Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragraf Genel Tekrar Soruları

Ortaya kon.
andıktan
2001 yil
12.
içenlerin
ka içinde
başka ara
ha fazla
iktan son
10. I. Obezite gelişimindeki genetik faktörler tam ola-
rak bilinemese de, bazal metabolizmanın etki-
li olduğu düşünülmektedir
. Bundan dolayı ba-
zi kişilerin obeziteye daha yatkın olduğundan
bahsedilirken, bazılarının ise daha zor kilo aldi-
ğı söylenmektedir.
II. Obezitenin genetik yönü ile ilgilenen bazı araş-
tırmacılar, 'OB geni' adında bir genden ve bu
genin sadece diyabet ile değil-aynı zamanda
şişmanlığa eğilim ile de bir ilgisi olabileceğin-
den bahsetmektedirler.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden
gözlenm
günde
iş.
parçan
hangisi örnek verilebilir?
E) V
LAJAR
Anne ve babası kilolu olan bireylerin diğer ço-
cuklara oranla daha hızlı kilo alıp vermesi.
B) Ebeveynleri diyabet hastası olan çocukların ki-
Tolu olması
c) Zayıf bir çocuğun kesinlikle dedesinin de zayıf
bir yapıya sahip olması
E
D) Fazla kilo problemi bulunan bir ailenin çocukla-
rinda da bu durumun görülme olasılığının diğer
bireylere göre fazla olması
E) Obezitenin kalıtsallığını araştıran bir bilim ada-
minin OB genini fareler üzerinde incelemesi
P
☺
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
Ortaya kon. andıktan 2001 yil 12. içenlerin ka içinde başka ara ha fazla iktan son 10. I. Obezite gelişimindeki genetik faktörler tam ola- rak bilinemese de, bazal metabolizmanın etki- li olduğu düşünülmektedir . Bundan dolayı ba- zi kişilerin obeziteye daha yatkın olduğundan bahsedilirken, bazılarının ise daha zor kilo aldi- ğı söylenmektedir. II. Obezitenin genetik yönü ile ilgilenen bazı araş- tırmacılar, 'OB geni' adında bir genden ve bu genin sadece diyabet ile değil-aynı zamanda şişmanlığa eğilim ile de bir ilgisi olabileceğin- den bahsetmektedirler. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden gözlenm günde iş. parçan hangisi örnek verilebilir? E) V LAJAR Anne ve babası kilolu olan bireylerin diğer ço- cuklara oranla daha hızlı kilo alıp vermesi. B) Ebeveynleri diyabet hastası olan çocukların ki- Tolu olması c) Zayıf bir çocuğun kesinlikle dedesinin de zayıf bir yapıya sahip olması E D) Fazla kilo problemi bulunan bir ailenin çocukla- rinda da bu durumun görülme olasılığının diğer bireylere göre fazla olması E) Obezitenin kalıtsallığını araştıran bir bilim ada- minin OB genini fareler üzerinde incelemesi P ☺
kaları gibi ildlukuu
*1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın'ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eş-
kiyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler.
Kaza kaymakamı Salâhattin Bey, Müddeiumumî ile Doktor'u yanına alarak ertesi günü tahkikata bizzat
gitti. Candarma kumandanı izinli olduğu için yanlarında bir başçavuş ve üç candarma neferi vardı."
Siyah kuzu derisi kalpaklarından (ve doktorun fesinden) renkli yağmur suları süzülüyor, şakaklarında
garip şekiller çizdikten sonra çenelerinin altında birleşerek göğüslerine damlıyordu.
Yolun iki tarafındaki ıslak söğüt ve hayıt ağaçlarına düşen yağmur damlaları hafif, melankolik bir tıpırtı
çıkarıyor, atların kumlu yolda intizamsız izler bırakan ayakları gıcırtılı ve ezik sesler veriyordu.
B.Yazma Uygulamaları
Defterinize Kuyucakh Yusuf adlı romandan verilen yukarıdaki bölüm doğrultusunda yazarın bakış açısını ve
anlatıcıyı değiştirerek bir metin yazınız.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
kaları gibi ildlukuu *1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın'ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eş- kiyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler. Kaza kaymakamı Salâhattin Bey, Müddeiumumî ile Doktor'u yanına alarak ertesi günü tahkikata bizzat gitti. Candarma kumandanı izinli olduğu için yanlarında bir başçavuş ve üç candarma neferi vardı." Siyah kuzu derisi kalpaklarından (ve doktorun fesinden) renkli yağmur suları süzülüyor, şakaklarında garip şekiller çizdikten sonra çenelerinin altında birleşerek göğüslerine damlıyordu. Yolun iki tarafındaki ıslak söğüt ve hayıt ağaçlarına düşen yağmur damlaları hafif, melankolik bir tıpırtı çıkarıyor, atların kumlu yolda intizamsız izler bırakan ayakları gıcırtılı ve ezik sesler veriyordu. B.Yazma Uygulamaları Defterinize Kuyucakh Yusuf adlı romandan verilen yukarıdaki bölüm doğrultusunda yazarın bakış açısını ve anlatıcıyı değiştirerek bir metin yazınız.
18. Edebiyatçıların çoğu, yazı hayatına şiir ile başlar; sonra yetene-
ğine göre hikâyeye, romana, gazeteciliğe, mütercimliğe geçer.
Neticede işi ticarete ve siyasete dökenler de vardır. Ancak ger-
çekten şair olanlar, ölümlerine kadar şiir söylemeye devam
ederler. Bunların şiirini okurken edebiyatın bir sanat olduğunu,
ideoloji vesaire olmadığını kuvvetle hissedersiniz. Ötekilerden
şiire tekrar dönenler azdır.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla-
maz?
A) Yazı hayatına atılanların büyük bir kısmı zamanla edebî ha-
yatın içinde alan değiştirirler.
B) Edebiyatın içerisine bir kez girenler bir daha bu çevreden
kopamazlar.
C) Gerçek şairlerin şiiri okunduğunda sanatın tadına varılır.
