Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragraf Genel Tekrar Soruları

25. Bafra, kaderi bir akarsu ile biçimlenmiş kentlerden biri
Kızılırmak'ın Sivas'tan doğup Anadolu yolculuğu boyun-
ca bünyesine kattığı toprakları biriktirdiği yerde oluşan
Kızılırmak Deltası, diğer adıyla Bafra Ovası'nın kıyısında
kurulmuş. Bafra'nın binlerce yıl kullanılmış adı Paura.
Paura, Anadolu'da 4 bin yıl önce kullanılan Luwi dilinden
geliyor. Bu dilde "pa"; su, irmak veya göl demekti. “Ura"
ise büyük, ulu, yüce anlamındaydı Paura; yani büyük,
ulu su "Delta" Yunan alfabesinde üçgen ile simgelenen
üçüncü harftir. Neden bir yeryüzü oluşumuna bu harfin
adı verilmiş? Sebep oldukça basit: Akarsuların denize
taşıdığı topraklar denizin de etkisiyle üçgen biçiminde
bir çıkıntı oluşturur.
Bu parçadan,
W. Bafra'nın bugünkü adı Anadolu'da eskiden kullanılmış
Luwi dilinden gelmektedir.
Kızılırmak Deltası'nda kurulmuş en büyük yerleşim
yeri Bafra'dır.
Bafra'daki yerleşim milattan önceki döneme dayanır.
Akarsu önlerinde oluşan ovalara "delta" adı Anado-
lu'da yaşayan topluluklar tarafından verilmiştir.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız !
B Yalnız thi
CHHveit
Dhive WV
El III ve IV
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
25. Bafra, kaderi bir akarsu ile biçimlenmiş kentlerden biri Kızılırmak'ın Sivas'tan doğup Anadolu yolculuğu boyun- ca bünyesine kattığı toprakları biriktirdiği yerde oluşan Kızılırmak Deltası, diğer adıyla Bafra Ovası'nın kıyısında kurulmuş. Bafra'nın binlerce yıl kullanılmış adı Paura. Paura, Anadolu'da 4 bin yıl önce kullanılan Luwi dilinden geliyor. Bu dilde "pa"; su, irmak veya göl demekti. “Ura" ise büyük, ulu, yüce anlamındaydı Paura; yani büyük, ulu su "Delta" Yunan alfabesinde üçgen ile simgelenen üçüncü harftir. Neden bir yeryüzü oluşumuna bu harfin adı verilmiş? Sebep oldukça basit: Akarsuların denize taşıdığı topraklar denizin de etkisiyle üçgen biçiminde bir çıkıntı oluşturur. Bu parçadan, W. Bafra'nın bugünkü adı Anadolu'da eskiden kullanılmış Luwi dilinden gelmektedir. Kızılırmak Deltası'nda kurulmuş en büyük yerleşim yeri Bafra'dır. Bafra'daki yerleşim milattan önceki döneme dayanır. Akarsu önlerinde oluşan ovalara "delta" adı Anado- lu'da yaşayan topluluklar tarafından verilmiştir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız ! B Yalnız thi CHHveit Dhive WV El III ve IV
5. Şiiri, tartışılamayan ve tanımlanamayan kutsal bir
toprak gibi algılamamak gerekir. Herkes onu kendi.
ne göre algılayabilir. Veysel Çolak, şiiri abartarak
insandan, sokaktan, yaşamdan uzaklaştırıyor
bazen. Bu kadar çok kutsallaştırma, daha çok yal-
nızlaştırır şiiri ve insanı. Şiir bu kadar kutsallaştırıl-
malı mıdır? Egemen olan, yüce olan, iktidar olan,
kutsal olan ne varsa karşı çıkar bunlara şiir. Tarti-
şamayacağı, karşı çıkamayacağı hiçbir şey yoktur
yeryüzünde şiirin. Kimseye ait değildir. Önder ihti-
yacı da yoktur onun. Bu anlamda hiç kimse kendini
"inançli" görmemeli. İnananları da yıkar geçer şiir.
Kendisi istemeyerek egemen olmuşsa eğer, kendi-
sini bile terk eder. Aşk gibidir.
Bu parçada şiirin hangi özelliğinden söz edilme
miştir?
Gerçek yaşamdan soyutlanamayacağından
Bozgünlük yanlısı olduğundan
S Kalıplara karşı savas açtığından
Särin kendine ait kuralları bulunduğundan
EV Yenilik ve değişimden ödia vermediğinden
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
5. Şiiri, tartışılamayan ve tanımlanamayan kutsal bir toprak gibi algılamamak gerekir. Herkes onu kendi. ne göre algılayabilir. Veysel Çolak, şiiri abartarak insandan, sokaktan, yaşamdan uzaklaştırıyor bazen. Bu kadar çok kutsallaştırma, daha çok yal- nızlaştırır şiiri ve insanı. Şiir bu kadar kutsallaştırıl- malı mıdır? Egemen olan, yüce olan, iktidar olan, kutsal olan ne varsa karşı çıkar bunlara şiir. Tarti- şamayacağı, karşı çıkamayacağı hiçbir şey yoktur yeryüzünde şiirin. Kimseye ait değildir. Önder ihti- yacı da yoktur onun. Bu anlamda hiç kimse kendini "inançli" görmemeli. İnananları da yıkar geçer şiir. Kendisi istemeyerek egemen olmuşsa eğer, kendi- sini bile terk eder. Aşk gibidir. Bu parçada şiirin hangi özelliğinden söz edilme miştir? Gerçek yaşamdan soyutlanamayacağından Bozgünlük yanlısı olduğundan S Kalıplara karşı savas açtığından Särin kendine ait kuralları bulunduğundan EV Yenilik ve değişimden ödia vermediğinden
STANDO
D) Uconcu kişili anlatım vardin
E) Yazar, kişiliğini gizlememiştir.
KRANLIG
*
*
*
8.
9
TÜRK DİLİV
Gop. yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır. S-
• konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlardır.
S . Psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine yer veren romanlardir.
Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan romanlardir
Aşağıdaki parçalardan hangisi bu tanımlardan herhangi biriyle örtüşmemektedir?
A) Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını söyle tamamlamıştı: "Evde otururken hep şöyle deniz gören, Boğazı go-
ren bir yer düşünmüştüm. Samim kızın Istanbul'un sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hala tereddüt eden
babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerine onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet
hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak için bugün Meral'i gördüğü andan ayrıldığı ana kadar
onun, hatırda kalan bütün sözlerini, hareketlerini daha sakin bir dikkatin ışığında geçirmek istedi.
B)Birdenbire, derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, "Hangi rüzgâr kesiliyor?" diye sordu
Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı: "Mahmut sen misin?" dedi. (...)
