Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Düşünceyi Geliştirme Yolları Soruları

man-
ünün
metin
girişi-
emiş-
zlerin
urları
eşvik
mayı
deği-
emek
zlere
top-
ami-
dan,
söy-
unca
yű-
argi
-de-
SI
ana
ģ
an-
ye
TASARI EĞİTİM YAYINLARI
35 ve 36. soruları aşağıdaki paragrafa göre cevap-
layınız.
Yusul Atılgan'ın son çalışması, adını İşkence koymayı
düşündüğü, yarım kalmış romanıdır. Eser, ölümünden
sonra, 2000 yılında Canistan adıyla yayımlanacaktır. Yi-
ne "taşradan" seslenir bize; bu kez daha zor bir konuyla,
İnsanın karanlık eylemlerinden birini işler: İşkence altını-
da ölümü... Ancak duruşma, yargıç, tanık, sanık bölüm-
lerinden oluşmasını düşündüğü eseri tanımlamaya ömrü
yetmez. Canistan'ın sanık bölümünü yazamadan, 9 Ekim
1989'da kalp krizi sonucu İstanbul Moda'daki evinde
hayatını kaybeder. Bülbülderesi Mezarlığı'nda toprağa
verilir. Hacırahmanlı, unutmaz hemşehrisini; belediye,
1990'da onun adına bir "halk kütüphanesi" kurar. Yusuf
Atılgan'ın ölümünden önce yayımlanan son eseri, Gerge-
dan dergisinde çıkan "Eylemci" adlı öyküsü olur. Kendi
ifadesiyle "güç yazan", titiz bir yazardır. İşkence üzerinde
çalışırken de bu titizliği gösterir. Bir gün çok sevdiği Vüsat
O. Bener'in Buzul Çağının Virüsü adlı kitabını okurken çok
tanıdık bir cümleye rastlar. "Bir de baktım, aynı cümleyi
ben de kullanmışım. Hemen karaladım" der. Öylesine bir
titizlik...Sayılı eseriyle tanışabilen okurları onun bir roma-
nindan mahrum kalır bu yüzden. 1965'te yazıp bitirdiği
Eşek Sırtındaki Saksağan baskıya hazırlanırken yakmış-
tır. Parmakkapı'daki Pansiyon da lise yıllarında yırtıp attığı
bir diğer romanıdır.
35. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri
ağır basmaktadır?
A) Örnekleme - Betimleme
B) Tartışma - Karşılaştırma
C) Açıklama - Alıntı yapma
D) Tanık gösterme - Sayısal verilerden yararlanma
E) Öyküleme -Tanımlama
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
man- ünün metin girişi- emiş- zlerin urları eşvik mayı deği- emek zlere top- ami- dan, söy- unca yű- argi -de- SI ana ģ an- ye TASARI EĞİTİM YAYINLARI 35 ve 36. soruları aşağıdaki paragrafa göre cevap- layınız. Yusul Atılgan'ın son çalışması, adını İşkence koymayı düşündüğü, yarım kalmış romanıdır. Eser, ölümünden sonra, 2000 yılında Canistan adıyla yayımlanacaktır. Yi- ne "taşradan" seslenir bize; bu kez daha zor bir konuyla, İnsanın karanlık eylemlerinden birini işler: İşkence altını- da ölümü... Ancak duruşma, yargıç, tanık, sanık bölüm- lerinden oluşmasını düşündüğü eseri tanımlamaya ömrü yetmez. Canistan'ın sanık bölümünü yazamadan, 9 Ekim 1989'da kalp krizi sonucu İstanbul Moda'daki evinde hayatını kaybeder. Bülbülderesi Mezarlığı'nda toprağa verilir. Hacırahmanlı, unutmaz hemşehrisini; belediye, 1990'da onun adına bir "halk kütüphanesi" kurar. Yusuf Atılgan'ın ölümünden önce yayımlanan son eseri, Gerge- dan dergisinde çıkan "Eylemci" adlı öyküsü olur. Kendi ifadesiyle "güç yazan", titiz bir yazardır. İşkence üzerinde çalışırken de bu titizliği gösterir. Bir gün çok sevdiği Vüsat O. Bener'in Buzul Çağının Virüsü adlı kitabını okurken çok tanıdık bir cümleye rastlar. "Bir de baktım, aynı cümleyi ben de kullanmışım. Hemen karaladım" der. Öylesine bir titizlik...Sayılı eseriyle tanışabilen okurları onun bir roma- nindan mahrum kalır bu yüzden. 1965'te yazıp bitirdiği Eşek Sırtındaki Saksağan baskıya hazırlanırken yakmış- tır. Parmakkapı'daki Pansiyon da lise yıllarında yırtıp attığı bir diğer romanıdır. 35. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri ağır basmaktadır? A) Örnekleme - Betimleme B) Tartışma - Karşılaştırma C) Açıklama - Alıntı yapma D) Tanık gösterme - Sayısal verilerden yararlanma E) Öyküleme -Tanımlama
23. Bahar bütün neşesiyle geldi. Kalenin yamaçlarındaki
çiğdemler, gür çiçeklerini ortalığa serdiler. Adaca'da
genergisler, sümbüller açtı. İlk yeller mest edici kokuları
yüklenerek esti. Ak bulutlar kabardı, gölgeleri ovayı
yalayarak Akdeniz'den mor dağların üstüne aktı.
Kırlangıçlar ok gibi uçtu. Çok uzaktan gelen flamingo-
lar gökyüzüne pembelerini yayarak, kalenin üstünden
geçerek Akçasaz bataklığına indi. Kırmızı bacaklı ley-
lekler, yeşile doymuş ekinlerin arasında eğilip kalka
kalka yiyeceklerini aradılar ve akşamları kalenin burç-
larını doldurarak takırtılarını ovanın üstüne saldılar.
-ulov
sbo
sam
Bu parçanın anlatımı için aşağıdaki yargıların han-
gisi yanlıştır?
A) Doğa devinim içinde verilmiştir.
ndio
-Ild D.
B) Farklı duyu organlarına yönelik ayrıntılar kullanıl-
mıştır.
C) Kişileştirme yapılmıştır.
D) Ruhsal portre çizilmiştir.
E) Benzetme yapılmıştır.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
23. Bahar bütün neşesiyle geldi. Kalenin yamaçlarındaki çiğdemler, gür çiçeklerini ortalığa serdiler. Adaca'da genergisler, sümbüller açtı. İlk yeller mest edici kokuları yüklenerek esti. Ak bulutlar kabardı, gölgeleri ovayı yalayarak Akdeniz'den mor dağların üstüne aktı. Kırlangıçlar ok gibi uçtu. Çok uzaktan gelen flamingo- lar gökyüzüne pembelerini yayarak, kalenin üstünden geçerek Akçasaz bataklığına indi. Kırmızı bacaklı ley- lekler, yeşile doymuş ekinlerin arasında eğilip kalka kalka yiyeceklerini aradılar ve akşamları kalenin burç- larını doldurarak takırtılarını ovanın üstüne saldılar. -ulov sbo sam Bu parçanın anlatımı için aşağıdaki yargıların han- gisi yanlıştır? A) Doğa devinim içinde verilmiştir. ndio -Ild D. B) Farklı duyu organlarına yönelik ayrıntılar kullanıl- mıştır. C) Kişileştirme yapılmıştır. D) Ruhsal portre çizilmiştir. E) Benzetme yapılmıştır.
