Paragraf Genel Tekrar Soruları

TEST parçadan 32. İtalyan bilim insanı Galileo Galilei 1610 yılında basit bir teleskopla gözlemlediği Satürn'ün tek değil, 3 ayrı parçadan oluştuğunu belirtse de gör- düklerinin halka olduğunu algılayamadı. Ardından Hollandalı bilim insanı Christiaan Huygens 1655 yi- linda yaptığı araştırmalarda gezegenin çevresinde halkalar olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Ancak bu halkaların katı ve tek olduğunu sandı. Fransız gök bilimci Giovanni Domenico Cassini ise 1675 yılında bu halkada bir boşluk keşfetti ve tek halka olama- yacağını belirtti. Pek çok bilim insanının katkısıyla yüzyıllar süren araştırmalar sonucunda Satürn'ün büyüklü küçüklü pek çok bileşenden oluşan, çok geniş ancak çok ince en az 9 ana halkaya sahip ol- duğu bilgisi ortaya çıkarıldı. 1979 yılında gönderilen Pioneer 11 uzay aracı bu halkaları ayrıntılı bir biçim- de görüntülemeyi başardı. Satürn'ün halkalarının nasıl oluştuğu kesin olarak bilinmese de uydulari- nin oluşumu sürecinde ortaya çıktıkları tahmin edilir . Uydular oluşurken gezegenin güçlü kütle çekim et- kisiyle uydu üzerinde göçüklerin oluşması ve uydu- lardan parçaların kopması sonucunda ortaya çıkan kalıntılardan gezegenin halkalarının oluştuğu düşü- nülür. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Satürn'ün halkalı bir gezegen olduğu pek çok bilim insanının geçmişten günümüze yaptığı ça- lışmalarla ortaya çıkarılmıştır. B) Christiaan Huygens, Satürn'ün halkalı bir geze- gen olduğundan bahseden ilk bilim insanıdır. C) Galileo Galilei, kendinden sonra gelen bilim in- sanlarını yanıltan çalışmalar yapmıştır. D) Satürn'ün halkalarının oluşum zamanıyla ilgili kesin olmayan bilgiler söz konusudur. E) Satürn'ün uyduları ve halkalarının oluşumu ara- sinda bir bağ olduğu kanısı bulunmaktadır.

12. 0 Edebiyat dergilerinin pek çoğu önceden yapılmış tasarıları gerçekleştirerek hazırlanmıyor. (1) Kendiliğinden biriken yazı ve ürünlerin bir araya getiril- mesiyle yetiniliyor. (III) Öte yandan, bütün metinlerin belli bir sırayla tekdüze biçimde yerleştirilmesi de düşünülemez. (IV) Değil mi ki öne çıkma savi olan bir dergidir bu, o zaman kapağından sayfa düzenine Narıncaya dek sayısız ayrıntıyı içeren çekici bir tasarı- min uygulanması gerekir. (V) Bunun için de bir dergici- nin yapacağı ilk iş, kendi alanında dünyada neler yapıl- dığını hem dergiyi çıkarmadan önce iyi araştırmak hem de dergi yayımlandığı sürece bu meraktan bir an olsun uzaklaşmamaktır . 15. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede olumsuz bir yargı vardır. B) II. cümlede amaç-sonuç ilişkisi vardır cümlede dizgi işinin rastgele değil planlı yapıldı- ğı belirtilmiştir. . D) IV. cümlede öneri sunulmuştur. E) V. cümlede dergiciliğin başında nelere dikkat edil- mesi gerektiği vurgulanmıştır. YKS-TYT 22-12-01 Türkçe Testi