"Burada bu saatte ne yapıyorsun?" dedi. Ona elimdeki kayığı verdim. Görmek için batı gögünün alacakaranlığına
karşı tuttu onu. "Bu gemi değil, salapuryal" demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur
ezmesi bir oldu. Kemiklerim kınıldı sandım. Ama amcam "Yarın sana bir kayık yapayım da gör" deyince dünyalar
yeniden benim oldu.
C) Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli el-
meden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası
hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne
yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu.
D) Dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarindi. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden
yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. Atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. Huvat sözcük dolu şişelere baktı
.
Nuğber sözcük bekledi. Zekiye sözcük ağladı. Seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. Mahmut dilini
dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. Halit sözcükleri duvarlara vurdu. Dirmit ne yana bakacağını, hangi birini
yazacağını şaşırdı.
E) Top sesleri, belirsiz aralıklarla devam ediyor. Deminkinden daha mı yakın, daha mı uzak? Bana, gittikçe uzaklaşır
gibi geliyor. Hesaba göre böyle tahmin ediyorum. Sanki bir saat içinde düşman, mevzisini mi değiştirdi? Eğer böyle
olsaydı düşman yeni mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir süre top seslerinin kesilmesi gerekirdi. Fakat kim
dedi ki bu, mutlaka düşman toplarının sesidir? Belki de sabahtan beri kulağıma gelen sesler hep bizim cepheden
aksediyor. Ben böyle düşünürken dalıp gitmişim.
12
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
STANDO D) Uconcu kişili anlatım vardin E) Yazar, kişiliğini gizlememiştir. KRANLIG * * * 8. 9 TÜRK DİLİV Gop. yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır. S- • konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlardır. S . Psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine yer veren romanlardir. Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan romanlardir Aşağıdaki parçalardan hangisi bu tanımlardan herhangi biriyle örtüşmemektedir? A) Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını söyle tamamlamıştı: "Evde otururken hep şöyle deniz gören, Boğazı go- ren bir yer düşünmüştüm. Samim kızın Istanbul'un sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hala tereddüt eden babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerine onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak için bugün Meral'i gördüğü andan ayrıldığı ana kadar onun, hatırda kalan bütün sözlerini, hareketlerini daha sakin bir dikkatin ışığında geçirmek istedi. B)Birdenbire, derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, "Hangi rüzgâr kesiliyor?" diye sordu Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı: "Mahmut sen misin?" dedi. (...) "Burada bu saatte ne yapıyorsun?" dedi. Ona elimdeki kayığı verdim. Görmek için batı gögünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. "Bu gemi değil, salapuryal" demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. Kemiklerim kınıldı sandım. Ama amcam "Yarın sana bir kayık yapayım da gör" deyince dünyalar yeniden benim oldu. C) Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli el- meden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu. D) Dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarindi. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. Atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. Huvat sözcük dolu şişelere baktı . Nuğber sözcük bekledi. Zekiye sözcük ağladı. Seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. Mahmut dilini dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. Halit sözcükleri duvarlara vurdu. Dirmit ne yana bakacağını, hangi birini yazacağını şaşırdı. E) Top sesleri, belirsiz aralıklarla devam ediyor. Deminkinden daha mı yakın, daha mı uzak? Bana, gittikçe uzaklaşır gibi geliyor. Hesaba göre böyle tahmin ediyorum. Sanki bir saat içinde düşman, mevzisini mi değiştirdi? Eğer böyle olsaydı düşman yeni mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir süre top seslerinin kesilmesi gerekirdi. Fakat kim dedi ki bu, mutlaka düşman toplarının sesidir? Belki de sabahtan beri kulağıma gelen sesler hep bizim cepheden aksediyor. Ben böyle düşünürken dalıp gitmişim. 12
een
soru
kika-
2. Bir filmi izlediğimde o filmin karakterleriyle yaşamalı, on-
larla düşünmeli, konuşup tartışmalıyım. Belki de çevremde
daha önce tanıdığım birileri olmalılar. Onlarla benzer sey-
Jere gülmem, benzer şeylere ağlamam şart. Öyle kandan
candan olsunlar ki ekranin dört köşesinden çıkmaya kalk-
tiklaninda ne ben şaşırayım ne de onlar şaşırsın
Bu parçadaki altı çizili bölümün parçaya kattığı anlam
aşağıdakilerden hangisinde vardir?
wap
mis!
mle
çin
z.
ru
A) Samimiyet, dostluk, sevgi kokmayan sinema; ruhumu
iyileştirmez, yaşamıma bir anlam veremez.
B) Izlediğim her film beni gerçeklerden kopanp düşsel bir
atmosfere taşıyabilmelidir.
C) Yaşanmışlıkla düşü bir arada verebilen her film, beni
dünyaya daha kolay bağlayabilmektedir.
D) Oyuncu bir sahnede gerçeği haykınırken benim kalbime
ayna tutuyor, kendimle yüzleşmemi sağlıyordu.
E) Filmdeki kahraman, kapıyı çarpıp çıktıktan sonra sanki
REDMI NOTE 8na geçip ağlamış ve o an içim parça-
AI QUAD CAMERA
1
3
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
een soru kika- 2. Bir filmi izlediğimde o filmin karakterleriyle yaşamalı, on- larla düşünmeli, konuşup tartışmalıyım. Belki de çevremde daha önce tanıdığım birileri olmalılar. Onlarla benzer sey- Jere gülmem, benzer şeylere ağlamam şart. Öyle kandan candan olsunlar ki ekranin dört köşesinden çıkmaya kalk- tiklaninda ne ben şaşırayım ne de onlar şaşırsın Bu parçadaki altı çizili bölümün parçaya kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardir? wap mis! mle çin z. ru A) Samimiyet, dostluk, sevgi kokmayan sinema; ruhumu iyileştirmez, yaşamıma bir anlam veremez. B) Izlediğim her film beni gerçeklerden kopanp düşsel bir atmosfere taşıyabilmelidir. C) Yaşanmışlıkla düşü bir arada verebilen her film, beni dünyaya daha kolay bağlayabilmektedir. D) Oyuncu bir sahnede gerçeği haykınırken benim kalbime ayna tutuyor, kendimle yüzleşmemi sağlıyordu. E) Filmdeki kahraman, kapıyı çarpıp çıktıktan sonra sanki REDMI NOTE 8na geçip ağlamış ve o an içim parça- AI QUAD CAMERA 1 3
3.
Yap
kay
insa
uyg
kor
de
Ün
gü
dü
ge
ça
ke
L-2. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Klasisizm, hümanist felsefe ve Rönesans hareketlerinin
yaşandığı sosyal ve siyasi ortamda doğmuştur.
