Paragraf Genel Tekrar Soruları

1 verirken ba- T. ilk grupta- afil avlayan anımıza ses- tün telleri- eo telin en kinci grup- dir. 30. Aşağıdaki parçalardan hangisi “Çocuk kitabı yazarlığının, okuru çocuk yerine koyma yazarlığı olmadığı düşüncesi ede- biyatımızda yeni yeni yerleşiyor; yazar ve yayıncıların güzel olanın yaşa göre değişmeyeceğini fark etmeleri gerekiyor." düşüncesine uzak düşmektedir? sağıdaki- A) İlk yazdığım çocuk öykülerini yıllar sonra okuduğumda kendime epey kızdığımı hatırlıyorum. Bunca tatsız tuz- suz kelime yığınını bir çocuk okuyup da ne yapacak? B) Çok satılan yabancı çocuk kitaplarını okuyana dek içine birtakım öğütler yerleştirilen ve birbirinden farksız hikâ- yeleri çocuk kitabı sanıyordum. Çocukların bu kitaplar- la okuma alışkanlığı edinmesini beklemek tabii ki hayal- di. C) Bir büyüğün de keyif alarak okuyamayacağı kitabı "Oku!" diye çocuğun eline tutuşturmak çocuğa da edebiyata da saygısızlık. Acaba o kitabı, yazarı bile ikinci kez oku- maya tahammül edebilir mi? D) Her çocuğun severek okuyabileceği kitap farklıdır. An- cak her çocuk için ortak olan husus şu: Adam yerine konmak ve zekâsıyla alay edilmemek. E) Çocukları, kişilik ve etik açıdan yücelteceğine inanma- sak bu kitapları ne cocuklara ne velilerine önerirdik. An- cak görüyoruz ki veliler bunları okumaya direnc göste- ren çocuklarına yeterince israrcı olamıyor. -Ya- î bir der- şey imi me- de im n, in E.

26. (1) Anı da günlük gibi bir kişinin yaşamından beslenen bir yazı türüdür. (11) Anı, bir kimsenin başından geçen ya da kendi döneminde ortaya çıkan olay ve olguları anlattığı düzyazı biçimi olarak kabul edilir. (111) Anı da öteki yazınsal türlerde olduğu gibi insanoğlunun yaşantılarını başkasıyla paylaşma gereksinimden doğmuştur. (IV) Bunun için de anılara hem bir yaşam birikimi hem de kendine özgü yasa- ları ve biçemi olan bağımsız bir yazı türü gözüyle bakabiliriz. (V) Türün doğuşunda geçmişi didikleme, onu belleğin yardı- mıyla dilde yeniden sergileme isteğinin payı vardır. Ani türü hakkında bilgi veren bu parçadaki numara- lanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? Al 1. cürtlede başka bir türle olan benzerliği belirtilmektedir. B) II. cümlede tanımı yapılmaktadır. ) II . cümlede ortaya çıkma nedeni ifade edilmektedir. DJ IV. cümlede türe özgü kurallarının ve anlatım tarzının bulunduğu belirtilmektedir. EX V. cümlede diğer türlerden hangi yönleriyle ayrıldığı dile getirilmektedir.

12. 10. (1) Mutfak Çıkmazı, Tahsin Yücel'in ilk romanıdır. (II) 1960 yılında, yazarlık yaşamının erken bir döne- minde yayımlanmış olmasına rağmen olağanüstü kurgusu, anlattığı kişilerin iç dünyasını sergilemedeki başarısı ve iç ritminin hiç düşmeden sürmesi kitabın temel özellikleri. (III) Yazarın daha sonra yazacağı romanların taslaklarını içeren başarılı bir ilk roman. (IV) Ailesi tarafından büyük ümitler beslenen bir Yar- gitay üyesinin torunu İlyas Divitoğlu'nun sevgilisi Emel tarafından terk edilmesi sonrası yemeklere, mutfağa duyduğu tutkunun hikâyesini anlatıyor kitap. (V) İnsani ögeleri çok iyi oluşturulmuş, tek eksenli sıcak bir ro- man Mutfak Çıkmazı. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağı- daki yargılardan hangisi yanlıştır? A) 13. I. cümlede, bir saptama yapılmıştır. BL II. cümlede, yapıtla ilgili olumlu eleştiriler dile ge- tirilmiştir. et III. cümlede, yazarın, her kitabında benzer tema- lar üzerinde durduğu belirtilmiştir. IV. cümlede, yapıtın içeriğine ilişkin bilgiler veril- miştir. D V. cümlede, yapıtla ilgili öznel bir değerlendirme yapılmıştır. AKADEM