A A 19. ---- 21. Bolzano'nun çilerin fiilis değişiklikle matikte ku çilerden b suzluk ar özellikle sonlu ki kümele bir yol Kaygı genel olarak belirsiz bir süreç taşır ve daha derin hissedilirken endişe daha yüzeysel ve olana daha yakın olarak günlük yaşamın içinde daha sık kendini gösterir. Ne olacağını kestiremediğimiz ya da olumsuz sonuçların olabilirliğini düşündüğümüz durumlar kar- şısında endişe duyabiliriz. Kaygı ise tüm varoluşu ele geçirmiş bir belirsizliğin yarattığı içsel acıların ürünüdür. Kaygılarımız bir nevi zihinsel tasarımlarımızı yansıtır dolayısıyla hayal gücü ile birleşir. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı- dakilerden hangisi getirilmelidir? A) Ortak kaygı ve endişe gibi kavramları tanımlamak zordur çünkü bu durumlar her insan için farklı olgu- lardır. sayıs küme yad Bu ul A Gür Yayınevi B) Kendi gerçekliğinin farkına varan her varoluş, insa- nin içsel bütünlüğünün kaygı ve endişe duyguların- dan arınmasıyla şekillenir. C) Aynı gibi görünmelerine rağmen kaygı ile endişe ara- sinda ince ve derin bir farktan bahsedilebilir. D) Yaşamın içinde aniden beliren kaygı temelli bir öz farkındalık durumu, genellikle olanaklar karşısında açığa çıkar. E) Davranışların derinliğinde kaygıyı doğuran belirsiz- lik, bir şeylerin neden var olduğunu açıklayamaz.

TÜRKÇE 34. Ormandaki en uzun, en sağlam ve en sağlıklı meşe; sadece en sert palamuttan yetiştiği için en uzun ve en sağlam meşe olmamıştır. Diğer ağaç- lar onun aldığı güneş ışığını kesmediği, kök saldı- õi toprak derin ve zengin olduğu için de en uzun ve en jağlam meşe olmuştur. insanın bilişsel, bedensel, ruhsal ya da sosyal yapısının oluşması ve şekillenmesinde genetik yapısı le yaşadığı çevre doğrudan etkilidir. Bu iki ögenin birlikte etkisi ne kadar olumlu ise insan o kadar zeki, sağlıklı ve başarılı bir birey olur. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi- si söylencbilir? Avni konuya yönelik farklı görüşler ortaya koy- inaktar'ırlar. B) Farklı görüşleri benzer örneklerle desteklemekte- dirler. Op aynı olguyu karşıt bakış açılarıyla değerlendir- mektedirler. ? D) Farklı üslup ve teknikler kullansalar da konuyu benzer sebeplerle açıklamaktadırlar. Aynı döşünceyi farklı durumlar üzerinden pekiştir- mektedirler.

7. (1) Bir sinemasever olmama rağmen sinema salonunda film izlemekten pek haz etmem. (II) Mesele; o salonların karanlık oluşu, bazen terle patlamış mısır kokularının birbirine karışmış olması değil. (III) Çünkü insanlar, gülüp ağladıklarında da ken- dilerine özgü özellikler taşır. (IV) Bir sahnedeki espri, salondaki bazılarını gerçekten güldürebilir ama bir o kadar da başkaları gülüyor diye gülen vardır. (V) Yani bu gibi yerlerde kendiniz ola- bilmek hayli zor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Söz konusu film olunca herkesle gülüp ağlamak bana göre değil." cümlesi getirilmelidir? A) I B) || C) III D) IV E) V 6

3. Halide Edip Adıvar hem Millî Edebiyat Dönemi'nin hem de Cumhuriyet Dönemi'nin en başarılı kadın yazarla- rindandır. Onun eserlerinde kadın ruhunun bütün de- rinliklerini görmek mümkündür. O, insanların kalbine dokunmayı bilen başarılı bir yazardır. Bu parçadaki altı çizili sözle Halide Edip Adıvar ile ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Eserlerinde gerçek kişilere yer vermeyi tercih etti- ği B) Okurlarının hislerini hayata geçirebildiği C) Eserlerindeki karakterlerin duygusal özelliklerine yer verdiği D) Duygularını kâğıda dökmeyi başarabildiği E) İçten ve doğal bir anlatımla okurlarının kalbinde taht kurduğu