D) Şiirini ticari ve siyasi malzeme yapan şairler zamanla şiiri
bırakır.
E) Edebiyatçıların çoğu yazı hayatına şiirle başlasalar da bu
yolda devam edenler azdır.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
18. Edebiyatçıların çoğu, yazı hayatına şiir ile başlar; sonra yetene- ğine göre hikâyeye, romana, gazeteciliğe, mütercimliğe geçer. Neticede işi ticarete ve siyasete dökenler de vardır. Ancak ger- çekten şair olanlar, ölümlerine kadar şiir söylemeye devam ederler. Bunların şiirini okurken edebiyatın bir sanat olduğunu, ideoloji vesaire olmadığını kuvvetle hissedersiniz. Ötekilerden şiire tekrar dönenler azdır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- maz? A) Yazı hayatına atılanların büyük bir kısmı zamanla edebî ha- yatın içinde alan değiştirirler. B) Edebiyatın içerisine bir kez girenler bir daha bu çevreden kopamazlar. C) Gerçek şairlerin şiiri okunduğunda sanatın tadına varılır. D) Şiirini ticari ve siyasi malzeme yapan şairler zamanla şiiri bırakır. E) Edebiyatçıların çoğu yazı hayatına şiirle başlasalar da bu yolda devam edenler azdır.
Aktif Öğrenme Yay
24. Hayatı değiştirmek, toplumu değiştirmek, daha iyi yasamal
başka türlü yaşamak, yaşam kalitesi, dogaya saygı vb.
diaların uygun bir mekân inşası bulunmuyorsa hiçbir anle
mi yoktur. Her medeniyet, kendini ve kalıcılığını mekân sa
yesinde ifade edebilir. Toplumların modernleşme sürecieri,
geleneksel yaşam algilarini veya mekân şekillerini etkile.
mistir. Sosyal hayatın somut figürleri hakkındaki yorumlan,
modernleşme olgusuna bakış açısını ifade etmektedir. Şe
hir ne sadece mekândir ne de sadece insandır. Insanların
algıladığı, yaşadığı veya tasarladığı şehirler vardır. Bu şe
hirler aynı zamanda değişimin, dönüşümün, devrimin ve.
ya ütopyanın vücut bulduğu mekânlardır.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ula-
şilabilir?
A) Şehirler toplumu gösteren aynalar olduğu için en iyi,
en güzel, en yüksek kalitede binalarla dolmalıdır.
B) İnsanların içinde yaşadıkları şehirler sadece taş ve de-
mirden oluşan yığınlar değildir; toplumun bizzat ken-
di yansımasıdır, içine bakıldığında geçmişi ve gelece-
ği ile toplum bulunur.
C) Şehirlere yüklenen anlam, olması gerektiğinden çok
fazladır; şehirlerin salt bir barınma ihtiyacından doğ-
duğu unutulmaktadır.
D) Mekân ve insan psikolojisi arasındaki ilişki yeterince in-
celenip sonuçları ortaya konulmuş değildir
.
E) Toplumu anlamak için bakılacak en iyi yer, şehrin ken-
disidir
; ekonomik güç, gelişmişlik en iyi şehirlerde his-
sedilebilir.
7
a
ol
Hir.
8
oiniz
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
Aktif Öğrenme Yay 24. Hayatı değiştirmek, toplumu değiştirmek, daha iyi yasamal başka türlü yaşamak, yaşam kalitesi, dogaya saygı vb. diaların uygun bir mekân inşası bulunmuyorsa hiçbir anle mi yoktur. Her medeniyet, kendini ve kalıcılığını mekân sa yesinde ifade edebilir. Toplumların modernleşme sürecieri, geleneksel yaşam algilarini veya mekân şekillerini etkile. mistir. Sosyal hayatın somut figürleri hakkındaki yorumlan, modernleşme olgusuna bakış açısını ifade etmektedir. Şe hir ne sadece mekândir ne de sadece insandır. Insanların algıladığı, yaşadığı veya tasarladığı şehirler vardır. Bu şe hirler aynı zamanda değişimin, dönüşümün, devrimin ve. ya ütopyanın vücut bulduğu mekânlardır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ula- şilabilir? A) Şehirler toplumu gösteren aynalar olduğu için en iyi, en güzel, en yüksek kalitede binalarla dolmalıdır. B) İnsanların içinde yaşadıkları şehirler sadece taş ve de- mirden oluşan yığınlar değildir; toplumun bizzat ken- di yansımasıdır, içine bakıldığında geçmişi ve gelece- ği ile toplum bulunur. C) Şehirlere yüklenen anlam, olması gerektiğinden çok fazladır; şehirlerin salt bir barınma ihtiyacından doğ- duğu unutulmaktadır. D) Mekân ve insan psikolojisi arasındaki ilişki yeterince in- celenip sonuçları ortaya konulmuş değildir . E) Toplumu anlamak için bakılacak en iyi yer, şehrin ken- disidir ; ekonomik güç, gelişmişlik en iyi şehirlerde his- sedilebilir. 7 a ol Hir. 8 oiniz
Toplumların geçmişten günümüze edindikleri bilgi ve dene-
yimlerin en önemli aktarıcıları arasında dil gelir. Sözlü kültür-
den yazılı kültüre değin birçok bireysel ve sosyal birikim, için-
den çıkılan bağlamın aynası olarak yüzyıllar boyu dönüşüm-
lere uğrasa da varlığını sürdürmüştür. Her nerede bir insan
topluluğu varsa orada bir deneyim ve kültürel olgudan söz edi-
lebilir. Kültürel olguların yayılması ve aktarılmasında önemli
bir köprü vazifesi gören dil, insanlık tarihi açısından da kaza-
nim sağlar. Böylece sonraki nesiller, bu öğretilerle yaşamlarına
değerler katar.
Bu parçada dil ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anla-
tılmak istenmiştir?
