilgili bir baba olunacağına
E) Programın kaç yıldır yürütüldüğüne
2
Textmarker 490
72
Toprak Yayıncılık
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
vaplayınız. (1) AÇEV olarak 1996'dan bu yana 60 bin babaya ula- şan baba eğitimleri ile babaları bilinçlendirmeye çalı- şıyoruz. (Onlara ilgili babalığın önemini anlatıyor, destekleyici yeni politikaların önemini vurguluyoruz. (III) Bütün babalar; ilgili baba olsun, ilk işleri babalik olsun, diye bu yola çıktık. (IV) Babaların çocuklarının gelişimlerinin her aşamasında eşit sorumluluk alması, onların ihtiyaçlarını bilmesi ve onlara sevgisini göster- mekten çekinmemesi için baba destek eğitimleri verme- ye devam ediyoruz. Babanın Çocuğun Gelişiminde Rolü, Aile Tutumarı, Çocuğu Dinleme ve Anlatma ko- nuları eğitimlerimizden bazıları. 11. Bu parcada numerelenmis sümlelerin hangi ikisin- 12. Bu parçada "Baba Destek Programı" hakkında aşağı- dakilerden hangisine değinilmemiştir? G Pelikan & A) Hangi kurum tarafından uygulandığına Programin hangi alanları kapsadığına Programin hangi amaçla düzenlendiğine + D) Nasıl ilgili bir baba olunacağına E) Programın kaç yıldır yürütüldüğüne 2 Textmarker 490 72 Toprak Yayıncılık
onlara bilgiler
Olumların
sıtan, özene
nan bir şeyi,
öğrencilere
etmenlerdir.
me, karşı-
bireysellik-
r.
den söz
şünme-
zandır-
a koy-
ma-
akıl
Bir "konsept" sözcüğü var. Türkçe karşılığında "kav-
ram, yaklaşım, anlayış zihniyet" var. Ne derseniz
deyin. Pek çok seçeneği var. Mesela "trend" sözcü-
ğü büyülü gibi görünen sözlerden. Bir meslektaşımız
bu konuda araştırma yaptı. Şu anda Türkçede kulla-
nılan İngilizce kökenli "trend" kelimesinin karşılığın-
da 56 tane kelime, ibare var. Türkçenin bu zengin-
liğinden haberdar olmayan bir kişi elli altı kelimenin
varlığını bir kenara bırakarak o yabancı sözcüğü
kullanıyor. Bu elli altı kelime unutulduğunda ve keli-
meler mezarlığına gönderildiğinde kültürümüzün en
önemli değer taşları kayboluyor. Bununla birlikte o
sözlerle ilgili deyimlerimiz, atasözlerimiz unutulmaya
terk ediliyor ve dilde kısırlık dediğimiz olay meydana
geliyor.
5.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangi-
si söylenemez?
A)öznel değerlendirmeler vardır.
B) Örneklemeden yararlanılmıştır.
C) Tartışmaya başvurulmuştur.
D) Çıkarımda bulunulmuştur.
E) Dolaylı anlatıma başvurulmuştur.
mshob siss
Çü
çiz
yo
ku
bi
B
d
ne
8.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
onlara bilgiler Olumların sıtan, özene nan bir şeyi, öğrencilere etmenlerdir. me, karşı- bireysellik- r. den söz şünme- zandır- a koy- ma- akıl Bir "konsept" sözcüğü var. Türkçe karşılığında "kav- ram, yaklaşım, anlayış zihniyet" var. Ne derseniz deyin. Pek çok seçeneği var. Mesela "trend" sözcü- ğü büyülü gibi görünen sözlerden. Bir meslektaşımız bu konuda araştırma yaptı. Şu anda Türkçede kulla- nılan İngilizce kökenli "trend" kelimesinin karşılığın- da 56 tane kelime, ibare var. Türkçenin bu zengin- liğinden haberdar olmayan bir kişi elli altı kelimenin varlığını bir kenara bırakarak o yabancı sözcüğü kullanıyor. Bu elli altı kelime unutulduğunda ve keli- meler mezarlığına gönderildiğinde kültürümüzün en önemli değer taşları kayboluyor. Bununla birlikte o sözlerle ilgili deyimlerimiz, atasözlerimiz unutulmaya terk ediliyor ve dilde kısırlık dediğimiz olay meydana geliyor. 5. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A)öznel değerlendirmeler vardır. B) Örneklemeden yararlanılmıştır. C) Tartışmaya başvurulmuştur. D) Çıkarımda bulunulmuştur. E) Dolaylı anlatıma başvurulmuştur. mshob siss Çü çiz yo ku bi B d ne 8.