ILETISIM - DiL - 1 TEST lar 1. al to ve Prof. Dr. Muharrem Ergin dili şöyle tanimlar: "Dil, insanlar arasındaki iletişimi sağlayan ta- bif bir vasita; kendi kanunları içinde yaşayan gelişen canlı bir varlik; milleti birleştiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; seslerden örülmüş muazzam yapı; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar ve sözleşmeler sistemidir." Bu tanımdan yola çıkarak "dil "in özellik- leri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Dil, durmadan gelişen canlı bir varlıktır. B) Dil, bir milleti birleştiren ve koruyan bir var- liktır. C) Dil, kuralları toplumun bir kesimi tarafın- dan belirlenen bir antlaşmalar sistemidir. D) Dilin temeli bilinmeyen zamanlarda atıl- mıştır. E) Dilin kendi kanunları ve kuralları vardır.

A A TÜRKÇET 1 Bu este 40 soru vardir Cevaplarz, cera kağdnin Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaretley 2 1. Bilim ve sanatta olduğu gibi yazınsal ürünlerde de ayrınti- la önemlidir. Bu tür yapitiar, her sözcüğün, her ayrıntının - alamayacak biçimde yerieştirilmesinden; güzelle, dog- rufa eksik bütünlemesinden alır doku sağlamlığını. Aynn- seçmede ---- yoksunluk, teknik işleyişte nasıl bir yıkıma yol agyorsa aynis anlatım için de geçerlidir. Bu parçada boş bırakılan yere sırasıyla aşağıdakiler- den hangisi getirilemez? A) yeri yerine - özenden B uygun-cabadan C) yakışır biçimde - itinadan D) gözlemlendiği - rastlantıdan gerektiği gibi - ihtimarndan Aktif Öğrenme Yayınları Dedim ki ustam, göğsü düz bir saz istiyorum. O zamana

TYT KÇE TESTİ a 21. Büyük sanatçı kolay olunmuyor. Yıllar geçse de kalıcılığın- dan bir şey kaybetmeyen sanatçılar, yazılarında noktalama eksikliğinden, söz dizimi yanlışlığından ve mantıksal tutar- sızlıktan uzak durmuştur her zaman. Genelgeçer, klasik bir roman zevkine sahip okuyucuya farklı gelecek bir yöntemi vardır bu insanların. En önemli sermayesi, hayatın kendisi- dir. Su gibi giden bir anlatımıyla okuyucuyu büyüleyen bir tarzı vardır büyük sanatçıların. Bu metinde aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangis kullanılmamıştır? A) Açıklık B) Akicilik c) Duruluk D) Etkileyicilik E) Gerçekçilik Ć Z

26. Gazeteci: (1) Yazar: Böyle bir şeyi hiç aklımdan geçirmedim. Öyle bir hayalim yok. Insanlar müsaade ederlerse ben sadece birkaç roman daha yazıp gitmek istiyorum. Nobel alıp almamam hiç önemli değil. Önemli olan, önceki romanlarımdan daha iyi birkaç roman yazabilmek. Gazeteci: (II) Yazar: Her şeyden önce yazdığım romanın, roman olmasını isterim. İyi bir roman da politiktir zaten. Sloganlarla dolu olması gerekmiyor sayfaların. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangilerinin getirilmesi en uygundur? A) (1) Aldığınız ödüller sizi motive etmeye yetiyor mu? (II) Politik konulara yer vermek neden sizin için çok önemli? B) (1) Nobel ödülüne ulaşmak her yazarın hayali midir? (II) Sanat bireysel konulara daha çok mu yönelmelidir? C) (1) Siz ödülleri önemser misiniz, bir gün Nobel almak ister misiniz? (II) Eserlerinizin politik olduğunu düşünüyor musunuz? D) (1) Ödül almayı önemsiyor musunuz, en büyük ödül nedir sizce? (II) lyi bir romanda bulunması gereken özellikler nelerdir? E) (0) Ödül, yazarı teşvik eden itici bir güç müdür? (II) Politik söylemler eserin değerini gölgeler mi?