A) Kültürel değerlerin yazınsal eserlerde işlenmesine olanak
verdiği
B) Edebî bilgi ve birikimlerin evrensellik kazanmasını müm-
kün kıldığı
C) Toplumların kendi gelenek ve göreneklerini yazıya geçir
mesinde önemli bir araç olduğu
D) İnsanlığın ortak değerlerinin kaybolmadan yeni kuşaklar
aktarılmasını sağladığı
E) Yeni nesillerin kendinden önceki kuşaklarla iletişim ku
masını kolaylaştırdığı
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
Toplumların geçmişten günümüze edindikleri bilgi ve dene- yimlerin en önemli aktarıcıları arasında dil gelir. Sözlü kültür- den yazılı kültüre değin birçok bireysel ve sosyal birikim, için- den çıkılan bağlamın aynası olarak yüzyıllar boyu dönüşüm- lere uğrasa da varlığını sürdürmüştür. Her nerede bir insan topluluğu varsa orada bir deneyim ve kültürel olgudan söz edi- lebilir. Kültürel olguların yayılması ve aktarılmasında önemli bir köprü vazifesi gören dil, insanlık tarihi açısından da kaza- nim sağlar. Böylece sonraki nesiller, bu öğretilerle yaşamlarına değerler katar. Bu parçada dil ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anla- tılmak istenmiştir? A) Kültürel değerlerin yazınsal eserlerde işlenmesine olanak verdiği B) Edebî bilgi ve birikimlerin evrensellik kazanmasını müm- kün kıldığı C) Toplumların kendi gelenek ve göreneklerini yazıya geçir mesinde önemli bir araç olduğu D) İnsanlığın ortak değerlerinin kaybolmadan yeni kuşaklar aktarılmasını sağladığı E) Yeni nesillerin kendinden önceki kuşaklarla iletişim ku masını kolaylaştırdığı
7. - 8. sorular aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
t-
adi
ni-
ak
K-
ir.
Atli cirit, Türklerin at ile kader bidii ettiölgünden beri oynaya-
geldiği ati savaş oyunlannin Anadolu'daki yansımasıdır. Atin ne
rede ve kimler tarafından evcilleştirildigi ile ilgili birçok farkh yo-
ruma rastlamak mümkün fakat Türklerin dünya tarihinde ozele
olarak kabul edilmektedir. Savaşlardakl bu basansinin sin belki
savaşlarda oti en iyi kullanan Toilet olduqu tartışılmaz bir gerçek
de Gökbörü ile başlayan, Çevgan ile devam eden ve atlicinit
doruga çikan savaş Oyunlan gelenegidir Atli cirit oyununun ne
zaman başladıği ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamasına karşın
pek çok kaynakta atalarımızın bu savaş oyununu Orta Asya'dan
getirdiği ifade edilmektedir. Fakat bu bölgelerde şimdiye kadar
atl cirit oynandığına dair hiçbir bulguya rastlanılmadiği gibi ne
sebeple atlı cirit oyununun Gökbörü ve Çevgan gibi savaş oyun-
Tanna tercih edildiği de bitirmemektedir.
a
ni
-
-
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Atin. Türkler için tarihin eski dönemlerinden beri yaşamin-
da olduğuna
B) Atli cirit oyununa benzer farklı oyunların da oynandığına
C) Gökbörü oyununun, ath cirit oyunundan daha çok benim-
sendigine
D) Türklerin savaş esnasında atları kullanmada başarılı oldu-
ğuna
E) Gökbürü ve çevgan oyunlarının temelini atli cirit oyununun
oluşturduğuna
8.
Bu parçanm anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi
si söylenemez?
A) Tamm cumlesine yer verilmiştir.
BT Karşılaştırmaya başvurulmuştur.
C) Olasılık bildiren cümle bulunmaktadır.
D) Örneklerle düşünce somutlaştırılmıştır.
E) Açıklayıcr anlatım yöntemi kullanılmıştır.
56
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
7. - 8. sorular aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. t- adi ni- ak K- ir. Atli cirit, Türklerin at ile kader bidii ettiölgünden beri oynaya- geldiği ati savaş oyunlannin Anadolu'daki yansımasıdır. Atin ne rede ve kimler tarafından evcilleştirildigi ile ilgili birçok farkh yo- ruma rastlamak mümkün fakat Türklerin dünya tarihinde ozele olarak kabul edilmektedir. Savaşlardakl bu basansinin sin belki savaşlarda oti en iyi kullanan Toilet olduqu tartışılmaz bir gerçek de Gökbörü ile başlayan, Çevgan ile devam eden ve atlicinit doruga çikan savaş Oyunlan gelenegidir Atli cirit oyununun ne zaman başladıği ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamasına karşın pek çok kaynakta atalarımızın bu savaş oyununu Orta Asya'dan getirdiği ifade edilmektedir. Fakat bu bölgelerde şimdiye kadar atl cirit oynandığına dair hiçbir bulguya rastlanılmadiği gibi ne sebeple atlı cirit oyununun Gökbörü ve Çevgan gibi savaş oyun- Tanna tercih edildiği de bitirmemektedir. a ni - - Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Atin. Türkler için tarihin eski dönemlerinden beri yaşamin- da olduğuna B) Atli cirit oyununa benzer farklı oyunların da oynandığına C) Gökbörü oyununun, ath cirit oyunundan daha çok benim- sendigine D) Türklerin savaş esnasında atları kullanmada başarılı oldu- ğuna E) Gökbürü ve çevgan oyunlarının temelini atli cirit oyununun oluşturduğuna 8. Bu parçanm anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi si söylenemez? A) Tamm cumlesine yer verilmiştir. BT Karşılaştırmaya başvurulmuştur. C) Olasılık bildiren cümle bulunmaktadır. D) Örneklerle düşünce somutlaştırılmıştır. E) Açıklayıcr anlatım yöntemi kullanılmıştır. 56
TYT / TÜRKÇE
25. Diyelim ki bir masala, "Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman
içinde bir padişah varmış." diye alışılmış bir girişle başlansa
dinleyen kimse "Kimmiş o padişah?” diye sorsa onun bu tür
metinlere kapalı olduğunu hemen söyleyebiliriz.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çıkarım yapılmıştır.