22. Sarı yağmur, incecik ışığın üstüne yağan başka bir
ışık gibi iniyordu. Yerler ince yağmuru buradan alıp
döküveriyordu az öteye. Hüzünlü kuşlar boyunlarını
içlerine çekmişler; tüyleri domur domur, dallarda kı-
pırtısız duruyordu. Yağmurun içinden mor bir kele-
bek seli geçti. İleride akar çayın kıyısında çıvgına tu-
tulup bir hayat çalısının üstünde kasırgalandı, hayat
çalısı mosmor oldu tepeden tırnağa; bir süre karma-
karışık şekilde iç içe kıvranarak, salkım saçak topar-
lanıp dağılarak orada savruldu. Sonra mor toparlak
sarının ışıltısında eriyip dağıldı, usul usul yitip gitti.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
B) İkilemelerden faydalanılmıştır. V
C) Devrik cümleler kullanılmıştır. V
D) Kişileştirmeden yararlanılmıştır.
E) Örneklemeye yer verilmiştir.
V
PUAN
g
A
C
E
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
22. Sarı yağmur, incecik ışığın üstüne yağan başka bir ışık gibi iniyordu. Yerler ince yağmuru buradan alıp döküveriyordu az öteye. Hüzünlü kuşlar boyunlarını içlerine çekmişler; tüyleri domur domur, dallarda kı- pırtısız duruyordu. Yağmurun içinden mor bir kele- bek seli geçti. İleride akar çayın kıyısında çıvgına tu- tulup bir hayat çalısının üstünde kasırgalandı, hayat çalısı mosmor oldu tepeden tırnağa; bir süre karma- karışık şekilde iç içe kıvranarak, salkım saçak topar- lanıp dağılarak orada savruldu. Sonra mor toparlak sarının ışıltısında eriyip dağıldı, usul usul yitip gitti. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır. B) İkilemelerden faydalanılmıştır. V C) Devrik cümleler kullanılmıştır. V D) Kişileştirmeden yararlanılmıştır. E) Örneklemeye yer verilmiştir. V PUAN g A C E
21.
TYT/
21.-22. soruları aşağıdaki parçaya
göre cevaplayınız.
(1) Dünya üzerinde en çok sevilen mutfaklar arasında sa-
yılan Meksika mutfağk yaklaşık sekiz bin yıllık bir geçmişe
sahiptir. (II) Bu köklü mutfak kültürü Amerika'nın keşfiyle bir-
likte İspanyol, Arap, Italyan, Alman ve Fransız mutfaklarının
etkisi altına girmiştir. (III) Bu kadar yoğun etkileşim Meksika
mutfağına hâliyle evrensellik kazandırmıştır. (IV) Bugün
dünyanın neresine giderseniz gidin Meksika mutfağından
çeşit çeşit ürünlerle karşılaşırsınız. (V) Bu ürünler sizin dil,
din ve ırkınıza bakmaksızın lezzetini iliklerinize kadar hisset-
tirir.
CONTE
NAVATE! PERSO
a to
a-
A) Öznel bir anlatımdan yararlanma
B) Abartmaya başvurma
C) İkilemeye yer verme
D) Karşılaştırmaya başvurma
(E) Tanık göstermeden yararlanma
na
Ş-
22. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok-
tur?