Soru No: X W 1. sömürgeciliğin ve emperyalizmin dünyayı yağmalarken Hl. Joseph Conrad'in karanlığın Yüreği romani III. nasıl da suçüstü yakalandığını göstermek için IV. tehlikeli sularında yapılan bir yolculuğu anlatan OSYM V. görünüşte Kongo Nehi'nin VI. karakterlerinin iç dünyasına ayna tutmaktadır Yukarıda numaralanmış sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) B) V FILV-IV-VA - D) IV -

3. Tek şekerli çayım olmanı diledim Cebimde bir anahtar, gecenin bir vakti yastık Omzumda bir çantadir yaşam Salonun işığındayım, karyola demirine yapışığım Püsküllü perde olmaktı belki sonum Yukarıdaki dizelerde geçen sözcük- lerden hangisi ad görevli değildir? A) Cebimde B) Yaşam C) Püsküllü D) Karyola E) Sonum

32. Selim İleri'nin tahkiye dünyası zamanı, kişileri ve anlatım tek- niğiyle hem ayrı ayrı her eserinde hem de bütün eserlerinin toplamına birden bakıldığında kendi içinde son derece tutarlı ve bütünlüklü bir dünya kurdukları ve bu dünyayı okura sun- dukları görülür. İleri'nin öykü ve roman kahramanları akılla- riyla, duygularıyla ve bütünüyle toplumsal çevreleriyle birlikte hayatın ilişkiler ağını bir bütün hâlinde kavrarlar. Hayatı yaşa- nilir kılan bir yaklaşımla da yorumlarlar. Selim İleri'nin tahkiye dünyasının söz konusu bu derinliği üzerine konuşurken Fatih Özgüven'in şu sözünü çok isabetli bir tanım olarak görüyorum: "Selim İleri edebiyatını besleyen insani malzeme duygudur." ilk anda ne var bunda, bir romancının ve öykücünün malze- mesinin duygu olmasının nesi ayırıcı bir özellik denilebilir ama onun romanlarının ve öykülerinin hikâyesi, sürekli bu yalın in- sani duygu yatağında derinleşir. Bu durum, dokunaklı ve bur- gaç gibi bir çekimdir her okur için. Anlatılan her hâl, yaranızın kabuğu ile oynamak gibi bir etki oluşturur sizde. Bu parçaya göre Selim İleri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kahramanlarını yaşadığı sosyal çevreyle birlikte ele aldığı B) Bir bütün hâlinde sunduğu yaşamı olumlu tarafıyla yorumladığı C) Yapıtlarının ana ekseninde insanla ilgili bütün unsurlara yer verdiği D) Yapısal unsurların ve anlamsal kurgunun her bakımdan birbiriyle uyum içinde olduğu E) Geleneksel olanla modern olanı aynı potada eriterek yapıtlar ortaya koyduğu

biri nasıl anlaması gere = III Her öykücünün okuma kültürü, katkı sağlamak istediği okurla benzerlik gösterebilir Öykünan yapısını bilmek, bir öykü yazarının ilk önce öğrenmesi gereken bir yazma yöntemidir DJ Edebiyatın yapı taşı kelimeler olduğu için yazar kendi kelime evrenini sağlıklı kurmak zorundadır E) Duyguların dışa vurumu, çağın problemleriyle kişisel yaşam arasında bağ kurmaya bağlıdır ctup artık tarihindi mirasyedi gibi cep . Bunlar, özünde görseler bile bu de p"ben buraday ermenin ötesind razılan bir mektu duyarlı ve içten lomatik mektu atılmış ruh ve Bu parçada aşağıdakil Muh By Insa et ind 6. TURE Bedenimi görebilirim, söz gelimi aynaya bakarım; peki ya zihnimi? Zihin görülebilir mi? Zihin beyinde ise beyin açıp bakıldığında orada zihin görünür mü? Aynı biçimde bir beden yani cisim söz konusu olduğunda bu bedenin bilgisi nesnel olarak herkese açıktır. Dileyen herkes bedeni çeşitli deney araçlarıyla enine boyuna inceleyebilir. Oysa zihin için aynı şey söz konusu değildir. - 1. Bir kişinin kendi zihin deneyimi kendisine özgüdür, bir başkasının erişimine açık değildir. II. Kendi zihin durumlarımıza doğrudan ve aracısız erişebilme olanağı varken bir başkasının zihin durumlarına dolaylı ve aracılı erisebiliriz. III. Bir başkasının zihin durumunu, anlattığı ya da davranışlarına yansıdığı ölçüde kestirebiliriz. Bu parçada boş bırakılan yere düsüncenin akışına göre yukarıdakilerden hangileri getirilebilir? A) Yalnız! B) Yalnız II C) I ve II D) Il ye III EIT, A ve III UcDört Bes an