P/ Varsayım anlamı vardır.
Dlasılık söz konusudur.
64 ön yargı bildirmektedir.
E Koşul-sonuç ilişkisinden yararlanulmuştur
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
TYT / TÜRKÇE 25. Diyelim ki bir masala, "Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde bir padişah varmış." diye alışılmış bir girişle başlansa dinleyen kimse "Kimmiş o padişah?” diye sorsa onun bu tür metinlere kapalı olduğunu hemen söyleyebiliriz. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Çıkarım yapılmıştır. P/ Varsayım anlamı vardır. Dlasılık söz konusudur. 64 ön yargı bildirmektedir. E Koşul-sonuç ilişkisinden yararlanulmuştur
10. - 13. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
11. Bu parçaya göre uluslararası başarının öncelikli
koşulu aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?
A) Eğitim-öğretim kalitesini artırma
B) Adaletli bir ekonomik sistem
Batı standartlarında demokrasi oluşturma
D) Ulusal dil ve bilince sahip çıkma
E) Geleneksel değerleri koruma
Egemen güçlerin etkinliklerini sürdürebilmeleri için
toplumdan özenle saklanan gerçeklerin bulunduğu
yadsınamaz. Altı buçuk milyar nüfuslu dünyamızda
en zengin üç kişinin varlıkları toplam 48 ülke nüfus-
larının yıllık gayri safi ulusal hasılasından daha faz-
ladır. Hâlen dünya nüfusunun 852 milyonu açlıkla
savaşmaktadır. Bir milyar üç yüz milyon çocuk okul
eğitiminden yoksundur. "Demokrasi, özgürlük, insan
hakları" diye yola çıkılarak insanlara sömürgecilik,
kültürsüzleştirme, toplumsal değerlerde önemli kayıp
verdirilmesi hızını hiç kesmeden sürmektedir. Bireyi
"adam yerine koyan" insana özgü emeğin karşılığını
vermek, yaratıcı düşünceye olanak tanımak, doğaya
saygı duymak ve olayların akışını inceleyen araştırma-
ları, bilimsel devinimi sürdürmek gereklidir. Ellerindeki
teknolojik üstünlük ile taraflı olan ve habire kendine
yontanlara bir “Dur!" demekle, bireysel sahtekârlık ya-
panların önüne geçmekle günümüz insanlığının prog-
ramlı intiharına son verilmesi, hepimizin öncelikli gün-
demini oluşturmalıdır. Uluslararası ortamda başarımızı
sağlayacak sihire her şeyden önce ulusal dilimize, bi-
lincimize sahip çıkabilmekle ulaşabiliriz. Başkasının
parası ve öğretisiyle oluşturulan sanal dünya ancak
başkalarına çalışmaktadır. Çağdaş gibi görünen köle
toplum olmaktansa, azla idare edebilen, elindekileri
hovardaca değil, tutumlu bir şekilde, büyük bir özveriy-
le belirlenen hedeflere kilitlenmeyi yeğlemeliyiz. Bire-
yin önceliği yerine, ailenin, ulusun bütünlüğüne yönelik
çabamız ulusumuzu egemen baskılardan kurtaracak
ve dünyanın onurlu bir toplumu hâline getirecektir.
Haksızlıkların hüküm sürdüğü, birbirine güvenmeyen
sağlıksız bir toplum hâline dönüştüğümüzü bir an önce
fark etmeliyiz!
PEGEM AKADEMİ
12. Bu parçadaki "kendine yontan" deyiminin anlamı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çıkar sağladığı kimsenin davasını gütmek
B) Birini küçük bir çıkarla susturmak
Geçim sağlamak
Her fırsattan yararlanarak çıkar sağlamak
E) Tehditkâr bir tavır içinde olmak
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
10. - 13. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 11. Bu parçaya göre uluslararası başarının öncelikli koşulu aşağıdakilerden hangisine bağlıdır? A) Eğitim-öğretim kalitesini artırma B) Adaletli bir ekonomik sistem Batı standartlarında demokrasi oluşturma D) Ulusal dil ve bilince sahip çıkma E) Geleneksel değerleri koruma Egemen güçlerin etkinliklerini sürdürebilmeleri için toplumdan özenle saklanan gerçeklerin bulunduğu yadsınamaz. Altı buçuk milyar nüfuslu dünyamızda en zengin üç kişinin varlıkları toplam 48 ülke nüfus- larının yıllık gayri safi ulusal hasılasından daha faz- ladır. Hâlen dünya nüfusunun 852 milyonu açlıkla savaşmaktadır. Bir milyar üç yüz milyon çocuk okul eğitiminden yoksundur. "Demokrasi, özgürlük, insan hakları" diye yola çıkılarak insanlara sömürgecilik, kültürsüzleştirme, toplumsal değerlerde önemli kayıp verdirilmesi hızını hiç kesmeden sürmektedir. Bireyi "adam yerine koyan" insana özgü emeğin karşılığını vermek, yaratıcı düşünceye olanak tanımak, doğaya saygı duymak ve olayların akışını inceleyen araştırma- ları, bilimsel devinimi sürdürmek gereklidir. Ellerindeki teknolojik üstünlük ile taraflı olan ve habire kendine yontanlara bir “Dur!" demekle, bireysel sahtekârlık ya- panların önüne geçmekle günümüz insanlığının prog- ramlı intiharına son verilmesi, hepimizin öncelikli gün- demini oluşturmalıdır. Uluslararası ortamda başarımızı sağlayacak sihire her şeyden önce ulusal dilimize, bi- lincimize sahip çıkabilmekle ulaşabiliriz. Başkasının parası ve öğretisiyle oluşturulan sanal dünya ancak başkalarına çalışmaktadır. Çağdaş gibi görünen köle toplum olmaktansa, azla idare edebilen, elindekileri hovardaca değil, tutumlu bir şekilde, büyük bir özveriy- le belirlenen hedeflere kilitlenmeyi yeğlemeliyiz. Bire- yin önceliği yerine, ailenin, ulusun bütünlüğüne yönelik çabamız ulusumuzu egemen baskılardan kurtaracak ve dünyanın onurlu bir toplumu hâline getirecektir. Haksızlıkların hüküm sürdüğü, birbirine güvenmeyen sağlıksız bir toplum hâline dönüştüğümüzü bir an önce fark etmeliyiz! PEGEM AKADEMİ 12. Bu parçadaki "kendine yontan" deyiminin anlamı aşağıdakilerden hangisidir? A) Çıkar sağladığı kimsenin davasını gütmek B) Birini küçük bir çıkarla susturmak Geçim sağlamak Her fırsattan yararlanarak çıkar sağlamak E) Tehditkâr bir tavır içinde olmak
Duygusal olarak bulanma
D) Hal
E) Eserlerinde toplumun her tabakasından kiçiye yur
vermiştir
- Blek
zarar ver
Banca
Birkic
dicka
base
39. 40. sorulan aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Hammu
bakılar
süssuz
40. Kuyruklu Yıldız Altında Bir Izdivaç romanı ile ilgili
1. Romantik bir olaydan esinlenerek kurgulandığı
II. Gazete aracılığıyla okura ulaştırıldığı
til Okur tarafından oldukça sevildiği
belirlemelerinden hangitert söylenebilir?