23.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
21. TYT/ 21.-22. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Dünya üzerinde en çok sevilen mutfaklar arasında sa- yılan Meksika mutfağk yaklaşık sekiz bin yıllık bir geçmişe sahiptir. (II) Bu köklü mutfak kültürü Amerika'nın keşfiyle bir- likte İspanyol, Arap, Italyan, Alman ve Fransız mutfaklarının etkisi altına girmiştir. (III) Bu kadar yoğun etkileşim Meksika mutfağına hâliyle evrensellik kazandırmıştır. (IV) Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin Meksika mutfağından çeşit çeşit ürünlerle karşılaşırsınız. (V) Bu ürünler sizin dil, din ve ırkınıza bakmaksızın lezzetini iliklerinize kadar hisset- tirir. CONTE NAVATE! PERSO a to a- A) Öznel bir anlatımdan yararlanma B) Abartmaya başvurma C) İkilemeye yer verme D) Karşılaştırmaya başvurma (E) Tanık göstermeden yararlanma na Ş- 22. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok- tur? 23.
6.
Eleştiri, roman sanatının sırdaşıdır; bu yüzden
ne yargılamaya ne de yönergeler vermeye kalkışır.
Bu cümlede eleştiriyle ilgili olarak asıl anlatılmak
istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romanla eleştirinin benzer dil özellikleri taşıdığı
B) Farklı sanat dallarının ortak konuları işleyebildiği
C) Edebiyatın hangi konuyu işlerse işlesin dokunulmaz
olduğu
D) Edebî yapıtların doğru anlaşılması için eleştirinin
bilinmesi gerektiği
E) Eleştirinin romana yakın olmasına rağmen ilke
koymadığı, yön göstermediği
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
6. Eleştiri, roman sanatının sırdaşıdır; bu yüzden ne yargılamaya ne de yönergeler vermeye kalkışır. Bu cümlede eleştiriyle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Romanla eleştirinin benzer dil özellikleri taşıdığı B) Farklı sanat dallarının ortak konuları işleyebildiği C) Edebiyatın hangi konuyu işlerse işlesin dokunulmaz olduğu D) Edebî yapıtların doğru anlaşılması için eleştirinin bilinmesi gerektiği E) Eleştirinin romana yakın olmasına rağmen ilke koymadığı, yön göstermediği
etsizlik
7, bun-
kunur;
uk de-
üşün-
z bir-
AAA
TURKÇE
35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Sokrates'in "Kendini bil!" sözü felsefeyi bir serüven olarak al-
gılayıp yaşayanların kulaklarında çınlar. Bu söz; yalnızca ek-
siklerini, kusurlarını, yanlışlarını bil; geride dur, aza kanaat et,
sana yapılan haksızlıklara boyun eğ gibi kişilik törpüleyici bir
öğüt değildir elbette. Basit, yalın, bir o kadar da zahmetli bir iş
kendini bilmek. Kendini tanıma çabasını kendinden esirgeyen
insanın, başkasını gerçekten tanıyabileceğini düşünmek abes
olur. O zaman da sınanmamış, sınanmayacak, kısa erimli dost-
lukların, yüzeysel ilişkilerin nasıl doğduğu bir çıkar çevresinde
birbirini kollayanların başka bir çıkar için ya da bir hiç uğruna
dünkü gözdesini harcayanların mantığı şüphesiz anlaşılıverir.
Ama etikten eser yoktur. O solan ya da sentetikleşen bahçe-
de...
36. Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
VA) Tanık göstermeden yararlanılmıştır.
VB) Eksiltili ve devrik cümlelere yer verilmiştir.
C) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
Karşılaştırma bildiren ifadeler vardır.
E) Kesinlik bildiren ifadeler bulunmaktadır.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
etsizlik 7, bun- kunur; uk de- üşün- z bir- AAA TURKÇE 35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sokrates'in "Kendini bil!" sözü felsefeyi bir serüven olarak al- gılayıp yaşayanların kulaklarında çınlar. Bu söz; yalnızca ek- siklerini, kusurlarını, yanlışlarını bil; geride dur, aza kanaat et, sana yapılan haksızlıklara boyun eğ gibi kişilik törpüleyici bir öğüt değildir elbette. Basit, yalın, bir o kadar da zahmetli bir iş kendini bilmek. Kendini tanıma çabasını kendinden esirgeyen insanın, başkasını gerçekten tanıyabileceğini düşünmek abes olur. O zaman da sınanmamış, sınanmayacak, kısa erimli dost- lukların, yüzeysel ilişkilerin nasıl doğduğu bir çıkar çevresinde birbirini kollayanların başka bir çıkar için ya da bir hiç uğruna dünkü gözdesini harcayanların mantığı şüphesiz anlaşılıverir. Ama etikten eser yoktur. O solan ya da sentetikleşen bahçe- de... 36. Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? VA) Tanık göstermeden yararlanılmıştır. VB) Eksiltili ve devrik cümlelere yer verilmiştir. C) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır. Karşılaştırma bildiren ifadeler vardır. E) Kesinlik bildiren ifadeler bulunmaktadır.
