Paragraf Genel Tekrar Soruları

ten mel ise. re- sal bir in un 23. Kasım ayı denilince aklıma ağaçtan düşmesine ramak kalmış; rengi kırmızıya çalan son bir yaprak gelir. Mev- simin sonudur ya da kış başlıyor cancağızım... Sararan yapraklarla başlayan hüzün mevsimi sonbaharın, eylülü ekimi derken son ayı olan kasım ayına da geldik. Cum- huriyet'in ilanından öncel "Teşrinisani” daha sonra da "İkinci teşrin" olarak bilinen kasım ayının ismi 10 Ocak 1945 yılında çıkarılan bir kanunla kasıma dönüşmüş. 1946 yılında, Refet Ülgen eylül ayı için ilk güz, kasım ayı içinse songüz adını önermiş ancak bu önerisi be- nimsenmemiş. Kasımsa... Hüzünse... Aklımıza başka ne gelir? Tabii ki müzik ve o güzel şarkının tatlı dizeleri "Yine aylardan kasım, sanki sende kaldı bir yarım..." Bu parçada kasım ayı ile ilgili aşağıdakilerden han- gisi çıkarılabilir? A) Günümüzde farklı isimlerle anılmaktadır. B) Cumhuriyet'in ilanından önce ismi değismistir C) Günümüzdeki ismi toplumsal uzlaşıyla bırakılmıştır. D) İnsanı psikolojik olarak derinden etkilemektedir. E) Bazı simge ve duygularla anımsanmaktadır. 24 Harry Potter çocuk Akitabı olarak basıldı, geldiği noktaya bakın. Sanırım yayincilar ticari amaçla üretilen kitapları cocuk edebiyatı diye ayırdı ki onlara sanattan çok zana-

LIMITA Güncel heveslerin şiiri çeşitlendirdiği bir çağda güzel söz söylemenin ve dil kullanımındaki derin hassasiyetin tazyik unsuru olarak varlığını korumasına özen gösteren Yahya Kemal, şiirin asırlardır koruduğu özünden ayrılmasına müsaade etmemiştir. Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? AX Yıllardır çeşitli edebiyat dergilerinde eleştiri yazıları yazmasına rağmen kendi tutarsızlığından hiç haberi yokmuş gibi davranıyor. B) Geçmişte yaşanan toplumsal bir olayın yansımaları, şimdinin geleceğe yapacağı cereyanı doğrudan etkiler. C) Şiirlerindeki estetik kudretin çeşitli yansımalar hâlinde devamlılığını sürdürmesi, sözcüklerin çok anlamlılığını kuvvetlendirici bir unsur olarak kullanmasıyla açıklanabilir. D) Sanatı en kuvvetli insani etkinlik olarak gören şairin gerçeği arayış biçimi ne geleneksel kalıplara ne de güncel heveslere uyuyor. E) Sözlerindeki alışılmışın dışına çıkan sembolist etkiler, hem şiirin okuyucu karşısındaki görünümünü hem de derinliğini etkiliyor. Diğer sayfaya geçiniz.

TYT - Türkçe 7. 5. Edebi dizginin estetik kurallar çerçevesinde işlenmesini sağlayan her yazar, kendine göre bir yöntem dâhilinde ilerler. Ayrıca bütün sanatlar birbirinin içinden yürürler ve sanatçılar evrensel bağlamda kendi yöntemlerini biçimlendirseler de aynaya bakar gibi her yazarda kendilerinden bir parça görürler. Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Romancılar, geçmişle arasına bir mesafe koymaktansa yaşadığı döneme özgü bir anlayış sergileme yolunu benimsiyor. B) Şair, farklı eserleri okumanın ve onlardan beslenmenin bir özgünlük sorununa yol açmayacağını hem çağdaşlarına hem de okuyucusuna gösteriyor. C) Toplumsal etkileşme noktasında yazarlar, en yetenekli insanların en önemli meslekleri elde etmesi gerektiğini düşünüyor. D) Okuyucuların gelişimine katkıda bulunmayı bir gelenek hâline getiren yazar, konu seçimini bu bağlamda düzenliyor. E) Edebiyat ürünlerini kültür tarihinin hazinesi olarak gören şairler, tarih araştırmacılarının önemini kavramıştır. YAYINLARI LIMIT

10. Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarimdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse. Bu iki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A t. dörtlükte, bir durumun sebebi açıklanmıştır. BY 11. dörtlükte, kişileştirmeye başvurulmuştur. C) Her iki dörtlükte özlem ve sitem iç içedir. D) 1. dörtlükte, anlam sözde soru cümleleri ile zenginleş- tirilmiştir. E) II. dörtlükte zıt kelime kullanılmasa da zit durumlara başvurulmuştur.