Doktrin Yayınla
C
SI
3.-
7-
an
a-
7. (1) Şiir, insanların duygu dünyaları arasında bağ
kurarak duygu ortaklığı oluşturur. İnsanın
sınırlı, yapay boyutlarını aşarak yücelmesini
sağlar. Kişinin kendine yabancılaşmasını
engeller. İnsanın duygu birikimini zenginleştir-
meye yardım eder.
139
(II) Deniz, çevrelediği kara parçasını türlü yön-
lerden güzelleştirip zenginleştiren canlı bir
varlıktır. Tıpkı çiçekler gibi. Denizi olan şehir
iki kere şehirdir, diyebiliriz. Çünkü o mavi su
kütlesi toprağa kendi kimliğini de kata
Yukarıdaki metinlerin vurguladığı ortak konu
aşağıdakilerden hangisidir?
A) İşlediği konuların faydaları
Iki konu arasındaki farklılıklar
İnsanın ikisine de olumsuz etkisi
İkisinin de dünyayı güzelleştirdiği
D)
E) Edebiyatın dünyayı güzelleştirdiği
TÜRKÇE SORU BANKASI
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Doktrin Yayınla C SI 3.- 7- an a- 7. (1) Şiir, insanların duygu dünyaları arasında bağ kurarak duygu ortaklığı oluşturur. İnsanın sınırlı, yapay boyutlarını aşarak yücelmesini sağlar. Kişinin kendine yabancılaşmasını engeller. İnsanın duygu birikimini zenginleştir- meye yardım eder. 139 (II) Deniz, çevrelediği kara parçasını türlü yön- lerden güzelleştirip zenginleştiren canlı bir varlıktır. Tıpkı çiçekler gibi. Denizi olan şehir iki kere şehirdir, diyebiliriz. Çünkü o mavi su kütlesi toprağa kendi kimliğini de kata Yukarıdaki metinlerin vurguladığı ortak konu aşağıdakilerden hangisidir? A) İşlediği konuların faydaları Iki konu arasındaki farklılıklar İnsanın ikisine de olumsuz etkisi İkisinin de dünyayı güzelleştirdiği D) E) Edebiyatın dünyayı güzelleştirdiği TÜRKÇE SORU BANKASI
2.
Başka sanat bilmeyiz
dururken
Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz
Arkadaş, biz bu yolda türküler
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz
A) yakınımızda - dinlerken
B) yanımızda - söylerken
C) şurada -yakarken
D) yolumuzda - incelerken
E) karşımızda - tuttururken
====
BENIM HOCAM BENIM BAŞARIM
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
2. Başka sanat bilmeyiz dururken Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz Arkadaş, biz bu yolda türküler Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz A) yakınımızda - dinlerken B) yanımızda - söylerken C) şurada -yakarken D) yolumuzda - incelerken E) karşımızda - tuttururken ==== BENIM HOCAM BENIM BAŞARIM
in ilgisini
orcular.
nden
E) V
16. (1) İyi ve kötü kavramları felsefenin, daha doğrusu ahlak
felsefesinin en temel tartışma konularındandır. (II) İyi ve
kötü nedir, sorusuna Epikuros'tan Nietzsche'ye, Platon'dan
Farabi'ye pek çok düşünür cevap aramıştır. (III) Çünkü iyi
ve kötünün ne olduğunu bilirsek kurallar koyabilir, ipsaq
davranışını ve toplumsal ilişkileri düzenleyebiliriz (IV) Jam
olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmese de "iyi kitap ve
"kötü kitap" kavramları da herkesin bir noktada sorguladığı
kavramlardır. (V) Böylece insanlar arasında dolayısıyla
toplumda ortaya çıkabilecek bir kargaşanın da önüne
geçilmiş olur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I
B) II
C) III
E) V
18.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
in ilgisini orcular. nden E) V 16. (1) İyi ve kötü kavramları felsefenin, daha doğrusu ahlak felsefesinin en temel tartışma konularındandır. (II) İyi ve kötü nedir, sorusuna Epikuros'tan Nietzsche'ye, Platon'dan Farabi'ye pek çok düşünür cevap aramıştır. (III) Çünkü iyi ve kötünün ne olduğunu bilirsek kurallar koyabilir, ipsaq davranışını ve toplumsal ilişkileri düzenleyebiliriz (IV) Jam olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmese de "iyi kitap ve "kötü kitap" kavramları da herkesin bir noktada sorguladığı kavramlardır. (V) Böylece insanlar arasında dolayısıyla toplumda ortaya çıkabilecek bir kargaşanın da önüne geçilmiş olur. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III E) V 18.
24. Sabahın ilk ışıkları etrafı aydınlatmaya başladı. Artık uyku tu-
lumunun sıcacık kollarından ayrılma vakti. Oysa soğuğun
etkisiyle bütün gece bir çocuğun annesine sarılması gibi sa-
rilmiştim ona. Sabah ayazına alışmak için çadırımın kapısın-
dan, önce başımı uzatıyorum. Deniz Gölü'nün mavi suları.
hareketsiz, öylece duruyor. Arkasında bir kuleyi andıran de-
vasa dağın gölgesi, pürüzsüz göl yüzeyinde sere serpe yan-
sıyor. Ansızın ışıltılı yüzünü gösteren güneş, benimle birlik-
te karşı tepelerin de gözlerini kamaştırıyor. Gün içinde siyah
olarak görünen dağın zirvesi kırmızı-turuncu bir elbise kuşa-
niyor kuşluk vaktinde.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Doğa devinim halinde aktarılmıştır.
B) Gerçek kişili anlatımla oluşturulmuştur.
C) Kişileştirmeye başvurulmuştur.
D) Günün belli bir aralığı aktarılmıştır.
E) Yinelemelere başvurulmuştur.
26.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
24. Sabahın ilk ışıkları etrafı aydınlatmaya başladı. Artık uyku tu- lumunun sıcacık kollarından ayrılma vakti. Oysa soğuğun etkisiyle bütün gece bir çocuğun annesine sarılması gibi sa- rilmiştim ona. Sabah ayazına alışmak için çadırımın kapısın- dan, önce başımı uzatıyorum. Deniz Gölü'nün mavi suları. hareketsiz, öylece duruyor. Arkasında bir kuleyi andıran de- vasa dağın gölgesi, pürüzsüz göl yüzeyinde sere serpe yan- sıyor. Ansızın ışıltılı yüzünü gösteren güneş, benimle birlik- te karşı tepelerin de gözlerini kamaştırıyor. Gün içinde siyah olarak görünen dağın zirvesi kırmızı-turuncu bir elbise kuşa- niyor kuşluk vaktinde. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Doğa devinim halinde aktarılmıştır. B) Gerçek kişili anlatımla oluşturulmuştur. C) Kişileştirmeye başvurulmuştur. D) Günün belli bir aralığı aktarılmıştır. E) Yinelemelere başvurulmuştur. 26.