Klasisizmin hümanizmin -birtakım farklılıklarla birlikte-
daha şuurlu ve daha kuralli bir devamı olmuştur.
Klasisizm tam anlamıyla aydınlanma çağının kapılarını
aralamıştır. Bu akım 16. yüzyılın sonlarında özellikle
Fransa'da ortaya çıkmış, eski Grek ve Latin
edebiyatlarını örnek almış, akıl ve sağduyuya önem
vermiş
, gerçeği ve doğayı akıl yoluyla incelemeye
çalışmış, doğallığı ve gerçekliği temel almıştır. 16.
yüzyılın sonlarından itibaren başlayıp 18. yüzyılın
sonuna kadar varlığını devam ettiren klasisizm,
diğerleriyle karşılaştırıldığında en uzun ömürlü edebiyat
akimidir. Böylesine uzun soluklu bir düşünce siteminin
kaynağı, biri Yunan diğeri Fransız iki büyük akılcı filozofa;
Aristo ve Descartes'e dayanmaktadır. Aristo, felsefeye ve
metafiziğe mantık kapısından gidilebileceğini söylemiştir.
Descartes ise, akil ve mantıkla yönetilen bir iradenin
ihtirası ve güçsüzlüğü her zaman yenebileceğini, her şey
gibi edebiyat ve sanatta da usul ve metotların etkin
olması gerektiğini belirterek klasik estetiğin temellerini
oluşturmuştur.
iti
SO
ç
E
LIMIT YAYINLARI
4
2.
Bu parçada anlatılanlar dikkate alındığında altı çizili
bölümde Aristo ve Descartes'ın görüşleriyle ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Descartes, Aristo'nun fikrine karşit bir düşünceyi
savunmaktadır.
B) Aristo'nun salt mantık kuramına karşı Descartes
akil, mantık ve
duyguların önemini işaret etmiştir.
C) Her ikisi de akıl ve mantik temelli bir düşünceyi
desteklemektedir.
D) Aristo'nun felsefe ve metafizikte mantik tabanlı
fikrine karşı Descartes, akıl ve mantıkla yönetilen bir
iradenin ihtirasına yenik düşeceğini belirtmiştir.
E) Akil ve mantığın usul ve metotlarının Descartes
sadece sanatta, Aristo ise felsefe ve metafizikte
etkin olması gerektiği düşüncesindedir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
3. Yap kay insa uyg kor de Ün gü dü ge ça ke L-2. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Klasisizm, hümanist felsefe ve Rönesans hareketlerinin yaşandığı sosyal ve siyasi ortamda doğmuştur. Klasisizmin hümanizmin -birtakım farklılıklarla birlikte- daha şuurlu ve daha kuralli bir devamı olmuştur. Klasisizm tam anlamıyla aydınlanma çağının kapılarını aralamıştır. Bu akım 16. yüzyılın sonlarında özellikle Fransa'da ortaya çıkmış, eski Grek ve Latin edebiyatlarını örnek almış, akıl ve sağduyuya önem vermiş , gerçeği ve doğayı akıl yoluyla incelemeye çalışmış, doğallığı ve gerçekliği temel almıştır. 16. yüzyılın sonlarından itibaren başlayıp 18. yüzyılın sonuna kadar varlığını devam ettiren klasisizm, diğerleriyle karşılaştırıldığında en uzun ömürlü edebiyat akimidir. Böylesine uzun soluklu bir düşünce siteminin kaynağı, biri Yunan diğeri Fransız iki büyük akılcı filozofa; Aristo ve Descartes'e dayanmaktadır. Aristo, felsefeye ve metafiziğe mantık kapısından gidilebileceğini söylemiştir. Descartes ise, akil ve mantıkla yönetilen bir iradenin ihtirası ve güçsüzlüğü her zaman yenebileceğini, her şey gibi edebiyat ve sanatta da usul ve metotların etkin olması gerektiğini belirterek klasik estetiğin temellerini oluşturmuştur. iti SO ç E LIMIT YAYINLARI 4 2. Bu parçada anlatılanlar dikkate alındığında altı çizili bölümde Aristo ve Descartes'ın görüşleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Descartes, Aristo'nun fikrine karşit bir düşünceyi savunmaktadır. B) Aristo'nun salt mantık kuramına karşı Descartes akil, mantık ve duyguların önemini işaret etmiştir. C) Her ikisi de akıl ve mantik temelli bir düşünceyi desteklemektedir. D) Aristo'nun felsefe ve metafizikte mantik tabanlı fikrine karşı Descartes, akıl ve mantıkla yönetilen bir iradenin ihtirasına yenik düşeceğini belirtmiştir. E) Akil ve mantığın usul ve metotlarının Descartes sadece sanatta, Aristo ise felsefe ve metafizikte etkin olması gerektiği düşüncesindedir.
5.
3
• MÖ 1550'li yıllarda yazıldığı tahmin edilen Ebers
Papirüsü adlı yazma, George Maurice Ebers tara-
fından dünyaya duyurulduğundan bu adı taşıyor.
• Çeşitli hastalıkların tedavilerini anlatan Ebers
Papirüsü'nde bütün vücutta kan damarları
bulunduğunun anlatılması araştırmacıları hayrete
düşürmüştür.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir
biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
A) MÖ 1550'de yazıldığı düşünülen, George Maurice
Ebers tarafından dünyaya duyurulan Ebers Papirüsü,
Çeşitli hastalıkların tedavisini ve vücudumuzda bir
dolaşım sistemi bulunduğunu anlattığı için bilim in-
sanlarında şaşkınlık yaratmıştır.
B) George Maurice Ebers tarafından dünyaya tanıtıl-
dığı için kendi adıyla anılan ve MÖ 1550'li yıllarda
yazıldığı tahmin edilen Ebers Papirüsü'nde farklı
hastalıkların tedavi yöntemlerinin ve bütün vücutta
kan damarları bulunduğunun anlatılması herkesi şa-
şırtmıştır.
C) Vücudun bütününde kan damarları bulunduğunu ifa-
de ederek araştırmacıları şaşkına çeviren ve George
Maurice Ebers tarafından tanıtıldığı için Ebers Papirüsü
adını alan çeşitli hastalıkların tedavi yöntemlerinin
anlatıldığı yazmanın MÖ 1550'li yıllarda yazıldığı dü-
şünülüyor.
D) George Maurice Ebers tarafından bulunan, MÖ
1550'de yazıldığı söylenen Ebers Papirüsü'nde pek
7. B
çok hastalığın tedavi yönte inin ve tüm vücutta
kan damarları yani dolaşım sistemi bulunduğunun
anlatılması bilim dünyasında şaşkınlık yaratmıştır.