27. Birçok büyük yapı gibi Ayasofya da günümüze kadar türlü efsanelere, inanışlara konu olmuştur. Bunların bir kısmı Bizans'ın ve komşu ülkelerin Hristiyan halkı arasında doğmuş, İstanbul'un alınmasından ve Ayasofya'nın cami haline getirilmesinden sonra da anlatılagelmiştir. Bir kısmı ise fetihten sonra Müslümanlar arasında doğmuş söylenti ve inanışlardır. Fetih öncesi ve sonrasına ait söylentilerin çoğunu tespit eden yazılı Türk kaynakları arasında özellikle Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si ile Solakzade Tarihi'ni sayabiliriz. I. Hem Bizans hem Osmanlı Dönemi'nde efsanevi ögeler taşıdığına inanılmıştır. II. Evliya Çelebi, Ayasofya ile ilgili en geniş bilgiyi veren yazardır. III. Müslümanlar, Hristiyanlara göre daha çok efsane oluşturmuştur. IV. Anlatılagelen söylentilerin hepsi yazıya geçirilememiştir. Bu parçaya göre Ayasofya ile ilgili olarak yukarıda verilenlerden hangileri söylenemez? A) I ve II B) Yalnız II C) II ve III D) Yalnız IV E) III ve IV

i . Y A Y ği olan geriye dönüşl sindeki ana neden budur DJ Uzun süreli bir programı, oyunu veya filmi dik- katle izleme süresi yaş ve ilgiyle ilişkilendirilebilir Kimi zaman çizgi filmler ve radyo oyunları gibi çocuklar için hazırlanmış programları yetişkinler de aynı ilgi ve dikkatle izleyebilir N L A R 1 20. Eleştirel düşüncenin bireyde oluşma ve gelişme aşamaları vardır. Sanatçının doğayı yansıtması, ideal güzellik anlayışını benimsemesi gibi sanat hakkındaki genel kabuller, eleştirel bakış için ol- gunluğa ulaşmada önemli bir basamaktır. Eleştirel düşüncenin ilk aşamalarını oluşturan bu yargıların ötesine geçemeyenler, çoğu zaman büyük sanat- çıları ne beğenir ne de onların derinliklerine nüfuz edebilir. Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Sanata yönelik farklı bakış açıları, eleştirel dü- şünmenin gelişmesine nasıl bir katkı sağlıyor? (6) Bleştirel bakışın oluşması için hangi yeterliklere sahip olunması gerekiyor? Eleştirel düşüncenin oluşmasında ilk aşamadan sonra kişi hangi değerleri benimsiyor? Bazı eleştirmenler önemli sanatçıların eserlerini anlamakta neden zorlanıyor? Sanat eserlerinin kalıcı hâle gelmesinde eleştir- menler nasıl bir rol oynuyor? 5 Diğer sayfaya geçiniz.