A) Yatriz
B) Yalniz 11
D) T ve IIT
Eve
yar
A
C) Yalnız!
Halkımızın toplumsal, töresel yaşantılarını, aile
geçimsizliklerini, batıl inanclarımızı gülüng, acıklı yönleriyle
konuşma dillyle.
ustaca yansıtan Hüseyin Rahmi Gürpinar, eserlerini
ve sade bir üslupla yazar. Onun
romanlan före romanı olarak değerlendirilir. Büyük konak
ve yalılarda yaşayan insanlardan en kenar mahallelerde
yaşayan yoksul halka kadar, paşası, zamparası delisi,
kaynanası, mürebbiyesi, züppesi, doktoru, hacisi, hocası,
büyücüsü... ile eski Istanbul'un her katından insanı onun
eserlerinde kendi çevreleri, kılıkları, gelenek ve görenekleri,
düşünceleri, inançlar ve her türlü özelikleriyle yaşamakta;
yarim yüzyıl önceki İstanbul'un ati tramvayları, Ramazan
gecelerinde Şehzadebaşı gezmeleri, kenar mahalle
kadınlannin konuşmaları... bütün ayrıntılarıyla yazıya
geçirilmektedir. 1910 yılında Halley kuyruklu yıldızının
dünyaya çarpacağı rivayetleri halkta oldukça korku ve
dedikodu uyandırmıştır. Hüseyin Rahmi Gürpinar bu
olaydan faydalanarak Kuyruklu Yıldız Altinda Bir Izdivaç
adlı romanını kaleme almıştır. Eser, o dönemin popüler
gazetesinde tefrika edilmiş ve halkla geniş bir itibar
kazanmıştır.
E
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
Duygusal olarak bulanma D) Hal E) Eserlerinde toplumun her tabakasından kiçiye yur vermiştir - Blek zarar ver Banca Birkic dicka base 39. 40. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Hammu bakılar süssuz 40. Kuyruklu Yıldız Altında Bir Izdivaç romanı ile ilgili 1. Romantik bir olaydan esinlenerek kurgulandığı II. Gazete aracılığıyla okura ulaştırıldığı til Okur tarafından oldukça sevildiği belirlemelerinden hangitert söylenebilir? A) Yatriz B) Yalniz 11 D) T ve IIT Eve yar A C) Yalnız! Halkımızın toplumsal, töresel yaşantılarını, aile geçimsizliklerini, batıl inanclarımızı gülüng, acıklı yönleriyle konuşma dillyle. ustaca yansıtan Hüseyin Rahmi Gürpinar, eserlerini ve sade bir üslupla yazar. Onun romanlan före romanı olarak değerlendirilir. Büyük konak ve yalılarda yaşayan insanlardan en kenar mahallelerde yaşayan yoksul halka kadar, paşası, zamparası delisi, kaynanası, mürebbiyesi, züppesi, doktoru, hacisi, hocası, büyücüsü... ile eski Istanbul'un her katından insanı onun eserlerinde kendi çevreleri, kılıkları, gelenek ve görenekleri, düşünceleri, inançlar ve her türlü özelikleriyle yaşamakta; yarim yüzyıl önceki İstanbul'un ati tramvayları, Ramazan gecelerinde Şehzadebaşı gezmeleri, kenar mahalle kadınlannin konuşmaları... bütün ayrıntılarıyla yazıya geçirilmektedir. 1910 yılında Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı rivayetleri halkta oldukça korku ve dedikodu uyandırmıştır. Hüseyin Rahmi Gürpinar bu olaydan faydalanarak Kuyruklu Yıldız Altinda Bir Izdivaç adlı romanını kaleme almıştır. Eser, o dönemin popüler gazetesinde tefrika edilmiş ve halkla geniş bir itibar kazanmıştır. E
E
Dades Vadisi'nin kuzeydoğusunda muhteşem Todra
vadisi yer alır. Todra Nehri'nin billur sularının ötesin-
de Tinerhir'den başlayan bir yol uzanır. Yol boyunca,
uzun hurma ağaçları; asmaların, zeytin, ceviz ve nar
ağaçlarının üzerine koruyucu bir gölge düşürür. Va-
dinin koyağın içinde daraldığı yerde, kayalıklar 300
metrelik yüksekliklere ulaşır ve en dar noktası hemen
hemen 9 metre genişliğindedir. Afrikalı kırlangıçlar,
N
sarp kayalıklar içindeki yuvaları etrafında daireler
i
çizerken görkemli ve mağrur Bonelli kartalları yük- M
M
seklerde süzülür. Vadi yakınlarından, mucizeler ya-
rattığına inanılan, dolayısıyla da bu bölgenin Berberi
H.
halkı için saygın olan duru bir pınar akar. İnsanlar,
C
vadiden geçen kısır bir kadının, o sırada Allah'ın adı-
ni zikrederse hamile kalacağına inanır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Öykülemeye başvurulmuştur.