Mendi ETOIL
Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü
to
d
MEB 2021 - 2022 •
E oli -
E) Çeşitli hastalıkların tedavilerini anlatan, George
Maurice Ebers'in MÖ 1550'li yıllarda yazıldığını
söylediği Ebers Papirüsü'nde bütün vücutta kan
damarları bulunduğunun anlatılması araştırmacıları
hayrete düşürmüştür.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
5. 3 • MÖ 1550'li yıllarda yazıldığı tahmin edilen Ebers Papirüsü adlı yazma, George Maurice Ebers tara- fından dünyaya duyurulduğundan bu adı taşıyor. • Çeşitli hastalıkların tedavilerini anlatan Ebers Papirüsü'nde bütün vücutta kan damarları bulunduğunun anlatılması araştırmacıları hayrete düşürmüştür. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? A) MÖ 1550'de yazıldığı düşünülen, George Maurice Ebers tarafından dünyaya duyurulan Ebers Papirüsü, Çeşitli hastalıkların tedavisini ve vücudumuzda bir dolaşım sistemi bulunduğunu anlattığı için bilim in- sanlarında şaşkınlık yaratmıştır. B) George Maurice Ebers tarafından dünyaya tanıtıl- dığı için kendi adıyla anılan ve MÖ 1550'li yıllarda yazıldığı tahmin edilen Ebers Papirüsü'nde farklı hastalıkların tedavi yöntemlerinin ve bütün vücutta kan damarları bulunduğunun anlatılması herkesi şa- şırtmıştır. C) Vücudun bütününde kan damarları bulunduğunu ifa- de ederek araştırmacıları şaşkına çeviren ve George Maurice Ebers tarafından tanıtıldığı için Ebers Papirüsü adını alan çeşitli hastalıkların tedavi yöntemlerinin anlatıldığı yazmanın MÖ 1550'li yıllarda yazıldığı dü- şünülüyor. D) George Maurice Ebers tarafından bulunan, MÖ 1550'de yazıldığı söylenen Ebers Papirüsü'nde pek 7. B çok hastalığın tedavi yönte inin ve tüm vücutta kan damarları yani dolaşım sistemi bulunduğunun anlatılması bilim dünyasında şaşkınlık yaratmıştır. Mendi ETOIL Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü to d MEB 2021 - 2022 • E oli - E) Çeşitli hastalıkların tedavilerini anlatan, George Maurice Ebers'in MÖ 1550'li yıllarda yazıldığını söylediği Ebers Papirüsü'nde bütün vücutta kan damarları bulunduğunun anlatılması araştırmacıları hayrete düşürmüştür.
· Çocuk, ailenin aynası olur mu hiç?
Türkiye'de yapılan bir araştırmada sosyal fobisi olan
çocukların annelerinde %23 gibi bir oranda sosyal fobiye
rastlanmıştır. Yine sosyal fobisi olan çocukların sosyal
ortamlardan israrla kaçınma davranışı sergiledikleri ve
annelerinde de belirgin derecede kaçınma davranışı olduğu
belirlenmiştir. Literatürde sosyal fobinin kalıtsal olarak
geçiş oranının %30 civarında olduğu, sosyal fobisi olan
kişilerin akrabalarında kontrol grubunun akrabalarına göre
2,5 kat daha yüksek sosyal fobi olduğu öne sürülmüştür.
Alloman ve Crandall, otoriter ve aşırı koruyucu ebeveyn
tarzlarının, sosyal kaygının meydana gelmesinde önemli
rol oynadığı; sınırlayıcı ve aşırı koruyucu ebeveyn
tarzlarının, çocukta bağımsızlık, otonomi ve yetenekleri
kısıtladığı ve bu durumun da ebeveyne bağımlılık olarak
geri döndüğünden söz etmektedirler. Ebeveynin ilgisiz ve
dışlayıcı tavırları, çocuğun güçlü bir şekilde onaylanma ve
kabul görme ihtiyacı duymasına neden olabilmektedir. Anne
babanın, çocuğun gerçek ihtiyaçlarına önem vermemesi
de yanlış değerlendirilme korkusunun gelişmesine neden
olabilmektedir.
Bu köşe yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Davranış problemlerinin sosyolojik etkilerine
değinilmektedir.
gua
B) Konu bağlamı tutarsızlıklar ve yanlılıklar
barındırmaktadır.
C) Yapılan istatistiklerin gerçeği yansıtmadığı
açıklanmaktadır.
D) Kanıtlanamayan varsayımlar üzerinde yorum
sed
yapılmaktadır.
E) Araştırmacıların farklı bakış açıları karşılaştırılmaktadır.
oldu
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
· Çocuk, ailenin aynası olur mu hiç? Türkiye'de yapılan bir araştırmada sosyal fobisi olan çocukların annelerinde %23 gibi bir oranda sosyal fobiye rastlanmıştır. Yine sosyal fobisi olan çocukların sosyal ortamlardan israrla kaçınma davranışı sergiledikleri ve annelerinde de belirgin derecede kaçınma davranışı olduğu belirlenmiştir. Literatürde sosyal fobinin kalıtsal olarak geçiş oranının %30 civarında olduğu, sosyal fobisi olan kişilerin akrabalarında kontrol grubunun akrabalarına göre 2,5 kat daha yüksek sosyal fobi olduğu öne sürülmüştür. Alloman ve Crandall, otoriter ve aşırı koruyucu ebeveyn tarzlarının, sosyal kaygının meydana gelmesinde önemli rol oynadığı; sınırlayıcı ve aşırı koruyucu ebeveyn tarzlarının, çocukta bağımsızlık, otonomi ve yetenekleri kısıtladığı ve bu durumun da ebeveyne bağımlılık olarak geri döndüğünden söz etmektedirler. Ebeveynin ilgisiz ve dışlayıcı tavırları, çocuğun güçlü bir şekilde onaylanma ve kabul görme ihtiyacı duymasına neden olabilmektedir. Anne babanın, çocuğun gerçek ihtiyaçlarına önem vermemesi de yanlış değerlendirilme korkusunun gelişmesine neden olabilmektedir. Bu köşe yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Davranış problemlerinin sosyolojik etkilerine değinilmektedir. gua B) Konu bağlamı tutarsızlıklar ve yanlılıklar barındırmaktadır. C) Yapılan istatistiklerin gerçeği yansıtmadığı açıklanmaktadır. D) Kanıtlanamayan varsayımlar üzerinde yorum sed yapılmaktadır. E) Araştırmacıların farklı bakış açıları karşılaştırılmaktadır. oldu
13. (1) Sanayileşme sonrası ortaya çıkan yeni sosyal sınıflar ar-
tik daha farklı bir estetik tatmin peşinde koşuyordu. (II) 19.
yüzyıldaki uluslararası sanat sergilerinde değişiklik peşinde-
ki gözler, Japon grafik sanatının çiçeksi bezemeleri ve çiz-
gisel düzenlemelerine çevrildi. (WyBu ilgi; Amerika'da “mo-
dern style", Almanya'da "jugendstil”, Fransa'da "art nouve-
au" olarak anılan ve mimarlıktan başlayarak tüm sanat dal-
larına egemen olan yeni bir üslubun habercisiydi. (V) Bu
üslup kısa zamanda İstanbul'da apartmanlarda, köşklerde
ve sayfiye evlerindeki süslemelerde görülmeye başlandı.