6. (1) Denizatı, eski çağlardan beri dünyanın en çok tanınan ve sevilen hayvanlarından biri olmakla birlikte bilim dünyasının karşısına sürekli yeni bilinmeyenlerle çıkıyor. (11) Bu canlılar, daha çok akıntıların az olduğu kıyıya yakın sularda, tropik ve subtropik denizlerde, Akdeniz'de ve hatta soğuk Kuzey Denizi'nde bile görülüyor. (III) Bugüne kadar yaklaşık 40 türü keşfedilebilen bu canlının tam olarak kaç türe sahip olduğu muamma. (IV) Denizatlarının renkleri canlı turuncudan tur- kuaz mavisine, parlak sarıdan koyu kırmızıya kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. (V) Kuşkulandığı ya da kendisini tehli- kede hissettiği anda hemen çevrenin rengine bürünüyor ve bakıldığı zaman deniz çayını ya da yosunlara benziyor. Bu parçada yer alan numaralanmış cümlelerde denizatı hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede, bilinirliğinin çok eski zamanlara dayandığın- dan söz edilmiştir. B) II. cümlede, yaşam alanlarının oldukça geniş bir coğraf- yaya yayıldığı vurgulanmıştır. C) III. cümlede, yapılan araştırmalarla bütün türlerinin or- taya çıkarıldığı ifade edilmiştir. D) IV. cümlede, sahip olduğu renklerin çeşitliliğine değinil- miştir. E) V. cümlede, bazı durumlarda nasıl kamufle olduğuna de- ğinilmiştir.

8. ede- akla- eyen dığı ttığı de idi. Dar kelimesi Arapçada ev anlamına gelir ama Osmanlı Dönemi'nin üniversitesinin adı Darülfünun okul, mektep anlamı da taşır. Fünun ise fenler, bilgiler demektir. Yani Darülfünun, Fenler/Bilgiler Okulu de mektir. Böyle bir okul kurulmasına ilişkin çalışmalar Mart 1845'te, Sadrazam Sait Paşa tarafından başlatil mış, Sultanahmet'te, şimdiki Adliye Sarayının olduğu yerde Darülfünun binası yapılmasını kararlaştırmıştı. Italyan mimarlar Fossati Kardeşler (1827'den beri Is. tanbul'daydılar.) işe koyuldu ama bina ancak 17 yil sonra bitebildi. O da eksik gedik... Bunun üzerine bitmiş odalarda, halka açık serbest konferanslar ve rilmesine karar verildi. Belirli bir programı ve öğretim kadrosu olmayan bu Birinci Darülfünun, Ahmet Vefik Paşa, Cevdet Paşa, Derviş Paşa, Müneccim Paşa ve Hekimbaşı Salih Efendi gibi meşhurların verdiği ders- Merle faaliyete başladı. İzleyici sayısının 500 kişiye kadar çıkması üzerine Nuri Efendi Konağı'na taşınıl- dı. Tam hocaların anlattıkları muhafazakâr çevreleri rahatsız etmeye başlamıştı ki konak ünlü Hocapaşa Yangını'nda kül oldu ve Birinci Darülfünun macerası sona erdi. ya- tsiz arli ap- an de n- u Bu parçanın Darülfünunla ilgili olarak www.isemkitap.com 1. Arapça kökenli sözcüklerden adını aldığı, II. mimarlarının Osmanlı ülkesinden olduğu, III. ünlü kişilerin dersleriyle eğitime başladığı belirlemelerinden hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız B) I ve II D) II ve III C) I ve III E) I, II ve III 50

A TYT / Türkçe 9. 1 Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. II Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarimdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse. Bu iki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? ragiki A) I. dörtlükte, bir durumun sebebi açıklanmıştır. B) II. dörtlükte, kişileştirmeye başvurulmuştur. C) Her iki dörtlükte özlem ve sitem iç içedir. cümleleri ile zenginleş- D) 1. dörtlükte, anlam sözde sort tlükte tirilmiştir. E) II. dörtlükte zıt kelime kullanılmasa da zıt durumlara başvurulmuştur.