22. Bir dostun dediklerine büyük bilginlerin sözleri kadar değer veriyorum, kitaplar kadar kendi gördüklerim- den de yararlanıyorum. Onlar şöyle diyor: "Erdem uzamakla daha büyük olmaz." Ben de "Gerçek ih- tiyarlamakla daha akıllı olamaz." diye karşılık ve riyorum. Hep söylerim ve söylemeye de devam edeceğim: "Hakikati yalnız yabancılardan ve kitap- lardan öğrenmek acizliktir." Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Gerçekleri kitaplarla sınırlamak yerine gözlem ve yakın kişilerin görüşlerine dayandırmak doğru bir yaklaşımdır. B) Bilgi ve tecrübenin yaşla ilgisi olduğunu iddia edenler yanılgı içindedir ki birikim yaşanmışlıkla kazanılır. C) Yabancı kaynak ve kitapların insanlık âlemine ka- zandırabileceği, kişinin yakın çevresi ve kendi yo- rumuyla elde ettiğinden daha azdır. D) Bilgin sadece öğrendiklerini, dost ise tecrübelerini anlatır; bu nedenle bilgin ve dostun dinamiklerini aynı potada eritmek gerekir. E) İnsan yalnız kendi bildiklerine ve gözlemlerine değil, aynı zamanda başkalarının görüşlerine de değer vermelidir. w

1. Peri karidesi uyum sağlama konusunda canlı formla- ni arasında en ünlü türlerdendir. Hiper tuzlu göllerden çöllere, buzla kaplı Antarktika buzullarına kadar yaşam alanı bulmaktadır. Genellikle 6-25 mm uzunluğundadır. Kabukları bulunmamaktadır ve baş aşağı yüzmektedir. Sudaki organik partikülleri filtreleyerek veya su yüzeyin- deki algleri kazıyarak beslenir. Birçok kuş ve balık türü için besin kaynağıdır. Bundan dolayı balık yemi olarak kullanılmak için de yetiştirilir. Bu parçadan hareketle “peri karidesi" ile ilgili aşağı- dakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Çeşitli türlerdeki canlılar tarafından tüketilmektedir. Su altında bir tür temizleyici görevi üstlen C) Doğal yaşamın koşullarına adapte olmasıyla bilinik D) Balık yakalamada kullanılmak üzere de yetiştirilir. E) Farklı coğrafyalarda örneklerine rastlamak mümkün- dür.

12. I. Bu amaca ulaşmak için tiyatro oyununun temel ögesi olan çatışma üzerinde durur. II. İşte tiyatro oyunu bu gerilimi yaşatır bize. III Orneğin bir insanın gerçekleştirmek istediği hayallerle hayalleri gerçekleştirebilmesinin ailesel, ekonomik, sosyal, kültürel imkânsızlığı arasında büyük bir zıtlık vardır; bu noktada bir çatışma ve gerilim söz konusu- dur. IV. Tiyatro, evrensel bir sanat dalıdır ve yaşamdaki çatış- maları sergileyerek insanoğlunun gerçeğe erişmesini amaçlar. X. Bunu başit anlamda iyi-kötü, doğru-yanlış, kadın- erkek, birey-toplum çatışması olarak düşünebilirsek de aslında eşit güçler arasında bir üstünlük mücade- lesi, derin gerginlik gibi ele alabiliriz. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci cümle olur? A) I, B) C). D) IV E) V.