Üslubun; zamana, mekana ve tarihsel birikime göre değiş-
kenlik göstermesi doğasının bir gereğiydi.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşünce-
nin akısını bezmaktadır?
A)
B)
C) III
D) IV
E) V
6.
ÜRKÇE
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
13. (1) Sanayileşme sonrası ortaya çıkan yeni sosyal sınıflar ar- tik daha farklı bir estetik tatmin peşinde koşuyordu. (II) 19. yüzyıldaki uluslararası sanat sergilerinde değişiklik peşinde- ki gözler, Japon grafik sanatının çiçeksi bezemeleri ve çiz- gisel düzenlemelerine çevrildi. (WyBu ilgi; Amerika'da “mo- dern style", Almanya'da "jugendstil”, Fransa'da "art nouve- au" olarak anılan ve mimarlıktan başlayarak tüm sanat dal- larına egemen olan yeni bir üslubun habercisiydi. (V) Bu üslup kısa zamanda İstanbul'da apartmanlarda, köşklerde ve sayfiye evlerindeki süslemelerde görülmeye başlandı. Üslubun; zamana, mekana ve tarihsel birikime göre değiş- kenlik göstermesi doğasının bir gereğiydi. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşünce- nin akısını bezmaktadır? A) B) C) III D) IV E) V 6. ÜRKÇE
31.
TYT / TÜRKÇE
30. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Birçok alana etki ettiği
bilinen müziğin psikolojiye etkileri nelerdir?" sorusuna
cevap vermemektedir?
A) Bilişsel performansı artırmak için dinlenilen müzik,
uğraşılan etkinliklere odaklanmayı sağlıyor. Etkinlik
gerçekleşirken arka planda çalan müzik, bilişsel bece-
rileri artırıyor. Hareketli müzikler, etkinlikteki hızı artı-
rirken daha sakin ve duygusal müzikler, hafızayı daha
etkili kullanmaya yarıyor.
B) Müziğin stres yaratan kortizol hormonunun azalmasına
faydası dokunuyor, stresi ve endişeyi azalttığı biliniyor.
Rahat, yavaş tempolu ve düşük sesle müzik dinlemek,
sakinleşmeye ve sinir sisteminin rahatlamasına etki
ediyor.
C) Bir cerrahi operasyondan önce dinlenen müziğin, ope-
rasyon sonrasında ortaya çıkabilecek ruhsal sorunları
ve endikasyonları önlediği tespit edilmiştir. Müziğin
acıları dindirdiği biliniyor. Müzik dinleyerek hem fiziksel
hem de duygusal acılar azaltılabilir.
D) Müzik terapidir, depresyon belirtileri müzikle azaltıla-
bilir. Rahatlatıcı ve sakinleştirici müzikler, insanların
aradığı dinginliği sağlayabiliyor. Müzik, diğer sanatların
ötesinde insanları farklı duygulara ve bilinç durumuna
yönlendirerek onların motivasyonunu artırabiliyor.
E) Yapılan bilimsel çalışmalar, müziğin kişiyi mutlu his-
settirdiğini ortaya koyuyor. Duygusal olarak kişiye
iyi gelen müziklerin dinlenmesi, iki hafta gibi kısa bir
sürede kişinin duygu durumunu değiştirebilmektedir.
Bir ödüle ulaşıldığında ya da lezzetli bir yemek yenildi-
ğinde hissedilen güzel duygulara müzik dinlenerek de
kavuşulabilir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
31. TYT / TÜRKÇE 30. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Birçok alana etki ettiği bilinen müziğin psikolojiye etkileri nelerdir?" sorusuna cevap vermemektedir? A) Bilişsel performansı artırmak için dinlenilen müzik, uğraşılan etkinliklere odaklanmayı sağlıyor. Etkinlik gerçekleşirken arka planda çalan müzik, bilişsel bece- rileri artırıyor. Hareketli müzikler, etkinlikteki hızı artı- rirken daha sakin ve duygusal müzikler, hafızayı daha etkili kullanmaya yarıyor. B) Müziğin stres yaratan kortizol hormonunun azalmasına faydası dokunuyor, stresi ve endişeyi azalttığı biliniyor. Rahat, yavaş tempolu ve düşük sesle müzik dinlemek, sakinleşmeye ve sinir sisteminin rahatlamasına etki ediyor. C) Bir cerrahi operasyondan önce dinlenen müziğin, ope- rasyon sonrasında ortaya çıkabilecek ruhsal sorunları ve endikasyonları önlediği tespit edilmiştir. Müziğin acıları dindirdiği biliniyor. Müzik dinleyerek hem fiziksel hem de duygusal acılar azaltılabilir. D) Müzik terapidir, depresyon belirtileri müzikle azaltıla- bilir. Rahatlatıcı ve sakinleştirici müzikler, insanların aradığı dinginliği sağlayabiliyor. Müzik, diğer sanatların ötesinde insanları farklı duygulara ve bilinç durumuna yönlendirerek onların motivasyonunu artırabiliyor. E) Yapılan bilimsel çalışmalar, müziğin kişiyi mutlu his- settirdiğini ortaya koyuyor. Duygusal olarak kişiye iyi gelen müziklerin dinlenmesi, iki hafta gibi kısa bir sürede kişinin duygu durumunu değiştirebilmektedir. Bir ödüle ulaşıldığında ya da lezzetli bir yemek yenildi- ğinde hissedilen güzel duygulara müzik dinlenerek de kavuşulabilir.
1. Sonsuzluk, herkesin bildiği fakat tanımlanması, tartışılması
ve üzerinde uzlaşılması oldukça güç kavramlardan biridir.
İnsan aklı sonlu düşüncelerle dile getirilen sonlu şey-
leri ele almaya alışmıştır. Ucu bucağı olmayan bu kavra-
mi tanımlamak, onu sınırlandırmak anlamına gelebileceği
için içeriğiyle ters düşme ihtimali de bulunmaktadır
. Son-
suzluk kavramının felsefe ve bilim dışında en farklı
, en öz-
gün hâle büründüğü bir başka alan da sanattır. Sanat be-
lirlenmiş, alışılmış olan kalıpları kırma çabasındadır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına gö-
re aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bu yönüyle, bir anlamda sonsuzun kapısını aralayan
bir mecradır.