BY Açıklayıcı anlatıma yer verilmiştir.
gj Karşılaştırma yapılmıştır.
D) Betimleyici unsurlardan faydalanılmıştır.
E) Kişileştirmeye yer verilmiştir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
E Dades Vadisi'nin kuzeydoğusunda muhteşem Todra vadisi yer alır. Todra Nehri'nin billur sularının ötesin- de Tinerhir'den başlayan bir yol uzanır. Yol boyunca, uzun hurma ağaçları; asmaların, zeytin, ceviz ve nar ağaçlarının üzerine koruyucu bir gölge düşürür. Va- dinin koyağın içinde daraldığı yerde, kayalıklar 300 metrelik yüksekliklere ulaşır ve en dar noktası hemen hemen 9 metre genişliğindedir. Afrikalı kırlangıçlar, N sarp kayalıklar içindeki yuvaları etrafında daireler i çizerken görkemli ve mağrur Bonelli kartalları yük- M M seklerde süzülür. Vadi yakınlarından, mucizeler ya- rattığına inanılan, dolayısıyla da bu bölgenin Berberi H. halkı için saygın olan duru bir pınar akar. İnsanlar, C vadiden geçen kısır bir kadının, o sırada Allah'ın adı- ni zikrederse hamile kalacağına inanır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Öykülemeye başvurulmuştur. BY Açıklayıcı anlatıma yer verilmiştir. gj Karşılaştırma yapılmıştır. D) Betimleyici unsurlardan faydalanılmıştır. E) Kişileştirmeye yer verilmiştir.
.))
0
A
34) MS 2-15. yüzyıl arasında Avrupa'da egemen olan dü-
şünsel yapı, 12. yüzyılla değişime uğramaya başlamıştır.
Bu değişime yol açan temel unsur, toplumsal hayatta
yaşanan gelişmelerdir. 15. yüzyıla gelindiğinde ilk olarak
İtalya'da kendini hissettiren bu durum, zamanla Avrupa
coğrafyasını sarmıştır. Avrupa'da yaşanan bu döne-
me "Rönesans" adı verilir. Rönesans "yeniden doğuş"
anlamına gelmektedir. Yeniden doğuş, MÖ 6-MS 2.
yüzyıl felsefesinin yeniden ele alınmasını işaret eden bir
kavramdır. Bu yüzyıl felsefesinin aklı temele alan yapısı,
Rönesans'ın esin kaynağı olmuştur. Bu dönemde bir
yandan MS 2-15. yüzyıl düşüncesinin etkileri görülmüş
bir yandan da modern düşüncenin ilk örnekleri ortaya çık-
mıştır. Avrupa'da bilimsel gelişmelerin felsefeye uygulan-
dığı, din felsefesinden uzaklaşıldığı ve bilim felsefesine
yaklaşıldığı görülmüştür.
Bu parçada üzerinde durulan asıl konu aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Avrupa'daki toplumsal yaşamda gerçekleşen deği-
şimler
B) Avrupa'da din felsefesinden bilim felsefesine yöneliş
C) Avrupa'da MS 2-15. yy.da hâkim olan fikri yapı
D) Rönesans'ın doğmasını sağlayan kişiler, yayılışı ve
etkileri
E) Avrupa'daki gelişmelerin dünyadaki yansımaları
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
.)) 0 A 34) MS 2-15. yüzyıl arasında Avrupa'da egemen olan dü- şünsel yapı, 12. yüzyılla değişime uğramaya başlamıştır. Bu değişime yol açan temel unsur, toplumsal hayatta yaşanan gelişmelerdir. 15. yüzyıla gelindiğinde ilk olarak İtalya'da kendini hissettiren bu durum, zamanla Avrupa coğrafyasını sarmıştır. Avrupa'da yaşanan bu döne- me "Rönesans" adı verilir. Rönesans "yeniden doğuş" anlamına gelmektedir. Yeniden doğuş, MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinin yeniden ele alınmasını işaret eden bir kavramdır. Bu yüzyıl felsefesinin aklı temele alan yapısı, Rönesans'ın esin kaynağı olmuştur. Bu dönemde bir yandan MS 2-15. yüzyıl düşüncesinin etkileri görülmüş bir yandan da modern düşüncenin ilk örnekleri ortaya çık- mıştır. Avrupa'da bilimsel gelişmelerin felsefeye uygulan- dığı, din felsefesinden uzaklaşıldığı ve bilim felsefesine yaklaşıldığı görülmüştür. Bu parçada üzerinde durulan asıl konu aşağıdakiler- den hangisidir? A) Avrupa'daki toplumsal yaşamda gerçekleşen deği- şimler B) Avrupa'da din felsefesinden bilim felsefesine yöneliş C) Avrupa'da MS 2-15. yy.da hâkim olan fikri yapı D) Rönesans'ın doğmasını sağlayan kişiler, yayılışı ve etkileri E) Avrupa'daki gelişmelerin dünyadaki yansımaları
19. Bir saat sonra yola çıkacağım. Odamda öte-
beri eşyami bavuluma yerleştirmiş doğrulu-
yordum ki, sokaktan gelen bir çocuk ağlaması
beni pencerenin önüne çekti. Çocukların ağla-
masına dayanamam. Bir fena olurum duydum
mu. Çocuklar boş yere ağlamaz. Şu dünyada
çocukların ağlaması ne kadar azalırsa, bilin ki
kötülükler de o kadar azalmıştır. Ağlayan bir
çocuk sesi duyar da ilgilenirseniz, bilin ki şu
bozuk düzenin sizi üzecek bir olayıyla karşıla-
şacaksınız. Pencerenin önünde baktım, karşı
komşumuz Boşnak Nuri'nin küçük oğlu, yalın
ayak, donsuz, kapılarının önüne yüzükoyun
düşmüş, ağlıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden
hangisi yoktur?