4.
David Hume "Beğeni Standardı Üzerine" başlıklı makalesinde be-
ğeninin bir standardı olduğunu ve bu standardı eleştirmenlerin
ortak yargısının oluşturduğunu iddia eder. Ancak burada söz ko-
nusu olan eleştirmenler sıradan eleştirmenler değildir. Hume'a
göre, bu eleştirmenlerin ortak yargılarının beğeni standardını oluş-
turmasını sağlayacak olan şey, onların "ince duygularla birleşmiş,
pratik sayesinde geliştirilmiş, kıyaslama sayesinde mükemmelleş-
tirilmiş ve tüm ön yargılardan arındırılmış sağlam bir duyu[ya]"
sahip olmalarıdır. Tümevarım eleştirisi ve bu eleştiri üzerine te-
mellenen nedensellik eleştirisiyle felsefe tarihinin gidişatını altüst
eden Hume'un ağzından bu şartları duymak ilginçtir.
Bu parçadaki altı çizili ifadeyle, duyuyu besleyen
1. Önsezilerden beslenebilecek durumda olma
X
II. Uygulamalarla daha iyi bir düzeye ulaştırılmış olma
III. Olgunluğu karşılaştırmalarla en üst konuma çıkarılmış olma
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) Ive III
E) II ve III
4
C) Yalnız III
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
4. David Hume "Beğeni Standardı Üzerine" başlıklı makalesinde be- ğeninin bir standardı olduğunu ve bu standardı eleştirmenlerin ortak yargısının oluşturduğunu iddia eder. Ancak burada söz ko- nusu olan eleştirmenler sıradan eleştirmenler değildir. Hume'a göre, bu eleştirmenlerin ortak yargılarının beğeni standardını oluş- turmasını sağlayacak olan şey, onların "ince duygularla birleşmiş, pratik sayesinde geliştirilmiş, kıyaslama sayesinde mükemmelleş- tirilmiş ve tüm ön yargılardan arındırılmış sağlam bir duyu[ya]" sahip olmalarıdır. Tümevarım eleştirisi ve bu eleştiri üzerine te- mellenen nedensellik eleştirisiyle felsefe tarihinin gidişatını altüst eden Hume'un ağzından bu şartları duymak ilginçtir. Bu parçadaki altı çizili ifadeyle, duyuyu besleyen 1. Önsezilerden beslenebilecek durumda olma X II. Uygulamalarla daha iyi bir düzeye ulaştırılmış olma III. Olgunluğu karşılaştırmalarla en üst konuma çıkarılmış olma yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) Ive III E) II ve III 4 C) Yalnız III
6.
Benit
söyle
ya ça
tirir, d
sonuc
lay oln
Bu parçay
ğıdakilerd
A Gerçeğ
B) Yeni ve
e) Güvenil
Di Çoğunlu
E) Güncel
16.
Herkesin yazar olabileceğini söylemek herkesin dok-
tor, berber, piyanist olabileceğini söylemekten çok
farklı değil aslında. Evet, herkes her şey olabilir ama
yine de kimi zaman bu bize imkânsız görünür. Çünkü
hep en yaratıcı ustalara bakarak yön tayin ediyoruz.
Yanlış olan bu. Yaşar Kemal, Dostoyevski ya da James
Joyce'a bakıp ne kadar çalışsak da onlar kadar büyük
yazarlar olamayacağımızı düşünürüz. Bu ne yazık ki
doğrudur. Ama bu her meslek her beceri için geçerlidir.
Nasıl ki tüm fizikçiler Hawking ya da Einstein olamıyor-
sa biz de o büyük yazarlardan biri olamayız.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-
den hangisi söylenemez?
A) Düşünceler örnekle pekiştirilmiştir.
Tanık göstermeye başvurulmuştur.
Öznel yargılara yer verilmiştir.
DAnlatım bütünlüğü göz ardı edilmemiştir.
E) Koşul-sonuç içeren cümle kullanılmıştır.
18.
Ah, küçük, yemyeşil bir bahe
ortancalar dikerdim; pembe
calar gölgeyi sever. Sonra to
kirdi; küpe, sardunya, yılbaş
tüsler ve bir de kauçuk fida
yerleri seven, narin Japon ş
da fiskiyeli mermer havuzun
bahçe yaratma fikri, bazen b
bunun insanoğlunun hiç değ
bilmeden...
Bu parçanın anlatımıyla il
den hangisi söylenemez?
A Karşılaştırmalarla anlatım
B) Benzetme yapılmıştır.
Anlatanın duygularına yer
Neden ve sonuç bildiren
Betimleyici ögelere yer ve
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
6. Benit söyle ya ça tirir, d sonuc lay oln Bu parçay ğıdakilerd A Gerçeğ B) Yeni ve e) Güvenil Di Çoğunlu E) Güncel 16. Herkesin yazar olabileceğini söylemek herkesin dok- tor, berber, piyanist olabileceğini söylemekten çok farklı değil aslında. Evet, herkes her şey olabilir ama yine de kimi zaman bu bize imkânsız görünür. Çünkü hep en yaratıcı ustalara bakarak yön tayin ediyoruz. Yanlış olan bu. Yaşar Kemal, Dostoyevski ya da James Joyce'a bakıp ne kadar çalışsak da onlar kadar büyük yazarlar olamayacağımızı düşünürüz. Bu ne yazık ki doğrudur. Ama bu her meslek her beceri için geçerlidir. Nasıl ki tüm fizikçiler Hawking ya da Einstein olamıyor- sa biz de o büyük yazarlardan biri olamayız. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Düşünceler örnekle pekiştirilmiştir. Tanık göstermeye başvurulmuştur. Öznel yargılara yer verilmiştir. DAnlatım bütünlüğü göz ardı edilmemiştir. E) Koşul-sonuç içeren cümle kullanılmıştır. 18. Ah, küçük, yemyeşil bir bahe ortancalar dikerdim; pembe calar gölgeyi sever. Sonra to kirdi; küpe, sardunya, yılbaş tüsler ve bir de kauçuk fida yerleri seven, narin Japon ş da fiskiyeli mermer havuzun bahçe yaratma fikri, bazen b bunun insanoğlunun hiç değ bilmeden... Bu parçanın anlatımıyla il den hangisi söylenemez? A Karşılaştırmalarla anlatım B) Benzetme yapılmıştır. Anlatanın duygularına yer Neden ve sonuç bildiren Betimleyici ögelere yer ve
cuduğu ya-
ndirici bu-
araştırma
birçok
kle ilgi-
işin en
a doğal
mamış-
ün Tür-
ci, yıllık
zla fay-
atılma-
ton ve
elikleri iyi
oki, misa-
cildi mi
ndikil-
andi-
aların-
luran,
- Yaz-
atılmaya
hrum
kalır.
rli do-
7.
na dil
kur-
SIRA SENDE
Aşağıdaki parçalarda kullanılan düşünceyi geliştirme yollarını parçaların altında belirtilen yere yazınız.