B) Kavramsal sanatın önemli temsilcilerinden biri olan
Roman Opalka, sonsuzluk teorisinden hareket ederek
eserlerini üretmiştir.
C) Bunun nedeni bütün insani deneyimlerin ötesinde ol-
masıdır.
D) Matematik, din ve felsefe alanlarında sıklıkla kullanılan
sonsuzluk kavramının geçmişi Antik Yunan Dönemi'ne
kadar uzanmaktadır.
E) Sonsuzluk kavramı ile ilgili literatüre bakıldığında yeni
bakış açıları ile konunun ele alındığı görülmektedir
.
Aktif Öğrenme Yayınları
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
1. Sonsuzluk, herkesin bildiği fakat tanımlanması, tartışılması ve üzerinde uzlaşılması oldukça güç kavramlardan biridir. İnsan aklı sonlu düşüncelerle dile getirilen sonlu şey- leri ele almaya alışmıştır. Ucu bucağı olmayan bu kavra- mi tanımlamak, onu sınırlandırmak anlamına gelebileceği için içeriğiyle ters düşme ihtimali de bulunmaktadır . Son- suzluk kavramının felsefe ve bilim dışında en farklı , en öz- gün hâle büründüğü bir başka alan da sanattır. Sanat be- lirlenmiş, alışılmış olan kalıpları kırma çabasındadır. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına gö- re aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Bu yönüyle, bir anlamda sonsuzun kapısını aralayan bir mecradır. B) Kavramsal sanatın önemli temsilcilerinden biri olan Roman Opalka, sonsuzluk teorisinden hareket ederek eserlerini üretmiştir. C) Bunun nedeni bütün insani deneyimlerin ötesinde ol- masıdır. D) Matematik, din ve felsefe alanlarında sıklıkla kullanılan sonsuzluk kavramının geçmişi Antik Yunan Dönemi'ne kadar uzanmaktadır. E) Sonsuzluk kavramı ile ilgili literatüre bakıldığında yeni bakış açıları ile konunun ele alındığı görülmektedir . Aktif Öğrenme Yayınları
6.
4.
İddialı bir sözle başlayalım. Epeydir bir rock yıldızı olarak
bilinen Nobelli şarkıcı ve şarkı sözü yazan Bob Dylan, son
birkaç albümdür kendini Amerikan edebiyatı kurumunun
asli bir üyesi olarak konumlandıran biri artık. Son albü-
mü bu konumlandırmanın en belirgin göstergelerinden
biri. Söz konusu konumlanışı nereden anlıyoruz? Elbet-
te şarkılarındaki göndermelerden ve Amerikan kanonu-
nun geçmiş temsilcileriyle giriştiği hesaplaşmadan. Bu
hesaplaşmanın en büyük taraflanndan biri şarkı sözlerin-
de göndermeler ve alıntılar yaptğı Amerikan "demos"unun
ozani Walt Whitman.
Bu parçada söz edilen sanatçı ile ilgili aşağıdaki-
lerden hangisi söylenebilir?
A) Amerika'nın ünlü şairlerinden biri olduğu
B) Şarkılannda yaptığı göndermelerle şair olarak anıldığı
C) Kendini şair olarak gösterme çabası içinde olduğu
D) Rock yıldızı olmasına rağmen şiir alanında da ba-
şanlı olduğu
E) Başka şairlerden alıntılar yaparak sanat hayatını
sürdürdüğü
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
6. 4. İddialı bir sözle başlayalım. Epeydir bir rock yıldızı olarak bilinen Nobelli şarkıcı ve şarkı sözü yazan Bob Dylan, son birkaç albümdür kendini Amerikan edebiyatı kurumunun asli bir üyesi olarak konumlandıran biri artık. Son albü- mü bu konumlandırmanın en belirgin göstergelerinden biri. Söz konusu konumlanışı nereden anlıyoruz? Elbet- te şarkılarındaki göndermelerden ve Amerikan kanonu- nun geçmiş temsilcileriyle giriştiği hesaplaşmadan. Bu hesaplaşmanın en büyük taraflanndan biri şarkı sözlerin- de göndermeler ve alıntılar yaptğı Amerikan "demos"unun ozani Walt Whitman. Bu parçada söz edilen sanatçı ile ilgili aşağıdaki- lerden hangisi söylenebilir? A) Amerika'nın ünlü şairlerinden biri olduğu B) Şarkılannda yaptığı göndermelerle şair olarak anıldığı C) Kendini şair olarak gösterme çabası içinde olduğu D) Rock yıldızı olmasına rağmen şiir alanında da ba- şanlı olduğu E) Başka şairlerden alıntılar yaparak sanat hayatını sürdürdüğü
8.
Göç, yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır.
• Konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlardır.
Psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine yer veren romanlardır.
Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan romanlardır.
Aşağıdaki parçalardan hangisi bu tanımlardan herhangi biriyle örtüşmemektedir?
yeniden benim oldu.
A) Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını şöyle tamamlamıştı: "Evde otururken hep şöyle deniz gören, Boğazı gö-
ren bir yer düşünmüştüm." Samim, kızın İstanbul'un sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hâlâ tereddüt eden
babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerine onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet
hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak için bugün Meral'i gördüğü andan ayrıldığı ana kadar
onun, hatırda kalan bütün sözlerini, hareketlerini daha sakin bir dikkatin işığında geçirmek istedi.
B) Birdenbire
, derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, "Hangi rüzgâr kesiliyor?" diye sordu.
Amcamin sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı
: "Mahmut sen misin?" dedi. (...)
Aburada bu saatte ne yapıyorsun?" dedi. Ona elimdeki kay món verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına
karşı tuttu onu. “Bu gemi değil, salapurya!" demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur
ezmesi bir oldu. Kemiklerim kırıldı sandım. Ama amcam "Yarın sana bir kayık yapayım da gör." deyince dünyalar
C) Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli et-
meden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası
hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne
D) Dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarındı. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden
yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. Atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. Huvat sözcük dolu şişelere baktı.