CA
A) Betimleme
B) Öznellik
C) Karşılaştırma
D) Kişileştirme
E) Koşula bağlılık
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
19. Bir saat sonra yola çıkacağım. Odamda öte- beri eşyami bavuluma yerleştirmiş doğrulu- yordum ki, sokaktan gelen bir çocuk ağlaması beni pencerenin önüne çekti. Çocukların ağla- masına dayanamam. Bir fena olurum duydum mu. Çocuklar boş yere ağlamaz. Şu dünyada çocukların ağlaması ne kadar azalırsa, bilin ki kötülükler de o kadar azalmıştır. Ağlayan bir çocuk sesi duyar da ilgilenirseniz, bilin ki şu bozuk düzenin sizi üzecek bir olayıyla karşıla- şacaksınız. Pencerenin önünde baktım, karşı komşumuz Boşnak Nuri'nin küçük oğlu, yalın ayak, donsuz, kapılarının önüne yüzükoyun düşmüş, ağlıyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? CA A) Betimleme B) Öznellik C) Karşılaştırma D) Kişileştirme E) Koşula bağlılık
26. Robbie Collin, "lik sinemacılar sinemada resim yaptılar,
roman yazdılar, drama gerçekleştirdiler." der. Gerçek-
ten de sinema, başından bu yana kendinden önceki sa-
natlarla yakın ilişki içinde oldu. Diğer sanatların birçok
unsuru sinemada oldukça iyi işlendi. Aslında son yüz-
yıldır sanatların içeriği, sinemanın meydan okuyuşuyla
yakından ilintili oldu. Bir kayıt sanatı olan sinema, diğer-
lerinden özgürce yararlandığı için resim, müzik, roman,
tiyatro ve mimari bu yeni sanatı esas alarak kendilerini
yeniden biçimlendirmek zorunda kaldı.
Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden
hangisiyle tamamlanabilir?
A) Bu sebeple sinemanın ana damarı olarak tiyatro on
plana çıktı
Böylelikle bugünkü sinema merkezli sanat ortamı
oluştu
C) Diğer sanat dalları sinema sanatı içinde değerlendi-
rilmeye başlandı
D) Sinemanın baskın gücü karşısında diğer sanat dal-
ları önemini yitirdi
E) Tiyatro, roman vb. türlerin sinemaya alternatif olabil-
mesinin önü açıldı
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
26. Robbie Collin, "lik sinemacılar sinemada resim yaptılar, roman yazdılar, drama gerçekleştirdiler." der. Gerçek- ten de sinema, başından bu yana kendinden önceki sa- natlarla yakın ilişki içinde oldu. Diğer sanatların birçok unsuru sinemada oldukça iyi işlendi. Aslında son yüz- yıldır sanatların içeriği, sinemanın meydan okuyuşuyla yakından ilintili oldu. Bir kayıt sanatı olan sinema, diğer- lerinden özgürce yararlandığı için resim, müzik, roman, tiyatro ve mimari bu yeni sanatı esas alarak kendilerini yeniden biçimlendirmek zorunda kaldı. Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir? A) Bu sebeple sinemanın ana damarı olarak tiyatro on plana çıktı Böylelikle bugünkü sinema merkezli sanat ortamı oluştu C) Diğer sanat dalları sinema sanatı içinde değerlendi- rilmeye başlandı D) Sinemanın baskın gücü karşısında diğer sanat dal- ları önemini yitirdi E) Tiyatro, roman vb. türlerin sinemaya alternatif olabil- mesinin önü açıldı
32. Yazar, harika bir üsluba sahip olabilir. Sayfalar do-
lusu cümleler kurmak ya da aforizmaları ardı ardina
sıralamak da yazarın hakkı olarak görülebilir. Ama
söz karaktere geçtiğinde yazar karakterin dünyası-
nin dışına çıkma hakkına sahip değildir. Karaktere
bir üslup atamalı ve onu yarattığı kurmaca evreninin
gerçekliğine sadık kalarak konuşturmalıdır. Yazarın
sesinin daha baskın çıktığı, yazarın üslubu ile ka-
rakterin üslubunun ayrılmadığı eserlerdeki sahicilik
duygusu zedeleniyor maalesef. Bu yüzden bütün ka-
rakterler kendini yaşamalıdır; kendi gibi konuşmalı,
anlamalı, hissetmelidir. Çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı,
köylüyle köylü olabilmelidir yazar.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi eser-
deki sahicilik duygusunu zedeler?
A) Aramanın verdiği tadi alamazsan bir süre sonra
buldukların anlamsızlaşır, dedi kaybettiği oyun-
cağını bulamayan oğluna.
B) “Olsun Hikmet." dedi, “Olsun, ver bana.” aldı eli-
ne makası “Bugünlük gidebilirsin.” deyip yolladı
çırağını.
c) Genç kadın, buzdolabında çürümüş yiyecekle-
ri çöp kutusuna doldururken söyleniyor; bazen
içeriden duyulsun diye sesini yükseltiyordu. "Ne
vardı kadıncağızı kovacak? Parasını çalmışmış.
Her işini görüyordu. Çamaşırın, bulaşığın...
D) "Çay! Çay verim mi çay?" diyerek elindeki ter-
mosla yaklaşan çaycıyı birkaç dakika içinde
üçüncü defa reddetmişti.
E) O önüne bakıyordu. "Sen yakışıklıydın, Fazıl... BI-
yıklarını parlatırdın. Nişanlanmıştın onunla bir ma-
yıs günü. Ben kemanımla yapayalnızdım." dedim.