1. Bu dönem romanlarının bir özelliği, roman başkişilerinin edilgin kişiler olmalarıdır. Bunlar sayısız kolları olan bü-
yük bir yaratığın karşısında çaresiz durumdadırlar. Yaralısın adlı romanda roman kahramanının evi basılır, ken-
disi de gözleri bağlı olarak götürülür. Nasıl bir eyleme katıldığını açıklamaz Erdal Öz. Romanın sonuna kadar
bu gencin başına gelenleri izleriz. Yapabildiği tek şey katlanmaktır.
2. Konuşma ile yazma farklıdır. Konuşma geçicidir, yazma ise kalıcı. Konuşma anlıktır, yazma sonsuz. Yazıya ge-
çirilen her şey, olduğu gibi korunur.
3. Kitap, insanlığın kültür belleğinin dayanağıdır. Kitap, bir yandan geçmiş kuşakların kültürdeki kazanç ve başa-
rısını bize güvenecek bir biçimde ulaştırması, öte yandan da yaşayan kuşakların oluş hâlindeki düşünce, görüş
ve duygularını yayması dolayısıyla tam bir kültür değeridir.
4. Bir kitabı okumadan köşeye atıp mahkûm edenler vardır. Onlara benzememeye çalışalım. Gerçek okuyucular,
hoşlarına gitmeyen kitaplardan bile ağırbaşlı bir dille bahsederler. Kendilerini naza çekenler ancak sahte oku-
yuculardır. Goethe'nin şu sözünü asla unutmayalım: "İçinde iyi bir tarafı bulunmayacak kadar kötü kitap yoktur."
5. Öğrencilerin çalışırken ara verip dinlenmeleri gerektiğini düşünenlerdenim. Mola verilmeden yapılan uzun so-
luklu bir çalışma, verimi düşürür. Ellişer kişiden oluşan iki ayrı gruba yüz soruluk bir test uygulanır. Grubun biri,
testi hiç ara vermeden yanıtlarken diğer gruba elli sorudan sonra 15 dakikalık dinlenme verilir. Dinlenme alma-
yan grubun başarısı, alan grubun başarısından %30 düşük çıkar.
6. Bilim insanları, tüm insanlığın mutluluğu için çalışırlar. Gerektiğinde bu uğurda canlarını bile verirler. Bundan
dolayı da tüm insanlığın ortak bireyi sayılırlar. Pastör, tüm insanlığın belası olan kuduz hastalığını yok edebil-
mek için aylarca kuduz köpekler arasında dolaşmış, onların salyalarını toplayıp kuduz aşısını bulmuştur. Şimdi
bir Fransız için Pastör adı neyi ifade ediyorsa bir Türk, bir Alman ve bir Senegalli için aynı şeyi ifade ediyor.
7. Doğu Karadeniz'in yaylalarını mutlaka görün. Kıyılarda hiç oyalanmadan kartpostallardaki kadar güzel orman-
ların üzerindeki muhteşem yaylalara çıkın. Her biri ötekinden farklı olan yaylaların birinden ötekine yürüyün. Ah-
şap yayla evlerinde konaklayıp yöresel yemeklerin tadına bakın. Yamaçlarda horon tepin; vadilere çökmüş, de-
nizi andıran sis bulutlarına karşı tembel tembel yatın.
8. Denizden kıyıya huzur üfleniyordu. Açık pencereden dünyanın güzelliğinin mırıldanan sesi geliyordu. Ne dedi-
ği duyulamayacak kadar alçak bir sesti bu ama anlamı açık olduktan sonra ne önemi vardı?
9. Karın beyazlığı asfaltı aydınlatırken gökyüzünü delerek doğan ay, turuncu bir mandalina şekerlemesi gibi gök-
te asılı kalıyor. Her hâlimi bilen ay ile en keyifli gece yolculuklarımdan birini yaparak sabah gün işıdıktan bir sü-
re sonra Nevşehir'e varıyorum.
10. Sanatı, sanat olduğu için benimsemeli, kendine bu doğrultuda bir yol çizmelidir sanatçı çünkü sadece sanat için
üreten sanatçılar, sanat için bir şey yapmış olur. Sanat, bir meslek değil; bir yaşam biçimidir. Sanat, ekmek pe-
şinde koşarsa alçalır, diye boşa mı söylemiş Aristophanes!
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
cuduğu ya- ndirici bu- araştırma birçok kle ilgi- işin en a doğal mamış- ün Tür- ci, yıllık zla fay- atılma- ton ve elikleri iyi oki, misa- cildi mi ndikil- andi- aların- luran, - Yaz- atılmaya hrum kalır. rli do- 7. na dil kur- SIRA SENDE Aşağıdaki parçalarda kullanılan düşünceyi geliştirme yollarını parçaların altında belirtilen yere yazınız. 1. Bu dönem romanlarının bir özelliği, roman başkişilerinin edilgin kişiler olmalarıdır. Bunlar sayısız kolları olan bü- yük bir yaratığın karşısında çaresiz durumdadırlar. Yaralısın adlı romanda roman kahramanının evi basılır, ken- disi de gözleri bağlı olarak götürülür. Nasıl bir eyleme katıldığını açıklamaz Erdal Öz. Romanın sonuna kadar bu gencin başına gelenleri izleriz. Yapabildiği tek şey katlanmaktır. 2. Konuşma ile yazma farklıdır. Konuşma geçicidir, yazma ise kalıcı. Konuşma anlıktır, yazma sonsuz. Yazıya ge- çirilen her şey, olduğu gibi korunur. 3. Kitap, insanlığın kültür belleğinin dayanağıdır. Kitap, bir yandan geçmiş kuşakların kültürdeki kazanç ve başa- rısını bize güvenecek bir biçimde ulaştırması, öte yandan da yaşayan kuşakların oluş hâlindeki düşünce, görüş ve duygularını yayması dolayısıyla tam bir kültür değeridir. 4. Bir kitabı okumadan köşeye atıp mahkûm edenler vardır. Onlara benzememeye çalışalım. Gerçek okuyucular, hoşlarına gitmeyen kitaplardan bile ağırbaşlı bir dille bahsederler. Kendilerini naza çekenler ancak sahte oku- yuculardır. Goethe'nin şu sözünü asla unutmayalım: "İçinde iyi bir tarafı bulunmayacak kadar kötü kitap yoktur." 5. Öğrencilerin çalışırken ara verip dinlenmeleri gerektiğini düşünenlerdenim. Mola verilmeden yapılan uzun so- luklu bir çalışma, verimi düşürür. Ellişer kişiden oluşan iki ayrı gruba yüz soruluk bir test uygulanır. Grubun biri, testi hiç ara vermeden yanıtlarken diğer gruba elli sorudan sonra 15 dakikalık dinlenme verilir. Dinlenme alma- yan grubun başarısı, alan grubun başarısından %30 düşük çıkar. 