Nuğber sözcük bekledi. Zekiye sözcük ağladı. Seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. Mahmut dilini
dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. Halit sözcükleri duvarlara vurdu. Dirmit ne yana bakacağını, hangi birini
gibi geliyor. Hesaba göre böyle tahmin ediyorum. Sanki bir saat içinde düşman, mevzisini mi değiştirdi? Eğer böyle
E) Top sesleri, belirsiz aralıklarla devam ediyor. Deminkinden daha mı yakın, daha mi uzak? Bana, gittikçe uzaklaşır
olsaydı düşman yeni mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir süre top seslerinin kesilmesi gerekirdi. Fakat kim
dedi ki bu, mutlaka düşman toplarının sesidir? Belki de sabahtan beri kulağıma gelen sesler hep bizim cepheden
yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu.
yazacağını şaşırdı.
aksediyor. Ben böyle düşünürken dalıp gitmişim.
12
D
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
8. Göç, yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır. • Konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlardır. Psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine yer veren romanlardır. Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan romanlardır. Aşağıdaki parçalardan hangisi bu tanımlardan herhangi biriyle örtüşmemektedir? yeniden benim oldu. A) Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını şöyle tamamlamıştı: "Evde otururken hep şöyle deniz gören, Boğazı gö- ren bir yer düşünmüştüm." Samim, kızın İstanbul'un sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hâlâ tereddüt eden babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerine onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak için bugün Meral'i gördüğü andan ayrıldığı ana kadar onun, hatırda kalan bütün sözlerini, hareketlerini daha sakin bir dikkatin işığında geçirmek istedi. B) Birdenbire , derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, "Hangi rüzgâr kesiliyor?" diye sordu. Amcamin sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı : "Mahmut sen misin?" dedi. (...) Aburada bu saatte ne yapıyorsun?" dedi. Ona elimdeki kay món verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. “Bu gemi değil, salapurya!" demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. Kemiklerim kırıldı sandım. Ama amcam "Yarın sana bir kayık yapayım da gör." deyince dünyalar C) Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli et- meden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne D) Dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarındı. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. Atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. Huvat sözcük dolu şişelere baktı. Nuğber sözcük bekledi. Zekiye sözcük ağladı. Seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. Mahmut dilini dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. Halit sözcükleri duvarlara vurdu. Dirmit ne yana bakacağını, hangi birini gibi geliyor. Hesaba göre böyle tahmin ediyorum. Sanki bir saat içinde düşman, mevzisini mi değiştirdi? Eğer böyle E) Top sesleri, belirsiz aralıklarla devam ediyor. Deminkinden daha mı yakın, daha mi uzak? Bana, gittikçe uzaklaşır olsaydı düşman yeni mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir süre top seslerinin kesilmesi gerekirdi. Fakat kim dedi ki bu, mutlaka düşman toplarının sesidir? Belki de sabahtan beri kulağıma gelen sesler hep bizim cepheden yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu. yazacağını şaşırdı. aksediyor. Ben böyle düşünürken dalıp gitmişim. 12 D
1.
Gerçek sanat eseri, sanatçıdan doğar. Eser, sanatçıdan ayrılır;
kendi başına bir hayat sürmeye başlar, gerçek bir varlığın can-
li konusu olan manevi bir solukla canlandırmış bağımsız bir ko-
nu, bir kişilik hâline gelir. Sanat eseri, manevi dünyada gelişigü-
zel ortaya çıkmaz, tersine bilinçli bir biçimde oluşturulur.
Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir
kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Düşünmeden verdiği her kararın bir gün karşısına sorun ola-
rak çıkacağını biliyordu.
B) Yaptıklarının bilincinde olmayan bir sanatçının belki bugünü
vardır ama yarını yoktur.
C) Sen günü kurtarmaya bakıyorsun, unutmamalısın ki yaşam
bugünden sonrasıdır.
D) Yaşamın bilinçli eylemlerimizin sonucu olduğunu aklımızdan
asla çıkarmamalıyız.
E) Başarısızlığın kader olmadığını anlarsan tüm dikkatini başa-
riya yoğunlaştırabilirsin.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
1. Gerçek sanat eseri, sanatçıdan doğar. Eser, sanatçıdan ayrılır; kendi başına bir hayat sürmeye başlar, gerçek bir varlığın can- li konusu olan manevi bir solukla canlandırmış bağımsız bir ko- nu, bir kişilik hâline gelir. Sanat eseri, manevi dünyada gelişigü- zel ortaya çıkmaz, tersine bilinçli bir biçimde oluşturulur. Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Düşünmeden verdiği her kararın bir gün karşısına sorun ola- rak çıkacağını biliyordu. B) Yaptıklarının bilincinde olmayan bir sanatçının belki bugünü vardır ama yarını yoktur. C) Sen günü kurtarmaya bakıyorsun, unutmamalısın ki yaşam bugünden sonrasıdır. D) Yaşamın bilinçli eylemlerimizin sonucu olduğunu aklımızdan asla çıkarmamalıyız. E) Başarısızlığın kader olmadığını anlarsan tüm dikkatini başa- riya yoğunlaştırabilirsin.
Yalnızlık iyidir ama hiç farkına varmadan çürütür insanı yıllar
içinde, rutubetli bir ev gibi, yaz kış üşütür. Masadaki kırmızı
radyoya bakıyorum, yanında iki yerinden isinmiş bir elma
var. Bahçe issizlaşmış. Yağmurdan sonra ağaçların yemye-
şil buğusu, kimse görmüyor ve şimdi daha iyi anlıyorum
ne giden eski oydu ne de kalan eski ben. O gittikten sonra
canlılar arasında bir gölge olduğumu tekrar anladım, bu ar-
tik bir fikir ya da varsayım değil, kaçınılmaz bir gerçek ve
hâliyle ürperdim. Bütün o utanç günleri, yeni kararlar alma
çabası ve uykuyu boş yere aradığım geceler aslında bo-
şunaymış. Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim. Çünkü benden
geriye değiştirebileceğim bir ben kalmadı. İnsanları suçla-
mak en kolayıydı, elim varmadı. Bütün kolay yolların sonu
keder değil mi usta? Artık sözcüklerle yola devam edece-
ğim. Kalem kâğıttan başka dostum kalmayana denk.
39. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangi-
si parçanın yazarının içinde bulunduğu durumu en iyi
yansitır?
A) Bir şeyleri değiştirmek isteyen ancak karamsarlığı ve
yalnızlığı tercih eden biridir.
B) İyi dostluklar kurma çabası içinde olan ancak bunda
hiçbir zaman başarılı olamayan biridir.
C) Yalnızlığı seven ama yalnızlığın insana uygun bir durum
olmadığını düşünen biridir.
Z
D) Dünyada bunca güzelliklerin insanlar tarafından fark
edilmemesine oldukça üzülen biridir.