"Sen sanatçıydın, Ercüment Abi. İçine kapanik-
tin. Ama ne hoştun. Sari benzin, kara saçların,
tutkulu gözlerin vardı." dedi Fazıl.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
32. Yazar, harika bir üsluba sahip olabilir. Sayfalar do- lusu cümleler kurmak ya da aforizmaları ardı ardina sıralamak da yazarın hakkı olarak görülebilir. Ama söz karaktere geçtiğinde yazar karakterin dünyası- nin dışına çıkma hakkına sahip değildir. Karaktere bir üslup atamalı ve onu yarattığı kurmaca evreninin gerçekliğine sadık kalarak konuşturmalıdır. Yazarın sesinin daha baskın çıktığı, yazarın üslubu ile ka- rakterin üslubunun ayrılmadığı eserlerdeki sahicilik duygusu zedeleniyor maalesef. Bu yüzden bütün ka- rakterler kendini yaşamalıdır; kendi gibi konuşmalı, anlamalı, hissetmelidir. Çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı, köylüyle köylü olabilmelidir yazar. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi eser- deki sahicilik duygusunu zedeler? A) Aramanın verdiği tadi alamazsan bir süre sonra buldukların anlamsızlaşır, dedi kaybettiği oyun- cağını bulamayan oğluna. B) “Olsun Hikmet." dedi, “Olsun, ver bana.” aldı eli- ne makası “Bugünlük gidebilirsin.” deyip yolladı çırağını. c) Genç kadın, buzdolabında çürümüş yiyecekle- ri çöp kutusuna doldururken söyleniyor; bazen içeriden duyulsun diye sesini yükseltiyordu. "Ne vardı kadıncağızı kovacak? Parasını çalmışmış. Her işini görüyordu. Çamaşırın, bulaşığın... D) "Çay! Çay verim mi çay?" diyerek elindeki ter- mosla yaklaşan çaycıyı birkaç dakika içinde üçüncü defa reddetmişti. E) O önüne bakıyordu. "Sen yakışıklıydın, Fazıl... BI- yıklarını parlatırdın. Nişanlanmıştın onunla bir ma- yıs günü. Ben kemanımla yapayalnızdım." dedim. "Sen sanatçıydın, Ercüment Abi. İçine kapanik- tin. Ama ne hoştun. Sari benzin, kara saçların, tutkulu gözlerin vardı." dedi Fazıl.
MTAZI
Drums
10. Pasif dinleme; dinleyicinin sözlü tepkide bulunmadığı, konuşulanı sessizce dinlediği dinleme
çeşididir. Dinleyicinin dinledikleriyle ilgili zihinsel faaliyetlerini etkinleştirmek amaçlanır. Dinleyi-
cinin sessizliği, konuşmacıya, söylediklerinin kabul gördüğü izlenimi verir. Bu dinleme türünde
konuşmacı dinleyenin kendisini anlayıp anlamadığı konusunda kesin bir yargıya ulaşamaz.
Buna göre pasif dinleme ile ilgili olarak;
I. Empati kurulduğu,
II. Zihinsel sürecin etkinleştiği,
III. Karşılaştırma yapıldığı
bilgilerinden hangisine veya hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız! B).Yalnız II C) I ve II D) I ve III
E) II ve III
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
MTAZI Drums 10. Pasif dinleme; dinleyicinin sözlü tepkide bulunmadığı, konuşulanı sessizce dinlediği dinleme çeşididir. Dinleyicinin dinledikleriyle ilgili zihinsel faaliyetlerini etkinleştirmek amaçlanır. Dinleyi- cinin sessizliği, konuşmacıya, söylediklerinin kabul gördüğü izlenimi verir. Bu dinleme türünde konuşmacı dinleyenin kendisini anlayıp anlamadığı konusunda kesin bir yargıya ulaşamaz. Buna göre pasif dinleme ile ilgili olarak; I. Empati kurulduğu, II. Zihinsel sürecin etkinleştiği, III. Karşılaştırma yapıldığı bilgilerinden hangisine veya hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız! B).Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) II ve III
TYT/Türkçe
tasanın varoluşsal mücadelesini aracısız bir biçimde buldu-
ğumuz edebi bir formdur şiir. Aşklarımızı, hüzünlerimizi, COŞ-
ku ve kahramanlıklarımızı dile getirmesi bakımından en duru
kaynaklarımızdan biridir. Bazen serbest nazımla, bazen uyak ve
vezinle karşımıza çıkan şiir, insanı doğru bilgiyle yüzleştirmek
noktasında felsefeden daha işlevsel değildir
. Çünkü şiirde bir
miktar form ile işlev bütünlüğü anlamında aliterasyon var iken
felsefede belli bir form yoktur. Sırf bu yüzden felsefenin kitlelere
ulaşması şiirden daha kolaydır.
Buna göre felsefenin şiirden farkına dair aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Hakikati aracısız sunan bir etkinliktir.
B) Şiirle aynı amaca hizmet eden bir etkinlik alanıdır.
C) Daha geniş kitlelere ulaşma potansiyeline sahiptir.
D) Şekil ve fonksiyon bütünlüğü taşımak zorunda değildir.
E). Insanı doğru bilgiye ulaştırmada daha başarılıdır.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
TYT/Türkçe tasanın varoluşsal mücadelesini aracısız bir biçimde buldu- ğumuz edebi bir formdur şiir. Aşklarımızı, hüzünlerimizi, COŞ- ku ve kahramanlıklarımızı dile getirmesi bakımından en duru kaynaklarımızdan biridir. Bazen serbest nazımla, bazen uyak ve vezinle karşımıza çıkan şiir, insanı doğru bilgiyle yüzleştirmek noktasında felsefeden daha işlevsel değildir . Çünkü şiirde bir miktar form ile işlev bütünlüğü anlamında aliterasyon var iken felsefede belli bir form yoktur. Sırf bu yüzden felsefenin kitlelere ulaşması şiirden daha kolaydır. Buna göre felsefenin şiirden farkına dair aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Hakikati aracısız sunan bir etkinliktir. B) Şiirle aynı amaca hizmet eden bir etkinlik alanıdır. C) Daha geniş kitlelere ulaşma potansiyeline sahiptir. D) Şekil ve fonksiyon bütünlüğü taşımak zorunda değildir. E). Insanı doğru bilgiye ulaştırmada daha başarılıdır.