6. Bilim insanları, tüm insanlığın mutluluğu için çalışırlar. Gerektiğinde bu uğurda canlarını bile verirler. Bundan dolayı da tüm insanlığın ortak bireyi sayılırlar. Pastör, tüm insanlığın belası olan kuduz hastalığını yok edebil- mek için aylarca kuduz köpekler arasında dolaşmış, onların salyalarını toplayıp kuduz aşısını bulmuştur. Şimdi bir Fransız için Pastör adı neyi ifade ediyorsa bir Türk, bir Alman ve bir Senegalli için aynı şeyi ifade ediyor. 7. Doğu Karadeniz'in yaylalarını mutlaka görün. Kıyılarda hiç oyalanmadan kartpostallardaki kadar güzel orman- ların üzerindeki muhteşem yaylalara çıkın. Her biri ötekinden farklı olan yaylaların birinden ötekine yürüyün. Ah- şap yayla evlerinde konaklayıp yöresel yemeklerin tadına bakın. Yamaçlarda horon tepin; vadilere çökmüş, de- nizi andıran sis bulutlarına karşı tembel tembel yatın. 8. Denizden kıyıya huzur üfleniyordu. Açık pencereden dünyanın güzelliğinin mırıldanan sesi geliyordu. Ne dedi- ği duyulamayacak kadar alçak bir sesti bu ama anlamı açık olduktan sonra ne önemi vardı? 9. Karın beyazlığı asfaltı aydınlatırken gökyüzünü delerek doğan ay, turuncu bir mandalina şekerlemesi gibi gök- te asılı kalıyor. Her hâlimi bilen ay ile en keyifli gece yolculuklarımdan birini yaparak sabah gün işıdıktan bir sü- re sonra Nevşehir'e varıyorum. 10. Sanatı, sanat olduğu için benimsemeli, kendine bu doğrultuda bir yol çizmelidir sanatçı çünkü sadece sanat için üreten sanatçılar, sanat için bir şey yapmış olur. Sanat, bir meslek değil; bir yaşam biçimidir. Sanat, ekmek pe- şinde koşarsa alçalır, diye boşa mı söylemiş Aristophanes!
SIRA SENDE
Aşağıdaki metinlerin hangilerinde betimleyici ögelerden yararlanılmıştır, işaretleyiniz.
1. Akdeniz Bölgesi'nin çatısını Toros Dağları oluşturur. Dağlar, bazı yerlerde denize çok sokulur; kayalık ve az
girintili çıkıntılı bir kıyı üzerinde dikine iner. Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ova-
si gibi geniş düzlükler girer.
2. Sanatçı, yani yazar veya şair aslında yaşadığı toplumda onu rahatsız eden olaylardan kurtulmak için sanat
ürününe sarılır. Araya yayıncılar, eleştirmenler, okurun istekleri, edebiyat bürokrasisi girer. Burası, sanatçıyı
rahatsız eden sorunların başlangıcıdır. Çünkü gerçek sanatçı, bir sanat ürününü para, ün olarak göremez.
3. Yazar, okura iletilecek bir sözü olan kişidir. Bir acıyı veya sevinci uyandıracak görüntüleri bulup okuruyla
paylaşmayı amaçlamalıdır. Gündelik hayatın olumsuzluklarına karşın gönüllerde bir umut kıvılcımı tutuştur-
mak için eline almalıdır kalemi. Sadece görüneni değil, bilinmezi de vermelidir. Şimdinin ötelerine uzanan bir
sezgisi, dili ve kavrayışı olmalıdır.
4. Kitabevi iki kattan oluşmakla birlikte üst kat, satışa henüz arz edilmemiş veya satış dışı kalacak kitapların
son durağı olarak kullanılıyor. Tüm heyecan giriş katında, giriş katı yetmiş metrekare dolaylarında ve birkaç
metrekarelik bölümü iş yeri sahibinin özel odası olarak ayrılmış.
5. Adalarda oturanlar, akşamüzeri iskeleye çıkıp gelenleri karşıladı, gidenleri uğurladı. Gençler, arkadaşlarıyla
buluştu; yaşlılar çay bahçelerinde, aralarında söyleşiyordu. Saat dokuza gelince herkes evine döndü, sofra-
ya oturdu. Adalara gezmeye gelen birkaç kişi dışında kimseleri göremedik ortalıkta.
ley
[
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
SIRA SENDE Aşağıdaki metinlerin hangilerinde betimleyici ögelerden yararlanılmıştır, işaretleyiniz. 1. Akdeniz Bölgesi'nin çatısını Toros Dağları oluşturur. Dağlar, bazı yerlerde denize çok sokulur; kayalık ve az girintili çıkıntılı bir kıyı üzerinde dikine iner. Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ova- si gibi geniş düzlükler girer. 2. Sanatçı, yani yazar veya şair aslında yaşadığı toplumda onu rahatsız eden olaylardan kurtulmak için sanat ürününe sarılır. Araya yayıncılar, eleştirmenler, okurun istekleri, edebiyat bürokrasisi girer. Burası, sanatçıyı rahatsız eden sorunların başlangıcıdır. Çünkü gerçek sanatçı, bir sanat ürününü para, ün olarak göremez. 3. Yazar, okura iletilecek bir sözü olan kişidir. Bir acıyı veya sevinci uyandıracak görüntüleri bulup okuruyla paylaşmayı amaçlamalıdır. Gündelik hayatın olumsuzluklarına karşın gönüllerde bir umut kıvılcımı tutuştur- mak için eline almalıdır kalemi. Sadece görüneni değil, bilinmezi de vermelidir. Şimdinin ötelerine uzanan bir sezgisi, dili ve kavrayışı olmalıdır. 4. Kitabevi iki kattan oluşmakla birlikte üst kat, satışa henüz arz edilmemiş veya satış dışı kalacak kitapların son durağı olarak kullanılıyor. Tüm heyecan giriş katında, giriş katı yetmiş metrekare dolaylarında ve birkaç metrekarelik bölümü iş yeri sahibinin özel odası olarak ayrılmış. 5. Adalarda oturanlar, akşamüzeri iskeleye çıkıp gelenleri karşıladı, gidenleri uğurladı. Gençler, arkadaşlarıyla buluştu; yaşlılar çay bahçelerinde, aralarında söyleşiyordu. Saat dokuza gelince herkes evine döndü, sofra- ya oturdu. Adalara gezmeye gelen birkaç kişi dışında kimseleri göremedik ortalıkta. ley [
SIRA SENDE
Öykülemede zaman akışı vardır ve parçada olay anlatılırken zamanın geçtiği anlaşılır.