E) Her şeyin zamanla değişeceğini düşünen ancak değiş-
meyenin bir tek kendi olduğuna biraz da üzülen biridir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
Yalnızlık iyidir ama hiç farkına varmadan çürütür insanı yıllar içinde, rutubetli bir ev gibi, yaz kış üşütür. Masadaki kırmızı radyoya bakıyorum, yanında iki yerinden isinmiş bir elma var. Bahçe issizlaşmış. Yağmurdan sonra ağaçların yemye- şil buğusu, kimse görmüyor ve şimdi daha iyi anlıyorum ne giden eski oydu ne de kalan eski ben. O gittikten sonra canlılar arasında bir gölge olduğumu tekrar anladım, bu ar- tik bir fikir ya da varsayım değil, kaçınılmaz bir gerçek ve hâliyle ürperdim. Bütün o utanç günleri, yeni kararlar alma çabası ve uykuyu boş yere aradığım geceler aslında bo- şunaymış. Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim. Çünkü benden geriye değiştirebileceğim bir ben kalmadı. İnsanları suçla- mak en kolayıydı, elim varmadı. Bütün kolay yolların sonu keder değil mi usta? Artık sözcüklerle yola devam edece- ğim. Kalem kâğıttan başka dostum kalmayana denk. 39. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangi- si parçanın yazarının içinde bulunduğu durumu en iyi yansitır? A) Bir şeyleri değiştirmek isteyen ancak karamsarlığı ve yalnızlığı tercih eden biridir. B) İyi dostluklar kurma çabası içinde olan ancak bunda hiçbir zaman başarılı olamayan biridir. C) Yalnızlığı seven ama yalnızlığın insana uygun bir durum olmadığını düşünen biridir. Z D) Dünyada bunca güzelliklerin insanlar tarafından fark edilmemesine oldukça üzülen biridir. E) Her şeyin zamanla değişeceğini düşünen ancak değiş- meyenin bir tek kendi olduğuna biraz da üzülen biridir.
20. • Dilimizi odak dışına taşımamızın yaygin bir şekli,
özelden kaçınmak için "genellemeler" kullanmaktır.
Genellemeler daha az somuttur. Çoğu kez genel
bir meseleyle ilgili hiçbir şey yapamayız. Demek ki
genelleme yapmak suretiyle o konuda bir şey
yapma ihtimalinden kendimizi uzaklaştırabiliriz.
• Ara sıra, öğrencileri "kesin dil" kullanmaya
çağırdığınızda onlar bunu reddedebilir ya da
kullandıkları dilin zaten kesin olduğunu
düşünebilirler ve bilmeden genel ifadeleri tekrar
edebilirler. Bu dirence saygı göstermek önemlidir.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenebilir?
A) Farklı üsluplar kullansalar da konuyu
çağrışımlarla zenginleştirmektedirler.
B) Gerçek, mecaz ve yan anlamlı sözcüklerle
konuyu soyutlaştırmışlardır.
C) Karşıt kavramlara yönelik farklı bakış açıları
sunmaktadırlar.
D) Bilgi ve analiz yoluyla karmaşık konuları açıklığa
kavuşturmaktadırlar.
E) Farklı bakış açılarının aslında birbirini
desteklediğini göstermektedirler.
uava
geçiniz.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
20. • Dilimizi odak dışına taşımamızın yaygin bir şekli, özelden kaçınmak için "genellemeler" kullanmaktır. Genellemeler daha az somuttur. Çoğu kez genel bir meseleyle ilgili hiçbir şey yapamayız. Demek ki genelleme yapmak suretiyle o konuda bir şey yapma ihtimalinden kendimizi uzaklaştırabiliriz. • Ara sıra, öğrencileri "kesin dil" kullanmaya çağırdığınızda onlar bunu reddedebilir ya da kullandıkları dilin zaten kesin olduğunu düşünebilirler ve bilmeden genel ifadeleri tekrar edebilirler. Bu dirence saygı göstermek önemlidir. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Farklı üsluplar kullansalar da konuyu çağrışımlarla zenginleştirmektedirler. B) Gerçek, mecaz ve yan anlamlı sözcüklerle konuyu soyutlaştırmışlardır. C) Karşıt kavramlara yönelik farklı bakış açıları sunmaktadırlar. D) Bilgi ve analiz yoluyla karmaşık konuları açıklığa kavuşturmaktadırlar. E) Farklı bakış açılarının aslında birbirini desteklediğini göstermektedirler. uava geçiniz.
28. Konfüçyüs, Güney Çin'de dostlarıyla seyahat ederken
mezar başında ağlayan bir kadın görür. Niçin ağladığını
sorunca kadın, “Burada yatan oğlumu kaplan öldürdü.
it
der. Konfüçyüs, "Buralarda kaplan tehlikesi mi var?"
diye sorar. Kadın, "Evet, kocamı da birkaç yıl önce
kaplanlar öldürdü.” diye yanıtlar. Konfüçyüs, "Öyleyse
niçin başka bir yere taşınmiyorsunuz?" diye sorar.
Kadın, "Burada adaletli bir yönetim var, kalan
çocuklarımla yine de adil bir yönetim altında yaşamayı
tercih ederim." der.
Bu parçadaki diyalogdan hareketle aşağıdakilerden
hangisine ulasılabilir?
At Adalet ve düzen, bireylerin çıkarlarından daima X
üstündür.
B) Her insanın ve bölgenin kendi dokusuna özgü bir
adalet anlayışı vardır.
C) İnsanlar, bazen gerçek adalet için büyük ve şaşırtıcı
fedakârlıklarda bulunur.
D) Başarılı bir yönetimin belli başlı göstergelerinden
biri de adalettir.
E) Adil olmayan yönetimler, kaplanlardan bile daha
tehlikelidir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
28. Konfüçyüs, Güney Çin'de dostlarıyla seyahat ederken mezar başında ağlayan bir kadın görür. Niçin ağladığını sorunca kadın, “Burada yatan oğlumu kaplan öldürdü. it der. Konfüçyüs, "Buralarda kaplan tehlikesi mi var?" diye sorar. Kadın, "Evet, kocamı da birkaç yıl önce kaplanlar öldürdü.” diye yanıtlar. Konfüçyüs, "Öyleyse niçin başka bir yere taşınmiyorsunuz?" diye sorar. Kadın, "Burada adaletli bir yönetim var, kalan çocuklarımla yine de adil bir yönetim altında yaşamayı tercih ederim." der. Bu parçadaki diyalogdan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulasılabilir? At Adalet ve düzen, bireylerin çıkarlarından daima X üstündür. B) Her insanın ve bölgenin kendi dokusuna özgü bir adalet anlayışı vardır. C) İnsanlar, bazen gerçek adalet için büyük ve şaşırtıcı fedakârlıklarda bulunur. D) Başarılı bir yönetimin belli başlı göstergelerinden biri de adalettir. E) Adil olmayan yönetimler, kaplanlardan bile daha tehlikelidir.