26 24. Drone, sözcüğü yerine uçan kelebek, uçan göz, tepegöz, uçan ari gibi birçok sözcük önerildi geçenlerde. Bu sözcüklerin, drone sözcüğünün yerini tutması için ciddi bir kullanım süreci ge- çirmeleri gerekir. Birçok eserde de yer alıp dili- mizde iyice yer etmelidir ki drone sözcüğü unu- tulsun. Yani bir sözcüğün yerine yeni bir sözcük getirmek kolay bir iş değil. Bunun için öneri sun- mak da yeterli gelmez, bunu halkın diline yerleş- tirmek gerekir. İşte bu drone sözcüğü de öyle. İleri sürülen sözcükler oldukça anlamlı ve kulla- nılabilir. Doğru çevrelerde doğru bir zamanlama ile kullanılırsa kısa sürede dilimizde yer edebile- ceğine inanıyorum. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ula- şılamaz? AyDrone sözcüğü yerine yapılan tekliflerin kulla- nim yerleri ve zamanı önemlidir. Yeni sözcükler türetme, toplum tarafından genelde kabul görmez. C) Sözcük önerileri üzerinden belli bir zaman geçmesini gerekli kılar. D) Halkın dilinde yer eden sözcükler kalıcı olabi- lir. www.pelikanyayinevi.com.tr E) Drone sözcüğü yerine kullanılan sözcükler de yer edebilir.

8. 6. “Geliyor, yağdı, yağacak... Okullar tatil olur mu? Yete- rince yakacağımız var mı?" gibi merak ve kaygı içeren yorumlar, kış mevsimi ve karla birlikte gündemimize düşer. En sürprizlisi de karın çok erken bir zamanda yağması ve beklenmedik manzaralara yol açmasıdır. 4 Ekim günü kar yağar, güneşli günler için kurulmuş bir panayır alanı kar altında kalır. Burası, Batı Karade- niz Bölgesi'nin ve ülkenin en büyük panayırlarından bi- ri olan Gerede Panayırı alanıdır. Panayırın sembollerin- den biri olan balerin, o gece aniden düşen ve renkli giysisini beyaz bir tül gibi örten kara rağmen vakur du- ruşunu hiç bozmadan bekliyor. Biliyor ki güneş yine yüzünü gösterecek, makineler çalışacak ve o etekle- rinde oturanları havalara savurup coşturmaya devam edecek. Hasretle o anı bekliyordu. Bu parçada hâkim olan duygu aşağıdakilerden han- gisidir? 100 nmeo C) Karamsarlık A) Ozlem B) Endişe on the D) Hicran E) Merak 2

ÖZ >> YA 30. Arkeoloji, kendi içinde birçok farklı bilim dalını barın- dırmaktadır. Bunlar arasında Prehistorya (tarih öncesi) arkeolojisi, klasik arkeoloji, Protohistorya ve On Asya ar- keolojisi, Misir arkeolojisi, Orta Çağ arkeolojisi sayılabilir. Arkeoloji, yazılı tarihten önce ve sonra yaşamış insanlara ilişkin bilgi edinme olanağı sağlaması açısından özellikle önemlidir. Arkeologlar; araç, eşya ve yapı kalıntılarını inceleyerek eski insanların nasıl yaşadıklarını anlaya- bilirler. Arkeologlar, çalışmalarını çoğunlukla eskiden insanların yaşadığı varsayılan yerleşimleri gün yüzüne çıkararak yürütürler. Yıkılan bir kentin üstüne yenisi yapıldığından eski kentler genellikle toprağın altında kalır ve üst üste kurulan yerleşmelerin mimari (özellikle kerpiç) yıkıntıları zamanla bir tepe oluşturur. İnler, düz yerleşme yerleri, antik kentler de arkeolojinin araştırma alanları arasında yer alır. Bu parçadan hareketle “arkeoloji” ile ilgili aşağıdaki- lerden hangisine ulaşılamaz? A) Eski insanları yaşamına dair bilgi verdiğine B) Araştırma alanları arasında nerelerin olduğuna Hangi bilim dallarına katkı sağladığına D) Eşya, araç ve yaprkatmrtılarını incelediğine E) kendi içerisinde birçok bilim dalına ayrıldığına Öğretmen: Bir anda büyük bir miras sana kaldı ve onu istediğin gibi harcama özgürlüğüne sahipsin. İlk ne yap- mak isterdin? imizdolci