Bu açıklamadan hareketle aşağıdaki metinlerin hangilerinde öyküleyici anlatım kullanılmıştır, işaretleyiniz.
1. Sabah erken kalktı. Giyindi ve hemen yola çıktı. Otobüs durağında otobüs bekliyordu. Hava soğuktu. Pal-
tosuna iyice sarıldı. Otobüs gelmiyordu. Zaman geçiyordu. Geç kalmak üzereydi. Taksiye işaret etti. Taksi
durdu. Taksiye bindi ve sahile inelim, dedi. Erken saatte trafik olmazdı. Hızla ilerleyen taksi, iş yerinin önün-
de duruverdi. Taksiciye parasını verdi. İndi ve hanına doğru yürüdü. İş yeri soğuktu. Doğal gazı açtı ve
ısındı. Hemen işe koyuldu ve öğlene kadar mola vermedi.
2. Gazeteci olmak bir ayrıcalıktır elbet. Unutulmaz anılar kalır kişide acısıyla, tatlısıyla. Bir arayış içinde geç-
miştir o yıllar, koşturmayla, konuşmayla, yazmayla. Bir bakıma Özdemir Asaf'ın şu ünlü dizesini düşündü-
rür: "Durduğum nokta yerinde durmuyor." Öyledir, hem sen koşup durursun araştırıp, inceleyip bir şeyler
bulmak için hem de konularının kaynağı olan toplum durmaksızın değişir yöneticileriyle, sorumlularıyla.
3. Uzakta bir sürü gördük. Bizim yaklaştığımızı anlayınca otlamak için yere eğilmiş olan başlar, hep birden di-
kildi. Ceylanlar hiçbir tayda görmediğim ince, çevik, zemberekli bir hareketle koşmaya başladı. Arka ayak-
ları pervane gibi işledi, kumu birden köpürttü. Biraz ötede askerce bir düzenle yine durdu. İçlerindeki teke
aralarından ayrıldı, geriye döndü, dikildi ve bekledi. Bu, sürüsüne kaçma fırsatı vermek için kendisini feda
etmek istediği anlamına geliyordu. Biz de onun kaçıp rahatça sürüsüne katılması için otomobili durdurduk.
5
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
SIRA SENDE Öykülemede zaman akışı vardır ve parçada olay anlatılırken zamanın geçtiği anlaşılır. Bu açıklamadan hareketle aşağıdaki metinlerin hangilerinde öyküleyici anlatım kullanılmıştır, işaretleyiniz. 1. Sabah erken kalktı. Giyindi ve hemen yola çıktı. Otobüs durağında otobüs bekliyordu. Hava soğuktu. Pal- tosuna iyice sarıldı. Otobüs gelmiyordu. Zaman geçiyordu. Geç kalmak üzereydi. Taksiye işaret etti. Taksi durdu. Taksiye bindi ve sahile inelim, dedi. Erken saatte trafik olmazdı. Hızla ilerleyen taksi, iş yerinin önün- de duruverdi. Taksiciye parasını verdi. İndi ve hanına doğru yürüdü. İş yeri soğuktu. Doğal gazı açtı ve ısındı. Hemen işe koyuldu ve öğlene kadar mola vermedi. 2. Gazeteci olmak bir ayrıcalıktır elbet. Unutulmaz anılar kalır kişide acısıyla, tatlısıyla. Bir arayış içinde geç- miştir o yıllar, koşturmayla, konuşmayla, yazmayla. Bir bakıma Özdemir Asaf'ın şu ünlü dizesini düşündü- rür: "Durduğum nokta yerinde durmuyor." Öyledir, hem sen koşup durursun araştırıp, inceleyip bir şeyler bulmak için hem de konularının kaynağı olan toplum durmaksızın değişir yöneticileriyle, sorumlularıyla. 3. Uzakta bir sürü gördük. Bizim yaklaştığımızı anlayınca otlamak için yere eğilmiş olan başlar, hep birden di- kildi. Ceylanlar hiçbir tayda görmediğim ince, çevik, zemberekli bir hareketle koşmaya başladı. Arka ayak- ları pervane gibi işledi, kumu birden köpürttü. Biraz ötede askerce bir düzenle yine durdu. İçlerindeki teke aralarından ayrıldı, geriye döndü, dikildi ve bekledi. Bu, sürüsüne kaçma fırsatı vermek için kendisini feda etmek istediği anlamına geliyordu. Biz de onun kaçıp rahatça sürüsüne katılması için otomobili durdurduk. 5
Türkçe
2
37. ve 38. soruları aşağıdaki parçaya
göre cevaplayınız.
(1) MÖ 3. yüzyılda Babil'de yaşamış olan Berossos, yaz-
mış olduğu Babil Tarihi adlı kitabında, Babil'in As-
ma Bahçeleri'nin MÖ 605-562 yıllarında hüküm sürmüş
olan Nebukadnezzar tarafından yaptırılmış olduğunu söy-
ler. (II) Yazara göre, Nabukadnezzar'ın Asur'a karşı Med-
lerle MÖ 614'te yapmış olduğu siyasi ittifaka paralel ola-
rak Med kralı Astyages'in kızı Amytis ile evlendiğini belirtir.
(III) Nebukadnezzar'ın Media'nın dağlık ve yeşil toprakların-
dan gelen karısının memleket hasretini biraz olsun giderebil-
mek için bu bahçeleri inşa ettirdiğini söyler. (IV) Memleketin-
deki alışkanlıkların özlemini çeken karısı için eşi benzeri olma-
yan sözde asılı bir cennet gibi güzel bahçe kurmuştur. (V) Ka-
rısının dağlık yerlere tutkunluğundan dolayı sarayın içine ay-
nen dağ manzarasını kopya etmiş ve benzerliği tamamlamak
için her tür ağacı diktiği çok yüksek taş teraslar oluşturarak as-
ma bahçeleri kurmuştur. (VI) Bu bilgileri Berossos'un kitabın-
dan bire bir alıntı yaparak veren daha geç dönem yazarların-
dan olan Josephus'tan öğrenmekteyiz.
37. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlatımıyla il-
gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
ve VI. cümlelerde nesnellik söz konusudur.
BVII. cümlede koşula bağlılık söz konusudur.
DI
III. cümlede amaç-sonuç ilişkisi bulunmaktadır.
OPIV
IV. cümlede karşılaştırma ve benzetme yapılmıştır.
V. cümlede neden-sonuç ilişkisi bulunmaktadır.
38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ke-
sinlikle ulaşılamaz?
Babilliler, Asurlulara karşı savaşta Medler ile ittifak
kurmuştur.
371
Nebukadnezzar, Babil hükümdarlarından biridir.
C) Babil'in Asma Bahçeleri, memleket hasretini gidermek
için yapılmıştır.