20. Yazmak benim yaşam biçimim, olmazsa olmazım. Yaz- ma aşamasında bazen bezginliğe kapıldığım oluyor. Yazmaya ara verip hayatımı yaşayayım, dediğim bile oluyor. Ama birkaç gün geçmeden, bilgisayarın yanın- dan geçerken onun bana gel gel ettiğini duyumsama- ya başlıyorum. Başımı başka yana çevirerek bu duru- mu savuşturuyorum. Bazen inatlaşıyoruz bilgisayarla. Sonra içimde öyle bir yazma tutkusu beliriyor ki!.. Gü- lümseyerek bilgisayarı selamlayıp “Ben geldim!” diyor ve coşkuyla yeniden yazmaya girişiyorum. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Yazmaya nasıl başladınız? B) Yazmak için ilham kaynağınız nedir? C) Yazmaya başlamak için beklediğiniz özel bir an var mı? 21221232 D) Yazmayı bırakmayı hiç düşündünüz mü? E) Yazmaya başlamasaydınız ne iş yapardınız?

A A A Türkçe 33. Ari ve diğer doğal polen taşıyıcı popülasyonları dünya- nin dört bir yanında azalırken bilim insanları alternatif olabilecek ileri teknolojik yöntemler deniyor. Bilim in- sanlarının gerçekleştirdiği ilk denemelerin birinde, uçan bir böcek gibi çiçekler arasında polen taşıyabilecek, altı yapışkan bir drone kullanıldı ancak iticiler çiçeklere za- rar verdi. Bunun üzerine grup, dronelara, uzaktan polen dolu sabun köpükleri püskürtecek spreyler taktı. Yapılan testlerde köpükler yardımıyla tozlaşan armut ağaçları, neredeyse insan eliyle tozlaşanlar (Bu yöntem bazen meyve ağaçlarının verimini artırmada kullanılıyor.) ka- dar çok meyve verdi. Bazı çevre bilimciler alternatifler yerine arılar ve tehlike altındaki diğer polen taşıyıcıları korumak gerektiği görüşünde. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene- mez? A) Bir sorunun çözümüyle ilgili farklı düşünceler ortaya konulmuştur. B) Böceklerin yaptığı bazı işlerin, teknolojik araçlar va- sitasıyla yapıldığına değinilmiştir. Teknolojik araçlar yerine böceklerin korunması dü- güncesinin daha önemli olduğu vurgulanmıştır. D) Polenleşmede en uygun yöntemi bulmak için farklı teknolojik yöntemler denenmiştir. JE) Teknolojik olmayan, insan eliyle polenleştirme yön- teminin de bulunduğu ifade edilmiştir. 34. İlk kadın şairlerimizden Nigâr Hanım, kadınların duy- gularından açıkça bahsedemediği hatta bir bakıma erkek duygularını taklit ederek yazdığı, yazabildiği yıl larda bir kadın olarak kimliğini sahinlo açıkca ya

29. Proaktif insanlar, çabalarına odak noktası olarak İlgi Alanı içinde kendilerine Etki Alanı'nı seçerler. Bir şeyler yapa- bilecekleri işlerin üzerinde çalışırlar. Enerjilerinin doğası pozitif, genişletici ve büyütücü olduğundan, Etki Alan- ları'nın da büyümesine yol açar. Diğer yandan reaktif in- sanlar, çabalarına odak noktası olarak İlgi Alanı'nı seçer- ler. Başkalarının zayıflıklarına, çevredeki sorunlara ve denetleyemedikleri koşullara odaklanırlar. Odaklandıkları nokta suçlayıcı davranışlara, reaktif bir dile ve gitgide artan bir mağduriyet duygusuna neden olur. O odaktan yayılan negatif enerji, bir şeyler yapabilecekleri alanların ihmaliyle birleştiğinde, Etki Alanları küçülür. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi "proaktif insana" ait olamaz? A) Şairin geniş bir kitleye ulaşmak için şiir tarzını değiş- tirmesi B) Lokantacının müşterilerin talepleri doğrultusunda iz- gara da yapması C) Toplumun duyarsızlığını gören bir yazarın roman yazmaya ara vermesi D) Psikolojik danışmanlık yapan birinin sosyal konular üzerine de araştırma yapmasi Saz ile Orta Anadolu türkülerini dillendiren ozanin za- man zaman da Ege yöresine uzanması