8 6. Montaigne "lyi şiir, insanı tatmin ederek onu keyiflendirmez; insanın zihnini allak bullak eder." diyor. Bu cümlede Montaigne'in şiirle ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir? A) İnsanı duygusal yönden etkileyerek mutlu olmasını sağladigi B) Estetik yönünün, içeriğinden daha önemli olduğu C) Saratsal değerden yoksun olan şiirlerin insana kafandıracagubir sey olmadığı D) Sanatsal açıdan başarılı olan şiirlerin okurlara fayda sağlamadığı VIP Yayınları E) İnsana alıştığı doğruları sorgulatacak bir nitelik taşıması gerektiği

30. Aslında Ahmet Haşim'in şiirlerini severim ancak şiirlerinde yarattığı o atmosferler beni bir tür ruhi darlığa sokar. Kendimi göl kenarında batmakta olan güneşle birlikte flulaşan bir insan silüeti gibi hissederim. Çünkü artık net çizgilerimi kaybet- miş, yüzümü ve kimliğimi yitirmişimdir. Hayatın türlü renkleri olduğu gibi insanın da duygulardan ve düşüncelerden örülü sayısız renkleri var. Oysa Haşim'in, şiirlerine buyur etmediği ya da ihmal ettiği nice renkler var. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? A) Şiirde hangi renkleri görmek istersiniz? B) Ahmet Haşim'in şiirlerini sever misiniz? C) Haşim'in şiirlerinin sizin duygusal evreninizdeki yeri nedir? D) Haşim'in şiirlerinin insanı bir tür karamsarlığa ittiği düşüncesine katılıyor musunuz? E) Haşim'in, şiir için kurduğu âlem için ne düşünüyorsunuz? ml

m if it 17. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Bir topluluğun gücünü o topluluğu oluşturan bireylerin aynı düşüncede olmaların dan aldığı görüşüne katiliyor musunuz?" sorusuna cevap vermektedir? A) Dünyanın giderek hızlanan değişimi içinde başlangıç- ta edindiğimiz dünya görüşleri geçerliliğini yitirmeye başladı. Onu her an oluşmakta olan yeni dinamikler doğrultusunda güncellememiz gerekiyor. B) Yeni oluşumları fark etmeyenler veya fark ettiği halde bunlara direnenler süregelen toplumsal, kültürel, politik, ekonomik ve diğer süreçlerin kenarında kalıp olanları kavrama konusunda güçsüz düşmekte ve marjinalles- mektedir. C) Nasıl ki farklı ekolojik özelliklere sahip komşu bölge- lerin kesişim noktalarında diğer yerlere oranla daha zengin bir habitat oluşuyorsa insanlar da bir araya geldiklerinde düşünce ve tecrübe farklılıklarıyla bir- birlerini besler; bu büyük bir güç, zenginlik ve gelişme potansiyelidir; önemli olan bu durumu iyi yönetebil- mektir. D) İnsanın kendini bilmesi, içgörü sahibi olması onun kendine verebileceği en büyük ödüldür. Kendini bilen insan, yeteneklerinin ve sınırlarının farkındadır. "Ben hakkım olmayanı istemiyorum." diyebilen böyle kişile- rin çokluğu, bir topluluğun en büyük gücü ve sigorta- sıdır. E) Topluluğun veya toplumun sergilediği ortak davranış kalıpları, birbirlerine benzer. Bunun sebebi, o toplu- luğun aynı kültürü, dili ve inancı kabul etmesidir. Bu davranış biçimlerine toplumsal norm denir. Toplumsal normlara aykırı davranış gördüğümüzde orada toplu- mun ortak değerlerine yabancı bir kişiden söz ediyo- ruz demektir.

12. Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez'den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilik bir sonbahar güneşi, boş çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar âdeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve kırmızı, giysileri parça parça idi. Dursalar düşeceklermiş gibi omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş: yorgun ve perişan, ağır ağır yürüyorlardı. Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Gözlemci bakış açısıyla yazılmıştır. B) Durum hikâyesinin özelliklerini taşımaktadır. C) İzlenime başvurulmuştur. D) Yinelemeye başvurulmuştur. E) Zaman ve mekân unsurları bellidir.

© inbX A) Antonio Contin tarafından inşa edildigine B) Köprünün adının nereden geldiğine C) Köprünün 1602 yılından önce inşa edildiğine D- Esirleri saraylardaki sorgu odasına götürmek için kullanıldığına E) Palazza dele Prigioni ve Palazzi Ducale'yi birbirine bağladığına U 90 V 1 1 1 1 1 22. Her masalın bir konusu bir de öğretici yönü vardır. Hatta her masal, insanlığa birtakım kültürel mesajlar iletir. Top- lumumuzda masallar Anadolu'nun eskimeyen kültür ge- leneklerinde önemini koruyarak; anne, baba, nine, dede gibi anlatıcı kişilerle çocuklara kültür ve ahlaki mesajların aktarımı devam etmektedir. Anlatılan masallarda genel- de en acı hayat dersi bile hayal ürünü ve gerçeküstü kahramanlarla tatlandırılarak anlatıldığından kahramanın örnek davranışlarının çocuk bilincine yerleştirilmesinde eğitici ve öğretici bir yön taşır. Genelde masalların mutlu bitmesinin, çocukların kendilerini geliştirmesinde, keş- fetmesinde, dünyaya umutla bakmasında onlara iyiliğin ve doğruluğun öğretilmesinde oldukça önemlidir. Anlatı- lan masallarda; doğruluk, dürüstlük, sabır, adalet, eşitlik, bağlılık gibi evrensel değerler dile getirilir. Bu yönleriyle özellikle Türk masallarında yüzlerce yıllık deneyimlerden süzülerek günümüze gelen harika bir eğitici yön bulun- maktadır. Bu parçadan hareketle masallarla ilgili, 1. Anadolu'nun eskimeyen kültür geleneklerinde öne- mini koruduğuna II. Anlatılan masallarda evrensel değerlere değinildiğine III. Masalların pek azının hayal ürünü ve gerçeküstü kah- ramanlarla anlatıldığına X yargılarından hangisine ya da hangilerine ulaşıla- maz? A) Yalnız! B) I ve II. C) I ve III. DI ve III. E) Yalnız III 4 Diğer sayfaya geçiniz.

ha 11 he illüzyon (Yanılsama), var olan bir nesnenin gerçekte oldu ğundan farklı algılanmasıdır. Yanılsama fiziksel olaylar ya da psikolojik yaşantılardan kaynaklanır. Ikiye aynlır. Psikolojik lüzyon, bireyin içinde bulunduğu psikolojik koşullardan, geçmiş yaşantılardan kaynaklanan illüzyondur ve kişiden ki yukar doğru çıkan hirsizin ayak sesleri olarak algılamak i siye değisir. Rüzgarın ve dallann çıkardığı sesi merdivenden kolojik illüzyona örnektir. Fiziksel illüzyon ise duyu organlar nin yapısından veya uyarıcının özelliklerinden kaynaklanan illüzyondur. Her insanda aynı yanilgiya yol açar. Yansı su dolu olan bardağın içindeki kasığın kırk görünmesi fiziksel illüzyondur. iz de atle de 27 Bireyden bireye değişkenlik durumu 11. Kişinin iç dünyasıyla ilgili olma terir. gide II. Fiziksel olaylara dayanma arkli Tandem Yayinlar Bu parçaya göre yukarıdakilerden hangileri psikolojik illüzyon ile fiziksel illüzyon arasındaki farklardan değildir? A) Yalnız! B) Yalnizli C) I ve It D) Ive III We IN e III 28. Bu parçaya göre yanılsamanın I. birey yaşamını ilgilendirme, W kişisel sorun olarak görülme, III. duyu yanılgısına açık olma özelliklerinden hangilerini taşıması gerekir? A) Yalnız! B) Yalnız 1 C) Yalnız III pe III E) Il ve III