D) Berossos, yazmış olduğu kitap ile Babil tarihiyle ilgili
önemli bilgiler vermiştir.
Babil'in Asma Bahçeleri, milattan önce inşa edilmiş bir
yapıdır.
MİRAY YAYINLARI
(1) Kolezyum, F
şem yapıtlarınd
su olan bu mua
yük amfitiyatros
sından seçilen
vanlarla vicdan
ratları eşliğinde
(IV) MS 404'te
avlarının sona e
ce merkezi olm.
sınırları içindek
kapışmasını izle
zeni belirleniyor
yer olan en tepe
li insanlar sahn
MİRAY YAYINLARI
39. v
12
39. Bu parçac
ğıdakilerc
A) Roma
dır. L
B) Kolezy
C) Vahşi
vahşili
D) Roma
Amfitiy
E) Roma
önem
40. Bu parça
kanıtlana
A) I, II ve
C
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Türkçe 2 37. ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) MÖ 3. yüzyılda Babil'de yaşamış olan Berossos, yaz- mış olduğu Babil Tarihi adlı kitabında, Babil'in As- ma Bahçeleri'nin MÖ 605-562 yıllarında hüküm sürmüş olan Nebukadnezzar tarafından yaptırılmış olduğunu söy- ler. (II) Yazara göre, Nabukadnezzar'ın Asur'a karşı Med- lerle MÖ 614'te yapmış olduğu siyasi ittifaka paralel ola- rak Med kralı Astyages'in kızı Amytis ile evlendiğini belirtir. (III) Nebukadnezzar'ın Media'nın dağlık ve yeşil toprakların- dan gelen karısının memleket hasretini biraz olsun giderebil- mek için bu bahçeleri inşa ettirdiğini söyler. (IV) Memleketin- deki alışkanlıkların özlemini çeken karısı için eşi benzeri olma- yan sözde asılı bir cennet gibi güzel bahçe kurmuştur. (V) Ka- rısının dağlık yerlere tutkunluğundan dolayı sarayın içine ay- nen dağ manzarasını kopya etmiş ve benzerliği tamamlamak için her tür ağacı diktiği çok yüksek taş teraslar oluşturarak as- ma bahçeleri kurmuştur. (VI) Bu bilgileri Berossos'un kitabın- dan bire bir alıntı yaparak veren daha geç dönem yazarların- dan olan Josephus'tan öğrenmekteyiz. 37. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlatımıyla il- gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? ve VI. cümlelerde nesnellik söz konusudur. BVII. cümlede koşula bağlılık söz konusudur. DI III. cümlede amaç-sonuç ilişkisi bulunmaktadır. OPIV IV. cümlede karşılaştırma ve benzetme yapılmıştır. V. cümlede neden-sonuç ilişkisi bulunmaktadır. 38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ke- sinlikle ulaşılamaz? Babilliler, Asurlulara karşı savaşta Medler ile ittifak kurmuştur. 371 Nebukadnezzar, Babil hükümdarlarından biridir. C) Babil'in Asma Bahçeleri, memleket hasretini gidermek için yapılmıştır. D) Berossos, yazmış olduğu kitap ile Babil tarihiyle ilgili önemli bilgiler vermiştir. Babil'in Asma Bahçeleri, milattan önce inşa edilmiş bir yapıdır. MİRAY YAYINLARI (1) Kolezyum, F şem yapıtlarınd su olan bu mua yük amfitiyatros sından seçilen vanlarla vicdan ratları eşliğinde (IV) MS 404'te avlarının sona e ce merkezi olm. sınırları içindek kapışmasını izle zeni belirleniyor yer olan en tepe li insanlar sahn MİRAY YAYINLARI 39. v 12 39. Bu parçac ğıdakilerc A) Roma dır. L B) Kolezy C) Vahşi vahşili D) Roma Amfitiy E) Roma önem 40. Bu parça kanıtlana A) I, II ve C
5. Aşağıdakilerden hangisi Saltuk-name için doğru bir
bilgi değildir?
A) Ebulhayr Rumî tarafından halk arasındaki rivayetlerin
derlenmesiyle kitaplaştırılmıştır.
B) Destanın kahramanı Battal Gazi'nin torunu olduğu
söylenen Şerif Hızır'dır.
C) Destanın dili 15. yüzyıl Osmanlı Türkçesidir.
D) Sarı Saltuk Müslüman olmayanlarla savaşır ve onları
İslamiyet'e davet eder.
E) Destandaki olaylar Orta Asya'da ve İran bölgelerinde
geçer.
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
5. Aşağıdakilerden hangisi Saltuk-name için doğru bir bilgi değildir? A) Ebulhayr Rumî tarafından halk arasındaki rivayetlerin derlenmesiyle kitaplaştırılmıştır. B) Destanın kahramanı Battal Gazi'nin torunu olduğu söylenen Şerif Hızır'dır. C) Destanın dili 15. yüzyıl Osmanlı Türkçesidir. D) Sarı Saltuk Müslüman olmayanlarla savaşır ve onları İslamiyet'e davet eder. E) Destandaki olaylar Orta Asya'da ve İran bölgelerinde geçer.
CE TESTI
etleyiniz.
%
31D gy
28,75N
3-4. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Başarıyı amaçlamayın. Bunu ne kadar amaç haline getirip
bir hedefe dönüştürürseniz kaçırma olasılığınız da o kadar
artar. Çünkü mutluluk gibi başarının da peşinden koşamaz-
sınız; kendisi ortaya çıkmalı, kendisi oluşmalı ve sadece
kişinin, kendinden daha büyük bir davaya kişisel adanışının
amaçlanmayan bir yan etkisi olarak ya da kişinin kendini
başka bir insana bırakışının bir yan ürünü olarak oluşmalıdır.
Mutluluğun kendiliğinden olması gerekir, aynı şey başarı için
de geçerlidir: Ona aldırış etmeyerek, kendi kendine olmasına
izin vermeniz gerekir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır
basmaktadır?
Tanık gösterme
C) Omeklendirme
B) Açıklama
D) Benzetme
E) Sayısal verilerden yararlanma
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
CE TESTI etleyiniz. % 31D gy 28,75N 3-4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Başarıyı amaçlamayın. Bunu ne kadar amaç haline getirip bir hedefe dönüştürürseniz kaçırma olasılığınız da o kadar artar. Çünkü mutluluk gibi başarının da peşinden koşamaz- sınız; kendisi ortaya çıkmalı, kendisi oluşmalı ve sadece kişinin, kendinden daha büyük bir davaya kişisel adanışının amaçlanmayan bir yan etkisi olarak ya da kişinin kendini başka bir insana bırakışının bir yan ürünü olarak oluşmalıdır. Mutluluğun kendiliğinden olması gerekir, aynı şey başarı için de geçerlidir: Ona aldırış etmeyerek, kendi kendine olmasına izin vermeniz gerekir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? Tanık gösterme C) Omeklendirme B) Açıklama D) Benzetme E) Sayısal verilerden yararlanma
çatışmalar,
decek şekilde
lara rastlan-
r.