erimizin
yalnız
toplayıp
atımızın
iirimizin
ğlu'nun,
wardır ki
na onlar
mirası-
aya da
malıyız
düşün-
E) V
A) II
B) III
C) IV
17. Nurullah Ataç'ın zevkle okuyacağınız denemeleri, kırk yılı
aşkın bir süre önce yazılmış ama yine de tazeliklerini,
diriliklerini yitirmemişler. Ataç'ın coşkuyla ve inançla kale-
me aldığı, sorgulamayı hiç bırakmadığı konular, eleştiri
oklarını sakınmadan yönelttiği edebiyatçılar var; bunları
çekinmeden yazdığı eserleri de "Günlerin Getirdiği" ile
"Sözden Söze" diyebiliriz. Hani aile içinde, yaşlı, bekâr
amcalar vardır. Günü gününe uymaz. Neden hoşlanır,
kimi sevmezler, kimi sever, neden hoşlanmazlar, belli
olmaz. Ama yine de patavatsızlıklarına rağmen dürüsttür-
ler, hırçınlıklarına rağmen candan. Hatta yolları beklenir.
Yine çıkagelse de didişse, kavga etse, veriştirse diye
varlıkları aranır. İşte Ataç usta da edebiyatımızın böyle
eserekli bir amcası idi." diye tarif ediyor Haldun Taner.
Denemeleri okudukça Taner'in tespitinde ne kadar haklı
olduğunu da anlamaya başlayacaksınız.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Somutlaştırma
C) Alıntı yapma
E) Örnekleme
B) Benzetme
D) Karşılaştırma
O
4
1, SOYADI (A
K
AS
(B) (
(C) ⒸC
222300-5- (ÖZEL)
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
erimizin yalnız toplayıp atımızın iirimizin ğlu'nun, wardır ki na onlar mirası- aya da malıyız düşün- E) V A) II B) III C) IV 17. Nurullah Ataç'ın zevkle okuyacağınız denemeleri, kırk yılı aşkın bir süre önce yazılmış ama yine de tazeliklerini, diriliklerini yitirmemişler. Ataç'ın coşkuyla ve inançla kale- me aldığı, sorgulamayı hiç bırakmadığı konular, eleştiri oklarını sakınmadan yönelttiği edebiyatçılar var; bunları çekinmeden yazdığı eserleri de "Günlerin Getirdiği" ile "Sözden Söze" diyebiliriz. Hani aile içinde, yaşlı, bekâr amcalar vardır. Günü gününe uymaz. Neden hoşlanır, kimi sevmezler, kimi sever, neden hoşlanmazlar, belli olmaz. Ama yine de patavatsızlıklarına rağmen dürüsttür- ler, hırçınlıklarına rağmen candan. Hatta yolları beklenir. Yine çıkagelse de didişse, kavga etse, veriştirse diye varlıkları aranır. İşte Ataç usta da edebiyatımızın böyle eserekli bir amcası idi." diye tarif ediyor Haldun Taner. Denemeleri okudukça Taner'in tespitinde ne kadar haklı olduğunu da anlamaya başlayacaksınız. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Somutlaştırma C) Alıntı yapma E) Örnekleme B) Benzetme D) Karşılaştırma O 4 1, SOYADI (A K AS (B) ( (C) ⒸC 222300-5- (ÖZEL) Diğer sayfaya geçiniz.
13. Uzun yıllar tartışılmış ancak her defasında farklı farklı görüş-
ler ortaya çıkmıştır. Bir eseri edebî yapan şey nedir? Bana
kalırsa içerik de sözcüklerin seçimi de üslup da sanatsallık
da yazınsallığı belirlemez tek başına. Bunların her biri, ede-
biyatın özelliğini yansıtmada yetersiz kalır bence. Çok görü-
nümlü bir yapısı olan edebiyatın ne olduğunu kavramak için
başka özellikleri de hesaba katmak gerekir. Bunların belki de
en önemlisi bir edebî eserin insan planında kaleme alınmış
olmasıdır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine baş-
vurulmuştur?