17. 16. Melen Çayı'nın kolları arasındaki geniş bir delta üzerinde kurulan Düzce, sırtını yasladığı Samanlı Dağlarının oksijen yüklü havasına ev sahipliği yapıyor. Batı Karadeniz'in en önemli antik kentlerinden Prusias'u barındıran Düzce'nin tarihi Hititlere dek uzanıyor. Şehir merkezine beş kilometre uzaklıktaki Konuralp ilçesindeki antik yerleşimde Roma Dönemi'nden kalma amfi tiyatro, köprü, sur kapısı ve mozaik kalıntıları bulunuyor. Kısa bir tarih gezisinden sonra Düzce'nin sahili Akçakoca'ya uzanıyoruz. Dikkatimizi çeken ilk yapı, Akçakoca Merkez Camisi. Selçuklulara özgü otağ çadırından esinlenerek inşa edilen cami, sekizgen platformun üzerine oturtulmuş, Sahilde yükselen Ceneviz Kalesi'nin eteklerindeki plajların temizliği, mavi bayrak ile taçlandırılmış. Rıhtım boyunca sıralanan balik lokantalarında yemekler dev porsiyonlar eşliğinde ziyafete dönüşüyor. İlçenin pazarı da başlı başına bir dünya. Çevre köylerden getirilen çeşit çeşit ürünlerin sergilendiği pazarda yok yok: findik, kızılcık, köy peyniri, tarhana, erik pestili, kestane balı, ıhlamur, örgü sepetler... ilçeyi kuş bakışı izlemek için fındık bahçelerinin arasından kıvrılarak tepelere tırmanıyoruz. Asırlık evlerin sayısı Yukarı Mahalle'ye geldiğimizde artıyor. Ahşap gövdenin içine kırmızı tuğlalar örülerek inşa edilen konak büyüklüğündeki eski Akçakoca evleri gerçekten görülmeye değer. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi kesin olarak çıkarılabilir? tonguç kampus A) Akçakoca'da Roma Dönemi'nden kalma amfi tiyatro vardi. Düzce'de fındık, kızılcık, köy peyniri, tarhana, erik pestili satılmaktadır. C) Akçakoca Merkez Camisi, Selçuklu mimarisinden etkiler taşır D) Akçakoca Prusias antik kenti Cenevizlilerden kalmıştır. E) Ceneviz Kalesi'nde kırmızı tuğlalar örülerek inşa edilen Akçakoca evleri yer almaktadır.

mizahi unsur- na cevap ver- 35 - 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Biz dünyanın biliyoruz. Ka- üçük karako- una hâkimiz. erine benze- arabilmek be- (1) Şişman kedi sendromu, insanların başarılı bir durumu, pro- jeyi vb. sürdürmek için değişime karşı direnç göstermesi an- lamına gelir. (II) Bu sendromdaki kişiler, olası sürpriz imkânla- ri ellerinden kaçırarak zamanın ruhunu yakalayamaz. (III) Böy- le bir durumdan korunmanın yollarından biri, işler tıkırınday- ken bile yeni bir işe odaklanmaktır. (IV) Bu dönemler; kafani- zin karışık olmadığı, bilgi ve yatırım varlıklarınızın yeterli ol- duğu zamanlardır ve farklı bir atılım gerçekleştirmek için şart- lar uygundur. (V) Insan, yeni bir plan uygulamak üzereyken ar- ka planda hâlihazırda var olan iş stratejisinin doğru çalıştığını bilmenin rahatlığını yaşar. rakterler işte ülünç durum- çalıştım açık- or galiba. Yani üm kadarıyla 35. 1. Pazarlama konusunda hangi stratejiyi uygularsam daha ar yönetmen bir adam de- fazla kazanç sağlarım? ha önceki bir- Denim filmle- II. Şirketin bilgi işlem sistemi düzgün çalışıyorsa onu neden kurcalıyorsun? I. Müdür olarak çalıştığım kurumda daha fazla nasıl verimli olabilirim? en filmlere git- ağlatmak için Seyirci önemli IV. Biz burada işleri böyle yaparız ve her zaman mükemmel sonuç elde ederiz, değil mi? Bu parçaya göre yukarıdakilerden hangileri “şişman kedi send- romu" na yakalanan insanların söyleyeceği cümleler olamaz? A) Yalnız ! B) ve III C) Yalnız III Dil ve IV E) III ve IV Sözcükleri ger- anlamlarını or- diğer insanlar- kilde kişiselleş- şağıdakilerden nceliklerine ha- 36. "Şişman kedi sendromu"nun ele alındığı bu parçada numa ralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yan- listir? ten çok biçime dilerini koymak- A) 1.de, tanımsal bir nitelik vardır. esçe bilinen söz- B) Il.de, olumsuz etkisi üzerinde durulmuştur. C) III.de, yaşanan soruna bir çözüm yolu önerilmiştir. IV.de, bir fırsat olarak görülmesi gerektiği belirtilmiştir. E) V.de, bir çıkarım yapılmıştır. aşamları kelime- 9 1. OTURUM (TYT) DENEME - 4 Diğer sayfaya geçiniz.