-., Fransız
ştır.
maktadır.
1. Bir zamanlar yaşlı bir adamcağızın bir tek oğlu var-
mış. Bu oğlan yiğit mi yiğitmiş. Gözü hiçbir şeyden
yılmazmış. Ava çıkmayı da çok severmiş. Günlerden
bir gün delikanlı ormana avlanmaya çıkmış. Gitmiş
ama yaşlı babasının içine bir ateştir düşmüş. Bü-
tün gün "Ya aslanın biri oğlumu parçalarsa?" diye
düşünüp durmuş. Akşam olmuş; genç yiğit, avdan
dönmüş, yaşlı adam kuşkularını oğluna anlatmış.
- Seni aslan parçalayacak diye çok korkuyorum, ava
çıkmanı istemiyorum, demiş. Delikanlı ne kadar kar-
şı çıksa da yaşlı adam büyük bir ev yaptırıp oğlunu
oraya kapamış. Oğlan bir daha ne dışarı çıkabilmiş
ne de ava gidebilmiş...
Bu parçadan hareketle masal için aşağıdakiler-
den hangisi şöylenemez?
V
Zaman ve mekan net değildir.
Akıcı bir anlatım vardır.V
6) Genelde tartışmacı bir anlatım vardır.
Çoğunlukla -miş'li geçmiş zaman kullanılır. V
Anlaşılır ve açık bir dil kullanılır.
7
öyküleyici
3. Zamanın birinde bir kanu
nin bir kızı olmuş. Kız,
müş ama hiç iş öğrener
bel kız denmiş. Bu kız
kalkmaya üşeniyormus
evlenmiş. Avcı kocas
Eve gelmiş, ördeği te
sina ördeği ateşe koy
ava çıkmış. Bu sıra
rızası için bir dilim E
ğinden mutfaktan a
ği almış, tencereye
Tembel kızın koca
Anlatım
koca, karısına ço
tembel kıza ders
mış.
Bu parça için
mez
Duyulan ge
Deyimden
C) Gerçek ya
lar anlatıl
"Ateşe k
E Evrense
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
çatışmalar, decek şekilde lara rastlan- r. -., Fransız ştır. maktadır. 1. Bir zamanlar yaşlı bir adamcağızın bir tek oğlu var- mış. Bu oğlan yiğit mi yiğitmiş. Gözü hiçbir şeyden yılmazmış. Ava çıkmayı da çok severmiş. Günlerden bir gün delikanlı ormana avlanmaya çıkmış. Gitmiş ama yaşlı babasının içine bir ateştir düşmüş. Bü- tün gün "Ya aslanın biri oğlumu parçalarsa?" diye düşünüp durmuş. Akşam olmuş; genç yiğit, avdan dönmüş, yaşlı adam kuşkularını oğluna anlatmış. - Seni aslan parçalayacak diye çok korkuyorum, ava çıkmanı istemiyorum, demiş. Delikanlı ne kadar kar- şı çıksa da yaşlı adam büyük bir ev yaptırıp oğlunu oraya kapamış. Oğlan bir daha ne dışarı çıkabilmiş ne de ava gidebilmiş... Bu parçadan hareketle masal için aşağıdakiler- den hangisi şöylenemez? V Zaman ve mekan net değildir. Akıcı bir anlatım vardır.V 6) Genelde tartışmacı bir anlatım vardır. Çoğunlukla -miş'li geçmiş zaman kullanılır. V Anlaşılır ve açık bir dil kullanılır. 7 öyküleyici 3. Zamanın birinde bir kanu nin bir kızı olmuş. Kız, müş ama hiç iş öğrener bel kız denmiş. Bu kız kalkmaya üşeniyormus evlenmiş. Avcı kocas Eve gelmiş, ördeği te sina ördeği ateşe koy ava çıkmış. Bu sıra rızası için bir dilim E ğinden mutfaktan a ği almış, tencereye Tembel kızın koca Anlatım koca, karısına ço tembel kıza ders mış. Bu parça için mez Duyulan ge Deyimden C) Gerçek ya lar anlatıl "Ateşe k E Evrense
düşünülüyor.
0
olayla
Iran
şartlan
bi ou g
"
Boke
e sisteminin uzak b
CEVAPLAYINLARI AŞAĞIDAKI PARÇAYA GÖRE
LES-likbahar
40 Suo
todoleler
onar.
Böylesine
ndeki sıra dışı
35.-36.
a la dreta de bu
dığını
od danno penser Perandor Daz
o Paalaneno Soha
doen orola Om hep on and in
in Skisi Fikin Nein
ka
oder en biti
naya
24 $0 o 1
moyon
alip on bashak
are de es
Ipsa Ura elim lan ka
in Uram! So Sto sam
fa fa onom bir
in Uranüs'ün
yla da güç
dadanan
işinin yan
35
B)-Ura
E) Kimi hava olaylar
tetikler.
A
A)
C) Güneş s
etrafında d
D) Dünya ile Ure
36. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
B) Uranüs'ün, güneş sistemindeki öteki bazı
gezegenlerden hangi yönleriyle ayrıldığına
D) Gök cisimlerinin çarpışmasının neye yol
açabileceğine
A) Hangi
Uranus un Guneş'e uzaklığından daha fazla
olduğuna
gezegenle Güneş arasındaki uzaklığın
C) Satürn Jüpiter gibi gezegenlerin neden çok sıcak
olduğuna
E) Kimi gezegenlerde oluşan rüzgârların şiddetine
Lise Türkçe
Düşünceyi Geliştirme Yolları
düşünülüyor. 0 olayla Iran şartlan bi ou g " Boke e sisteminin uzak b CEVAPLAYINLARI AŞAĞIDAKI PARÇAYA GÖRE LES-likbahar 40 Suo todoleler onar. Böylesine ndeki sıra dışı 35.-36. a la dreta de bu dığını od danno penser Perandor Daz o Paalaneno Soha doen orola Om hep on and in in Skisi Fikin Nein ka oder en biti naya 24 $0 o 1 moyon alip on bashak are de es Ipsa Ura elim lan ka in Uram! So Sto sam fa fa onom bir in Uranüs'ün yla da güç dadanan işinin yan 35 B)-Ura E) Kimi hava olaylar tetikler. A A) C) Güneş s etrafında d D) Dünya ile Ure 36. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? B) Uranüs'ün, güneş sistemindeki öteki bazı gezegenlerden hangi yönleriyle ayrıldığına D) Gök cisimlerinin çarpışmasının neye yol açabileceğine A) Hangi Uranus un Guneş'e uzaklığından daha fazla olduğuna gezegenle Güneş arasındaki uzaklığın C) Satürn Jüpiter gibi gezegenlerin neden çok sıcak olduğuna E) Kimi gezegenlerde oluşan rüzgârların şiddetine