A) Tartışmaya
Betimlemeye
Öykülemeye
D Tanımlamaya
E) Örneklemeye
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
13. Uzun yıllar tartışılmış ancak her defasında farklı farklı görüş- ler ortaya çıkmıştır. Bir eseri edebî yapan şey nedir? Bana kalırsa içerik de sözcüklerin seçimi de üslup da sanatsallık da yazınsallığı belirlemez tek başına. Bunların her biri, ede- biyatın özelliğini yansıtmada yetersiz kalır bence. Çok görü- nümlü bir yapısı olan edebiyatın ne olduğunu kavramak için başka özellikleri de hesaba katmak gerekir. Bunların belki de en önemlisi bir edebî eserin insan planında kaleme alınmış olmasıdır. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine baş- vurulmuştur? A) Tartışmaya Betimlemeye Öykülemeye D Tanımlamaya E) Örneklemeye
serlerinde
yönelmiş,
ışın Türk
ur. Ancak
unmasını
mazsa ol-
can sahip
anabile-
romantik
den Halit
zararı ol-
sahip bir
yarat-
parça-
bilecek
ve IV.
E
7. Doğayla bir zamanlar bütünleşen ve dost olan
insan, her geçen gün ona hâkim olma savaşını
kızıştırdı. Doğa, bu savaşta hep kaybetti. Şimdi
doğa intihar ederek intikam alıyor. Aslında doğa-
nın ölümü, insanın ölümüdür. Yeşil alanlar yok
oluyor, su kaynakları tükeniyor, son ağaçlar da
intiharı hatırlatan bir ölümle ölüyor. Doğa, yerini
yüksek binalara bırakarak aramızdan ayrılıyor.
Peki biz doğayı intihara sürükleyenleri tanıyor
muyuz? Neden aynaya bakıp bu sorunun ceva-
bını alamıyoruz? Neden hâlâ herkes seyrediyor
sadece.
Bu parçada aşağıdaki yargılardan hangisine
değinilmemiştir?
A) İnsan, uzun süre doğayı kontrol altına alma
mücadelesi vermiştir.
B) Doğanın yok oluşunda fert fert hepimizin so-
rumluluğu vardır.
C) İnsanoğlu, doğa ile girdiği her mücadeleyi ka-
zanmıştır.
D) Doğanın yok oluşu karşısında genel bir duyar-
sızlık gözlemlenmektedir.
E) İnsan, doğayla hiçbir zaman uyum içinde ola-
mamıştır.
9.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
serlerinde yönelmiş, ışın Türk ur. Ancak unmasını mazsa ol- can sahip anabile- romantik den Halit zararı ol- sahip bir yarat- parça- bilecek ve IV. E 7. Doğayla bir zamanlar bütünleşen ve dost olan insan, her geçen gün ona hâkim olma savaşını kızıştırdı. Doğa, bu savaşta hep kaybetti. Şimdi doğa intihar ederek intikam alıyor. Aslında doğa- nın ölümü, insanın ölümüdür. Yeşil alanlar yok oluyor, su kaynakları tükeniyor, son ağaçlar da intiharı hatırlatan bir ölümle ölüyor. Doğa, yerini yüksek binalara bırakarak aramızdan ayrılıyor. Peki biz doğayı intihara sürükleyenleri tanıyor muyuz? Neden aynaya bakıp bu sorunun ceva- bını alamıyoruz? Neden hâlâ herkes seyrediyor sadece. Bu parçada aşağıdaki yargılardan hangisine değinilmemiştir? A) İnsan, uzun süre doğayı kontrol altına alma mücadelesi vermiştir. B) Doğanın yok oluşunda fert fert hepimizin so- rumluluğu vardır. C) İnsanoğlu, doğa ile girdiği her mücadeleyi ka- zanmıştır. D) Doğanın yok oluşu karşısında genel bir duyar- sızlık gözlemlenmektedir. E) İnsan, doğayla hiçbir zaman uyum içinde ola- mamıştır. 9.