Yazar, romanların kendisini etkileyen olaylar, bilinçal- ti karmaşası ve o güne değin tüm biriktirdiklerinden (anilar, olaylar, eşyalar) yola çıkarak oluşturduğunu ve o birikimleri etkili bir şekilde bir araya getirip yaz- dığını belirtir. Roman imgesinin içine düştükten sonra aylarca konuyla ilgili belgeler topladığını, incelemeler- de bulunduğunu; bazı yerlere gidip haritalar, karakter portreleri çizdiğini; bu sırada da hikâye için fikirler, im- geler, anlatacaklarını taşıyabilecek sözcükler topladı- ğini aktarır. "Sözcüklere hâkim ol, konu arkadan gelir." ilkesinden hareketle bu sözcüklerin peşinden gittiğini açıklar. Çünkü ona göre yazar, belli bir anlatı dünyası kurduktan sonra sözcükler, o özel dünyanın istediği sözcükler olur. Önemli olan o özel dünyayı kurmak için hiç yorulmadan didinmektir. Yazar bugüne kadar romanlarını ilham bekçiliğine soyunmanın rahatlığın- da yazmadığını belirtir, her satırında alın terinin oldu- ğunun altını çizer. 35. Bu parçada “ilham bekçiliğine soyunmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Esinin kendisine gelmesini beklemek B) Kendinden önceki yazarları izlemek C) Konuyu istediği gibi yazmak D) Kimsenin olmadığı vakitlerde çalışmak E) Yazmanın emek işi olduğunu vurgulamak

IRMAM TARZINDA VIDEO HAZIRLANMIŞ Deneme - 3 RE ya- S sosyal şimler akışta tarih indeki plum- gilan- olarak soyu manın lindan mıştır. ocuğa E 16. Ahmet Hamdi Tanpınar, yaşadığı dönemde kendisine ilgi gösterilmediğini düşünse de onun yaşadığı dönem içeri- sinde pek çok çevre tarafından tanınan ve hakkında zılar yazılan bir yazar olduğu nesnel bir gerçekliktir. Şiir, hikâye ve roman dışında resim, heykel, tarih, psikoloji ve felsefe ile ilgilenen yazar, klasik Türk ve Batı musikisi ile ilgili de yetkin bir bilgiye sahiptir. Tanpınar, sanata ilişkin gelişmiş duyarlılığının yanında sosyal-toplumsal olaylara dair de çağının dışında farklı bir bakış açısına sahip bir düşünce adamıdır. Çok yönlü oluşuyla, verdiği eserlerle ve çağının ötesinde bir bakış açısına sahip oluşuyla edebiyat tarihinde önemli bir yere sahip olan yazar, edebiyat alanı yanında felsefe ve psikoloji alanında çalışan uzmanların da dikkatini çekmiş, eserleri psikolojik ve felsefi değerlen- dirmelerle incelenmiştir. Bu parçadan hareketle Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez? E t I a gel- söyle- in top- aki de- A) Gerek ortaya koyduğu eserler gerekse farklı bakış açı- ları ile edebiyat dünyasında yer alağı B) Sanata olduğu gibi toplumsal olaylara da yakından ilgi gösterdiği Edebiyatın birçok alanına olduğu gibi farklı alanlara da ilgi duyduğu aki ço- Y A R Oneme G 1 D) Sanat ve edebiyatın yanında felsefe ve psikoloji ile ilgili çalışmalarıyla da dikkat çektiği E) Yaşadığı yarda geniş bir kitle tarafından tanınan ve bilinen bir ryasar olduğu er top- Y A Y 1 N E V

X 17. 16. Melen Çayı'nın kolları arasındaki geniş bir delta üzerinde kurulan Düzce, sirtini yasladığı Samanlı Dağlarının oksijen yüklü havasına ev sahipliği yapıyor. Batı Karadeniz'in en önemli antik kentlerinden Prusias'u barındıran Düzce'nin tarihi Hititlere dek uzanıyor. Şehir merkezine beş kilometre uzaklıktaki Konuralp ilçesindeki antik yerleşimde Roma Dönemi'nden kalma amfi tiyatro, köprü, sur kapısı ve mozaik kalıntıları bulunuyor. Kısa bir tarih gezisinden sonra Düzce'nin sahili Akçakoca'ya uzanıyoruz. Dikkatimizi çeken ilk yapı, Akçakoca Merkez Camisi. Selçuklulara özgü otağ çadırından esinlenerek inşa edilen cami, sekizgen platformun üzerine oturtulmuş, Sahilde yükselen Ceneviz Kalesi'nin eteklerindeki plajların temizliği, mavi bayrak ile taçlandırılmış. Rıhtım boyunca sıralanan balik lokantalarında yemekler dev porsiyonlar eşliğinde ziyafete dönüşüyor. İlçenin pazarı da başlı başına bir dünya. Çevre köylerden getirilen çeşit çeşit ürünlerin sergilendiği pazarda yok yok: findik, kızılcık, köy peyniri, tarhana, erik pestili, kestane balı, ıhlamur, örgü sepetler... ilçeyi kuş bakışı izlemek için findik bahçelerinin arasından kıvrılarak tepelere tırmanıyoruz. Asırlık evlerin sayısı Yukarı Mahalle'ye geldiğimizde artıyor. Ahşap gövdenin içine kırmızı tuğlalar örülerek inşa edilen konak büyüklüğündeki eski Akçakoca evleri gerçekten görülmeye değer. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi kesin olarak çıkarılabilir? tonguç kampüs ----------- A) Akçakoca'da Roma Dönemi'nden kalma amfi tiyatro vardiy Düzce'de fındık, kızılcık, köy peyniri, tarhana, erik pestili satılmaktadır. C) Akçakoca Merkez Camisi, Selçuklu mimarisinden etkiler taşır D) Akçakoca Prusias antik kenti Cenevizlilerden kalmıştır. E) Ceneviz Kalesi'nde kırmızı tuğlalar örülerek inşa edilen Akçakoca evleri yer almaktadır.

Milatın ilk yüzyılında yaşamış bir aydının güzel bir sözü vardır. Kendisine “Kanun kabini, içine haddinden fazla ahlak kuralları doldurarak taşırıyorsun." demişler. O da "Ceviz dolu bir fıçıya kilolarca susam yağı dökülebilir." di- ye cevap vermiş. İnsan pek değişik şeyleri aynı zaman- da yapabilir. Yeter ki onları birbiri arasındaki boşluklara yerleştirmeyi bilsin. Yazarın bu parçada asıl anlatmak istediği aşağıdaki- lerden hangisidir? AL Boşlukları doldurmak için yapılanlar, insanları yormaz. By Ahlaktan yoksun kanunlarda eksikler çoktur. CAydınlar toplumdaki her türlü eksikliği kolayca görür. D Geçmişte yaşanan olaylara bakılarak bugün eksik olanlar fark edilebilir. E Ahlak anlayışı çağdan çağa farklılık gösterir.

TEST 22 10 u- a- un tk- ak. Fin en 3. Önce şiddetli bir yağmurun eski pencerelere vuruşunu du- yuyor hayal meyal. Macunu kopmuş çerçevelerden hızla sizip duvara dayalı, ipi kuru otlarla doldurulmuş yashiklann üzerindeki beyaz, kanaviçe işi aplike örtüleri mahvetmesi ev sahibesinin-tabi ki anneciğinin haklı telaşı. Sağa sola koşturması onu da endişelendiriyor. Fakat uykunun en tatil yeri bırakılır mı? Zor bela uykudan uyanır gibi yapıyor. Sa- londan Şahika'nın meşhur kahkahasa işitiliyor. Geçerken annesine uğramış olmalı. "Kaç gündür canım ev mantis istiyor, toplanıp bir türlü mantı açamadık. Ne beceriksiziz kız!.." deyişindeki neşeli tini odasının kasvetli havasını da ğıtmaya yetmiyor aslında. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Öyküleme tekniğine başvurulmatur B) İkilemelere yer verilmiştir . V C) Nitelik bildiren sözcükler kullanılmıştır. Deyime başvurulmuştur. Insandan doğaya aktarma yapılmıştı. o C alar'ın ilk siir ki-